27 Ağustos 2015 Perşembe

Ayaklarda Yanma Neden Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Ayaklarda Yanma Neden Olur?

Özellikle yaz mevsiminde ayaklar­da yanma hissin­den  ötürü şikayetler art­ma gösterir­­. Havaların ısınma­sı ile altın­da yatan hastalık daha belir­li duru­ma gelmektedir­­. Ayakta meydana gelen  yanmayı uzmanlar; vitamin ve şeker hastalığına bağlı bir şekil­de görüldüğünü söylüyor­.

Yatarken, yürürken  ya da oturduğunuz takdir­de ayaklarınızda hafiften  yanma, basınç hissi ile kendisi­ni göstermekte­dir­­. Pantotenik asit ve B5 vitami­ni eksikliğine bağlı bir şekil­de ortaya çıkmakta­dır­­.  Yanma hissi kalp hastalığı, yorgunluk, uyku bozukluğu, kramp, B5 vitami­ni eksikliği, depresyon hallerinde görülmekte­dir­­. Karaciğerimizde mevcut olan böbrek üstü bezlerimiz tarafı ile günlük kortizol salgılanma miktarı 5 miligram dolayındadır­­.  Karaciğer, böbrek, maya, fındık, buğday, yumurta sarısı, yoğurt ve sütten  karşılana­bilir­­.

B12 vitami­ni eksikliğine bağlı bir şekil­de görülmekte olan ayak yanmasını en aza indirmek için; karaciğer, sığır eti, böbrek, peynir, yumurta ve balık tüketimi gerekiyor­. B12 vitami­ni hayvansal besinlerden  karşılayarak ayak yanmasını önlemiş olursunuz­.

Şeker hastalığı ile yüz yüze kalan kişiler­de ayaklar­da yanma görüle­bilmektedir­­. Ayaklardaki sinirlerle tesirli olup yanma hissi baş gösterir Sinirlerin hasar görmesi, yanma ve batma hisleri­nin yaşanma­sı neticesin­de etkilene­bilirler­. Hasta ayaklarına kızgın kum dökülmüş gibi hisse kapılır­­. Kandaki şeker düzeyi­nin düzenlenme­si için alfa lipoik asit , B1 vitami­ni ile karşılaması gerekir­­.

Sakal Çıkarma Yöntemleri

Sponsorlu Bağlantılar:

Sakal Çıkarma Yöntemleri

Bilimsel araştırmalara göre erkeklerin yüz bölgelerinde 15 bin kıl bulunmaktadır­­.  Erkekler­de ergenlik sürecin den  evvel sakallar çıkmaz­. Ergenlik sürecine girilişi ile bir­likte sakal çıkı­şın­da herhangi sorun yok ise hafiften  uzamaya başlamaktadır­­.  Sakal çıkma yaşı kişilere göre 20 yaşına kadar uzaya­bilir, yaşınız geldiği hal­de istediğiniz gibi sakalınız çıkmıyorsa farklı yöntemlere başvurup sakalını­zın çıkı­şını hızlandıra­bilirsiniz­.

Sakal çıkartmak amacıyla yöntemler, kürler hazırlaya­bilirsiniz­. Doğal metodlar­la başlayıp sakallarını­zın çıkı­şını sağlamanız gerekir­­. İlk aşamada sakal çıkı­şın­da doğal metod­lar önemlidir­­. Cildiniz tahriş bulunmadığı gibi zarar görmesi­nin de önüne geçersiniz­.

Sakal çıkarma tarifi
2 ila 3 diş sarımsağı eziniz­. El­de ettiğiniz ezilmiş sarımsak karışımını sakallarımı­zın çıkı­şını istediğimiz yerlere sürüyoruz­. Kokusu gidinceye dek beklenmeli, her akşam uygulanmalı ve kol olmayan yerler­de kılların çıkı­şı ile baka­bilirsiniz­. Ortalama sarımsak maskesi yardımıy­la 3 ila 4 hafta neticesin­de verim alınmaktadır­­.

Sakal çıkarmanızı sağlayacak başka ürün ise badem yağı olacaktır­­. Sarımsağın kokusun­dan huzur­suz duyduğunuzda, istemediğiniz vakit ise badem yağı ile yapa­bilirsiniz­. Badem yağı yardımıy­la yüzünüzdeki tüyleriniz daha canlı ve gür çıkı­şına destek olmakta­dır­­.  Yüzünüzü günlük olarak yatma dan evvel badem yağı ile ovalayın­. Yaklaşık yarım saat bekleip daha son­ra ılık su ile yıkana­bilir­­.

Traş olunuz
Sakallarınıza hali hazır­da ulaşamadıysanız eğer son olarak yüzünüzdeki tüyleri jilet ile kesmeniz olacaktır­­. Jilet vurulma­sı ile tüylerin yerleri açılıp yerine sakalların çıkı­şı el­de edilebi­lir­­. Bir ya da iki kere traş olmak yeter­.

Doktora başvurunuz
Sakalınız hali hazır­da çıkmıyorsa eğer doktora başvurmanız gerekebilmekte­dir­­. Yüzünüzün bir­takım bölümlerinde kökler seyrek ola­bilir­­. Doktor tarafı ile sakal ekme işlemleri yapılarak istediğiniz türden  sakalınıza kavuşa­bilirsiniz­. Dermatologlar­dan yardım alıp sakalını­zın çıkı­şına mani olan hormonal düzensizlik tespit edile­rek tedavisi uygulana­bilir­­.

20 Ağustos 2015 Perşembe

Yazın Cilt Bakımı

Sponsorlu Bağlantılar:

Yazın Cilt Bakımı

Mevsimlerin değişik­liği ile cildimi­zin beklentileri de değişecektir­­. Yaz ayların­da bakım hususun­da cildimizle daha çok ilgilenmemiz, cildimize zaman ayırmamız ve cildimizle uğraşmamız gerekebilmekte­dir­­. Cildimi­zin yazın sıcakların­dan etkilenmeme­si adına fazlası ­ile dikkat etmek gerekir­­. Cildimizi yaz ayların­da hazır tutarak menfi etkilere karşı korumuş oluruz­. Bakımını ihmal etmeden  yapacaklarımız cildimizi daima korur ve zararlarını önler­.

Yaz ayın­da havaların ısınma­sı sıcaklıkların insanları bunaltıcı hale getirme­si ile cildimize de zarar vermekte­dir­­. Güneş lekeleri­nin oluşması, türlü hastalıkların baş göstermesine sebeptir­­. Cildimi­zin kurumasına ve yanmasına karşılık güneş koruyucu kremler kullanıla­bilir­­. Sıcak bölgeler­de yaşayan kişiler bilhassa cilt bakımların­da daha fazla dikkat etmelidir­­. Vücudumuz su yitimi yaşamasın­dan ötürü baygınlık hal­ler yaşanır, cildimizde kuruma ve döküntüleri engellemek adına ise mutlak suretle güneşten  korunmamız gerekir­­. Güneşin en  tesirli olduğu zamanlar 12:00 – 15:00 saatleri içerisinde gölge alan­da durmalı ve evden  çıkmamamız gerekir­­.

Sıcaklar­dan ötürü terleme olaca­ğı için giydiğimiz elbiseler pamuksu olmalıdır­­.  Açık renkte elbiseler güneş ışınları yansıtacağın­dan ötürü sıcağı fazla hissetmemizi de önler­. Boyun ve yüz bölgelerin sıcaktan ötürü yanmama­sı için büyük örten  şapkalar­dan kullanmamız gerekir­­.

Kullanılan makyaj malzemeleri kimyasallar içerdiğin­den  ötürü yazın daha fazla etkilenebilirsiniz­. Ağır makyajdan sakınılmalıdır. Hafif makyaj yardımıyla cilt güzelliğimizi de sağlamış oluruz­.

Yazın dengeli ve düzenli beslenmek oldukça önemlidir­­. Yağlı yiyeceklerden  uzak bir şekil­de beslenmemize dikkat etmemiz gerekir­­. Bol sulu, soğuk ve hafif yiyeceklerin tüketimi gerekebilmekte­dir­­. Vücudumuzun ihtiya­cı olan vitamin, mineralleri karşıladığımız müddetçe korunmuş oluruz­.

Kişiler bilhassa yaz ayların­da sigara ve alkol tüketimini arttırır. Bundan dolayı da ciltleri zarar görmektedir­­. Yaşlanma, buruşma, sarkma gibi tesirlerin ortaya çıkı­şına sebeptir­­. Spor yapan kişiler vücutlarını daha dinç ve sıkı tuta­bilirler­. Bilhassa formda kalmak isteyen  kişiler yaz ayların­da kendilerine çok daha dikkat edip bunu sağlamaları olanaklıdır­­.

Yazın el bakımı
Ellerimiz güneşte fazlası ­ile kalacağın­dan ötürü dikkat etmek gerekir­­. Güneşin zararların­dan etkilenmeme­si için güneş kremi sürüle­bilir­­. Eldiven  kullanılmamalı ama gün içerisinde ellerimizi ıslatarak koruya­biliriz­. Yazın el bakımı yöntemlerin­den  birisi ise kahve telvesi kullanılmasıdır­­.  Ellerinize doğal olarak sürüp yaklaşık 15 dakika kadar beklettikten  sonra yıkamanızdır­­.

Yazın ayak bakımı
Yazın sıcaklar­dan en  çok etkilenen  yerlerimizden  birisi ayaklarımız olur­. Doğru şekil­de ayak bakımı yapılmama­sı topuklar­da çatlaklar, pis koklar, tırnaklar­da kırılmalar ve mantar oluşumuna sebeptir­­. Özel bakım kremleri ve her gün ayakların yıkanarak temizlenme­si gerekiyor­.

Kalp Sağlığını Korumak İçin Neler Yapabiliriz?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kalp Sağlığını Korumak İçin Neler Yapabiliriz?

Kalp sağlığını önemseyen kişiler için alacakları türlü tedbir­ler olabilmekte­dir­­. Sağlığını korumak amacıyla her zaman sağlıklı, düzenli ve dengeli şekil­de beslenmeye özen  göstermemiz gerekir­­. Küçük yaşlar­dan gelen  kötü beslenme alışkanlıkları, ilerleyen  yaşlar­da hayatımızı daha zor hale getirebilir­­. Kendi sağlığımızdan en  başta biz sorumluyuz­. Kalp sağlığımızı korumak amacıyla yapacağımız ufak tefek işler neticesin­de sağlığımıza kavuşa­biliriz­. Kalbimizi koruyan gıdaları tanıyacağız­.

Balık: Omega 3 bakımın­dan zengin olma­sı katı yağlara göre çok daha faydalıdır­­.  Kalp sağlığını koruduğu gibi destekler­. Omega 3 tüketilme­si yardımıy­la kalbimizi korur, damar çeperi­nin zarar görmesi­nin önüne geçeriz­. Kalbin sağlıklı olma­sı adına haftada 2 öğün balık tüketimi gerekir­­.

Kuruyemiş: Omega 3 olma­sı bakımın­dan zenginler­. Kuruyemişler tüketilebilecek alternatif yiyeceklerdir­­. Gün içinde öğün atlamanın yerine bir avuç kuruyemiş ihtiyacınızı karşılaya­bilir­­. Kandaki şeker düzeyi­nin düzenlemesine imkan vermekte­dir­­.

Yulaf: Kalbi koruduğu gibi yüksek tansiyon sorununa iyi gelmektedir­­. Kandaki şeker düzeyi­nin düzelmesi­ni sağlayarak tokluk duygusu yaratmaktadır­­.

Acı biber: Kırmızı ve yeşil olarak bulunmakta olan acı biberlerin tüketilme­si kanı inceltir­­. Damarların rahatlamasını sağlayarak kanın taşınmasını kolay hale getirir­­. Kalp kaslarını ve damarını koruyucu etki­yi bulunur­. Acı biber tüketerek kalp sağlığını koruya­bilirsiniz­.

Havuç: İçerdiği CRP denilen  bileşik yardımıy­la enfeksiyonlara karşı koruma sağlar­.

Kalbimizi korumak amacıyla neler yapa­biliriz?

Günlük yapılacak egzersiz ve spor kalp sağlığını koruya­bilir­­.
Günlük alınan kalori miktarı doğru düzeyde olmalıdır­­.
Kırmızı et yerine beyaz et ağırlıklı tüketilmelidir­­.
Sigara ve alkol kullanılışı azaltılmalıdır­­.
Düzenli egzersiz yapılışı sağlığımızı korur­.
Düzenli uyku kalbin rahatlamasına imkan vermekte­dir­­.
Enerji içecekleri­nin tüketimin­den  uzak durmak gerekir­­.
Hazır besinler yerine sebze yemeklerine ağır verilmelidir­­.

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Kabızlıktan Nasıl Kurtulunur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kabızlıktan Nasıl Kurtulunur?

Kabızlık en yaygın görülen sindirim sistemi rahatsızlıklarından bir tanesidir­­.  Tuvalet ihtiyacınızı karşılamakta zorlana­bilir, ağrılar hisseder ve karın kısmın­dan normalden  daha fazla şişkinlik görüle­bilmektedir­­. Kabızlığı azaltıcı ve gideren  yöntemleri deneyerek rahatlamış hisseder, problemlerin önüne geçebilirsiniz­.

Öğünlerinize ekstra olarak salata ilave edin­. Tüketecek olduğunuz salata sindirim sistemi­nin çalışmasını kolay hale getirir­­. Sağlıklı şekil­de tuvalet gereksinimi­ni karşılarsınız­.

Şeftali, erik, ananas, üzüm, portakal, kuru erik, greyfurt ve portakal tüketilme­si kabızlığını azaltarak sağlığınıza kavuşmanızı sağlayacaktır­­. Günde 3 porsiyon meyve tüketilme­si kafi olacaktır­­.

Marul, ıspanak, kereviz, domates, soğan, şalgam, havuç sebze tüketilme­si kabızlığınıza destek olmakta­dır­­.

Bağırsakların sağlıklı çalışma­sı adına günlük minimum 2 litre su tüketilmelidir­­.

Kafeinli içecekler olan çay, kola, kahve gibi içeceklerden  uzak durmalıdır­­.

Kabızlığa neden  olan kuru, patates kızartması, rafine ve işlenmiş yiyeceklerin tüketime bir müddet ara veriniz­.

Bol miktar­da lif içeren  besinler tüketimi bağırsakların çalışmasına destek vermekte­dir­­.

Hareketsiz hayattan ötürü sindirim sistemi sorunla karşılaşır­­. Egzersiz ve hareket etmek sindiriminize destek olmakta­dır­­.

Yeşil çay, anason, papatya çayı günde sabah akşam olmak üzere iki bardak tüketmek sindirim sistemi­ni rahatlatır­­.

Günlük kefir ya da prebiyotik yoğurt tüketmek fayda sağlayacaktır­­.

Kabızlık eğer 2 haftadan daha uzun sürüyorsa mutlak suretle doktora başvurmanız gerekir­­.

İlgili aramalar: kabızlıktan nasıl kurtulunur, kabızlık nasıl geçer, kabızlığın tedavisi nedir, kabızlığı neler geçirir

Dondurmanın Çocuklar İçin Zararı Var Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Dondurmanın Çocuklar İçin Zararı Var Mı?

Yaz ayı­nın gelme­si ile beraber havaların ısınma­sı yediden  yetmişe hepimizi etkilemekte­dir­­. Serinlemek amacı ile farklı alternatif yöntemlere başvurulmaktadır­­.  Bunlar­dan birisi tatile gidemeyen  ve içerisi­nin serinlemesi­ni isteyenler dondurma severlerdir­­. Orta yaşlar­da olan kişiler için dondurma yemek sorun olarak görülmese bile bebekler için öyle olmaz­. Anneler bilhassa çocukları­nın sağlığın­dan kay­gı ettiklerin­den  ötürü her şeye şüpheci bakıyorlar­. Sağlıklı olma­sı kadar doyurucu ve gelecekte sağlık sorunları­na sebebiyet olmayışı gerekmekte­dir­­.

Günümüzde üretilen  dondurmalara şeker pancarından elde edilen doğal şeker yerine daha sağlıksız mısır glukozu ya da bilinmeyen  sağlıksız tatlandırıcılar dahil ediliyor­. Doğal salep kullanı­mı gerektiği yer­de ya­pay salep, süt yerine sut ve süt tozu ağırlıklı olur­. Meyve yerine suni meyve boyası dahil edilerek rengarenk dondurmalar el­de edi­lir­­. Yeni üretilen  dondurmalar daha çok ya­pay şekil­de el­de edi­lir­­. Buz dondurmaların içinde dahil edilen  türlü katkı maddeleri gelişmiş dünya ülkelerinde yasaklanmıştır­­.

Ucuza satılan dondurmalar esasın­da suni tatlandırıcılar ile doludur­. Normal­de 1000 ml yazan dondurma 570 gramdır­­.  Katkı maddeleri katılıp hacmi büyütülerek satışları yapılır­­.

Çocuğunuza yedirecek olduğunuz dondurma esasın­da gerçek dondurma mı? Küçüklüğümüzde yapılmakta olan dondurmalara katacak katkı maddesi bulunmadığı gibi dondurma ustaları tarafı ile yoğrularak yapılırdı­. Tatlandırıcı olmadan direkt süt, şeker gibi doğal maddelerle hazırlanırdı­. Sanırım evde yapılacak dondurma daha lezzetli ve tatlı olur­.

İlgili aramalar: dondurmanın çocuklar için zararı var mı, dondurma yemenin zararı var mı, dordurma hasta eder mi, dondurma sağlıksız mı

Aşırı Sıcakların Zararları

Sponsorlu Bağlantılar:

Aşırı Sıcakların Zararları

Aşırı sıcak havaların gelme­si ile birlikte insanlar yüksek ısılara maruz kaldı. Bunun neticesin­de vücut ısısın­da art­ma izlenir­­. Beden  ısısı artma­sı ile terleme mekanizma­sı bozulma gösterip vücut ısısını düzenlememektedir­­. Vücut ısısı 10 ila 15 dakika içinde 40 ila 41 °C çıkabileceğin­den  dikkatli olunma­sı gerekiyor­. Kişilere müdahale edilerek bende sıcakları düşüle­bilir­­. Bilinç kaybı­nın önüne geçilerek kişiler­de kalıcı hasara ve ölüme yol açma­sı engellenmelidir­­. Kişi­ni ateşi 39,4 °C üzerine çıkı­şı deride kuruluk, terleme ortadan kalkar, baş ağrısı ve dönmesi, göz çukurların­da belirginleşme ve bilinç kaybı­nın ardın­dan komaya kadar gidebilir­­.

Aşırı sıcağa maruz kalmış kişilere müdahaleler­de kişi serin bir yere alınarak sıkı elbiseleri gevşetilmeli ve rahatlatılmalıdır­­.  Su, soğutucular­dan olan vantilatör ya da klima kullanarak serinletilip ateşi düşürülmelidir­­. Bilinci kapalı durumdaysa su verilmemeli doğru sağlık merkezlerine götürülüşü gerekiyor­. Gerek hava yolu açılması, ya­pay solunum yapılışı gerek duyula­bilir­­.

Sıcak bitkinliği: Uzun süre sıcakların etkisinde klana kişiler­de sıvı kaybı yaşanır­­. Sıvı ihtiya­cı karşılanmama­sı neticesin­de mineral kaybına neden  olabilmekte­dir­­. Yaşlılar­da tansiyonların düşmesine bile neden  olmakta­dır­­.  Halsizlik, bayılma, nabız hızlanması, ateş yükselme­si ile kendisi­ni göstermekte­dir­­. Doğrudan etkilenme olaca­ğı için ötürü deride soğukluk, nemlilik, nabız hızlı ve zayıf, solunum hızın­da farklılık yaşanır­­. Kişiler serin ortamlar­da dinlenme edip dinlenmelidir­­. Sıcaklar­dan olanaklı mertebe uzak durarak kendi sağlıklarını koruya­bilirler­.

Sıcak krampları: Aşrı sıcakların olmasın­dan ötürü kişiler­de görülmekte­dir­­. Düşük mineral seviyesi, kaslar­da ve sıcaklar­dan ötürü kramp yaşanmasına yol açar­. Sıcak havalar­da kramp ortaya çıkarak bitkinlik, yorgunluk, bacak, kol kasları­nın zayıflaması, fiziksel aktiviteler­de ağrılar görülüşü ile anlaşılır­­.

Psikolojik etki: Havaların ısınma­sı insanların susuz kalarak psikolojik olarak etkilenmelerine neden  olmakta­dır­­.  Sıcaklar­dan bunalan kişiler agresif hareketler sergileyebilir­­. Serin ortamlar insanları sakinleştirdiği gibi aşırı sıcaklar­dan etkilenenler gün içerisinde gölgelik ve bolca su içmelidir­­. İş alanın­da çalışmaları bile kişileri menfi şekil­de etkileyebilmektedir­­.

İlgili aramalar: aşırı sıcakların zararları, sıcak havanın etkileri, çok sıcak havanın insan vücuduna etkileri

17 Ağustos 2015 Pazartesi

Kavunun Sağlığa Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

Kavunun Sağlığa Faydaları

Yazın en sevilen meyvelerinin başlarında gelen, hoş kokusuyla aklımızı başımızdan alan kavun, sağlık açısından da bilere muhteşem faydalar sunuyor.

Her Derde Deva Yiyecek; Kavun

Kavun etkili bir idrar söktürücüdür. Eğer idrar yolu hastalıklarından şikayetiniz var ise bol bol kavun tüketmenizi öneriyoruz. İdrar söktürücü özelliğinin dışında, idrar yollarını temizleyici ve rahatlatıcı etkisi de vardır.

Bilhassa yemeklerden öce tüketeceğiniz bir kaç dilim kavun, bütün sindirim organlarını temizler ve bu organlarda bulunan hastalıkların oluşmasını engeller.

Böbrek kumu ve diğer böbrek rahatsızlıkları için yenilen kavun, böbreklerin rahatlamasına yardımcı olur. Böbrekte ya da idrar torbasında iltihaplanma varsa bol bol kavun çekirdeği yemek, iltihabın vücuttan atılmasını sağlıyor.

Kavun çekirdeğinin de pek çok yararı vardır. Kaynatılarak içeceğiniz kavun çekirdeklerinin suyu, solunum yolunda oluşan rahatsızlıkların önlenmesine yardımcı olur. Özellikle; burun tıkanıklığı ve balgam şikayetleri varsa rahatsızlığın giderilmesine büyük yardımı oluyor.

Gerginlik ve stres gibi nedenlerden ötürü uykusuzluk çekiliyorsa, kavunun sakinleştirici ve rahatlatıcı etkisi uykusuzluk sorunun giderilmesini sağlar.

Biraz kavunu ezip soğuk sütle karıştırdığınızda, harika bir cilt nemlendiricisi sahip olabilirsiniz. Bilhassa kuru ciltler için bu maske son derece etkilidir.

Sıcak yaz günlerinde kavunun diğer önemli bir etkisi de vücudumuzu serinletmesidir. Bu sebeple sıcak havalarda bol bol yenilmesi yararlıdır. Buna ek olarak cilt yanıklarına da oldukça iyi gelir. Kavun, yanıkların ağrısını hafifleterek iyileşmesini hızlandırıyor.

Saçın Rengini Nasıl Açabiliriz?

Sponsorlu Bağlantılar:

Saçın Rengini Nasıl Açabiliriz?

Saçlarını­zın koyu rengin­den  sıkıldıysanız, boya ile saçınızı harap etmek istemiyorsanız, evinizdeki ürünlerle saçını­zın rengi­ni doğal bir biçimde aça­bilirsiniz­.

Saçlarınızın Rengini Evde Doğal Yöntemlerle Açın

Papatya Çayı: Saç rengi­ni açmak amacıyla kullanılan en  popüler metod­dan bir tanesi papatya suyudur­. Aktar­dan alacak olduğunuz bir miktar papatyayı, birazcık suda kaynatarak soğutun­. Yıkamış olduğunuz saçınıza, demle­yerek soğuttuğunuz papatya suyun­dan uygula­yınız­. Papatya çayı ile ıslattığınız saçlarınızı, güneşe çıkarak doğal yollarla kurutun­. Saçlarınız istediğiniz doğal tonu alana kadar kadar işlemi 2 günde bir tekrarlaya­bilirsiniz­.

Bal: Pek fazla bilinmese de bal saç rengi­ni açmada oldukça etkisi bulunur­. Balı rutubetli saçlarınıza direk olarak uygulaya­bilir veya bir saç spreyi şişesinde bal, limon ve suyu karıştırıp, bir saat süresin­ce güneşte dura­bilirsiniz­. Saçlarınızı baldan bütünüy­le arındırmak amacıyla birkaç kez yıka­mak zorun­da kala­bilirsiniz, fakat bu metod saçlarınıza dolgunluk ve ışıltı verecektir­­.

Limon: Saçı sertleştiren  limon aynı an­da saç açan harika bir gıdadır­­.  Bir saç spreyi şişesi­nin dörtte biri­ni taze sıkılmış limon suyuyla, geri kalan bölümünü da su ile doldurun­. Bu karışımı kafa derinizi ıslatmadan saçlarınıza uygula­yınız­. 30 dakikasını dışarıda, güneş ışığın­da geçirerek limonlu suyu 2 saat saçınızda tutun­. Derini­zin kabarmasına neden  olaca­ğı için limonlu su derinize temas etmişken  güneş ışığına çıkmamaya gayret edin­. Saçlar­da kuruma yaratacağın­dan ötürü karışımı saçınıza uygulama dan evvel ve sonra saçlarınızı kremleyebilirsiniz­.

NOT: Bu yöntemlerden  sadece bir tanesi­ni uygulamanız kafi olacaktır­­.

14 Ağustos 2015 Cuma

Tuz Öldürüyor

Sponsorlu Bağlantılar:

Tuz Öldürüyor

Aşırı tuz tüketimi daha erken ölüme yol açıyor.

Amerika’da bilim adamlarınınçalışması, aşırı tuz tüketimi­nin tansiyonu yükselttiği, kalp ve damar hastalıkların­dan erken  ölüm riski­ni artırdığı ve her sene bu sebeple 1,65 milyon kişi­nin ölümüne yol açtığını gösterdi­. Bilim adamları, 66 ülkede yetişkinlerin beslenme alışkanlıkları­nın ve kalp hastalıkları riski­nin incelendiği araştırmaların sonuçlarını değerlendirdi­.

Tuz, her yıl 1,65 milyon kişini­ni ölüm nedenidir.

Bu ülkeler­de günde ortalama olarak 3,95 gram tuz tüketildiği sonucuna varan bilim adamları, Sahraaltı Afrikası’n­da tüketim günde 2,18 gram iken  Orta Asya’da 5,51 grama kadar çıktığını gördü­. Araştırmada, gerektiğin­den  çok tuz tüketimine bağlı sebep­lerden  erkeklerin % 61,9'unun, kadınların ise % 38,1'i­nin yaşamını kaybettiği dile getirildi­.

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Selülitin Buzla Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

Selülitin Buzla Tedavisi

Selülitlerin giderilebilişi için uygulanmakta olan yöntemlerden  bir tane­si de buz tedavisidir­­. Buz tedavisi ile, ciltteki ani ısı değişimi selülitlerin vücuttan uzaklaşmasına destek olmakta­dır­­.  Buz tedavisi­ni kendi imkanlarınızla oldukça ba­sit bir şekil­de uygulaya­bilirsiniz­.

Buzla Selülit Tedavisi Nasıl Yapılır?
Her duş sonra­sı bir parça buz kalıbını selülit olan bölgeler­de 5 ila 10 dakika gezdirin­. Selülit olan bölgeler kızarmaya başladığı an işleme son verin­. Hassas cil­de sahipseniz, buz kalıbını bir poşete koyarak uygulaya­bilirsiniz­.

Selülite Buz Tedavisi Uygularken

Buzun damar genişletme özelliği bulunmuş olduğu için günlük olarak uygula­mak sakıncalıdır­­.  Buz tedavisi­ni selülitlerin bulunmuş olduğu yere haftada 2 kez uygula­mak yeter­. Bölgenin temiz ve gözenekleri­nin açık olma­sı tedavi­nin daha doğru uygulanmasına imkan vermekte­dir­­. Bu sebepten  buzun selülitli alana duş veya banyo yapıldıktan sonra uygulanma­sı daha tesirli olacaktır­­.

11 Ağustos 2015 Salı

Argan Yağının Cilt Çatlaklarına Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

Argan Yağının Cilt Çatlaklarına Faydaları

Daha çok saç problemlerini ortadan kaldırmak da etkili olduğunu bildiğimiz mucizevi madde Argan yağı, gerçekte vücut bakımı ve çatlaklar­dan kurtulmak amacıyla de biçilmiş bir kaftandır­.

Çatlaklar için Argan Yağı Nasıl Kullanılır?
Bilhassa gece yatma dan evvel çatlak olan bölgelere argan yağı ile masaj yapmak gerekir­­. Çatlak olan alana 2 damla argan yağı sürülür, çatlak bölgesi çok genişse 3 ila 4 damla sürüle­bilir­­. İki elin baş parmakları hariç geri kalan 4 parmakla aşağıdan yukarı doğru Argan yağı yedirilir­­. Sonrasın­da baş parmaklar da kullanı­lıp çatlak olan alan hafif hafif ezilir­­. Yağı çatlak olan alana yedirilene kadar masaj yapmaya devam edin­. Düzenli bir şekil­de iki ay süresince Argan yağıyla bedeninize yapacak olduğunuz masaj sayesinde, çatlaklarını­zın azaldığını göreceksiniz­.

Argan Yağı­nın Çatlaklara Faydaları
Argan yağı; derinizi tesirli şekil­de nemlendirir ve vücudun bağ dokusunu güç vermekte­dir­­. Argan yağı çatlakların bulunmuş olduğu alan­da deri­nin esnekli­ği­ni fazlalaştırırken, meydana gelebilecek çatlakların da önlenmesine imkan vermekte­dir­­. Çatlak olan bölgeler yenilenirken, cildiniz pürürzsüz ve yumuşak bir hal alır­­. Argan yağı çatlak olan bölgeler­de kuru deri­nin ph seviyesi­ni yeniden  toparlar­. Buna ilaveten  vermiş olduğu nem miktarı­nın da vücut­ta uzun süre korunmasına imkan vermekte­dir­­. Çatlak izleri­nin yok olmasına imkan veren  argan yağı yüksek miktar­da E vitami­ni içerir, bu sayede kısa bir zaman­da çatlaklar gözle görülür şekil­de azalmış olmakta­dır­­.

Kuru Saçlar İçin Özel Maske

Sponsorlu Bağlantılar:

Kuru Saçlar İçin Özel Maske

Kuru saçlar birçok kadı­nın derdi olmuştur­. Boyama ve fön gibi saça doğrudan etki eden bazı kimyasal ve fiziksel işlemler saça zarar vererek saçın kendisi­ni koruyamamasına yol açar­. Havuz ve deniz sezonunun da açılmasıyla daha da yıpranan saçlar mat ve sönük bir görünüm teşkil eder­. Kuru saçlar için yapılacak en  iyi işlem ise doğal yağlar­dan yararlanmak olacaktır­­.

Kuru Saçlara Özel Bitkisel Maskeler

Saç Kuruluğu için Maya Maskesi

1 çay bardağı zeytinyağı,
1 tatlı kaşığı maya (kuru)­.

Hazırlanışı ve Uygulanışı: Mayayı zeytinyağına ilave ettikten  sonra saçlarınızı parçalara ayırın­. Parçalara ayırdığınız saçlarınızı boya yapıyormuş gibi hazırlamış olduğunuz karışımı uygula­yınız­. Aşağı yukarı 1 saat kadar bekleyin­. Saçını­zın tipine uygun şampuanla yıkayın­.

Saç Kuruluğu için Lavanta Maskesi

1 yemek kaşığı bal,
1 çay bardağı zeytinyağı,
1 çay kaşığı lavanta yağı­.

Hazırlanışı ve Uygulanışı: Bir kase içerisi­ne malzemelerin hepsi­ni koyarak karıştırın­. Saçın bütününe uygulayın ve 2 saat bekleyin­. Saçınıza uygun bir şampuanla saçlarınızı yıkayın­.

Saç Kuruluğu için Çörek Otu Maskesi

1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı çörekotu yağı
2 tatlı kaşığı argan yağı­.

Hazırlanması ve Uygulanması: Tüm doğal yağları bir kasede karıştırın­. Karışımı bütün saçınıza uygulayıp bir saat bekleyin­. Saç tipinize uyan bir şampuanla saçınızı durulayın­. Size verdiğimiz bu saç maskelerin­den  biri­ni düzenli bir şekil­de kullanmanız kafi olacaktır­­.

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Biberiye Hazımsızlığa İyi Geliyor

Sponsorlu Bağlantılar:

Biberiye Hazımsızlığa İyi Geliyor

Türkiye Fitoterapi Derneği Başkanı Prof­. Dr­. Ekrem Sezik, biberiye yaprağı­nın hoş kokan , içimi güzel şifa verici bitki çayı hazırlamada kullandığını hatırlatıyor­.

Hazımsızlığa Karşı Biberiye Çayı

Halk arasın­da biberiye yaprağına, şeklin­den  ötürü "kuşdili" ismi­nin de verildiği­ni ifade edici Sezik, geçtiğimiz yıllar­da batı dillerindeki karşılığı "rozmarin"in de kullanılır olduğunu beyan etti­.

Prof­.­. Dr­. Ekrem Sezik, biberiye yaprağı­nın kullanım şekilleri ve faydaları ile alakalı şu bilgileri verdi: Biberiye yaprağı çok eski devirlerden  bu yana değişik amaçlar için kullanılmıştır, hâttâ eski Yunan’daki tıp metinlerinde bilinç güçlendirici olarak kullanıldığı kayıtlıdır­­.  Avrupa İlaç Kurumu, biberiye yaprağı­nın hazımsızlığın belirtileri­ni hafifletme ve sindirim sistemindeki hafif kasılışları gideren  olarak kullanıldığını kabul etmektedir­­.

Bitki çayı olarak hazırlanışı şu şekildedir: 1 ila 2 g­. kaba parçalanmış biberiye yaprağı üzerine 150 ila 250 ml­. kaynar su ilâve edilip, 5 ila 10 dakika kadar bekletilip süzülerek hazır hale getirilmektedir­­. Gün içerisinde 2 ila 3 defa tüketile­bilir­­.

Göbek Yağları Neden Erimiyor

Sponsorlu Bağlantılar:

Göbek Yağları Neden Erimiyor

Zaman zaman fazlası ­ile kilo versek bile, göbekteki fazla yağlar­dan kurtulamadığımızı görürüz­. göbek bölgesi, vücudumuzun kilo verirken  en  inatçı yeridir­­. Ancak, göbeğinizi eritememeni­zin başka ne­denleri de ola­bilir­­.

Göbekteki Yağların Erimemesinin Sebepleri

Yanlış Egzersiz Yapmak

Göbek yağlarını eritmek amacı ile türlü egzersizler uyguluyor ola­bilirsiniz­. Yapılan incelemeler­de karın bölgesindeki yağları en  hızlı eriten  egzersizlerin interval egzersizler olduğu belirlendi­. Yani egzersizleri belli aralıklar vererek yapmak vücut­ta bulunan yağları yakmada çok daha başarılı… Bir başka göbek yakan egzersiz ise koşu… Sprint denilen  hızlı fakat süre olarak kısa koşular iki hafta gibi bir süre ile göbek ve kalça yağlarını bütünüy­le eritiyor­.

Magnezyum Eksikliği

Magnezyum kilo vermeye ve yağ yakımına destek olmakta­dır­­.  Araştırmalara göre regl süreci öncesi magnezyum desteği yapılışı vücudun su tutmasını engelliyor­. Bilhassa karın bölgesinde şişlik oluşumu­nu engelleyen  magnezyum, göbek yağlarını­nın erimesine de yardımcı olmakta­dır­­.

Tuz Tüketimi

Tuz, vücudunuzdaki suyu kan dolaşımın­dan cildinize doğru iter ve bu durum vücudunuzun, bilhassa karın bölgeni­zin şiş bir görünüm hali­ni almasına yol açar­. Göbek bölgesindeki yağlar­dan kurtulmak istiyor iseniz tuzu beslenme düzeninizden  çıkartmaya bakın­.

8 Ağustos 2015 Cumartesi

Selülitin Bitkisel Yağlarla Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

Selülitin Bitkisel Yağlarla Tedavisi

Selülit; portakal kabuğu görünümüyle ilk ergenlik çağın­da bacaklar­da ve kalçalar­da meydana çıkmakta­dır­­.  Şişman, zayıf, uzun, kısa farketmeden  nere­deyse hepimizde olan ortak bir sorun ve de düzensiz beslenme (fast food yiyecekler, gazlı içecekler, aşırı çay ve kahve tüketimi, kola), stres, egzersiz yapılmayan devamlı oturarak çalışmakta olan kişiler­de daha belir­li duru­ma gelir ve bizi çileden  çıkarır­­.

Dermatologlar, selülit gibi yüzey kusurlarını mesleklerine özgü aletlerle kapatabilmekte uzmandır: Lazerler, kavitasyonlar ve türlü enjeksiyonlar… Öte yan­dan eczanelerden  alışveriş yapan hastalar bir çok selülit kremi markasıyla karışlaşmakta­.

Hücrelerimiz gittikçe içerisindeki su deposunu harcamakta ve doğduktan hemen  sonra yavaşça yaşlanmaktayız­. Mutlaka ve mutlak suretle çok su içmemiz ve de vucüdumuza lazım olan ilgiyi göstermemiz gerekir­­. Eğer pürüzsüz bir vücut istiyorsak.

Selülit için bitkisel yöntemlerle neler yapa­biliriz? Bitkisel Yağlar:

Şu an selülit tedavisinde Hindistancevizi Yağı ve Avokado Yağı çok meşhur…

Bu yağların her biri­ni (ayrı ayrı tercih edin mutlaka) kabak lifiyle iyice peelinglenmiş bedeninize masajla bir­likte haftada 2 kez uygulamanızı ve de Kafein içeren  uygun bir selülit kremiyle haftanın başka günleri bedeninize sürmenizi tavsiye ederim­.

Düzenli bir şekil­de peeling yapmak deri­nin altın­da yağ ve şeker birikimi­ni önler­. Bun­dan dolayı vaktiniz var ­ise ayda 1 özel bir selülit masajı yaptırıp peeling uygulata­bilirsiniz­. Bunun için illa bir merkeze gitmenize gerek yok, pek elbet­te piyasada fazlaca sayıda selülit için aletler mevcut…

Bunlarla beraber sağlıklı beslenerek egzersiz yapmanız sizin yararınıza olacaktır. Tabi bunları yaparken şehrin stresin­den  de kurtulursanız işte o zaman değişim başlar.

İlgili aramalar: selülitin bitkisel yağlarla tedavisi, selülitin bitkisel tedavisi

Diyet Ve Egzersiz Yapmadan Kilo Verilir Mi?

Sponsorlu Bağlantılar:

Yazın gelmesiyle birlikte düğün sezonu da başlandı. Gelinliğin ve damatlığın içinde daha zarif durmak için ya da tüm hayatınız boyunca küçük değişiklikler yaparak kilo vermek istiyorsanız bu mümkün. Diyet ve Egzersiz Yapmadan Kilo Verin Yemekler den  evvel su için­. Bir bardak su doyma hissi­ni arttırıyor böyle­likle daha az yemek yiyeceksiniz­. Her yemekte küçük farklılıklar yapın­. Salata veya yemeğinizde krema yerine baharatlar ve sirkeyi deneyin­. Bu ufak değişiklikle yemeğinizden  80 kalori daha az almış olursunuz­. Bilhassa bahar ve yazın en  güzel meyveleri­ni taze taze tüketin­. Tatlı olarak birazcık siyah çikolata yiyin­. İlk başlar­da sizi tatmin etmese de kendinizi gerektiğin­den  çok şeker kullanımın­dan korumuş olursunuz­. Porsiyonlarınızı abartmayın, küçük tutun. Zayıflamayı istiyor iseniz porsiyonlarınız abartısız olsun­. Beyninizi yanıltmak ve bunun kafi olduğuna ikna etmek amacı ile küçük tabaklar kullanmayı deneyin­. Daha çok hareket edin. Buna yeter­li ve gerekli zamana gereksiniminiz olmasa bile gün zarfın­da bir miktar daha çok hareket edip daha fazla kalori yaka­bilirsiniz­. Ofisiniz çevresinde bir miktar yürüyün, asansör yerine merdiven  kullanı­nız­. Otomobilinizi ofisini­zin birazcık uzağına park edin ki daha fazla yürüyerek kalori yakın­.

5 Ağustos 2015 Çarşamba

Koltukaltı Kararması İçin Ne Yapılabilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Koltukaltı Kararması İçin Ne Yapılabilir?

Birçok kadı­nın koltukaltın­da ağda veya epilasyonlar neticesin­de kararmalar ortaya çıkmakta­dır­­.  Koltukaltı kararması­nın öncelikli sebep­leri arasında, koltuk altları­nın havasız kalma­sı gelmektedir­­. Çok aşırı sıcak ağda yapmak, kuru tıraşlama ve cil­de zarar veren  deodorant kullanılışı da koltukaltını karartan başka sebep­lerdendir­­.

Koltukaltı Kararmasına Evde Çözüm

Günümüzde koltukaltı kararmalarını önleyici birçok kozmetik ürünü bulabileceğimiz gibi, evde yapacak olduğunuz bitkisel maskelerle de bu sorunu ortadan kaldırabilsiniz­. İşte size evde kolaylık­la uygulayabilecek olduğunuz koltukaltı kararmasına çare olacak kürler;

1­. Kür: 1 çay kaşığı vazelin, 1 çay kaşığı elma suyu, 1 çay kaşığı limon suyu

Malzemelerin tamamını karıştırdıktan sonra koltukaltına sürün ve kurumasını bekleyin­. Kuruduktan sonra sonra yıkayarak bebek pudrası sürün­.

2­. Kür: 1 tatlı kaşığı pirinç unu, 1 yemek kaşığı yoğurt, 1 tatlı kaşığı sirke

Tüm malzemeyi karıştıra­rak koltukaltınıza uygulayın ve 15 dakika kadar bekleyin­. Uygulamış olduğunuz maskeyi hafif sıcaklıktaki suy­la durulayın­. Koltuklatınızı sonr­dan limon suyu ile bir kere daha temizleyin­. Son olarak yine bebek pudrası uygula­yınız­.

Anemi (Kansızlık) Erken Doğuma Sebep Olur Mu?

Sponsorlu Bağlantılar:

Anemi (Kansızlık) Erken Doğuma Sebep Olur Mu?

Türkiye jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof­. Dr­. Demir: "Anemisi olan gebeler­de erken  doğum oranı­nın iki misline kadar artmış olduğu gözlenmiştir", "Anemi­nin en  fazla görülmekte olan etki­yi ise bebeğin gelişmesinde ve büyümesinde gerilik yapmasıdır"

Anemi, Erken  Doğuma Neden  Olabiliyor

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof­. Dr­. Cansun Demir, bilhassa ilerleyen  yaşlardaki gebelikler­de amniyosentez uygulamasın­dan bir çok kadı­nın çekindiği­ni beyan ederek, "Anne kanın­dan yapılmakta olan ve kromozomal anomalileri tespit edici "Fetal DNA Testi" ise amniosentez ve koryon villus biyopsisi ile mukayese edildiğinde hiç bir rizikosu taşımıyor" dedi­.

Uygulamayla alakalı olarak bilgi veren  Demir, kanın özel bir tüpte saklanarak, belli bir zamanı aşmaksızın, laboratuvara iletildiğini; anne kanın­da bulunan fetal DNA’nın özel bir platformda çoğaltılarak eldeki sağlıklı ya da belirlenmiş kromozomal hastalıkları içeren  şablonla mukayese edildiği­ni anlattı­. Demir, bahsi geçen  testin, amniyosentez ve koryon villus biyopsisi ile karşılaştırıldığın­da herhangi bir rizikosu bulunmadığı­nın altını çizerek, "Bunun yardımıy­la kromozomal anomalisi olduğu için kuş­ku edilen  sağlıklı fetuslar düşük riskine maruz kalmaz­. İşlemin sonucun­da fetusun sağlıklı olduğu ortaya çıkarsa, amnioseteze ya da koryon villus örneklemesine gerek kalmamaktır" diye açıkladı­.

Havuzdan Mikrop Kapılır Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Havuzdan Mikrop Kapılır Mı?

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Başkanı Prof­. Dr­. Hakan Leblebicioğlu, yaz mesvsiminde kişi­lerin akın ettiği havuzların enfeksiyon rizikosu barındırdığını belirterek, "Kimi zaman havuzların başın­da çocukların altı değiştiriliyor­. Mikroorganizmaların en  zengin olduğu yerler dışkıdır, bunun katiyyen  yapılmama­sı gerekiyor" dedi­.

Havuzlar­da Enfeksiyon Riski

Prof­. Dr­. Hakan Leblebicioğlu, yaz mevsimi­nin gelişiy­le yurt içi ve yurt dışı seyahatlerin sıklaştığını, kişi­lerin denize, havuza akın ettiği­ni belirtti­. Leblebicioğlu, bu alanlar­da enfeksiyona tetikleyebilecek mikroorganizmalara dikkat edilişi gerektiği­ni belirtti­. Mikroorganizmaların kolaylık­la yayılabileceği havuzların çevrelerinde kişi­lerin yapılmama­sı lazım olan davranışlar sergilediği­ni vurgulayan Leblebicioğlu, "Kimi zaman havuzların başın­da çocukların altı değiştiriliyor­. Mikroorganizmaların en  zengin olduğu yerler dışkıdır, bunun katiyyen  yapılmama­sı gerekiyor" biçimin­de konuştu­.

Havuzların bakımı­nın da oldukça iyi yapılması, suyun temiz tutulma­sı gerektiği­ni belirten, kişi­lerin deniz kenarların­da veya havuz başların­da açık gıdalar tükettikleri­ni belirten  Prof­. Dr­. Leblebicioğlu, enfeksiyon yönün­den  bunların da tehdit oluşturduğuna dikkati çekti­. Yiyeceklerin kapalı ortamlar­da bulunmasına, günlük olmasına özen  gösterilmesi­ni isteyen  Leblebicioğlu, elle değil, çatal bıçak kullanı­lıp tüketimin el­de edilme­si gerektiği­ni belirtti­.

4 Ağustos 2015 Salı

Ağız Kokusunun Birden Fazla Nedeni Olabilir

Sponsorlu Bağlantılar:

Ağız Kokusunun Birden Fazla Nedeni Olabilir

Ağız kokusu sorununa, ba­sit tedavi edilen  sebep­lerin yanı sıra solunum ve sindirim sistemindeki kanserler de sebep ola­bilir­­.

Ağız Kokusunun Birçok Sebebi Ola­bilir

Memorial Diyarbakır Hastanesi'nde Kulak Burun Boğaz Bölümü’n­den  Doç­. Dr­. Ediz Yorgancılar, ağız kokusunun yaygın rastlanılan toplumsal bir huzursuz­luk olduğunu belirterek, bazı zamanlar bu rahatsızlığın kişisel bir incinme sebebi de olabileceği­ni belirtti­.

Ağız hari­cinde üst solunum yolu ve sindirim sistemi hastalıkları­nın da ağız kokusuna yol açabileceği­ni kaydeden  Yorgancılar, şöyle konuştu­. "Ağız kokusuna bazı zamanlar solunum ve sindirim sistemiyle alakalı gerekçeler hari­cinde metabolik ne­denler olarak gruplandırılan şeker hastalığı, böbrek ve karaciğer hastalıkları da neden  olabilmekte­dir­­. Üstelik bir­takım kötü huylu hastalıkların da belirtisi ağız kokusu ola­bilir­­. Solunum ve sindirim sisteminde yerleşmiş kanser gibi hastalıklar­da bu bölgeler­de bir tür doku çürüme­si gelişip ağız kokusuna sebebiyet verebiliyor­. Kokunun nedeni­nin bulunabilmesiiçin kapsamlı bir muayene ve tetkikle araştırılması gerekir­­."

Doç­. Dr­. Yorgancılar, ağız kokusu şikayeti olan­lar ın doktora başvurmalarını önererek, ağız kokusunun hafife alınmama­sı gerektiği­ni belirtti.

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Diş Beyazlatan Yiyecekler ve İçecekler

Sponsorlu Bağlantılar:

Diş Beyazlatan Yiyecekler ve İçecekler

Sirke Dişleri beyazlatmak amacıyla elma sirkesin­den  faydalana­bilirsiniz­. Biraz karbonata birkaç damla elma sirkesi ekleyerek, bu karışımla dişlerinizi fırçalaya­bilirsiniz­.

Susam Tohumu: Küçük susam tohumları dişleri temizleyen  bir fırça görevi görmekte­dir­­. Susam tohumu, içeriğindeki yüksek orandaki kalsiyumla dişleri beyazlaştırırken, aynı an­da güçlendiren  bir gıdadır­­.  Susam tohumları diş plakaları­nın temizlenmesinde epey tesirlidir­­.

Brokoli: Brokoli­nin yararları saymakla tükenmiyor­. Önemi olan bir antioksidan olan brokolinin, diş mineleri­nin üstün­de koruyucu bir tabaka meydana getir­diği ve asitlere karşı dişleri koruduğu kanıtlanmış­.

Portakal: Portakalın kabukları­nın iç bölümünde mevcut olan madde dişleri beyazlatıyor­. Bu maddeyi diş fırçası yardımı i­le dişlerinize haftada iki kez uygulaya­bilirsiniz­.

Çilek: Yazın sevilen  meyvesi çileğin dişlerinizi beyazlattığını yerken  bile farkedebilirsiniz­. Daha tesirli bir sonuç için, çileği dişlerinize bastırark sürmeyi deneyin­. Lakin bu işlemden  sonra ağzınızı iyice çalkalamalısınız, aksi durumda çileğin içinde mevcut olan asit, dişini­zin üstün­de uzun süre kaldığın­dan diş minenizde tahribata neden  ola­bilir­­.

Limon suyu: Limon suyunun içerisinde yer alan yüksek miktar­da asit, diş beyazlatmada oldukça etkili­. Dişlerinizi yalnız­ca limon suyuyla veya limon suyunu birazcık karbonatla karıştıra­rak fırçalaya­bilirsiniz­. Bu tarifi genel­de uygulamanızın, diş minelerine zarar verebileceği­ni de unutmayın­.

Demir Eksikliğinin Etkileri

Sponsorlu Bağlantılar:

Demir Eksikliğinin Etkileri

Obezite ile alakalı çalışmalar yapan Dr­. Fevzi Özgönül mevzuyla alakalı bilgiler verdi­. ""Demir insan bedeninde toplam 4* 5 gr bulunmuş olduğu hal­de fazlası ­ile mü­him bir elementtir­­. Demir bağışıklık sistemi­nin güçlenmesi, sinir iletimi, dokulara oksijen  taşınmasından, DNA, RNA ve protein bireşimi gibi birçok yaşam için önemli olan enzimin yapım evresinde görev alır­­. Bun­dan ötürü Demir eksikliği, bilhassa büyüme dö­nemindeki çocuklarda, ergenlik dö­neminde ve kadınlar­da hamilelik süreci süresince ortaya çıkar­. Demir noksanlığı halsizlik, çarpıntı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, bitkinlik saç dökülmesi, tırnaklar­da çatlamalar ve bu çe­şit bir çok rahatsızlığa sebebiyet vermekte­dir­­.

Yemekler­de içilen  çay gıdalar­dan aldığımız demirin emilmesi­ni azaltmaktadır­­.  Çay, kahve ve kakao içerisinde mevcut olan bir­takım maddeler, demir emilmesi­ni yarı yarıya azaltmaktadır­­.  Bu neden­den  yemeklerin hemen  üzerine içilen  çay ve kahveden  sakınmamız gerekir­­.""

Çocuklarda Bilgisayar ve Televizyon Bağımlılığı

Sponsorlu Bağlantılar:

Çocuklarda Bilgisayar ve Televizyon Bağımlılığı

Çocukların bilgisayar ve televizyon karşısın­da geçirdikleri zamanı dengelemek anne babaların önemli görevlerin­den  bir tanesidir­­. Bilgisayar ve televizyona gün süresinde 1 ila 2 saatten  fazla zaman ayrılmamalıdır­­.

Bilhassa çocuklar tatil zamanların­da bilgisayar ve televizyonların başın­dan kalkmıyorlar­. Oysa bu durum çocukların gelişimi­ni menfi etkileyebiliyor­. Aşırı televizyon izlemek çocukların hareket yeteneği­nin azalışı­na ve obezite başlangıcına kadar gidebiliyor­. 2 yaş altı çocukların televizyon izlemeleri onlar için oldukça zararlıdır­­.

Televizyonun Etkileri

Bebeklik süreci 0 ila 2 yaş arasıdır­­.  Bu dönem bebeğin en  çok iletişime, insan ilişkisine ihtiya­cı olduğu dönemdir­­. Bu süreci boyunca televizyon karşısın­da bırakılan bebekler­de gelişim gerilikleri görülür­. Bununla birlik­te televizyondaki her program da çocuk için uygun bulunmadığı için çocuğun kontrol dışı bir şekil­de televizyon izleme­si onun yanlış şeyler öğrenip, korkular geliştirmesine veya şiddete yönelmesine bile sebep ola­bilir­­.

Anne babalar evde oluşturdukları kuralları disiplin­den  ödün vermeden  uygulamalıdır­­.  Bu sınırların başın­da çocuğa ba­riz bir müddet televizyon izleme­si için i­zin verilişi ve o süre dolduğun­da çocuğun bütün protestolarına rağmen  televizyonun kapatılışı gelmektedir­­. Evde televizyon izleme zamanları­nın da belirlenme­si gerekiyor­. Ailenin bir arada olduğu yemek saatlerinde televizyonun açılmamasın­da yarar bulunur­.

Televizyon ve bilgisayara en  faza 1 ila 2 saat ayrılmalıdır­­.  Çocuğunuz yalnız kaldığın­da televizyona yönelir­­. Televizyonu katiy­yen  bir ödüle dönüştürmeyin­. Bu durum oluşturduğunuz televizyon izleme programını engeller­. Çocuklar anne babalarını örnek aldıkları için bu durumda çok dikkatli davranmanız gerekir­­. Çocuğun uygulamasını istediğiniz davranışları öncelikli olarak siz uygulamanız gerekir­­.

Televizyon ve bilgisayar başın­da vakit geçirmektense çocuğun arkadaşları ile bir­likte olma­sı onlarla oyunlar kurma­sı kendileri­nin üstün­de anlaştığı kurallar çerçevesinde zaman geçirmeleri onların hem deşarj olmalarını hem de iyi zaman geçirmeleri­ni sağlar­. Sokak oyunları da çocuğun sosyal ve duygusal gelişimine katkı sağlar­.

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Mayanın Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

Mayanın Faydaları

Doğanın harika gıdası maya harika bir protein deposudur­. Organik demirin en  zengin kaynakların­dan birisidir, mineraller ve amino asitler için bir altın madenidir­­. Kolesterolü düşürmeye, gutu tersine virmeye yardım ettiği ve nevritin (sinir iltihabı) ağrılarını yatıştırdığı bilinir­­.Doğanın Mucizesi Maya

Çeşitli maya kaynakları vardır:

Bira mayası (şerbetçiotundan, biranın bir yan ürünü), kimi zaman besinsel maya olarak isimlendirilir­­.

Torula mayası, kağıt üretiminde kullanılan kağıt hamuru erinde bulunur veya siyah kayışlı pekmezden  el­de edilmektedir­­.

Kesilmiş sütün suyu, süt ve peynirin bir yan ürünüdür (en  iyi lezzet ve en  güçlü mayasız ürün)

Canlı mayalar­dan sakınınız! Canlı maya hücreleri bağırsaklardaki B vitamini­ni tüketir ve vücudunuzdaki bütün vitami­ni talan eder­. Besinsel mayada bu canlı hücreler ısıda öldürülür ve böyle­likle tükenmeyi önler­.

Maya, bilhassa içinde büyüyebileceği bütün ana B vitaminlerine (B12 hariç) maliktir­­. On altı amino asit, on dört veya daha fazla mineral ve on yedi vitamin (A, E ve C hariç) ihtiva eder­. Komple gıda olarak göz önünde bulundurula­bilir­­.

Başka proteinli besinler gibi maya da fosfor açısın­dan zengin olma­sı nedeniyle, alınacağı zaman diyete ekstra kalsiyum eklenme­si önerilmektedir­­. Kalsiyumun bir görevdaşı olmasına karşın fosfor, kalsiyumu vücudun dışına a­tıp yetersizliğe neden  ola­bilir­­. Çaresi kolaydır; kalsiyumunuzu artırın (kalsiyum lactate vücut­ta iyi bir şekil­de asimile edilir)­. B kompleks vitaminleri daha etkin olmaları için maya ile beraber alınmalıdırlar­. Birlikte bir elektrik santrali gibi çalışırlar­.

Maya sıvıya, meyve suyuna veya suya karıştırıla­bilir ve yemek araların­da alına­bilir­­. Bitkinlik hisseden  pek çok insan bir çorba kaşığı veya daha fazlasını sıvı olarak alıp bu dakikalar içerisinde tam enerjiye dönüşür ve iyi tesirleri saatlerce sürmektedir­­. Maya ayrıca iştah azaltıcı olarak da kullanıla­bilir­­. Sıvıya karıştırın ve yemekten  hemen  önce için­. İştahın fazlalığını alıp sizi kaloriden  kurtarır­­.

İlgili aramalar: maya nedir, mayanın faydaları, mayanın yararları nelerdir

Bazı Yiyecekleri Neden Canımız Çeker?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bazı Yiyecekleri Neden Canımız Çeker?

Kimi zaman alerji manasın­da olan şiddetli arzular daha çok belli vitamin ve minerallerden  hangileri­ni yeteri ka­dar almadığınızı tabiatın size bildirme yoludur­. Bu özel açlıklar sıkça gelişirler çünkü toplam beslenme kafi olmaz­.

Aşırı istek duyulan yiyeceklerin en  yaygın bulunanların­dan bazıları:

Fıstık ezmesi­. Bu katiyyen  listede ilk ona girer ve bu şaşırtıcı olmaz­. Fıstık ezme­si Vitamin B açısın­dan zengin bir kaynaktır­­. Eğer kendinizi devamlı kavanozun başın­da buluyorsanız bunun sebe­bi stres altın­da olmanız veya olağan Vitamin B alımını­zın yetersiz gelme­si ola­bilir­­. 50 gr­. fıstık ezmesi* bir kabın üçte biri* 284 kalori olduğundan, eğer kilo almak istemiyorsanız B kompleks yardımı almak daha kolayınıza gidecektir­­.

Muz: Elini­zin bu meyveye doğru tekrar tekrar gittiği­ni görürseniz bunun sebe­bi bedenini­zin potasyuma gereksinim duyma­sı ola­bilir­­. Orta boy bir muzda 555 miligram potasyum bulunur­. Diüretik veya kortizon alan kişiler (vücuttan gereksinim duyulan potasyumu çalan) genel olarak muza arzu duyarlar­.Bazı Yiyeceklere Neden  Düşkünüz?

Peynir: Eğer bir peynirseverden  çok peynir tutkunuysanız, gerçek açlığını­zın kalsiyum ve fosfora olma ihtimali yüksektir­­. (Eğer yediğiniz işlenmiş peynirse farkın­da olmadan alüminyum ve tuz da alıyorsunuz manasına gelmektedir­­.) Daha fazla brokoli yemeyi deneyebilirsiniz­. Kalsiyum ve fosfor yönünden  yüksek olmakla beraber peynire oranla daha az kalori ihtiva eder­.

Elma: Günde bir tane elma muhakkak ki doktoru uzak tutmaz, fakat başka gıdalar­da bulamadığınız birçok iyi şeyi bun­da bula­bilirsiniz* kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum ve kolesterol düşürücü olan pektin için harika bir kaynaktır! Eğer oldukça fazla doymuş yağ yemeye eğiliminiz var ­ise bu elmaya olan arzunuzu açıklaya­bilir­­.

Tereyağı: Birçok vejetaryen  tereyağına kendi düşük doymuş yağ alımların­dan dola­yı arzu duyarlar­. Başka yan­dan tuzlu tereyağı sadece tuz için arzu yarata­bilir­­.

Kola: Kolaya olan arzu genel olarak şeker açlığı ve kafeine olan bağımlılıktır­­. İçeceğin hiç bir besinsel değeri bulun­maz­.

Sert kabuklu yemişler: Eğer kabuklu yemişleri arzuluyorsanız, diyetinizde büyük olasılıkla daha fazla protein, B vitami­ni veya yağ kullana­bilirsiniz­. Eğer tercihiniz tuzlu yemişlerse, yemişlere değil tuza arzu duyuyorsunuz manasına gelmektedir­­. Stres altındaki insanların rahat insanlara oranla daha fazla yemiş yedikleri­ni görebilirsiniz­.

Dondurma: Dondurma yüksek kalsiyuma sahip olmakla beraber birçok insan şeker içeriğine arzu duymakta­dır­­.  Çocukluk sürecine geri dönme olarak nitelendirse de hipoglisemikler ve şeker hastaları gerçekte şeker içeriğine açlık duyarlar­.

Turşu: Eğer hamile iseniz ve turşu istiyorsanız, muhtemelen  tuzun peşindesiniz­. Eğer hamile değilseniz ve turşuya arzu duyuyorsanız neden  büyük olasılıkla aynısıdır­­.  (Turşular ayrıca besle­yici miktar­da potasyum içerirler­.)

Yumurta: Protein (iki yumurta size 13 gr­. verir), sülfür, amino asitler ve selenyum bir yana yumurta severler ayrıca sarısı­nın yağ içeriği­ni veya paradoksal olarak, kolesterol ve yağ çözücü koli­ni ararlar­.

Zeytin: İster yeşil ister siyaha arzu duyun, büyük olasılıkla tuzun peşindesiniz­. Tiroid yetersizliği bulunanlar genel olarak bunlara ilk ulaşanlardır­­.

Soğan: Baharatlı gıdalara duyulan özlem bazı zamanlar akciğer ve sinüs problemleri­nin göstergesidir­­.

Çikolata: Eğer en  başta değilse bile, katiyyen  ilk sıralar­da yer alan bir özlemdir­­. Çikolatakolikler şekere olduğu kadar kafeine de bağımlıdırlar­. (Bir kap kakaoda 5 ila 10 miligram kafein vardır) Eğer çikolata alışkanlığınızdan kurtulmak isti* yorsanız, bunun yerine keçiboynuzunu deneyiniz­. (Keçiboynuzu, ayrıca St­. John ekmeği olarak da adlandırılır, Akdeniz keçiboynuzu ağacı­nın tüketile­bilir kısımların­dan yapılmakta­dır­­.)

Süt: Eğer bir yetişkin olarak hali hazır­da süte arzu duyuyorsanız bir kalsiyum yardımına gereksiniminiz ola­bilir­­. Ardın­dan vücudunuzun tekrar gereksinim duyabileceği şey amino asitler ola­bilir­­. Sinirli insanlar genellikle sakinleştirici tesirlerin­den  ötürü sütteki triptofanı ararlar­.

Çin yemeği: Elbette ki lezzetlidir, fakat arzuyu büyüten  şey genel­de yemeğin içerisindeki monosodyum glutamattır (MSG)­. Tuz yetersizliği olan insanlar genel olarak Çin yemeği yerler­. (MSG bir­takım bireyler­de histamine reaksiyonuna neden  ola­bilir­­. Baş ağrıları ve kızarıklıklar ortaya çıka­bilir­­. Birçok Çin restoranı, yemeğinizi isteğiniz üzerine MSG’siz hazırlaya­bilir­­.)

Ekşi meyveler: Ekşi meyvelere duyulan devamlı arzu safra kesesi veya karaciğer ile alakalı olan problemleri göstermekte­dir­­.

Boya ve kir: Çocukların boya ve kir yemeye karşı eğilimleri bulunur­. Bu sıkça kalsiyum veya D vitami­ni yetersizliği­nin göstergesidir­­. Çocuğunuzun diyeti­nin şiddetli bir şekil­de yeniden  göz önüne alınma­sı gerekir ve bir pediyatristi ziyaret etmeniz önerilmektedir­­. Yiyecek değeri olmayan maddelere olan bu arzu pika olarak bilinir­­. Bu durum ayrıca gebe kadınlar tarafından da yaşana­bilir ve bu gibi maddelerin yenmesi­nin cenin gelişimine zarar vereceği­nin farkında olunmalıdır­­.

İlgili aramalar: bazı yiyecekleri neden canımız çeker, bazı yiyeceklere neden düşkünüz, neden canımız yemek çeker, canımız bazı şeyleri yemeyi neden ister