Genç kadınlar, memenin vücutlarının saklı ve gizemli bir parçası olduğuna inandırılarak yetiştirilirler. Görülmesinin, dokunulmasının ve hakkında açıktan konuşulmasının toplumsal bir tabu olduğu kabul edilir. Erginliğe ulaşıldığında farklı bir duygu da beraber gelişerek meme, kadınlığın işareti durumuna gelir. Bebek için beslenme, karşı cins için cinsellik işlevi kazanır.
Taşıdığı gizem ve sembollerin yanında memenin diğer bir özelliği de, kadın sağlığı ile olan ilişkisidir. Meme ve sağlık arasındaki bu ilişki yeterince önemsenmediği için, herhangi bir meme hastalığı karşısında kadın, büyük bir şaşkınlığa ve korkuya uğramaktadır.
Gelişmiş ülkelerde, kadınların hekime baş vurmalarının başlıca nedenlerinden biri, meme ile ilgili şikayetleridir. Tüm yaşamı boyunca kadının memesinde bir sertlik fark etmesi, ya da ağrı gelişmesi sık rastlanan bir sorundur. Memede fark edilen sertliklerin, kitlelerin ve değişikliklerin büyük bir çoğunluğu kanser değildir. Eğer kanserse bile, erken tanı konabilirse, tedavisi olanaklıdır.
Bu yazı, s izin memeniz ile tanışmanız , başkaları için gizemini korusa bile, artık s izin bu duyguyu aşıp bu organınız ile karşı karşıya gelmeniz amacı ile hazırlanmıştır.
Meme Anatomisi (Memenin Yapısı)
Her memede 6-9 adet lob denilen kısım vardır. Her bir lob daha küçük birimler olan lobüllere ayrılmıştır. Lobüllerin ucunda da süt üreten küçük kesecikler bulunur. Biçim olarak her bir lob bir üzüm salkımına benzetilebilir. Lob, lobül ve süt kesecikleri ince süt kanalları ile birbirine bağlanmaktadır. Bu kanallar meme başına doğru birleşerek gelirler ve memenin tam ortasında areola denilen koyu renkli bölgede meme başına açılırlar. Lobüller ve kanallar arası boşluğu yağ dokusu doldurmaktadır. Meme dokusu içinde adale yoktur fakat memenin hemen altında, kaburgaların üstünde adale dokusu bulunur.
Her meme kan damarları ve içinde renksiz, lenf sıvısı taşıyan lenfatik damarlar içerir. Lenf damarları, lenf bezi denilen ve fasulye şeklinde küçük oluşumlarda sonlanırlar. Vücudun pekçok yerinde lenf bezleri vardır. Koltuk altındaki lenf bezlerine meme dokusundan gelen lenf sıvısı dökülür. Memenin kanserlerinde ve enfeksiyonlarında koltukaltı lenf bezleri şişer. Enfeksiyonlarda bu bezler ağrılıdır. Kanserde ise bu bezler şişmiştir fakat ağrı yapmazlar.
Memeler, vücudun değişik yerlerinden salgılanan farklı hormonların etkisi altında büyür ve gelişirler. Bu hormonların salgılanmaya başladıkları yaş ve miktar ile orantılı olarak ta gelişimlerini erken veya geç tamamlarlar.
Daha ileriki yaşlarda ise tekrar küçülürler.
Doğumdan başlayan yavaş gelişim süreci ergenlik çağına kadar sürer. Bu dönemde erkek - kız farkı gözlemlenmez.
Ergenlikle beraber kız çocuklarda yumurtalıklarda salgılanmaya başlayan estrojen hormonun etkisi ile memelerde büyüme, gelişme görülmeye başlar. Yine vücu tta yapılmaya başlanan progesteron isimli hormonun da etkisi ile gelişim tamamlanır. Memeyi oluşturan süt bezleri ve bunların kanallarının açıldığı meme ucu gelişir yetişkin yapı alır.
Ergenlik süreci genelde 10-14 yaşlar arasında tamamlanırsa da bu dönem daha erken veya daha geçte olabilir.
Yeni doğan bebeklerde, annenin hormonları etkisi ile doğumdan sonra memelerde şişkinlik görülmesi normaldir. Hormonların etkisini kaybetmesi ile 1-2 hafta içinde yapı normale dönecektir.
Taşıdığı gizem ve sembollerin yanında memenin diğer bir özelliği de, kadın sağlığı ile olan ilişkisidir. Meme ve sağlık arasındaki bu ilişki yeterince önemsenmediği için, herhangi bir meme hastalığı karşısında kadın, büyük bir şaşkınlığa ve korkuya uğramaktadır.
Gelişmiş ülkelerde, kadınların hekime baş vurmalarının başlıca nedenlerinden biri, meme ile ilgili şikayetleridir. Tüm yaşamı boyunca kadının memesinde bir sertlik fark etmesi, ya da ağrı gelişmesi sık rastlanan bir sorundur. Memede fark edilen sertliklerin, kitlelerin ve değişikliklerin büyük bir çoğunluğu kanser değildir. Eğer kanserse bile, erken tanı konabilirse, tedavisi olanaklıdır.
Bu yazı, s izin memeniz ile tanışmanız , başkaları için gizemini korusa bile, artık s izin bu duyguyu aşıp bu organınız ile karşı karşıya gelmeniz amacı ile hazırlanmıştır.
Meme Anatomisi (Memenin Yapısı)
Her memede 6-9 adet lob denilen kısım vardır. Her bir lob daha küçük birimler olan lobüllere ayrılmıştır. Lobüllerin ucunda da süt üreten küçük kesecikler bulunur. Biçim olarak her bir lob bir üzüm salkımına benzetilebilir. Lob, lobül ve süt kesecikleri ince süt kanalları ile birbirine bağlanmaktadır. Bu kanallar meme başına doğru birleşerek gelirler ve memenin tam ortasında areola denilen koyu renkli bölgede meme başına açılırlar. Lobüller ve kanallar arası boşluğu yağ dokusu doldurmaktadır. Meme dokusu içinde adale yoktur fakat memenin hemen altında, kaburgaların üstünde adale dokusu bulunur.
Her meme kan damarları ve içinde renksiz, lenf sıvısı taşıyan lenfatik damarlar içerir. Lenf damarları, lenf bezi denilen ve fasulye şeklinde küçük oluşumlarda sonlanırlar. Vücudun pekçok yerinde lenf bezleri vardır. Koltuk altındaki lenf bezlerine meme dokusundan gelen lenf sıvısı dökülür. Memenin kanserlerinde ve enfeksiyonlarında koltukaltı lenf bezleri şişer. Enfeksiyonlarda bu bezler ağrılıdır. Kanserde ise bu bezler şişmiştir fakat ağrı yapmazlar.
Memeler, vücudun değişik yerlerinden salgılanan farklı hormonların etkisi altında büyür ve gelişirler. Bu hormonların salgılanmaya başladıkları yaş ve miktar ile orantılı olarak ta gelişimlerini erken veya geç tamamlarlar.
Daha ileriki yaşlarda ise tekrar küçülürler.
Doğumdan başlayan yavaş gelişim süreci ergenlik çağına kadar sürer. Bu dönemde erkek - kız farkı gözlemlenmez.
Ergenlikle beraber kız çocuklarda yumurtalıklarda salgılanmaya başlayan estrojen hormonun etkisi ile memelerde büyüme, gelişme görülmeye başlar. Yine vücu tta yapılmaya başlanan progesteron isimli hormonun da etkisi ile gelişim tamamlanır. Memeyi oluşturan süt bezleri ve bunların kanallarının açıldığı meme ucu gelişir yetişkin yapı alır.
Ergenlik süreci genelde 10-14 yaşlar arasında tamamlanırsa da bu dönem daha erken veya daha geçte olabilir.
Yeni doğan bebeklerde, annenin hormonları etkisi ile doğumdan sonra memelerde şişkinlik görülmesi normaldir. Hormonların etkisini kaybetmesi ile 1-2 hafta içinde yapı normale dönecektir.