31 Mart 2012 Cumartesi

Bebeğin Ters (Makat) Gelmesi

Sponsorlu Bağlantılar:

GEBELİKTE MAKAT GELİŞ

Hamileliğin ortalarına doğru dölüt küçük, amniyotik torba ise ona oranla büyük olduğu için bebek fazla hareket etme eğilimi gösterir. Bu zamanda bebeklerin %40'nın alt kısmı annenin leğen kuşağına en yakın durumdadır. 28. haftada bu bebeklerin sayısı %15'e; 34. haftada %6'ya; 40. haftada da %4'den aşağı düşer. Bunun nedeni hamilelik ilerledikçe rahmin üst kısmında bebeğin bacakları için daha fazla yer açılması ve bebeğin en rahat durumu almasıdır. Bu durumda olan bebeklerin çoğunun bacakları düz uzanır ve ayaklan çenelerinin altına gelir.

doğumda makat geliş bebeğin ters gelişi

Eskiden bu bebeklerin çoğu doğum sırasında ölürdü, fakat günümüzde doğum doktoru, anestezi uzmanı ve hemşirelerin dikkatli işbirliğiyle bu sorun ortadan kalkmıştır. Bununla birlikte, hamileliğin 34. haftasında bebek hâlâ ters durumdaysa doktor onu "döndürmeye" çalışabilir. Bu oldukça kolay bir iştir ve ağrı vermez. Onun için annenin bir ağrı kesiciye ihtiyacı yoktur. Doktor bebeği dıştan döndürmeye çalışırken fazla zorlamaz ve bebek kolaylıkla dönmüyorsa fazla ısrar etmez. Döndürmeden önce anne bağırsaklarını ve idrar torbasını boşaltmalı ve kendini gevşek bırakmalıdır. Doktor bebeği döndürmeyi başaramazsa annenin leğen kemiklerinin ve leğen boşluğunun normal olup olmadığını anlamak için röntgen çekilmesini isteyebilir.

Ters bebeklerin çoğu oldukça kolay doğar ve doğum sancıları, baş aşağı gelen, daha doğrusu sefalik bebeklerde olduğundan fazla değildir. Bazı vakalarda, özellikle bebek fazla büyürse sezaryen yapılması gerekebilir.

Bebeği ters durumda bulunan annenin kuşkusu gereksizdir ve bebek doğduğunda başının güzel ve yuvarlak biçimde olduğunu görecektir. Bebek baş aşağı durumda olduğu zaman başının biçimi doğumdan birkaç saat sonrasına kadar bozuk kalır. Bu önemli değildir ve kısa zamanda bebeğin başı normal biçimini alır.

İlişkide Okşama ve Birleşme

Sponsorlu Bağlantılar:

OKŞAMA VE CİNSEL BİRLEŞME

Okşama sevişme anlamında kullanılan bir Amerikan deyimidir fakat cinsel birleşmeyle sonuçlanır. Başka ülkelerde ve başka devirlerde, bu anlamda başka deyimler kullanılmıştır: sarılmak, sevişmek, yiyişmek vs. Bu olay, kabile toplumlarına kadar iner ve Yeni Gine'deki ilkel kabilelerden Birleşik Amerika'nın sivrilmiş uygarlığa sahip bireylerine kadar herkes tarafından denenir. Batı ülkelerinde okşama çoğunlukla büyüme çağı gençlerine özgüdür. Hafif okşamada çift, ihtirasla öpüşür, gövdeleri (genellikle giyinik) temas halindedir, fakat bazı yöreler kız tarafından yasaklanır; kız göğüslerinin öpülmesini engelleyebilir ve araştıran ellerin vulvaya erişmesine izin vermeyebilir. Ağır okşamada ateşli öpüşme, göğüslerin uyarılması, boşalmaya varana kadar klitorisin okşanması ve penisin sertleşmesi belirli derecelere kadar kabul edilmiştir, fakat kız tam anlamda cinsel birleşmeye izin vermediği için teknik açıdan erdendir (bakire).

seks yaparken okşama cinsel ilişkide okşama cinsel birleşme ilişkiye girme

Batı toplumunda okşamanın cinsel gerilimi önleyen, sosyal bir yol sayılması, evlilik dışı birleşmeyi uygunsuz veya ayıp bulan Hıristiyanlığın ahlâk kuralları nedeniyle ortaya çıkmış olabilir. Aynı zamanda soğuk iklim ve şehirleşme kırda, kapalı yerde aşk yapma olasılığını azaltmıştır; şehir evlerinin küçük oluşu evlerde ihtirasla aşk yapmayı imkânsızlaştırmıştır. Özellikle ana baba yan odada iseler. Sonuç olarak bir otomobilin verdiği genel olanaklar vardır: arka koltuk, ne yazık ki, pek romantik bir yer değildir; fakat çiftin gizlice, temas ve sıcaklık elde edebileceği tek yer olabilir. Bir otomobil içinde cinsel birleşme mekanik ve rahatsızdır, fakat öyle bir durumda ağır okşama bir arabada çiftleşmenin getireceği estetikten yoksun görüntülere yol açmadan cinsel gerginliği azaltabilir.

Günümüzün Batı toplumunda cinsel birleşimi yalnız doğal değil, fakat gerekli bir boşalım olarak gören insanları sayısı arttıkça okşamanın cinsel gelişimde geçerliliği kaybolacaktır. (Bugün Batıda 20 yaşına gelmiş kızların sadece %55'i erden "bakire" dir.)

Bütün toplumlar, cinsel birleşimi denetiminde tutmak için kurallar koymuş oldukları halde, diğer uygarlıklar cinsel birleşmeye izin vermede bizimkinden daha anlayışlı davranmıştır. Doğru veya yanlış, bizim toplumumuzda çiftler, ölçülülüğü sürdürürler. Geleneksel tutuma göre, bir kızın erden olması gerekir. Buna karşın duygusal bağı olmadan çeşitli erkeklerle cinsel ilişki kuran kız duygusal yönden «güvenilmez» diye tanımlanıp kendine olanaklar sağlamak için cinselliğini kullanmakla suçlandırılırken, toplum genç erkeklere bu konuda tersini uygulayarak üstelik onları yüreklendirir. Son yıllarda görünüşte hoşa giden bir değişim olmuştur, ahlâk kurallarında hiç bir sapma olmadan daha açık bir cinsellik ortamı meydana gelmiştir.

Cinsel konulardaki görüşlerin önceleri daha katı olduğu Avustralya, İngiltere ve Birleşik Amerika'da sorumlu araştırmanların yaptığı çalışmalar her on kadından altısının evlenmeden önce cinsel birleşmelerde bulunmuş olduklarını gösteriyor, ancak bunların yarısında birleşme bir tek erkekle olmuştur. Psikiyatristler, gerek okşama, gerek birleşme tavrında dişi ve erkek arasında bir ayırım belirtiyorlar: kızlar, cinselliği, âşık olmanın bir uzantısı gibi görürken, erkekler birleşmeyi bir boşalma yolu, kendi gruplarında bir düzen simgesi, erkekliğin kanıtı olarak alıyorlar.

Muhakkak günümüzde cinsel birleşmenin zevkini alan ve bundan suçluluk duymayan kızların sayısı hızla artmaktadır. Bir kızın mutlaka bakire olmasını gerektiren koşullar artık etkisini kaybetmiştir. Erkekle kızlar arasında cinsel birleşme olanakları bugün daha büyüktür, cinsel organ hastalıklarına tutulma korkusu ve bir hamilelik durumunun getireceği utanç duygusu azalmıştır. Bir kız veya eşi olan erkek çeşitli insanlarla ilişki kuruyorlarsa zührevi hastalıklar hâlâ önemli bir tehlike sayılır. Özellikle şimdi, fazla miktarda antibiyotik ve karmaşık tedaviler gerektiren, direnç mikroplarının belirdiği bir devrede. Örneğin, geçen yüzyılda belsoğukluğu olayına öyle sık rastlanıyordu ki Dünya Sağlık Örgütü bugün dünya çapında bir salgın diye nitelendirmektedir. 15-25 yaşları arasında hastalığa yakalananların sayısı epey fazladır. Hastalık olayındaki artış tam cinsel konuların katılığını kaybettiği, açıldığı bir devreye rastlamıştır. Böylece zührevi hastalık kapmanın cinsel birleşmeyi engelleyen önemli bir engel olmadığı açıktır.

Hamilelik daha büyük bir tehlikedir ve kızı, ailesini, toplumu, ve özellikle gençleri düşündüren sonuçlardan biridir. Bu ortalama bir yaşta önemlidir; bir kız 17-19 yaşları arasında, ilk cinsel birleşmede bulunduğu zamanla ilk evliliği arasındaki süre aşağı yukarı bir yıldır. Örneğin, Avustralya'da ve İngiltere'deki bütün doğumların %8'i evlilik dışıdır ve kadınların en az %20'si evlilikten önce gebe kalmaktadır. Son grupta da hamilelik ya kürtajla ortadan kaldırılmaktadır veya zaman kaybetmeden evlilik yapılır. Her ikisi de gerilim yapma bakımından istenmeyen olaylardır. Birleşik Amerika'dan gelen bilgi, o ülkede de evlilik dışı gebeliklerin aynı oranda olduğunu belirtmektedir.

Törecilerin ve din adamlarının daha katı tutumları pek az şeyi değiştirebilir. Özellikle ortam, gazeteler, dergiler, sinema, radyo, TV ve internet cinselliğe bu denli önem verirken. Dişinin töreye uymayışının, mutsuzluğa, çelişkiye ve yenilgiye yol açtığını söyleyen eski halk inançları, yeni ilişkiler kapsamında yanlış sayılmaktadır. Erkeğe eşit çalışan, eğitilmiş kadınları bunun saçma bir iki yüzlülükten başka bir şey olmadığına inandırmak da mümkün değildir.

Tek cevap: kadının, cinsel birleşimden zevk almasının kınanmayacağı, zührevî hastalıklar ve gebe kalma sakıncasına karşı korunacağı bir toplum yaratma yolunda, baskısını kuvvetlendirmesidir. Delikanlının 'dikkatli olacağım', 'geri çekileceğim' veya 'hazırlıklı olacağım' demesi yeterli değildir. Avustralya'da yüz hamile kadın arasında yapılan bir araştırmada her beş kadından dördünün hamile kalmaktan korunmasını erkeğe bırakmış olduklarını ve bu yüzden de sonunda gebe kalmış olduklarını ortaya koymuştur.

Korunma biçimini genç kız kendi bulmalıdır. Çünkü cinselliğe olan apaçık tavrın kabul edilişi, sorumluluk duygusunun ortadan kalkması değildir. İstenilmeyen çocuk öylesine bir gerginlik yaratır ki, çift arasındaki ilişki bundan onulmayacak kadar zarar görür. Ya da kız çocuğunu doğurup başka bir aileye vermeye karar verir. Bu da peşinde sonsuz bir üzüntü devresi getiren gerilimli bir oluşumdur. Hamilelik bazı uygun önleyici yollarla önlenebilir ve bu çareler kadının denetimi altında olur. Ağızdan alınan önleyiciler (doğum kontrol hapı) vajina diyaframı, jöle veya rahim içine yerleştirilen önleyici spiral. Hangisinin seçilmesinin gerektiği, oldukça karışık etkenlere bağlıdır ve seçim için kız, aile doktoruna veya aile planlaması yapan bir kliniğe utanç duymadan başvurarak tavsiye alabilmelidir.

Geniş çapta bir cinsel eğitime, gittikçe artan bir gereksinim duyulması artık kabul edilmiş bir olaydır. İnsanların hâlâ kabul etmekte zorluk çektikleri şey, cinsel eğitimin, önleyici tedbirler ve zührevi hastalıklarla ilgili öğüt vermekten öte bir şey olmasıdır. Daha fazla baskı yaratan bir gerçek vardır; genç insanlara cinsel özgürlüğün uyuşmazlıklarını öğretme gereği. Eğer dinî yasakları ve ahlâkın geleneksel kurallarını yadsıyacaklarsa çok daha zor olan kişisel sorumluluk kavramını kabul zorundadırlar. Kadını ve erkeği beraber yaşamaya iten ilke kendileri için karar verebilecekleri bir şeydir. Fakat her ikisinin veya birinin çocuk bakımıyla ilgilenmesinin mümkün olacağı onaylandıktan sonra yeni bir hayat yaratmaya hakları vardır.

Yalnız başına çocuk yetiştirebileceklerini kanıtlayan kadınların sayısı gittikçe artmaktadır. Fakat bizim toplumumuzda bunu yapmayı düşünen kadının çok güçlü olması gerekir. Bu gücü kendilerinde bulan kadınlar övgümüzü kazanırlar. İstenmeyen çocuğu dünyaya getirip de ona bakamayan diğerlerinin de şefkat ve yardımımıza ihtiyaçları vardır. Fakat çok daha önemlisi, bütün kadınlar yalnız bir tek gerçek ahlâksızlık olduğu, onun da istenmeyen bir insanın dünyaya getirilmesi bilinciyle yetiştirilmelidirler.

Suni Döllenmeyle Çocuk Yapmak

Sponsorlu Bağlantılar:

Suni Döllenmeyle Çocuk Sahibi Olmak

Çiftin çocuk sahibi olamayışının tek nedeni erkeğin kısırlığı olabilir. Böyle durumlarda bazı çiftler, hiç birşey yapmamak veya başka birinin çocuğunu evlat edin mektense kadının bilinmeyen birinin sperminden bir çocuk dünyaya getirmesini yeğlerler. Bilinmeyen vericinin ve kocanın özyapıları mümkün olduğu kadar birbirine yakındır. Verici, çift tarafından bilinmez, görülmez; kendi de verdiği tohumun nereye gittiğini bilmez. Ovülasyon (yumurtlama) zamanında kadın doktorun ameliyathanesine gider, üç veya dört günlük bir süre için her gün vericinin tohumu rahim boynunu yıkamak üzere üst vajinaya aşılanır. Buna yapay tohumlama veya A. I. D. adı verilir. Ortalama dört tohumlamada hamilelik sağlanır ve yapay tohumlama yapılan kadınların aşağı yukarı yarısı hamile kalıp evlat dünyaya getirir. Bu çocuk babanın doğal çocuğuymuş gibi yetiştirilir. Çocuğun yasal durumu bütünüyle açık değildir ve bir çift A. I. D. kullanmaya dikkatle düşünüp karar verdikten sonra bu konuda bilgi edinmelidir.

suni döllenme nedir yapay döllenme yapay tohumlama

Kısırlık araştırmaları zaman ister ve ortaya çeşitli sorunlar çıkarırlar. Bu nedenle, çift elinden geldiği kadar yardımcı olmalı, kısırlıkla özel olarak ilgilenen, hastalarına karşı anlayışlı davranan ve küçük bir nedenle büyük işlemlere girişmeyen bir doktor aramalıdır. Uğraşta bulunan çiftlerin %35'i hamilelik sağladığı halde diğerlerine hamileliğin imkansız olduğunu ve henüz gençken bir evlât edinmelerinin iyi olacağını söylemek doğru bir yorumdur. Evlat edilmiş bir çocuk, aileye doğal bir çocuk kadar mutluluk getirebilir.

Gebelikte Yıkanmak ve Yolculuk Etmek

Sponsorlu Bağlantılar:

HAMİLELİKTE YIKANMAK

Hamileliğin son dört haftasında duşlar, uzun süreli banyolara tercih edilir. Çünkü vajinaya fazla su girebilir. Bu devreden önce uzun süreli banyolar tehlikesiz ve rahatlatıcıdır! Genel olarak yüzmeye izin verilir ve isteğe bağlı olarak hamileliğin son devrelerine kadar yüzülebilir. HAMİLELİKTE YOLCULUK

Hamilelikleri 32 haftadan fazla ilerlemiş kadınları, yasaklanmanın dışında istedikleri yere yolculuk yapabilirler. Hamile, uçakla, gemiyle veya arabayla güvenlik içinde, daha doğrusu diğer araçların imkan verdiği güvenlik oranında yolculuk edebilir. Tek sorun gideceği yere vardığı zaman sancılarının tutması ve yeni bir doğum doktoru aramak zorunda kalmasıdır.

30 Mart 2012 Cuma

Gebelikte Vitamin ve Mineral Desteği

Sponsorlu Bağlantılar:

GEBELİKTE VİTAMİN MİNERAL DESTEĞİ

Bazı doktorlarda hamile kadınlara vitamin ve mineral takviyeli tabletlerin alınması için bir ısrar alışkanlığı doğmuştur. Bir çok kadın da bunu alışkanlık haline getirir. Hatta kendisine doktoru bir hamilelik hapı tavsiye etmediği halde onu yetersiz bulabilir. Hamilelikte kullanılan destekleyici haplar genellikle çeşitli mineralleri ve vitaminleri kapsar. Bu minerallerden bazılarının gerekliliği kuşkuludur. Bu haplar hamile kadınlar tarafından düzenli bir şekilde alınırsa da benim kanımca bunların içindeki vitamin ve mineraller vücuttan atılarak lağımlarda biriken diğer hap ve ilaçlardan çıkmış maddelerin yanına gider. Zengin ülkelerde, özellikle bu ülkelerin zengin vatandaşları tarafından ortaya atılan şu sorunun cevaplandırılması gerekir. «Hamilelikte alman besinleri ilaçla artırmak gerekli midir?» Bunlara harcanan para diğer bazı doğal besinlere harcansa daha iyi olmaz mı? Bunların cevabı "evet" olmalıdır. Kadınların çoğu iyi gıda aldıkları takdirde hamilelikleri esnasında yardımcı ilaçlara gereksinim duymazlar. En fazlasından günde bir tane demir kapsayan hap almaları yeterlidir. Zengin toplumlarda %10 ve geri kalmış ülkelerde %90 oranındaki fakir kadınların demirli ilaçlardan çok proteinle desteklenmeleri gerekir. Bu kadınların çoğu doğum öncesi bakımından ve yeterli besinden yoksundur ve çoğunlukla hamilelik boyunca destekleyici haplar alamazlar. Bunların gereksinimleri ekonomik durumları iyi olan kadınlardan çok daha fazladır.

hamilelikte gebelikte vitamin mineral takviyesi vitamin hapları gebelikte kilo artışı hamilelikte kaç kilo alınır

Bebek bekleyen kadın dengeli bir perhiz uygulamalı, doğum öncesi bakımı yeterli olmalı, daha önce de belirtildiği gibi kanındaki hemoglobin miktarını saptamalı ve demir tuzu kapsayan (hangi demir tuzu olduğu önemli değil) haplar almalıdır. Bu haplar hamileliğin 14. haftasından sonra hergün alınmalıdır, fakat arada birkaç gün atlanırsa bu önemli değildir. Hamile kadınlara folik asit de verilmektedir. Bu vitamine ilk kez yeşil sebzelerin yapraklarında bulunması ve folium kelimesinin Latince yaprak anlamına gelmesinden ötürü folik asit denilmiştir. Bu vitamin hücrelerin gelişmesi için gerekli olup vücutta az miktarda depo edildiği için düzenli bir şekilde alınmalıdır. Hamilelikte, özellikle son 10 haftada, bu gereksinim önemli oranda artar, hamile kadının kanındaki folik asit miktarı azalma gösterir. Alınan besinler arasında az suyla az pişirilmiş sarı veya yeşil yapraklı sebzeler varsa buna ek olarak folik asit haplarının alınması gerekli değildir. Fakat bebek anneden fazla miktarda folik asit aldığı için ikiz çocuk taşıyan anneler bu vitaminle desteklenmelidir. İhtiyaç duyduğu miktar çok az olup hamileliğin yalnızca 30. haftasından sonra gereklidir. Bu vitamin ancak doktora danışıldıktan sonra alınır.

Öyleyse hamilelikte vitamin ve mineral haplarının durumu nedir?

Her gün alınacak bir demir tabletinin ve özel durumlarda bir folik asit tabletinin dışında zengin bir toplumda yaşayan ve fakir olmayan hamile kadının ilaç şirketleri tarafından çekici bir şekilde piyasaya sunulan vitamin tabletlerine ihtiyacı yoktur.

GEBELİKLE BİRLİKTE KİLO ARTIŞI

Ne kadar kilo almasının sakıncasız olduğunu belirlemek için bebek bekleyen annenin hamilelikte kilosunu artıran çeşitli şeyleri incelemek yararlıdır. Dölütün, plasentanın ve dölütün içinde yaşadığı sıvının bu artışa katkıları olduğu ortadadır. Aynı şekilde rahmin ve göğüslerin artan ağırlığı da belirgindir. Açık olmayan tek şey bebek bekleyen kadının damarlarında dolaşan artmış kan hacminin kilo artışına etkisidir.

İlgili olan iki etmen daha vardır. Birincisi, annenin dokularındaki artan miktarda yağ birikimidir. Bunun yarısı perhizde yenilen aşırı karbonhidrattır; diğer yarısıysa hamilelik hormonlarıyla ortaya çıkan doğal bir olaydır. Birikmiş yağın miktarı değişir, fakat ortalama olarak 2.000 gramdır diyebiliriz. İnsanın doğal gelişmesinin hamilelikte olan bu yağ birikimine yol açtığına inanılmaktadır; böylece anne daha sonra bebeğin bakımında ve beslenmesinde gerekli olacak fazla enerjiyi depo etmektedir. Ve nihayet yine hamilelik hormonları nedeniyle de vücutta su toplanır. Bunda da miktar değişkendir, fakat aşağı yukarı yarısı hamileliğin son haftasında olmak üzere 4 litre su birikir.

Hamilelikte kilo artışını çeşitli etkenlerin nasıl etkilediğini gösteren bir tablo yapmak mümkündür:

Dölüt, plasenta ve amniyotik sıvı 4400 gr.

Rahim ve göğüsler - 1100 gr.

Kandaki artış - 1000 gr.

Biriken yağ - en çok 2000 gr.

Toplanan su - en çok 4000 gr.

Toplam: 12.500 kg.

Görüldüğü gibi, toplam 12.5 kilo hamilelikte doğal bir kilo artışıdır. Bundan dolayı hastadaki kilo artışını kesinlikle kısıtlayan doktorlar gereğinden fazla sert davranmaktadırlar.

Kilo artışı hamilelik boyunca eşit tempoyla meydana gelmez. 20. haftadan sonra dölüt hızla kilo alır, artan miktarlarda yağ birikir ve toplanan sıvı daha fazladır. Aslında, ilk 20 haftada umulan kilo artışı 3.5 kilo, son 20 haftada da 9 kilodur ve bunun doğal olduğu düşünülür. Tabiî, bireysel farklılıklar vardır. Boyuna göre kilosu az olan, bebek bekleyen bir kadın kilo alması için cesaretlendirilebilir ve kilosu fazla olan hamileyi de sertlikle çok kilo almaması söylenebilir.

Hamileliğin son 20 haftasındaki haftalık kilo artışı kilodaki tüm artıştan çok daha önemlidir. Bir haftada bir kilodan fazlası aşırı yağ veya sıvı birikimini belirtir. Bu hamilelikte kan zehirlenmesi nin ilk belirtisi olabilir, böylece bebek bekleyen kadın hamileliğinin son 20 haftasında haftada yarım kilodan veya bir kilodan fazla artışı önlemelidir.

Son bir nokta. Bebek bekleyen kadın hamileliğinde 16 kilodan fazla almışsa fazla kiloları atması hemen hemen imkânsız olacaktır. Giysileri vücuduna uymayacak, zarif görüntüsü bir anı olacak ve belki de kocası yakınacaktır. Böyle bir şey de gerçekten tedirgin edici olacaktır.

Gebelikte Varis

Sponsorlu Bağlantılar:

GEBELİKTE (HAMİLELİKTE) VARİS

Hamilelik, eğer kadın yatkın ise bacaklarda varisi belirmesine yol açar. Damarlar hamileliğin herhangi bir devresinde görülebilir, fakat genellikle son aylarda daha geniş ve belirgin hale gelir. Bu damarlar deri altında geniş, solucan biçiminde borular şeklinde olabileceği gibi ayak bilekleri çevresinde ve dizin arka kısımlarında örümcek ağı görünümünde de olabilir. Bacaklar ağırlaşır, çirkinleşir, sancı ve şişlik görülebilir. Bu damarların çoğu bebek doğar doğmaz kaybolur, bu nedenle doktorlar hamilelik sırasında operasyonla tedavi yoluna gitmezler. Bu damarlardan bazıları daha sonraki hamileliklerde tekrar ortaya çıkar.

VARİSİN TEDAVİSİ

Tedavi için bacakları mümkün olduğu kadar yüksekte tutmalı ve otururken aşağı sarkıtmamalıdır. Bunun yanı sıra bugün artık naylon çoraplardan ayırt edilemeyen özel esnek varis çorapları da kadın sabah yatağından çıkmadan önce giymelidir.

29 Mart 2012 Perşembe

Hamilelikte Göğüslerdeki Değişiklikler

Sponsorlu Bağlantılar:

Birçok kadında tam adet devresinden önce göğüslerde büyüme ve rahatsızlık görülür. Hamilelik meydana gelirse bu belirtiler devam eder ve artar. Göğüsler daha da olgunlaşır, sertleşir ve hassaslaşır, bir yere çarpınca göğüs uçları sızlar. Bu belirtilerin derecesi çeşitlidir, fakat hamilelik ilerledikçe göğüslerin dolgunluğu artar, göğüs uçları büyür, renkleri de koyulaşır. Göğüs uçları etrafında areola adı verilen alan büyür, rengi koyulaşır, adeta şişer. Bu alanda süt geçitlerine ve minik bezlere küçük açıklıklar vardır. Hamilelikte minik süt bezleri ve geçitleri küçük şişkinlikler ve foliküller meydana getirerek büyür. Bunları ilk defa açıklayan bir İrlandalı doğum uzmanı olduğu için bunların Montgomery Folikülleri adı verilmiştir. Hamilelik 8. haftaya ulaşmadıkça çok zor fark edilir.

gebelikte memelerdeki değişimler hamilelikte göğüslerin büyümesi ve sarkması

Göğüslerdeki değişimlere plasenta tarafından üretilen dişi cinsellik hormonları östrojen ve progesteron sebep olur. Bu hormonlar göğüslerdeki kanalların ve süt torbalarının gelişimini sağlar ve desteklemek üzere süt aygıtı etrafında yağ birikmesine de yol açarlar. Arada sırada duyulan çarpıntı ve sızlamalar da göğüsleri besleyen kan damarlarındaki artan kan akışına bağlıdır.

Hamileliğin Son Günleri

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamileliğin Son Birkaç Günü

Hamileliğin sonlarına doğru, doğum sancılarının başlamasından az önce, bebeğin ortalama 3 kilo 300 gram ağırlığında ve 50 santim boyunda olması gerekir. Bebek amniyotik torbada gittikçe daha fazla yer kaplar ve amniyotik sıvının miktarı 36 haftalık hamilelik süresi sonunda en çok 100 gram iken 40. haftada 60 gr. a düşer. Bu annenin ilk doğumu ise bebeğin başının annenin leğen kuşağı içine yerleşmesi mümkündür. Rahim etkilere gittikçe daha hassas olur ve daha hareketli hale gelir. Rahim boynu yumuşaktır, boyu kısalmıştır ve genellikle bir iki parmak kadar açılmaya başlar. Doktor bu devrede ultrason incelemesi yaparak bebeğin geliş yönüne bakar. Olayların dörtte üçünde bebeğin yüzünün annenin sağ veya sol kalça kemiğine dönük olduğu görülür.

Doğum İçin Hastaneye Yatış

Sponsorlu Bağlantılar:

HASTANEYE DOĞUMA GİDİŞ

Zaman zaman, hastaneye zamanında varamayan, bebeğini; arabada, takside veya belki hastane merdivenlerinde doğuran kadınların hikayelerini duyarız. Bu olaylar çok azdır ve bebek bekleyen kadınların çoğu hastaneye gerekli zamanda yetişirler.

doğum için hastaneye yatış

Doktorlar, hemşireler ve hasta bakıcılar için hastane alışılmış bir iş yeridir; birçok hasta için boyun eğmez kişilerin hastaya inanılmaz şeyleri yapması için emir verdiği, herkesin çok meşgul göründüğü, ona aceleyle ne yapması, nasıl davranması gerektiği anlatılan, garip ve korkutucu bir yerdir. Bu otoriter, insanüstü çalışma hızla devam eder ve hastaneler insanların diğer insanlara yardım ettiği yerler olur. Çocuk doğumu özünde doğal bir olay olduğu için bu insancıl çalışma doğum kliniklerinde özellikle kendini gösterir ve gittikçe daha sıradan oluşu mutluluk vericidir. Bebek bekleyen kadının tedirginliğini gidermek için bir çare de hamileliği sırasında gidip hastaneyi görmesidir. Birçok hastane bu ziyaretçilerle işbirliği yaparak onlara doğum odasını kalacağı odayı ya da koğuşu gösterir.

Doğumun başında, hasta oradaki bir hastabakıcı veya doktor tarafından incelenir ve bu kişi hastanenin kurallarına bağımlı kalarak hastanın kendi doktoruna haber verir. Yapılan ilk şey hamile kadının doğumun hangi devresinde olduğunu saptamaktır. Bu bilgi, hastanın son birkaç saatte olanları açıklamasından ve gerekirse bebeğin rahimdeki duruşunu anlamak için yapılacak incelemeden alınır. Doğum fazla ilerlememişse hastanın bir hastane giysisi alıp yatağına yatması ve doğum anına hazırlanması olağandır. Geçmişte bu hazırlık epey karmaşıktı: hasta sıcak bir banyo yapar, kendisine bir iğne yapılır, vulva ve etrafındaki tüyler traş edilirdi. Bugün sıcak banyonun yerini ılık duş almıştır ve bu da hastanın isteğine bağlıdır. İğne yapılmaz; onun yerine arka geçitten küçük bir hap verilir, böylece iğneyle sebep olunabilecek kas rahatsızlığı önlenir. Tüm alanın traş edilmesi yerine yalnız apış arası temizlenir ve pübik tüyler makasla kısa kesilir. Çok eski yöntem rahatsız edici ve utandırıcıydı, hasta kendini yolunan bir tavuğa benzetiyordu, ayrıca bu işte pek gerekli değildi.

Bütün bunlar sona erdikten sonra orada bulunan doktor, eğer eldeyse, hastanın doğum öncesi raporunu inceler ve soğuk algınlığı gibi iltihaplı bir hastalığın o anda olup olmadığına bakar. Sonra hastanın bir idrar örneğini inceler ve tansiyonuna bakar. Daha sonra bebeğin doğmaya hazır olduğundan ve kafanın annenin leğen kuşağına yerleştiğinden emin olmak için bebek bekleyen annenin karnını bir kere daha inceler. Bir leğen kuşağı incelemesi yapmak da isteyebilir, böylece doğumun gelişmesini tümüyle değerlendirebilir. Bu inceleme hamilelik sırasından yapılan leğen kuşağı muayenesinden değişik değildir, yalnız iltihaplanmayı, mikrop kapmayı önlemek için fazladan tedbirler alınmaktadır. Doktor ellerini temizlerken hasta sterilize edilmiş bir örtü üzerine yerleştirilir ve tozluklar takabilir. Doktor vulva alanın antiseptik bir karışımla temizler ve doğum için özel bir antiseptik kremi vajinaya döker. Bu mikroplara karşı kadını korumakla kalmaz, incelemeyi de kolaylaştırır. Bu incelemeler sırasında doktor hastanın herhangi bir sorusunu cevaplayabilir.

Doğumun Başlaması

Sponsorlu Bağlantılar:

DOĞUMUN BAŞLAYIŞI

Gerçek doğumun başlangıcı aşağıda görülen üç belirtinin biriyle veya birkaçıyla anlaşılır:

Doğumun Başladığının Belirtileri

1) Acılı olabilen düzenli, ritmik kasılmaların başlaması.

2) Az miktarda kanlı, yapışkan mukusun vajinadan geçişi (gösteri).

3) Vajinadan sıvı fışkırması. Bu amniyotik torbayı oluşturan zarın yırtılmasına bağlıdır.

gebelikte doğumun başlaması bebeğin doğumunun başlangıcı gösteri nedir

Düzenli ve acılı kasılmalar

Hamileliğin son haftalarında sahte doğum sancıları görülürse hasta gerçek doğum başladığı zaman kasılmaların karakterindeki değişikliği fark edebilir. Sahte doğum sancılanrıgörülmemişse hasta kasılmaların karakterinden bunun gerçek doğum olup olmadığını saptayacaktır. Gerçek doğum kasılmaları başlangıçta 30 saniye kadar sürer, sonra düzenli aralıklarla 15 ile 20 dakikada bir olur. Kasılma sırasında rahmin sertleştiği hissedilebilir ve yalnızca arkada ya da doğum ilerledikçe böğürlerden karına yansıyan hafif bir ağrı duyulur. Aslında kural olarak sırt ağrısı ne kadar az olursa doğum o kadar başarılıdır. Ağrı ani bir sancıyla başlar, doruğa erişir ve bütünüyle yok olmak üzere azalır. Birçok kadına göre şiddetli bir aybaşı krampı gibidir.

Doğum ilerledikçe kasılmaların süresi 30 saniyeden 90 saniyeye çıkar; kasılmalar arasındaki süre 20 dakikadan üç veya beş dakikaya iner ve kasılmaların yoğunluğu artar, o nedenle hamile ağrı kesici ilaçlara gerek duyabilir.

Genel olarak, kasılmalar düzenliyse ve 10 dakikalık aralıklarla meydana geliyorsa hasta hastaneye gitmelidir, fakat tabiî bu genel açıdan söylenmektedir, bireyler bu gereksemeyi daha sonra veya daha önce de duyabilir.

Gösteri

Kanla karışık mukusun dışarı atılmasıyla birlikte veya ardından acılı kasılmalar başlar, ya da mukusun dışa atılması kasılmaları izler. Hamileliğin ilk devrelerinde rahim boynu kanalını doldurmuş olan mukusun tıkacı yerinden çıkartılır, meydana gelen olaydır bu. Nedeni rahim kasılmalarının rahim boynunu sıkıştırması ve doğumun başlangıcında onu büyütmesidir. Kanla karışık mukusun dışa atılmasına gösteri adı verilir ve bu görüldükten 24 saat sonra doğum başlar.

Zarların kopması

Bazı durumlarda vajinadan ani bir sıvı fışkırması doğumun habercisidir. Bu, rahim kapsamında olan ve içinde bebeğin büyüdüğü amniyotik torbanın zarlarının ani yırtılmasıyla meydana gelir. Bu olay doğumdan önce veya doğum sırasında olur. Her iki şekilde de hasta gecikmeden hastaneye gitmelidir; Böylece muayene edilebilir, arada sırada acele yardımı gerektirecek sorunlar ortaya çıkmaktadır. Genel olarak zarların ani yırtılışından bir-kaç saat sonra doğum başlar. 12 ila 24 saat içinde doğum başlamazsa, hamilelik de sınırına erişmişse doktor oksitokin adlı bir ilacı, doğumun başlamasını hızlandırmak için kol damarına iğneyle verir.

Hastaneye Doğuma Giderken Ne Almalı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Doğum İçin Hastaneye Yatacağımız Zaman Yanımıza Neler Almalıyız?

Bu zamana kadar bebek bekleyen kadın hastanede gereksinim duyacağı şeyleri hazırlamış olmalıdır ve genellikle hazırda bir çantası vardır. Gerekenler bir düzeye kadar kendi kişisel isteklerine ve yöresel geleneklere bağlıdır. Genel olarak çantada şunlar olmalıdır:

hastanede doğurmak gebe kadının hastaneye doğum için yatması

Gecelik veya pijama (2 veya 3 takım)

Birçok kadın pijamayı tercih eder ve onun yalnız üst kısmını giyer. Pijamalar birçok bakımdan gecelikten daha kullanışlıdır. Özellik eğer anne bebeğini emzirecekse. Ne yazık ki, bazı hastaneler hastanın bir hastane elbisesi giymesinde ısrar eder. Bu da genellikle çirkindir.

Sütyen. Aynı şekilde rahat iki sütyene ihtiyaç vardır.

Yatak ceketi

Elbise. Ambulans pek çabuk gelebileceği ve hasta doğumdan önce 24-48 saat arasında ayakta olduğu için elbise gereklidir.

Yatak odası için terlikler

Sağlık kuşağı. Sıhhî bezler genellikle hastanelerde verilir, fakat bazı hastaneler bunları hastanın kendinin getirmesini, sterilize edilebilmesi için doğumdan önce ister.

Mendiller veya kâğıt mendiller:

Diş macunu, diş fırçası, tuvalet sabunu, el bezi, tırnak fırçası, saç fırçası, tarak, el aynası, makyaj takımı, parfüm, talk pudrası.

Güzellik bakanın gözünde olabilir. Yeni anne memnun olmaya güzel olmaya hakkı vardır. Toplumumuzda insan eliyle yapılan güzellik malzemeleriyle buna neden katkısı olmasın?

Yazmak için bir kağıt ve kalem ayrıca teknoloji çağında olduğumuz için yanımıza laptop bilgisayarımızı da alabiliriz. Bebek bir kere doğunca sayısız insanla bu mutluluğu paylaşmak gereği şaşırtıcıdır.

Kitaplar. Yatak devresi, hareketli anların arasında bir dinlenme zamanıdır. Özel hastanelerin bir çoğunda bulunur fakat eğer yoksa portatif bir televizyon ve kitaplar zamanı doldurur.

Bebek giysileri. Hastaneden çıkışta bebeği giydirmek için bir takım. Hastaneler genellikle loğusalık süresinde gecelik ve bez verir.

Sahte Doğum Sancıları

Sponsorlu Bağlantılar:

SAHTE DOĞUM SANCILARI

Bu haftalarda rahim gitgide hassaslaşmaktadır ve önceki haftalarda duyulmuş acısız kasılmalar sıklaşır. Genellikle gece ve düzensiz aralıklarla acılı kasılmalar da olabilir. Buna sahte doğum adı verilir, gerçek doğum başlangıcı olduğu sanılabilir ve birçok bebek bekleyen kadın, bu yüzden ertesi günü tekrar geri gönderilmek üzere hastaneye başvurmuştur.

sahte doğum sancısı, yalancı doğum sancısı, yanlış gebelik sancısı

Sahte doğumla gerçek doğum arasında tek ayrım, sahte doğumda düzensiz olan aralıkların gerçek doğumda düzenli oluşudur ve sahte doğumda zaman geçtikçe ağrılar artacağına azalır ve birkaç saat sonra da tamamıyla yok olur. Ağrı, sık sık geceleri meydana gelir ve genellikle alt karınla sırtta hissedilir. Bu, gerçek doğumla çelişki halindedir. Gerçek doğumda zaman geçtikçe garip bir düzen kazanan kasılmaların yoğunluğunda ve frekansında artış vardır. Fakat hiç bir anne sahte doğumda yanılıp hastaneye gitmiş olduğu için utanç duymamalıdır, çünkü bazen iki tip sancının ayırt edilmesi gerçekten güçtür.

Hamileliğin Son Evresi, Doğum Öncesi

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamileliğin Son Evresi ve Doğum Öncesi

Doğuma yol açan ilerlemelerin bebek bekleyen kadın tarafından anlaşılması gerekir. Kendinden ne beklendiğini biraz da içgüdüsel olarak anne bilebilir. Fakat ne olduğunu ve ne yapması gerektiğini de bilmek zorundadır.

doğum öncesi hamileliğin son günleri gebeliğin son zamanları

Hamileliğin son haftalarında bebek son, doğuma hazırlık duruşunu almaktadır. İlk hamileliklerin çoğunda bebeğin kafası leğen kuşağı üstüne yerleşmiştir ve leğen kuşağı idrar torbası ve rektum üstünde basınç yaratmaktadır. Bacaklardan geri dönen kan çoğaldıkça varisli damarlar belirginleşir; sırt ağrısı daha olağandır; idrar her zamanki gibidir. Bebek bekleyen kadın da sabırsızlanmaktadır. Haftalar boyunca karnında beslemiş olduğu bebeği bir an evvel görüp kucaklamak ister. Uykular derin değildir, sıcak gecelerde terlemek sorun olabilir. Bebek bekleyen kadının son birkaç haftasında yardımcı olmaları için doktorundan uyku hapları istemesi uygundur; fakat birçok anne rahatsız gecelere kendilerini alıştırır ve gündüzleri dinlenerek yorgunluklarını giderir.

Bacak Tüylerinden Lazer Epilasyonla Kurtulabilir miyiz?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bacak bölgesi lazer epilasyona en iyi yanıt veren bölgelerden biridir. Bu yüzden tüyler uygun olduğu durumda yani kalın ve koyu renkli ise sonuçlar son derece memnun verici olur. Bu bölgedeki uygulamalar yaklaşık olarak 2,5 ayda bir yapılmakta ve ortalama 5-6 seans kadar sürmektedir. Epilasyon sonrasında tüylerde yaklaşık %70-80 oranında azalma beklenir. Hastalar, uygulama tamamlandıktan sonra tüylerinin bir kısmının kalacağı konusunda bilgilendirilir. Bu kalan tüyler ince olmalarının yanısıra açık renkte olurlar ve kişiyi pek rahatsız etmezler. Rahatsızlık durumunda jiletle veya tüy dökücü kremler yardımıyla bu kıllar alınabilir. Lazer epilasyon işlemlerinin bitmesinin ardından kişilerin ağda, epilatör ve cımbız gibi kılı kökünden alan işlemleri uygulamamaları gerekir. Zaten tüylerin büyüme hızı da çok azalmış olduğundan tüyler kısaltıldıktan sonra uzamaları 1 bazen 2 ay süre almaktadır.

Penisin Normal Büyüklüğü Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Normal Bir Penisin Boyu Nedir?

Tarihimi­zin en  büyük soruların­dan biri budur işte. Her erkek, hemen  hemen  bu harika organın varlığı­nın farkına vardığı an­dan itibaren  bu sorunun cevabını aramıştır­. Penisi­nin boyutları konusun­da hiç bir kaygısı ya da kuşkusu olmayan erkeğe pek seyrek rastlanır­. Hatta, normalden  çok büyük penise sahip olanlar bile ellerinde olanla yetinmez bunun üstüne bir de «Keşke biraz daha uzun olsaydı...» diye üzülürler.

normalde penis boyu nedir penisin büyüklüğü ne kadar olmalıdır penis kaç cm olmalıdır

Boyutlara bu denli önem verme alışkanlığı bir takım tuhaf davranışlara yol açar çoğu kez. Örneğin, bir mahalle hamamın­da olsun, bir kulübün soyunma odasın­da ya da her hangi bir plaj kabinesinde olsun, ilk kez karşılaşan erkekler birbirleri­ni çıplak gördüler mi hemen  birbirleri­nin penisine bakarlar. Çabucak çoğu kez hiç çaktırmadan penisi ölçer, kendininkiyle kıyaslar, sonra da, o sırada yapmakta oldukları iş neyse, ona dönerler. Ha t­ta genel abdesthanelerde bile iki yanı gözleyen, kafadan ölçüp biçip bir kıyaslama hesabını yapanlar çoktur. Özel kulüplerin bir çoğunda, düşünceli davranan idare, helaların karşısına geniş, büyüteçli aynalar koymuştur ki, bunları kullanan beyler karşıların­da bir erkek fili bile mutlu kılacak penisler görüp sevinsinler.

Ne yazık ki bu tür penis olimpiyatların­da kazanmak diye bir şey yoktur. Kendininkinden  daha büyük organlar gören  erkek üzülür; korkuları­nın yerinde olduğuna inanır­. Soyunma odasın­da o gün en  büyük penise sahip olan ise pek fazla mutlu olamaz. Daha görmediği ama bir gün görebileceği nice büyük organlar olduğunu düşünüp üzülür.

Belki de bu umutsuz arayışın gerisinde yatan nedenlerden  biri de, baba ile oğulun penisleri arasındaki çok büyük farktır­. Üç dört yaşlarındaki bir çocuğa babası­nın organı kendisininkine oranla ulaşılmayacak kadar büyük görünür. Ancak yıllar sonra, ergenlik çağına eriştiğinde yetişebilir çocuğun penisi babanınkine. Ama o zamana değin de olan olmuştur. Çoğu erkekler, babaları­nın penisine yetiştiklerinden  hiç bir zaman tam emin olmazlar.

Penisin Normal Uzunluğu Ne Olmalıdır Öyleyse?

Bir gün Abraham Lincoln'e sormuşlar; Bir adamın bacakları­nın uzunluğu ne olmalıdır_ diye. O da, biraz düşündükten  sonra şu cevabı vermiş: "Bana kalırsa, gövdesinden  yere uzanacak kadar uzun olma­sı normaldir­." Gerçekçi bir açıdan bakıldığında, bir adamın penisi kendi gövdesinden  kadı­nın döl yoluna uzanacak kadar uzun olmalıdır­. Sperma döl yoluna döküleceği yerde dışarı dökülmediği sürece üremek daha kolay olur. Penisin boyutları kalıtım ile ilgili olup babadan oğula aktarıldığına göre, penisi döl yoluna ulaşamayacak kadar kısa olan bir adamın zaten  oğlu olmaz. Gerçekten  kısa penisli bir ırk olsaydı, daha yarım milyon sene önce soyu tükenirdi.

Penisin boyutları (uzunluk, çap ve de diğer ölçüleri) ile kadın­da cinsel orgazm meydana getire­bilme yeteneği arasın­da uzak yakın hiç bir ilişki bulunmamaktadır­. Kadın­da orgazmın gerçekleşmesine yol açan uyarı bölgeleri­nin hemen  hepsi dış üreme organlarında, yani klitoris, iç ve dış dudaklar ve çevresinde toplanmıştır­. Bu uyarı bölgeleri arasın­da döl yolunun en  alt üçte biri yer alır ki, ergenlik çağını aşmış her penis buralara kolaylıkla ulaşa­bilir­. Her sanat çabasın­da olduğu gibi, cinsel birleşmede de mühim olan nicelik değil niteliktir­.

Bununla birlikte, penis boyutları üzerinde bilimsel incelemeler yapan araştırmacıların bu incelemelerinden  anlaşıldığına göre, sertleşmiş penisin ortalama olarak uzunluğu onbeş santimetre kadardır­. Penisin boyutları 11 ile 18 santim arasın­da farklılık gösterir­.

28 Mart 2012 Çarşamba

Gebeliğe Uygun Giyinmek

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Giyim

Genellikle gebeliğin ilk aylarında kadın, her zaman giydiği giysileri kullanabilir. Gebeliğin ikinci yarısında annenin, gebelik giysilerine ihtiyacı vardır. Gebe kadının giyeceği giysiler dar ve sıkı olmamalıdır. Sıcak ve canlı renkler, zarif biçimler, kırışmayan, buruşmayan ve temizlenmesi kolay kumaşlar anneye bakımlı, itinalı bir görünüm verirler. Özellikle, çeşitli bluzlarla giyilebilen askılı eteklikler gebe kadın için en elverişli ve uygun giysilerdir. Bu takdirde anne, giysisinde değişiklik yaparak aynı giysiyi defalarca giymekten kurtulur. Pantolon da rahat, uygun ve değişiklik yapılabilen bir giysidir.

hamilelikte kıyafet seçimi gebelikte nasıl giyinmelidir hamileler neler giymelidir giyim kuşam

Gebe kadının iç çamaşırları da çok önemlidir. îç çamaşırlar naylon, perlon vb. gibi sentetik kumaşlardan yapılmış olmamalıdır. Sentetik kumaşlar teri çekmedikleri için, gebelik sırasında artan ter miktarı nedeniyle, vücudun üzerinde nemli bir tabaka meydana gelir. Bu nemli tabaka özellikle göğüslerin alt kısımlarında, kasıklarda, dış üretim organlarında pişiklere neden olabilir. Bundan başka, soğuk algınlığı hastalıklarının da başlıca nedeni olabilir. Bu nedenlerle, gebe kadınlara yumuşak pamuklu ya da yünlü çamaşırlar tavsiye edilir.

gebelik kıyafetleri

Gebe kadının kullandığı sutyen de göğsü tamamen kavrayacak, ama katiyen sıkmayacak şekilde olmalıdır. Göğüslerin ağırlaşarak sarkmasını önlemek için, göğsün alt tarafından bir destek görmesi gerekir. Bundan ötürü, kullanılacak sutyen, göğsün alt tarafından göğüs çevresine tam olarak oturmalı, aynı zamanda elastiki olmalıdır. Göğüs bezleri daha gebelik sırasında az da olsa salgı yaptıklarından, sutyenin kaynatılmaya dayanıklı kumaştan yapılması gerekmektedir. Pamuk ve sellülozik pamuktan yapılmış emici tamponlar vardır. Bu tamponlar, sutyenin içine konur ve günde birkaç kez değiştirilerek göğüsler temiz tutulabilir.

emzirme sütyeni
Sırttan ayarlanabilen emzirme sutyeni — Sutyen gözleri tek tek açılabilir. Emzirilmeyen göğüs kapalı kalır.

sa salgı yaptıklarından, sutyenin kaynatılmaya dayanıklı kumaştan yapılması gerekmektedir. Pamuk ve selülozik pamuktan yapılmış emici tamponlar vardır. Bu tamponlar, sutyenin içine konur ve günde birkaç kez değiştirilerek göğüsler temiz tutulabilir.

Emzirme döneminde önden ilikli sutyen kullanılmalı, sutyenlerin vücuda iyi oturmasına dikkat etmelidir.

gebelikte korse takmak

Gebelik kemeri (korse) ya da karın bağları, yalnız karın örtüsü çok gevşek ve sarkık olan kadınlarda (birkaç doğum yapmış, ya da daha önce karın ameliyatı geçirmiş kadınlarda) kullanılır. Bu kemer ya da bağlar gevşek karın kaslarını sıkarlar. Gebelik kemeri yerine sürekli olarak karın idmanı yapılması tavsiye edilir. Eğer gebelik kemeri takmak zorunluğu varsa, bu kemerin iyi bir korse olması gerekir. Kemerin ayarlanabilir olması, karnı alt kısmından sıkması ve karnın üst tarafında ise, soluk almayı zorlaştırmaması için gevşek olması gerekir.



gebelik çorabı

Gebe kadının çorap lastiği kullanması da zararlıdır. En iyisi külotlu çorap giymek ya da gebeler için yapılmış özel jartiyer kullanmaktır. Konçları lastikli çoraplar da giymemelidir. Çünkü bu çoraplar da, çorap lastiğinde olduğu gibi kanın bacaklardan dönüşünü güçleştirir. Bunun sonucu olarak da varis ya da ödem (su toplanması) meydana gelir.

hamilelik ayakkabısı gebelikte ayakkabı seçimi

Ayakkabılar, yere rahat basabilecek şekilde olmalıdır ve tabanı kaymayacak ayakkabılar tercih edilmelidir. Alçak ve geniş ökçeli ayakkabılar en güvenle giyilebilecek ayakkabılardır. Ama sık sık ayakkabı değiştirmek olanağı varsa, yüksek ökçeli ayakkabı giymenin bir sakıncası yoktur. Elverişli durumlarda özellikle yalınayak gezilmesi önerilir.

Gebelikte Keyif Verici Maddeler

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Keyif Verici Maddelerin Kullanılması

Gebelik süresinde çay ve kahve normal miktarı aşmamak üzere kuşkusuz alınabilir. Çok az miktarda alkolün de zararı olamaz. Örneğin, bir bardak şarap ya da bira içilebilir. Alkol miktarı yüksek içkiler ve kabızlığa neden olan kırmızı şarap içilmemelidir.

gebelikte sigara içmek gebelikte alkol içmek hamilelikte çay kahve tüketimi ilaç almak

Gebelik süresinde kanama ya da çocuğun düşme olasılığı varsa, gebelikten önceki son yıllarda sarılık ya da karın zarı iltihabı geçirilmişse, kesin olarak alkol almaktan kaçınmalıdır. Nikotin, plasenta damarları da dahil, tüm damarları daraltır. Böylece dokulara gelen kan, nikotinin damarları daraltması nedeniyle azalır. Bu takdirde, ana rahmindeki fetüse ulaşan oksijen ve besin miktarı azalacaktır. Erken doğum, düşük, hatta eksik doğum oranı, sigara içen annelerde, içmeyenlere oranla daha yüksektir. Doğumdan hemen önce, doğum sırasında ya da doğumdan hemen sonra bebeğin ölmesi olayı, sigara tiryakisi olan annelerde daha sık görülür.

Bebeğin sağlık yönünden bir tehlikeyle karşılaşmaması için annenin gebelik ve emzirme döneminde ya hiç sigara içmemesi ya da günde en çok 4-5 filtreli sigarayla yetinmesi gerekir.

Gebelik sırasında ilaç alma konusunda daha titiz olmalıdır. Bu dönemde kadının özellikle teskin edici (yatıştırıcı) ilaçlar almaması gerekir. Çünkü, bu ilaçların doğuracağı sonuç çok ciddi olabilir.

Gebeliğin dokuz aylık döneminde doktor tavsiyesi olmadan hiç bir ilaç alınmamalıdır.

Gebe Kadının Beslenmesi

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Beslenme

Gebelik sırasındaki beslenmeyle ilgili olarak doktorlar arasında birbirine aykırı düşen düşünceler vardır. Kimi kez anneye iki kişilik yemek yemesi, kimi kez de bebeğin fazla beslenip doğumu zorlaştırmasını önlemek amacıyle, az yemesi tavsiye edilir. Bazı kimseler sağlıklı bir bebeğe sahip olabilmek için kuvvetli gıdalar alınması gerektiği kanısındadır. Fakat yemek listesi gerçekte nasıl olmalıdır?

gebelikte neler yemek gerekir hamilelikte hangi besinlerden kaçınmalıdır gebelik beslenmesi nasıl olmalıdır

Gebe bir kadının yemek listesi, normal bir yemek listesinden çok az farklıdır. Olgun bir insanın günlük kalori ihtiyacı 2000 kalori civarındadır. Normal insanın bu kalori ihtiyacı, gebe kadında, gebeliğin ilk yarısında 2500-2600 kaloriye, ikinci yarısında ise 2700-2800 kaloriye yükselir. Vücut kendisine gerekli kaloriyi üç temel besin maddesinin yanmasından sağlar: Protein, yağ ve karbonhidratlar.

Gebelik sırasında vücudun proteine ihtiyacı artacağından proteinli gıdalar, annenin beslenmesinde özel bir rol oynar. Anne günde ortalama 100 gram protein almalıdır. Süt, yumurta, et ve balıktan alınan protein özellikle önemlidir. Vücut bu besin maddelerinden kendine uygun bir şekilde protein yapar. Yağ alınması, normal zamanlara göre azaltılmalıdır. Bir kadın ortalama günde 130 gram yağ alır. Gebelikte yağ tüketimi günde ortalama 70-90 gramı aşmamalıdır. Hemen tüm besinlerde yağ bulunduğu için, ekmek üzerine sürülerek yenebilecek 40 gram yağ gebe kadın için yeterli olacaktır. Gerekli kalorinin yarısı ekmek, makarna, pirinç, patates ve şeker gibi karbonhidrat yönünden zengin gıdalardan sağlanır. Patates, şeker ve şekerli yiyecekler az miktarda yenmelidir, çünkü gebelik döneminde de tatlılar, karbonhidrat yönünden çok fazla zengin olduğundan, şişmanlatır.

Gıda maddeleri yanı sıra mineral yönünden zengin vitamin kompleksleri almalıdır. Gebe kadında kalsiyum, fosfor ve demir ihtiyacı artar. Çünkü, bebeğin iskelet sistemi ve dişlerin oluşması için kalsiyum ve fosfora fazlasıyla ihtiyaç vardır; demir de gebelik sırasında kansızlığı önler. Kalsiyum ve fosfor, süt ve sütten yapılan yiyeceklerde bol miktarda bulunur. Bundan ötürü her gün sofraya süt, kakao, peynir konulması önerilir. Demir; karaciğer, yumurta, sığır eti, marul, sarmısak, kırmızı lahana ve mantarda bol miktarda bulunur. Ayrıca, doktor, hastaya beslenmesine ek olarak demir vitamininden zengin ilaçlar tavsiye eder.

Gebelik sırasında, vücudun vitamin ihtiyacı iki, hatta üç katına yükselir. Bu nedenle, gebe kadının yemek listesine bol miktarda taze meyve, haşlanmış Sebze, yeşil lahana, ıspanak, karnabahar, marul, domates ve meyve suları eklenmelidir. Tüm bu besinlerde B vitaminleri bol miktarda vardır. Sözü edilen yiyeceklerin içinde yalnız B1 vitamini bulunmaz. B1 vitamini tahılda bol miktarda vardır; siyah, beyaz buğday ekmekleri, kabuklu pirinç ve yulaf yemekte yarar görülür.

Eğer anne çalışıyorsa ve öğle yemeklerini işyerinde yemek zorundaysa, ek olarak vitamin almalı, kahvaltı ve akşam yemeklerinde süt içmeli, yağsız et, meyve, marul ve yumurta yemelidir.

Gebeler sık sık susarlar ve daima bir şeyler içmek isterler. Gebelik sırasında alınan sıvı şeyler vücut dokularında depo edilir, bunun sonucu olarak vücutta fazla miktarda tuz birikir. Bu nedenle, gebeliğin son aylarında alınan sıvı miktarıyla tuz miktarı kısıtlanmalıdır. Gebe kadının tuzlu kraker, fıstık, cips patates ve biberli yemeklerden kaçınması özellikle gerekir. Yirmi dört saat içinde alman sıvı miktarı 1 litreyi geçmemelidir. Bu miktara, alınan çorba, süt ve meyve de (meyvenin %90'ı sudur) dahil edilmelidir.

Aramalar: hamilelikte demir ihtiyacı, hamileyken neler yenmelidir , hamilelikte yenmemesi gereken gıdalar

Prematüre Bebek Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Bir bebek normalden az süren gebelikten sonra vaktinden önce ve gelişmemiş olarak doğarsa, erken doğmuş (prematüre) bebekten söz edilir.

Genellikle:

- Gebelik süresi 37 haftadan az,

- Doğan bebeğin ağırlığı 2.500 gr. ya da daha az,

- Bebeğin boyu 47 cm. ya da daha az olan bebekler, erken doğmuş olarak kabul edilir.

Bebeğin ne şekilde bakılması gerektiğinin kararlaştırılmasında gelişim derecesi ve buna bağlı olarak zayıflık önemli rol oynar.

prematüre nedir erken doğum nedir pıremature bebek pirematüre doğumun anlamı nedir

Tüm çocukların yaklaşık olarak: % 8-12'si erken ve gelişmemiş olarak doğar. Kilo azlığı ve boy kısalığından başka aşağıdaki belirtiler de bebeğe prematüre niteliğini verir:

- Cılız, ince, kırışık cilt,

- Yoğun parlak kırmızı cilt rengi,

- İnce, parlak karın örtüsü,

- Vücudun birçok yerlerine yayılmış ve bol miktarda tüy,

- İnce kıllı, az miktarda saç ve kaş,

- Ayak tabanlarının ön kısmında az sayıda ayak çizgileri,

- Kulak kıkırdağının yokluğu ya da iyi gelişmemesi,

- Erkek bebeklerde testislerin torbada olmaması,

- Dış üretim organlarında büyük dudakların küçük dudakları örtmemesi (kız).

ERKEN DOĞUMUN NEDENLERİ NELERDİR?

Erken doğumun nedenleri çok çeşitlidir. Bunlar arasında özel yaşam koşulları (ağır iş, deniz düzeyinden fazla yüksek yerlerde oturma, kalıtsal özellikler, nikotinin veya alkolün aşırı derecede alınması, annenin yetersiz beslenmesi vb.), vücut nitelikleri (ana-babanın ufak tefek olmaları vb.), annenin gebelikten önce ve gebelik sırasında geçirdiği hastalıklar sayılabilir. Bazen erken doğumun nedeni, doğrudan doğruya bebeğin gelişimiyle ilgilidir (ikizler, anormal gelişim).

Bebeğin gerektiği gibi gelişmemesi ve yaşama gücünün azlığı, elbette yeni doğmuş bir bebeğin yaşamı için çok daha büyük tehlikedir. Bebek henüz soluk alma, beslenme ve sindirme, vücut sıcaklığını koruma, mikroplara karşı direnç gibi önemli yaşam çalışmalarını aksatmadan sürdüremez. Erken doğan bebekler, bizim bugün riziko bebekler olarak nitelendirdiğimiz bebeklerin büyük bir bölümünü meydana getirirler. Bunların yaşama şansları, olgun doğmuş bebeklerinkine oranla daha azdır. Akciğerlerin ve beyindeki solunum merkezinin gelişmemiş olması, çok tehlikeli 'nefes darlığı ve oksijen yetersizliği'ne neden olabilir. Karaciğerin toksin (zehir) giderici fonksiyonunu yeterince yerine getirememesi akut (birden olan) ve kronik (uzun süren) sarılığa neden olabilir. Kanamaya eğilim ve diğer organ sistemlerindeki yetersiz çalışma eğilimleri daha büyüktür. Tüm bunlara karşın modern tıp, erken doğan bebeklerin çoğunu yaşatmayı başarmaktadır. Hastanelerin ve doğum evlerinin tam donanımlı yenidoğan yoğun bakım servislerinde erken doğmuş bebekler için küvöz vardır. Erken doğmuş bebek, küvözde; değişmez ısı, nemlilik, oksijen miktarı ayarlanmış ve sterilize edilmiş bir ortamda korunarak yaşatılır. Küvöz, bebeklere hareket olanağı sağladığı gibi, havadan alınacak mikroplara karşı da onları korur.

Erken doğmuş bebeklerin bakımı, beslenmesi, tedavisi ve hastalıktan korunması özel bakım isteyen bir iştir. Erken doğmuş bebek tüm bu tehlikeleri atlatacak yaşama gücüne sahipse, genellikle birkaç hafta sonra annenin bakımına verilebilir. Hastaneden çıkarken anneye bakım ve beslenmenin tüm incelikleri anlatılır. Bir "riziko bebek" olan bebek, zaman zaman bir çocuk doktoru tarafından özel bir itinayla muayene edilir. Böylece, sonradan ortaya çıkması mümkün olabilecek aksaklıklar zamanında görülerek erken tedavi için gerekli tedbirler alınır. Hastanelerimizde erken doğmuş bir bebeğin normal gelişimi için gerekli koşullar sağlanabilir.

Aramalar: prematüre nedir , küvöz nedir , pırematüre ne demek , kaç haftalık bebekler erken doğum sayılır

İdrar Yolları Enfeksiyonu

Sponsorlu Bağlantılar:

İdrar Yolları Enfeksiyonu

Vücudumuzda ki organ sistemlerinden biri olan üriner sistem; böbreklerden, üreterden, mesane ve üretradan oluşmaktadır. Erkeklerde prostat ve testisler, kadınlarda vajina ve rahim bu sistemle yakın olarak ilişkisi olan organlardır.

İdrar Yolları Enfeksiyonun Nedenleri Nelerdir?

Normal şartlarda idrarda bakteri bulunmaz. Bakteriler genellikle makat bölgesinden gelerek buradan idrar yolu arayıcılığıyla mesaneye geçerler. Buradan da yukarı doğru ilerleyerek böbreklere ulaşabilir. Bazı mikroorganizmalar ise cinsel temas yoluyla kişinin eşine de geçebilir. İdrar yıkayıcı özelliğe sahiptir. İdrarın bu etkisi ve kişinin bağışıklık sistemi enfeksiyondan kendisi korur. İdrarın mikrop öldürücü etkisi azalırsa veya bağışıklı sisteminde bir zayıflık olduğu için vücut direnci düşerse enfeksiyon vücuda yerleşir.

idrar yolları enfeksiyonu idrar yolları iltihabı iye üriner enfeksiyon üriner sistem enfeksiyonu

Kadınlar (idrar yollarının anatomik yapısından ötürü), çocuklar, gebeler, diyabet hastaları, üriner sistemlerinde taşı bulunan hastalar, idrarını uzun zaman tutanlar idrar yolları enfeksiyonlarına daha kolay yakalanırlar. Kadınlarda alt idrar yolu enfeksiyonunun en fazla görülen türü basit sistittir. Bu vakaların %80'den fazlasında sorumlu Escherichia coli bakteri türüdür. Özellikle de cinsel açıdan aktif dönemdeyken %5-15 oranı ile "Staphylococcus saprophyticus" ikinci sıklıkta görülen tetikleyicidir. Nadiren "Klebsiella" türleri ve diğer bağırsak bakterileri de buna etken olabilmektedir.

Alt İdrar Yolları Enfeksiyonun (Sistit) Nedenleri:

Kadınlarda sürekli tekrarlayan sistitin nedeni vajinadan mesaneye gelerek yerleşen bakteriler olabilmektedir. Üriner sistem enfeksiyonlarında %85 Escherichia coli, %10-%15 Enterobacter, Klebsiella, Proteus, Pseudomonas ve Enterococcuslar’dır. Tüm bu bakteriler gaitada (dışkıda) bulunmaktadır. Dışkının üretra ağzına geçmesiyle bu bakteriler idrar yollarına geçerler. Ayrıca vajinanın yakın olmasından ötürü buraya "Trichomonas vaginalis" 'de yerleşebilir.

İdrar Yolları Enfeksiyonun Belirtileri:

Ateş, titreme, bel ağrısı, bulantı, kusma ile aniden belirir. Ardından dizüri (idrar yaparken zorlanma veya idrar yaparken ağrı olması) ve pollaküri (günde 5 defadan fazla sıklıkla idrara çıkma) görülür. Göbek altında ağrılar olmaktadır. Toplam idrar miktarı normal ya da normalden fazla olabilmektedir. İdrar görüntüsü bulanık ve bazen idrarda kan (hematüri) olabilir.

Ürokültür Yapılması Tekniği:

Dış genital bölge önden arkaya doğru temizlenir ve daha sonra önce bir miktar idrar yapılır. Daha sonra 10 ml kadar idrar steril kaba yapılır.

İdrar Yolları Enfeksiyonunda Laboratuvar Bulguları:

İdrardan alınan numune belli seyreltmelerle agarlı ortama ekilerek izlenir. Bundan sonra idantifikasyon ve antibiyotik duyarlık tetkikleri yapılır. İdrar kültürü alındığında; idrarda laboratuvar ortamında 1ml’de 100.000' den fazla bakteri bulunursa, bu enfeksiyon olduğu anlamına gelir.

İdrar Yolları Enfeksiyonunun Tedavisi:

Dinlenme (yatak istirahatı), bol su içmek, kahve ve alkolden uzak durmak, analjezik ve antibiyotik gibi tedavi metodları kullanılır. Antibiyotik veya anti bakteriyel bir ilaç vermeden evvel kültür için idrar alınmalıdır. Daha sonra gelen anti biyogram sonucuna göre uygun antibiyotik seçilir. Tedavi şekli; enfeksiyonun yaratmış olduğu klinik belirtilerin giderilmesinin yanısıra idrarın sterilleşmesine dayanır.

Bacaktaki Tüyler Nasıl Alınmalıdır?

Sponsorlu Bağlantılar:

BACAKTAKİ TÜYLER

Özellikle yaz aylarında soyunmamız gerekebilir. Kısa zamanda çorapları çıkarırız ve mayolarımızı giyip denize koşarız. Döyle zamanlarda bacaklarımızın güzelliği için yapacağımız tek şey tüyleri yok etmektir. Tüyleri yok etme işlemi bir kaç şekilde olur.

bacak tüyleri bacaklardaki kıllar

JİLETLE KESEREK: Bu en zararlı olanıdır. Zira tüyler bir kaç gün sonra tekrar çıkacak ve tekrar kesmek zorunda kalacaksınız. Sık sık tüylere jilet vurmak ise bilindiği gibi tüylerin diken gibi sertleşmesine yol açar.

AĞDA: En faydalı yöntemlerden biri budur. Zira tüyler kökünden çıkmakta ve bir daha çıkana kadar bir kaç hafta geçmektedir. Ancak gerçekten acıtmakta ve bazıları buna dayanamamaktadır.

TÜY DÖKÜCÜ KREMLER: Kremleri bacaklarınıza sürdükten sonra bir tahta çubukla sıyırarak tüyler yok edilebilir. Du acısız bir yöntemdir ama ne yazık ki, bir hafta sonra tüyler yine ortaya çıkacaktır. Ama hiç değilse, çıkan tüyler sert değldir. En etkili metod ise güzellik salonlarında yapılan epilasyon denilen metodtur. Bu metodla ince bir iğne ile kıl kökleri yakılmakta ve bir daha ömür boyu çıkmamaktadır. Ancak bu metod da aylarca sürer ve sabır ister.

EPİLATÖRLER: Üzerinde dönen cımbızlardan oluşmuş bir başı olan, elde tutulan cihazlardır. Cihaz cildin yüzeyinde gezdirilmek suretiyle tüyler alınmaktadır. Vücuttaki tüm bölgelerde; bacaklar, koltuk altları, kollar, bikini bölgesi ve yüzde kullanılır. Çok pürüzsüz sonuçlar elde edilir ve tekrar tüylerin uzaması dört haftaya kadar sürer. Ortalığı kirletmez ve yüz gibi spesifik bölgelerden istenmeyen tüyleri gidermek için ekstra bir ataçman bulundururlar. Bu ürünleri dezavantajı ise daha duyarlı alanlarda rahatsızlık verebilmeleridir. Epilatörler 0,5 mm’ye kadar kısa tüyleri giderebilirken ağda ise en iyi sonuç için 2 mm tüy uzunluğu gerektirmektedir. Bu nedenle epilatör kullanırken tüylerin büyümesini beklemeye gerek kalmaz ve göze hoş görünmeyen o görüntü çıkmaz. Epilatörlerle tüy kökünden alındığı için tüyler yeniden çıktığında ucu daha ince bir görünüm veren konik olma eğilimindedir. Bunların dışında epilatörlerin düzenli kullanımında içeri büyüyen tüy sayısı azaltılabilmektedir.

LAZER EPİLASYONLA: Az alana konsantre bir ışının cildin küçük alanlarına odaklanmasıyla uygulanır. Işık cilt yüzeyi altındaki tüy folikülündeki pigment tarafından emilir ve böylece tüy folikülünü ısıtıp büyüme döngüsüne bağlı olarak (sadece anajen) tüy büyümesini engeller. Cildiniz ne kadar açık renk ev tüyleriniz ne kadar koyu renkse tedavi o kadar fazla işe yarar. Bikini, koltuk altı, üst dudak gibi bölgelerde daha sık kullanılır. Eskisine oranla çok daha hızlı ve daha az ağrılıdır, çünkü artık bir defada büyük cilt bölgeleri tedavi edilebilmektedir. Ayrıca tekrar tüy büyümesi biraz engellenir ve tekrar büyürse de tüyler çok ince ve açık renkli olma eğilimindedir.

Lazer epilasyon da her tedaviden önce cildin tıraş edilmesi gerekir ki bu dezavantajdır. Sonuçları kalıcı olmayabilir. Bu sebeple çok pahalı olabilecek çok fazla tedavi seansı gerekir. Ayrıca tedaviden önce ve sonra altı haftaya kadar güneşe çıkma konusunda dikkatli olmanız gerekir çünkü cildinizdeki pigmentteki değişiklikler yanık riskini arttırabilir. Hamilelik veya menapoz gibi hormonal değişiklikler tüylerin tekrar geri büyümesine neden olabilir.

Her ne şekilde olursa olsun tüyleri aldıktan sonra bacaklarınıza biraz krem sürüp ovun. Teninizi besleyin ve masaj yaparak durgun damarları hareketlendirin. Artık bacaklarınızdan utanmanız İçin bir neden kalmamıştır.

Saç Bakımıyla İlgili Püf Noktalar

Sponsorlu Bağlantılar:

SAÇ BAKIMI ÖNERİLERİ

Güzellik denildiğinde kadın, kadın denildiğinde de bakım akla gelir. Bir kadının güzel olup olmaması, onun saçlarına, makyajına, tenine ve vücuduna özen gösterip göstermemesi ile ilgilidir. Çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır.

Kadının bakımı ve güzelliği; saç bakımı ve saç modeli seçimi, yüz bakımı ve makyaj, güzel bronzlaşmak ve sudan yeterli derecede yararlanmak anlamına gelmektedir. Bu güzellik sırlarını bilen bilinçli bir kadın, güzelliğinden asla kuşku duymaz. Bu güzellik sırlarından saç bakımıyla ilgili olanları öğrenelim ve güzelliğin tarifini kendi vücudumuza uygulayalım.

Saçlarınızı korumasını biliyor musunuz?

Saçınızın sorununu anlamak, onların daha güzelleşmesine doğru ilk adımdır.

Yağlı saçlar için bakım

Sorun: Saç incelir, donuk, idaresi güç bir durum alır.

Çözüm: Yağlı saçın, yağ oranı azaltılmaz ama kontrol altına alınabilir.

* Yağını almak gayesi ile saçınıza asla talk pudrası dökmeyin.

* Saçınızı ıslattıktan sonra sadece bir defa şampuanla yıkayın.

* Saçınız uzunsa sadece uçlarına krem sürün.

* Saçınızı ılık su ile yıkayın. Sıcak su yağ bezlerini harekete geçirir.

* Sıcak kurutma makinesi de yağ bezlerini harekete geçirir.

* Hayvansal yağlar yemeyin. Bol taze meyve, sebze ve yağsız et yiyin.

Önemli not: Perma, meç, röfle saçı kurutur. Saçınıza böyle bir yenilik uygulamak istiyorsanız, yağ dengesinde bir ölçü sağlamalısınız. Ayrıca yağ, düz saçta, kıvırcık saça oranla daha çabuk dağılmaktadır.

Özel bakım: 4 tüm yumurtayı çırparak, bununla başınıza hafifçe masaj yapın. 15 dakika kadar bekleyin. Sonra saçlarınızı su ile yıkayın. Saçınızı bir bardak kadar konyak ve bir bardak gül suyu karışımıyla durulayın.

Kuru saçlar için bakım

Sorun: Saçınız donuk ve cansız olur. Uçları yoluk yoluk olur ve çabucak kırılır. Saç kalınlaşır ve idaresi zor bir duruma gelir. Kepeklenme görülür.

Çözüm: Yağ bezlerini harekete geçirmek gerekir.

* Düzenli olarak yıkayın.

* Saçı çekiştirmeden, baş derisine, yağ bezlerini harekete geçirecek şekilde masaj yapın.

* İyi bir saç kremi kullanın. Saçınızı sık sık tarayıp, fırçalamayın.

* Mümkünse makinesiz, doğal olarak kurutun.

* Çok gerekmedikçe saçınıza fön çektirmeyin. Fön çekeceğiniz zamanda saçınızın yarı ıslak olmamasına dikkat edin. Islak saç kolay kırılır.

* Her ay uçlarından bir santim kestirerek, kırıklarını temizletin.

Önemli not: Saçınızı güneşten koruyun.

Özel bakım: Güneşte bırakıp sıvılaştırdığınız bir bardak bal ve yarım bardak kadar zeytinyağını iyice karıştırın ve 1-2 gün bekletin. Sonra bunu başınıza hafif masaj yaparak saç diplerinize yedirin. Saçınızı tarayın ve başınıza hava geçirmeyecek şekilde bir naylon torba geçirin. 30 dakika bekleyin ve sonra da şampuanla yıkayarak durulayın.

Zayıf saçlar için bakım

Sorun: Çok dökülen, uçları kırık, donuk, cansız.

Çözüm: Hasta tedavi eder gibi, özenli, ciddi bir bakım gerekir.

* Güneşten koruyun.

* Sık elektrikli fırça, tarak, fön, bigudi kullanmayın.

* Saçınızı mümkünse kısa kesin.

* Sık sık tarayıp, fırçalamayın.

* Saç kremi kullanın.

Önemli not: Mümkünse perma, boya, meç, röfle yaptırmayın.

Özel bakım: 2 adet yumurtayı çırpın ve yavaşça 1 yemek kaşığı zeytinyağı ekleyin. 1 yemek kaşığı gliserin ve 1 çay kaşığı sirke de karıştırın. Saçınız temizken bunu sürün. 15-30 dakika bekleyin ve sonrasında yıkayıp durulayarak işlemi tamamlayın.

Bugün piyasada saç bakımıyla ilgili birçok bitkisel ve kimyasal ürün mevcuttur. Bu tür saç bakımı ürünlerini kullanırken dikkatli olarak kendi saç yapımıza uygun olanı seçmek gereklidir. Saçlar bir kadının güzel görünmesini sağlayan en önemli dişilik silahlarından biridir. Sizde saçınızın sağlığının ve güzelliğinin kıymetini bilin ve saçınızın bakımı için doğru ürünler kullanmaya dikkat edin. Aşağıdaki resme tıklayarak birçok bitkisel saç bakım ürünü içerisinden kendi saç yapınıza uygun olanı seçebilirsiniz.

27 Mart 2012 Salı

Menopozdan Sonra Cinsel İlişki

Sponsorlu Bağlantılar:

ADET KESİLMESİNDEN SONRA CİNSEL BİRLEŞME

Cinsel tepki kadınların %60'ında adet kesilmesiyle bir değişme göstermez. %20'sinde cinsel istekte bir artma, %20'sinde ise azalma görülür. Adet kesilmesinden sonra hamilelik sakıncası olmadığı için bir kadının cinsel isteği artabilir ve bu eşiyle arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirir. Cinsel istemin adet kesilmesinde veya daha sonraki hormon üretimiyle bir ilişkisi olmadığı gerçektir. Bazı kadınlar ileri yaşlarına kadar cinsel birleşme konusunda istekli ve arzuludurlar, oysa diğerleri için cinsel birleşmenin aylarca meydana gelmemesi hiç bir şey fark ettirmez.

yaşlılarda cinsel birleşme yaşlılıkta cinsel hayat menopozdan sonra seks yapmak adet kesilmesinden sonra ilişkiye girme

Amerika'da yapılan çalışmalarda kadınların cinsel güçlerini erkeklerden daha uzun zaman sürdürdükleri görülmüştür. 60 yaşından sonra her 10 çiftten 7'si cinsel yönden etkindir. Bazısında bu, seksen yaşına kadar devam eder. Cinsel birleşmenin kesilmesinin başlıca nedeni genellikle kadının değil de erkeğin sağlıksız olmasıdır.

Kadınlarda Yaşlılık Bunalımı

Sponsorlu Bağlantılar:

BUNALIM DEVRESİNDE NE YAPMAK GEREKİR?

Kadının hatırlaması gereken ilk şey pençesine düştüğü garip duyguların geçici olduğu ve bir zaman sonra alışabileceğidir. Ev dışında alışkanlıkları olan kadınların bu değişime uyması daha kolay olur; fakat tümüyle eve, komşulara, televizyona bağlı kadınlar epey zorluk çekerler.

Birleşik Amerika'da ve İngiltere'de yapılan dikkatli araştırmalarda kadınların üçte ikisinin hiç bir üzüntü ve rahatsızlık duymadan adet kesilmesi devresini atlattıkları ortaya çıkmıştır. Geri kalan üçte birinin yardıma ihtiyacı vardır. Kadını ve geçmişini bilen aile doktoru ona yardımcı olabilir. Genellikle kadın anlayışa, içtenliğe ve güvene gereksinim duyar. Uykusuzluk sorun yaratırsa, hafif yatıştırıcılar; davranış değişmeleri, huzursuzluk ve bunalım varsa, trankilizanlar; sıcaklık ve terleme nöbetleri geliyorsa, hormonlar verilir.

kadınlarda ihtiyarlık bunalımı yaşlılık stresi yaşlanma ile birlikte görülen huysuzluk psikolojik sorunlar ileri yaş depresyonu menopoz

Birçok kadın dergilerinde yazılanların tersine, bu devrede yardıma gereği olan her kadına hormon tedavisi yapılmaz. Eğer adet hâlâ düzenli ve miktarı doğalsa hormonların hiç bir yararı yoktur. Ancak nöbetler çok şiddetli ve sıksa hormonlar yararlı olabilir. Östrojen (genellikle tavsiye edilen hormondur) küçük dozajlarda kullanılırsa nöbetleri denetleyecektir fakat bu adet kesilmesine uğramış bir kadının derisini yenilemeyecek, saçlarına ve gözlerine parlaklık eklemeyecektir. Kadın, bunları "yaşamındaki değişmeyi" doğal karşılayarak ve bunun yaşamın sonu değil de yalnızca bir "değişim" olduğunu fark ederek elde edebilir.

Nöbetleri denetlemek için kullanılan östrojen dozu değişiktir ve doktorların çoğu, mümkün en az dozu kullanmak isterler. Doktora yardım etmesi için hastadan nöbetleri sayması istenir. Kadın her gün meydana gelen ateş nöbetlerini sayar ve doktor bu sayıya göre östrojen dozunu azaltır veya çoğaltır; böylece günde beşten fazla nöbet geçirmemesi sağlanır. Bu, ilacı hastaya "uydurmak" şeklinde tanımlanır ve belirtileri denetlemek için en iyi yoldur; fakat bazen hasta sabırsızsa veya doktorla işbirliği yapma yeteneğine sahip değilse, doktor doğum kontrol hapı tavsiye edebilir. Bu tedavi şekli etkili fakat daha maliyetlidir ve tabi kadında adetler yeniden başlayacaktır.

26 Mart 2012 Pazartesi

Yumurtalık Kanseri

Sponsorlu Bağlantılar:

YUMURTALIK KANSERİ

Kadınlarda meydana gelen tüm kanserlerin %5'i yumurtalık kanseridir ve bu cinsel organlarda meydana gelen kanserlerin %10'nunu kapsar. Bütün durumlarda ilk belirti leğen kuşağı incelemesinde fark edilen, yumurtalığın büyümesidir; fakat yumurtalık büyümelerinden %95'inin kanserle ilişkisi yoktur ve yalnız % 5'i kansere bağlıdır. Kanserin 40 yaştan sonra, özellikle adet kesilmesinde sonra olması daha olağandır.

yumurtalık kanseri nedir

İlerlemesi sessiz ve ağır olduğu için hastalığın saptanması zordur ve tek çare 40 yaşını aşkın kadınlarda yumurtalık büyümesi olup olmadığını anlamak için düzenli leğen kuşağı incelemesi yaptırmaktır. Bu yaşta, büyümüş bir yumurtalık bulunması bir ameliyat gerektirir; böylece tümör alınıp mikroskop altında incelenebilir.

Vulva Kanseri

Sponsorlu Bağlantılar:

VULVA KANSERİ Bu genellikle yaşlı kadınlarda görülen, az rastlanan ve bir vulva kaşıntısıyla devam eden, uzun süreli bir kanserdir. Vulvada devamlı bir kaşıntı fark eden yaşlı kadın doktor yardımına başvurmalıdır. Vulva derisindeki erken kanseri yok etmek için doktorun bir parça deri kesmesi gerekebilir. Bu iş yerel anestezi altında yapılır ve hastaya acı vermez.

Rahim Kanseri

Sponsorlu Bağlantılar:

RAHİM KANSERİ

Bu kanser türü rahim boynu kanserinden daha nadir görülür ve genellikle yaşlı kadınlarda olur. Aslında, en fazla 50-60 yaşları arasında meydana gelmektedir. Ne yazık ki, Pap-testi rahim kanserini hemen saptayamaz ve doktor belirtilere dayanarak saptamayı yapmalıdır. 35 yaşından sonra görülen düzensiz bir kanama karşısında kadın hemen doktoruna gitmelidir. Kanama genellikle hormon değişimlerine bağlıdır, fakat rahim kanserinin ilk belirtisi de olabilir.

rahim kanseri nedir rahim kanseri nasıl teşhis edilir nasıl anlaşılır

Çok daha belirgin bir işaret adet kesilmesinden sonra meydana gelen kanamadır. Kanama ne kadar az olursa olsun, kadın, doktoruna gitmelidir, böylece doktor saptama için küçük bir ameliyat ayarlayabilir. Fakat rahim kanseri çok ağır ilerler ve kadın doktor öğütleri dinlerse iyileştirilebilir. Teşhis için rahim içi biyopsi en uygun yöntemdir. Buna ilave olarak yardımcı teşhis yöntemlerinden de yararlanılabilir. Jinekolojik muayenenin yanısıra; bilgisayarlı tomografi, mr, ultrason gibi radyoloji tetkiklerinden de yararlanılır.

Rahim Boynu Kanseri

Sponsorlu Bağlantılar:

RAHİM BOYNU KANSERİ

Ne yazık ki, rahim boynu kanseri çıplak gözle görülür hale geldiği zaman öylesine ilerlemiş olur ki hangi tedavi yöntemi denenirse denensin kadın beş yıl içinde ölecektir. Fakat gözle görülür hale gelmeden saptanırsa, hastalık %100 iyileştirilebilir.

rahim boynu kanseri nedir pap testi pap smear testi

Saptama yöntemi rahim boynunu kaplayan hücrelerden bir örnek almaktır. Bu örnek alkol içine koyulur ve Papanikolau'nın boyasıyla boyandığı özel laboratuvara gönderilir ve orada olağandışı hücreler olup olmadığını saptamak için incelenir. Örneğe Pap yağlı maddesi adı verilir. New York'da çalışmış olan Dr. Papanikolau ilk defa olarak rahim boynundaki kanserli hücrelerin ilk devrelerde olağan hücrelerden daha az yapışkan ve vajinanın içine daha kolaylıkla dökülebilir olduklarını belirtmiştir. Örneği almak için doktor vajinaya spekulum adı verilen bir alet sokarak rahim boynunu inceler. Sonra, boğazı incelemek için dile bastırılan aletin aynı tahta bir spatulayla rahim boynunu kazıyarak bir örnek alır. Üst vajina ve rahim boynu kanalından da örnekler alır. Tüm işlem acısızdır, doktor aynı zamanda rahimde ve yumurtalıklarda da bir bozukluk olmadığından emin olmak için bir leğen kuşağı incelemesi de yapar.

Leğen kuşağı incelemesi ve Pap-testi ilk ziyaretten sonra yılda iki kere tekrarlanmalı ve kadın 65 yaşına gelene kadar bir ila üç yılda bir olmalıdır. İlk test genellikle ilk hamilelikte yapılır. Cinsel birleşimi olan ve 25 yaşına erişen her kadında inceleme tekrarlanmalıdır.

Rahim boynu kanserinin cinsel birleşmeyle ilişkili olduğuna dair belirtiler vardır. Çünkü bu hastalığa rahibelerde rastlanmamaktadır. Genellikle genç yaşta değişik insanlarla çiftleşmiş ve ilk bebeğini yirmi yaşından önce doğurmuş kadınlarda görülür. Fakat bu da böyle bir geçmişe sahip her kadında kanser oluşacağı anlamına gelmez. Ne yazık ki, hastalık aşağı sosyo-ekonomik sınıflarda ya da daha doğrusu zayıf, eğitilmemiş kadınlar arasında görülür. Bu kadınlar ilaç yardımını aramazlar, düzenli testler yaptırmazlar.

Pap testinde kullanılan örnek yağlı madde uzmanlanmış bir teknisyen tarafından mikroskop altında incelenerek olağandışı hücreler aranır. İncelenen 1,000 yağlı madde örneğinden aşağı yukarı 20'sinde olağandışı hücreler bulunacak ve bunların üçü gerçekten önemli ve sakıncalı olacaktır. Olağandışı hücreler bulunacak olursa bir test daha yapılır. Örnek rahim boynundan alınır. Bu örnek, rahim boynuna büyütücü bir aletle, bir kolposkopla bakıldıktan sonra minik bir zımba ile alınır. Bu alet kullanılacaksa hastaya aneztesi yapılmasına gerek yoktur ve hastane dışında bile yapılabilir. Diğer vakalarda hastanın hastaneye yatması gerekir ve rahim boynunun büyük bir kısmı kesilir. Bu elmanın çekirdeğini oymaya benzer ve konizasyon adı verilir. Rahim boynu dikilir ve kolaylıkla iyileşir.

Bir dokunun parçaları veya koni kanserin çok erken devresindeyse tedavi uygulanır. Genellikle, hasta çocuk sahibi olmak istiyorsa konik tedavi yeterlidir, fakat ailesini tamamlamışsa bir histerektomi yapılarak rahim alınır. Her iki durumda da ameliyattan sonra Pap-testi için kadın düzenli aralıklarla doktoruna gitmek zorundadır. Dokular daha ilerlemiş kanser gösterirse (bu yalnız birkaç kişide olur) kadın aşırı rejime sahip bir radyasyon tedavisine veya ameliyatına girmek zorunda kalacaktır.

Rahim kanseri ancak düzenli leğen kuşağı muayeneleri ve Pap-testleriyle önlenebilir. Her kadın ilk doğumundan veya 25 yaşından sonra 65 yaşına kadar bu basit testleri düzenli aralarla yaptırmalıdır.

Aramalar: pap testi nedir? rahim boynu kanseri nedir?

Rahim Boynu Aşınması

Sponsorlu Bağlantılar:

KADINLARDA RAHİM BOYNU AŞINMASI

Daha önce de belirtildiği gibi vajinanın astarı, bir duvarın tuğlalardan meydana gelişi gibi, hücrelerden oluşmuştur ve aynı hücre düzeni rahim boynunu, vajinanın üst kısmına bağlandığı yerde kaplar. Fakat rahim boynunu izleyen kanalın kenarında ani bir değişme olur. Bunu meydana getiren hücreler bir tek kalın tabaka halindedir. Mukus salgılama konusunda çok etkindirler. Ergenlik sırasında ve ilk hamilelikte bir defa daha, rahim boynunun vajina kısmındaki düz, duvara benzeyen hücreler ve rahim boynu kanalının uzun, tek, mukus salgılayan hücreleri arasındaki kesin geçiş durumu değişime uğrar ve kadınların birçoğunda öne doğru hareket eder. Böylece uzun hücreler dudaklara benzemek üzere kanalın girişinde görülür. Ağzınızı kapar ve dudaklarınızı içe doğru çekerseniz aynı etki elde edilir.

rahim boynu aşınması rahmin boynunda erozyon

Ağzınız şimdi dar, pembe bir aralığa benzer. Şu anda dudaklarınızı şişirerek dışa döndürürseniz ağzınız kırmızı dudakların mukus zarıyla çevrelenecektir.

Geçmişte rahim boynu kanalındaki hücrelerin dışa fırlamasına bir aşınma veya bir ülser adı verilirdi; çünkü doktorlar bunun doğal olmadığına inanırlardı. Ve tabi bu bir ülser değildir. Ülserin tedavisi bir dağlama çubuğu veya elektrikli koter kullanarak yapılıyordu. Bugün böyle bir tedavinin genellikle gereksiz olduğu bilinmektedir. Yalnız, doğumda rahim boynu kanalı yırtılır veya zedelenirse bu gerekli görülebilir. Fakat böyle durumlarda bile tedavi doğumdan en az altı ay sonra yapılmalıdır. Çünkü geçen zaman zarfında iyileşme olabilir. Bu süre ötesinde devam eder ve vajina akıntısını artırırsa, dağlama gerekmektedir. Çubukla dağlama epey yararsızdır, yalnız elektrikli koter yararlı olabilir. Tedavi hastanede anestezi kullanarak yapılır.

Rahim boynunun dağlanmasından sonra kadın, pis gözüken, kanlı ve artan miktarda vajina akıntısıyla ilk günlerde karşılaşacaktır. Dağlanan alanın altında yeni hücreler meydana geldikçe üstteki eski hücreleri dökülür; meydana gelen akıntının nedeni budur. Akıntı 4 ila 6 hafta sürebilir, fakat bu doğaldır. Bu sürenin sonunda doktor genellikle hastasını bir daha görmek ister, böylece rahim boynunu ne kadar iyileşmiş olduğunu anlamak için inceleyebilir.

Vajinal Akıntılar

Sponsorlu Bağlantılar:

VAJİNADAN AKINTI GELMESİ

Birçok araştırmada bir kadının doktora başvurması için en olağan nedenin bir vajina akıntısı olduğu ortaya çıkmıştır. Vajinal akıntılarının çok çeşiti vardır, bazısı tedaviyi gerektirir, diğerleriyse doğaldır ve önemsizdir. Bunları anlamak için, vajinanın, rahim gibi, cinsel organların bir kısmı olduğunu ve bunu meydana getiren dokuların dişi cinsiyet hormonları östrojen ve projesteron tarafından kuvvetle etkilendiği hatırlanmalıdır. Östrojen, dokuları geliştirmek üzere uyartır, projesteron gelişmenin ilerlemesini sağlar. Bu en çok hamilelikte belirgindir, fakat her adet devresinde vajinayı, rahim boynunu, aynı zamanda vajinayı kaplayan dokularda değişim meydana gelir. Östrojenin neden olduğu değişimler rahim boynunu kaplayan hücrelerin ince, hafif bir mukus sümüksü salgı salgılamasını sağlar. Ve bu en çok adet devresi ortasında belirir. Vajinanın astarını meydana getiren hücreler bir duvar meydana getiren tuğlalar gibi düzenlenmiştir. Üst hücreler ince ve geniştir. Bu üst hücreler devamlı bir ağaçtan düşen yapraklar gibi vajinaya dökülür; Aslında, pul pul döküldükleri söylenir. Meydana gelen olay da aynen böyledir. Vajinada, doğal olarak orada yaşayan yardımcı bakteriler tarafından etkilenir ve zayıf bir asit üretir. Bu asit (laktik asit) vajinada sakıncalı bakterilerin gelişimini önler. Vajina hücreleri ve rahim boynu mukusu da vajina akıntısına eklenir. Aynı zamanda vajina cidarı hücreleri arasından, vajinadaki akıntıya katılmak üzere biraz sıvı sızar. Bu sızış cinsel birleşme sırasında kadın kuşkuluysa, cinsel bunalım meydana gelirse veya hastaysa, üzgünse artar.

vajinadan sıvı gelmesi vajinanın akması vajinal akıntı

Doğal vajina akıntılarının miktarının epey değişebildiği, ağızdaki salgıların miktarının değişkenlik gösterdiği, bunun doğal olduğu bilinmektedir. Salgılar vajinadaki nemliliği sağlamakla kalmayıp onu temiz de tutar. Fakat zaman zaman artan salgılar kadının iç çamaşırlarında leke yapar ve bu da kadının dikkatini çeker. Genellikle akıntı rahatsız edici değilse önemsizdir ve tedavi gerekmez. Bazı durumlarda, alınan doğum denetim hapı vajina akıntısını artırabilir. Oysa akıntı miktarı rahatsız edici oranda ise kadın doktora başvurmalıdır. Doktor bir tedavi öğütlemeden önce akıntıdan örneği almalı ve onu mikroskop altında incelemelidir. Kokulu ya da kokusuz olabilen ve rahatsız etmeyen akıntı lökorha olarak adlandırılır; fakat buna isim vermek kötüdür, çünkü aslında doğal olduğu halde birçok insanın kafasında aniden doğallığını kaybeder.

Rahatsız edici vajina akıntılar

Akıntı vajinada ve vulvada acı ve kaşıntıya neden olursa durum genellikle hastalığa bağlıdır ve mutlak araştırmak gerekir. İki çeşit düzensizlik ve sorun yaratabilir. Birincisi, en sık rastlanan, küçük canlı bir organizmanın (trikomonad) vajinaya girmesidir. Bu organizma tek bir hücreden oluşmuştur ve güçlü bir kuyruğu vardır. Her üç kadından birinin vajinasına nasıl girdiği bilinmemektedir. Cinsel birleşme sırasında geçtiğine ilişkin belirtiler vardır. Birçok kadında vajinanın kadifeye benzer astarında sessizce yaşar ve belirtiye sebep olmaz; erkeklerin çoğundaysa penisin içinde, idrar yolunda sessizce yaşar. Ancak bazı kadınlarda bilinmeyen nedenle şiddetli vajina ve vulval kaşıntılarına neden olur. Doktor vajinadan örnek alıp inceledikten ve organizmaları hareket eden kuyruklarıyla görebildikten sonra hastalığın nedeni saptanır. Tedavi, ağızdan alınacak tabletlerle yapılır, basit ve etkilidir. Genellikle, farkına varmadan, erkekte de trikomonadlar bulunur aynı tedavinin ona da uygulanması gerektir.

İkincisi ve daha az görüleni, kaşınan bir vajinanın nedeninin oraya girip büyüyen bir mantar oluşudur. Hamilelikte bu daha sık görülür ve özellikle şeker hastalığı olan kadında rastlanır. Çünkü mantar, büyümek için şekerli, ılık bir ortam ister. Ancak mantar iltihabı diğer kadınlarda da olabilir. Vajina akıntısı epey fazla, kaşıntı da dayanılmaz olabilir ve kadını çok rahatsız eder. Kocasında da iltihap olabilir ve peniste kaşıntıya yol açar. Bir kere daha belirtmek gerekir ki akıntının bir örneğinin mkroskop altında incelenmesiyle ne olduğu saptanır. Tedavi vajinaya üç haftalık devre boyunca özel tabletler sokarak ve vulva gerisine bir krem sürerek yapılır. Erkek de kremi penisinin üzerinde kullanmalıdır.

Tabi başka durumlar da bir vajina akıntısına sebep olabilir ve doktor tarafından incelenerek saptanır. En önemlileri bel soğukluğu sonucu olan akıntıdır, bel soğukluğu ile ilgili yazıları sitemizden arama yapıp, bulup okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz açıklanmaktadır. Diğeriyse rahim boynu aşınmasıdır.

Aramalar: vajinadan sümüksü bir sıvı gelmesi , vajinadan beyaz akıntı , vajinada sarımsı renkte akıntılar olması

Kadınlarda İdrar Yolu İltihabı

Sponsorlu Bağlantılar:

KADINLARDA İDRAR YOLU ENFEKSİYONU

İdrar yolunun başlangıcı böbreklerdedir ve böbreklerle idrar torbası arasındaki borunun (üreter) genişleyerek idrar torbasına dönüşü ve idrar torbasıyla dışı arasındaki boru (üretra) şeklinde devam eder. îdrar yolları iltihabı genellikle dışarıdan gelen bakterilerin üretradan geçerek idrar torbasında iltihaba yol açmasıyla olur (buna sistit denir) ve bakteriler birçok hallerde üreterden geçerek böbreklerde de iltihaba yol açarlar (buna pielonefritis) adı verilir. Kadının üretrası erkeğinkinden daha kısa olduğu için idrar torbası iltihabına yakalanma olasılığı da daha fazladır. Çoğu zaman bu önemli değildir. Çünkü idrarın mikrop öldürücü özelliği nedeniyle bakteriler idrar torbasında ölür, fakat kadınların ve kızların %5'inin idrar torbasında aktif bakteri olduğu anlaşılmıştır. Bu bakteriler herhangi bir zaman, özellikle evliliğin ilk haftalarında (balayı sistiti) ve hamilelikte iltihaba yol açabilir. Cinsel ilişki esnasında penisin üretra ve idrar torbasına sürtünmesinin de bakterinin gelişmesine etkisi olduğu sanılmaktadır. Hamilelikteyse idrar, idrar torbasında birikir.

bayanlarda idrar yolu enfeksiyonu idrar yollarında iltihap sistit iye

BELİRTİLERİ

İdrar yolları iltihabının belirtileri sık sık idrar çıkartma ve özellikle boşalmaya yakın bir sancı duymaktır. İltihap böbreklere yayılmışsa böbrek bölgesinde arka ağrıları, ateş ve üşüme görülür.

Bu belirtiler görülünce kadın idrar tahlili yaptırmak ve tedavi için doktora başvurmalıdır. İdrar yolları iltihabı böbreklere zarar verebilir.

Kadınlarda İdrar Kaçırma Problemi

Sponsorlu Bağlantılar:

KADINLARDA İDRAR KAÇIRMA SORUNU

Daha çok 40 yaşından sonra görülen, rahatsız edici bir diğer yakınma da hassas idrar torbasıdır. Bu tıbbi bir terim değildir ve bu duruma kendini tutamamak denir. Fakat hasta aslında hassas bir idrar torbasından yakınır. Birçok durumlarda kadın çok sık olarak idrar çıkartmak gereğini duyar. Bu duruma öksürme, otobüs veya arabada sarsılma veya bu tür diğer durumlar yol açabilir. Kadın idrar çıkartmaya başlayınca idrar torbasını boşaltıncaya kadar devam etmek ister, fakat çok sık idrar çıkarttığı için ancak her seferinde çok az bir miktar çıkar. Bazı hallerde bu durumun nedeni bir iltihap olabilir, fakat vakaların çoğunda esas neden ruhsal rahatsızlıkların kendini bu şekilde belli etmesidir. Asıl nedeninin anlaşılması için doktor çeşitli testler yapar ve ondan sonra tedaviye geçer. Bu tedavi genellikle tıbbidir ve ameliyatı gerektirmez.

kadınlarda idrar kaçırma sorunu çiş kaçırma öksürürken sidik kaçırma

Kadını rahatsız eden idrarla ilgili bir diğer sorun daha vardır. Hasta hareket ettiği, öksürdüğü veya güldüğü zaman az miktarda idrar kaçırır ve iç çamaşırlarını kirletir. Kadın yaşlı veya genç olabilir, fakat genellikle bir veya daha fazla doğum yapmıştır. Bu durum idrar torbası boş veya doluyken meydana gelebilir. Doktor zorlamayla idrar kaçırmayı idrarı tutamamak tan ayırt etmelidir. Çünkü fiziksel zorlama ile idrar kaçırmak ile idrarı tutamamak farklı rahatsızlıklardır ve zorlamayla idrar kaçırmanın daha fazla rahatsız edici olan türleri ameliyat ve tedaviyi gerektirir. İdrar kaçırmanın ancak zaman zaman meydana geldiği hallerde hasta vajina ve idrar torbasını dışarıya bağlayan kısa borudaki kasları kuvvetlendirici egzersizler yaparak tedavi edilebilir. Egzersizler bu kısımdaki kasları, karın kaslarının yardımı olmaksızın sıkılıp gevşetilmesini kapsar. Kadın bu egzersizleri herhangi bir boş zamanında yapabilir ve günde en az yüz defa yapmaya çaba göstermelidir.

Aramalar: öksürürken idrar kaçırıyorum , hapşırdığımda idrar kaçıyor