Her kadın ilk çocuğunun doğumunu hatırlar. Bir çok kadın için bu yaşamlarının en önemli olayı olmuştur ve olacaktır. Her kadının çocuk doğurmaya yaklaşımı değişiktir; ancak hepimizin ortak duygularımız da vardır. Bu duyguların başında korku gelir. Ağrılı olacağını bildiğimiz ve antenatal muayenelerde bu ağrıya nasıl dayanabileceğimiz anlatıldığı halde hepimiz ağrıdan korkarız. Yine her kadın gebeliği sırasında çocuğunun normal olmayacağından korkmuştur. Çoğu kadın için gebeliğin son ayında bu korku büyür, derinleşir. Çoğumuz doğum olayının kendisinden de korkarız; komplikasyon olacak mı, çok uzun sürecek mi, bebek için tehlikesi var mı, sezaryen ameliyat gerekecek mi, hatta, gerektiği gibi davranacak mıyım?
Bu korkuların tümü normaldir. Başarılı bir doğumdan sonra bile, çoğu kadın, ikinci ve sonraki gebeliklerinde aynı korkulan duyarlar. Bütün bunlara karşın pek çoğumuz dünyaya normal yollarla normal bebekler getiririz. Hem kocam yanımdayken, hem de yanımda yokken çocuk doğurduğum için kesinlikle hangisini tercih ettiğimi biliyorum. Kocam bana büyük bir destek oldu. En ağrılı zamanlarda bana cesaret verdi, rahatlattı. Sancıya dayanmamı kolaylaştırdı, beni daha güçlü kıldı. YAZININ DEVAMINA GİT
Sponsorlu Bağlantılar:
Oğlumuzun yaşamdaki ilk dakikalarını benimle birlikte gördü; bu bizi daha da yakınlaştırdı. Başarımdan ötürü benimle gurur duydu, sevincimi arttırdı. Yeni bebeğimizi benimle birlikte kucaklayarak ailemizin bağlarının güçlenmesini sağladı. Tabii, bu bir tercih sorunudur. Çoğu erkek, eşleri çocuk doğururken kesinlikle yanında olmak istemez. Eşinizi inandırmaya çalışın, ama onu zorlamayın. Doktora ya da ebeye önceden bildirmeyi unutmayın ki gerekli ayarlamalar yapılsın. Çoğu doğum kliniğinde babaların doğum odasına girmesi mutluluk verici bir olaydır.