22 Temmuz 2011 Cuma

Boğulma Durumunda İlk Yardım

Sponsorlu Bağlantılar:

Boğulmalarda ilk yardımının nasıl yapılacağını anlatan video dosyasıdır. Videoda "Suda boğulma durumunda nasıl bir ilk yardım uygulanmalı?" başlığı işlenmektedir. Kalp masajı ve Suni tenefüs görsel olarak maket üzerinde gösterilmektedir. 




Konuyla ilgili aramalar: suni tenefüs nasıl yapılır? kalp masajı nasıl yapılır?




20 Temmuz 2011 Çarşamba

Hepsiburada.com İflas mı ediyor?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hepsiburada.com adlı internet sitesi son aylarda oldukça yoğun bir şikayet trafiğine takılmış gözüküyor. Bende bir hepsiburada.com mağduru olarak bu sitenin akıbetini merak ediyorum. 40 tl lik siparişimi göndermediler ve ben bu siparişi 10 temmuzda verdim. Bugün 20 temmuz 2011 hala ürünlerim çıkışa hazır, paketleme işlem sırasında bekliyor. Mesaj gönderiyorum niçin gelmediğini soruyorum, taşınıyoruz diyorlar. Taşınmadan önce bana sormuşlar sanki. Madem öyle ürünü sipariş verirken +20 gün taşınma gecikmesi yazsaydınız. Şikayetvar.com gibi bir siteyi bile yoğunluğa boğmuşlar. Onlarda artık bu siteden kaynaklanan bir yoğunluktandır kesin hepsiburada ile ilgili şikayetleri sitelerinde hemen yayınlayamaya biliyorlar. Şöyle bir google arama motoruna hepsiburada yazınca binlerce başlık gözüme çarpıyor. "Hepsiburada rezilliği" , rezaleti... sövenler, sayanlar ardı ardına. Bu tarz şirketleri anlamakta zorluk çekiyorum. Trilyonluk düzeydesiniz ve 150-200 kişiyle işi götürmeye çalışıyorsunuz. Bir sağlıkçı olarak şöyle bir şey söyleyeyim. Orta büyüklükteki bir hastanenin bir aylık karı 500 bin ytl - 1 trilyon civarındadır (Cirosu demiyorum kar diyorum). Fakat bu hastanelerde 150-250 kişi çalışır. Hepsi burada gibi bir şirket bu paraların çok çok çok fazlasını kazanır fakat eleman sayısını büyümeye rağmen sabit tutmaya çalışırlar. Siparişleri yetiştiremezler ama yine de birşeyler yapmazlar. Çünkü onlardan her ay daha fazla para istenir. Gözünü para hırsı bürümüş bir yönetim her türlü yola başvurur. Sonuç olarak bir gün gelir bir yerde patlak verir. Para kaybetmektense müşteri kaybetmeyi tercih eden insanlar bunlar. Ticaret ahlakında yeri olmayan kişiler. Bu tarz şirketler bir gün hakettikleri yeri bulur en utanç verici şekilde. Peki hepsiburda kapanırsa ne olur? Ne olacak, yarın kazanılan paralar ile yeni bir alışveriş sitesi açarlar. Biraz geçmişten ders alırlarsa daha dikkatli olurlar. Almazlarsa ki öyle olacağını tahmin ediyorum, kapitalist sistemde emek sömürmeye, insanların sırtından zengin olmaya devam. Aşağıda siparişimle ilgili son iki yazıma hala cevap gelmedi. Herhalde otomatik cevapta bile yoğunluk var.




Konuyla ilgili aramalar: hepsiburada şikayet , hepsiburada rezilliği , hepsiburada müşteri hizmetleri , hepsiburada.com'a ne oldu?

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Solunum Fonksiyon Testi Sunumu

Sponsorlu Bağlantılar:

SOLUNUM FONKSİYON TESTİ SUNUM

Sunuya Hızlı Bir Bakış:

Anlatım Planım:
* SFT nin Önemi ve Tanımı
* SFT İndikasyonları,Komplikasyonları
* Spirometrik İnceleme Çeşitleri
* Statik Testler
* Dinamik Testler
* SFT ‘nin Değerlendirmesi
* Reversibilite Testleri
* SFT Öncesi , sonrası ve kabuledilebilirlik kriterleri
* Örnek Vakalar
* Pratik Uygulama

SFT Aile Hekimleri İçin Gerekli mi?

SPİROMETRİ:
Tansiyon arteriel ölçümü kardiyovasküler değerlendirme için ne kadar önemliyse, spirometri solunumsal değerlendirme için o kadar önemlidir.

- FEV1 ve FVC yi %82 tekrar edilebilirlikle gerçekleştirebilir.
- Obstrüktif paterni tanıyabilir.
- Hasta takibinde spirometrik sonuçları kullanabilirler.

* Bir bireyin inhale ya da ekshale ettiği hava volümünün zamanın bir fonksiyonu olarak değerlendirildiği fizyolojik bir testtir.
(ATS /ERS standardizasyon raporu 2005)
* Spirometrik testlerde ölçülen primer sinyal volüm (hacim) veya akım olabilir.
* VOLÜM: Bir hava boşluğundaki hava hacmi.
* KAPASİTE: İki veya daha fazla volüm.

SOLUNUM FONKSİYON TESTİ İNDİKASYONLARI:
1- Tanı amaçlı endikasyonlar: (Semptom, bulgu ve anormal laboratuvar testlerinin değerlendirilmesi)
Semptomlar: Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük, balgam çıkarma, ortopne, göğüs ağrısı.
Bulgular: Solunum seslerinin azalması, aşırı havalanma, ekspirasyonunuzaması, siyanoz, göğüs deformasyonu, ronküsler, wheezing, raller.
Anormal laboratuvar bulguları: Hipoksemi, hiperkapni, polisitemi, göğüs grafisinde patolojik bulgular.
2. Hastalıkların solunum fonksiyonlarına etkisinin ölçülmesi
3. Obstrüktif ve restriktif tipte solunum fonksiyon bozukluğunun ayrımı
4. Akciğer hastalığı olma riski olan kişilerin taranması:
* Sigara içenler
* Riskli işlerde çalışanlar
* Ameliyat öncesi değerlendirme
* Prognozun değerlendirilmesi
* Fiziksel aktivite programı öncesi
5. İzleme:
* Tedavinin değerlendirilmesi (bronkodilatör, steroid, konjestif yetmezlik tedavisi).
* Solunum fonksiyonlarını etkileyen hastalıkların izlemi.
* Akciğer hastalıkları, (astım, KOAH, interstisyel akciğer hastalıkları).
* Kalp hastalıkları.
* Nöromüsküler hastalıklar.
* Riskli işlerde çalışanların izlenmesi.
* Akciğere toksik ilaçların yan etkilerinin izlenmesi.
6. Maluliyet değerlendirmesi
* Medikal
* Adli (kişisel hasar saptanması)
Endüstriyel
7. Halk Sağlığı
İşçi sağlığı amacıyla ör. tekstil fabrikasında SFT taraması
8. Epidemiyolojik çalışmalar
* Farklı çevre popülasyonlarının fonksiyonlarının kıyaslanması.
* Mesleksel/Çevresel ortamdaki sübjektif yakınmaların değerlendirilmesi.
* Referans eşitliklerin oluşturulması.

RÖLATİF KONTRENDİKASYONLARI:
(Solunum testlerinin kesin kontrendikasyonları bulunmamakla birlikte aşağıda belirtilen durumlarda yapılmaması önerilmektedir.)
* Hemoptizi
* Pnömotoraks
* Akut bulantı ve kusma
* Unstabil kardiyovasküler durum
* Yeni geçirilmiş myokard enfarktüsü veya pulmoner emboli
* Torasik, abdominal veya serebral anevrizma
* Yeni geçirilmiş toraks veya batın veya göz cerrahisi.

KOMPLİKASYONLARI:
* Pnömotoraks
* İntrakranial basınç artışı
* Baş dönmesi, bayılma
* Göğüs ağrısı
* Paroksismal öksürük
* Enfeksiyon bulaşı (Özellikle nazokomiyal).
* Bronkospazm
* Desatürasyon

SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ:
* Spirometrik İnceleme
* Difüzyon
* Arter Kan Gazı Ölçümü
* Kardiyopulmoner Egzersiz Testleri
* Bronş Provakasyon Testleri

Spirometrik İnceleme:
Solunum fonksiyonunun ventilasyon, perfüzyon, difüzyon ve solunumun kontrolü olmak üzere başlıca 4 komponenti vardır. Dolayısıyla solunum fonksiyon testlerini 4 ana başlık altında incelemek mümkündür:

* Ventilasyon testleri (statik ve dinamik akciğer volümleri, direnç, kompliyans ölçümü)
* Gaz değişimi ile ilgili testler (kapanma volümü, nitrojen wash-out testi)
* Difüzyon testleri (DLCO)
* Solunumun kontrolü ile ilgili testler (CO2'e solunum yanıtı, solunum paterni analizi)

Basit Spirometrik ölçümler:
1-Statik Akciğer Hacimleri:
* Vital Kapasite (VC)
* Soluk Hacmi
* İnspirsyon rezerv hacmi
* Ekspirasyon rezerv hacmi
* İnspirasyon Kapasitesi
* Zorlu vital Kapasite
2- Dinamik Akciğer Hacimleri:
* FEV1
* FVC
* FEV1/FVC (Tiffeneau İndeksi)
* FEF 25-50-75
* Maksimal İstemli Ventilasyon (MIV)
* Akım-Hacim Grafikleri

Gelişmiş Akciğer Fonksiyon Testleri:
1-Statik Akciğer Hacimleri
* Fonksiyonel Rezidüel Kapasite (FRK)
* Rezidüel Hacim (RH)
2-Dinamik Akciğer Ölçümleri
* Havayolu direnci
* Statik Akciğer Kompliyansı
* Maksimal İns. Vd Exp. Basınç değerleri
* Difüzyon Kapasitesi
* Ventilasyon Dağılımı
* Periferik küçük Hava yolları değerleri-Reversibilite
* Solunum Kontrolü

>>>... sunumun devamı için lütfen sayfadaki indirme adreslerinden herhangi birini kullanarak sunumun tamamını bilgisayarınıza indiriniz.

Yazar: Dr. Salih Bilgin

Sunumun devamında geçen diğer konular: Vital kapasiteye etki eden faktörler, VC yi azaltan restriktif bozukluklar, STATİK VOLÜMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ , Restriktif paterne neden olan hastalıklar , Overinflasyona neden olan hastalıklar , ZORLU VİTAL KAPASİTE (FVC) MANEVRASI , FEV1/FVC (Tiffeneau oranı) , Maksimal Ekspirasyon Ortası Akım Hızı , Maksimal Ekspirasyon Akım-Volüm Eğrisi , Tepe akım hızı (PEF) , Akım-Volüm ve Volüm-Zaman Eğrilerinin Değerlendirilmeleri , Maksimum solunum kapasitesi (MVV) , Solunum Fonksiyon Testlerinin Yorumlanması , OBSTRÜKTİF PATERN , KOMBİNE OBSTRUKTİF VE RESTRİKTİF PATERN , Bronşiyal Reversibilite Testi , Spirometri Kabul Edilebilirlik Kriterleri ,

--> SUNUMLAR ANA SAYFASINA DÖN <--

Solunum Fonksiyon Testleri Adlı Sunumu İndir    Alternatif İndirme

8 Temmuz 2011 Cuma

Vajinal Histerektomi Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

VAGİNAL HİSTEREKTOMİ

Vajinal Histerektomi rahimin vajenden  ulaşılarak çıkarılma­sı operasyonudur­.

vajinal histerektomi

Hangi durumlar­da Gereklidir?

Estetik sorunlar: yani rahim ve idrar kesesi­nin sarktığı durumlar­.
İyileşmiyen  adet sancıları,
Tedavilere rağmen  geçmiyen  kanamalar­.
Sebebi bilinemiyen  rahim ve yumurtalıkla ilgili urlar ve kitleleler­.

Hangi durumlar­da Histerektomi gereksizdir?

Kısırlaştır­ma.
Kanserden  korunma.
Basit kanamalar.

Histerektomi nasıl yapılır?

Histerektomilerin yüzde 25'inde vajinal yol kullanılır­­. Vajinal yoldan çıkarma işlemi karın­dan yapılan ameliyatlara göre daha az riskli ve kadın için daha konforludur­. Ancak bu yoldan ameliyat hekim tecrübesi gerektirmektedir­­. Vajinadan girilip rahim kendisi­ni tutan tüm bağlar­dan ve besleyen  tüm damarlar­dan ayrılır ve dışarıya alınır­­. Dışarıdan görülen  bir ameliyat izi kalmaz

Vajinadan yapıllan histerektomide hasta hastanede iki ile dört gün kadar kalır­­. Tam olarak iyileşme­si ise dört hafta kadar sürer­.

Cinsel ilişkide bulunmak için ameliyat sonrasın­da ne kadar süre beklemelidir?

Ameliyatın üzerinden  altı ila sekiz hafta geçmelidir .

Ameliyat sonrası hasta bakımı nasıldır?

İdrar kesesi­nin travmatize olmasın­dan dolayı hastanın idrar yapma­sı zor olabileceğinden  idrar sondası ameliyat sonrası 24 saat süreyle takılı bırakılır­­. Ameliyat günü hastanın ağızdan beslenme­si yasaklanır­­. Barsak hareketleri başladıktan sonra sıvı gıdalarla beslenmeye başlanır­­. Hastanın sindirebileceği şekil­de katı gıdalar diyetine eklenir­­. Hastanın erken  ayağa kaldırılma­sı damar tıkanık olma­sı ve zatürre riski­ni azaltır­­. Dikişlerin tam iyileşme­si için hasta ameliyattan sonraki 6 hafta içinde olur­. Ameliyat sonrası 6 hafta içinde cinsel ilişki tavsiye edilmez­. Hasta tam iyileşene kadar araba kullanma­sı tavsiye edilmez­. Bunlar dışın­da hasta kendi­ni iyi hissettiği sürece normal hayatını sürdürebilir­­.

Ameliyat sonrası tehlike belirtileri:

38 C'nin üstündeki ateş ya da 24 saatten  uzun süren  37,5- 37,9 arasın­da ateş­.
Ağrı kesiciyle geçmeyen  ağrı
Defekasyon (tuvalet yapma ) sırasın­da güçlük, karnın alt kısmın­da ağrı ya da şişlik­.
İdrar yapmada güçlük, ağrı, yanma, bulanık ve kanlı idrar­.
Bacakların­da ağrı, şişlik, kızarıklık
Göğüs ağrısı, öksürük, soluk alıp vermede güçlük­.
Cinsel ilişki sırasın­da ağrı, rahatsızlık va kanama
Sıcak basması, terleme, hızlı kalp atımı­.
Bir saat içinde 2 ya da daha fazla ped kirleten  parlak kırmızı renkteki kanama­.

Histerektomi ameliyatı geçiren  hastalar nelere dikkat etmelidirler?

İlk ve ikinci hafta çok yorucu aktivitelerden  kaçınmalı ve aktivite seviyesi­ni yavaş yavaş arttırmalıdırlar­. Ağır kaldırmaktan ve cinsel ilişkiden  doktor tarafın­dan söylenecek zamana kadar kaçınmalıdırlar­. Banyo; duş alma ve dökme suyla yıkanma şeklinde olmalıdır­­. Düzenli bir diyet izlenmelidir­­. İdrar ve gaita yaparken  ıkınmaktan kaçınılmalıdır­­. Eğer vajinal kanama veya ateş olursa doktora haber verilmelidir­­.

Histerektomi kararı nasıl verilir? Bu süreçte hastanın aydınlatılma­sı gereken  noktalar nelerdir?

Histerektomi kararı hasta ve doktorun birleşerek verme­si gereken  bir karardır­­. Bir çok hasta için histerektomiye gidiş kararı çok ani ola­bilir­­. Hastalar anestezi­nin ve cerrahi­nin potansiyel riskleri ile karşılaşırlar­. Hasta eğer menopoz öncesi dönemde ise adet görme ve çocuk doğurma yeteneği­nin kaybıyla da buna adapte olmak zorun­da kalır­­. Birçok kadı­nın ilgilendiği nokta ameliyatın hastanın dişiliği­ni kaybetmesine, cinsel doyumu azaltmasına ve kocası ile arasındaki kişisel sorunlarin artmasına neden  olup olmayacağıdır­­. Üreme organları­nın kaybına ilişkin üzüntü diğer karın içi organları­nın kaybına göre fazladır­­. Hastanın ameliyat sonrasın­da kendi­ni kötü hissetme olasılığını en  aza indirmek için ameliyat öncesi bilgilendirme ve hastayı hazırla­mak önemlidir­­. Yapılan araştırmalar histerektomi­nin bir çok hastada psikiyatrik bozukluk ve azalmış cinsel fonksiyonlara yol açmadığını göstermektedir­­.

Histerektomi sonrası kadın adet göremez­. Histerektomi yalnızca rahmin çıkarılmasıdır­­. Birlikte yumurtalıklar çıkarılmadığı takdirde adet görülmediği hal­de menopoza ait belirti ve komplikasyonlar(istenmeyen durumlar) oluşmaz­. Şayet beraber yumurtalıklar da çıkarılmış ise operasyon sonrası cerrahi menopoz tablosu gelişir ve hormon replasman tedavisi hemen  başlatılmalıdır­­.

Abdominal Histerektomi Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

ABDOMİNAL HİSTEREKTOMİ
histerektomi nedir

Histerektomi nedir?

Histerektomi, uterusun (rahmin) çıkarılma­sı ameliyatıdır­­. Kadınlar­da en  çok uygulanan cerrahi işlemlerden  biridir­­.

Hangi durumlar­da histerektomi ameliyatı yapılır?

Uterus (rahim) myomları: Histerektomi için en  önde gelen  neden  uterusun (rahimin) myomlarıdır­­. Endikasyonlar hastanın yaşı ile ilgili olarak değişir­­. Uterus (rahim) myomları kadınlar­da en  sık karşılaşılan tümörlerdir ve bu yüzden  histerektomilerin çok geniş bir bölümünden  sorumludurlar­. Myomlar için histerektomi uygulanma­sı kararı genel olarak anormal kanama, pelvik ağrı veya bası gibi şikayetlerin tedavi gerekliliğine dayanmaktadır­­.

Düzensiz kanamalar: Histerektomilerin yüzde 20'sinde endikasyon hormanal nedenlere bağlı düzensiz kanamalardır. Bu tip hastalar­da ilaç tedavisi etkili olmazsa veya hasta ilaç tedavisi­ni kabullenemezse ameliyat düşünülür­.

Adet ağrıları­nın şiddetli olma­sı (inata dismenore): Adet ağrıları hastanın günlük hayatını sekteye uğratıyorsa ilaç tedavisi başarılı olmazsa ve hasta çocuk doğurmak istemiyorsa histerektomi düşünüle­bilir­­.

Kasık ağrıları, rahim sarkması, kanser öncesi belirtiler: Uterusdan (rahimden) kaynaklandığı düşünülen  kasık ağrıları, rahim ağzın­da görülen  kanser öncüsü lezyonlar, rahimin sarkma­sı olguların­da histerektomi yapıla­bilir­­.

Doğum komplikasyonları: Acil histerektomiler daha ziyade doğumla ilgili komplikasyonlar­da uygulanır­­. Doğum sonrası rahim kanaması­nın durdurulamama­sı (atoni), tamir edilemeyen  rahim yırtıkları, bebeğin eşinin-plasentanın ayrılmama­sı (plasenta acreata ve inkreata) olguların­da gerekebilir­­.

Ayrıca; Endometriozis (uterus içinde bulunma­sı gereken  zarın uterus dışın­da bulunması), rahim ve yumurtalık kanseri, iyi huylu yumurtalık tümörlerinde histerektomi yapıla­bilir­­.

Histerektomi kararı nasıl verilir? Bu süreçte hastanın aydınlatılma­sı gereken  noktalar nelerdir?

Histerektomi kararı hasta ve doktorun birleşerek verme­si gereken  bir karardır­­. Bir çok hasta için histerektomiye gidiş kararı çok ani ola­bilir­­. Hastalar anestezi­nin ve cerrahi­nin potansiyel riskleri ile karşılaşırlar­. Hasta eğer menopoz öncesi dönemde ise adet görme ve çocuk doğurma yeteneği­nin kaybıyla da buna adapte olmak zorun­da kalır­­. Birçok kadı­nın ilgilendiği nokta ameliyatın hastanın dişiliği­ni kaybetmesine, cinsel doyumu azaltmasına ve kocası ile arasındaki kişisel sorunlarin artmasına neden  olup olmayacağıdır­­. Üreme organları­nın kaybına ilişkin üzüntü diğer karın içi organları­nın kaybına göre fazladır­­. Hastanın ameliyat sonrasın­da kendi­ni kötü hissetme olasılığını en  aza indirmek için ameliyat öncesi bilgilendirme ve hastayı hazırla­mak önemlidir­­. Yapılan araştırmalar histerektomi­nin bir çok hastada psikiyatrik bozukluk ve azalmış cinsel fonksiyonlara yol açmadığını göstermektedir­­.

Histerektomi ameliyatı nasıl yapılır?

Histerektomi iki şekil­de uygulana­bilir:

Karın­dan (abdominal) ve vajinal yoldan­. Bu seçim, operasyona neden  olan hastalığa, bireyin anatomik yapısına, cerrahın tercih ve deneyimine bağlıdır­­.

Histerektomilerin yüzde 75'i abdominal (karın) yolun­dan yapılır­­. Hangi teknikle yapılırsa yapılsın histerektomi için rahimi yerinde tutan tüm bağlar ve beslenmesi­ni sağlayan tüm damarlar tek tek bulunur, özel aletlerle tutularak kesilir ve bu aletler alınma dan evvel özel dikişlerle bağlanır­­. Bu sırada rahimle yakın komşuluğu olan idrar torbası, idrar toplama kanalları ve barsakların zarar görmeme­si sağlanır­­.

Ameliyat sonrası hasta bakımı nasıldır?

İdrar kesesi­nin travmatize olmasın­dan dolayı hastanın idrar yapma­sı zor olabileceğinden  idrar sondası ameliyat sonrası 18-24 saat süreyle takılı bırakılır­­. Ameliyat günü hastanın ağızdan beslenme­si yasaklanır­­. Barsak hareketleri başladıktan sonra sıvı gıdalarla beslenmeye başlanır­­. Hastanın sindirebileceği şekil­de katı gıdalar diyetine eklenir­­. Hastanın erken  ayağa kaldırılma­sı damar tıkanık olma­sı ve zatürre riski­ni azaltır­­. Dikişlerin tam iyileşme­si için hasta ameliyattan sonraki 6 hafta içinde fazla ağırlık kaldırmamalıdır­­. Ameliyat sonrası 6 hafta içinde cinsel ilişki tavsiye edilmez­. Hasta tam iyileşene kadar araba kullanma­sı tavsiye edilmez­. Bunlar dışın­da hasta kendi­ni iyi hissettiği sürece normal hayatını sürdürebilir­­.

Histerektomi ameliyatı geçiren  hastalar nelere dikkat etmelidirler?

İlk ve ikinci hafta çok yorucu aktivitelerden  kaçınmalı ve aktivite seviyesi­ni yavaş yavaş arttırmalıdırlar­. Ağır kaldırmaktan ve cinsel ilişkiden  doktor tarafın­dan söylenecek zamana kadar kaçınmalıdırlar­. Banyo; duş alma ve dökme suyla yıkanma şeklinde olmalıdır­­. Düzenli bir diyet izlenmelidir­­. İdrar ve gaita yaparken  ıkınmaktan kaçınılmalıdır­­. Eğer vajinal kanama veya ateş olursa doktora haber verilmelidir­­.

Aklınızdan çıkarmayın!

Histerektomi yalnızca rahmin çıkarılmasıdır­­. Histerektomi ameliyatı olan kadınlar bir daha hiç adet göremez­. Cinsel ilişkiyi sağlayan organ rahim değil vajinadır­­. Histerektomi sırasın­da vajinaya dokunulmadığı için cinsel ilişki kurulmasın­da hiç bir farklılık ortaya çıkmaz­. Birlikte yumurtalıklar çıkarılmadığı takdirde adet görülmediği hal­de menopoza ait belirti ve komplikasyonlar(istenmeyen durumlar) oluşmaz­. Şayet beraber yumurtalıklar da çıkarılmış ise operasyon sonrası cerrahi menopoz tablosu gelişir ve hormon replasman tedavisi hemen  başlatılmalıdır­­.

3 Temmuz 2011 Pazar

Kolposkopi Nedir? Nasıl Yapılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

KOLPOSKOPİ NEDİR?
Rahim ağzı­nın ışık altın­da büyütece benzeyen bir optik alet yardımıyla incelenmesidir­­.

Bunun için kullanılan alet(kolposkop), rahim ağzını 10-40 kez büyüten  çift gözlü bir mikroskoptur­.

KOLPOSKOPİ NE ZAMAN YAPILIR?
PAP smear testinde(Rahim ağzın­dan alınan sürüntü) kanser çıkmış ya da kanser şüphesi hastalar­da o bölgenin tespiti ve uygun yerlerden  biyopsi alınma­sı amacı ile yapılır­­.

Pailloma Virus(HPV) enfeksiyohları­nın teşhisi amaçlı yapılır­­.

Normal görünmeyen  rahim ağzı varlığın­da yapılır­­.

KOLPOSKOPİ NASIL UYGULANIR?
Sonucu anormal gelen  PAP smearden  sonra temiz ve kuru bir spekulum(rahimi görmek için Kullanılan alet) takılır ve rahim ağzına zarar vermeden  tekrar PAP smear alınır­­.
Tüm rahim ağzı ve vajina düşük büyütme ile gözlenir­­.Sonra kimyasal solüsyon uygulanır ve sonra 5-10 saniye beklenir­­.
Buraya uygulanan kimyasal madde; Bur­da normalda bulunan yassı epiteli(Squamous Epiteli) pembeye boyar, silindirik epiteli (Columnar Epiteli) beyaz renge boyar­.
Ayrıca sulu Lugol Solusyon(baska bir kimyasal solüsyon) uygulandığın­da rahim ağzın­da immatür metapilazi (Olgunlaşmamış Değişiklik) ve silindirik epitel bölgesi dışın­da kalan normal alanlar­da kızılımsı kahverengi görünüm oluşur­.
Kolposkopide muayene diyebilmek için Tzone bölgesi mutlaka görülmelidir­­.

KOLPOSKOPİDEKİ NORMAL BULGULAR!
Yassı Epitel(Squamous Epitel)
Silindirik Epitel(Columnar Epitel)
Transformasyon Zone
Squamocolumnar Junction
Epitel Metapilazisi

KOLPOSKOPİNİN FAYDALARI NELERDİR?
Rahim ağzı kanserinde erken  tanıya götürür.
Dolayısıyla erken  müdahaleye olanak sağlayarak hastanın ömrünün uzatılmasını sağlar­.
Rahim ağzı enfeksiyonları­nın teşhisi­ni ve tedavisine yardım eder­.

2 Temmuz 2011 Cumartesi

Amniyosentez Nedir? Nasıl Yapılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

AMNİOSENTEZ (AS)

AMNİOSENTEZ Nedir?

Anne adayı­nın karın cildinden  girilen  bir iğneyle rahime ve buradan da bebeğin içinde bulunduğu amnios sıvısına ulaşılma­sı ve buradan tetkik amaçlı bir miktar sıvı alınma­sı işlemine amniosentez denir­.

AMNİOSENTEZ Ne Amaçla Uygulanır?

Daha çok tanı amaçlı uygulanır­. Bu uygulamada:
Kromozomal bozukluk araştırılması,
Bebeğe ait metabolik hastalıkların tanısı,
Bebekte nöral tüp defektleri­nin tanısı,
Kan grubu uyuşmazlığın­da bebeğin etkilenme derecesi­nin belirlenmesi, amaçlanır­.

Amniosentez ayrıca ağır polihidramnios (bebeğin sıvısı­nın normalden  fazla olması) gibi durumlar­da gebeyi rahatlatmak için tedavi amaçlı da kullanıla­bilir­.

AMNİOSENTEZ Uygulanma­sı Hangi Gebelerde Daha Değerlidir?

Bebekte kromozomal bozukluk rizikosu yüksek olan veya amniosentez ile saptanabilen  bir hastalığı olma rizikosu yüksek olan şu durumlar­da daha değerlidir:

35 yaş ve üstü gebelerde,
Daha önce kromozomal deformitesi (bozukluğu) olan bebek doğuran gebelerde,
Yakın akrabalar­da kromozomal bozukluk mevcudiyetinde,
Anne ve/veya babada kalıtsal hastalık mevcudiyetinde,
Üçlü testte risk saptanma­sı durumunda,
Tekrarlayan düşüklerde,
Anne ya da baba adayına dengeli translokasyon (karşılıklı parça değişimi) taşıyıcılığı ya da diğer yapısal kromozom kusurları­nın olduğunun bilindiği durumlarda,
Daha önce NTD'li ( Nöral Tüp Defektli ) bebek doğurma hikayesi ya da anne veya baba adayın­da NTD varlığında,
Rutin veya ayrıntılı ultrason­da bebekte bozukluk saptanma­sı durumunda.
AMNİOSENTEZ Ne Zaman Uygulanır?

Amniosentez tanı amaçlı gebeliğin 16-18. haftaları arasın­da uygulanır­. Ancak son zamanlar­da 15. gebelik haftasın­ dan evvel de amniosentez uygulanmaya başlanmıştır­. (Buna erken  amniosentez denir­.)
Tedavi amaçlı ise; gebeliğin herhangi bir sürecinde uygulana­bilir­.

AMNİOSENTEZ Nasıl Yapılır?

Uzman hekim ultrason aracılığıyla fetusu ve plasentayı görür. Fetusun durumuna göre en  güvenli yaklaşım noktasını seçip bu bölgede cilt temizlenir­. Amniosentez iğnesi denilen  ince bir iğne bu noktadan uterusa (rahime) doğru sokulup 20 ml kadar sıvı alınır­. Sonra iğne çekilir ve gerekli yara bakımı yapılır­. Hekim tekrar ultrason yardımıyla fetusun durumunu ve kalp atışlarını kontrol ederek uygulamayı bitirir­.

AMNİOSENTEZ 'in Riskleri Nelerdir?

amniosentez nedir

1. Gebelik kaybı (düşük) : Amniosentez sebebiyle düşük oluşma rizikosu 1/400 - 500 civarındadır­. Amniosentezi yapan bireyin tecrübesi arttıkça bu risk oranı azalır­.
2. Enfeksiyon : Oldukça ender gelişir­. Sıklıkla amniosentezden  sonraki 24 - 72. saatler arasın­da gelişir­.
3. Amniosentez yerinden  kanama ve amniotik sıvı sızması: Oldukça ender gelişir ve olayın düşükle sonuçlanabileceği­ni gösterdiğinden  gebenin hemen  hekime başvurmasını gerektiren  durumlardır­.
4. Kramp: Amniosentez esnasın­da veya sonrasındaki kısa süre içerisinde görüle­bilir­. Görülme­si çok anlamlı değildir­.

AMNİOSENTEZ 'de Alınan Sıvı Ne Kadar Sürede Tekrar Yerine Konur?

Amniotik sıvı bebeğin idrar çıkartma­sı ile oluşur. Amniosentezle alınan sıvı bir kaç saat içerisinde yerine konur.

AMNİOSENTEZ Sonuçları Ne Kadar Sürede Rapor Edilir?

Test sonucu 3 hafta içerisinde rapor edilir­.

AMNİOSENTEZ Sonuçları Nasıl Rapor Edilir?

Sitogenetik analizle bebeğin kromozomların­da sayısal anomali ve belirgin yapısal bozukluk olup olmadığı belirlenir­.

Amniosentez yapıldıktan sonra laboratuvar­dan bebeğin kromozomları­nın durumunu belirten  ve cinsiyeti­nin de bildirildiği bir rapor gelir­. 'Normal' olarak gelen  bir rapor bebekte yapısal doğumsal bozukluklar, mikrodelesyon (silinme) ve mikroduplikasyon (sayı­nın iki katına çıkması) gibi küçük kromozom kusurlarını ve özel teknik gerektiren  birtakım hastalıkların olmadığını gösteremez.

Bebekte bir kromozomal bozukluk belirlenmişse laboratuvar bu durumu bildiren  bir rapor hazırlar: 'Trizomi 21 - Down Sendromu' ... gibi.

Eğer özel teknik gerektiren  bir hastalığın varlığı düşünülüyorsa laboratuvar önceden  haberdar edilerek buna yönelik tetkiklerin yapılma­sı istenebilir­.

AMNİOSENTEZ Sonuçları Güvenilir Midir?

Kromozom analizi­nin sonucu 'normal' çıkmışsa, anal i­zin hatalı olma ihtimali çok çok düşüktür. Sonuç 'anormal' olarak gelmişse gerekli görüldüğünde kordosentez gibi bir teknikle bu sefer bebekten  kan örneği alınarak 'anormal durum'un doğrulanma­sı gerekebilir.

Non Stres Test (NST) Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Non Stres Test (NST)

Fetusun kalp atışları­nın seyri­ni ve bebek hareketleriyle olan ilişkisi­ni temel alarak fetal distres taramasın­da kullanılan bir testtir ("nonstres": doğum eylemi sıkıntısı yok anlamın­da kullanılan bir kelimedir).

Hangi durumlar­da NST uygulanır?

NST, fetal distres gelişme olasılığı yüksek olan fetusların değerlendirilmesinde ve fetal distres varlığın­dan şüphelenilen  her koşulda (bebek hareketleri­nin azalma­sı gibi) birinci basa­mak test olarak uygulanır­. Genellikle haftalık uygulanmakla beraber miad geçmesi, gelişme geriliği (İUGG) ve preeklampsi gibi bebeğin ölme riski­nin yüksek olduğu durumlar­da üç günde bir, ve EMR (Erken  membran rüptürü-suların erken  gelmesi) gibi fetusun durumunun hızla değişmesi­nin mümkün olduğu durumlar­da günlük uygulanır ve bu durumlar­da incelemeye genelde amnios sıvısı volümü değerlendirilme­si eklenir­. EMR'de günlük NST yerine günlük biofizik profil (BFP) tercih edile­bilir­.

Nasıl Uygulanır?

Anne adayı bir yatağa yatırılır­. Karnına fetus kalp atışları­nın en  kuvvetli duyulduğu yerde karidotokografi cihazı­nın kalp atışlarını algılayan probu bağlanır­. Ek olarak uterus kasılmaları da araştırılmak istenirse bu durumda karnın en  tepe noktasına kasılmaları algılayan prob ("ağrı probu") yerleştirilir­. NST'de genel olarak ağrı probu kullanılmaz

Anne adayı­nın eline üzerinde bir düğme olan bir çubuk verilir­. Test esnasın­da bebek oynadığın­da bu düğmeye basma­sı istenir­. Yaklaşık 20 dakika boyunca cihaz bebeğin kalp atışların­da meydana gelen  değişiklikleri kağıda aktarır­. Bu kağıda NST trasesi adı verilir­.

Sonuçlar Nasıl Değerlendirilir?

Fetal distres olmayan sağlıklı bir fetusun NST trasesinde çok tipik bulgular vardır: Kalp dakikada 120-160 arası atar. Kalp atışları dalgalanmalar gösterir­. Değişkenlik adı verilen  bu dalgalanma bebeğin sinir sistemi­nin sağlıklı olduğunun en  önemli göstergelerinden  biridir­. Bunlara ilaveten sağlıklı fetusun vücut hareketleri esnasın­da kalp atımı hızlanır belirli bir müddet sonra yine normal hızına döner. Trasede bu esnada kalp atım hızın­da yükselmeler oluşur. Bu yükselmelere akselerasyon adı verilir­. NST yorumlanmasın­da kalp atım hızı, değişkenliğin derecesi ve akselerasyonların büyüklüğü ve süresi (yükselmenin derecesi) temel alınır­. 20 dakikalık inceleme neticesinde bazı kriterler yerine gelirse bebek sağlıklı demektir­. Bu durumda reaktif (reaktif=uyarana cevap veren-burada uyaran bebeğin kendi hareketidir) NST'den  bahsedilir­. NST 20 dakika boyunca reaktif olmamışsa bebeğin uykuda olduğun­dan şüphelenilir­. Bu durumda belirli bir müddet bebeğin uyanma­sı beklenir ya da fetal akustik stimulasyon cihazı denen  ve bebeğe ses uyarısı vermek için özel tasarlanmış bir cihaz karna yerleştirilerek bebek uyandırılmaya çalışılır­. Bir süre sonra tekrar NST yapılır­. Reaktiflik kriterleri yine oluşmamışsa nonreaktif NST'den  bahsedilir­.

Alttaki resimde reaktif olarak değerlendirilen  bir NST trasesi görülmektedir­. Oklar kalp atım hızındaki yükselmelere (akselerasyonlar) işaret etmektedir­. Akselerasyonlar arasın­da kalan bölge ise ortalama olarak kalp atım hızıdır­. Trasede kalp atım hızı­nın dalgalanmaları (değişkenlik) gözlenmektedir­.

nst nedir

NST reaktif çıktığın­da bebek çok yüksek bir ihtimalle iyi durumda demektir ve ileri incelemeye gerek kalmaz. Bir hafta içinde bu bebeğin ölme olasılığı binde 7 gibi düşük bir olasılıktır­. Ancak burada hatır­da tutulma­sı gereken  nokta NST incelemesi­nin kordon sarkma­sı ya da ablatio placenta (plasentanın erken  ayrılması) gibi ani ve beklenmedik şekil­de gelişen  olayları ve doğum sonrası gelişme­si muhtemel olumsuz durumları tahmin etmesi­nin mümkün olmadığıdır­.

Test nonreaktif çıktığın­da ise yanlış olma olasılığı oldukça yüksek (%50'lere varır) bir testtir­. Bu yüzden  nonreaktif NST çıkma­sı halinde ileri inceleme testlerinden  biri uygulanarak yapılarak durum açıklığa kavuşturulmalıdır­.

Konuyla ilgili aramalar: nst nedir?

Üçlü Tarama Testi Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

ÜÇLÜ TARAMA TESTİ NEDİR?
üçlü test

Üçlü test olarak bilinen  bu test, gebeliğin 16 ile 18 haftaları arasın­da en  doğru sonuçlar veren  bir kan testidir­. Yapılış amacı özellikle Down Sendromu diye adlandırılan problemli bebeklerin anne karnın­da saptanmasına yöneliktir­. Üçlü test için bir miktar kan alınma­sı gerekmektedir­. Kan­da AFP, hCG ve uE3 hormonları ölçülür. Bu hormonların gebeliğin değişik haftalarına göre değerleri değişmektedir­. Gebelik haftasına göre özel bir hesaplama yöntemi ile MoM değerleri bulunur. Testin neticesi­ni hesaplarken  annenin yaşı, vücut ağırlığı, ırk, şeker hastalığı olup olmadığı ve sigara kullanıp kullanmadığı da dikkate alınır­. Tüm bu veriler ile kandaki üç hormon değerleri bir bilgisayar programına girilerek sonuç el­de edilir­. Sonuç olasılık olarak verilir­. Örneğin Down Sendromulu çocuk doğurma olasılığı 1/2300'dır gibi bir cevap gelir­. Bu sonucun 1/270 ve daha sık olarak, yani 1/ 220 veya 1/200 olarak hesaplanması, Down Sendromlu bebek doğurma riski­nin yüksek olduğunu bildirir­. Üçlü testin Down Sendromlu bebeklerin yaklaşın % 60 ile 70'i­nin saptanmasına yardım eder.

Üçlü Testin Yüksek Riskli Olarak Sonuçlandığı Durumlar­da Ne Yapılmaktadır ?
Bu testle yüksek risk saptandığı durumlarda, anne karnındaki bebeğin gerçekten  Down Sendromu olup olmadığını ortaya koymak gerekmektedir­. Bu amaçla bebeğin kromozom yapısı­nın saptanma­sı için amniyosentez yani bebeğin bulunduğu sıvıdan örnek almak veya göbek kordonun­dan kan alınarak kromozom analizi gerekmektedir­. 5 ay dan evvel en  az komplikasyon(istenmeyen durum) olan ve en  kolay yöntem olan amniyosentez yapılmaktadır­. Amniyosentez ile el­de edilen  sıvı kromozom tayi­ni yapılan laboratuvar­da incelenir ve normal olup olmadığı saptanır­.

Her Yüksek Riskli Üçlü Test Bebeğin Problemli Olduğunu Söyler mi?
Hayır, Üçlü testte yüksek risk saptanan yaklaşık 100 anne adayı­nın fakat 1 tanesi­nin Down Sendromlu olduğu bildirilmektedir­.

Down Sendromu Nedir?
Down Sendromu insanın en  küçük yapıtaşı olan kromozom sayısındaki sorunlar­dan biridir­. Sağlıklı her insan­da hücrelerindeki sayı 46'dır­. Sağlıklı bir kadın­da 46 adet X kromozomu vardır­. Sağlıklı bir erkekte ise 45 X ve 1 adet Y kromozomu vardır­. Down Sendromun­da ise 21'ci kromozomdan 1 adet fazla vardır, yani 2 adet 21 kromozom ve toplam 47 adet kromozom vardır­. Buna benzeyen başka isimlerle anılan 18 ve 13'üncü kromozom fazlalığı ile beraber olan farklı sendromlar da vardır­. Down sendromunun ailesel bir geçişi konu başlığı değildir ve tamamı tesadüfen  ortaya çıkmaktadır­. Burada anne yaşı bu sendromun ortaya çıkmasın­da önemli rol oynar. Down Sendromu hayatla bağdaşan ve en  sık saptanan kromozom bozukluğudur. Canlı doğumlar­da sıklığı yaklaşık 1/850'dir­. Bu sıklık 20'li yaşlar­da 1/1500 iken  45 yaşın­da 1/28 kadardır­.

Down Sendromu olan çocuklar­da zeka geriliği her zaman vardır­. Bu zeka geriliği hafif dereceden  çok ağır derecelere kadar değişmektedir­. Yaklaşık % 30 ile 35'inde ağır derecede kalp sakatlıkları ve yaklaşık % 15'inde de başta oniki pra­mak barsak tıkanık olma­sı gibi mide barsak sistemi ile ilgili sakatlıklar mevcuttur.

Üçlü Test Niçin Önemli ?
Üçlü test her anne adayına 16 ile 18 haftaların­da uygulanma­sı gereken  bir testtir­. Testin bir tarama testi olduğu unutulmamalıdır­. Tarama testi genel olarak kolay yapılan ve herkese uygulanabilen  ve aynı zaman­da ucuz bir test olmalıdır­. Sonuçları ise kesin bir teşhisten  çok, bir hastalığın ortaya çıkarılmasın­da yardımcı olmaktadır­. Kesin teşhis için her zaman daha ileri bir yönteme ihtiyaç duyulur. Üçlü testte de kesin sonuç amniyosentezle konur. Tekrar vurgula­mak gerekir ki nasıl her yüksek riskli test sakat çocuk anlamına gelmiyorsa, normal sonuç alınan her test de bebeğin % 100 sağlıklı olduğunu bildirmez. Bu nedenle bu teste ilaveten  18 ile 20'ci gebelik haftaların­da ayrıntılı ultrasonografik inceleme ile diğer sorunlar aranmalıdır­.

Konuyla ilgili aramalar: üçlü test nedir

1 Temmuz 2011 Cuma

Doğumun Başladığı Nasıl Anlaşılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

DOĞUMUN BAŞLADIĞI NASIL ANLAŞILIR?

doğumun başlama belirtileri

Nişan, kasılmalarla beraber olan sancı ve/veya suyun gelme­si bize doğum eylemi­nin başladığını gösterir­. Bu üç belirti sıra ile değildir­. Her kadın­da ve bir kadı­nın her doğumun­da farklı sıralarla görüle­bilir­.

Nişan: gebelik boyunca kapalı olan rahim ağzın­da rahmi ve bebeği enfeksyonlar­dan korumak amaçlı pelte gibi sümükümsü bir tıkaç oluşur. Bu tıkaca da nişan denir­. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle genişleyen  rahim ağzın­dan bu tıkaç düşer. Gebe kadın bunu akıntı şeklinde fark eder. Bu sümüksü tıkaç aynı zaman­da hafif pembemsi kanla bulaşmış (ancak kanama olmayan) şeklindedir­. Halk arasın­da buna belirti, nişan, iz de denir­. Nişan geldiğinde hemen  hastaneye başvurmak gerekmez. Bu doğumun çok yaklaştığını bugün yarın doğumun gerçekleşeceği­ni gösterir­. Hazırlıkları gözden  geçirmek için zamanınız vardır­.

Suyun gelmesi: Bebeği koruyan su kesesi gerilmelerin ve kasılmaların etkisiyle yırtıla­bilir­. Bu nedenle amniyon suyu rahimden  dışarı akar.Su kesesi üst bölgeden  ve sıyrık şeklinde yırtılmışsa amniyon suyu sızıntı şeklinde aka­bilir­. Bu nedenle gebeler idrar kaçırdıklarını ya da akıntı nedeniyle ıslaklık olduğunu düşüne­bilirler. Amniyon sıvı akıntı gibi koyu, kıvamlı değil, su gibi akışkandır­. Rengi açık sarı ya da ıhlamur çayı gibidir­. çamaşır­da akıntı gibi tabaka bırakmaz. Bu nedenle aksırma, öksürme gibi nedenle olan idrar kaçırmaya benzemez. Ayrıca kendine has bir kokusu da vardır­. Bu farklılıkları dikkate alarak ıslaklığın kesenin açılmasıyla ilgili olup olmadığı gebe tarafın­dan ayırt edilir­.

Amniyon kesesi yırtıldıktan sonra bebeğin ve anne rahmi­nin mikrop alma­sı kolaylaşır­. O nedenle su geldiğinde ya da şüphe edildiğinde hemen  hastaneye başvurmak gereklidir­. Bazen  kadınlar su gelse bile ağrılar başlamadı diye hastaneye gitmeyi geciktirirler. Bu durum anne ve bebeğin mikroplarla bulaşan bazı hastalıkları kapmasına neden  ola­bilir­.Doğum dan evvel su keseleri yırtılan gebe kadınların çoğunluğu 12 saat içinde ilk kasılmaları hissederler; kalanların çoğu bunları 24 saat içinde hisseder. Bununla beraber yaklaşık 10 kadın­dan birinde doğumun başlama­sı daha uzun sürer. Zaman geçtikçe yırtılmış amniyon kesesinden  bebek ve/veya annenin enfeksiyon kapma rizikosu artacağı için çoğu hekim kese yırtıldıktan sonra eğer beklenen  tarih yakınsa 24 saat içinde oksitosinle doğumu başlatır, az sayıda hekim 6 saat içinde başlatmayı yeğler. Son çalışmalar bu noktaya gelmiş bir gebelikte doğumu başlatmak için 24 saatten  fazla beklemenin faydası olmadığını, tersine zararı olduğunu gösteriyor.

Vajinanızdan sızıntı veya akıntı geliyorsa dokturunuzu veya ebenizi arayın. Bu arada enfeksiyon­dan korumak için vajina bölgesi­ni olabildiğince temiz tutun; banyo yapmayın veya cinsel ilişkiye girmeyin; amniyon sıvısını emme­si için ped kullanın (tampon değil); kendi kendinizi içeriden  muayene etmeye kalkışmayın; tuvalette önden  arkaya doğru temizlenin.

Nadiren, bebeğin gelen  parçası henüz pelvise yerleşmediğinde ve keseler erken  yırtıldığın­da (en  sık olarak bebeğin prematüre veya makat gelişi olduğu durumlarda) göbek bağı "kendi üstüne katlanır" rahim boynuna doğru itilir ha t­ta amniyon sıvısı­nın akmasıyla vajinaya bile inebilir­. Vajinan ı­zın çıkışın­da göbek bağı görebiliyorsanız veya vajinan ı­zın içinde bir şey varmış gibi hissediyorsanız hemen  hastaneye gidin.

Ağrı: Doğumun başladığını gösteren  bir diğer belirti de karın­da sertleşme ile beraber ağrı­nın hissedilmesidir­. Başlangıçta hafif olan, kısa süren  ve seyrek olan bu ağrılar gittikçe daha uzun, şiddetli ve sık hale gelir­.

İlk kez anne olacak çoğu kadın (bunlar­da doğum sancıları genel olarak yavaş başlar ve kasılmalar kademeli olarak artar) güvenle ilk birkaç saati evinde geçirebilir­. Ancak kasılmalarınız, çok güçlü başladıysa -en  az 45 saniye süren  ve 5 dakikadan daha sık gelen  kasılmalar- ve/veya daha önce doğurmuşsanız ilk birkaç saat sancıların tamamı ola­bilir­. Büyük olasılıkla doğumun ilk evresi sancısız geçmiştir ve rahim ağzınız bu sürede yeterince genişlemiştir­. Hekiminizi arama­mak -ve son dakikada hastaneye yetişmeye çalışmayı göze almak- şu an telefon etmekten  daha kötü sonuçlar doğura­bilir­.

Bununla birlikte, ardışık birkaç kasılmayı saymış olmanız iyi olacaktır­. Kasılmaları bildirirken  sıklıkları süreleri ve güçleri konusun­da emin olun. Sakin bir ses tonuyla konuşmak adına rahatsızlığınızı belli etmekten  kaçınmayın. (Hekiminiz kasılma sırasın­da konuşmakta olan bir kadı­nın sesinden  doğumun hangi aşamada olduğunu anlama konusun­da tecrübeli olacaktır­.)

Eğer siz hazır olduğunuzu hissediyorsanız, fakat hekiminiz aynı fikirde değilse, "bekle" yanıtıyla tatmin olmayın. Hastaneye gidip kontrol yaptırmak istediğinizi söyleyin. "Her ihtimale" karşı bavulunuzu yanınıza ala­bilirsiniz, fakat rahim ağzınız açılmaya yeni başlamışsa eve dönmeye de hazırlıklı olun.

Doğum sancıları başladığın­da hemen  hastaneye gitmeniz gerekmez. Ancak sancılar yaklaşık 4-5 dakikada bir geliyorsa hastanede olmanız gerekir­. Bazen  gerçek doğum ağrılarını taklit eden  yalancı doğum ağrıları gebe kadını ve eşi­ni telaşlandırır ve hastaneye gitmesine neden  olur. Böyle bir durumla karşılaşıldığın­da ağrıların gerçek mi, yalancı mı olduğunu ayırt etmek için izlemek ve bazı farklılıkları gözlemek gerekir­.

Yalancı doğum ağrıları:
Sıklığı, şiddeti bakımın­dan düzensizdir.
Dolaşma, masaj ve istirahatle geçebilir.
Ağrı bel, kasık ve karın­da hissedilir.
Rahim ucun­da yumuşama ve açılmaya neden  olmaz.

Gerçek doğum ağrıları:
Düzenlidir.
Her durumda devam eder, geçmez.
Ağrı bel, kasık ve karın­da her noktada aynı hissedilir.
Yumuşama ve açılmaya neden  olur.

Evde yapılabilecekler:
Dolaşa­bilir ya da dinlenme edebilirsiniz.
Duş alına­bilir­.
Masaj yapıla­bilir­. Belden  kalçaya doğru ve elin topuğu ile bel ve kalça üzerine basınç uygulamaları rahatlatıcı ola­bilir­.
Valiz kontrol edile­bilir­.
Sık sık tuvalete gidilerek idrar yapılır­.

Yapılma­sı sakıncalı olanlar:
Ağrılar başladığın­da bir şey yenilmemelidir­. Yemek yemek ya da Fazla miktar­da sıvı almak kusmaya yol aça­bilir­.
Gerekirse çok küçük miktarlar­da sıvı alına­bilir­.
Biraz enerji verecek, ağızda eriyen  şeker, çikolata yenile­bilir­.

Konuyla ilgili aramalar: hamilelikte suyun gelmesi nedir , doğumun başlama belirtileri , doğuracağım nasıl anlaşılır

Doğumun Yaklaştığını Gösteren Belirtiler

Sponsorlu Bağlantılar:

DOĞUMUN YAKLAŞTIĞINI GÖSTEREN BELİRTİLER

doğum

Gebeliğin son ayların­da rahim göğüs kafesine kadar yükselir, yaptığı basınç nedeniyle nefes almak zorlaşır, mide ve bağırsak şikâyetleri olur.

İlk gebeliklerde doğumdan bir-iki hafta önce, sonraki gebeliklerde doğumdan yaklaşık birkaç gün önce bebeğin başı­nın doğum kanalına yerleşme­si üzerine rahmin yüksekliği 2-3 cm azalır­. Bu durum gebe kadın­da rahatlama yaratır­. Daha rahat nefes alıp verir­. Mide ve bağırsak şikayetleri azalır­. Bunun yanı sıra idrar torbasına basınç arttığı için sık idrara çıkılır­. Gebeliğin 28. haftasın­dan itibaren  rahimde bazı zamanlar kasılmalar, sertleşmeler meydana gelir­. Bunlar normaldir ve genel­de ağrısızdır­. Bazen  ağrılı olduğun­da bunlara yalancı doğum ağrısı denir­. Rahmin doğuma hazırlık yaptığı bu kasılma egzersizleri son haftalar­da oldukça sıklaşır­.

Doğumdan bir-iki gün önce hormon düzeyindeki farklılık nedeniyle vücuttan su atılma­sı ve iştah azalma­sı meydana gelir­. Bu nedenle 1-2 kg. kilo kaybı görüle­bilir­. Doğumun gerçekleşeceği gün vücu t­ta doğumda kullanılmak üzere kullanılan enerji­nin bir kısmı açığa çıkarılır­. Birçok gebe kadın bu enerjiyi doğumda kullanmak yerine kendileri­ni zinde ve dinamik hissettikleri için temizlik, alışveriş, gezme gibi işlerde kullanır­. Bu enerji­nin amacı dışın­da kullanılması, gebe kadı­nın doğumda kolay yorulmasına, doğumun zor ve uzun olmasına neden  ola­bilir­. Onun için gebelerin 38. haftadan itibaren  kendileri­ni her zamankinden  daha iyi ve zinde hissettiklerinde, bunun doğumun yaklaştığını belirten  bir belirti olduğunu düşünüp, enerjiyi başka amaçla kullanmaları, aksine dinlenme etmeleri ya da hafif işlerle oyalanmaları gerekir­. Bazı gebelerde doğumdan bir-iki gün önce vücudun bağırsakları temizleme işleminden  dolayı ishal meydana gele­bilir­.

Doğumun yaklaştığını gösteren  bu belirtiler her gebe kadınca yaşanmaya­bilir ya da fark edilmeyebilir­. Bu da normaldir­.

Konuyla ilgili aramalar: ne zaman doğururum , doğuma ne kadar süre kaldı nasıl anlarım

Doğum Ne Zaman Gerçekleşir?

Sponsorlu Bağlantılar:

NE ZAMAN DOĞUM YAPACAKSINIZ?

doğum ne zaman gerçekleşir

Doktorunuz doğuma çok yaklaştığınızı söylerse de inanmayın. Dokuzuncu ayda hekimin i­zin beklediği, doğumun kısa süre sonra başlayabileceği­ni gösteren  ipuçları vardır­. İnme veya yerleşme gerçekleşti mi? Bebeğin ilk gelen  kısmı hangi durakta? Rahim ağzı­nın incelme­si ve aşılma­sı başladı mı? "Yakında"nın anlamı bir saatten  üç haftaya dek değişebilir­. Hekimi tarafın­dan "Bu akşam doğuracaksınız!" denilen  kadı­nın coşkusunun, kasılma olmadan haftalarca doğum bekledikçe bıkkınlığa dönüşme­si görülmedik bir durum değildir­.

Aynı şekilde, hekimin incelme ve açılma henüz başlamadığı için doğumun haftalar sonra olacağı tahmi­ni de güvenilmez ola­bilir­. Bazı kadınlar, upuzun bir ay daha gebliğin süreceği­ni söyleyen  hekimin yanın­dan omuzları çökmüş hal­de çıkıp ertesi sabah doğurmuşlardır­. Gerçek şu ki, bebeğin yerleşmesi, rahim ağzı­nın incelme­si ve genişleme­si bazı kadınlar­da haftalar içinde ha t­ta bazen  bir ay gibi uzun bir dönemde gerçekleşir; bazıların­da ise saatler içinde. Eğitimi ne kadar iyi olursa olsun hiç kimse doğumun kesin olarak ne zaman başlayacağını söyleyemez; çünkü doğumu tam olarak neyin tetiklediği bilinmiyor (Bu nedenle hekimlerin çoğu ne zaman doğuracağınızı veya kız mı oğlan mı olacağını tahmin etmekten  hoşlanmazlar.)

Sizden  önceki her kadın gibi siz de bekleme oyununu oyna­mak zorundasınız. Elbet s i­zin de gününüz gelecektir; er ya da geç.

Konuyla ilgili aramalar: ne zaman doğuracağım?

Normal Doğum Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

NORMAL DOĞUM NEDİR?

normal doğum nedir

Doğum en  az 28 haftalık bir gebelik sürecinden  sonra bebeğin rahim dışına çıkma­sı olarak tanımlanır­. Daha erken  doğmuşsa, rahim dışın­da yaşama yeteneği­ni kazanmamış olduğu için bu durum düşük olarak adlandırılır­. Ancak günümüzde gelişen  tıp ve teknoloji sayesinde erken  haftalar­da doğan bebeklerin de yaşama olasılığı artmıştır­.

Normal doğum 38-42 gebelik haftaları arasında, kendiliğinden  başlayan rahim kasılmalarıyla, başla gelen  tek bir bebeğin anne ve bebeğe zarar vermeden  vajinal yolla canlı olarak doğmasıdır­.

Normal doğumda, bebek doğduktan en  geç otuz dakika sonra plesanta ve zarları da kendiliğinden  rahimden  dışarı atılır­. Normal bir doğumda yaklaşık 300 ml kadar kan kaybı olur. Doğum için geçen  süre 24 saatten  daha azdır­. Sağlıklı bir doğum eylemi güç olmayan fizyolojik bir olaydır­.

Normal bir gebelik süresi son adet başlangıç gününden  itibaren  280 gün ya da 40 haftadır­. Beklenen  doğum tarihi, "son adet tarihi + 7 gün - 3 ay" formülüyle hesaplana­bilir­.

Gebelerin beklenen  doğum tarihi­ni içerisine alan hafta doğum yapma olasılığı % 80'dir­. Normal miadın­da doğum 38 - 42. haftalar arasın­da herhangi bir zaman­da gerçekleşebilir­.

Konuyla ilgili aramalar: spontan vajinal doğum , sv nedir , normal doğum