28 Şubat 2013 Perşembe

Hamilelikte İlk Muayeneye Ne Zaman Gidilmelidir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte İlk Muayene Ne Zaman Olur?

Düzenli gebelik muayeneleri anne ve bebek sağlığı için çok önemlidir. Anne ve bebek hayatını riske sokabilecek pek çok durumun önceden teşhis ve tedavisine imkan tanır. İlk muayenede annenin öncelikle gebelik testleri ile gebelik durumu kesinleştirilir, olası doğum tarihi belirlenir. Gebenin önceki sağlık durumunun öyküsü alınır, gerekli tüm tahlil ve muayeneler yapılarak anne adayının gebelik başlangıcındaki sağlık durumu belirlenir. İlk gebeliklerde gebeliğin seyri, bakım ve beslenmesi hakkında anne adayı bilgilendirilir.

Gebelikte Kaç Kez Muayene Olmak Gerekir?

Gebelik süresince en az 6 kez kontrol yepılmalı ve ilk muayene ilk üç ay içinde gerçekleştirilmelidir. Gebenin kontrolleri doğuma yakın sıklaştırılmalıdır. Geçirilen gebelik riskli gebelik ise ya da gebelik süresince çeşitli komplikasyonlar gözlenmiş ise kontrol sayısı artırılmalıdır. Kırkıncı haftayı geçen gebeler yakın izleme ve gerektiğinde müdahale için tam teşekküllü sağlık kuruluşuna yatırılmalıdır. Gebelikte Kaç Kez Muayene Olmak Gerekir?

Annenin doğum kontrollerini yaptırdığı sağlık kuruluşunda doğumu gerçekleştirmesi doğum sırasında çıkabilecek komplikasyonlarda dosyalardaki bilgilerden yararlanılması için oldukça önemlidir.

Hamilelikte Beden Hareketleri ve Hava Almak

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Beden Hareketleri ve Temiz Hava Alma İhtiyacı

Hamile kadının ve bebeğin sağlığı için oksijensiz, sigara dumanı olan yerlerden uzak durmalıdır. Oksijen ihtiyacını karşılamak, deri altına toplanan güneş ışığından yararlanılarak sentezlenen D vitamininden yararlanmak için açık hava yürüyüşleri yapmalıdır. Otobüsle sarsıcı, uzun süreli yolculuklardan kaçınmalıdır. Hamile kadın ata binme, sırıkla atlama, güreş, boks, halter vb. yorucu ve tehlikeli sporlardan kaçınmalıdır. Aşırı yorgunluk ve heyecan gebenin sağlığını da tehdit eder.

Hamile kadın yorgunluğa sebep olmayacak, bebeğe de zarar vermeyecek beden hareketler yapmalıdır. Yapılacak hareketler için hamileliğin seyri bilinmeli ve doktor önerileri alınmalıdır. Basit kol ve bacak hareketleri, özellikle doğru nefes alıp verme ve nefes kontrolü çalışmalarının yapılması doğum eylemi sırasında anneye yardımcı olur.

Hamilelikte Mide Yanmasına Neler İyi Gelir?

Sponsorlu Bağlantılar:

HAMİLELİKTE MİDE YANMASINA NELER İYİ GELİR?

Hamilelikte anne adaylarının en sık yaşadığı sağlık sorunlarından biri olan mide yanması, yeterince zor bir süreç olan gebeliğin daha da zorlayıcı bir hale gelmesine neden olmaktadır. Öncelikle gebeliğin ilerleyen haftalarından itibaren mide yanması şikayeti artan ve daha şiddetli sancılar çeken tüm anne adaylarının, bu sorunun birçok annede görülen ve büyük çoğunlukla hormon değişiminin neden olduğu bir durum olduğunu unutmaması gerekir. Gereksiz yere paniğe kapılmak ve strese girmek, anne adayının kendisi kadar bebeğinin sağlığının da bozulmasına neden olabilmektedir. Ancak yine de hamilelikte mide yanması sorununun hafife alınmaması ve “kesinlikle” kulaktan dolma bilgilerle rahatsızlığın giderilmesine yönelik çözüm arayışına girilmemesi gerekir.
gebelikte mide ekşimesi
Hamileliğin ilerleyen haftalarından itibaren aşırı derecede baharatlı ve yağlı yiyeceklerden uzak durulması, mide asidinin yemek borusuna doğru yükselmesi ile birlikte gelişen reflü sorunlarının yaşanmasını da büyük oranda engelleyecektir. Ayrıca gün içinde uzun süreler boyunca aç durulmaması ve bir defada tüketilecek besinlerin birkaç öğünde yenmesi de önemlidir. Zira öğün aralarının kısa tutulması ve bir defada çok fazla yenmemesi de mide yanması şikayetlerinin azalmasına yardımcı olabilmektedir. Yine de anne adayının soruna çevreden değil, “uzman bir hekimden” çözüm araması gerektiği de akıldan çıkarılmamalıdır.

27 Şubat 2013 Çarşamba

Hamilelikte Çok Yorulmak

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Çok Yorulmak

Hamilelik asla hastalık değildir ve hamile kadına hasta muamelesi yapılmamalıdır. Ancak hamile hanımlardan eskisi gibi yoğun, yorucu işler de beklenmemelidir. Hamilelik süresi arttıkça anne adayı daha çok yorulur ve bacaklara olan baskı ve yük artar. Bu sebeple gebe kadın gün boyu ayakta kalmamalı ve ağır işlerde çalışmamalıdır.

Hamile kadınlar gündüzleri 1-2 saat dinlenmeli, geceleri ise en az 8 saat havalandırılmış odada düzenli uyumalıdır. Anne adayı ilerleyen hamilelik durumuna göre yatış pozisyonunu ayarlamalıdır ancak yüzükoyun yatmaktan kaçınmalıdır. Gebe kadının sürekli oturması ya da yatması doğru değildir. Gebe kadın özel bir problem yoksa evinin rutin işlerini yapabilir, çalışıyorsa işine devam edebilir. Tabi işi sürekli ayakta kalmasını gerektiren bir iş ise mutlaka belirli sürelerde oturarak dinlenmelidir. Hamileliğin son aylarına doğru devamlı ayakta kalmayı gerektiren işlerde çalışmak zorlaşacağı için doktorunuza da danışarak gerekirse bu dönemler için rapor alarak bu dönemleri evinizde daha iyi dinlenerek geçirin. Riskli gebeliklerde doktor yatak istirahati gerekli gördüğünde de yatarak dinlenmelidir.

Hamilelikte Nasıl Giyinilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Nasıl Giyinilir?



Hamilelik sırasında annenin ruhsal durumu bebeğin sağlığı açısından çok önemlidir. Güzel görünmek, şık giyinmek anne adayının ruh sağlığını olumlu etkileyecektir. Gebe genellikle 5. aya kadar daha önce giydiği giysilerden bol olanları giymeye devam edebilir. Hamilelik süresince giysiler dar olmamalı, göğüs ve karın bölgesine asla baskı yapmamalıdır.

Giysiler teri emen ve mevsime uygun olanlardan seçilmelidir. Beli ve bacakları sıkan kemer, pantolon, çorap gibi giysilerden uzak durulmalıdır. Ancak hamileler için özel hazırlanmış pantolonlar, etekler, çoraplar giyilebilir. Lastikli çoraplar hamilelik süresince kullanılmamalıdır.

Hamilelikte Ne Tür Ayakkabılar Giyilebilir?



Yüksek ökçeli ve dar ayakkabılar gebe için sakıncalıdır. Dar ayakkabılar ayağın daha fazla şişmesine, yüksek ökçeler de annenin yürümesini güçleştirerek ayakta burkulmalara, kayıp düşmelere neden olabilir.

Bol tişörtler, jileler, gebeler için özel hazırlanmış giysiler, penye iç çamaşırları, özel korse ve sutyenler, alçak ökçeli dar olmayan terlik ya da ayakkabılar tercih edilmelidir. Özellikle bluzların ve elbiselerin önden düğmeli olması doğumdan sonra da emzirme için kolaylık sağlar. Bele kuşak ya da kemer takılarak elbiseler doğumdan sonra da kullanılabilir.

İlgili aramalar: hamilelikte nasıl giyinmelidir? gebelikte nasıl giyinmek gerekir? hamilelikte ne tür ayakkabılar tercih edilmelidir?

Polikistik Overin Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

POLİKİSTİK OVER TEDAVİSİ

Birden fazla yumurta kesesinin çatlayamaması ve ilerleyen adet döngüleri boyunca bu şekilde birçok hücrenin birikerek kiste dönüşmesi sonucunda oluşan Polikistik Over, Türkçe “yumurtlama bozukluğu” olarak da ifade edilebilir. Folikül adı verilen ve içinde anne adayının yumurta hücresini barındıran kesecik, her ay rutin adet döngüsü içinde olgunlaşır ve çatladıktan sonra döllenme gerçekleşmemişse vücut dışına atılır. Ancak yumurta kesesinin adet döngüsünün rutin temposunda çatlayamaması ve ilerleyen adetlerde de aynı durumun tekrarlaması bu bölgede kist oluşumuna neden olmakta ve bu sorun da Polikistik Over olarak ifade edilmektedir.

Birçok kadının adında “kist” kelimesi geçtiği için kanserden şüphelendiği ve bu sebepten ötürü de büyük endişe içine girdiği Polikistik Over yani yumurtlama bozukluğu, aslında kanserden çok farklı bir durumdur. Tedavi sürecinde ilk önce kadının hamile kalmak isteyip istememesi göz önüne alınır ve bu doğrultu da farklı yöntemler uygulanır. Şayet kadının tedavi görmekteki temel amacı hamilelik ise, hekim tarafından anne adayına yumurtlama sürecinin normal seyrinde gelişmesini sağlayacak ilaçlar verilmektedir. Ancak hastanın hamilelik düşünmemesi durumunda ilaçla tedavi haricinden dışarıdan takviye edilerek de hormon düzeni sağlanabilmektedir.

Hamilelikte Gaz Sancısı Nasıl Geçer?

Sponsorlu Bağlantılar:

HAMİLELİKTE GAZ SANCISINA HANGİ BİTKİLER İYİ GELİR?

Bitkisel çözümlerle hamilelikte yaşanan gaz sancılarının belirli bir oranda azaltılması mümkündür. Ancak yine de birçok anne adayında görülen ve hamileliğin rutin gelişimi esnasında doğal kabul edilen bu sorunun vücutta yaşanan hızlı hormon değişimiyle de alakalı olduğu unutulmamalıdır. Melisa ve Adaçayı gibi bitkilerden hazırlanan doğal bitki çaylarının sindirim faaliyetlerine iyi geldiği ve bilhassa gaz sorunlarının çözümüne destek sağladığı bilinmektedir. Ancak yine de hekime konudan bahsedilmeden sadece bitki çayı içerek de gaz sancısı sorununa çözüm aranmaması unutulmamalıdır.

Anason tohumu, kimyon tohumu, kişniş ve rezene gibi doğal bitkiler ve bitki tohumlarıyla hazırlanan aromatik çayların sindirim sistemini rahatlatıcı etkilerinden gebelik süresince de faydalanmak mümkündür. Ancak anne adaylarının hamilelik süresi boyunca hekim tavsiyesi doğrultusunda beslendiği ve bazı destek ürünleri kullanabilmesinin de söz konusu olduğu düşünüldüğünde, bitki çaylarının bilinçli bir şekilde hazırlanması gerekir. Ayrıca her ne kadar doğal olsa da içinde birçok farklı etken madde barındıran bu aromatik bitki çaylarının da belirli bir oranda alınmasına dikkat edilmesi önemlidir. Fazla tüketim sonucunda gebelikte gaz sancısı sorununa çözüm aranırken farklı durumların yaşanması da söz konusu olabilir ve bu nedenle bitki çaylarının da doktor tavsiyesi üzerine kullanılması gerekir.

İlgili aramalar: hamilelikte gaz sancısı nasıl geçer? gebelikte gaza neler iyi gelir? hamilelikte gazı hangi bitkiler geçirir?
Sponsorlu Bağlantılar:

26 Şubat 2013 Salı

Gebelikte Vücut Temizliği ve Bakımı

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Vücut Temizliği Ve Cilt Bakımı

Gebelikte anne ve bebek sağlığı açısından temizlik çok önemlidir. Anne adayı gebelik süresince genel vücut temizliğine ve üreme organlarının temizliğine çok dikkat etmelidir. Küvetteki uzun süreli banyolar sakınca yaratabileceğinden daha çok duş tercih edilmelidir. Göğüslerin temizliğine de dikkat edilmeli ve meme başı çatlaklarının oluşmaması için yağlı besleyici kremler sürülmelidir. Aynı şekilde büyüyen genişleyen karın ve göğüste de çatlakların oluşmaması için besleyici kremler kullanılmalıdır.

Ayrıca gebelik süresince ağız ve diş bakımı daha da önemlidir. Anne adayı dişlerini düzenli fırçalamalı ve bebeğin kemik gelişimi için gerekli madensel maddelerce zengin yiyeceklerle beslenmelidir.

Anne adayı giysilerinin temiz ve ütülü olmasına dikkat etmelidir. Gerektiğinde kullanacağı pedlerin de temiz olması anne ve bebek sağlığı açısından çok önemlidir. Özellikle eller mikrop taşıyıcısı olduğundan tuvalete girmeden ve çıktıktan sonra eller sabunla iyice yıkanmalıdır.
Sponsorlu Bağlantılar:

Akdeniz Anemisinin Belirtileri ve Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

;Akdeniz Anemisi ve Akdeniz Anemisinin Belirtileri

Akdeniz anemisi rahatsızlığı, talasemi veya akdeniz kansızlığı olarak ifade edilmektedir. Bir tür kansızlık hastalığı olan bu rahatsızlık, alyuvarlardaki hemoglobinin yapısındaki bozukluklar neticesinde oluşmaktadır. Akdeniz anemisi hastalığı, isminden anlaşılacağı üzere Akdeniz’e kıyısı olan veya Akdeniz bölgesine yakın olan ülkelerde görülmektedir. Kalıtsal / İrsi olarak anne ve babadan çocuklarına geçmesiyle hastalık yayılmaktadır. Ve bu irsi/kalıtımsal olarak ebeveynlerden çocuklara geçmesine tıp dilinde “beta talasemi” olarak nitelendirilmektedir. Akdeniz anemisi hastalığının iki ayrı faktörü bulunmaktadır. Bunlar; talasemi minörü ve talasemi majörü olarak belirlenmektedir.

Akdeniz Anemisi Hastalığının Taşıyıcıları (Talasemi Minör) Faktörü

Talasemi minör, majör türüne göre hastalığı çok daha hafif bir şekilde yürütür. Hastalığın tek belirtisi kansızlıktır ve bu nedenle oldukça zor fark edilir. Ayrıca halsizlikte ortaya çıkabilmektedir fakat iş hayatınızdaki yorgunluğunuza bağladığınızdan anlamayabilirsiniz. Evlilik için gereken işlemlerden bir tanesi de kan almadır ve çoğu birey bu işlem sayesinde bu hastalığa yakalandığını ve taşıyıcısı olduğunu öğrenebilmektedir. Hastaların kan tahlillerindeki bir özellik olan serum (demir) sayısının oldukça fazla artması gözlemlenmektedir. Eğer ki hastalığın bu faktörüne sahip olan anne veya babadan sadece birisinde olsa bile çocukların bu hastalığa ve faktörüne yakalanma riski % 50 olmaktadır.

Talasemi Majör Faktörü

Talasemi majör, akdeniz anemisi hastalığının ağır şartlar altında seyir ettiği faktör olmaktadır. Tıp biliminde diğer bir ifadeyle Cooley Anemisi şeklinde de nitelendirilmektedir. Sağlıklı bireylerde 2 alfa ve 2 beta birimlerinden meydana gelen hemoglobin, bu faktörde 2 alfa sağlıklı bir yapı izlerken 2 beta sağlıksız bir işleyişle sistemde bozukluklara yol açmaktadır. Ve bu neticede alyuvarlarda % 90’a yakın oluşamadan ilik içerisinde biter / ölür. Bu da inefektif kan üretimi kısacası etkisi olmayan kan üretimi denilmektedir.

Akdeniz Anemisinin Tedavisi

Öncelikle kan nakilleri hastalığın tedavi edilmesinde en önemli noktadır. Ardından kemik iliği nakilleri yapılabilmektedir. Nakil yapma üzerine kurulu olan tedavi yöntemlerinde çeşitli iğneler ve ilaçlarda tedavi boyunca destek amaçlı olarak verilmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Beslenme Neden Önemlidir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Beslenmenin Önemi Nedir?

Gebelikteki beslenme bebek sağlığı kadar anne sağlığı içinde önemlidir. Bebek, büyümesi ve gelişme için gerekli olan besinleri anne aracılığı ile alır. Anne dışarıdan gerekli besinleri temin etmediği taktirde bebek annenin vücudunda depolanan maddeleri kullanacaktır. Bu durum annenin dokularına zarar verir. Annenin sadece gebelik süresince yeterli ve dengeli beslenmesi yeterli değildir. Gebelikten önce de annenin yeterli ve dengeli beslenmesi, annenin ruh ve beden sağlığının yerinde olması doğacak bebeğin sağlığı için oldukça önemlidir.

Döllenmiş yumurtanın çoğalması ve bebeği oluşturması için enerjiye ihtiyacı vardır. Bebek bu besinleri göbek kordonu ve plasenta (gebelik kesesi) aracılığı ile anneden temin eder. Plasenta ve göbek kordonu zararlı maddelere karşı seçicidir ancak bu yeteneği sınırlı olduğundan bazı zararlı maddeler anne aracılığı ile bebeğe geçer. Bu sebepten dolayı anne adayları beslenirken dikkatli olmalıdır. Sigara, alkol gibi sağlıksız alışkanlıklar bu sebeple özellikle hamilelik döneminde annenin yanısıra bebeğe de zarar vereceğinden kesinlikle kullanılmamalıdır.

Gebenin yetersiz ve dengesiz beslenmesi sonucu doğan bebek, düşük doğum ağırlığına sahip olabilir. Ayrıca erken doğumlara, düşüklere anomalili ve ölü doğumlara, neden olabilir.

Gebelik süresince anne adayının alacağı kilo artışı gebelikten önceki kilo durumuna göre değişmekle birlikte 10-12 kg olması önerilir. Yaklaşık her ay için 1 kg. alabilir. Ağırlık artışının 9 kg'dan az olması bebeğin gelişimini engeller. Gebelik boyunca hiç kilo almamak ya da çok az kilo almak anne açısından övünülecek bir durum değil önemli bir sorundur.

Gebelikte kadının vücudundaki değişiklikler ve bebeğin gelişimi için enerji, protein, mineral ve vitaminlere olan ihtiyaç artar. Anne adayı kendisinin ve bebeğinin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar besini almalıdır.

Bunun için gebe kadın normal beslenmesine ilave olarak hergün aşağıdaki miktarda yiyecekleri almalıdır:

- 2 bardak süt veya 1 kase yoğurt ya da 2 kibrit kutusu büyüklüğünde peynir

- Et, balık, karaciğer veya baklagillerden bir porsiyon

- Meyve mevsime göre 2-3 adet elma ve portakal(Her çeşit meyveden almaya özen göstermelidir.)

Gebelikte günlük öğünlere ek olarak kuşluk ve akşam yemeğinden sonra süt içmek, meyve yemek ya da taze meyve suları içmek gereklidir.

Anne adayı gebelik süresince aşağıdaki noktalara dikkat etmelidir:

* Gebelik süresince alınan çay kahve miktarı azaltılmalıdır (Günde 1-2 bardak çay 1 bardak kahve içilebilir).

* Sigara alkol ve uyuşturucular hem gebe kadının hem de doğacak bebeğin sağlığını tehlikeye sokar (Hiç alınmaması tercih edilir.).

* Gebelik süresince ilaç kullanılmamalı ancak zorunlu hallerde doktorun önerdiği ilaçlar onun önerdiği dozlarda kullanılmalıdır.Özellikle gebe olabilme ihtimali olan kadınlar çok daha dikkatli davranmalıdır.

* Gebelik süresince aşırı tuzlu, biberli, çok şekerli, fazla yağlı besinlerden ve kızartmalardan uzak durulmalıdır (Ödem oluştuğunda ise tuz kullanılmamalıdır)

* Doktorun önerisine göre vitamin(A-D-C- ve folik asit) ve mineral hapları (flor ve kalsiyum) alınmalıdır.

* Günlük toplam alınması gereken yiyecekler daha az miktarlarda ve daha fazla öğüne bölünerek alınmalıdır.

* İyotlu tuz kullanılmalıdır.

* Hasta hayvan etleri yenmemelidir. Çiğ et ya da çiğ etle yapılan salam, sosis, sucuk, pastırma, etli çiğ köfte gibi yiyecekler çiğ olarak yenilmemelidir.

* Pekmez, kurutulmuş meyveler demir yönünden zengin olduğundan diyette yer almalıdır.

* İçme suyu ve yiyecekleri hazırlamada kullanılan sular kaynatılmalıdır.

* Çiğ yenen sebze ve meyveler temiz sularla iyice yıkanmalıdır.

* Diş bakımına özen gösterilmelidir.
Sponsorlu Bağlantılar:


25 Şubat 2013 Pazartesi

Gebelikte Bakım ve Kontrolün Önemi

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Bakım ve Kontrolün Önemi

Doğum öncesi belirli periyotlarda bakım, annelerin daha sağlıklı gebelik geçirmelerinde ve sağlıklı bebekler doğurmalarında önemli bir etkendir. Buradaki bakım, anne adayının kendi sağlığı açısından düzenli olarak doktor kontrolünde olması ve doktorun gerek gördüğü önlemleri alması, tedavileri uygulamasıdır.

Yapılan araştırmalar doğum öncesi dönemde doktor kontrolünde olan gebelerin daha kolay bir gebelik süresi geçirdiklerini ve olan problemlerin zamanında fark edilmesi ve tedavisi sağlanarak problemsiz doğumları gerçekleştirdiklerini göstermektedir.

Doğum öncesi bakım ile riskli gebelikleri belirlemek, doğacak çocuktaki sıkıntıları önceden görerek alınabilecek önlemler varsa almak, gebelik komplikasyonlarında gerekli tedaviyi yapmak ya da ilgili sağlık merkezlerine sevketmek doğumların hastanede doktor kontrolünde yapılmasını sağlamak amaçlanır.

Ülkemizde sağlık ocakları, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezleri, doğum evleri, devlet hastaneleri, SSK ve askeri hastaneler, özel hastaneler ve üniversitelerin araştırma ve uygulama hastanelerinde ana ve çocuk sağlığı hizmetleri verilmektedir.

Polihidroamnios Neden Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Polihidroamnios (amniyon sıvısının fazlalığı)

Polihidroamnios, amniyon kesesinde normalden daha fazla su toplanmasına denir.

Polihidramniosun Nedenleri Nelerdir?

Polihidramnios vakalarının yarısından çoğunda doktor bu duruma yok açacak bir sorun bulamaz ve ileri zamanlarda amniyon sıvısının miktarı normale döner.

Kesenin içerisindeki suyun fazla olmasının bilinen nedenlerinden bir tanesi çoğul gebeliklerdir. İkiz bebek bekleyen bir annede bu durumun ortaya çıkma olasılığı normal tekil gebelikten daha fazladır.

Annede şeker hastalığı olması gebelik sürecinde gebelik suyunun miktarının fazla olma ihtimalinin arttırır. Özellikle gebeliğin son 3 ayına giren diyabetli gebelerin yaklaşık %10'un da bu problem ortaya çıkar.

Kesenin içerisindeki suyu anne karnındaki bebek dengeler. Bebek suyu yutar ve idrar olarak tekrar kese içerisine bırakır. Bebeğin bazı tıbbi sorunlarından dolayı bu dengeyi sağlayamadığı görülebilir. Bebek suyu yutamıyor ya da bazı nedenlerden dolayı yuttuğu sudan daha fazla su çıkarıyorsa, bu da su miktarının artmasına sebep olacaktır.

Polihidramniouslu gebeliklerle beraber bebekte anomali, diyabet görülür. Genellikle annenin karnı gebelik ayına göre büyüktür. Bebek güç hissedilir, kalp sesleri de güç duyulur. Gebe kadında nefes darlığı, çarpıntı, sık idrar yapma isteği ve ödem görülür. Erken doğum ve prematüre doğum olasılıkları, bebeğin geliş pozisyonundaki terslikler, doğum sonu kanama ve gebelik zehirlenmeleri, anne ve bebek için hayati tehlike yaratır.

Plasenta Previa Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Plasenta Previa

Plasentanın, rahimde, rahim ağzı adı verilen bölümünde fetüsün (anne karnındaki bebeğin) önünde yer almasıdır. Yani diğer deyişle plasentanın doğum kanalını tıkamasıdır. Böyle olunca bebeğin doğum kanalına girmesi engellenir ve ciddi kanamalar görülebilir. Alttaki resmi, plasenta previanın nasıl bir şey olduğunu anlamanız açısından inceleyebilirsiniz.
pılasenta pırevya
Gebeliğin son günlerinde aniden başlayan ve tekrarlayan ağrısız kanamalarla kendin gösterir ve erken doğuma neden olur. Derhal baş aşağıda sırt üstü yatırılmalı, dizler bükülüp kalça yükseltilerek hastaneye ulaştırılmalıdır. Doğum olayı başlamasına rağmen bebek doğum kanalına giremediğinden normal yolla doğum yapılamaz. Bu durumda doğum ancak sezaryenle gerçekleştirilebilir.

24 Şubat 2013 Pazar

Düşük Yaptırmanın Tehlikesi Var Mıdır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Düşüğün Tehlikeleri Nelerdir?

Fetüsün (anne karnındaki bebek) 28. haftadan önce dış dünyada yaşama yeteneğini kazanmadan, yeterince olgunlaşmadan rahimden atılması ya da alınmasıdır. Annenin, tüberküloz, böbrek, kalp vb. tehlikeli ya da kronik hastalığı, plasenta anomalileri, rahim anomalileri kendiliğinden düşüğe neden olabildiği gibi bazen uzman hekim kontrolünde fetüsün alımı gerçekleştirilir.

Bazen de anneler çok istemedikleri gebelikleri örgü şişlerini, bitki saplarını vb. cisimleri rahim ağzına sokarak fetüsü (bebeği) düşürmeye çalışırlar. Çok tehlikeli bu durum çok fazla kanamaya ve enfeksiyona neden olduğundan anne hayatını da tehlikeye sokar. Bu tür kulaktan dolma denemelerle ölen kadınların sayısı oldukça fazladır. Düşük sonrasında rahim içerisinin kürtaj edilerek temizlenmesi gerekir. Kürtajın kelime anlamı zaten aslında kazımaktır. Rahim içindeki parçaların kazınarak atılması gibi düşünülebilir. Eğer bu işlem yapılmazsa rahimde kalan parçalar kanamayı uzatır ve enfeksiyon riskini arttırır. Düşük ihtimali durumunda derhal uzman doktora gidilmeli, anne ve bebek sağlığı açısından gerekli önlemler alınmalıdır. Kürtaj işlemi doktor kontrolünde yapılmazsa sonuç tehlikeli olabilir.

Hamilelikte Mide Bulantısının Sebepleri

Sponsorlu Bağlantılar:

HAMİLELİKTE MİDE BULANTISI NEDEN OLUR?

Mide bulantısının birçok sebebi olmaktadır. Bu sebepler bazen basit ve geçici durumlar olurken bazen de ciddi problemler sonucu olmaktadır. Öncelikle hamilelik döneminde mide bulantısı olağan bir durumdur. Bu durum genellikle psikolojik sebeplere bağlanmaktadır. Gıda zehirlenmelerinde de ilk belirti olarak mide bulantısı ve kusma görülmektedir. Stres ve Anksiyete mide bulantısına sebep olmaktadır. Stresli durumlarda mide bulantısını geçirmek için derin nefes alma egzersizleri yaparak stresi yenmeye çalışmalısınız. Bu durum mide bulantısına karşı rahatlamanızı sağlayacaktır.

HAMİLELİKTE MİDE BULANTISININ DİĞER SEBEPLERİ

Herhangi bir hastalık için kullanılan ilaçların yan etkileri de mide bulantısına neden olmaktadır. Özellikle kullanılan antibiyotikler ve güçlü ağrı kesiciler mide bulantısı yapmaktadır. Çok az insanda görülen mide bulantısının bir sebebi de araç tutmalarıdır. Bu kişiler genellikle camdan dışarı bakarlar ya da ön koltuklarda otururlar. Enfeksiyonlar da mide bulantısına sebep olduğu gibi mide kramplarında sebep olmaktadır. Mide bulantısı en çok sindirim sistemi, kokulara karşı hassasiyet, yüksek tansiyon, diyabet ya da iç kulak problemleri olan kişilerde görülmektedir. Bunların yanı sıra böbrek yetmezliği, psikojenik sebepler, safra kesesi taşı ve iltihabı, bağırsak tıkanması, migren de mide bulantısının sebepleri arasında yer almaktadır. Öncelikle evde bulantıyı engelleyen doğal yolları denemeli, geçmediği takdirde mutlaka bir doktora gitmelisiniz.

Hamilelikte Kanamanın Nedenleri Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Vajinadan Kan Gelmesi

Normal devam eden bir gebelikte, durduk yere kanama olmaz. Ancak gebeliğin 3. ve 4. aylarında en sık görülen şikayetlerden birisi de kanamalardır. Gebelikte erken dönem kanamalardan düşük, 7. aydan sonraki kanamalardan ise erken doğum ve ölü doğum habercisi olarak şüphelenilmeli ve böyle durumlarda derhal doktorunuza başvurmanız gerekmektedir.

Erken dönemde olan her kanama düşük değildir. Vajinal enfeksiyon, tahriş ya da miyom vb. diğer sebeplerle de anne adayında kanama görülebilir. Özellikle gebeliğin ilk aylarında cinsel ilişki yaşayıp vajinadan kan gelmesi birçok çiftte görülen bir durumdur. Bu kanama kısa süreli bir kanama ise sebebi tahrişten kaynaklı olabilir. Vajinada kuruluk var ise ve cinsel ilişki yaşandıysa bu yüzden bir miktar kanama olabilir. Hemen paniğe kapılmadan doktorunuza danışmanız gerekir.

Kanamalar her zaman olumsuzlukları işaret ettiğinden dikkatle değerlendirilmeli ve gebe en kısa zamanda sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır. Doktorunuz kanamanın durumuna göre bazı ilaçlar verebilir.

Gebelik Zehirlenmesinin Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelik zehirlenmesi

Preeklamsi ve eklamsi şeklinde iki aşamada görülen gebelik zehirlenmeleri zamanında önlem alınmadığında anne ve bebek için hayati tehlike yaratır. Preeklamsi gebeliğin 24. haftasından itibaren kan basıncının yükselmesi ödem ve idrarca protein görülmesi durumudur. Yalnızca kan basıncının yükselmesi bile preeklamsiyi düşündürmelidir.

Preeklamsi fetüste (anne karnındaki bebek) gelişme geriliklerine, uterus (rahim) içinde ölümlere, ölü doğumlara ya da düşük doğum ağırlıklı bebeklerin doğmasına neden olur. Daha çok ilk gebeliklerde, çoğul gebeliklerde, çok genç veya 35 yaşın üzerindeki gebeliklerle, şeker, kalp ve böbrek hastalarının gebeliklerinde görülür.

Gebelik Zehirlenmesi Nasıl Tedavi Edilir?

Preeklamsili annelere proteince zengin, tuzsuz diyet ve dinlenme önerilir. Şikayetlerin düzelmemesi durumunda gebeler daha sıklıkla uzman doktor tarafından izlenmelidir. Doktor tarafından gerekli önlemler alınır. İhmal edilen vakalar eklamsiye dönüşür ki bu durum anne ve bebek hayatını tehlikeye sokar. Gebede huzursuzluk, uyku hali, bulantı, kusma, en sonunda da kasılma nöbetleri ve bilinç kaybı görülür. Bu durum anne ve bebek ölümleri ile sonuçlanır. Anne ve bebek sağlığı açısından preeklamsi durumları uzman doktor kontrolünde dikkatle izlenmelidir. Gerektiğinde annenin hayatını tehlikeye sokmamak için erken doğumla gebelik sonlandırılmalıdır.

Hamilelikte Kan Uyuşmazlığının Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Kan Uyuşmazlığı Nasıl Tedavi Edilir?

Kan uyuşmazlığının çeşitli durumları vardır,ancak yaygın olarak görülen kar grubu uyuşmazlığı annenin Rh(-) kan grubundan, babanın Rh(+) kan grubundan ve doğacak bebeğin Rh (+) kan grubundan olması durumunda ortaya çıkar. Anne kanında oluşan antikorlar bebeğe zarar verir. Annenin Rh(-) kan grubundan, doğacak bebeğin Rh(+) kan grubundan olması durumunda düşük, ölü doğum ya da yeni doğan hepatit ve anemi görülür. Bu durum genellikle ikinci çocuk için tehlike oluşturur.

Kan uyuşmazlığı olan eşler bu durumu doktora muhakkak bildirmelidirler. Birinci doğumu izleyen ilk 72 saat içinde özel immünglobulin verilmesi koruyucu rol oynar. Anne karnında veya doğar doğmaz kanı değiştirilerek bebeğe yaşama şansı sağlanır. Tedavide erken teşhis önemlidir.

23 Şubat 2013 Cumartesi

Hamilelikte Frengi

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Frengi (Sifilis) Hastalığı

Cinsel yolla bulaşan tedavisi mümkün olan, tedavi edilmediğinde insan hayatını tehdit eden bir hastalıktır. Frengili kadının gebe kalması çok sakıncalıdır. Çünkü mikroplar anne karnındaki fetüse (bebeğe) geçer. Gebeliğin son aylarında fetüs anne karnında ölebilir ya da doğan çocuk frengili olur. Bu durum doğacak çocukta körlüğe neden olabilir. Hamilelik öncesinde frengi geçirip tam iyileştikten sonra hamile kalan kadının doğan bebeğinde kan tahlilleri yapılıp frenginin varlığı araştırılmalıdır.

Modern Yaşam ve Teknoloji Kısırlaştırıyor

Sponsorlu Bağlantılar:

Modern Yaşam ve Teknoloji Erkekleri Olumsuz Etkiliyor

Dünya sağlık örgütünün tüp bebek merkezlerinde yaptığı araştırmalar sonucunda, gelen çiftler değerlendirildiğinde erkek problemlerinin belirgin olarak arttığı gözlenmiştir.

Genel olarak bakıldığında kısırlık problemlerinin yarısı erkek kaynaklı gözükse de günümüzde erkeğin problemleri pek çok açıdan artmıştır. Yine Dünya sağlık örgütüne göre son elli yılda erkek sperm sayısı ve hareketliliği azalmıştır.

Peki, bu sorunun sebepleri nelerdir?

Asıl suçlu yaşantımızda kullandığımız, gün ve gün bizi hastalandıran kimyasallar ve toksik maddelerdir. Bunların başında çokça kullandığımız plastikler ve bunlardan vücudumuza giren fitalatlardır(kimyasal maddeler). Günümüzde neredeyse yediğimiz her yiyeceğe konulan kimyasal katkı maddeleri, hızlıca tüketilen doğal çevre ve kaynaklar, cep telefonları ve diğer elektromanyetik sinyal yayan cihazlar erkek sağlığını önemli oranda tehdit etmektedir.

Üreme sağlığında önde gelen dergilerden biri olan ‘Fertility and Sterility’ yaptığı araştırmasında, cep telefonları ve dizüstü bilgisayarlardan yayılan elektromanyetik dalgaların sperm üretiminde bozulmaya yol açtığı bildirildi. Bu konuda yapılan en çarpıcı açıklamaysa Dünya sağlık örgütünün sunduğu, üreme azalmasıyla sınırlı kalmayan bu sorunun potansiyel kanser sebebi olarak bildirilmesi ve yaklaşık 2030 tarihinde birincil ölüm sebebi olacak olmasıdır.

Üreme sorunları ve getirdiği psikolojik savaş, doğal yaşamdan uzak kalan erkeklerin en büyük sorunu olarak bilinmekle birlikte, yapılan araştırmalar ve bir yandan da gelişen teknoloji geleceğimiz konusunda tam bir muamma olarak kalmaktadır.

Hamilelikte Varis İçin Ne Yapılabilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Varis İçin Ne Yapılabilir?

Toplardamar içindeki kanın geri dönmesini engelleyen kapakçıkların yetmezliği nedeni ile toplardamarlar genişler kan normal yönünde ilerleyemez. Gebelik döneminde varis şikayetlerinde artma görülür. Bacaklarda ağrı, yorgunluk duygusu şişme görülür. Gebe kadının varis şikayetleri varsa uzun süre ayakta durmamaya özen göstermelidir. Özellikle bu rahatsızlık için üretilen, bel boyuna kadar gelen ve bacakları hafifçe sıkıp destekleyen varis çoraplarını kullanmak şikayetleri azaltabilir. Tabi varis çorabı kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmanız gerekir.

Gebelikte uzun süre oturmak ve bacak bacak üstüne atmak damarlardaki kan akımını yavaşlatacağı için varis oluşumunu kolaylaştırırlar. Bunun için otururken bacaklarınızı yüksekte tutun ve eğer oturarak çalışıyorsanız yarım saatte bir kalkarak küçük bir yürüyüş gerçekleştirin. Ayrıca uyumadan önce bacaklarınızın altına yastık koyup bacaklarınızı yüksekte tutmanız da varis oluşumunu engellemeye bir nebze de olsa yardımcı olur.

Uzun süre oturmak kadar uzun süre ayakta kalmaktan da kaçınmak gerekir. Uygun an bulduğunuzda oturun ve mümkünse oturduğunuz zaman bacaklarınızı yükseltin.

Hamilelik süresince yürüyüş yaparak bacak kaslarınızı çalıştırın. Bacak kasları çalışmaya başladığında bacaklarınızda bulunan toplardamarlardan kalbe doğru giden kan akımı kolaylaşır. Günlük düzenli yürüyüşlerle varis riskini oldukça azaltmak mümkündür.

Günümüzde, varisin tedavisinde, hamileliğin ilk üç ayından sonra kullanılabilen, herhangi bir yan etkisi bulunmayan bitkisel ilaçlar vardır. Doktorumuzun belirleyeceği dozlarda bu ilaçları kullanabiliriz.

Hamilelik sürecinde oluşan varisler, hamileliğin bitiminden sonra 1-2 hafta içerisinde kaybolurlar. Çok doğum yapan kadınlarda, kalıtsal yatkınlığı olanlarda ve diğer bazı durumlarda hamilelikten sonra da varisler kalabilir. Böyle durumlarda çeşitli yöntemlerle yapılabilen varis tedavilerinden biri tercih edilebilir. Hamilelik devam ederken varis ameliyatı genelde yapılmaz. Çok ilerlemiş ve büyük ağrılara sebep olan varisler için operasyon uygulanabilir.

22 Şubat 2013 Cuma

Hamilelikte Aids

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Aids Hastalığı

HlV isimli virüsün neden olduğu, tedavisi bugün için tamamen mümkün olmayan ve cinsel temas ve kan yolu ile bulaşan, kişinin bağışıklık sistemini yok ederek ölüme götüren çok tehlikeli bir hastalıktır.

HIV virüsü anneden bebeğine geçer mi?

HIV taşıyan gebe kadınların çocukları da AlDS'li olarak doğabilir ve bu çocuklar beş yaşına gelmeden ölürler. Bu sebeple AİDS mikrobu almış kadınlar gebe kalmamalıdır. Bu hastalığın kesin tedavisi olmamasına rağmen, bugün erken teşhis sonucu yapılan tedaviler hastalığın seyrini geciktirdiği gibi diğer insanlara bulaşmasını da engelleyebilmektedir.

21 Şubat 2013 Perşembe

Hamilelikte Toksoplazma Enfeksiyonu

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Toksoplazma

Büyüklerde gribal bir enfeksiyon şeklinde kendini gösteren toksoplazma gece kadınlar için oldukça tehlikeli bir hastalıktır. Fetüsü (anne karnındaki bebeği) etkileyerek düşük ve ölü doğumlara, doğan bebeklerde de körlük, gelişme geriliği, akciğer iltihabı, dalakta ve karaciğerde şişme, cilt döküntüsü, spazm ve hidrosefalilik (beyin sıvısının aşırı şekilde artması hastalığı) vb. durumlara neden olabilir. Kedi, köpek, kuş ve bazı memeli hayvanlar toksoplazmanın ana mikrop kaynağını oluştururlar. Bu hastalığa evcil hayvanlarda rastlanan gondii adı verilen bir parazit neden olur. Gebelik süresince özellikle çiğ et ve çiğ etle yapılan çiğ köfte, salam, sucuk, sosis, pastırma gibi besinler yenilmemeli, kedi köpek gibi hayvanlardan evcil ve temiz olsalar dahi uzak durulmalıdır. Evcil hayvanların dışkılarından da bu parazit geçebilir. Hamilelik süresince yediğimiz sebze ve meyveleri iyi yıkamalıyız. Ellerinizi, temizliğinden emin olmadığınız yerlere dokunduğunuzda yıkamayı alışkanlık haline getiriniz. Gebelik öncesi annenin enfeksiyonu geçirmiş olmasının daha sonradan oluşacağı gebeliği için bir tehlike oluşturmak. Bazı hamileliklerde enfeksiyon bebeğe bulaşmasına rağmen bebeğin olumsuz etkilenmediği de görülür.

Toksoplazmanın Tedavisi Nedir?

Hastalığa gebeliğin erken döneminde teşhis konulursa ailenin izniyle ya gebelik sonlandırılır ya da riskler göz önüne alınarak gebeliğe devam edilir. Gebeliğe devam edilme kararı alınırsa derhal antibiyotik tedavisi başlanır. Hastalığın tedavisinde primetamin, spiramisin ve sulfadiazin içeren antibiyotik ilaçlardan faydalanılır. Antibiyotik tedavisi hastalığın şiddetini tamamen önleyemese de en aza indirecektir.

Hamilelikte Kızamıkçık Geçirmek

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Kızamıkçık

Hafif atlatılan bir çocuk hastalığı olmasına rağmen hamile kadının gebeliğin ilk üç ayında kızamıkçık geçirmesi bebek için çok tehlikelidir. Plasenta yolu ile mikropların fetüse (bebeğe) geçmesi sonucu düşüklere, ölü ve anomalili doğumlara, doğan bebekte zeka geriliklerine, konjenital (doğumsal) kalp hastalığına, katarakta (görme bozukluğu) neden olabilir. Kızamıkçık salgınlarında anne adayları dikkatli olmalıdır. İlk aylarda kızamıkçığa yakalanma durumlarında da gebelik sonlandırılır. Bu nedenle hamilelikte her ay bebeğin ve annenin durumu jinekolog gözetiminde kontrol edilmelidir.

Burun Estetiğinde Nelere Dikkat Edilmelidir?

Sponsorlu Bağlantılar:

BURUN ESTETİĞİ YAPTIRIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

Gelişen plastik cerrahi uygulamaları ile birlikte çok başarılı sonuçlar elde edilerek uygulanan burun estetiği ameliyatları, yüz bölgesini ilgilendiren plastik cerrahi operasyonlarının da en çok uygulananıdır. Burun estetiği yaptırma kararının alınmasından ardından öncelikle müdahale için burun bölgesinin en hassas bölgelerden biri olduğunun bilinmesi gerekir. Zira operasyon sonucunda alınacak sonuç, büyük oranda hekimin deneyimine ve becerisine bağlıdır. Ayrıca çoğu zaman düşülen hataların başında burun estetiği ile bir başka kişiye benzemeye çalışmak gelmektedir. Bu aşamada hekimin tavsiyelerinin göz önüne alınması ve her insanın yüz yapısı farklı olduğundan kendi estetiği için uygun olan burun yapısının da farklı olacağının bilinmesi gerekir.
burun estetiğinde dikkat edilmesi gerekenler
Burun estetiği ameliyatları müdahalenin kapsamına göre farklı yöntemler uygulanarak yapılabilmektedir. Konunun uzmanlık gerektirmesi nedeniyle hekimin doğru seçilmesine özen gösterilmesi önemlidir. Ayrıca hekim kadar beraberinde çalışan ekibin de burun estetiği uygulamaları konusunda deneyimli olması gerekir. Burun estetiği operasyonlarının bir “cerrahi müdahale” olduğu akıldan çıkarılmamalı ve müdahale sonrasında karşılaşılabilecek komplikasyonlar konusunda hekimden detaylı bilgi alınmalıdır. Hekime müdahale öncesinde ne istendiği açık ve net bir şekilde anlatılmalı, hekimin de operasyon ile kapsamlı bilgi vermesi istenmelidir. Bu tür ameliyatlarda doktorun tecrübesi ne kadar fazla ise sonuçlar genelde o kadar iyi olur. Burun şekil bozukluğu için ameliyat olmak isteyenlerin operasyon sonrası görsel açıdan görünüşü büyük ölçüde değişecektir fakat doğal bir burun şekli yaptırırsanız sizi uzun zamandır görmeyen tanıdıklarınız ameliyat olduğunuzu bilmiyor ise ameliyat yaptırdığınızı fark etmezler. Tabi burada şekli yamuk değil de daha çok kemerli diye tabir ettiğimiz burun yapılarından bahsediyoruz. Estetik burun ameliyatını KBB operatör doktoru da yapabilir fakat burun ameliyatı sadece düzeltme değil uygun burun şeklinin kazandırılmasıdır. Bu sebeple estetik uzmanı bir operatör doktor tercih etmek daha akıllıca olacaktır. Burun ameliyatının sonuçları bir çeşit sanat eseri olmalıdır.

Burun ameliyatı lokal ve genel anestezi altında yapılmaktadır. Eğer ameliyat sırasında uyanık olmak istemiyorsanız genel anestezi almalısınız. Her durumda hastane ortamında yapılması tavsiye edilir. Lokal anestezi ile yapılan burun ameliyatından sonra saatler içerisinde taburcu olabilirsiniz fakat genel anestezi de hastanede bir gün kalmanız gerekebilir. Lokal ameliyatlar daha ucuza mal olur fakat operasyon sırasında uyanık olmak hastayı ciddi şekilde rahatsız edebilir, hatta gerekli uyuşturma sağlanmazsa hastanın bir miktar acı duymasına sebep olabilir. Bu sebeple kendinize güvenmiyorsanız genel anestezi altında bu operasyona girmelisiniz.

Hamilelikte Verem

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Verem

Verem ya da diğer adıyla tüberküloz hastalığı, insan sağlığını ciddi etkileyen, tedavi edilmediğinde ölüme kadar götüren, çok çabuk bulaşma gösterdiğinden öncelikle aileyi daha sonra da çevreyi tehdit eden bir hastalıktır.

Gebelik süreci anne adayında görülen veremin hızla ilerlemesine yol açar. Bu sebeple verem hastası olan kadın tamamen iyileştiğinden emin olmadan ve doktor raporları ile bunu kesinleştirmeden hamile kalmamalıdır. Tedavide dinlenme ve düzenli ilaç kullanımı şarttır.

Hamilelikte Verem Bebeğe Geçer Mi?

Hamilelik süresince vereme yakalanılacak olursa mikrop fetüse (anne karnındaki bebeğe) geçmez bu sebeple de düşük ve ölü doğumlara neden olmaz. Ancak bebek doğduktan sonra anne ile temas ettirilmemesi gerekir. Erken dönem yani gebeliğin ilk zamanlarında sonlandırılması ise anne sağlığı açısından önemlidir.

Hamilelikte Veremin Tedavisi

Günümüzde verem hastalığı kesin tedavi edilebilir ancak erken dönemde tedavide çok daha kolay sonuç alınır. BCG aşısı anne tüberkülozlu olsun ya da olmasın bebeğe doğar doğmaz yapılması gereklidir. Ancak doğar doğmaz yapılması mümkün olmayan BCG aşıları doğumu müteakip ilk üç ay içinde gerekli testlerden sonra yapılmalıdır.

20 Şubat 2013 Çarşamba

Hamilelikte Kalp Hastalıkları

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Kalp Hastalıkları

Hamilelik süreci ve doğum eylemi kalbin zaten zor olan işini daha da zorlaştırır ve kalbe daha fazla yük getirir. Bu sebeple hamilelik öncesi bilinen bir kalp rahatsızlığı varsa durum gerekli tetkikler yapıldıktan sonra uzman doktora danışılarak hamile kalınmalı, eğer anne ve bebek için risk taşıyorsa hamile kalınmamalıdır.

Hamile kadında normal zamanlarda, yorulma, merdiven çıkma olmadan da nefes darlığı, taşikardi (kalp çarpıntısı) varsa, kolayca yoruluyorsa, kalp rahatsızlığı olabileceğinden uzman doktora gidilmeli ve doktorun önerisi doğrultusunda gebelik sonlandırılmalı ya da hastanede doktor kontrolünde bulundurulmalıdır. Özellikle 28. haftadan sonra kalbin yükü daha da artacağından hasta devamlı hastanede kalmalı ve doğum eylemi tedavinin izlendiği hastanede gerçekleştirilmelidir.

Hamilelikte Sık İdrara Çıkmak

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Sık İdrara Çıkma

Gebeliğin ilk üç ayında ve 9. ayda uterustaki(rahimdeki) değişikliklerin mesane(idrar kesesi) üzerindeki baskısı nedeni ile gebe sık idrara çıkmaktan şikayet eder. Bu durum normaldir. Ancak sık idrara çıkma nedeni, idrar yollarındaki bir enfeksiyon da olabilir. Böyle bir durumda enfeksiyon mutlaka tedavi edilmelidir. Kadının gebelik süresince her zamankinden de fazla üreme organlarının temizliğine dikkat etmesi gerekir.

Gebelikte neden tuvalete sık gidilir? hamilelikte sürekli tuvalet ihtiyacı duymanın sebebi nedir?

Hamilelikte Hepatit (Sarılık) Olması

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Hepatit (sarılık)

Hepatit hamilelikte görüldüğünde ağır seyreder ve plasenta (gebelik kesesi) yolu ile fetüsü etkileyerek düşüklere, erken ve ölü doğumlara neden olabilir.

Bulantı, kusma, iştahsızlık, halsizlik, yorgunlukla birlikte deri, göz akı sarı bir renk alır. İdrar rengi koyulaşır. Hepatitli dönemde kadın gebe kalmamaya özen göstermeli ancak hepatit gebelik içinde başladıysa doğuma kadar geçen sürede doktor kontrolünde ve hastanede bulunmalı ve doğum, uzman doktor kontrolünde gerçekleştirilmelidir. Doğumdan sonra bebekte de hepatit görülebilir. Dinlenme, iyi beslenme ve doktor kontrolünde tedavi şarttır. Doğumdan sonra annede sarılık olmasa bile bazen bebeklerde yenidoğan sarılığı denilen durum ortaya çıkar. Bebekte iştahsızlık, halsizlik gibi sorunlara sebep olan bu durum için bebeğin bir süre hastanede gözlem altında kalıp sıvı ve ışın tedavisi alması gerekebilir.

19 Şubat 2013 Salı

Gebelikte Şeker Yükselmesi

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Şekerin Yükselmesi

Gebelikte gebenin ve fetüsün hayatını tehlikeye atan bir diğer hastalıkta diyabet yani şeker hastalığıdır. Gebelikte şeker, insülin yetersizliği veya yokluğu sonucu oluşan kalıtsal ya da sonradan gebelik sırasında ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Eğer gebe kadın çok fazla yiyiyor, çok fazla su içiyor ve fazla idrara çıkıyor ise ve yakın akrabalarında da şeker hastalığı var ise diyabetten şüphelenmeli ve gerekli tetkikler için doktora gitmelidir. Diyabetli kadının gebeliği düşükler, erken doğumlar, ölü doğumlar, anomalili bebek ya da anne ve bebek ölümleri ile sonuçlanabilir. 4 kg dan iri bebek doğumlarında da annede diyabet aranmalıdır. Diyabetli kadının gebe kalmaması kendisi ve doğacak bebeğinin sağlığı için en iyi olanıdır fakat annenin bebek isteğinin çoğu zaman önüne geçilememektedir. Hasta anne, eğer gebe kalmış ise gebelik doktor kontrolünde sürdürülmeli anne ve bebeğin hayatı riske girecek durumlarda gebelik sonlandırılmalıdır.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Hamilelikte Kansızlık Nasıl Giderilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

HAMİLELİKTE KANSIZLIK NASIL ÖNLENİR?

Hamilelik süresince çeşitli nedenlere bağlı olarak hamile kadında kansızlık (anemi) görülür. Büyük çoğunluğunun nedeni demir eksikliği anemisidir. Fetüsün demire olan ihtiyacı anne tarafından karşılanır. Anne yeterli ve dengeli beslenmez, ek demir ihtiyacını demirden zengin yiyeceklerle ya da demir ilaçları ile karşılamaz ise toplumumuzdaki kadınların çoğunda görülen anemili tablo giderek ağırlaşır. Çeşitli nedenlerle olan kanamalar, enfeksiyonlar, sık doğumlar sonucunda da anemi gelişebilir. Çünkü her doğumda annenin kanındaki hemoglobin düzeyi 2 g kadar azalır. Kandaki hemoglobin düzeyinin 11 g altında olması anemi olarak kabul edilir. Çok düşük anemili tablo ile doğuma girme annenin hayatını riske atar. Anemili kadında yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı görülür. Göz kapaklarının içi beyaz, avuç içleri soğuktur. Gebelikteki anemi sonucunda önlem alınmazsa fetüsün gelişimi olumsuz etkilenir.

Gebe kadının her izlenmesinde kan değerleri takip edilmeli, yeterli ve dengeli beslenmesi önerilmeli ve gebelik süresince demir tabletleri ile takviye yapılmalıdır. Doğumlar, olacak kan kaybı nedeni ile hastanede yapılmalı ve yedek kan hazır bulundurulmalıdır.

İlgili aramalar: hamilelikte kansızlık nasıl giderilir? hamilelikte kansızlık nasıl önlenir? gebelikte anemi nasıl geçer?

Hamilelikte Kabızlığın Bitkisel Tedavisi

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Kabızlığın Bitkisel Tedavisi

İlerleyen gebelikte artan baskı bağırsak hareketlerini azalmasına sebep olur. Bu yüzden doğum zamanına yakınlaştıkça hamilelikte kabızlıktan daha çok şikayet edilir. Uzun süren kabızlıklarda hemoroid vakaları sıkça görülür. Kabızlığın beraberinde getirdiği ıkınma erken doğum eylemini başlatabilir. Her gün aynı saatte tuvalete gitmeyi alışkanlık haline getirme, düzenli beslenme, bol ılık su ve şekerli süt içme, kayısı ve incir kompostosu gibi lifli yiyecekler kabızlığı önlemede yardımcı olur. Gebelik döneminde ishal ve kabızlık için doktora danışılmadan kesinlikle ilaç kullanılmamalıdır. Zaten hamilelik döneminde başgösteren kabızlık şikayetinden kurtulmak için ilaç kullanmak gerekmez. Yeterince sıvı almak ve lifli gıdalar almak çoğu kez yeterli olur. Bunun için hamilelik diyetlerine tam olarak hakim olan bir diyetisyenden de yardım alabilirsiniz.

Hamilelikte Bulantı ve Kusma Ne Kadar Sürer?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Bulantı ve Kusmalar

Bazı gebelerde sabahları bulantı ve kusmalar gebeliğin 5-20. gününde başlayıp 2-3 ay sürebilir. Bu durum normaldir. Yeteri kadar yiyecek alamama, günde üç defadan fazla kusma anne ve karnındaki bebek için zararlı olabilir. Bazen bulantı ve kusmalar o kadar şiddetli olur ki hastanede tedaviye gerek duyulur. Bu durumda sıvı kaybı ve yiyecek ihtiyacı serumla karşılanabilir.

Bulantının hafif durumlarda ise sabahları tuzlu bisküvi, çubuk kraker ya da leblebi yemek faydalı olabilir. Bunun dışında yemek kokularından ve kötü kokulardan uzak kalmak yeterli olabilir. Gebeliğin 3-4. ayında genelde bu bulantı ve kusma şikayetleri son bulur. Doğuma kadar bulantı ve kusmanın devam etmesi çok ender görülen bir durumdur. İleri haftalarda bir kaç kez daha kusma görülmesi de olağan bir durumdur.

İlgili aramalar: hamilelikte bulantı ne kadar sürer? hamilelikte kusma kaç ay devam eder? gebelikte bulantı ve kusma kaçıncı aya kadar sürer?

Gebelik Süresince Riskli Durumlar

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelik süresince karşılaşılabilecek riskli durumlar şunlardır:

• Vaginal kanama (İlk altı aydan önceki kanamalar düşüğün, 7-9 aydaki kanamalar erken doğumun habercisi olabilir.)

• Gebelik süresince anne adayında ağırlık artışının olmaması ya da aşırı artışın görülmesi.

• Gebelik süresince anne adayının ya da bebeğin hayatını etkileyecek kaza geçirilmesi.

• Gebelik süresince doktora danışılmadan ilaç kullanılması.

• İlk üç ayda röntgen filmi çektirme ya da radyasyona maruz kalma, viral enfeksiyon geçirme.

• Yetersiz ve dengesiz beslenme.

• Ağır fiziksel yorgunluk, psikolojik rahatsızlık.

• Şeker, anemi, üriner enfeksiyon vb. akut ya da kronik hastalıklar geçirme.

• Toksoplazma, eklamsipre eklamsi, trombo filebit.

• Polihidramnios, plasentanın erken ayrılması vb.durumlar.

Gebelik süresince karşılaşılabilecek riskleri ve olumsuz etkilerini en aza indirebilme, gebelik süresince sağlık personeli kontrolünde olabilmesi ile mümkündür. Anne ve çocuk sağlığı ile aile planlaması merkezleri gebelik izlemesi programları çerçevesinde bu hizmetleri ücretsiz vermektedir. Her anne adayının gebelik süresince en az ilk ayda ve 6,7,8 aylarda bir kez, 9. ayda 15 günde bir sağlık personeli tarafından muayene edilmesi ve gerekli tahlillerini yaptırması gerekir. Bu kontroller doğumun seyri konusunda da hem anne adayını hem de sağlık personelini bilgilendirecektir.

Hamilelikten Önce Hamileliği Zorlaştıran Nedenler

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikten Önce Hamileliği Zorlaştıran Nedenler Nelerdir?

• Anne yaşının 20' den küçük, 34 'ten büyük olması

• Sık doğum yapmış olma (doğum aralarının 2 yıldan az olması)

• Çok doğum yapmış olma (4 veya daha fazla gebelik)

• Daha önceki gebeliklerle ilgili kötü hikayenin bulunması (çoğul gebelik, dış gebelik, düşük, ölü doğum, anomalili bebek, düşük doğum ağırlıklı bebek, yeni doğan ölümü)

• Anne adayının boyunun 150 cm.den kısa olması

• 4 kg'dan ağır bebek doğumu

• Daha önceki doğumların çok hızlı yada cerrahi olması, güç olması

• Kan uyuşmazlığı

• Anne adayının gebelik öncesi şeker, anemi, kronik enfeksiyon, kalp damar hastalıkları vb. hastalıklarının bulunması

• Akraba evliliği

• Uterustaki yapısal şekil bozuklukları


Hamilelikte Toprak Yemek

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Toprak Yeme İsteği

Gebeliğin ilk aylarında çoğu gebede bulantı, kusma, iştahsızlık, bazı gıdalara aşırı istek veya reddetme görülür. Gebenin tükürük salgısındaki artış bulantıya neden olabilir. Bulantı ve kusmalar daha çok sabahları görülür. Bazen de gün boyu devam eder. Her bulantı, kusma ile sonuçlanmaz. Bazı gebeler de midede yanmadan şikayet ederler. Gebe kadınlar özellikle gebeliğin sonlarına doğru kabızlık ve buna bağlı olarak hemoroidden (basur) şikayet edebilirler.

Gebenin beslenmesi sindirim sistemindeki bu problemlerden etkilenirken, gebenin düzenli beslenmesi ve şikayetlerine dayalı beslenmesini düzenlemesi olumsuzlukları en aza indirecektir. Bazı gebelerde alışılmış olmayan kil, toprak, kireç vb. şeylerin yenildiği görülür. Anemi veya mineral maddelerin eksikliği bu davranışın nedeni olabilir. Kan tetkikleri yapılarak bu toprak yeme isteğinin nedeni araştırılmalıdır. Eğer kansızlıkla ilgili bir durum ise doktorunuz gerekli kan ilaçlarını reçete edecektir. Gebelerin bir kısmında da aş erme görülür. Aş erme çoğu kez o dönemde bulunmayan veya temini güç yiyeceklerin gebe kadın tarafından arzu edilmesi veya bazı yiyecek maddelerine karşı aşırı istek duyulmasıdır.

İlgili aramalar: hamilelikte toprak yeme isteği neden olur? gebelikte toprağa aşermenin nedeni nedir?

Mavi Bebek Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

MAVİ BEBEK SENDROMU HASTALIĞI (FALLOT TETRALOJİSİ)

Doğuştan olan bir kalp bozukluğudur. Akciğerlere pompalanan kanın bir kısmının sol kalbe geçmesine bağlı olarak bu tablo gelişir. Bebeğin teni mavimsi, morumsu bir renge bürünür. Tedavi edilmezse ölümcül olabilecek bir hastalıktır. Tenin mavi rengi almasının nedeni; kandaki oksijen miktarının normalden az olması ve kirli kanın temiz kanla birlikte dolaşıma karışmasından ileri gelmektedir. Kirli kan damarlarda dolaşınca bebeğin teni de mavimsi bir renk alır.
mavi bebek, fallot tetralojisi
- Bebek fazla hareket ettiği zaman morarır.

- El parmaklarının uçları şişer ve yuvarlaklaşır(çomak parmak).

- En küçük hareketler bile bebeği yorar, zor nefes almasına sebep olur.

- Çocuk büyüdükçe solunum zorluğu artar.

- Çömeldiği zaman daha kolay nefes aldığını keşfeden çocuk, sık sık bu pozisyona gelir.

Günümüzde mavi bebek hastalığı denilen bu rahatsızlık ameliyatla, başarıyla tedavi edilmektedir. Yapılan açık kalp ameliyatı sonrası çocuğunuzun cildi doğal pembe görünümüne gelir. Bu hastalıkta erken tanı önemli olduğu için şüpheli durumda derhal bir Çocuk Kardiyoloğuna çocuğunuzu muayene ettirin.

17 Şubat 2013 Pazar

Hidrosefali Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

HİDROSEFALİ



Beyinin içerisinde birçok işlevi yerine getiren bir sıvı bulunur. Buna beyin-omurilik sıvısı ya da kısaca BOS denir. Tıpkı bebekleri anne karnında darbelerden çarpmalardan koruyan gebelik suyu (amnios sıvısı) gibi en önemli görevi beyini çarpmalara, darbelere karşı korumaktır. İşte bu beyin-omurilik sıvısı tümör, tıkanıklık ve emilim azlığı gibi bazı sebeplerle aşırı birikerek kafatasının şeklini gözle görünür bir biçimde bozabilir. Ortaya çıkan bu tabloya hidrosefali diyoruz. Doğuştan ya da doğumdan sonra görülebilir. En belirgin özelliği az önce de dediğimiz gibi sıvının kafatası içinde birikmesi ile oluşan kafanın şeklinde ki aşikar bozukluktur. Bundan dolayı kafa şeklinde herhangi bir anormallik görüldüğünde mutlaka doktora gitmek gerekir. Bu hastalık tedavi edilmezse sonunda zeka geriliği ortaya çıkacaktır.

Gebelikte Göğüslerde Hassasiyet

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Göğüslerde Hassasiyet Görülmesi

Birçok kadın adet kanaması öncesi göğüslerinde şişlik, ağırlık ve dolgunluk (hassasiyet) hisseder. Gebelikte ise östrojen ve progesteron hormonlarının kandaki artışına bağlı olarak bu şişlik ve ağırlık daha fazla ve kalıcıdır. Memelerdeki büyüme gebelik ilerledikçe artar. Cilt gerginleşir, ince damarlar görünür hale gelir. Bazen de çatlamalar görülür. Memelerde hassasiyet artar. Acıma ve sızlama hissedilir. Meme uçları büyür ve rengi koyulaşır. Meme başı çevresindeki areol adı verilen renkli bölge biraz daha genişleyerek rengi koyulaşır. İlk aylardan sonra gebelik süresince hafif bir sıkmayla meme ucundan sarımtırak sıvı gelebilir. Memelerdeki süt kanalları geliştiği ve hormon dengesinde değişiklik olduğu için bu büyüme, ağrı, hassasiyet gebelik süresince olağan bir durumdur. Nemlendirici bir krem kullanarak ve gün boyunca yeterli sıvı alarak göğüslerin, vücudun nem dengesini korumak gerekir. Gebelik boyunca meme bakımı ve temizliğine önem vermek gerekir.
Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Adet Kanaması Görülür Mü?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Adet Kanaması Görülür mü?

Adet görmesi düzenli olan bir kadın beklenen adet kanamasının başlamaması, 2-3 gün gecikmesi halinde gebelik olasılığına da açık ise gebe kalmış olabileceğini düşünür. Her adet kanaması gecikmesinin nedeni gebelik değildir. Çeşitli enfeksiyonlar, metabolik bozukluklar, anemi (kansızlık), iklim değişiklikleri, psikolojik bozukluklar, aşırı sıkıntı ve üzüntüler de hamilelikte adet kanamasının gecikmesine neden olabilir.

Beklenen adet kanamasından 10-15 gün geçmedikçe ve diğer belirtilerle de desteklenmedikçe gebelik olasılığına şüphe ile bakılmalıdır. Bazı nadir durumlarda gebelikle beraber 1-2 ay bazen de gebelik süresince adet kanaması devam eder. Bununla beraber adet kanamasının görülmediği loğusalık ve menopoza giriş dönemlerinde de gebelik görülebilir.

Gebeliğin başlangıcı, genellikle son adet kanamasının başlangıç günü olarak kabul edilir. Bu da fertilizasyondan (döllenme) yaklaşık 2 hafta öncedir. Doğum zamanını güvenli hesaplanabilmesi ve gebelik süresinin doğru tahmini açısından adet dönemlerinin düzenli kaydedilmesi önem taşır.

İlgili aramalar: hamilelikte adet olur mu? gebelikte adet görülür mü?
Sponsorlu Bağlantılar:

16 Şubat 2013 Cumartesi

Gebelik Testleri Güvenilir Mi?

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelik testleri güvenilir midir?

Gebelik önceleri çeşitli tavşan, fare, kurbağa gibi çeşitli laboratuvar hayvanlarından yararlanılarak teşhis edilmeye çalışılırdı. Gebe kadının idrarı bu hayvanlara enjekte edilir ve belirli süre beklendikten sonra yumurtalıklarındaki durum değerlendirilirdi. Daha sonra duruma göre kadının gebe olup olmadığına karar verilirdi. Gebelik reaksiyonlarında verilen idrar, test hayvanların yumurtalıklarının olgunlaşması yanında uterus büyümesine ve ovumların oluşmasına neden olur. Testlerin süresi ve güvenirliliği uygulanan test tipine bağlıdır. Günümüzde eczanelerde satılan çeşitli test preperatlarının uygulaması oldukça basittir. Doğru uygulandığında oldukça güvenilir sonuç verirler. Bütün bu testlerin güvenirliği %90 dolaylarındadır. Bunların çoğunun hareket noktası gebe kadının idrarında özellikle ilk 100 günde gittikçe artan ve sonrada azalan H.C.G diye bilinen koryonik gonadotropin hormonunun tahlillerde aranmasıdır. Bu hormon idrarla birlikte atıldığından, yapılan gebelik testlerinde amaç, idrarda bu hormonun aranmasından ibarettir.
Sponsorlu Bağlantılar:

Hamile Olup Olmadığımızı Nasıl Anlarız?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamile Olup Olmadığımızı Nasıl Anlarız?

Gebelik yaklaşık 280 gün süren doğal bir olaydır. Geçen bu sürede zigot gelişerek bir canlı oluşturur. Bu büyüme sürecinde her değişiklik anneyi etkileyecek aynı zamanda annenin her davranışından cenin (fetüs, anne karnında yapılanma sürecindeki bebek) etkilenecektir. Sağlıklı bireyler yetiştirmek fetüs için en elverişli doğal çevreyi oluşturmakla mümkündür. Bu da anne adayının konu ile ilgili yeterince bilgilenmesine ve bildiklerini uygulamasına bağlıdır.

Gebelik Belirtileri

Kadın üreme hücresi ovum ile erkek üreme hücresi spermin birleşmesinden sonra oluşan yeni hücre zigottan dışarıda yaşamaya hazır bir canlı oluşuncaya kadar uterus içinde geçirdiği sürede anne adayında da birtakım değişmeler görülür. Anne adayı kendinde hissettiği bazı değişikliklerle gebe olduğunu düşünebilir. Ancak belirtiler arttıktan, en önemlisi gerekli laboratuvar tetkikleri yapıldıktan sonra gebe olduğunu kesin olarak öğrenir. Anne adayı gebe olduğunu ne kadar önce öğrenirse gerekli sağlık kontrollerine ve bakımına o kadar erken başlar ki bu da anne ve çocuk sağlığı için son derece önemlidir.

Gebelik belirtileri şöyle sıralanabilir:

1. Gebenin hissettiği ve gözlemlediği belirtileri:

• Menstrüasyonda gecikme görülür.
• Yorgunluk ve halsizlik görülür.
• İdrara çıkma ihtiyacı artar.
• Memelerde sızı, dolgunluk ve ağırlaşma hissedilir.
• Bulantı, kusma ve aşerme görülür.
• Üreme organlarında damarlaşma, şişkinlik ve renginde koyulaşma-morarma görülür.
• Yüzde ve karında lekelenme görülür.

2. Gebeliğin kesin belirtileri:

• Kesin teşhis laboratuvar tetkik sonuçları ile elde edilir.
• Ultrasonografi cihazı yardımıyla 2-3 haftalık gebelikler teşhis edilebilir.
• Uzman doktor vajinal muayene ile yaklaşık 2 aylık gebeliği teşhis edebilir.
• Fetüs hareketleri 4. aydan sonra anne tarafından, 5. aydan sonra dışarıdan dokunarak hissedilir.

Kadınlar bu belirtilerden bir veya birkaçına dayanarak gebe olduğunu düşünmeli ve kesin karar için hemen beklenen mestrüel kanamadan 10-15 gün geçtikten sonra tahlil yaptırmalıdır. Sonuç gebeliği göstermiyorsa bir hafta sonra tahlilleri yenilemeli, durum gebeliği kesinleştirmiyorsa bu değişikliklerin nedenleri araştırılmalıdır.
Sponsorlu Bağlantılar:

Kırmızı Elmanın Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

ELMANIN FAYDALARI

Dünyanın en çok tüketilen meyvesi olan elma, yaklaşık olarak 25 farklı türe sahiptir. Anayurdu asya olan elma, ülkemizde de birçok farklı çeşidiyle yetiştirilmekte ve tüketilmektedir. Tam anlamıyla büyük bir vitamin kaynağı olan elma, C, B1, B2, PP, B5 ve E vitamini içermektedir. En önemli vitaminlerden biri olan C vitamini elmanın kabuğunda ve kabuğunun hemen altında yoğun olarak bulunmaktadır. Bu nedenle elmayı kabuğuyla tüketmek tavsiye edilmektedir. Elmayı kabuğuyla yemenin bir diğer önemli faydası ise yüksek lifli yapısı ile sindirimi kolaylaştırmasıdır.
kırmızı elmanın faydaları
Kas yapısına ve sinir sistemine olumlu etki yapmasıyla, vücuttaki hücrelerin iyi çalışmasına ve dokuların sağlığına katkıda bulunmasıyla, hücrelere sağladığı enerji ile vücuda enerji vermesiyle, saça ve deriye sağlık kazandırmasıyla elma eşsiz bir sağlık kaynağı olarak görülmektedir. Ayrıca bu meyve antioksidan özelliği ile cildin yaşlanmasını da geciktirmektedir.

İçinde bulundurduğu birbirinden yararlı vitaminlerin yanı sıra magnezyum, fosfor, potasyum, kalsiyum, demir, çinko ve manganez gibi birçok etken maddeyle de insan sağlığına büyük katkı sağlamaktadır.

Kasların formunun korunmasına, böbreklerin temizlenmesine, yüksek tansiyonun önüne geçilmesine ve kan şekerinin kontrol altında tutulmasına katkıda bulunan elma, romatizma ve gut hastalığına da iyi gelmektedir. Ayrıca kötü kolesterolü düşürürken, iyi kolesterolü arttırmaktadır. Kan basıncını da düzenleyen elma, diş sağlığı için de bir hayli faydalıdır. Bağırsak paraziti sorunu yaşayanlar için de düzenli tüketildiği zaman, bu sorun için etkili bir çözüm olan elma, bağırsak parazitlerini temizlemektedir.

Görüldüğü gibi elmanın faydaları, insan sağlığına saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Fiyat olarak da bir hayli uygun olan bu meyveden haftada en az beş adet tüketilmesi uzmanlar tarafından önerilmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar:

Alkol Koması Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

ALKOL KOMASI NEDİR?

Alkol zehirlenmesi ile sıkça karıştırılan alkol koması, zehirlenme halinden daha farklı ve çok daha ciddi sonuçlar doğurabilme potansiyeline sahip olan bir durumdur. Alkol zehirlenmesi kandaki alkol seviyesinin belirli bir miktarı aşması, kişinin düşünce ve davranışlarında normal dışı durumlar yaşanmasıdır. Oysa alkol komasında kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte alkol zehirlenmesi duvarı çok daha fazla aşılmakta ve kanda kişinin komaya girmesine neden olacak kadar yüksek bir alkol seviyesi bulunmaktadır.

Kandaki alkol oranıyla ilgili kesin bir tanımlama yapmak her insanın farklı bir fizyolojiye sahip olduğu düşünüldüğünde mümkün olmasa da yaklaşık olarak bir değer vermek gerekirse, kandaki alkol oranının 300 ml. üzerine çıkmasının alkol koması için tehlikeli sınıra yaklaşıldığının söylenmesi için yeterli olacaktır. Kişinin bilincinin tamamen kapanmasına neden olan alkol koması durumu aslında “alkol zehirlenmesi ile ölüm arasındaki ince çizgiyi tanımlamak için kullanılan bir tabirdir”. Zira alkol zehirlenmesinin görülmesinin ardından alkol koması durumunun yaşanması söz konusu hale gelmekte ve komanın da son aşamasında kişi yaşamını yitirmektedir. Alkol komasına giren bir kişiyi uyandırmak çoğu zaman zorlu bir uğraş haline dönüşebilir. Bu tür durumlarda vakit kaybetmeden kişiyi en yakın sağlık kurumuna götürmek gerekir.
Sponsorlu Bağlantılar:

Akrep Sokmasında Ne Yapılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Akrep Sokması Durumunda Yapılması Gerekenler

Akrep; sıcak ve nemi seven bölgelerde yaşayan zehri mevcut olan bir tür böcekgillerden bir varlıktır. Zehir taşımasından dolayı bu böcek türünün insanı ısırması veya sokması tabiriyle zehrini aktarmasıyla hastalık başlayabilmektedir. Akrebin ısırması veya sokması durumunda yapılması gerekenler ise şunlardır;

Isırılan veya sokma işleminin gerçekleştiği bölgenin alt ve üst kısımlarını belirleyerek buraları ip veya bezlerle sıkıca bağlamak gerekir. Akabinde akrebin ısırdığı veya iğne yardımıyla soktuğu bölge parmaklar arasına alınarak güzelce sıkılmalı ve buradan kan dışarıya akıtılmalıdır. Burada yapılması planlanan amaç kanın dışarıya akıtılması neticesinde kan içerisinde bulunan/kana karışan akrebin zehrinin vücut dışına atılmasıdır. Bu sayede zehrin kana karışmasıyla tüm bölgelere ulaşabilmesi kanın akıtılması sayesinde önlenebilmektedir. Bu işlemin ardından amonyak gibi zehre iyi gelecek bir takım kimyasallar sürülebilmektedir. Fakat ne sürdüğünüzü iyi bilmelisiniz ki aksi takdirde kaş yaparken göz çıkartmayınız.

Alerjinin Belirtileri Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Alerji Hastalığı Nedir?

Alerji rahatsızlığı, kişinin bünyesinin bazı cisimlere, bazı gıda türlerine ve hava şartlarına (sonbahar – ilkbahar) dönemlerinde ağaç polenlerin dökülmesi vb. nedenler örnek gösterilerek yaşanılan ve vücutta meydana gelen kaşıntılar, şişmeler ve kırmızılıklar gibi görsel anlamda cilt ve deriyi tahriş ederek görülebilen bir hastalık türüdür. Tamamen kişinin bünyesine göre hastalığın seyir etmesinden dolayı herkeste farklılıklar ortaya çıkabilmektedir. Kimilerinin hafif geçerken, kimilerinin de çok ağır alerjik rahatsızlıkları yaşanabilmektedir.

Alerjinin Belirtileri Nelerdir?

Alerjik rahatsızlık, şiddetli kaşıntılar ve bunu müteakiben kırmızılıklar ve şişliklerin ortaya çıkması, deri de ve cilt yapısında meydana gelen tahrişlenmeler olarak yaralara kadar dönüşebilmektedir. Fakat hava şartlarına bağlı olarak ortaya çıkan alerjik hastalık, astım olarak da nitelendirilir. Ve astım nefes darlığını ifade ettiğinden dolayı alerjik hastalığın en önemli boyutu olmaktadır. Alerjik rahatsızlıkta ortaya çıkan astım durumu, havanın her türlü şartlarından etkilenebilmektedir ve bunun haricinde de toz ve duman gibi faktörlerde nefes kısıtlayan alerjik rahatsızlığın belirtilerindendir.

15 Şubat 2013 Cuma

Hurmanın Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

HURMANIN FAYDALARI

Özellikle ramazan aylarında çok tüketilen meyvelerden biri olan hurma, adeta oruç açılması için kullanılan bir meyvedir. Hurma birçok farklı sağlık sorununa da engel olmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda, hurmanın kalp ve damar hastalıklarını engellediği saptanmıştır. Hurma oldukça lifli bir yapıya sahiptir. Yapısında sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve fosfat gibi mineraller bulunan hurma, düzenli tüketimi sonucunda kanseri önleyici etki göstermektedir.
hurmanın faydaları, hurmanın yararları
Zengin protein kaynağı olan hurma, protein, yağ ve karbonhidratı bir arada bulunduran tek meyve olarak da dikkat çekmektedir. Vücudun geçen zamanla birlikte yıpranması doğanın gereği olsa da hurma yaşlanma belirtilerini azaltmaktadır. Cilt açısından eşsiz bir fayda sağlayan hurma, ciltteki güneş lekelerini ve gebelik nedeniyle oluşan cilt bozukluklarını önler. İçerdiği demir ile, vücutta kansızlık sorununa çare olan bu meyve, B1 ve B2 vitaminleri ile karaciğeri kuvvetlendirmektedir. Boğaz enfeksiyonları sonucu oluşan boğaz ağrıları ve öksürük durumunda hurma tüketimi bu sorunu çözmektedir.

Bol miktarda fosfor ve kalsiyum içermesi nedeniyle kemik hastalıklarına karşı da koruyucu olan hurma, yalnızca ramazan aylarında değil, sürekli olarak tüketilmesi gereken bir meyvedir. Hurma içindeki şeker sayesinde vücuda enerji vererek yorgunluğu da almaktadır. Her ne kadar hurmanın şeker oranı yüksek olsa da kilo aldırmamaktadır. Her gün düzenli hurma tüketimi günlük vücut yorgunluğunun atılmasına ve stresten uzaklaşılmasına yardımcı olmaktadır.

Kalça Çıkığı Nasıl Belli Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

BEBEKTE KALÇA ÇIKIĞI

Kalça çıkıklığı durumu bebeğin doğduğu esnada zaten var olabileceği gibi, zor doğum şartlarına bağlı olarak (bebeğin zor çıkarılması gibi), doğum sırasında da ortaya çıkabilir.

Kalça çıkığına özellikle evde yapılan doğumlarda daha sık rastlanır. Bu da genellikle doğumu yaptıran kişilerin bilinçsiz hareketlerinden kaynaklanır. Doğuştan kalça çıkıklığı ya da doğuştan kalça çıkması denilen bu sorun eğer erken dönemde farkedilmez ve tedavi edilmezse, ciddi bir şekilde yürüme bozukluğu ortaya çıkar.

Kalça çıkığı nasıl belli olur?
bebekte kalça çıkığı nasıl anlaşılır
- Bebeğinizi yatağın üzerine düz bir şekilde yatırdığınızda kalça çıkıklığının olduğu bacağı diğerinden daha kısa düşecektir.
- Bebeğinizin bacaklar serbest halde iken çıkık olan bacağa dışa dönük olarak duracaktır.
YAZININ DEVAMINA GİT

Sponsorlu Bağlantılar:


- Bacaklarını yan yana düz bir şekilde bitiştirdiğiniz zaman kalça ile birleştiği yerlerin iç kısımlarında bulunan kıvrımlar birbiri ile aynı hizada (simetrik) olmaz.
Eğer çocuğunuzun bacaklarında bir sorun hissediyorsanız mutlaka bir ortopedi uzmanına götürerek muayenesini yaptırın. Doktor tarafından erken teşhis edilerek tedavi edilmesi halinde, ileri yaşlarda herhangi bir sıkıntı ortaya çıkmayacaktır.

Mongolizm (Mongol Bebek) Nasıl Anlaşılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

MONGOLİZM

Zeka geriliği ve vücutta bazı kusurlarla kendini gösterir.

Mongolizm nasıl anlaşılır?
mongoloid baby, mognolian baby
- Yüz yassı ve oval şekildedir.
- Gözler, japon bebekler gibi, çekiktir.
- Baş, önden yuvarlak göründüğü halde, arkadan yassıdır.
- Parmaklar kısa ve künttür.
- Kulak kepçelerinde şekil bozukluğu vardır.
- Burun kalkık, dil iridir.
- Ayakta birinci ve ikinci parmaklar arasındaki açıklık normalden geniştir.
- Avuç içi çizgilerle dolu olup, maymun eline benzer.
- Kaslar zayıf, vücut direnci de düşük olduğundan sık hastalanır.
- Bu hastaların yaklaşık üçte birinde kalp rahatsızlığı görülür.
- Beyinleri normalden küçük ve iyi gelişmemiş olduğundan zeka geriliği vardır.
- Yürüme ve konuşmayı çok geç öğrenirler.

Mongolizmin Tedavisi Var Mıdır?

Mongolizmin kesin tedavisi henüz bulunamamıştır. Bu bebeklerden çok azı hayatta kalır. Hayatta kalanları da bakıma muhtaç halde hayatını devam ettirmek zorundadır.
Sponsorlu Bağlantılar:

14 Şubat 2013 Perşembe

Addison Hastalığı Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Addison Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Addison terimi, böbrek üstü bezlerdeki yetmezlikleri veya bu bezlerin yaptıkları işleri yavaşlatması veyahut hiç yapmamaya başlamasını ifade etmektedir. Böbrek üstü bezlerdeki yetmezlikler veya işlevlerini yapmamaları neticesinde önemli olan şu hormonlar; adrenalin, aldesteron, cinsel işlevli hormonlar, kortizol ve noradrenalin vb. üreyemedikleri için görevlerini yerine getiremezler.

Kolesterol, böbrek üstü bezlerdeki çeşitli hormonların ana maddesi olarak belirlenmiştir. Bu nedenledir ki kolesterol ana madde olduğu için kimyasal gelişmeler neticesinde hormoncuklara dönüşüm işlemini gerçekleştirmektedir. Kimyasal tepkimelerin oluşumu için ana madde kolesterolün gerekliliği kadar çok sayıdaki enzimlerinde önemi oldukça büyüktür. Enzim sayısı veya miktarındaki olumsuz gelişmeler neticesinde üretim faktör zinciri bozularak halkalardaki şekil değişikliklerine ve dolayısıyla da hormonların üreyememesine ve işlev görememesine sebep olacaktır.

Addison bulguları, böbrek üstü bezlerdeki üç katmanda da ortaya çıkması neticesiyle hormonal eksiklik olarak böbrek üstü bezleri yetmezliği şeklinde nitelendirilir. Eğer ki Addison bulguları, yüzdelik dilimin 70 ila 80 değerlerine kadar ulaştıysa da bunun Koch Basili sebebiyle böbrek üstü bezlerinin veremi hastalığını ifade etmektedir.

Addison Rahatsızlığı Belirtileri ise; Böbrek üstü bezlerdeki şekil bozuklukları ve peynire benzeyen yapıya sahip olarak iki torbacık şeklini alması gibi doktorun görebileceği belirtilerdir. Ayrıca böbrek üstü bezlerin verem şeklinde hastalığa dönüşmesiyle dokulardaki parçalanmalar meydana gelebilir ki buda yüzdelik dilimde 90 MA değerine kadar yayılmasını gerektirir. Fakat tüm bunlara rağmen böbrek üstü bezlerinin yapabileceği üretim miktarının fazlaca olmasıyla yedeklemesinin de bol miktarda yapıldığı bilinmelidir. İşte asıl nokta bu rahatsızlığın belirtilerini gözlemleyebilmek için bütün hormonlarınıza fazlaca yüklenmeli ve bu neticede bazı hormonların işlevini yerine getiremediğini gözlemleyebilirsiniz.
Sponsorlu Bağlantılar:

Alzaymır (Alzheimer) Hastaları Nasıl Beslenmelidir?

Sponsorlu Bağlantılar:

ALZAYMIR HASTALARI NASIL BESLENİR?

Alzaymır hastaları, hastalığın ilerlemesiyle birlikte yemek seçmeye başlarlar. Bu hastalarda tatlı yiyeceklere düşkünlük görülür. Hastalığın giderek ilerlemesi sonucu hasta yediklerini çiğnerken ve yutarken zorlanmaya başlar. Bu da hastanın daha yumuşak ve genellikle tek tip yiyeceklere yönelmesine yol açar. Hastalığın ilk evresinde hastanın çatal, bıçak gibi sofra aletlerini kullanma becerisi pek zarar görmediğinden bunları kullanarak yemeklerini yiyebilirler. Fakat hastalığın orta evresine gelindiğinde çatal ve bıçak kullanma becerisi azalır ve hasta açısından ilerlemeye devam eden sıkıntılı bir süreç başlar.

Alzaymır hastalığının orta evresinden sonra hastalar kaşık kullanarak yiyebilecekleri ve daha kolay çiğneyip sindirebilecekleri yumuşak yiyecekleri tercih etmelidirler. Alzaymır hastaları karbonhidrat, protein ve sebze içeriğine sahip çorbaları kolaylıkla ve severek içebilirler. Vücudunun ihtiyacı olan maddeleri de kendisine verebilmek açısından çorbalar alzaymır hastaları için önemli bir yere sahiptir. Süt, ayran ve yoğurt gibi gıdaları almalıdır. Yemesi açısından zorlanacağı et yemeklerinden, soluk borusuna kaçabilecek taneli yiyeceklerden uzak durmalıdırlar. Alzaymır hastaları için özel olarak hazırlanmış yaşlı mamaları vardır. Bunlar alzaymır hastaları için gerekli olan bütün vitaminleri ve mineralleri ihtiva ettikleri için kullanılabilirler.
Sponsorlu Bağlantılar:

Demans Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Beynin; bilgiler, davranışlar ve günlük hayatı devam ettirme gibi konularda yetersiz kalmasıdır. Demans, ilerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan bir durumdur ve genel olarak 50 yaşın üzerindeki kişilerde görülür. Yavaş yavaş ilerler ve kişinin giderek hayatını zorlaştırır. Demansın en belirgin belirtisi unutkanlıktır. Bunun dışında konuşmada, beceride, atılımda yetersizlikler ortaya çıkar. Kişilikte ve davranışlarda değişiklikler gözlenir. Bağımsız birey özelliğini kaybetmeye başlar ve giderek başkalarına daha fazla muhtaç duruma düşülür.

Pompa İle Anne Sütü Sağma

Sponsorlu Bağlantılar:

Süt Pompası (Trilin)

Anne sütünün suni olarak yani pompayla boşaltılması da öğrenilmelidir. Burada en çok dikkat edilmesi gereken husus, temizlik ve hijyendir. Sütün sağılmasından önce eller ve göğüs iyice temizlenir. Pompanın göğüse dokunan tüm parçaları, kullanma işi tamamlandıktan sonra yine özenle temizlenmeli ve 10 dakika süreyle kısık ateşte kaynatılmalıdır. Kaynatılan parçalar herhangi bir şeyle kurulanmadan kendiliğinden kurumaya bırakılmalı, sonra kızgın sıcak ütülenmiş bir beze sarılıp tekrar kullanılıncaya dek saklanmalıdır. En kolay ve masrafsız sterilize etme yöntemlerinden birisi budur.

Gerekli Olan Pompayı Seçmek: Elverişli bir el pompası eczanelerden sağlanabilir. El pompasında, sağılan sütün pompanın lastik kısmına sıçramamasına özellikle dikkat edilmelidir, çünkü lastik pompa kaynatılamaz.

Bebeği Emzirmede Önemli Kurallar

Sponsorlu Bağlantılar:

Emzirme Tekniği

Genç anneler ilk emzireceği anı heyecanla beklerler. İlk kez emzirecekleri için acaba başarılı olacak mıyım diye düşünürler. Fakat tatlı heyecanın dışına kaçarak bu konuyu fazla heyecan yaparak abartmamalı, doğal karşılamalıdır. Doğumdan sonra ebe ya da hemşire; anneye gereken emzirme bilgisini vererek yardımcı olabilir.

Anne ilk günlerde yattığı yerde meme verir. Bunun için hafifçe yan yatar ve yattığı taraftaki memesini verir. Bebek, yüzü memeye dönük olarak yatar. Bu sırada bebeğin başı, annenin dirseğinin iç kısmındaki bir yastığa dayanır. Anne, göğsünü, serbest kalan elinin baş ve işaret parmağıyla meme süngerinin biraz altından tutar, meme başını bebeğin ağzına verir, diğer dört parmağıyla da göğsünü, alttan hafifçe kaldırır ve başparmağıyla meme süngerinin üst tarafından hafifçe bastırır. Bebeğin dudaklarının meme başına dokunmasıyla bebek, içgüdüsüyle (emme refleksi) hemen ağzını açar ve emmeye başlar. Emzirme sırasında, bebeğin burun deliklerinin memeyle kapanmamasına dikkat etmelidir. Annenin ve bebeğin bazı beceriksiz hareketleri ebenin ya da hemşirenin uyarılarıyla hemen giderilir.

Anne ayağa kalkabiliyorsa, oturarak meme verir. Bunun için anne, isteğine bağlı olarak meme verir. Anne, arkalıklı bir sandalyeye oturur, kucağına temiz bir bez serer, sonra bebeği kucağına alır. Bebeğin başı yine annenin dirseğinin iç kısmındaki yastığa dayanır. El tutuşları yatar vaziyetteki meme verişte tarif edildiği gibidir.

Emziren anne, ayaklarının altına bir tabure alırsa, daha rahat eder. Bu takdirde aşağıya doğru fazlaca eğilmesini önlemiş olur ve sırt ağrılarından şikayeti kalmaz.

Emzirmede Önemli Kurallar:

1. Emzirmede önce eller iyice yıkanmalıdır.

2. Bebek emzirmeye alınmadan önce göğüs başları silinip dikkatle temizlenmiş olmalıdır.

3. Göğüsler her emzirmede tamamen boşaltılmalıdır. Eğer bebek, göğüsleri boşaltamıyorsa, emzirmeden sonra göğüsler, göğüs pompası (trilin) ile boşaltılmalıdır.

4. Bebek, yirmi dakikadan fazla emmemelidir. Bu süreyi aştığında bebeğin fazladan süt alma olasılığı yoktur. Süt miktarının büyük bir kısmı, ilk 5-10 dakika içinde emilir. Bebek, yirmi dakikadan sonra emmez, sadece meme başını kemirerek oyalanır. Bunun sonucunda, meme başları tahriş olur ve kızarır.

5. Emzirme saatlerine mümkün olduğu kadar uyulmalıdır. Örneğin, saat 6, 10, 14, 18, 22. Bebeğin saptayacağı öğünler arasında en azından üç saat olmalıdır. Mide, alınan besin maddelerini ancak 3-4 saatte boşaltabilir.

6. Emzirmeden sonra geğirmesini sağlamak için bebek kısa bir süre dik tutulmalıdır. En iyisi, anne, bebeğin karnını omzuna dayar ve serbest eliyle hafifçe sırtına vurur. Özellikle, huzursuz ve sinirli bebekler, süt içerken hava yutarlar. Yutulan havanın bağırsaklara geçmeden çıkarılması gerekmektedir. Geğirme sırasında genellikle bir parça süt de çıkabilir. Bunun hiç bir sakıncası yoktur.

7. Göğüsler çok temiz tutulmalıdır. Sık sık sutyen değiştirmelidir. Sutyenin göğüslere iyice oturması ve göğüsleri sıkmaması gereklidir. Memeden taşan sütün sutyeni kirletmemesi için meme uçlarına steril bez konur.

8. Meme başının yara olmaması için her emzirmeden sonra meme ılık suyla yıkanıp kurutulduktan sonra, yumuşatıcı krem ya da merhem sürmelidir. Emzirmeden önce meme başları dikkatle ve iyice temizlenmelidir. Emzirme sırasında da meme başları bebeğin ağzına tam oturmalıdır.

Emzikli annenin özel şekilde korunmasına gerek yoktur. Anne mümkün olduğu kadar çok uyumalı ve sinirlenmemeli, sinirlerine hakim olmalıdır. Kendisinin de bir zamanlar annesine aynı davranışlarını sergilediğini unutmamalıdır.

Loğusalık döneminden sonra anne spor yapabilir, dans edebilir ve yüzebilir. Yüzmenin hemen arkasından duş almayı ve göğüsleri iyice temizlemeyi ihmal etmemelidir. Emziren anne ağır, yorucu sporlardan bir süre için uzak durmalıdır.

13 Şubat 2013 Çarşamba

Emziren Anneler Beslenmesine Dikkat Etmeli

Sponsorlu Bağlantılar:

Emziren Annenin Beslenmesi

Emziren bir anne, istediği her şeyi yiyebilir. Taze meyve yenmeden önce çok iyi yıkanmalıdır. Yalnız kahve, çay, alkol ve sigara konusunda, anne ölçülü davranmalıdır, çünkü kafein, alkol ve nikotin gibi bebek için zararlı olabilecek maddeler anne sütüne geçer ve bu maddeler bebeğin sağlığı için zararlı olabilir. Müshil ve benzeri ilaçlar da annenin sütüne geçer. Bundan ötürü, emziren anneler ilaç kullanmadan önce mutlaka doktorlarına danışmalıdır. Emzirme döneminde doğal besinleri tercih etmelisiniz.

Bebeği Emzirmenin Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

Bebeği Emzirmenin Faydaları

Doğa, sağlıklı bir bebek için, ilk aylarında en iyi besini yani anne sütünü sağlamıştır. Anne sütünden başka hiç bir besin, böylesine ölçülü miktarda, bileşimde, her çeşit yapıdaki enerji verici yakıt maddesini kapsamaz ve mide-bağırsak kanalının, kandaki madde salgısının, böbreklerin henüz gelişmekte olan çalışmalarına uygun olamaz. Doğal beslenme sayesinde, bebeğin vücutça gelişmesinde, çalışma gücüyle dayanma gücünde en iyi sonuç elde edilir ve böylece de bebek çeşitli hastalıklardan korunmuş olur. Ayrıca, meme verme anneyi, şişe ve emzik yıkama, kaynatma, süt alma, hazırlama gibi işlerden de kurtarır. Bunların dışında sağlık açısından en önemli faydalarından biri de memeden emilen sütün her zaman temiz ve mikropsuz olmasıdır.

Emzirme sırasında anne ve bebek arasındaki sıkı bağların gelişmesinde büyük bir önem vardır. Bebek, meme emerken, vücut ihtiyacının yanı sıra, ısı ve şefkate olan ruhsal açlığını da giderir, anneyle bütünleştiğini hisseder. Anne de bebeğine bağlılığını, özellikle emzirme sırasında daha iyi anlar. Böylece, meme verme olayı, anne ile bebek arasındaki güvenin ilk temelini meydana getirir. Anne, emzirme sayesinde rahim, vagina, kaslar ve cildinin hormonlar etkisiyle daha iyi bir şekilde eski haline dönüşebileceğini de bilmelidir. Yani emzirerek doğum öncesi halinize daha iyi bir şekilde dönersiniz.

Bebeğin Alacağı Sıvı Miktarı ve Öğün Adedi

Sponsorlu Bağlantılar:

Bebeğin Günlük Alacağı Su Miktarı ve Öğün Adedi Nedir? Su miktarı ve öğün adedi, bebeğin küçük midesinin ne kadar besin alabileceğine ve ne kadar çabuk boşaltabileceğine bağlıdır. Yeni doğmuş bir bebek, normal olarak günde 5 öğün mama yer. Bunlar genellikle saat 6, 10, 14, 18 ve 22 olarak saptanmıştır. İlk 6-8 haftalarda bebek, geceleri çoğunlukla huzursuz olur ve ağlar. Bu takdirde bebek ya acıkmış va da susamıştır. Böyle durumlarda anne, bebeğe altıncı öğünü de verilebilir. Üzüm şekerli açık çay, bu durumlarda yeterli olur. Normal kilonun altında olan ya da erken doğan bebeklerde ise, başlangıçtan itibaren gece saat iki civarında altıncı öğün, süt olarak verilmelidir. Çoğunlukla bebekler ilk 6-8 hafta içinde gece ve gündüz dönemlerine alışırlar ve geceleri 8-10 saat uyuyabilirler. Bebek bu aylar içinde uzun süre uyumaya hala alışamamışsa, günlük son öğündeki mama miktarı artırılırken altıncı öğün miktarı giderek azaltılır ve sonunda tamamen kaldırılır. Başka bir olanak da, akşam öğününün saat 11'de, sabah öğününün saat 5'te verilmesidir. Böylece, anneye hiç değilse altı saatlik düzgün bir gece dinlenmesi sağlanmış olur. Her halde bugün artık besleme zamanlarına (4 saatte bir) kesin bir şekilde uymak gereği olmadığı kabul edilmektedir.

Birçok doktor; annelere, bebeklerinin mama zamanlarını bebeğe göre saptamalarını tavsiye etmektedir. Çünkü bebek, nasılsa beş öğün sistemine kendiliğinden girecektir.

Bebeğin Günlük Sıvı İhtiyacı Nedir? Yeni doğmuş bebeğe genellikle ilk 24 saat süresinde süt verilmez, gerekirse üzüm şekeriyle tatlandırılmış su verilir. Bebeğin alacağı sıvı miktarı, doğumunun ikinci gününde yaklaşık 10-25 gramdır, her geçen gün bu miktar azar azar artırılır. O halde bebeğin alacağı günlük sıvı miktarı:

Gün sayısı X 70-80 gr.'dır.

Örneğin, bebeğin 5. gününde içeceği sıvı miktarı:

5 — 1 = 4 X 70-80 = 280-320 gr.' dır.

Ya da 7. gün içeceği sıvı miktarı:

7—1 = 6 X 70-80 = 420-480 gr.' dır.

Sağlıklı bir bebeğin, 2. haftadan itibaren yaklaşık olarak 7. haftaya kadar vücut ağırlığının 1/6 ya da 1/5'i, 12. haftaya kadar 1/6'sı ve daha sonra da 1/7'si kadar besin alması gerekmektedir.

Günde alınacak yağlı süt miktarı 500-600 gramı aşmamalı, günlük toplam besin miktarı da 1000 gramın üstüne çok fazla çıkmamalıdır.

Bebeğin İlk 6 Ay İçinde Alacağı Günlük Sıvı Miktarı

Bebeğin yaşı : Her 24 saatte alınacak ortalama miktar (sıvı olarak)

1. hafta sonu: 200-500 gr.

2. hafta sonu: 400-550 gr.

3. hafta sonu: 450-600 gr.

4. hafta sonu: 500-650 gr.

5. hafta sonu: 650-900 gr.

6. hafta sonu: 650-900 gr.

7. hafta sonu: 650-900 gr.

8. hafta sonu: 650-900 gr.

3.-6. ay: 850-1000 gr.

12 Şubat 2013 Salı

Bebeğim İyi Besleniyor Mu? Nasıl Anlarım?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bebeğin İyi Beslenip Beslenmediği Nasıl Anlaşılır?

1. Bebek, düzgün olarak günde 20 gram, yani ayda yaklaşık olarak 600-660 gram kilo alır. 4-6. aylarda bebeğin ağırlığı doğum sonrası ağırlığının iki katı, bir yaşında üç katı olmalıdır.

2. Düzgün ve yeterli beslenen bebek teni pembemsi renktedir, derisi gergin ve parlak olup yumuşak ve buruşuk değildir. Hareket etmeyi sever ve neşelidir.

3. Bebek çok düzgün olarak kakaya çıkar. Anne sütü emiyorsa, kakası altın sarısı renginde, krem kıvamında ve iyi kokuludur. Bebek, günde iki ila üç kez kaka edebilir. Bebek, mamayla besleniyorsa, kakası daha sert, şekillenmiş ve kahverengidir, kokusu da kötüdür. Günde 1-2 kez kakasını yapabilir.

4. Yemeklerden sonra bebek rahatlar ve besine bağlı olmayan başka bir rahatsızlığı yoksa, hemen uyur.

Alzaymırın (Alzheimer) Belirtileri Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Alzaymır Belirtileri Nelerdir?

Halk tarafından alzaymır olarak okunan esas adı alzheimer olan bu hastalık kısacası bir tür akıl rahatsızlığı olarak ifade edilmektedir. Alzheimer hastalığının ortaya çıkmasının nedeni ise beyin içerisinde yer alan sinir hücrelerinin (nöronların) dejenere olması ve beyin dokusunda meydana gelen şekil değişiklikleri büzüşme/buruşma gibi olumsuz gelişmeler neticesinde olmaktadır. Bu hastalığın kısaca akıl rahatsızlığı olarak ifade edilmesinden dolayı hastalık beyinde gerçekleştirilen düşüncelerin, uzuvların kullanılması ve dilin kullanılması (konuşma yapmak) gibi işlevlerin kontrolsüz bir şekilde gerçekleştirilmesiyle yaşanmaktadır.

Ayrıca bilim adamları tarafından yapılan çeşitli araştırmalar neticesinde Alzheimer hastalığının ortaya çıkışının tam olarak neyden veya nelerden kaynaklandığı çözümlenememektedir. Fakat tüm bunlara rağmen hastalığın oluşmasının tahmini nedenlerinin irsi / kalıtsal yollarla anne ve babadan geçmesi, yaşam süreci boyunca yaşanan olumsuz gelişmeler, sıkıntı ve stres gibi yaşlılık dönemine kadar süren huzursuz bir hayattan kaynaklandığı belirtilmektedir.

Alzheimer Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Öncelikle hastalık yaş itibariyle belirginleşebilmektedir. Genellikle 60 ve 65 yaş üstü yaşlılık dönemlerinde bireylerde görülmektedir. Fakat bu yaş sınırı 40 yaşa kadar düşebilmektedir. Zihinsel / düşünsel yeteneklerin azaldığı veya kısıtlandığı ve hatta kontrol edilememesinden dolayı gözlemlenebilmektedir. Kısacası bilinçsiz bir şekilde uzuvların kullanılmasından belirlenmektedir.

Bebeğin Ev Kazalarından Korunması

Sponsorlu Bağlantılar:

Bebeğin Kazalardan Korunması

Çocukluk dönemindeki ölümlerin çoğunluğunun nedeni, kazalardır. 100 çocuk ölümünden 30'u kaza ölümüdür. Bebeklik dönemindeki kaza tehlikeleri asla küçümsenmemelidir. Anne-baba, bebeklerini kazadan korumak için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdır. Bin-bir güçlükle dünyaya getirdiğiniz çocuğunuzu tehlikelere karşı bu savunmasız döneminde koruyup kollayınız. Burada birkaç önemli noktaya değinilmiştir:

1. Bebek, yatağın ya da bahçesinin dışında bir an için bile olsa, kesinlikle gözetilmeden bırakılmamalıdır. Bebek, kaşla göz arasında koltuktan ya da yataktan yere düşebilir. O halde bebek, altını değiştirme sırasında herhangi bir şey almak için bile olsa yalnız bırakılmamalıdır. Bebek ya bir elle tutulmalı ya da yere kalın bir battaniye üzerine yatırılmalıdır.

2. Bebek, suyun içine kayıp boğulabileceğinden, küvette kesinlikle yalnız bırakılmamalıdır.

3. Karyolanın parmaklığı daima kapalı olmalıdır.

4. Yumuşak yastıklar, kuş tüyü yataklar, yanlış yerleştirilmiş emniyet kemeri ya da oyuncaklar ağız ve burundan soluk almayı engelleyebilir. Bunun sonunda da çocuk boğulabilir.

5. Yatağın üzerine gerilerek oyuncak asılmış kordonlar, emzik kordonu; bebeğin boynuna dolanıp onu boğabilir.

6. Bebeğe; küçük oyuncaklar, bonbon şekeri, fındık, fıstık vb. yemişler, sıkılıp bırakıldığında ses çıkaran küçük lastik oyuncaklar, boncuklar vb. gibi şeyler verilmemelidir. Bu tür maddeler bebeğin solunum yollarına kaçarak sonu ciddi olabilecek tehlikeler yaratabilir.

7. İğne, derece, makas ve her türlü kesici aletler, çocuğun uzanamayacağı bir yere konmalıdır. Çünkü, bu aletlerle yaralanmaların oluşturacağı tehlike büyük olabilir.

8. Kapağı bozuk termofor, iyi kapanmayan sıcak su şişeleri ya da çamaşır suyu dolu kovalara dikkat etmek gerekir. Haşlanma ya da yanma tehlikesi bebeklik döneminde rastlanan olağan olaylardandır. Bebeğinizi sobalarınızdan uzak tutunuz. Sobaya dokunarak kendini yakabileceği gibi bilhassa elektrikli sobaları devirerek büyük çapta ve ölümcül ev yangınlarına da sebep olabilirler.

9. Su deposu ya da havuz gibi şeylere bebeğin düşmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.

10. Merdivenler, parmaklıklar, korkuluklar, buzdolapları, soğutucular, çamaşır makineleri emniyete alınmalıdır.

11. Prizlerde ve diğer bütün elektrik tertibatlarında gerekli ön tedbirler alınmalıdır. Parmağını sokamayacak prizler bulunmalı ve kesinlikle duvardaki yuvasından sarkmış, kabloları açıkta olan prizler bulunmamalıdır.

12. Bebeğin mutfakta emeklemesine izin verilmemelidir. Kaynar su, sıcak yağ, elektrik ocağı vb. gibi şeyler çocuk için büyük tehlikelerdir.

13. Ortada bırakılan temizlik malzemeleri, ilaç, alkol, benzin, çamaşır suyu, ayakkabı boyası, kozmetik, fare zehiri, alkali maddeler, asit ve evde kullanılabilecek öteki malzemelerle zehirlenmeler korkunç derecede çoğalmıştır.

14. Emekleyen bebek, zehirli olabilecek bitkileri kaşla göz arasında yutabilir.

15. Naylon torbaları ya da benzeri şeyleri bebek başına geçirip boğulabilir.

16. Fazla ısı, bebekte ısı birikmesine ve güneş çarpmasına neden olabilir (örneğin, bebek arabasının kızgın güneşte bırakılması; bebeğin, pencereleri kapalı duran bir arabada bırakılması gibi).

17. Küçük bebekler, odada küçük bir çocukla kesinlikle yalnız bırakılmamalıdır. Küçük çocuk bilinçsiz bir şekilde bebeğe zarar verebilir. Annenin çok kısa bir süre için dışarı çıkması gerekse bile bundan vazgeçilmelidir.

Bebek, kendisini kazalara karşı koruyamayacağı için, onun güvenliğinden yalnızca büyükler sorumludur. Bir bebeğin her ne şekilde olursa olsun kazaya uğraması, büyüklüklerin dikkatsizliklerinin ve düşüncesizliklerinin bir sonucudur.

Bebekler Doğuştan Yüzebilir Mi?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bebeğin Yüzmesi

Baumeister adlı Alman bir yüzme öğretmeni, "Yüzme, Küvette Başlar" başlıklı kitabında, meraklı anne-babalara, çocuklarını erkenden yüzmeye alıştırmalarını tavsiye etmektedir. Bebek, suya karşı duyduğu doğuştan gelen doğal ilgisini önce küvette gösterir. Dokuz ay süreyle suyun içinde yaşamış olan bir varlık, sudan korkmaz. Anne-baba, bebeği küvette oynaması için bırakarak, onun sudan hoşlanmasını sağlayabilirler. Su, 37 dereceye kadar ısıtılır ve çocuk suyun içine oturtularak serbestçe oynamasına izin verilir. Çocuk, 22-24 aylık olunca yüzme öğrenmeye başlayabilir. Yüzme, vücudun tüm parçalarını çalıştırır, ahenkli hareket etmesini sağlar ve bir ölçüde zekayı da geliştirir. Erken yaşlarda doğuştan gelen bu alışkanlık unutturulmazsa bebeğiniz daha çok küçükken yüzmeyi devam ettirebilir fakat suya olan ilgisini keserseniz yüzmeyi unutur. Suyla arasında mesafe koyduğunuz iki yaşındaki çocuğunuz artık kendi başına yüzemez.

11 Şubat 2013 Pazartesi

Bebeğin İlk Hareketleri

Sponsorlu Bağlantılar:

Bebeğin Doğumdan Sonra İlk Hareketleri

Bebek sırt üstü yatarken bilinçsiz ayak hareketleri yapar. Bu bilinçsiz, amaçsız ve daima yön değiştiren ayak hareketleri 6 hafta sonra yavaş yavaş geçer ve ayak çırpınmaları eş zamanlı ve simetrik hale gelir. Bu sırada tüm kasların birbirine uyumu ve gelişmesi sağlanmış olur. Bu nedenle, bebeğin bacak hareketlerini kısıtlayan kundaklamadan ya da sıkı giysilerden kaçınmalıdır. Aslında, bebeğin 16-18 saatlik uykusu yüzünden hareket etmek için pek çok zamanı yoktur.

Sırt üstü yatış durumu; dayanma, kaldırma hareket tansiyonlarının gelişmesine yardımcı olur. Bu nedenle, bebek daima sırt üstü yatarsa, stato-motorik gelişme uzunca bir süre yer almaz. Burada sırt üstü çevrilmiş bir kaplumbağa örneği hatıra gelmektedir.

Buna karşılık, yüzükoyun durumunda bebek, hareket çabalarını sürdürebilir. Sürünme hareketleri, eğer anne, sürünmeye başlayan ayağı topuktan tutar ya da desteklerse, tahrik edilir ve kuvvetlendirilmiş olur. Bu arada bebeğin ensesi, başı bir yana döndürecek şekilde tek taraflı uzanmıştır.

Stato-motorik gelişme, dayanma ve hareket fonksiyonlarının daha ilk günlerden itibaren çalışmaya geçmesini sağladığından yüzükoyun yatış şekli çok önemlidir.

Bebek, doğumundan birkaç gün sonra kısa bir an için başını kaldırabilir. Bebeğin bu hareketleri, beyindeki bir merkezle tahrik edilir. 6. haftadan itibaren yukarıda sözü edilen hareketleri üst vücut organlarının dayanma reaksiyonları izler, bu arada bebek başını kaldırabilir ve ensesini uzatabilir. Bebek, yüzükoyun yattığı zaman daha çok hareket etme olanağını bulur.

Hamilelikte Rahmin Büyümesi

Sponsorlu Bağlantılar:

HAMİLELİKTE RAHMİN BÜYÜMESİ

Özellikle genişlemek suretiyle değişmeye başlayan rahim, büyümekte olan fetüsü (anne karnındaki olgunlaşmamış bebek) 40 hafta boyunca içerisinde barındırır ve korur. Bunun için de rahmin, ilk büyüklüğünün 20-30 katı kadar kadar genişlemesi gerekmektedir. Gebeliğin 16. haftasında rahim, dışarıdan, vagina açıklığının iki santim kadar üstünde elle hissedilebilir. Gebeliğin 24. haftasında rahmin üst kenarı göbek hizasında, 36. haftasında ise kaburga kemiği yayı hizasındadır. Gebeliğin son haftalarında rahim biraz öne ve aşağıya doğru eğiktir. Böylece, kaburga kemiği yayıyla rahmin üst kenarı arasında 1-2 santimlik bir boşluk kalır. Rahim boynunun ağız kısmı, gebelik süresince kapalıdır. Rahim boynunun üst kısmı, rahmin genişlemesi sırasında rahimle birlikte genişler. Bu genişleme, sürekli artan ve fetüsü koruyan sıvı için gerekli boşluğu sağlar.
Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Memeler Neden Büyür?

Sponsorlu Bağlantılar:

HAMİLELİKTE MEMELERDEKİ DEĞİŞİKLİKLER



Hamile kadın, gebeliğin daha ilk haftalarında memelerde hafif bir çekilme ve gerilme hisseder. Memeler büyür ve sertleşir. Meme uçlarının rengi koyulaşır. Bir kadının memesi, süngerimsi meme bezlerinden oluşmuştur. Meme bezleri göğüs ucunun etrafında yıldız şeklinde yer alır. Bu bezler, küçücük kesecikleri andıran birçok bezlerden oluşur. Daha sonra bu bezlerde süt üretimi başlar. Her göğüste, 12-20 süt kanalı vardır. Süt kanallarının ağzı meme ucuna açılır.

Gebelik sırasında süt bezlerinin büyümesi
1- Gebe olmayan.
2- Gebe olan.

Meme bezleri, kişiye göre değişen değişik büyüklükteki bir yağ kılıfı içine yerleşmiştir. Bu yağ kılıfı, memenin dış şeklini meydana getirir. Meme bezleri, gebeliğin ilk haftalarında yumurtalıkların salgıladığı folikül ve sarı cisim hormonlarının etkisiyle süt üretimine başlar. Gebelik döneminin henüz yarısında bile göğüsten "colostrum" adı verilen ağız sütü almak mümkün olabilir. Ağız sütü, albümin ve kalori yönünden zengindir ve doğumdan sonra ilk 2-3 gün daha sürer. Daha sonraki günlerde asıl anne sütü üretimi başlar.