31 Mayıs 2015 Pazar

Hamilelikte Cilt Sağlığı Tavsiyeleri

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Cilt Sağlığı Tavsiyeleri

Bazı hanımlar gebelik esnasın­da ciltleri parladığından kendileri­ni şanslı sayar. Bu annelik duygusundan kaynaklı basit bir duygu değildir. Bu dönemde vücuttaki hormonal farklılıklar sonra­sı yağ salgısı­nın artışı­na bağlıdır­­.  Bazı kadınlar (özellikle âdetlerin den  evvel ciltlerinde farklılık olmayanlar) o kadar şanslı olmaya­bilir­­. Bu yağlılığın bütünüy­le ortadan kaldırılışı olanaksız olsa bile azaltılışı için yine de aşağıdaki tavsiyelere uyulma­sı gerekmektedir;

Dengeli Beslenme Diyeti'ne olanaklı mertebe uymaya çabalayın­. Bu bebeğiniz için olduğu kadar cildiniz içinde en  iyisidir­­.

Musluğun önün­den  her geçişinizde bir bardak su için­. Su en  tesirli gözenek açıcılar­dan bir tanesidir­­.

Uygun bir temizleyici ile günde 2* 3 kez yüzünüzü temizleyin­. Cildinizi tıkayacak krem ve makyajdan uzak duru­nuz­.

Eğer hekiminiz önerirse B6 vitami­ni yardımı alın (günde 25* 50 mg'ı aşmasın)­. Bu vitamin hormonlar­dan kaynaklı bir şekil­de meydana gelen  cilt sorunların­da kullanılır, fakat etki mekanizma­sı henüz bilinmiyor­.

Eğer cilt sorunlarınız iç hastalıkları uzmanınız veya onun önereceği bir deri hastalıkları uzmanıyla görüşmeyi gerektirecek kadar şiddetliyse, hekimin gebe olduğunuzu bildiğin­den  emin olun­. Bilhassa "Accutane" ve "Retin-A" gibi sivilce için kullanılan ilaçlar hamilelikte bebeğe zarar vere­bilme ihtimali sebebiy­le kullanılmaz­. Bazı gebe

kadınların kuru, kaşıntılı cilt problemleri bulunur­. Bu durumda nemlendiriciler yardımcı ola­bilir ( en  iyi emilimin el­de edilme­si için banyo veya duşdan sonra uygulanmalıdır)­. Odayı rutubetli tutmak ve çok sıvı almak da yararlı ola­bilir­­. Sıradan bir sabun kullanı­lıp yapılmakta olan sık banyo cildi kurutur­. Banyo sayısını azaltın ve sabunsuz bir temizleyici kullanı­nız­.

Hamilelikte Hangi Pozisyonda Yatmak Gerekir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Hangi Pozisyonda Yatmak Gerekir?

Alışmış olduğunuz yatış biçiminizden  gebelik esnasın­da vazgeçmeniz, henüz bir çocukkken beraber uyuduğunuz oyuncak ayınızdan ya da barbi bebeğinizden vazgeçmek kadar zordur­. Bun­dan dolayı bir müddet uykunuzdan olursunuz fakat bu durum sadece yeni yatış biçimine alışıncaya dek sürmektedir­­.

Genel­de kullanılan iki yatış biçimi (sırtüstü ve yüzüstü) gebelik esnasın­da uygun olmaz­. Zira yüzüstü yatarasanız, karnınız büyüdüğü için bir karpuzun üstün­de yatmak ne kadar rahat ise o kadar rahat olur­­. Sırtüstü yatmak ise daha ba­sit olması­na rağmen, rahmini­zin bütün ağırlığı sırtınıza, bağırsaklarını­za ve inferior vena cava denilen  vücudun aşağı kısımların­dan kalbe kanın geri dönmesinden sorumlu olan damarın üzerine biner­. Bu da sırt ağrılarını ve basurları arttıra­bilir, sindirim işlemi­ni engelleyebilir, solunumu ve dolaşımı boza­bilir ve kan basıncını­zın düşmesine neden  ola­bilir­­.

Bu, ayakta uyumanız gerekiyor manasına gelmiyor­. Kıvrılarak veya uzanarak bir tarafınıza yan yatmanız, tercihen  de sol yan tarafınıza yatıp arasına yastık koyarak bir bacağınızı diğeri­nin üzerinde çaprazlamanız, sadece si­zin için değil bebeğiniz için de en  iyi yatış biçimidir­­. Bu yatış biçimi sadece gıdaların ve kanın plasentaya en  üst düzeyde ulaşmasını sağlamakla kalmaz, aynı an­da böbreğin işlevleri­ni en  iyi şekil­de yerine getirmesi­ni sağlar ki bunun anlamı da atıkların ve sıvıların vücuttan daha iyi atılımı ve diz, ayak ve eller­de daha az şişmedir­­.

Bununla beraber azıcık insan bütün gece aynı yatış şeklinde kalmayı başara­bilir­­. Uyanır ve kendinizi sırtüstü ya da yüzüstü yatar durumda bulursanız telaşlanmayın­. Bunun hiç bir zararı bulun­maz­. Yan pozisyona dönün ve uyuyun­. Birkaç gece kendinizi huzur­suz hissedebilirsiniz, fakat vücudunuz çok yakın­da yeni yatış biçimine alışacaktır­­.

İlgili aramalar: hamilelikte hangi pozisyonda yatmak gerekir, gebelikte nasıl yatılmalıdır, hamilelikte nasıl yatılır, gebelikte ne şekilde yatmamız gereklidir, hamilelik için hangi yatış pozisyonu uygundur

Doğumdan Sonra Kanama

Sponsorlu Bağlantılar:

Doğumdan Sonra Kanama

Doğumdan sonra rahminizden gelen kandan, mukustan ve dokudan oluşan akıntıya loşi denir ve loğusalığın ilk 3 günü adet kanama­sı kadar ya da daha fazla bir miktar­da kanama olmakta­dır­­.  Loşianın miktarı genel olarak fazladır; azalmaya başlayana dek miktarı toplam olarak yaklaşık iki bardaktır­­. İlk günler yataktan ani kalkmaktan ötürü birdenbire yoğun bir şekil­de akar­. Lakin bu kaygılanacak bir durum olmaz­. Loğusalığın ilk günlerinde loşianın muhteviyatı kan ve kan pıhtıların­dan olur bun­dan ötürü rengi­nin ilk iki* üç gün kırmızı olma­sı doğaldır­­.  Sonrasın­da yoğunluğu azalmaktadır, rengi pembeye, kahverengiye ve daha sonrasındaki haftalar­da sarıya çalan beyaza döner­. Bu süreçte tampon kullanılmama­sı gerekir­­. Bu altı haftaya kadar boylanabi­len  akıntı süreci boyunca hijyenik bağların kullanı­mı sağlıklıdır­­.

Bazı hekimlerin düzenli şekil­de verdikleri oksitosin hormonunun ve emzirmenin rahim kasılmalarını kolaylaştırma­sı hem rahmin eski boyutuna dönmesine yardımcı olmakta, hem de loşianın miktarını azaltmaktadır­­.  Rahmin kasılışı plasentanın rahimden  ayrılan yerindeki kan damarları­nın daralmasını sağlayarak kanamayı önlemektedir­­. Rahim çok gevşekse ve kasılmıyorsa çok miktar­da kanama olmakta­dır­­.  Hastanedeyken  loğusalık kanaması­nın belirtileri olursa hemen  hemşireye haber verin­. Bu belirtiler evde olursa dokturunuzu arayın; eğer doktorunuza ulaşamadıysanız doğum yaptığınız hastane ile irtibata geçin­.

İlgili aramalar: doğumdan sonra kanama olması, doğum sonrası kanama oluşu, doğum sonrası vajinadan kanlı sümüksü sıvı gelmesi

28 Mayıs 2015 Perşembe

Toksik Şok Sendromu

Sponsorlu Bağlantılar:

Toksik Şok Sendromu Nedir?

Toksik şok sendromu "staphylococcus aureus" adı verilen bir bakteri­nin oluşturduğu aniden gelisen  bir rahatsızlıktır­­. Kadınların yaklasık %6 sın­da vajinada bu bakteri bulunmaktadır­­. ama yalnız­ca %2 kadın­da sorun yapan bakteri bulunur­. Bu hastalığın adet esnasın­da tampon kullanımı ile ilişkisi çok belirgindir­­. Fakat doğumdan sonra meme ve rahmin bu bakteri­nin enfeksiyonun­dan ve karın yaralanmaların­dan sonra da görüle­bilmektedir­­.

Toksik şok sendromunu hastalığının özellikleri nelerdir?

Yüksek ateş (38­.9 dereceden  yüksek olması)
Yaygın döküntü
Tansiyon düşüklüğü
Deride soyulma olması(1 ia 2 hafta sonra)
Sindirim sistemi rahatsızlıkları (kusma ve ishal gibi)
Kas ağrıları
Böbrek fonksiyonlarda zayıflama
Sinir sistemi ve bilinç bozuklukları
Karaciğer enzim bozuklukları

Toksik şok sendromunun tanısı nasıl konur?

Vajina ya da özel bölgelerden  alınan örnekler­de bakteri­nin gösterilişi ile konur

Toksik şok sendromunun tedavisi nedir?

Vajinal tampon var ­ise çıkartılmalıdır­­.  Hastalar hastaneye yatırılmalı ve gerek görülürse kan basıncını kontrol edebilmek amacı ile fazlaca miktar­da sıvı verilmelidir­­. Bununla birlik­te bakteriyi öldürmek amacı ile antibiyotik tedavisi gerekiyor­. Hastanın haline göre ek tedaviler gerekebilmekte­dir­­.

Alınma­sı gerekli önlemler

Bütün kadınların uzun sü­ren  ve gece boyunca tampon ya da vajina içi korunma araçları­nın kullanımın­dan kaçınmaları doğrudur­. Doğumdan sonra dönemdeki kadınların doğumu izleyen  6 ila 8 hafta süre ile tampon kullanımın­dan kaçınmalıdır­­.  Toksik şok sendromu geçirmiş olan kadınların yeniden  tampon kullanımına başlamaması gerekiyor­. Bu hastalık yeniden  tekrar edebilir, bu katiy­yen  unutulmamalıdır­­.

İlgili aramalar: toksik şok nedir, toksik şok sendromu nedir, zehirlenme şoku nedir

Doğumun Normal Süresi Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Doğumun Normal Süresi Nedir?

Doğum en  az 28 haftalık bir gebelik sürecin­den  sonra bebeğin rahim dışına çıkı­şı olarak tanımlanır­­. Daha erken  doğmuşsa, rahim hari­cinde yaşama kabiliye­ti­ni kazanmamış olduğu için bu durum düşük olarak isimlendirilir­­. Lakin günümüzde gelişmekte olan tıp ve teknoloji yardımıy­la erken  haftalar­da doğan bebeklerin de yaşama ihtimalinde art­ma görülmüştür­­. Gittikçe daha erken haftalarda doğan bebekleri yaşatma umudu çoğalmaktadır.

Normal olarak doğum, 38 ila 42 gebelik haftaları arasında, kendi kendi­ne başlayan rahim kasılmaları ile başlayan, başla gelen  tek bir bebeğin anne ve kendisine zarar verme­den  vajinal yol ile canlı olarak doğmasına denir­­.

Normal olarak doğumda, bebek doğduktan en  geç otuz dakika sonra plesanta ve zarları da kendi kendi­ne rahimden  dışarı atılmakta­dır­­.  Normal bir doğumda yaklaşık 300 ml kadar kan kaybı olmakta­dır­­.  Doğum için geçen  süre 24 saatten  daha azdır­­.  Sağlıklı bir doğum eylemi güç olmayan fiziksel bir olaydır­­.

Normal bir gebelik süresi son adet başlangıç günün­den  başlayıp 280 gün veya 40 haftadır­­.  Beklenen  doğum tarihi, "Son adet tarihine 7 gün ekleyip bu süreden 3 ay çıkarma" formülüyle hesaplana­bilir­­.

Örnek verecek olursak: Son adet tarihi 10 Nisan olan bir kadının tahmini doğum tarihini bulmak için; 10 + 7 = 17 Nisan Bulunur. Bu tarihten yani Nisan'dan <-- 3 ay geriye gidecek olursak 17 Ocak olarak tahmini doğum tarihi hesaplanır.

Gebelerin beklenen  doğum tarihi­ni içerisi­ne alan hafta doğum yapma ihtimali % 80'dir­­. Normal miadın­da doğum 38 ila 42­. haftalar arasın­da herhangi bir zaman­da gerçekleşebilir­­.

İlgili aramalar: normal doğum süresi nedir, doğum ne kadar zamanda gerçekleşir, tahmini doğum tarihi hesaplama, beklenen doğum tarihi nasıl hesaplanır

Hamilelikte Kaygı (Endişe) Duymak

Sponsorlu Bağlantılar:

HAMİLELİKTE BEBEĞİN SAĞLIĞIYLA İLGİLİ ENDİŞE DUYMAK

Hemen her anne adayı bebeği­nin normal olup olmayacağı hususun­da endişe duymakta­dır­­.  Belli bir düzeydeki kaygı­nın zararı olmaz fakat günlük yaşamındaki fonksiyonları etkileyecek kadar etkiliyorsa, gebeliğin önüne geçilişi lazım olan bir yan tesirsidir­­. Bu durumda hekiminizle görüşün­. Belki bebeğin ultrason ile değerlendirilişi korkularınızı yatıştıra­bilir­­. Bir hasta aşırı endişeli olduğunda, bilhassa bebeğin sağlığıyla ilgili korku duyma­sı için kafi sebe­bi var ­ise (sıcak bir küvette çok zaman geçirmiş veya gebe kalabilmek amacı ile çok uğraşmış, uzun süre beklemişse), hat­ta merak ve kaygıları nedensiz ve abartılı olsa bile birçok hekim ultrason incelenmesi­ni gerekli görmektedir­­. Zira bu uygulamanın anne veya bebek üstündeki menfi etki­yi yokken  (bugüne dek hiç bir araştırmayla bir zarar vermiş olduğu gösterilmemiştir), endişe ve sıkıntı sebebiy­le annenin yaşayacağı yemek ve uyku bozuklukları­nın getireceği rizikolarçok fazladır­­.

Ultrason incelemesi, bütün problemleri saptayamayabilir fakat bebeğin gelişimi­ni değerlendirmekte çok önemlidir­­. El­de edilen  görüntü küçük bir leke halinde olsa bile kolları, bacakları ve bütün organlarıyla normal bir bebek rahat­ça görüle­bilmektedir­­. Anne adayları kendi hekimleriyle veya gerekliyse ultrasonu değerlendirecek bir uzmanla konuşarak bazı oluşturduğunda, kendine bakmak ve bebeği beslemek amacı ile hayati önemde bir iş yapmış olacaktır­­. Bu yetmezse uzman bir danışmanlık gerekebilmekte­dir­­.

Amniyosentez veya koriyonik villus örneklenme­si gibi güvenilir neticeler el­de edilen  gibi güvenilir neticeler el­de edilen  başka doğumdan ön­ce tanı yöntemleri genel olarak tıbbi yön­den  muteber bir gereklilik var ­ise ve uygulamanın fayda­sı risklerin­den  çoksa uygulanmakta­dır­­.

İlgili aramalar: hamilelikte kaygı duymak, gebelikte bebekle ilgili endişelenmek, hamilelikte sürekli endişe duymak

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Hamilelikte Vajina Akıntısı

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Vajina Akıntısı

Hamilelikte; sulu, süt kıvamında ve hafifçe kokulu bir akıntı (lökore) görülmesi normaldir­­. Bu akıntı pek çok kadın­da gebelik öncesi süreçte de olmakta­dır­­.  Akıntı gebelik ilerlediği müddetçe artar ve daha koyu duru­ma gelmektedir­­. Bu yüzden, bir­takım kadınlar gebelikleri­nin son ayların­da hijyenik bağ kullanırlar­. Tampon kullanmayınız, çünkü vajinanızda istenmeyen  mikropların üremesine sebep ola­bilir­­.

Eğer estetik kaygılarınızı bir yana bırakır iseniz (muhtemelen  aynı an­da eşini­zin de bu kaygıların­dan kurtulma­sı gerekecektir, çünkü oral seks yapıyorsa, akıntı­nın tadı ve kokusu onu huzur­suz edebilir) akıntıyı dert etmemeniz gerekir­­. Önemi olan olan üreme bölgesi­ni temiz ve kuru tutmanızdır­­.  Pamuklu iç çamaşırları giyebilirsiniz, dar ve sıkı pantolonlar­dan da kaçınmanız gerekir­­. Banyo ya da duştan sonra üreme bölgenizi iyice durulayın, deodorantlı sabun ya da parfüm gibi tahriş e­den  maddeleri kullanma­yınız­.

Eğer akıntınız kuru, yapışkan ve peynir kıvamındaysa, pis kokyorsa ya da akıntı yanma, kızarıklık, kaşıntı eşlik ediyor ise iltihaplanma var manasına gelmektedir­­. Hekiminize başvurup iltihabı , vajinanıza koyacak olduğunuz fitil, jel ya da kremlerle ortadan kaldıra­bilirsiniz­. Lakin ne yazık ki iltihap geçici olarak iyileşerek ve doğumunuza kadar iyileşme ve alevlenmelerle devam edecektir­­.

Basit vajina akıntıları üzülmenize ve kafanızı meşgul etmeye değmez. Ayrıca bu tip akıntılar bebeğinize zarar vermemektedir­­.

Eğer vajinanızdaki iltihaba mantarlar yol açmışsa, hekiminiz bunu itinayla tedavi edecek ve doğum esnasın­da bebeğinize geçişi­ni engelleyecektir­­. Bebeklerin ağız içlerindeki pamukçuk mantar iltihabı sorununa bağlıdır­­.  Bebeğinizde pamukçuk oluşsa bile tehlikeli olmaz ve kolaylık­la tedavi edilmektedir­­.

Titiz bir temizlikle ve beslenmenize dikkat edip iyileşmenizi hızlandıra­bilir ve yeniden  iltihaplanmayı önleyebilirsiniz­. Bilhassa banyo yapıldıktan sonra banyodan sonra ön­den  arkaya doğru kurulama yapınız, mikropların üreme­si için iyi bir ortam sağlayan şekerli yiyeceklerden  sakınınız­. Son incelemeler laktobasiullus asidofilus adlı bakteri­nin (yoğurdun mayalanmasına imkan veren  bakteri) hızlı bir şekil­de vajina iltihabı sorununu azalttığını göstermiştir­­.

Eğer cinsel temasla geçen  bir iltihabınız var ise, sizde ve eşinizde testlerle mikrop kalmadığı saptanıncaya dek cinsel ilişkide bulunmayın­. İltihap geçtikten  altı ay sonrasına kadar kondom (kondom) kullanın­. Yeniden  iltihaplanmayı engellemek için, sevişme esnasın­da mikropların parmak, penis ya da dille anüsten  vajinaya geçme riskine karşı dikkatli olunuz­.

İlgili aramalar: hamilelikte vajina akıntısı, gebelikte vajinal akıntılar

Rahim Yetersizliği

Sponsorlu Bağlantılar:

Rahim Yetersizliği

Büyüyen  rahim ve bebeğin baskısı ile rahim ağzı­nın erken  açılışı olan bu problem 100 gebelikten  yaklaşık 12'sinde ortaya çıkmakta­dır­­.  İkinci üçay düşükleri­nin % 20 ila 25 'in­den  sorumlu olduğu düşünülür­. Rahim ağzı yetersizliği sebep­leri, rahim ağzı­nın kalıt­sal zayıflığı, annenin kendisi­nin ana karnın­da iken  DES (dietil stilbestrol)'le karşılaşmış olması, daha evvelki doğumlar esnasın­da rahim ağzı­nın yırtılması, alana cerrahi müdahale veya lazer tedavisi yapılması, travmatik kürtaj ve düşüklerdir­­. Rahimde birden  çok bebek olma­sı da rahim ağzı yetersizliğine sebep ola­bilir, ama aynı sorun bir sonrasındaki hamilelikte tek bebek de olsa yineleyebilir­­.

Rahim yetersizliği tanısı genel olarak, belir­li rahim veya vajinal kanama olmaksızın, rahim ağzı­nın ilerleyici olarak incelip silinme­si ve açılması­nın ardın­dan gerçekleşmiş olan düşükle konulur­. İdeal olan hekimin tanıyı düşük gerçekleşmeden  koyma­sı ve gebeliği koruyacak tedbir­ler almasıdır­­.  Son zamanlar­da rahim ağzı yetersizliğine ultrason ile tanı koyma girişimleri umut vericidir­­.

Bir evvelki gebeliğiniz ağzı yetersizliğe sona erdiyse, bunu hemen  doktorunuza söyleyin­. Yinelenmesi­ni engellemek amacı ile 2­. üç ayın başın­da (12­. ve 16­. haftalarda) serklaj (rahim ağzına dikiş) uygulanmakta­dır­­.  Bu kolay bir işlemdir, ultrason ile gebelik doğrulandıktan sonra uygulanmakta­dır­­.  Cerrahi teşebbüsden  sonra yatakta dinlenme uygulanmakta­dır, ardın­dan hastanın tuvalete gitmesine, 24 saat sonra da normal faaliyetine dönmesine i­zin verilmekte­dir­­. Gebelik süreci boyunca cinsel münasebet yasaklana­bilir­­. Sık sık hekim denetimi gerekebilmekte­dir­­. Nadir olarak tam ve devamlı yatakta dinlenme veya "peser" denilen  dikiş ve yerine rahmi destekleyen  özel olarak tasarlanmış bir düzenek kullanıla­bilir­­. Önceden  düşük olmasa bile ultrason ya da vajinal muayeneyle de rahim ağzı yetersizliği tanısı konula­bilir­­.

Dikişlerin ne zaman alınacağı veya alınıp alınmayacağı, kısmi olarak hekimi­nin seçimine, kısmi olarak de dikişin türüne bağlıdır­­.  Siz ikinci veya üçüncü üçayın başların­da şu belirtilere karşı alarmda olun: alt karın­da basınç, alışılmadık sıklıkta idrar gitmek veya vajinada parça hissi­. Bunlar­dan herhangi biri­ni hissederseniz hemen  dokturunuzu arayın veya acil birimine başvurun ­.

İlgili aramalar: rahim ağzı yetersizliği nedir, rahim ağzında yetersizlik

Doğum İçin Hastaneye Ne Zaman Gitmek Gerekir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Doğum İçin Hastaneye Ne Zaman Gitmek Gerekir?

Şüpheniz var ­ise vakit kaybetmeden gidin­. Defalarca kontrol ettiğiniz hal­de doğumun gerçekten  başladığına emin olamaya­bilirsiniz­. Emin olmayı beklemeyin evde doğurmayı düşünmüyorsanız derhal doktorunuza gidin­. Konuşurken  gelen  kasılmalar yardımıy­la ihtimalle sesinizi tonun­dan gerçek doğum olup olmadığını anlayacaktır­­. (Elbette utanarak sancıyı gizlemeye çalışmıyorsanız­.) Doğum habercileri­nin gerçek bulunmadığı anlaşılırsa utanacak olduğunuz korkusu dokturunuzu aramanızı engellemesin­. Bunun yanlış bir alarm olduğu anlaşılırsa kimse size bir şey söylemeyecektir­­. Doğum işaretleri­ni yanlış anlayan ilk hasta siz değilsiniz ve inanın sonuncu da olmayacaksınız­.

Eğer bütün belirtiler hastaneye gitmeye hazır olduğunuzu gösteriyor ise dokturunuzu hangi saatte oluyor ise olsun arayın­. Suçluluk duygusu ya da aşırı nezaketin dokturunuzu hafta sonu huzur­suz etmenizi ya da gece yarısı uyandırmanızı engellemesine izi vermeyin­. İşleri doğum yaptırmak olan kişiler sadece 9'dan 5'e çalışma beklentisinde değillerdir­­.

Hekiminiz büyük ihtimalle kasılmalarınız belli sıklığa ulaşınca (varsayalım ki 5, 8 ya da 10 dakika ara ile) aramanızı tembihlemiştir­­. En azın­dan bazısı bu sıklığa ulaşınca arayın­. Mutlaka tamamı­nın beli aralıklarla gelmesi­ni beklemeyin; bu katiy­yen  olmaya­bilir­­.

Hekiminiz ayrıca su keseniz yırtılırsa, ya da doğum başlamadığı hal­de siz yırtıldığını düşünecek olursanız de aramanızı istemiştir­­. Şunlar var ­ise mutlak suretle hemen  arayın: beklenen  tarihe hala haftalar varsa; bebeğini­zin küçük olduğunu veya leğene yerleşmediği­ni biliyorsanız; amniyon sıvısı yeşile çalan kahverengiyse­.

Gerçek doğum olmayabileceği şüphesi varsa, bu gerçek doğum olmaz biçimin­de bir çıkarımda bulunmayın­. Garantiye almak amacıyla hata yapmayı göze alın ve dokturunuzu arayın­.

Gebelikte Saç Bakımı Nasıl Yapılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Saç Bakımı Nasıl Yapılır?

Gebe bir kadındaki en  belir­li değişikliğin karnı­nın büyüyor olması, başka farklılık bulunmadığı manasına gel­mez­. El ayası­nın geçici olarak parlak bir kırmızılığa dönüşmesi, dişetleri­nin şişme­si ve kanama­sı gibi vücudun pek çok yerinde farklılıklar olmakta­dır­­.  Saçlar­da gebelikten  etkilenir­­. Gebelikte beraber, donuk olan saçlar birden  parlaklaşa­bilir ya da canlı saçlar cılızlaşa­bilir­­.

Normal­de saçlara perma yaptırılınca kıvırcık ve dalgalı olma­sı beklenirken, birincisi, hamilelikteki hormonal değişikliklere saçların nasıl ce­vap vereceği öncesin­den  kestirilemez; bütün saçlar permayı tutmaya­bilir­­. İkincisi, perma için kullanılan kimyasal maddeler saçlı deriden  emilip, kan dolaşımına karışır ve hamilelikte güvenle kullanılışı yönün­den  pek çok soru işareti ardır­­.  Şimdiye kadar yapılmakta olan bilimsel çalışmalarda, saç bakımı için kullanılan kimyasal maddelerin bebek yönün­den  risk taşımadığı, perma yaptırılışı işle bebekte konjenital sakatlık gelişme­si arasın­da bir bağlantı bulunmadığı saptanmıştır­­. Yine de permanın tamamıyla güvenilir olduğunu söyleyebilmek için, daha fazla araştırmaya gereksinim bulunur­. Bu yüzden, tedbiri elden  bırakma­mak amacıyla doğumdan sonrana kadar saçlarınız düz kala­bilir­­. Önceden  perma yaptırmışsanız kaygılanmayın, risk sadece kuramsal düzeydedir ve kalfa takmaya değmez­.

İyi bir beslenme de saçlarını­zın parlak görünmesine yardım edebilmekte­dir­­. Bazı şampuanlarla veya saç masajıyla da saçınıza canlı bir şekil verebilirsiniz­. Gebeliğiniz ilerlediği müddetçe saçlarını­zın kırılganlığı arta­bilir­­. Saçlarınızı kısa kestirerek dolgunluğunu koruya­bilirsiniz­.

Permada olduğu şekil­de , saç boyaları­nın konjenital sakatlık yaptığına dair de somut bir delil yok­tur­. Risk sadece kuramsal düzeyde ve daha öncesin­den  yaptırdığınız boya ile alakalı olarak üzülecek bir şey yok­tur­. Fakat tedbirli davranmak için, en  azın­dan doğumdan sonrana kadar saçlarınızı boyatmaya­bilirsiniz­.

Beyaz saçlarınızı gizlemek ya da kökleri­ni boyatmak ve tedbiri de elden  bırakma­mak istiyorsanız, kuaförünüze saf bitkisel boyaların kullanımını sorunuz­.

İlgili aramalar: hamilelikte saç bakımı, gebelikte saç bakımı nasıl yapılır

Doğumdan Sonra Eski Haline Dönme

Sponsorlu Bağlantılar:

Doğumdan Sonra Eski Haline Dönme

Çocuğa bakmanın, her türlü diyet metodların­dan daha çabuk kilo vermeye sebep olduğu (ortalama 5­.5 kilogram) fakat birçok kadı­nın bunu yeteri ka­dar hızlı bulmadığı bili­nir­­. Bilhassa aynadaki görüntülerine bir göz attıklarında, kadınlar kendileri­ni hala gebe gibi göre­bilirler­. Lakin neyse ki yalnız­ca 1 ila 2 ay gebelik pantolonlarıyla idare ede­bilirler­.

Elbette gebelik öncesi görüntüye ve kiloya dönüşü hamilelik süreci boyunca alınmış olan kilolarla yakınen  ilgilidir­­. 11­.5 kilogram ya da daha az kilo alanlar diyet uygulamaksı­zın eski kilolarına ikinci ayın nihayetinde ulaşırlar­. Öbürlerinin hamilelikte almış olduğu aşırı kilolar sihirli bir biçimde ortadan kalkmaz­. Lakin emzirenler­de (veya ekstra olarak en  az 500 kalorilik ve kalsiyum destekli beslenenlerde) uygun seçilen  bir diyet yavaş ve tesirli ağırlık kaybı sağlar­. İlk 6 hafta sonunda, emzirmeyen  anneler iyi dengelenmiş zayıflamayı sağlayan diyet uygulaya­bilirler­. Emziren  anneler de "eğer aşırı yağlanma var ise" sütleri­ni kesmeyecek şekil­de kalori alımını kese­bilirler ve böyle­likle kilo kaybede­bilirler­. Genel­de bebek sütten  kesildiğinde fazla kilolar da verilmiş olmakta­dır­­.

Eski vücut şekline dönmek aşırı kilo almamış bulunanlar­da bile sorun olur­. Hiç kimse doğum odasın­dan görünmek arzu ettiği kadar ince olarak ayrılmaz­. Doğumdan sonran­da karın­da meydana gelen  çıkıntı­nın sebep­lerin­den  biri rahmin hala geniş oluşudur, rahim eski boyutuna fakat altı hafta nihayetinde ulaşacaktır ye böyle­likle karın da buna uygun olarak küçülecektir (rahimdeki gelişmeyi hemşire ya da hekimini­zin size gösterdiği şekil­de elinizle yoklayarak takip edebilirsiniz­. Artık elinize gelmediği­ni hissediyorsanız, leğen  içinde aşağı inmiş demektir)­. Rahmini­zin şişkin durması­nın başka bir sebe­bi de vücut sıvılarıdır­­.  Doğum sonrasıki ilk bir iki gün içerisinde 2­.5 kilogram ya da daha fazlası yok olacaktır­­. Lakin sorun geri kalan karın kasları ve deri­nin sıkılaşmasıdır­­.  Eğer bir çaba harcamazsanız yaşam boyu sarkık kala­bilirler­.

İlgili aramalar: hamilelikte önceki hale nasıl dönülür, gebelik öncesi kiloya tekrar nasıl ulaşılır, doğumdan sonra eski haline dönme

Hamilelikte Kronik Hipertansiyon

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Kronik Hipertansiyon

Normal­de annenin kan basıncı gebeliğin 1­. Ve 2­. Trimesterinde düşer ve 3­. Trimesterin sonlarına doğru normale döner­. Lakin %6* 8 gebede kan basıncı 2­. ve 3­. Trimester­de normaldışı yükseklikler gösterebilir­­. Gebelikten  önce yüksek tansiyon olma­sı ya da en  az 24 saat aralıkla yapılmakta olan ölçümler­de kan basıncı­nın 140/90 mmHg üzerinde olma­sı ya da gebeliğin 20­. Haftasın dan evvel tansiyon yüksekliği­nin tespit edilme­si halinde kronik hipertansiyon­dan bahsedebiliriz­. Eğer tansiyon 160/110 altın­da ise hafif; yüksek ise ağır hipertansiyon denilir­­.Başka bir komplikasyon(istenmeyen  durum) bulunmadığı müddet hafif tansiyon yüksekliği tek başına ciddi bir tehlike teşkil etmez­.Ancak kronik hipertansiyon olan gebeler­de en  büyük risk preeklamsidir­­.Ve gebeliğin oluşum zamanındaki tannsiyon yüksekliğine bağlı bir şekil­de %50 bir risk taşımakta­dır­­.  Eğer gebelik öncesi ya da başın­da kan basıncın­da 160/100 üzeri değerler var ­ise annede nöbet geçirme, beyin kanaması, bebekte ciddi gelişim geriliği ve erken  doğum rizikosu yüksektir­­.Bun­dan dolayı yüksek tansiyon olan bayanların gebe kalmama­sı ya da tansiyonu kontrol edilemeyen  gebeliklerin erken  gebelik süreci boyunca sonlandırılışı tavsiye edi­lir­­. Gebe kalmadan yaklaşık 6 ila 12 ay öncesin­den  tansiyon regulasyonun sağlanması gerekir­­.Gebelik kronik yüksek tansiyona neden  olmaz fakat ilk bulgular hamilelikte tespit edilebilmektedir­­.

En büyük risk preeklamsi gelişmesidir­­. Eğer daha evvelki ölçümlere göre büyük tansiyon 30mmHg; küçük tansiyon 15 mmHg artarsa; ellerde, bacaklar­da şişlik, idrar­da protein atılışı tespit edilir ise preeklamsiden  şüphelenilir­­.

NE YAPMAK GEREKİR?

Yapılacak testler normal gebelik geçiren  anneninkin­den  fazla olacaktır­­.Bebeğin gelişimi­ni izlemek amacı ile ultrason, kan tetkikleri ve nonstres test yani 20 ila 30 dakika süre ile bebeğin hareketlerine bağlı kalp atımları izlenmesi yapılması gerekir­­. Günlük tansiyon takip edilişi yapılışı gerekir­­.

Yürüyüş gibi hafif egzersizler yapıla­bilir­­.Her gün ba­riz aralıklarla sol yanına 45 dakika uzanarak isthirahat etme­si gelişim geriliği rizikosu olan bebekler­de doğum ağırlığını arttırdığı gösterilmiştir­­. Bununla birlik­te günlük olarak bir tane bebek aspiri­ni alınması­nın preeklamsi riski­ni azalttığı düşünülür­.

TEDAVİSİ NEDİR?

Hafif tansiyonu olan hamilelikler­de genel olarak diyet ve hafif egzersiz kafi olur­.Önceden  tansiyon ilacı kullanan hastalar­da bir­takım ilaçların gebelik ve emzirme sürecin­de tehlikeli olma­sı sebebiy­le ilaç ve doz değişik­liği yapıla­bilir­­.

İlgili aramalar: hamilelikte kronik hipertansiyon, gebelik kronik yüksek tansiyon

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Doğum Sonrası Vajinada Gevşeklik

Sponsorlu Bağlantılar:

Doğum Sonrası Vajinada Gevşeklik

Vajina, akordeona benzeyen kıvrımları olan, doğumda açılan, epey esnek bir organdır­­.  Normal­de öyle dardır ki bir tampon koymak bile güç ola­bilir, fakat doğum sırasonda 3 ila 4 kiloluk bir bebeğin geçişine i­zin verecek kadar genişleyebilir­­. Doğum sonrası birkaç haftalık bir zaman­da hemen  hemen  doğumdan önceki boyutlarına döner­. Çoğu kadın, hafif bir gevşemeyi fark bile etmez ve bu gevşeme cinsel doyumu etkilemez­. Doğum önce­leri vajinası fazla dar olan kadınlar için bu gevşeme olumlu bile ola­bilir, çükü ilişki artık daha fazla haz verebilir­­.

Vajinayla makat arasın­da bulunan yer olan perine de esnektir fakat vajina kadar esnek değildir­. Bazı kadınlar­da perine yırtılmadan, bebeğin doğmasına i­zin verecek kadar esner­. Lakin bazı kadınlarda doğumu yaptıran kişi­nin epizyotomi yapmama­sı halinde yırtılacaktır­­. Esneme, dikkatle zamanlanmış, kesi önce­leri perinenin aşırı gerilmesine i­zin verilmemiş bir epziyotomiye kıyasla kaslar­da hafif bir gevşeklik bıraka­bilir­­.

Doğumhaneye girmeden  çok önce doğum kaslarını kullanarak alıştır­ma yapmak elastikiyeti arttıra­bilir ve kasların normale dönmeleri­ni çabuklaştırır­­. Perine bölgesindeki kasları güçlendiren  Kegel alıştırmaları gebelik boyunca ve doğum sonrası en  az altı ay düzenli şekil­de yapılışı gerekir­­.

Birçok çift, doğum sonrası cinsel ilişki­nin öncekin­den  daha tatmin e­den  olduğunu söyler­. Bunun nedeni, kadı­nın kasları üstün­de doğum eğitimi esnasın­da geliştirmiş olduğu kontrol ve farkındalıktır­­. Başka bir deyişle, doğum sonrası eskisi gibi değil, daha da iyi ola­bilirsiniz!

Çok ender olarak, doğum önce­leri "tam kıvamında" olan bir kadın, vajinanın doğumla gerilmesin­den  sonra cinsel ilişkiden  daha az haz, almaya başlaya­bilir­­. Genel­de zaman içerisinde vajinal kaslar yeniden  sıkılaşır­­. Gün boyunca, duş alırken, tuvaletteyken, bulaşık yıkarken, bebeği dolaştırırken, araba kullanırken, masanızda otururken Kegel alıştırmalarını yaparak bu süreci hızlandıra­bilirsiniz­. Eğer altı ay sonra vajina hala çok gevşek duruyor ise doktora başvurmanız gerekir­­.

24 Mayıs 2015 Pazar

Hamilelikte Kansızlık

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Kansızlık

Gebelik esnasın­da kan hacmi arttığından, kırmızı kan hücreleri­nin üretimi için lazım olan demir ihtiya­cı de artmakta­dır­­.  Gebelerin %20'sinde, demir gereksinimi­ni karşılayamadıkları için demir noksanlığı olmakta­dır­­.  Demir eksikliğine bağlı gelişmekte olan kansızlık, demir yardımı ve dengeli beslenmeyle çok ba­sit düzeltile­bilir­­.

Kansızlık amaç­lı kan testi ilk kontrol muayenesinde yapılır, ilk kontrol­de azıcık gebede demir noksanlığı tespit edilmektedir­­. Gebelik öncesi dönemde, her ay âdet kanamasıyla bir miktar demir kaybedilir­­. Gebelikte beraber âdetin de kesilmesiyle, eğer beslenmeyle yeteri miktar­da demir alınırsa, vücut­ta bulunan demir depoları kafi duru­ma gelmektedir­­. Bun­dan ötürü genel olarak yirminci haftanın sonuna kadar demir eksikliğine bağlı kansızlık gelişmez­.

Demir noksanlığı orta derecede olduğunda, hiç bir belirti vermeyebilir fakat demirin daha fazla azalması ile birlikte oksijen  taşımakta olan kırmızı kan hücreleri azalarak anne adayın­da aşırı yorgunluk, güçsüzlük, çarpıntı, solukluk, soluk almada zorluk ve hat­ta bayılma gibi belirtiler ortaya çıkmakta­dır­­.  Annede demir noksanlığı olsa bile önce bebeğin demir ihtiya­cı karşılanacağı için, yeni doğan bebekler­de ender olarak demir eksikliğine bağlı kansızlık görülmekte­dir­­. Buna ek olarak, henüz açıklanmayan bir neden­den  dolayı demir yardımı almamış ve kansızlığı olan gebelerin bebeklerinde erken  doğum ve düşük ağırlıklı bebek doğurma rizikosu art­ma göstermiştir­­. Tüm gebe kadınlar­da demir eksikliğine baplı kansızlık rizikosu artmakla beraber, bilhassa aşağıdaki gruplar­da bu risk daha fazladır: sık aralıklarla birden  fazla çocuk doğurmuş olan kadınlar, ikiz ya da daha fazla sayıda bebeğe gebe olan kadınlar, ikiz ya da daha fazla sayıda bebeğe gebe olan kadınlar, ikiz ya da daha fazla sayıda bebeğe gebe olan kadınlar, sabah bulantılarıyla fazlaca kusan ya da azıcık yiyen  kadınlar, gebelik öncesi beslenme deformitesi (bozukluğu) olan kadınlar ya da sosyoekonomik düzeylerindeki düşüklük veya başka sebep­lerle kafi yiyecek alamayan kadınlar ­. Demir eksiliği kansızlığını engellemek amacı ile genel olarak demir bakımın­da zengin bir beslenme önerilmektedir­­. Fakat sadece demir bakımın­dan zengin bir beslenme ile kafi demir gereksinimi­nin el­de edilme­si olanaksız olduğundan, reçeteyle günde 30 miligram demir verilmekte­dir­­.

Eğer kansızlığın nedeni­nin demir eksikliğine bağlı bulunmadığı saptanırsa, kansızlığa sebep olabilen  folik asit eksikliği, orak hücreli kansızlık ya da Akdeniz Kansızlığı gibi başka sebep­ler araştırılışı gerekir­­.

İlgili aramalar: hamilelikte kansızlık, hamilelikte demir eksikliği, gebelikte kansızlık neden olur, gebelikte demir eksikliğinin nedenleri nelerdir

Hamilelik Suyunun Fazla Olması

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelik Suyunun Fazla Olması

Hamilelik suyu ya da hamilelikte bebeğin suyu olarak bildiğimiz amniyon sıvısı miktarı­nın 2000 ml­.'nin üstün­de olmasına polihidramniyos ya da hidramnios adı verilir­­. Gebeliklerin binde 2,6-7'sinde görülmekte­dir­­.

Fetüse ait polihidramniyos sebep­leri

Fetüsün bu suyu yutmasını engelleyen  anomaliler (sindirim sistemi ya da santral sinir sistemi anomalileri)
Solunum yolu anomalileri
Diyafragma hernisi (karın boşluğun­da olma­sı lazım olan bir organın göğüs boşluğuna geçmesi)
Fetüste hidrops fetalis hastalığı olması
Doğumsal kalp hastalıkları
İkiz gebelikler
İdiopatik yani sebebi belirlenemeyen olgular

Polihidramniyos, ultrasonografi ile tanısı konulabilen bir haldir­­.

Normali 100 ila 250mm­. olan bu ölçüm 250 mm­.den  çok olduğun­da polihidramniyos kabul edi­lir­­.

Polihidramniyos saptanan bir hamilelikte ilk adım dikkatli bir ultrasonla anomali taramasıdır­­.  İkinci adım anneye ait sebep­lerin araştırılmasıdır­­.  Kan şekeri takip edilişi yapılmakta­dır­­.  Sebebi belirlenemeyen  haller­de takip süreci gebelik boyunca devam eder­.

Polihidramniyos var oluşun­da muhtemel risk aşırı gerilime bağlı erken  doğum ağrıları, su kesesi­nin açılmasıdır­­.

Şiddetli vakalarda, gebeliğin 34­. haftasın dan evvel uygulanabilecek bir­takım ilaçlar sıvı miktarını kontrol edebilmekte­dir­­.

Uygulanabilecek bir tedavi metodu; fazla olan sıvı­nın rahmin gerilmesi­ni ve erken  doğum ağrılarını harekete geçirme si­ni engellemek amacıyla, amniyon sıvısı­nın bir kısmı­nın amniyosentez ile boşaltılmasıdır­­.  Belirli zaman aralıklarıyla uygun miktar­da sıvı bir enjektör vasıtasıyla anne karnından alınmaktadır­­.

İlgili aramalar: hamilelikte bebeğin suyunun fazla olması, hamilelik suyunun fazla olması, gebelik suyunun fazla oluşu, polihidramniyos nedir

Hamilelikte Karında Sertleşme ve Kasılma

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Karında Sertleşme ve Kasılma

Bu rahatsızlıklar genellikle gebeliğin 20­. haftasın­dan sonra başlayan, doğum provası niteliğinde olan Braxton Hicks kasılmalarıdır­­.  Bu kasılmalar daha önce gebe kalmış kadınlar­da daha erken  başlar ve daha şiddetli olur­. Esasın­da rahminiz doğumda doğal olarak bebeği itecek olan gerçek kasılmalara hazırlık olarak kaslarını germektedir­­. Bu alıştır­ma kasılmalarını genel olarak sancısız (bazen huzursuz­luk verse de) sıkışmalar biçimin­de hissedersiniz­. Yukarıdan başlar, yavaşça aşağı iner ve gevşerler­. Genel­de 30 saniye sürerler (solunum egzersizlerine başlamanız için kafi süre); ancak; 2 dakika ya da daha fazla da süre­bilirler­.

Dokuzuncu ayda gebeliğin sonlarına doğru Braxton Hicks kasılışları sıklaşa­bilir ve şiddetlenebilir; bazı zamanlar sancılı da ola­bilir ve bunları gerçek doğum kasılmaların­dan ayırmak güçleşir­­. Bebeğinizi doğurtmaya yetmeseler de bu kasılmalar rahim ağzı­nın açılmasına neden  ola­bilirler­.

Bu kasılmalar esnasın­da hissedebilecek olduğunuz rahatsızlığı gidermek amaç­lı sırtüstü uzanmayı ve gevşemeyi veya kalka­rak dolaşmayı deneyin­. Duruşunuzu değiştirmek bunları tümden  durdura­bilir­­.

Braxton Hicks kasılışları gerçek doğum manasına gelmese de, bunları erken  doğum öncesi meydana gelen  rahim hareketlerin­den  ayırmak güç ola­bilir­­. Bu nedenle, bir sonrasındaki ziyaretinizde mutlak suretle doktorunuza bunları anlatın­. Pek sık oluyorlarsa (saatte dörtten  fazla) ve/veya beraber ağrı var ­ise (sırt, karın ya da kasık ağrısı), veya olağandışı vajinal akıntı olmuşsa ve erken  doğum riskiniz yüksek ise hemen  dokturunuzu arayın­.

İlgili aramalar: hamilelikte karında sertleşme, hamilelikte karında kasılma, gebelik karının kasılması, gebelikte karnın sertleşmesi

23 Mayıs 2015 Cumartesi

Tüp Ligasyonu

Sponsorlu Bağlantılar:

TÜP LİGASYONU

Tüp Ligasyonu Ne Demektir?

Kadınlar­da yumurta, yumurtalıklar­da meydana gelir ve tüplerden  (yumurta kanallarından) geçerek rahime ulaşır­­. Yumurta kanalları bağlanınca, yumurta rahime geçemez ve rahim içinde erkek tohum hücresi (sperm) olsa bilehi gebelik olanaklı olmaz­.

Tüplerin bağlanma­sı kimler için uygundur?

Yeterli sayıda çocuğu olup bir daha katiyyen  çocuk istemeyenler­. Sağlıkları yönün­den  bir daha doğum yapmama­sı lazım olan kadınlar­.

Nasıl yapılır, hastanede yatmak gerekir mi?

Kadın­da yumurta kanalları küçük bir işlemle bağlanır­­. Bunun için her zaman hastanın uyutulma­sı gerekmez­. Karın­da kesi yapılacak yer uyuşturulur­. Sonrasın­da 1 ila 1­.5 cm­. genişliğinde kesi yapılır ve buradan içeriye sokulan özel aletler yardımıy­la tüpler kesilerek bağlanır­­. Tüm bunlar içeriye sokulan küçük bir kamera yardımıy­la ekran­dan izlenmektedir­­. İşlem tamamlandıktan sonra açılan delik tekrar kapatılır­­. Hiçbir ağrı olmaz­. Hastanede yatmak gerekmez­. İşlemden  sonra birazcık dinlenip aynı gün evine gidebilir­­.

Tüpleri bağlanan kadı­nın adet görmelerinde ve cinsel yaşamın­da farklılık oluyor mu?

Yumurta kanalları bağlanan kadı­nın adet düzeninde bir farklılık olmaz­. Bunun yanın­da cinsel organlarında, cinsel arzu ve yeterliliğinde farklılık olmaz­. Yumurta yapımı devam eder, fakat yumurta kanallarını geçemediği için erkek tohum hücresiyle birleşemez, böyle­likle gebelik oluşmaz­.

Tüplerin bağlanma­sı için nereye başvurmak gerekir?

Tüplerin bağlanma­sı hastaneler­de Kadın* Doğum uzmanlarınca yapılmakta­dır­­.  Bu metodu uygulatmak isteyenler hastanelere başvurmalıdırlar­.

İlgili aramalar: tüp ligasyonu nedir, tüp ligasyonu nasıl yapılır, tüplerin bağlanması nedir, tüpler nasıl bağlanır

TVT Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

TVT NEDİR?

TVT açılımı "TENSION-FREE VAGINAL TAPE" bölgesel anestezi yardımıyla bile uygulanabilen  kadınlar­da idrar kaçır­ma tedavisinde oldukça yeni bir ameliyat biçimidir­­.

TVT NASIL YAPILIR?

Ameliyattan ön­ce menopozdan sonra hastalar­da bölgesel östrojen  tedavisi uygulanabilmektedir­­. TVT bölgesel anestezi ve sistemik anesteziyle uygulanabilmektedir­­. Ortalama ameliyat süresi 30 dakikadan azdır­­.  Yukarıdaki şekil­de gösterildiği üzere, vajinadan başlanarak şerit şeklindeki bir dikiş idrar yolunun mesane ile birleştiği yer hizasın­dan geçirilir ve karın cildin­den  çıkartılır­­. Dikiş, mavi oklarla gösterildiği şekilde her iki ucun­dan yukarı doğru çekildiğinde idrar kaçırmaya neden  olan yapısal bozukluk giderilmiş olmakta­dır­­.  Dikişin artan bölümleri kesilir ve ciltteki kesi birer dikişle kapatılır­­.

TVT ameliyatların­da en  mü­him sorun birazcık da olsa idrar kesesi­nin delinme­si ihtimalidir­­. Eğer idrar kesesi delinirse ameliyat ile onarım gerekmemektedir­­. Ortalama 5 gün süre ile idrar sondası uygulanma­sı kafi olmaktadır

TVT AMELİYATINDAN SONRA YAPILMASI GEREKENLER

Hasta TVT den  2 hafta sonra çalışma hayatına dönebilmektedir­­. Cinsel ilişki­nin ise en  az 4 hafta sonra başlama­sı uygundur­. Bu süreç içinde vajinadan hafif bir akıntı­nın olma­sı doğal olarak değerlendirme yapılmakta­dır­­.  Ameliyattan 4 hafta sonra kontrol muayenesi uygundur­.

Bölgesel anestezi altın­da idrar tutma durumunun oluşturulduğu düze­yin araştırılması amacıyla hasta öksürtülerek idrar kaçırmadığı seviyede sabitleme bir avantajdır­­.  Bölgesel anesteziyle uygulanmakta olan vakalar­da işlemdan sonra idrar torbasına son­da koymaya gerek kalmamakta fakat genel aneztezi uygulama­sı ile uygulanmakta olan hastalar­da 4 ila 6 saat süre ile idrar sondası bırakılmaktadır hastaların %90'ı ilk 24 saat içinde kendi kendi­ne idrara çıka­bilirler­. İdrar sondası olmayan vakalar­da ya da son­da çekilip daha son­ra 2 kez kafi idrar üretimi­ni müteakip ultrason yardımı i­le yapılmakta olan muayenede idrar­dan sonra kalan miktarın 100 ml­. altın­da olma­sı ameliyatın başarılı olduğunu göstermekte­dir­­.

İlgili aramalar: tvt nedir, tvt ameliyatı nasıl yapılır

Hamilelikte Baş Dönmesi ve Bayılma

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Baş Dönmesi ve Bayılma

Hamilelikte baş dönmeleri sık görülen bir sorun olmakla beraber hamilelikte bayılma seyrek olarak görülen bir durumdur­­. Gebe bir kadın­da sersemlik hissi ya da baş dönmesi­nin bilinen  ya da kuşkulanılan pek çok sebe­bi bulunur­.

Birinci üç aylık süreçte hızla genişleyen  dolaşım sistemini, mevcut olan kan hacmi­nin yeteri ka­dar doldurmama­sı baş dönmesi­nin sebe­bi ola­bilirken, ikinci üçayda genişleyen  rahmin anne adayı­nın kan damarları üzerine basınç yapma­sı baş dönmesi­nin sebe­bi ola­bilirken  , ikinci üç ayda genişleyen  rahmi­nin anne adayı­nın kan damarlı üzerine basınç yapma­sı baş dönmesi­nin sebe­bi ola­bilir­­. Baş dönme­si yatar ya da oturur halden  her kalkışınızda ola­bilir­­. Buna durumsal kan basıncı düşüklüğü (postural hipotansiyon) denilir­­. Kan basıncı­nın hızla düşmesiyle beraber birdenbire beyne daha az kan nüfuz etme­si buna yol açar­. Çözümü kolaydır: Her zaman yavaşça ayağa kalkın­. Telefona ce­vap vermek amacı ile hızla fırla­mak, boylu boyunca yere uzanmak anlamına gelir, sakın unutmayın!

Kan şekeriniz düştüğünde de baş dönme­si hissedebilirsiniz­. Nedeni i­se genel olarak uzun süre aç kalmaktır ve bu durumda her yemekte kan şeker düzeyinizi korumaya yardım edecek proteinler alıp ya da sık ve azar azar yemek yiyerek, öğünler arasın­da alıştırarak kendinizi koruya­bilirsiniz­. Gerektiği zaman kan şeker düzeyinizi hızla yükseltebilmek amacı ile yanınızda bir kutu meyve suyu, bir iki meyve ya da yulaflı kraker taşıyın­.

Çok sıcak alışveriş merkezlerinde, işyerinde ya da otobüste de fazlaca giyinmişseniz baş dönmeniz ola­bilir­­. Böyle bir durumda yapılacak en  iyi şey dışarı çıkarak ya da pencereyi açarak birazcık temiz hava almaktır­­. Üzerimizdekilerin bir bölümünü çıkarmak ve boyun ve göğüs bölgesi olmak üzere giyeceklerinizi gevşetmek de size yararlı olmakta­dır­­.

Eğer kendinizi sersemlemiş hissediyorsanız ve/veya biraz­dan bayılacağınızı düşünüyorsanız, beyninize giden  kanın vücut­ta dolaşımını arttırmaya çabalayın­. Bunun için eğer mümkünse yere uzanın ve bacaklarınızı havaya kaldırın­. Bu sırada başınız yer­de olmalıdır­­.  Eğer yere uzanmak olanaklı değilse, baş dönmeniz geçene kadar, başınızı dizlerini­zin arasına alıp oturun­. Her ikisi­ni yapmak içinde uygun yer yoksa, bir dizinizi yere koyarak ayakkabınızın bağlarını bağlıyormuş gibi yapın­. Gerçekte bayılma oldukça ender görülmekte­dir­­. Fakat eğer bayılırsanız , üzülmeye ya da endişelenmeye gerek bulun­maz­. Zira bu durumda her ne kadar beyninize giden  kan akımı azalsa da, bu bebeğinizi etkilemeyecektir­­.

Bir sonraki hekim kontrolünüzde doktorunuza baş dönmenizi ve baygınlık hissinizi anlatın­. Gerçek bayılmayı hemen  bildirin­. Sık sık bayılma şiddetli bir kansızlığın ya da başka bir hastalığın belirtisi ola­bilir, bu sebepten  ötürü araştırılışı gerekir­­.

İlgili aramalar: hamilelikte baş dönmesi, hamilelikte bayılma, gebelikte baş dönmesi, gebelikte bayılma

22 Mayıs 2015 Cuma

Düşük İğnesi

Sponsorlu Bağlantılar:

DÜŞÜK İĞNELERİ

Henüz yeni başlamış olan bir gebeliğin ilaçlar yardımıyla sonlandırılıp sonlandırılamayacağı bir çok gebe tarafından öğrenilmek istenen  ve sıkça sorulan sorulardan bir tanesidir­­.

Düşük yapmak amacı ­ile ilaç kullanılışı II­. Dünya savaşı yılların­da da gündemdeydi­. Aynı şekil­de nüfusu kalabalık olan ve bir­takım geli­şen  ülkelerde, (Hindistan, Çin vb­.) bu çe­şit ilaçların geliştirilmesine çalışılmaktaydı­. Günümüzde de giderek daha fazla popülarite kazanması­nın nedeni, tıpta genel tedavi unsurlarında giderek daha az cerrahi teşebbüs kullanma eğilimi ile bağlantılıdır­­.  RU-486 olarak isimlendiri­len  bir ilaç, başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinde kullanılan tablet biçimin­de bir ilaç ve gebeliğin en  erken  zamanların­da etki edip gebeliğin sonlanmasını sağlıyor­. RU* 486 veya başka ismiy­le mifepriston gebeliğin en  erken  aşamasına etki edip meydana gelen  embriyonun rahim içinde yerleşmesi­ni önlüyor­.

Amerika'da kısa bir müddet önce kullanılışı onaylanan RU-486 ilacı, ülkemizde henüz Sağlık Bakanlığı onayı almadı­. Belki yakın gelecekte yurdumuz­da da kürtaj olmayı seçen  kadınlar için alternatif bir metod olarak RU-486 kullanılabilecek­.

Şu an için gebeliğin sonlandırılışı ülkemizde yasal olarak 10­. gebelik haftasına kadar ve kürtaj yolu i­le gerçekleşiyor­.

Halk arasın­da "düşük iğnesi" ya da "adet getirici iğne" olarak bilinmekte olan ilaçlar, esasın­da oldukça yanlış kullanılmakta ve suistimal edi­lir­­.

Bu çe­şit iğneler gebe olmayan bir kadına uygulandığı zaman gerçekten  de birçoğu kez kısa bir müddet sonra adetin başlayacağını sağlaya­bilirler­. Lakin bu uygulama iki yön­den  hatalı­. Birincisi bu ilaç düşük iğnesi olmaz; yani gebeliğin düşmesine sebep olmaz ve istenmeyen  bir gebeliğin devam etmesine yol açar­. İkinci hata ise, adet gecikme­si mutlak suretle jinekolojik muayene gerektirmiş olan bir haldir­­. Bun­dan dolayı bu ilacı kullanma dan evvel bir kadın-doğum uzmanına danışılması gerekir­­.

İlgili aramalar: düşük iğnesi nedir, düşük iğnesi var mı, düşük ilacı var mı, ru-486 nerede satılır

Trikomonas

Sponsorlu Bağlantılar:

Trikomonas

Trikomonas Vajinalis olarak isimlendiri­len  bir parazitin neden  olduğu enfeksiyondur­. Parazit kadın­da genel­de vajinada, rahim ağzını tuttuğu gibi üretrada ve mesanede de yerleşme yatkınlığındadır­­.  Trikomonas enfeksiyonu bütün vajinal enfeksiyonların %25'i­ni meydana getirir ve bireyden  bireye genel olarak cinsel münasebet yoluyla geçer­.

Etken  olan Trikomonas Vajinalis çevre şart­ları na en  sağlam parazit olduğun­dan havlu, çamaşır, ıslak bank (sauna), klozet, yüzme havuzu gibi dış etkenler aracılığı ile de bulaşa­bilir­­. Trikomonas enfeksiyonu kadınların %50'sinde şikayete yol açmazken  (asemptomatik), gebeler­de %20 oranın­da belirti vermekte­dir­­.

Enfeksiyonun en  mü­him belirtisi kokulu akıntıdır­­.  Vulvovajinal kaşıntı, yangı, cinsel münasebetdan sonra görülmekte olan vajinal kanama genel­de rastlanılan yakınmalardır­­.  Tanı hekim tarafı ile vajinal akıntı­nın direkt mikroskobik incelenmesinde parazitin görülüşü ile konulur­.

Gebeler­de gebelik kesesi­nin erken  açılmasına, erken  doğuma, düşük ağırlıklı doğuma, loğusalıkta ateşli enfeksiyonlara neden  olmakta­dır­­.  Doğum sırasın­da yeni doğana bulaşma söz konusudur­. Hastalığın kız bebekler­de annenin hormonları­nın geri çekilişi neticesin­de kendi kendi­ne ortadan kalktığı zanne­dilir­­.

Topikal ilaç uygulamaları gebeliğin ilk üç ayı içinde semptomların azaltılışı için önerile­bilir­­. Ağızdan alınan sistemik tesirli veya vajinal uygulanmakta olan lokal tesirli tedavileri hekimler olabilecek risklerden  kaçınmak amacıyla gebeliğin 14­. haftasın­dan sonraya ertelemektedirler­. Trikomonas enfeksiyonun­da eşlerin beraber tedavisi gerekir­­.

Tedavide kullanılan ajanların en  belir­gin yan tesirleri bulantı, baş ağrısı, sersemlik hali ve koyu renkte idrardır­­.  Bu ajanlar kullanılmakta iken  katiyyen  alkollü içecekler kullanılmama­sı gerekir­­. Hasta loğusa ve emziriyorsa tek dozluk kısa protokol tercih edilip ilacın vücuttan atılma süresi göz önünde bulundurularak emzirmeye 24 saat ara verilmelidir­­.

Tedavi mutlak suretle kadın doğum uzmanı denetiminde düzenlenmeli ve uygulanma­sı gerekir­­.

İlgili aramalar: trikomanas nedir, trikomanas vajinalis ne demek

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Hamilelikte Ayaklarda ve Ayak Bileklerinde Şişme

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Ayaklarda ve Ayak Bileklerinde Şişme

Daha önceleri, ödem (dokular­da aşırı sıvı birikimine bağlı olarak ortaya çıkan şişme) hamilelikte olabilecek bir tehlike işareti olarak kabul ediliyordu­. Günümüzde artık hekimler hafif şiddetteki ödemin hamilelikte beden  sıvılarındaki normal ve gerekli bir artışa bağlı olduğunu biliyorlar­. Preeklampsiyi düşündürecek başka belirtiler yok ise, ayak bileklerinde ve bacaklar­da birazcık şişme tümüyle normal kabul ediliyor­. Aslında, kadınların %75'inde gebeliğin bir süreci boyunca bu türden  bir ödem gelişmektedir­­. Sıcak havalarda, günün nihayetinde ya da uzun süre oturduktan veya ayakta durduktan sonra ödem gelişme­si oldukça fazladır­­.  Çoğu kadın şişliklerin sonrasındaki günü veya birkaç saat yattıktan sonra büyük oran­da kaybolduğunu fark eder­.

Genel­de ödem birazcık huzur­suz e­den  olmanın hari­cinde bir ehemmiyet taşımamakta­dır­­.  Rahatsızlığı azaltmak amaç­lı bacaklarınızı yükseğe kaldırın veya mümkünse, tercihen  sol tarafınıza, yatın; rahat ayakkabılar ya da terlikler giyin; lastik bantlı çoraplar giymeyin­.

Ayaklarınızaki şişlikler sizi çok huzur­suz ediyorsa, korseli çoraplar giymeyi deneyin­. Gebeler için şiş karına göre yapılmış külotlu çoraptan tutun, dizaltı çoraplara kadar bir çok tür satılmaktadır­­.  Bu konuda hekimini­zin önerisi­ni de alın­. Alışveriş yaptığınızda, gebelik esnasındaki kilonuzu gözönüne alın­. Korseli çorabı sabah kalkınca, ödem azken  giyin­.

Günde en  az 2 ila 3 litre sıvı alıp sistemdeki atık maddelerden  kurtulma­sı için vücudu­nuza yardımcı olun­. Paradoks şekilde, birçok kadın­da daha fazla sıvı almak sıvı tutulmasını engeller­. Aynı şekil­de de, bir sefer­de iki bardaktan fazla içmeye çalışmayın, yer kalmayacak kadar midenizi doldurmayın­. Normal bir hamilelikte tuz alımı­nın kısıtlanma­sı (kan basıncı yüksek olan bir­takım kadınlar­da tuz kısıtlana­bilir) artık kabul görmese bile, fazla tuzlu yemek de su tutulmasını artıracağı için akıllıca sayılmaz­.

Elleriniz ve/veya yüzünüz şişiyor ise, ya da ödem 24 saat geçtikten sonra bile azalmamış ise doktorunuza başvurun­. Bu türden  şişmeler önemsiz ola­bilir, ama hızlı kilo artışı, kan basıncın­da yükselme ve idrar­da proteinle birlikteyse preeklampsi (gebeliğe bağlı hipertansiyon) başlangıcı da ola­bilir­­.

İlgili aramalar: hamilelikte ayaklarda şişme, hamilelikte ayak bileklerinde şişme, gebelikte ayak bileklerinde şişlik, gebelikte ayakların şişmesi

Gebelik Boyunca Dikkat Edilmesi Gerekenler

Sponsorlu Bağlantılar:

GEBELİK BOYUNCA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER NELERDİR?

Sigara ve alkol kullanmayın­.

Hekim önerisi hari­cinde ilaç almayınız­.

Uzun süre ayakta durmayınız­.

Hekimini­zin önerdiği demir ilacını düzenli şekil­de kullanın­.

Günlük işleriniz esnasın­da kendinizi yormayınız­.

Bisiklet sürme, tenis oynama, kayak yapma gibi sporlar­dan uzak durun­.

Mesleğiniz gereği de olsa ağır nesneler kaldırmaktan, zararlı metal, kimyasal madde ve radyasyon­dan uzak durun­.

Yüksek topuklu rahatsız edici ayakkabılar giymeyin­.

Seyahatten önce doktorunuza danışınız­.

Bol ve rahat giysileri seçiniz­.

Pamuklu iç çamaşırları giyi­nin ve iç çamaşırlarınızı her gün değiştiriniz­.

Yüzük ve bilezik gibi takılar takmayınız­.

Diş bakımına özen  gösterin­. Sabah uyandığınızda, akşam yatmadan evvel ve her öğün­den  sonra yumuşak fırça ile, yavaş hareketlerle dişlerinizi fırçalayınız­.

Röntgen  ışınların­dan sakının­. Çok fazla mecbur kalmadık­ça radyolojik araştır­ma yaptırmayınız­.

Her türlü canlı aşıdan sakınınız­.

Meme bakımınıza özen  gösteriniz­.

Sarkmayı engellemek amacı ile çok sıkı olmayan askılı, pamuk dokumalı sutyen  giyiniz­.

Düşük rizikosu yok ise son aya kadar cinsi ilişkide bulunmakta sakınca bulun­maz­.

Haftada en  az bir kez ayakta; duş alır biçimde, ılık suy­la banyo yapın­.

Dolgunluğu engellemek amacı ile hafif parmak dokunuşları ile masaj yapınız­.

Bol su içiniz­.

C vitami­ni ve kalsiyum açısın­dan zengin besinler (Turunçgiller, süt ve süt ürünleri) seçiniz­.

Lifli gıdaları tercih ediniz­.

Gebelik boyunca 10 ila 12 kg'dan fazla kilo almamaya özen  gösteriniz­.

Gebeliğiniz boyunca cep telefonunuzu bebeğinizin olduğu karın bölgenizden  uzak tutunuz­.

İlgili aramalar: gebelikte dikkat edilecekler, hamilelikte dikkat edilecekler, gebelikte dikkat edilmesi gerekenler nelerdir, hamilelik süresince nelere dikkat edilmelidir

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Klamidya Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Klamidya Nedir?

Cinsel organlar­da ciddi enfeksiyonlara yol açabilen  klamidya, bir bakteriden  kaynaklanır­­. Klamidya 25 yaşın altındaki kadın ve erkekler­de en  fazla görülmekte olan cinsel hastalıklar­dan bir tanesidir­­. Bununla birlik­te 5­.000 ila 6­.000 kişi­nin daha klamidya olduğu, fakat hastaların bun­dan haberi bulunmadığı tahmin ediliyor­.

Klamidyanın bulaşma şekli;

Klamidya cinsel münasebet esnasın­da bulaşmaktadır­­.

Klamidyanin belirtileri

1­. Bakteriler aktif olarak ürüyor­. Bulaşma tarihin­den  3* 20 gün sonra akıntı ve işeme esnasın­da acı gibi rahatsızlıklar başgösteriyor­.

2­. Bakteriler üreyerek artıyor fakat mü­him bir rahatsızlığa neden  olmuyor­. Klamidyalı kişi­lerin yüzde ellisi, bu hastalıktan, doktora başvurmaya gereksinme duymayacak kadar az etkilenmektedir­­. Lakin herhangi bir rahatsızlığınız olmasa bile bakteriyi başkalarına bulaştıra­bilirsiniz­.

3­. Bakteriler yavaşça ürüyor ve hiç bir rahatsızlığa yol açmıyor­. Bu bakteri bazı zamanlar tahlil­de bile görünmeyebilir ve yıllarca pasif olarak yaşaya­bilir­­. Lakin türlü sebep­lerle birdenbire daha çabuk üremeye ve rahatsızlıklara yol açmaya başlamaktadır­­.

Klamidyanın Tanısı

Doktor, bir kişi­nin klamidya olup olmadığını sapta­mak amacıyla idrar borusu, rahim ağzı ve bazı zamanlar de rektumdan ucu pamuklu bir çubukla örnek alır­­. Tahlilin netice­si birkaç gün sonra hastaya bildirilir­­.

Klamidya tedavisi

Klamidyanın tedavisinde antibiyotik ilaçlardan faydalanılmaktadır. Doktor bazı zamanlar hastalığın geçip geçmediği­ni denetlemek amacı ile hastayı yeniden  muayeneye çağırır­­.

Şu andaki eşiniz ve varsa bakteri­nin bulaşmış olabileceği eski eşleriniz muayene ve tedavi olmalıdır­­.  Tedavi süresince cinsel ilişkide, bulunmamalısı­nız­.

Klamidya hangi hastalıklara sebep ola­bilir?

Klamidya tedavi edilmeyecek olursa fallop borusu iltihabı sorununa neden  o­lur­. Fallop borusu iltihabı problemi­nin başta gelen  sebe­bi tedavi edilmemiş klamidyadir­­. Fallop borularındaki iltihap bir­takım haller­de kısırlığa neden  ola­bilir­­. Bazı durumlar­da da fallop borusu çok fazla hasara uğradığın­dan dış gebelik tehlikesi artmakta­dır­­.  Klamidya enfeksiyonu olan gebe bir kadın bu bakteriyi doğum esnasın­da çocuğuna bulaştıra­bilir­­. Bakteri çocukta göz iltihabı veya pnömoniye yol açar­. Pnömoni de çocuğun, büyüdüğü zaman astıma yakalanma tehlikesi­ni fazlalaştırır­­.

Bu hastalık erkekler­de epididim iltihabı sorununa neden  ola­bilir­­. Epididim iltihabı problemi­nin belirtileri hastalığın etkilediği erbezinde has­saslık ya da aşırı ağrı ve şişkinliktir­­. Seyrek olmakla beraber bazı zamanlar cinsel organlar etrafın­da basınç duyula­bilir­­. Bununla birlik­te hastanın ateşlenme­si de olanaklıdır­­.

Dikkat Ediniz!

Klamidya genel olarak azıcık huzursuz­luk yaratır­­. Bazı zamanlar hiç bir rahatsızlığa neden  olmaz­. Bu bakteriye karşı korunmanın en  etkin yolu prezerva­tif (prezervatif) kullanmaktır­­.

İlgili aramalar: klamidya nedir, kılamidya nasıl tedavi edilir, klamidya tedavisi

Hamilelikte Rh Uyuşmazlığı

Sponsorlu Bağlantılar:

RH UYUŞMAZLIĞI

Her insan genetik olarak ya Rh pozitif (Baskın Rh etmeni) veya negatiftir (Rh etmeni yoktur)­. Tüm gebelere erken  süreçte kan grubu ve Rh etmeni tayi­ni yapılmakta­dır­­.  Rh (+) ise (% 85'i öyledir) veya hem eşi hem kendisi Rh (-) ise sorun bulun­maz­. Fakat kendisi Rh (-) kana sahip olan ve eşi Rh (+) gebe kadın ise Rh uyuşmazlığı problemlerine adaydır­­.  Gebeliği dikkate, tıbbi müşaha­de altın­da izlenmelidir­­.

Anneni­zin çocuk doğurduğu süreçte Rh uyuşmazlığı sorunu henüz çözülmemişti­. Fakat birçok tıbbi ilerleme sayesinde, bu sebepten  ötürü çocuğunuzu yitirme kaygılarınız yersizdir­­.

Hepsin den  evvel bu ilk gebeliğinizse, bebeğiniz için hemen  hiç tehlike bulun­maz­. Sorun, etmeni­ni babasın­dan kalıtımla almış bebeğin doğumu esnasın­da (düşük veya kürtaj esnasın­da da ola­bilir) Rh (+) kanın, Rh (-) olan annenin dolaşım sistemine girmesiyle başlamaktadır­­.  Annenin bağışıklık sistemi bu "yabancı" maddeye karşı antikor teşkil eder­. Bu antikorlar bir başka Rh (+) bebeğe gebe kalana dek zararsızdır­­.  Böyle bir durumda antikorlar plasentayı geçerek bebeğin alyuvarlarına dek zararsızdır­­.  Böyle durumda antikorlar plasentayı geçerek bebeğin alyuvarlarına (kırmızı kan hücrelerine) saldırırlar ve bebekte, annenin antikor düzeyi yüksek ise ciddi kansızlığa yol açarlar­. İlk hamilelikte bu antikorlar çok ender haller­de olur, bunun için plasentadan bebeğin kanı­nın geriye doğru annenin kan dolaşımına girme­si gerekiyor­.

Günümüzde Rh uyuşmazlığın­da bebeği korumanın yolu, Rh antikorları oluşmasını önlemektir­­. 28 haftada karın­da antikor olmayan Rh (-) kana sahip anne adayına bir doz Rh immünglobülin verilmekte­dir­­. Bebek Rh (+) ise, ikinci doz doğumdan 72 saat sonra verilmekte­dir­­. (Bu doz aşı düşük, kürtaj, amniyosentez veya hamilelikte kanama olursa da yapılmakta­dır­­.)

Testler gebe kadın­da daha öncesin­den  Rh antikorları geliştiği­ni gösteriyorsa bebeğin kan grubunu belirtmek amacı ile amniyosentez yapıla­bilir­­. Bebek Rh (+) ise, yani anneyle uyuşmuyorsa annedeki antikor seviye­leri düzenli şekil­de ölçülür­. Düzeyleri tehlikeli ölçüde yükselirse, bebeğin vaziyeti­ni değerlendirmek amacı ile testler yapılmakta­dır­­.  Bebeğin durumu tehlikedeyse, Rh (-) kan nakli gerekebilmekte­dir­­. Rh uyuşmazlığı ciddiyse ki nadirdir, bebek rahim içindeyken  kan nakli yapılmakta­dır­­.  Genel­de doğumdan hemen  sonraya dek beklenebilir­­. Hafif vakalar­da antikor seviye­leri azdır ve kan nakli gerekmez­. Fakat hekimin doğum sonrası gerekli olma ihtimaline karşı tedarikli bulunması gerekir­­.

Rh immünglobülin kullanılışı Rh uyuşmazlığı olan hamilelikler­de kan nakli gerekliliği­ni %1'in altına düşürmüştür­.

İlgili aramalar: hamilelikte kan uyuşmazlığı, gebelikte rh uyuşmazlığı

35-40 Yaşından Sonra Hamile Olmak

Sponsorlu Bağlantılar:

35-40 Yaşından Sonra Hamile Olmak

Bebek sahibi olmak amacıyla en  doğ­ru yaşlar 20 ile 30 arasıdır­­.  Fakat kadınların çalışma hayatı içerisinde daha fazla yer almaya başlama­sı ile beraber, gebelikler giderek daha ileri yaşlara ertelenmektedir­­. Günümüzde bir çok kadın ilk doğumunu 30' lu yaşlar­da yapar­.

Anne yaşı­nın ilerlemiş olması, bir­takım riskli durumları de beraberinde getirir­­. Anne adayları­nın 35 yaş ve üzeri olma­sı haline 'İleri Anne Yaşı' demek­teyiz­. Bu tür gebelikler daha yakınen  ve özel bir takip gerektirir­­.

35 yaş üzeri anne adaylarında;

1* Kromozom anomalili (genetik yapısı bozuk olan) bebek doğurma rizikosu artmakta­dır­­.  Bu risk en  bilinen  şekli ile Down Sendromu (Mongol bebek)' n­da belirgindir­­. 30 yaş altın­da kromozom anomalili bebek doğurma rizikosu 1000 doğumda 2­.6 iken, 35 yaş üstün­de bu risk 1000 doğumda 5­.2 oranına yükselmektedir­­. Bu belir­li risk artışı sebebiy­le 35 yaş üstündeki hamilelikler­de kalıt­sal araştır­ma yapılışı önerilmektedir­­.

2* İleri yaştaki anne adayların­da abortus (düşük) yapma rizikosu de art­ma göstermiştir­­. Bu yaş grubundaki gebeler­de düşük rizikosu 4 kat fazladır ­. Esasın­da bu durum, yaşla beraber kromozomal anomali rizikosu artma­sı ile doğrusal ilişiktir­­. Düşüklerin büyük bir kısmı­nın nedeni­nin kromozomal anomali olduğu bili­nir­­.

3* İleri anne yaşında, dış gebelik ortaya çıkma riski, genç yaş gebeliklere oranla birazcık daha fazladır­­.

4* İlerleyen  yaşla beraber bebeğin plasentası (eş) ile alakalı problemler de daha sık görülmekte­dir­­. (Ablasyo plasenta , Plasenta Previa )

5* Anne yaşı­nın ilerleyişi ile beraber ikiz, üçüz gibi çoğul hamilelik oranı yükselir­­. Çoğul gebeliklerin izlemi de özellik arz eder­.

6* İleri yaşlar­da önümü­ze çıkan hipertansiyon ve diyabet (şeker hastalığı) gibi durumlar, gebelikle beraber görüldüklerinde, bebek ve anne yönün­den  tehlikeli olabilmekte­dir­­. 35 yaş üstün­de hamilelikler­de hipertansiyon erken  yaş gebeliklere göre 2 ila 4 kat daha sık görülür ve yaklaşık olarak görülme ora­nı %10' dur­. Preeklampsi (gebelikte hipertansiyon) gelişme­si yönün­den  risk taşımakta olan bu durumun, gebelik bitimin­den  sonra kay­bolarak kaybolmadığı da mutlak suretle izlenmelidir­­. Gestasyonel Diyabet (gebeliğe bağlı şeker hastalığı), ileri yaş hamilelikler­de daha sık görülmekte olan bir başka hastalıktır­­.

7* Erken  doğum rizikosu artmakta­dır­­.

8* Damar dolaşımı­nın ilerleyen  yaşlar­da bozulmasına bağlı olarak, düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma riski, plasental yetmezlik rizikosu yükselir­­. Intrauterin (rahim içi) gelişim geriliği yönün­den  daha yakın takip ve fetal distres (bebeğin hayatını tehtiti edici sorunlar) bulguları­nın erken  süreçte tespiti ehemmiyet arz eder­.

9* Doğumdan sonra kanama ve uzamış doğum eylemi nedeniy­le sezaryen  operasyonu olasılı­ğı artmakta­dır­­.

İlgili aramalar: 35 yaşından sonra gebe kalmak, 40 yaşından sonra hamile olmanın riskleri, ileri yaşta gebe olmak ve sakıncaları, yaşlılıkta hamilelik

17 Mayıs 2015 Pazar

Hiperemezis

Sponsorlu Bağlantılar:

HYPEREMEZİS GRAVİDARUM

Hiperemezis Nedir?

Her 2000 gebe kadın­dan yaklaşık 7'sinin bulantı ve kusmaları, tıbbi bakım ve tedavi gerektirecek düzeyde şiddetli seyrediyor­. Hiperemezis veya hamilelikte aşırı kusma; ilk hamileliklerde, çoğul hamilelikler­de evvelki gebeliklerinde de aynı halden  şikayetçi bulunanlar­da daha yaygındır­­.  Psikolojik stres bir etmen  ola­bilir ama beyindeki kusma merkezi­nin has­saslığı da bunun kadar önemlidir­­. Bu da bireyden  bireye değişir­­.

Hiperemezisin Belirtileri

Erken  gebelik süreci boyunca başlayan bulantı ve kusmalar olağandışı sık ve şiddetlidir ve daha uzun bir müddet (bazen  dokuz ay boyunca) sürebilir­­.

Eğer önlenmezse, sıklık­la kusma kötü beslenmeye sebep ola­bilir ve hem annenin hem de bebeğin sağlığına zarar verebilir Sabah bulantı kusmaları, şiddetli karın ağrılarıyla beraber görülürse safra kesesi veya pankreas işe karışmış ola­bilir ve derhal tıbbi bakım gerektirir­­.

Hiperemezis Tedavisi

Daha hafif olan olgular beslenme önlemleri, dinlenme, anti-asit ilaçları ve kusma karşıtı diğer ilaçlarla kontrol altına alına­bilir­­. Eğer kusma devam eder ve uygun ağırlık kazanımı gerçekleşmez ise hastaneye yatmak gerekebilmekte­dir­­. Gastrit, bağırsak tıkanma­sı ya da ülser gibi sebep­leri hesaptan çıkartmak amacıyla başka testlerin uygulanma­sı gerekebilmekte­dir­­. Uyaranı azaltmak amaç­lı hastanın odası karartıla­bilir ve ziyaretçileri kısıtlana­bilir, ve gerilimi azaltmak amaç­lı psikoterapi uygulana­bilir­­. Gerekirse kusma ilacıyla beraber damar­dan beslenme yapıla­bilir­­. Vücuttaki su dengesi yerine geldiği zaman (genel­de 24 ila 48 saat kadar), berrak sıvı diyetine başlana­bilir­­. Kişi bunu içebilirse, yavaşça günde 6 öğüne çıka­bilir­­. Eğer hala yiyecekleri içinde tutamıyorsa damar­dan beslenme sürdürüle­bilir ama yine de ağızdan bir­takım gıdaların alınma­sı teşvik etmek gerekir­­. Bazen, sorun bebeğin gereğince beslenmesi­ni tehdit edecek kadar fazla zaman alırse, damar yolu i­le verilen  sıvılara özel besinler eklenip, mide-bağırsak yolunun bütünüy­le dinlenmesi­ni sağla­mak düşünüle­bilir­­. Buna damar içi yoğun beslenme (intravenöz hiperatimentasyon) denilir­­. Çok ender olarak, eğer annenin hayatı tehlikedeyse, gebeliği sona erdirme gereği gibi bir durum mevzu­bahis ola­bilir­­.

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Hamilelikte Dış Görünüm

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Dış Görünüm

Bizim gibi dal gibi ince olma takıntısı olan toplumlarda, hamilelikte kilonun artma­sı kolayca bir depresyon sebe­bi ola­bilir­­. Bu bir kural olmaz­. Hiçbir iyi sebe­bi olmadan kilo almak (irade zaafı) ile mantıklı sebep­lerle açıklanabilen  doğal ölçüde kilo artışı arasın­da mü­him farklar vardır: çocuğunuz ve destek sistemleri içinizde büyür­.

Gebe bir kadın, öyle hissetmese dıştan bakanların gözünde güzeldir­­. Bir çok kadın ve kocaları, yuvarlak gebe görünümünün en  güzel ve en  duygusal kadınsı biçim olduğunu düşünürler­. Her gebe kadın çantasın­da göz ve kulak tıkaçları taşısa iyi olmakta­dır­­.  9 ay süresince bunları kullanırsanız, akrabalar ve arkadaşları­nın hat­ta yabancıların yanlış yönlendirilmiş yorumları ve önerileri­nin ortaya çıkardığı kaygılar­dan uzak dura­bilir ve kendi karnınızı daha büyük, küçük, düşük ya da yüksek karınlı başka gebe kadınlarla karşılaştırmaktan vazgeçebilirsiniz­. Nasıl gebelik öncesi iki kadı­nın bedeni birbiri­nin aynı değilse, hamilelikte de görünümleri farklı olacaktır­­. Karnını­zın büyüklüğü ya da şekli, gebelik öncesindeki boyunuza ve kilonuza bağlıdır. Bu durum ender olarak bebeğini­zin büyüklüğüne ilişkin bir göstergedir­­. Karnı küçük ve düşük olan ufak tefek bir kadın karnı yüksek ve geniş olan daha iri kemikli bir kadın­dan daha büyük bir çocuk doğura­bilir­­.Bebeğini­zin gösterdiği ilerlemeyi ve sağlını en  iyi değerlendirecek olan kişi hekiminizdir­­. Onunla beraber olmadığınız zamanlar­da gözlerinizi ve kulaklarınızı kapatın; böyle­likle kaygılarınız çok daha az olacaktır­­.

Aşırı olmayan ve tam lazım olan ölçüde yediğiniz sürece, gebelik uygun miktar­da kilo artışı olmakta­dır­­.  Bu durum gebelikten  kaynaklanır, kendinize tombul demenize gerek bulun­maz­. Karnımı­zın şişliği bebek doğduğun­da inecektir­­. Normal sınırları aşarsanız kendi kendinizi yemeniz, depresyona girmeniz kilo almanızı önlemez (hat­ta iştahınızı körükleyebilir), ama yemek alışkanlığını­zın dikkatli bir şekil­de incelenme­si gerekebilmekte­dir­­. Bununla beraber unutmamanız lazım olan bir şey, zayıflamaya veya kilo almamaya çalışmanın büyük oran­da tehlikeli olduğudur­. Kilo almaktan korkarak dengeli beslenme diyetinin gerektirdiği yemekleri katiyyen  kesmeyiniz­.

İyi gözükmeni­zi sağlamanın tek yolu kilo ala­rak almadığınızı izlemek olmaz­. Görünüşünüzü değiştirecek düz giysiler giymeniz size yardımcı ola­bilir, gebelik öncesi gardırobunuzdan kalma dar giysiler yerine gebe giysilerin­den  seçebilirsiniz­. Perma gereksinimi olmayan rahat bir saç biçimi kestirmişseniz ve uygun bir makyaj da yapmışsanız aynadaki görüntünüz de daha iyi olacaktır­­.

Doğumdan Sonra Perine Ağrısı

Sponsorlu Bağlantılar:

PERİNEDE AĞRI

Üç ya da dört kiloluk bir bebeğin perineden  hiç bir hasara neden olmadan geçişi­ni bekleyemeyiz­. Bebek doğduğu esna­da perinenin bütünlüğü korunmuş olsa da bu alan gerilmiştir, berelenmiş ve genel olarak zorlanarak travmaya uğramıştır­­. Tüm bunların neticesin­de yaşanmakta olan hafif ya da yoğun huzursuz­luk duygusu normaldir­­.

Bütün doğal doğumlar­da yaşanmakta olan bir durum olan perinenin acıması, eğer bu alan yırtıldı ya da cerrahi teknikle kesildiyse daha da artar­. Tüm taze yaralar gibi epizyotomi­nin ya da yırtığın iyileşme­si de zaman alır­­. Bu genel olarak 7* 10 gün arasın­da değişir­­. Bu süreçte yaşanmakta olan yalnız başına bir ağrı yaranın mikrop kaptığına dair bir belirti olmaz­.

Bakımı iyi yapılmazsa perine mikrop kapa­bilir­­. Hastanedeyken  hemşire günde az bir kez perinenizi mikrop kapma yönün­den  kontrol edecektir­­. Bununla birlik­te loğusalık sürecinizde perine bakımı ve hijyeni yönün­den  da size bilgi verecektir ­. Böylelikle hem tamir edilen  bölge, hem de cinsel alan enfeksiyon­dan korunmaktadır­­.  Bun­dan ötürü epizyotomisi, yırtığı olmayan loğusaların da aynı önlemleri alma­sı gerekiyor­.

Perinenin on günlük bakımı:

Hijyenik bağınızı en  az 4 ila 6 saatte bir değiştirin­. Öne ya da arkaya kaymasını önlemeniz gerekiyor­.

Bağınızı ön­den  arkaya doğru değiştirin; böyle­likle kalın bağırsaklar­dan gelebilecek mikroplar­dan kaynaklanacak enfeksiyonu önleyebilirsiniz­.

Dışkılama veya idrar boşaltımın­dan sonra perine üstü­nü ılık su (veya hekimini­zin önerdiği antiseptik bir solüsyon) ile temizleyin­. Gaz bezi, tuvalet kağıdı, hastanelerdeki hijyenik bezle yine ön­den  arkaya doğru kurulayın­.

Perine bölgesindeki yara bütünüy­le iyileşmeden  elinizi bu alana sürmeyin­.

Eğer bir yırtığınız oldu ve bu tamir edildiyse rahatsızlığınız daha da fazla olacaktır­­. Doğum yapan anneler aşağıdaki önerileri uygulayarak rahatladıklarını bildirmişlerdir­­.

Ilık oturma banyoları, sıcak kompresler ya da ısı lambası kullanma­.

Yara bölgesinin üzerine, soğuk alkol dökülü steril bir gazlı bez ya da içerisi­ne buz parçaları konmuş ameliyat eldiveni uygula­yınız­.

Krem ya da sprey şeklindeki yerel anestezikler veya hekiminiz tarafı ile önerilmiş hafif ağrıkesicileri kullana­bilirsiniz­.

Yaralı olan bölgenin gerilmeme­si için fazla vakit ayakta kalmayın ya da oturmayın­. Bir tarafınıza yatmak ya da şişirilmiş yastığın oturmak ağrı­nın azalma­sı ve yaralı yerin korunma­sı için yararlı ola­bilir­­.

Kegel alıştırmaları­nın doğum sonrası olanaklı mertebe sık yapılışı kanın vücut­ta dolaşımını hızlandırarak hem yaranın çabuk iyileşmesine hem de kas gerginliği­nin gevşemesine destek olmakta­dır­­.  Bu alıştırmaları yaparken  bu bölgenin duyarsızlığın­dan ötürü kendinizi alıştır­ma yapıyormuş gibi hissetmeyebilirsiniz; telaşlanmayın­. Doğumdan birkaç hafta sonra duyarsızlık ortadan kalkacaktır­­.

İlgili aramalar: perine ağrısı, perinede ağrı

İUGG Nedir? (İUGR)

Sponsorlu Bağlantılar:

İUGG Nedir?

İntra uterin gelişim geriliği (İUGG) yani rahim içi gelişim geriliği terimi genel olarak doğum anın­da çocuk ağırlığı­nın gebelik haftasına göre en  düşük %10'un içinde oluşudur­. Bu miadın­da doğumlar­da bebek ağırlığı­nın 2500 gramın altın­da olma­sı manasına gelmektedir­­. Gebeliklerin %3* 7'sinde görülmekte­dir­­. İUGG'de bebek, anne rahminde gerekli gelişimi­ni ve kilo alımını tam olması gerektiği kadar yapamamıştır­­. Bebeğin hayatı ve gelişimi ciddi bir tehlike altına girer­.

İUGG Neden Olur?

İntrauterin gelişim geriliği, hamilelikte olabilecek bir­takım sebep­lerden  kaynaklanır­­. Bunlar anneye ya da bebeğe bağlı ola­bilir­­.

Anneye bağlı sebep­ler birçoğu kez vakaların %80'in­den  sorumludur­. Bu durumda bebekte asimetrik şekilde bir gelişim geriliği görülmekte­dir­­.

1­. Annede damarsal hastalıklar en  fazla rastlanılan durumdur­. Annedeki hipertansiyon, preeklampsi ve diyabet(şeker hastalığı) gibi problemler bebeğin gelişimi­ni bozabilir.

2­. Plasentaya ait hastalıklar İUGG sebebi ola­bilir­­. Plasenta previa (plesentanın yerleşim anormallikleri) ve plasentadaki yoğun yaralar bebeğin beslenmesi­ni bozarak gelişim geriliğine neden  olabilmekte­dir­­.

3­. Annenin sigara içimi, annede beslenme yetersizliği, çoğul hamilelik ve kansızlık da İUGG sebe­bi o bebeğe ait sebep­ler vakaların %20'sinde görülmekte­dir­­. Genel­de simetrik gelişim geriliğine yol açar­. Tüm vücut ölçümlerinde eşit oran­da gerilik söz konusudur­.

1­. Bebeğe ait kalp anomalileri, kromozom anomalileri (down sendromu, trizomi 13 gibi), santral sinir sistemi anomalileri gibi çeşitli anomaliler

2­. Bebeğin rahim içinde geçirmiş olduğu enfeksiyonlar İUGG sebe­bi ola­bilir­­.

İUGG tanısın­da en  büyük yardımcı tetkik ultrasondur­. Bilhassa İUGG gelişimi yönün­den  risk saptanmış gebeler, gebeliğin erken  dönemlerin­den  başlayıp bebek gelişimi yönün­den  seri ultrasonla takiplere alınmalıdır

Bebeğin anne karnındaki gelişimi ve sağlığı düzenli ve sıkı bir takibe alınmaktadır­­.  Ultrasonografi yardımıyla bebeğin gelişim değişkenleri ölçülür, kilo alımı takibe alınmaktadır­­.  Bununla birlik­te bebeğin içinde bulunmuş olduğu amniyotik sıvı­nın azalma­sı da ciddi risk altın­da olduğunun başka bir göstergesidir­­. Aynı şekil­de renkli Doppler ölçümleri düzenli şekil­de yapılmakta­dır­­.  Anne karnındaki bebeğin kalp atımları NST (fetal monitör) ile takibe alınmaktadır­­.  Tüm bu testlerin kombine edildiği Biyofizik Profil skorlama­sı seri olarak yapılmakta­dır­­.  Gelişme geriliği­nin şiddeti bu testlerin yapılma sıklığını tayin eder­.

Bu sıkı takip nihayetinde bebeğin doğduğun­da yaşayabilecek aşamaya gelme­si ya da bebeğin anne karnın­da kalması­nın riskli olduğunun tespit edilme­si halinde doğuma karar verilmekte­dir­­.

İUGG'li bebeklerin doğumu da risklidir­­. Zaten  sınır­da olan bebek kan dolaşımı doğum sancıları esnasındaki rahim kasılışları ile iyice bozula­bilir ve bebek kalp atışları yavaşlaya­bilir (bradikardi)­. Bun­dan dolayı bebek kalp atışları sıkı takibe alınarak doğum izlenmektedir­­. İUGG'li bebekler­de bu sebepten  ötürü birçoğu kez sezaryen  tercih edi­lir­­.

İlgili aramalar: iugg nedir, iugr nedir, bebeğin gelişim geriliği, anne karnında gelişme geriliği

14 Mayıs 2015 Perşembe

Hamilelikte Epilepsi

Sponsorlu Bağlantılar:

HAMİLELİKTE EPİLEPSİ (SARA HASTALIĞI)

Epilepsili kadın gebe kaldığın­da yaklaşık yarısın­da nöbet sıklığı değişmemesine rağmen  1/3 ila 1/4 oranın­da nöbetlerinde art­ma gözlenmekte geri kalan­da ise bir azalış gözlenmemektedir­­.Gebe kadınlar­da vucudun antiepileptik ilaçlara etki­yi değişebilmekte; bu da rizikosu arttırmaktadır­­.Aynı zaman­da epilepsili gebe kadınlar­da vajinal kanama ve sabah bulantıları fazladır­­.

Nöbetler uykusuzluk metabolizma, hormonal farklılıklar ve psikolojik etkilere bağlı bir şekil­de arta­bilir­­.

HAMİLELİKTE EPİLEPSİNİN BEBEĞE ETKİLERİ

Epilepsili kadınların %90'ın­dan fazlası sağlıklı bebeklere sahip olur­.Normal­de anomali rizikosu %1* 2 iken  epilepsili gebeler­de %4* 8 dir­­. Ölü doğum rizikosu normalden  yüksektir­­. Erken  doğum, doğumun gecikme­si ve bebeğe oksijen  gereksinimi­nin sağlanamadığı dönemler sebebiy­le gelişim geriliği olur­.Alınan ilaçlar­dan kaynaklı bir şekil­de defektler gelişebilir­­.Bu genel­de birden  fazla ilaç aşırı dozda kullanımın­da görülmekte­dir­­.Epilepsili bir kadı­nın çocuğun­da 1/40 oranın­da epilepsi görülme rizikosu bulunur­.Ancak defektler genel­de genetik görülmekte olan patolojilerdir­­.Bunun yanın­da yarık damak, dudak, kalp anomalileri, spina bifida (sinirsel gelişim anomalisi), parmak ve yüz anomalileri görüle­bilmektedir­­. Cerrahi girişimle düzeltile­bilir­­. Ayrıca normal populasyona göre bu bebekler­de gelişim geriliği ve zeka geriliği­nin daha fazla olduğu düşünülür­.

NE YAPMANIZ GEREKİR?

Doktorunuzun size söylediği müddetçe antiepileptikleri düzenli şekil­de kullanmaya devam etmeniz gerekir­­.Eğer 2 yıldan uzun süredir nöbet geçirmemişseniz ilacınızı dozu yavaşça azaltarak kesmeye gidebilir­­.Gebeliğiniz süresince antiepileptik ilaç dozunuz serum ilaç düzeyi ölçülerek doktorunuz tarafı ile ayarlanacaktır­­.Bu bilhassa ilk üç ayda gereksinim duyulmaktadır­­.Ayrıca gebe kalma dan evvel ve kaldıktan sonra günlük olarak bir tane alınan ve folik asit içeren  vitaminlerin alınması­nın bebeklerdeki sinir sistemi bozulmalarını azalttığı gözlenmiştir­­.Bunla bir­likte düzenli beslenme, kafi uyuma, düzenli egzersiz, alkol, sigara, kafein­den  uzak durma önerilmektedir­­.

Kullanılan antiepileptiklerin nere­deyse tamamı­nın konjenital anomalilere neden  olduğu görülmüştür­.Ancak bu ilaçları alan gebelerin bebeğinde bu anomaliler görülmemektedir­­.

GEBEYKEN NÖBET GEÇİRİRSEM BEBEĞİME ZARARI OLUR MU?

Gebeyken  geçirilmiş olan ciddi derecedeki nöbetler bebeğe zarar verebilir, az olasılık­la düşüğe sebep ola­bilir­­. Nöbetin doğum anın­da ortaya çıkı­şı pek görülmemektedir fakat annenin solunum düzensizliği netice­si bebekte oksijen  ve kan alımını­nın azalışı­na neden  olur ve bebeği stresse soka­bilir

GEBELİKTE YAPILACAKLAR

Düzenli aralıklarla muayene yapılmalı, ilaç dozları izlenmelidir­­. US ile izlenim, AFP ölçümü, kan testleri ve amniosentez yapılışı gerekir­­.

SEZARYEN YAPILMASI GEREKİR Mİ?

Epilepsili kadınlar normal doğum yapa­bilirler­.Alınan bir­takım antiepileptiklere bağlı bir şekil­de yenidoğan süreci boyunca kanama görülme riskine karşı hamileliğin son ayın­da ve bebeklere ilk 24 saatte K vitami­ni verilişi öneri­lir­­. Doğumdan sonra ilaç dozunun yeniden  düzenlenme­si gerekiyor­.

İlgili aramalar: hamilelikte epilepsi, gebelikte epilepsi, hamilelikte sara hastalığı, gebelikte sara hastalığı

Gebelikte Diş Problemleri

Sponsorlu Bağlantılar:

Gebelikte Diş Problemleri

Gebelik esnasın­da bütün alakanızı büyümekte olan karnınıza yoğunlaştırmanız sebebiyle, diş sorunlarını­zın gözden  kaçışı olanaklıdır­­.  Gebelik hormonların­dan dola­yı dişetleri, aynı burnunuzun iç yüzeyi gibi şişmektedir. Sonrasında iltihaplanır ve kolaylık­la kanar duru­ma gelmektedir­­.

Ağzınızdan gelen acil durum uyarılarını beklememek en  iyisidir­­. Eğer bir çürükten  kuşkulanıyorsanız, hemen  diş doktorunuzdan bir buluşma alın­. Bazı zamanlar diş bakımınızı yaptırmamak, bebeğinizin sağlığını diş bakımı yaptırmaktan çok daha fazla riske soka­bilir­­. (örnek verecek olursak herhangi bir tıbbi bakımı yapılmamış çok kötü çürük dişler, bütün bedene yayılabilecek enfeksiyon kaynağı olarak hem sizi hem de bebeğinizi büyük bir tehlikenin içerisi­ne atar­.

Bununla beraber gebelik esnasın­da diş doktorunuza başvurduğunuzda size özel bir dikkat gösterilmelidir­­. Genel anestezik madde kullanıldığı zaman bebeğin oksijen  yardımını azaltmadığın­dan emin olmak gerekir­­. Anestezik madde kullanılmama­sı da bebeğe zarar verebilir­­. Bir çok olguda lokal anestezikler kafi olacaktır­­. Eğer genel anestezi yapılışı gereği kesinse, bunu tecrübe­li bir anestezi uzmanı yapmalıdır­­.  Anestezi konusunu hem diş hekiminiz hem de doğum hekiminizle konuşun­. Bununla birlik­te hep beraber dişinize yapılacak müdahale önce­leri ya da sonra­sı antibiyotik kullanımına gerek olup olmadığını kontrol edin­.

Dişinize yapılmakta olan müdahale sonrası, bir müddet katı gıdaları çiğneyemeyebilirsiniz ve bu sebepten  ötürü bazı diyet değişiklikleri yapmanız gerekebilmekte­dir­­. Sadece sıvı besinler alabileceğinizden  yiyecek gereksinmenizi süt kokteylerin­den  sıklık­la içerek sağlaya­bilirsiniz­. Bu süt karışımlarını midenizde bir sorununuz yok ise, portakal suyu, ev yapımı krema ile yapılan sebze çorbaları, yoğurt ile destekleyebilirsiniz­. Yumuşak gıdalara geçince püre haline getirilmiş et ve sebze, haşlanmış patates, ezilmiş yumurta ve yoğurt tükete­bilirsiniz­.

Muhakkak bütün diş problemleri için en  iyi tedavi korunmadır­­.  Gebelik boyunca ve daha da iyisi bütün hayatınız boyunca diş sağlığınızı koruyucu bir program izlemeniz sizi bir çok diş sorunun­dan korur­.

Gebeliğiniz boyunca en  az bir kez, daha da iyisi her üç aylık süreçte bir defa dişlerinizi kontrol ettirin­. Sadece dişeti problemleri değil, çürük oluşumuna olan plakların temizlenme­si de önemlidir­­. Kesinlikle gerekmedikçe diş sorunlarınız için röntgen  çektirmekten  kaçının­. Anestezi gerektirmiş olan rutin tedavi işlemleri esnasın­da kullanılan lokal anestezikler bile kana karışa­rak bebeğe ulaşabileceğinden, gebelik sonrasına ertelenmelidir­­. Eğer dişeti sorunlarınız var ­ise diş doktoruna dişetlerinizi kontrol ettirin­.

Bilhassa öğün araların­da olmak üzere beyaz kristal şekeri ya hiç veya azıcık kullanın (öğün araların­da kurutulmuş meyvelerden  de sakınınız) ve bol miktar­da Vitamin C içeren  besinler tüketin­. Şeker hem diş çürükleri­ni hem de dişeti hastalıklarını fazlalaştırır­­. Buna karşılık Vitamin C dişetinizi güçlendi­rir ve kanama ihtimali­ni azaltmaktadır­­.

Günlük kalsiyum ihtiyacınızın tamamını aldığınızdan emin olmalısınız. Kalsiyum sadece hamilelikte değil, bütün hayatınız boyunca diş ve kemiklerinizi kuvvetlendirip onların daha sağlıklı olmasına imkan vermekte­dir­­.

Diş hekimini­zin önerisine uygun olarak, düzenli bir şekil­de dişlerinizi fırçalayın­. Eğer diş hekiminiz koruyucu önlemlere ehemmiyet vermiyorsa, büyük olasılıkla yanlış diş doktoruna gidiyorsunuz­.

Ağzınızdaki bakteri miktarını daha da azaltmak için, dişlerinizi fırçaladığınızda dilini­zin üzeri­ni de fırçalayın­. Bir aynı an­da nefesini­zin güzel kokması­nı da sağlar­.

Eğer yemekten sonra lavaboya ya da diş fırçanıza uzaksanız, şekersiz sakız çiğneyebilir ya da bir avuç yer fıstığı yiyerek (bunların tamamı­nın antibakteriyel temizleme kapasiteleri vardır) dişlerinizi fırçalayıncaya dek ağzını­zın içi­ni koruya­bilirsiniz­.

İlgili aramalar: hamilelikte diş problemleri, gebelikte diş sorunları, hamilelikte diş bakımı

Hamilelikte Alkol

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamilelikte Alkol

Gebeliğin 2­. ayına kadar genel olarak gebe kalındığın­dan habersiz olduğundan, bunu bilmemiz halinde katiy­yen  yapmayacağımız şeyleri yaparız­. Birkaç vesileyle içilen  bir iki duble içki­nin erken  hamilelikte geli­şen  cenine zarar verdiğine ilişkin hiç bir kanıt bulun­maz­. Gerçekte son çalışmalar­dan birinde, gebeliğin erken  sürecinde, hiç içmeyenlere oranla daha fazla konjenital sakatlık veya gelişim geriliği bulunmadığı gösterilmiştir­­.

Gebelik süreci boyunca fazla içki içmenin ise bebekte bir çok soruna yol açtığı gösterilmiştir­­. Bebeğin kan dolaşımına giren  alkol miktarı­nın anne kanın­da bulunan kanındaki alkol yoğunluğuna yaklaşık olduğu ve annen  aldığı alkolü bebeğinde paylaştığı göz önüne alınırsa bu pek de şaşırtıcı sayılmaz­. Alkolü beden­den  atmak amacıyla lazım olan süre bebekte annenin iki katı olduğundan, anne hafif çakırkeyifken  bebek sarhoştur­.

Gebelik boyunca ağır işçilik (5* 6 kadeh şarap, bira veya rakıyı bir günde tüketmek) ciddi doğum komplikasyonları­nın yanı sıra bebekle ilgili alkol sendromuna da yol açar­. Yaşama boyu süren  bir akşamdan kalmalık olarak tanımlanabilecek olan bu durumda bebek normalden  daha küçüktür ve genel olarak beyinsel özürlüdür­. Baş, yüz, kollar, bacaklar ve santral sinir sisteminde (beyin omurilik) birçok yapı deformitesi (bozukluğu) vardır ve yeni doğan süreci boyunca ölüm olasılı­ğı yüksektir­­. Bebekte sonr­dan da öğrenimsel, davranışsal ve toplumsal uyumla ilgili sorunlar olmakta­dır­­.

İçki içmeyi sürdürmenin rizikosu doza bağlıdır ne kadar çok içerseniz, bebeğinize verecek olduğunuz karar daha çok olmakta­dır­­.  Fakat hamilelikte içki tüketilme­si bile (günde 1 ila 2 kadeh, ara sıra 5* 6 kadehin tüketildiği durumlar) düşük riski­nin artması, düşük doğum ağırlığı ve doğum esnasın­da komplikasyonlar(istenmeyen  durumlar) gibi türlü ciddi sorunlara sebep ola­bilir­­. Bununla birlik­te bebekte alkol etki­yi sendromla, türlü gelişimsel ve davranışsal sorunlar ilişkilendirilmiştir­­. Günde 1 veya 2 kadeh alkol almak; düşük, ölü doğum, büyüme deformitesi (bozukluğu) ve kafa, yüz, kol, bacak, kalp ve santral sinir sistemindeki gelişimsel problemlerin riski­ni arttırmaktadır­­.  Çocuklar büyüdüğü zaman de öğrenme, davranış, toplumsal uyum ve yargılama bozuklukları gösterir­­.

Bazı kadınların gebelikleri süresince hafif, örneğin geceleri bir kadeh içmelerine karşın sağlıklı bebekleri olmakta­dır­­.  Bunun akıllıca bir davranış olduğunu bir garantisi bulun­maz­. Gebelikte güvenilir alkol dozu, eğer var ­ise bile, bilinmiyor­.

Alkol ve gebelik ile ilgi­li bilinen şeylerin tümü, gebe olduğunuzu fark etme den  evvel içtiğiniz içki için kaygılanmayı bırakıp, gebeliğin geri kalan süre­since içkiyi kesmenin öngörülü bir davranış olduğunu düşünmektedir­­. (Doğum günü veya sene dönümünde yemekle alınan yarım bardak şarap hari­cinde, çünkü besinler alkol emilmesi­ni azaltır)­.

Bazı kadınlar, bilhassa gebeliğin erken  süreci boyunca içkiye karşı tiksinti duymaya başlayanlar için kokteyl almayı veya akşam yemeğinde şarap içmeyi âdet haline getirenler için alkolü bırakmak yoğun bir çaba, belki de yaşam biçimi­ni değiştirmeyi gerektirir­­. Gevşemek amacı ile içki alıyorsanız müzik, ılık banyo, masaj, alıştırma, okuma gibi başka yöntemleri deneyin­. Eğer içki, bırakmak istemediğiniz günlük alışkanlıklarını­zın bir parçasıysa alkolsüz bira, üzüm suyu ya da köpüklü elma şarabı ala­bilirsiniz­.

Ağır içiciler gebeliğin ne kadar erken  süreci boyunca içkiyi bırakılırsa, bebekleri o kadar az risk altın­da kalır­­. İçkiyi bırakmayı veya alkol tedavi programını reddeden  veya bu konu ile ilgi­li uzman hekimden  yardım almayan bir ağır içici gebeliği­ni sonlandırmayı düşünebilir ve hastalığı kontrol altına alınana dek çocuk edinmeyi erteleyebilir­­.

İlgili aramalar: hamilelikte alkol tüketimi, gebelikte alkol almak