Büyüme devresindeki gençlerin çoğu uyumda zorluk çekmezlerse de, bu uyum devresinde huysuz, sinirli, belirgin bir şekilde mantıksız ve zor olurlar. Bunlar içteki çelişkilerin, düş kırıklıklarının, kuşkuların; hatta umutsuzluğun dıştaki yansımalarıdır. Geçiş devresindeki genç kız, büyüklerin eleştirilerine tamamen kulak tıkar. Özellikle öğütleri veren ana babada düşünme ve uygulama birbiriyle çelişiyorsa.
Büyükler bu gençlerin sorumsuzluğundan, saygısızlığından, bozuk ve karışık ahlaklarından yakınırlar. Buna karşın, büyükler sorumluluktan kaçarken, toplum parçalara dağılırken gençlerden sorumluluk duygusu beklemek epey zordur. Kütle ortamı, her istemin anında doyurulmasını aralıksız öğütlerken gençlerin cinsel sorumluluk sahibi olmalarını istemek özellikle güçtür. Büyüme devresindeki gençler anlayış ve sevgi isterler. Ve ana babasıyla bir yabancıyla konuşur gibi zorunlu olarak değil kendine yakın kişiler olarak konuşmak gereğini de duyar. Ana baba onun sosyal, ahlaki ve cinsel görüşleriyle ilgili sorularını cevaplandıramazsa, ana baba olarak başarısızdırlar ve genç kız da onları düş kırıklığına uğratırsa onu suçlamamalıdırlar.