Araştırmalara göre, mikrodalga fırına atılan mutfakta kullanılan bulaşık bezleri ve bulaşık fırçalarında, hastalık kaynağı olan virüs ve bakterilerin öldüğü görülmüştür.
ABD'nin Florida Üniversitesi Öğretim Üyesi, Profesör Gabriel Bitton mutfak eşyalarını yıkadıktan sonra dezenfekte edilmesi için mikrodalga fırından kullanılmasının gerektiğini söylüyor.
Deneme amacıyla mikrodalga fırına mutfak eşyaları yerleştirilmiş ve 2 dakika içinde eşyalardaki mikropların %99 oranla öldüğü saptanmıştır. Şunu da belirtelim ki mikrodalgaya cam, plastik ve seramik ürünler atılabilir, metal atılmaz.
30 Aralık 2011 Cuma
Bebeklerde Stres Doğumla Birlikte Başlıyor
Sponsorlu Bağlantılar:
Uzmanlara göre, bebek dünyaya geldikten sonra gıda ve barınma ihtiyaçları sağlansa bile, çocuklarda yine de stres gözlenebilir. Bebeği depresyona sokacak en önemli sebep ise onun anneden mahrum edilmesidir. İlk altı ay içinde annenin bebekten ayrılması durumunda, bebekte üç ayrı belirti gözlenir.
Bebeğin birinci döneminin protesto dönemi olduğunu söyleyen uzmanlar, bu dönemde çocuğun sürekli ağladığını ve yanına birisi yaklaştığı zaman sustuğunu gözlemlediler. Ancak yaklaşan kişinin annesi olmadığı zaman, yeniden ağlamaya başladığını gördüler.
Anne ve bebek arasında olağanüstü bir ruh bağlılığı vardır ve bu ruh bağlılığı çocukların beyin ve vücut gelişimi için önemlidir. Sevgi ve dikkat gören çocukların beyinlerinde sevgi kanallarının açıldığı düşünülüyor.
Bebeğin birinci döneminin protesto dönemi olduğunu söyleyen uzmanlar, bu dönemde çocuğun sürekli ağladığını ve yanına birisi yaklaştığı zaman sustuğunu gözlemlediler. Ancak yaklaşan kişinin annesi olmadığı zaman, yeniden ağlamaya başladığını gördüler.
Anne ve bebek arasında olağanüstü bir ruh bağlılığı vardır ve bu ruh bağlılığı çocukların beyin ve vücut gelişimi için önemlidir. Sevgi ve dikkat gören çocukların beyinlerinde sevgi kanallarının açıldığı düşünülüyor.
29 Aralık 2011 Perşembe
Çocuğunuzu Erken Yatırıp Erken Kaldırın
Sponsorlu Bağlantılar:
Erken yatan ve erken kalkan çocuklar fiziksel olarak daha zayıf ve hareketli olmaktadırlar.
Bu araştırma Kuzey Avustralya Üniversitesi tarafından 9 - 16 yaş arası 2200 çocuk üzerinde yapıldı. Araştırma; çocukların uyuma ve kalkma saatleri, şekilleri ve boş vakitlerini kullanma biçimleri karşılaştırılarak yapıldı.
Saat 21:20 'den önce yatan çocuklar, sabah 07:00' den önce uyanıyorlar. 22:40 'dan sonra yatan çocuklar ise 08:20' den daha geç uyanıyorlar. Geç saatte yatan ve sabah 1.5 saat geç uyanan çocukların şişmanlama ihtimali erken yatanlardan daha fazla olduğu görülmüştür. Bu araştırma sonuçlarına göre uzmanlar, çocukların uykularının sağlıklarını etkilediğini belirtiyorlar.
Bu araştırma Kuzey Avustralya Üniversitesi tarafından 9 - 16 yaş arası 2200 çocuk üzerinde yapıldı. Araştırma; çocukların uyuma ve kalkma saatleri, şekilleri ve boş vakitlerini kullanma biçimleri karşılaştırılarak yapıldı.
Saat 21:20 'den önce yatan çocuklar, sabah 07:00' den önce uyanıyorlar. 22:40 'dan sonra yatan çocuklar ise 08:20' den daha geç uyanıyorlar. Geç saatte yatan ve sabah 1.5 saat geç uyanan çocukların şişmanlama ihtimali erken yatanlardan daha fazla olduğu görülmüştür. Bu araştırma sonuçlarına göre uzmanlar, çocukların uykularının sağlıklarını etkilediğini belirtiyorlar.
Anne Karnındaki Bebek Anneye Hayat Veriyor!
Sponsorlu Bağlantılar:
Bilim adamları batındaki (anne karnındaki) embriyonun kök hücre göndererek anneyi iyileştirdiğini tespit etti.
ABD'nin New York kentindeki Mont Sinai Üniversitesi'nde yapılan araştırmada bilim adamları dişi farelerle bütün vücut hücrelerinde yeşil renkli floresan ışığı yayan protein bırakması için gen değişikliğine uğramış erkek fareleri çiftleştirdiler. Bilim adamları bununla, anne karnındaki cenin dokularının ayırt edilmesini hedeflemişlerdir. Daha sonra hamile farenin kalp krizi geçirmesini sağlayan bilim adamları iki hafta sonra kalp dokularını muayene ettiklerinde annenin kalbinde cenine ait yeşil renkli hücrelere rastladılar. Araştırma sırasında bu hücrelerin yeni kalp hücrelerine dönüşerek, annenin kalbini "tedavi ettiği" görüldü.
Araştırmacılar, ceninin annenin kalbinin koruyarak, hayatta kalmaya çalıştığını belirtti. Dahası, onlar hücrelerin plasentadan elde edilmesinin daha kolay olduğunu ve ayrıca bu hücrelerin kullanılmasının annenin bağışıklık sistemine hiçbir yan etkisi olmadığını kaydettiler. Böylelikle plasentada olan cenin hücrelerinin kalp dokularının yenilenmesine yardım etmesinin ilk kez bu araştırma ile tespit edildiği ortaya koyuldu.
Bu arada ceninlerin anneleri göğüs kanserine karşı koruyan hücreler ürettiği de keşfedildi. Bir hatırlatma yapalım. Bundan önce yapılan araştırmalarda hamile kadınların zarar görmüş beyin, karaciğer ve akciğer dokularında da cenin hücrelerine rastlanmıştı.
Yazıda geçen tıbbi terimler ve anlamları:
Cenin : Gelişmenin erken dönemindeki embriyoya denir. Annenin karnında bebeğin ilk zamanlardaki henüz vücut bulmamış şekli diyebiliriz. Yukarıda ki resim fikir sahibi olmamıza yardımcı olacaktır.
ABD'nin New York kentindeki Mont Sinai Üniversitesi'nde yapılan araştırmada bilim adamları dişi farelerle bütün vücut hücrelerinde yeşil renkli floresan ışığı yayan protein bırakması için gen değişikliğine uğramış erkek fareleri çiftleştirdiler. Bilim adamları bununla, anne karnındaki cenin dokularının ayırt edilmesini hedeflemişlerdir. Daha sonra hamile farenin kalp krizi geçirmesini sağlayan bilim adamları iki hafta sonra kalp dokularını muayene ettiklerinde annenin kalbinde cenine ait yeşil renkli hücrelere rastladılar. Araştırma sırasında bu hücrelerin yeni kalp hücrelerine dönüşerek, annenin kalbini "tedavi ettiği" görüldü.
Araştırmacılar, ceninin annenin kalbinin koruyarak, hayatta kalmaya çalıştığını belirtti. Dahası, onlar hücrelerin plasentadan elde edilmesinin daha kolay olduğunu ve ayrıca bu hücrelerin kullanılmasının annenin bağışıklık sistemine hiçbir yan etkisi olmadığını kaydettiler. Böylelikle plasentada olan cenin hücrelerinin kalp dokularının yenilenmesine yardım etmesinin ilk kez bu araştırma ile tespit edildiği ortaya koyuldu.
Bu arada ceninlerin anneleri göğüs kanserine karşı koruyan hücreler ürettiği de keşfedildi. Bir hatırlatma yapalım. Bundan önce yapılan araştırmalarda hamile kadınların zarar görmüş beyin, karaciğer ve akciğer dokularında da cenin hücrelerine rastlanmıştı.
Yazıda geçen tıbbi terimler ve anlamları:
Cenin : Gelişmenin erken dönemindeki embriyoya denir. Annenin karnında bebeğin ilk zamanlardaki henüz vücut bulmamış şekli diyebiliriz. Yukarıda ki resim fikir sahibi olmamıza yardımcı olacaktır.
Anne Olmak İçin En Uygun Yaş Kaçtır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Hamile Kalarak Anne Olmak İçin En Uygun Yaş İngiliz Uzmanlarca Araştırıldı.
İngiliz uzmanlar anne olmak için en ideal yaşı hesapladılar. Avrupa basınının verdiği bilgiye göre, İngiltere Royal Koleji jinekologları anne olmak için en uygun yaş aralığının 20-35 yaş arası olduğunu belirtiyorlar.
Uzmanlar tarafından, 35 yaşından sonra olacak gebeliklerde düşük riski, sezaryenle doğumun verebileceği zararlar incelenmiş bu konularda geniş çaplı araştırma yapılmış. Elde edilen sonuçlara göre, bu yaştan sonra sağlıklı bebek doğurmak ya da gebeliğin normal devam etmesi pek mümkün olmamaktadır. Evet, 35 yaştan sonra normal gebelik geçirip sağlıklı çocuk dünyaya getirmek de mümkün fakat sağlıkla ilgili sorunların görülme ihtimali normalden fazla olmaktadır.
Bu doğrultuda yapılan araştırmada yapay döllenme ile hamile kalan kadınların gösterdiği sonuçlar da kayıt altına alındı. Öyle ki, 35 yaşa kadar bu tedavi yöntemi %31 etkili oluyorsa, 35 yaştan sonra bu rakam %5'e kadar azalmaktadır.
İngiliz uzmanlar anne olmak için en ideal yaşı hesapladılar. Avrupa basınının verdiği bilgiye göre, İngiltere Royal Koleji jinekologları anne olmak için en uygun yaş aralığının 20-35 yaş arası olduğunu belirtiyorlar.
Uzmanlar tarafından, 35 yaşından sonra olacak gebeliklerde düşük riski, sezaryenle doğumun verebileceği zararlar incelenmiş bu konularda geniş çaplı araştırma yapılmış. Elde edilen sonuçlara göre, bu yaştan sonra sağlıklı bebek doğurmak ya da gebeliğin normal devam etmesi pek mümkün olmamaktadır. Evet, 35 yaştan sonra normal gebelik geçirip sağlıklı çocuk dünyaya getirmek de mümkün fakat sağlıkla ilgili sorunların görülme ihtimali normalden fazla olmaktadır.
Bu doğrultuda yapılan araştırmada yapay döllenme ile hamile kalan kadınların gösterdiği sonuçlar da kayıt altına alındı. Öyle ki, 35 yaşa kadar bu tedavi yöntemi %31 etkili oluyorsa, 35 yaştan sonra bu rakam %5'e kadar azalmaktadır.
Anne Sütünün Faydaları Kanıtlandı!
Sponsorlu Bağlantılar:
Oxford Üniversitesi anne sütünün faydaları üzerine iki yıl süren bir araştırma yaptı.
Anne sütü bebek için en yararlı besindir. İnsanın ilk günlerinin gıdası olan bu ürünün faydası hakkında bilgisi olmayan kimse neredeyse yoktur. İngiltere'de yapılan araştırma anne sütünün faydalarını bir kez daha ortaya koymuştur.
"Guardian" gazetesinde yayınlanan habere göre, araştırma anne sütünün bebeklerin IQ seviyesini artırması, bağışıklığını güçlendirmesi gibi faydalarının yanısıra, gelecekte davranışlarında görülebilecek olası problemleri de azalttığını ortaya koydu.
Anne sütü ile beslenen çocuklarda solunum yolu enfeksiyonu gibi hastalıklar daha az görülmektedir.
Oxford Üniversitesi'nin iki yıl süren bu araştırmasında, anne sütünün etkileri araştırılırken ailenin sosyal statüsü, bebeğin büyüdüğü ortam, ebeveynlerin eğitimi gibi koşullar dikkate alınmamıştır.
Aramalar: anne sütünün zekaya etkisi var mı? anne sütünün faydaları nelerdir? anne sütü ile beslenen çocuk daha mı akıllı olur?
Anne sütü bebek için en yararlı besindir. İnsanın ilk günlerinin gıdası olan bu ürünün faydası hakkında bilgisi olmayan kimse neredeyse yoktur. İngiltere'de yapılan araştırma anne sütünün faydalarını bir kez daha ortaya koymuştur.
"Guardian" gazetesinde yayınlanan habere göre, araştırma anne sütünün bebeklerin IQ seviyesini artırması, bağışıklığını güçlendirmesi gibi faydalarının yanısıra, gelecekte davranışlarında görülebilecek olası problemleri de azalttığını ortaya koydu.
Anne sütü ile beslenen çocuklarda solunum yolu enfeksiyonu gibi hastalıklar daha az görülmektedir.
Oxford Üniversitesi'nin iki yıl süren bu araştırmasında, anne sütünün etkileri araştırılırken ailenin sosyal statüsü, bebeğin büyüdüğü ortam, ebeveynlerin eğitimi gibi koşullar dikkate alınmamıştır.
Aramalar: anne sütünün zekaya etkisi var mı? anne sütünün faydaları nelerdir? anne sütü ile beslenen çocuk daha mı akıllı olur?
28 Aralık 2011 Çarşamba
Seks Yaparak (Sevişerek) Kilo Verin
Sponsorlu Bağlantılar:
Seks Yaparak (Sevişerek) Kilo Vermek Mümkün mü?
Zayıflamak için bitmez tükenmez diyetlerden, spor yapmaktan sıkıldınız mı?
Uzmanların araştırmalarına göre seks yapmak, tüm bu aktiviteler kadar vücudumuzdan yağları uzaklaştırırken işin daha iyi tarafı bunu yaparken sıkılıyor olmamamız :) Yataktaki performansa bağlı olarak, yarım saatlik seks sırasında ortalama 150-200 kalori yakmak mümkündür. 1 saatlik tutkulu öpüşme de ise en az 200 kaloriyi vücudumuzdan atabiliriz.
Seks yaparken kalp atımı dakikada 120 kez kadar artıyor (egzersiz salonunda olduğu gibi), nefes alma yaklaşık 2 kat artıyor ve vücudun harareti yükselir. Tüm bunlar spor salonunda yapılan yoğun egzersizlere eşittir. Bu iki yoldan hangisinin daha zevkli olduğunu anlatmaya gerek yok...
Zayıflamak için bitmez tükenmez diyetlerden, spor yapmaktan sıkıldınız mı?
Uzmanların araştırmalarına göre seks yapmak, tüm bu aktiviteler kadar vücudumuzdan yağları uzaklaştırırken işin daha iyi tarafı bunu yaparken sıkılıyor olmamamız :) Yataktaki performansa bağlı olarak, yarım saatlik seks sırasında ortalama 150-200 kalori yakmak mümkündür. 1 saatlik tutkulu öpüşme de ise en az 200 kaloriyi vücudumuzdan atabiliriz.
Seks yaparken kalp atımı dakikada 120 kez kadar artıyor (egzersiz salonunda olduğu gibi), nefes alma yaklaşık 2 kat artıyor ve vücudun harareti yükselir. Tüm bunlar spor salonunda yapılan yoğun egzersizlere eşittir. Bu iki yoldan hangisinin daha zevkli olduğunu anlatmaya gerek yok...
Bilgisayar Başında Otururken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Sponsorlu Bağlantılar:
Bilgisayar Başında Çalışırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Bilgisayar kullanırken oturuş kuralları çok önemlidir. Ekranın üst kısmı göz seviyesinde olmalı ve ekranla göz arasındaki en uzak mesafe ekrandakileri rahat görebileceğiniz en uzak mesafede olmalıdır. Odanızdaki pencereler ile ekran açısı uygun olmalı, pencere ve diğer kaynaklardan gelen ışınlar ekran üzerine düşmemelidir. İri harflerle yazmak, koyu renklerden çok açık renkler kullanmak ve bilgisayar balındaki her 45-50 dakikadan sonra bir 5-10 dakika ara vermek göz ve beden sağlığı açısından iyi olacaktır.
Kış aylarında güneş ışını daha az olduğu için ek aydınlatmaya daha fazla ihtiyaç duyulur. Bu yüzden de evde ya da ofiste otururken gözlerimizin sağlığı açısından aydınlatmaya dikkat etmek gerekir. Çünkü yanlış ışıklandırılan ortam da gözde kurulu, baş ağrısı ve göz yorgunluğu meydana gelebilir. Az ışıkta veya spot olmayan aydınlatma altında uzun süre çalışan kişilerin gözleri çabuk yorulur. Bu durumda onlar okuduklarını iyi göremez ve iyi kavrayamazlar. Bunun için oda veya ofisi normal ışıklandırmak ve ışığın doğrudan gözlere temasından uzak durmak gerekir.
Aramalar: bilgisayar başında otururken nelere dikkat etmek gerekir? uzun süre monitöre bakmanın sakıncaları nelerdir?
Bilgisayar kullanırken oturuş kuralları çok önemlidir. Ekranın üst kısmı göz seviyesinde olmalı ve ekranla göz arasındaki en uzak mesafe ekrandakileri rahat görebileceğiniz en uzak mesafede olmalıdır. Odanızdaki pencereler ile ekran açısı uygun olmalı, pencere ve diğer kaynaklardan gelen ışınlar ekran üzerine düşmemelidir. İri harflerle yazmak, koyu renklerden çok açık renkler kullanmak ve bilgisayar balındaki her 45-50 dakikadan sonra bir 5-10 dakika ara vermek göz ve beden sağlığı açısından iyi olacaktır.
Kış aylarında güneş ışını daha az olduğu için ek aydınlatmaya daha fazla ihtiyaç duyulur. Bu yüzden de evde ya da ofiste otururken gözlerimizin sağlığı açısından aydınlatmaya dikkat etmek gerekir. Çünkü yanlış ışıklandırılan ortam da gözde kurulu, baş ağrısı ve göz yorgunluğu meydana gelebilir. Az ışıkta veya spot olmayan aydınlatma altında uzun süre çalışan kişilerin gözleri çabuk yorulur. Bu durumda onlar okuduklarını iyi göremez ve iyi kavrayamazlar. Bunun için oda veya ofisi normal ışıklandırmak ve ışığın doğrudan gözlere temasından uzak durmak gerekir.
Aramalar: bilgisayar başında otururken nelere dikkat etmek gerekir? uzun süre monitöre bakmanın sakıncaları nelerdir?
Bilgisayara Uzun Süre Bakmak Sağlığa Zararlı Mıdır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Bilgisayar Ekranına Uzun Süre Bakmak Göze Zarar Verir Mi?
Gün içerisinde sürekli olarak bilgisayar başında oturmak gözlerde ağrı, kaşınma, kızarıklık, sulanma vb. gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Bazen ise ışığa karşı hassasiyet, halsizlik, yorgunluk, başağrısı gibi rahatsızlıklara da sebep olur.
Uzmanlar, havada rutubetin azalmasının ve ayrıca havada mikropların artmasının da (burada genellikle kapalı ortamlardan söz ediyoruz) sağlık için tehlikeli olduğunu belirtmektedir. Öte yandan, monitörün tam karşıda olması ve gözlerin monitörle uzun süre temasta olması da gözlerde kuruluğa neden olmaktadır.
Bilgisayar kullanırken gözleri sık sık kırpmak ve monitöre üstten bakacak şekilde yerleştirmek önerilir. Bilgisayar karşısında çalışırken gözlerinizi dinlendirmek için sık sık mola verin. Daha doğrusu bilgisayardan uzaklaşın (bu arada temiz hava almak ve bilgisayarın bulunduğu odayı havalandırmak iyi gelecektir).
Uzmanlar, havada rutubetin azalmasının ve ayrıca havada mikropların artmasının da (burada genellikle kapalı ortamlardan söz ediyoruz) sağlık için tehlikeli olduğunu belirtmektedir. Öte yandan, monitörün tam karşıda olması ve gözlerin monitörle uzun süre temasta olması da gözlerde kuruluğa neden olmaktadır.
Bilgisayar kullanırken gözleri sık sık kırpmak ve monitöre üstten bakacak şekilde yerleştirmek önerilir. Bilgisayar karşısında çalışırken gözlerinizi dinlendirmek için sık sık mola verin. Daha doğrusu bilgisayardan uzaklaşın (bu arada temiz hava almak ve bilgisayarın bulunduğu odayı havalandırmak iyi gelecektir).
Sperm Nasıl Üretilir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Sperm Üretimi Nasıl Gerçekleşir?
Her testisin içerisinde çok ince ve birbirleri üzerine katlanmış çok fazla sayıda kılcal boru bulunmaktadır. Erkeğin sperm hücreleri bu borular içerisinde oluşmakta ve olgunlaşmaktadır. Sperm hücrelerinin üretimi ve olgunlaşması yaklaşık olarak 74 gün sürmektedir.
Aynı yumurta hücresi üretiminde olduğu gibi, sperm hücresi üretimi de esasında 46 kromozom taşıyan bir hücrenin tam ortadan iki eşit parçaya bölünmesi ile gerçekleşmektedir. Erkeklerin hücrelerinde cinsiyeti belirleyen bir X bir de Y kromozomu vardır. Kadında bu cinsiyet kromozomlarının ikisi de X yapılıdır. Sperm hücreleri oluşum evresinde böylelikle cinsiyet kromozomlarından ya X veya Y kromozomunu alarak bebeğin cinsiyetini tayin ederler.
Her testisin içerisinde çok ince ve birbirleri üzerine katlanmış çok fazla sayıda kılcal boru bulunmaktadır. Erkeğin sperm hücreleri bu borular içerisinde oluşmakta ve olgunlaşmaktadır. Sperm hücrelerinin üretimi ve olgunlaşması yaklaşık olarak 74 gün sürmektedir.
Aynı yumurta hücresi üretiminde olduğu gibi, sperm hücresi üretimi de esasında 46 kromozom taşıyan bir hücrenin tam ortadan iki eşit parçaya bölünmesi ile gerçekleşmektedir. Erkeklerin hücrelerinde cinsiyeti belirleyen bir X bir de Y kromozomu vardır. Kadında bu cinsiyet kromozomlarının ikisi de X yapılıdır. Sperm hücreleri oluşum evresinde böylelikle cinsiyet kromozomlarından ya X veya Y kromozomunu alarak bebeğin cinsiyetini tayin ederler.
Etiketler:
sperm,
sperm hücresi,
sperm nasıl olur,
sperm üretimi,
spermin yapısı
Hamile Kalmayı Sağlayan Yiyecekler Var Mıdır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Hamile kalmayı kolaylaştırdığı kanıtlanmış herhangi bir yiyecek yoktur. Bununla ilgili bir çalışma yapılmadığı için de hamile kalmayı kolaylaştırıyor diyebileceğimiz bir gıda yoktur. Buna karşılık gebelikten önce ve gebelik esnasında tavsiye edilen bazı besin grupları vardır.
Bu tavsiye edilen besinler,; folik asit, demirden, çinkodan ve kalsiyumdan zengin olan gıdalardır. Bunlar hepimizin bildiği ve günlük hayatta çoğumuzun zaten tükettiği süt ve süt ürünleri, omega 3 bakımından zengin bir besin olan ceviz, yine omega 3'ten zengin olduğunu bildiğimiz balık eti, kırmızı et, baklagiller, yeşil yapraklı sebze türleri ve çeşitli salatalardır.
Anne adayının dengeli, düzenli beslenmesine özen göstermesi, hem gebelikten önceki zaman zarfında hem de gebelik süresince çok önem teşkil eder. Bunun bu kadar önemli olması bebeğin hem fiziksel, hem zihinsel yönden gelişiminin anne karnındaki süreçte başlaması ve 2 yaşına kadar da bu gelişim sürecinin devam etmesidir. Doğumdan sonra nasıl bebeğimizin beslenmesi konusunda çok titiz davranıyorsak, doğumdan önce anne karnında da bu konuya özen göstermeliyiz. Beslenme konusunda uzmanlardan görüş almalı hamilelik boyunca kendimiz ve bebeğimiz için en uygun beslenme ve diyet programını öğrenmeliyiz. Bu beslenme programına uyarak, bebeğimizi sağlıklı ve gelişim yönünden kusursuz şekilde dünyaya getirebiliriz. Tabi anne adayı hamilelik boyunca ve hamilelikten sonra olduğu gibi hamilelikten önce de dengeli beslenmeye özen göstermelidir.
Aramalar: hamile kalmaya yarayan gıdalar nelerdir?
Bu tavsiye edilen besinler,; folik asit, demirden, çinkodan ve kalsiyumdan zengin olan gıdalardır. Bunlar hepimizin bildiği ve günlük hayatta çoğumuzun zaten tükettiği süt ve süt ürünleri, omega 3 bakımından zengin bir besin olan ceviz, yine omega 3'ten zengin olduğunu bildiğimiz balık eti, kırmızı et, baklagiller, yeşil yapraklı sebze türleri ve çeşitli salatalardır.
Anne adayının dengeli, düzenli beslenmesine özen göstermesi, hem gebelikten önceki zaman zarfında hem de gebelik süresince çok önem teşkil eder. Bunun bu kadar önemli olması bebeğin hem fiziksel, hem zihinsel yönden gelişiminin anne karnındaki süreçte başlaması ve 2 yaşına kadar da bu gelişim sürecinin devam etmesidir. Doğumdan sonra nasıl bebeğimizin beslenmesi konusunda çok titiz davranıyorsak, doğumdan önce anne karnında da bu konuya özen göstermeliyiz. Beslenme konusunda uzmanlardan görüş almalı hamilelik boyunca kendimiz ve bebeğimiz için en uygun beslenme ve diyet programını öğrenmeliyiz. Bu beslenme programına uyarak, bebeğimizi sağlıklı ve gelişim yönünden kusursuz şekilde dünyaya getirebiliriz. Tabi anne adayı hamilelik boyunca ve hamilelikten sonra olduğu gibi hamilelikten önce de dengeli beslenmeye özen göstermelidir.
Aramalar: hamile kalmaya yarayan gıdalar nelerdir?
27 Aralık 2011 Salı
Varikosel Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Varikosel ameliyatı, üroloji'de en çok yapılan operasyonlardandır. Tecrübeli doktorların kolaylıkla yapabildiği bir ameliyat olmasına karşılık hassas bir girişimdir. Dikkatli davranmayı ve titiz olmayı gerektiren kısa süren cerrahi bir işlemdir. Varikoselde yapılacak olan işlem kirli kanı taşıyan damarın geri dönüşümünü engellemek ve normal bir şekilde akarak akciğerlerde temizlenmesini sağlamaktır. Bunun için yapıacak ameliyat direkt olarak kasık bölgesinden yapılır. Bu girişimde fonksiyonu bozulmuş damarları iptal edilir ve doğru bir şekilde kanın akışı sağlanır.
Varikosel ameliyatı değişik cerrahi yöntemlerle yapılabilmektedir. Karından (batın) bölgesinden bir delikle laparoskopik olarak yapılabilir. Bunun haricinde embolizasyon (skleroterapi, iğne tedavisi) dediğimiz yöntemde ise ciltten alet yardımıyla bir delikten girilerek damara ulaşılır ve damara girilir. Bozuk olan damara, damarı büzüştürecek tıkayacak madde enjekte edilir ve yeni gelişecek olan damarlarla normal yoldan kan akışı sağlanır. Varikosel ameliyatının başarısı yapılacak cerrahinin titizliğine göre değişir. Bu gözle yapılan bir tedavi de olabilir, mikrocerrahi yöntemi kullanılarak yapılan bir tedavi de olabilir. Tabi mikro cerrahi yönteminde ameliyat bölgesini hekim daha iyi görerek daha ince müdahale şansı bulduğu için bu yöntem ile yapılan ameliyatlarda başarı oranları diğer ameliyatlara oranla daha fazladır. Açık diğer operasyonlarda başarı oranları %70-80 arasında değişirken, mikro cerrahi de başarı oranları %90'ların üzerindedir.
Aramalar: varikosel ameliyatı için hangi yöntem tercih edilmeli? varikosel ameliyatı nasıl yapılıyor? varikosel nasıl tedavi edilir?
Varikosel ameliyatı değişik cerrahi yöntemlerle yapılabilmektedir. Karından (batın) bölgesinden bir delikle laparoskopik olarak yapılabilir. Bunun haricinde embolizasyon (skleroterapi, iğne tedavisi) dediğimiz yöntemde ise ciltten alet yardımıyla bir delikten girilerek damara ulaşılır ve damara girilir. Bozuk olan damara, damarı büzüştürecek tıkayacak madde enjekte edilir ve yeni gelişecek olan damarlarla normal yoldan kan akışı sağlanır. Varikosel ameliyatının başarısı yapılacak cerrahinin titizliğine göre değişir. Bu gözle yapılan bir tedavi de olabilir, mikrocerrahi yöntemi kullanılarak yapılan bir tedavi de olabilir. Tabi mikro cerrahi yönteminde ameliyat bölgesini hekim daha iyi görerek daha ince müdahale şansı bulduğu için bu yöntem ile yapılan ameliyatlarda başarı oranları diğer ameliyatlara oranla daha fazladır. Açık diğer operasyonlarda başarı oranları %70-80 arasında değişirken, mikro cerrahi de başarı oranları %90'ların üzerindedir.
Aramalar: varikosel ameliyatı için hangi yöntem tercih edilmeli? varikosel ameliyatı nasıl yapılıyor? varikosel nasıl tedavi edilir?
Varikosel Ağrısı Nasıl Geçer?
Sponsorlu Bağlantılar:
Varikosel Ağrısı
Varikosel %2-10 oranında bir ağrıya sebep olabilir. Özellikle ilerlemiş varikosellerde ağrılar oluşabilir. Ağrının etkisini ağrı kesici kullanmayı gerektirecek kadar şiddetlendirdiği zamanlar olabilir. Varikoselde ağrı durumunda yapılacak şey analjeziklerin ve bazen ödem gidericilerin kullanılmasıdır. Uyuyarak istirahat etmekte ağrıyı geçirmek için iyi gelebilir.
Varikosel Ağrısı İçin Yapabileceklerimiz
Yatarak dinlenmeliyiz.
Uzun süreli ayakta durmaktan kaçınmalıyız.
Ağrının olduğu bölgeye soğuk uygulama (kompress) yapabiliriz.
Ağrı bütün bunlara rağmen geçmiyorsa ağrı kesici de kullanabiliriz.
Bu saydığımız ağrı kesici yöntemler varikosel ağrısına geçici çözümlerdir. Varikoselin ağrısını ortadan kalıcı şekilde kaldırmak istiyorsak varikoseli ortadan kaldırmalıyız. Varikoselin tedavisi cerrahidir. Başarılı geçen bir ameliyattan sonra ağrı da geçecektir.
Varikosel %2-10 oranında bir ağrıya sebep olabilir. Özellikle ilerlemiş varikosellerde ağrılar oluşabilir. Ağrının etkisini ağrı kesici kullanmayı gerektirecek kadar şiddetlendirdiği zamanlar olabilir. Varikoselde ağrı durumunda yapılacak şey analjeziklerin ve bazen ödem gidericilerin kullanılmasıdır. Uyuyarak istirahat etmekte ağrıyı geçirmek için iyi gelebilir.
Varikosel Ağrısı İçin Yapabileceklerimiz
Yatarak dinlenmeliyiz.
Uzun süreli ayakta durmaktan kaçınmalıyız.
Ağrının olduğu bölgeye soğuk uygulama (kompress) yapabiliriz.
Ağrı bütün bunlara rağmen geçmiyorsa ağrı kesici de kullanabiliriz.
Bu saydığımız ağrı kesici yöntemler varikosel ağrısına geçici çözümlerdir. Varikoselin ağrısını ortadan kalıcı şekilde kaldırmak istiyorsak varikoseli ortadan kaldırmalıyız. Varikoselin tedavisi cerrahidir. Başarılı geçen bir ameliyattan sonra ağrı da geçecektir.
Göz Nezlesi Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
GÖZ NEZLESİ
Göz nezlesi çok geniş bir kavramdır. Gözün kızarıklık, sulanma, kaşıntı ve bazen göz kapaklarının şişmesi gibi durumları bünyesinde bulundurabilir. Göz nezlesinin nedenleri birbirinden çok farklıdır. Bunlar virüslerle ya da bakterilerle yani enfeksiyon yolu ile olabilir. Bunun dışında alerjik nedenlerle de ortaya çıkabilir. Bu ayrımı ancak bir doktor yapabilir ve teşhisini koyabilir. Kişinin kendisinin buna herhangi bir şekilde teşhis koymasının imkanı yoktur. Teşhis kısmı çok önemlidir çünkü konan teşhise göre tedaviye geçilecektir. Alerjik kaynaklı bir göz nezlesine viral tedavi uygulamak ya da bakteriyel bir göz nezlesine alerjik tedavi uygulamak yanlış olur ve göze daha fazla zarar verebilir. Bu nedenle göz nezlesi altında toplanan hastalıkları uzman doktor tarafından birbirinden ayırt edilmesi buna göre de teşhis ve tedavi edilmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus göz nezlesinin bulaşıcı olan ve bulaşıcı olmayan türünün olmasıdır. Bu neden sonuç ilişkisine dayanır. Neden sonuç ilişkisi göz nezlesinde en önemli kısımdır çünkü yanlış konulan bir teşhis doğrultusunda tedaviye gidilirse göz bu durumda zarar görebilir. Bundan dolayı hastaların kendi başlarına hareket ederek eczaneden rastgele bir ilaç, göz damlası veya göz merhemi ile tedavi etmeye çalışmaları çok yanlıştır ve göze zarar verici bir davranış olabilir. Bu sebeple gözde ki herhangi bir şikayette mutlaka göz hekimine danışmalıyız.
Aramalar: göz nezlesi nedir? göz nezlesi bulaşır mı? göz nezlesi nasıl geçer?
Göz nezlesi çok geniş bir kavramdır. Gözün kızarıklık, sulanma, kaşıntı ve bazen göz kapaklarının şişmesi gibi durumları bünyesinde bulundurabilir. Göz nezlesinin nedenleri birbirinden çok farklıdır. Bunlar virüslerle ya da bakterilerle yani enfeksiyon yolu ile olabilir. Bunun dışında alerjik nedenlerle de ortaya çıkabilir. Bu ayrımı ancak bir doktor yapabilir ve teşhisini koyabilir. Kişinin kendisinin buna herhangi bir şekilde teşhis koymasının imkanı yoktur. Teşhis kısmı çok önemlidir çünkü konan teşhise göre tedaviye geçilecektir. Alerjik kaynaklı bir göz nezlesine viral tedavi uygulamak ya da bakteriyel bir göz nezlesine alerjik tedavi uygulamak yanlış olur ve göze daha fazla zarar verebilir. Bu nedenle göz nezlesi altında toplanan hastalıkları uzman doktor tarafından birbirinden ayırt edilmesi buna göre de teşhis ve tedavi edilmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus göz nezlesinin bulaşıcı olan ve bulaşıcı olmayan türünün olmasıdır. Bu neden sonuç ilişkisine dayanır. Neden sonuç ilişkisi göz nezlesinde en önemli kısımdır çünkü yanlış konulan bir teşhis doğrultusunda tedaviye gidilirse göz bu durumda zarar görebilir. Bundan dolayı hastaların kendi başlarına hareket ederek eczaneden rastgele bir ilaç, göz damlası veya göz merhemi ile tedavi etmeye çalışmaları çok yanlıştır ve göze zarar verici bir davranış olabilir. Bu sebeple gözde ki herhangi bir şikayette mutlaka göz hekimine danışmalıyız.
Aramalar: göz nezlesi nedir? göz nezlesi bulaşır mı? göz nezlesi nasıl geçer?
Etiketler:
göz kaşıntısı,
göz kızarıklığı,
göz nezlesi,
göz sulanması,
gözde kaşıntı
25 Aralık 2011 Pazar
Kuru Göz Sendromu (Göz Kuruluğu)
Sponsorlu Bağlantılar:
Kuru Göz Sendromu (Göz Kuruluğu)
Kuru göz sendromu, göz doktorlarına tedavi için en sık başvurulan hastalıklardan birisidir. Dünyadaki milyonlarca kişi, gözlerindeki kuruluktan şikayet eder. Kuru göz sendromunun nedeni, gözlerin ıslak ve yağlı kalmasını sağlayan gözyaşı kalitesinde sorun oluşundandır.
Gözyaşı, üç tabakadan oluşur. Gözyaşı zarının göze yapışmasını sağlayan "mukus katmanı" gözün dış dünyaya açılan penceresi olan saydam tabaka korneayı kaplamaktadır. Orta aköz katman ihtiyaç olan nemi sağlamaktadır. Ayrıca korneaya oksijen ve diğer önemli maddeleri taşır. Bu tabakanın yüzde 98'i su, geri kalan diğer kısmı protein, tuz ve diğer bileşenlerden oluşmaktadır. Dışta bulunan yağ tabakası, gözde buharlaşmayı önlemek için yardımcı olan yağlı bir zardan ibarettir.
Gözyaşı, gözün çevresinde bulunan birçok salgı bezi ile şekillenir. Su tabakası, üst göz kapağının altında bulunan lakrimal salgı bezinde üretilmektedir. Kapaklarda bulunan değişik türde küçük salgı bezleri, yağ ve mukus tabakasını oluşturmaktadır. Gözün her kırpılmasında, göz kapakları gözyaşını göz içine düzgün bir biçimde dağıtır. Gözyaşı fazlası, gözün kenarındaki iki küçük boşaltma kanalından burna doğru gönderilir. Bu kanallar geniz borusuna bağlı olan ince kanalları yönetmektedirler. Geniz borusu ve gözyaşı kanalları arasındaki bağlantı, burun akmasına neden olan ağlamanın sebebidir. Gözyaşı, gözü tahrişlere karşı yağlama özelliğinin yanısıra yara veya heyecan gibi dış uyarıcılara tepki olarak gözün refleks olarak ürettiği bir sıvıdır.
Göz Kuruluğunun (Kuru Göz Sendromu’nun) Nedenleri Nelerdir?
Kuru göz rahatsızlığının çok sayıda nedeni vardır. En çok görülen sebeplerinden birisi yaşlanmadır. Yaşlanma ile birlikte vücudumuzun yağ üretimi azalır (65 yaşındayken 18 yaşına oranla yüzde 60 daha az). Kadınların cildi erkeklere oranla daha kuru olduğu için kadınlarda bu duruma daha sık rastlanır. Yağdaki bu eksiklik gözyaşını da etkilemektedir. Sulu katmanı tıkamak için yeterli miktarda yağ olmaksızın, gözyaşı zarı daha çabuk buharlaşır ve kornea üzerinde bulunan kuru alanlardan ayrılırlar. Sıcak, kuru ve rüzgârlı iklim, ortamda oksijen yetersizliği, yüksek rakım, klima ve kalorifer, yoğun ışık, sigara dumanı gibi birçok dış faktör de kuru gözlerin sebebidir. Birçok kişinin kitap okurken veya bilgisayarda çalışırken gözleri tahriş olabilmektedir. Bu yüzden bu tür işlerle uğraşırken belirli aralıklarla gözleri dinlendirmek gerekir. Gözümüzü dinlendirmesek bile en azından belirli aralıklarla gözümüzü kırparak göz yaşı ile gözlerimizi rahatlatmalıyız.
Bunların dışında kontakt lens kullananlar da göz kuruluğundan şikayet etmektedirler. Lazerle yapılan göz ameliyatları, kalp hastalıkları, romatizmal rahatsızlıklar, uyku hapları, antidepresan gibi ilaçlar, tiroid şartları, a vitamini eksikliği ve parkinson, sjögren Sendromu (kuru gözler ve ağız kuruluğuna neden olan otoimmun bir hastalıktır) gibi hastalıklar da göz kuruluğunun sebeplerindendir. Ayrıca kadınlar menopoz dönemine girdiklerinden vücutlarındaki hormon değişikliğinden dolayı sık sık göz kuruluğu yaşarlar.
Kuru Göz Sendromunun Belirtileri (Göz Kuruluğunun Belirtileri)
Göz kuruluğu durumunda gözlerde; Kaşınma, yanma, tahriş, kızarıklık, görmede azalma, göz kırpınca düzelen bulanık görme, aşırı yaşarma görülür. Kitap Okuma, TV seyretme veya bilgisayarda çalıştıktan sonra gözlerde artan bir rahatsızlık görülür.
Kuru Göz Sendromun Nasıl Teşhis Edilir?
Kuru göz rahatsızlığı çeşitli yöntemler kullanılarak teşhis edilmektedir. Doktorun ilk yapacağı buharlaşma hızını, gözyaşı kalitesini ve üretimini ölçmektir. Böylece göz kuruluğuna neden olan temel sorunu ortaya çıkaracaktır. Görünmeyen problemlere dikkat çeken özel üretilmiş damlalar, özellikle kuruluğun varlığını ve derecesini teşhis etmede faydalı olurlar.
Aramalar: kuru göz nedir? kuru gözün belirtileri nelerdir? göz kuruluğunun tedavisi nedir? göz kuruluğu nasıl teşhis edilir?
Kuru göz sendromu, göz doktorlarına tedavi için en sık başvurulan hastalıklardan birisidir. Dünyadaki milyonlarca kişi, gözlerindeki kuruluktan şikayet eder. Kuru göz sendromunun nedeni, gözlerin ıslak ve yağlı kalmasını sağlayan gözyaşı kalitesinde sorun oluşundandır.
Gözyaşı, üç tabakadan oluşur. Gözyaşı zarının göze yapışmasını sağlayan "mukus katmanı" gözün dış dünyaya açılan penceresi olan saydam tabaka korneayı kaplamaktadır. Orta aköz katman ihtiyaç olan nemi sağlamaktadır. Ayrıca korneaya oksijen ve diğer önemli maddeleri taşır. Bu tabakanın yüzde 98'i su, geri kalan diğer kısmı protein, tuz ve diğer bileşenlerden oluşmaktadır. Dışta bulunan yağ tabakası, gözde buharlaşmayı önlemek için yardımcı olan yağlı bir zardan ibarettir.
Gözyaşı, gözün çevresinde bulunan birçok salgı bezi ile şekillenir. Su tabakası, üst göz kapağının altında bulunan lakrimal salgı bezinde üretilmektedir. Kapaklarda bulunan değişik türde küçük salgı bezleri, yağ ve mukus tabakasını oluşturmaktadır. Gözün her kırpılmasında, göz kapakları gözyaşını göz içine düzgün bir biçimde dağıtır. Gözyaşı fazlası, gözün kenarındaki iki küçük boşaltma kanalından burna doğru gönderilir. Bu kanallar geniz borusuna bağlı olan ince kanalları yönetmektedirler. Geniz borusu ve gözyaşı kanalları arasındaki bağlantı, burun akmasına neden olan ağlamanın sebebidir. Gözyaşı, gözü tahrişlere karşı yağlama özelliğinin yanısıra yara veya heyecan gibi dış uyarıcılara tepki olarak gözün refleks olarak ürettiği bir sıvıdır.
Göz Kuruluğunun (Kuru Göz Sendromu’nun) Nedenleri Nelerdir?
Kuru göz rahatsızlığının çok sayıda nedeni vardır. En çok görülen sebeplerinden birisi yaşlanmadır. Yaşlanma ile birlikte vücudumuzun yağ üretimi azalır (65 yaşındayken 18 yaşına oranla yüzde 60 daha az). Kadınların cildi erkeklere oranla daha kuru olduğu için kadınlarda bu duruma daha sık rastlanır. Yağdaki bu eksiklik gözyaşını da etkilemektedir. Sulu katmanı tıkamak için yeterli miktarda yağ olmaksızın, gözyaşı zarı daha çabuk buharlaşır ve kornea üzerinde bulunan kuru alanlardan ayrılırlar. Sıcak, kuru ve rüzgârlı iklim, ortamda oksijen yetersizliği, yüksek rakım, klima ve kalorifer, yoğun ışık, sigara dumanı gibi birçok dış faktör de kuru gözlerin sebebidir. Birçok kişinin kitap okurken veya bilgisayarda çalışırken gözleri tahriş olabilmektedir. Bu yüzden bu tür işlerle uğraşırken belirli aralıklarla gözleri dinlendirmek gerekir. Gözümüzü dinlendirmesek bile en azından belirli aralıklarla gözümüzü kırparak göz yaşı ile gözlerimizi rahatlatmalıyız.
Bunların dışında kontakt lens kullananlar da göz kuruluğundan şikayet etmektedirler. Lazerle yapılan göz ameliyatları, kalp hastalıkları, romatizmal rahatsızlıklar, uyku hapları, antidepresan gibi ilaçlar, tiroid şartları, a vitamini eksikliği ve parkinson, sjögren Sendromu (kuru gözler ve ağız kuruluğuna neden olan otoimmun bir hastalıktır) gibi hastalıklar da göz kuruluğunun sebeplerindendir. Ayrıca kadınlar menopoz dönemine girdiklerinden vücutlarındaki hormon değişikliğinden dolayı sık sık göz kuruluğu yaşarlar.
Kuru Göz Sendromunun Belirtileri (Göz Kuruluğunun Belirtileri)
Göz kuruluğu durumunda gözlerde; Kaşınma, yanma, tahriş, kızarıklık, görmede azalma, göz kırpınca düzelen bulanık görme, aşırı yaşarma görülür. Kitap Okuma, TV seyretme veya bilgisayarda çalıştıktan sonra gözlerde artan bir rahatsızlık görülür.
Kuru Göz Sendromun Nasıl Teşhis Edilir?
Kuru göz rahatsızlığı çeşitli yöntemler kullanılarak teşhis edilmektedir. Doktorun ilk yapacağı buharlaşma hızını, gözyaşı kalitesini ve üretimini ölçmektir. Böylece göz kuruluğuna neden olan temel sorunu ortaya çıkaracaktır. Görünmeyen problemlere dikkat çeken özel üretilmiş damlalar, özellikle kuruluğun varlığını ve derecesini teşhis etmede faydalı olurlar.
Aramalar: kuru göz nedir? kuru gözün belirtileri nelerdir? göz kuruluğunun tedavisi nedir? göz kuruluğu nasıl teşhis edilir?
Göz Sulanması Ne Tür Sorunlara Yol Açar?
Sponsorlu Bağlantılar:
Göz sulanması görüşü bozduğu için kişiye verdiği en büyük rahatsızlığı budur. Gözün önündeki yaşlık bulanık görmeye neden olur. Sulanma nedeniyle bulanık görüldüğü zaman hastalar bir kağıt mendil ile göze bastırıp fazladan yaşı almaya çalışırlar. Bunu yaptıkları zamanda korneanın epitel dokusuna zarar vererek korneayı tahriş ederler.
Epitel doku tahriş olursa vücut refleks olarak yeniden göz yaşı üretir. Üstelik bu ürettiği göz yaşı epitel doku zarar gördüğü için daha fazla olacaktır. Artan gözyaşıyla hasta tekrar göz yaşını silecek ve tahriş her silmeyle daha da artacağı için göz sulanması artarak devam ederek bir kısır döngüye girilecektir.
Epitel doku tahriş olursa vücut refleks olarak yeniden göz yaşı üretir. Üstelik bu ürettiği göz yaşı epitel doku zarar gördüğü için daha fazla olacaktır. Artan gözyaşıyla hasta tekrar göz yaşını silecek ve tahriş her silmeyle daha da artacağı için göz sulanması artarak devam ederek bir kısır döngüye girilecektir.
Kanser Nedir? Tümör Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Hücrelerin yapıları ve işlevleri bakımından normalin dışına çıkması, anormal olarak ve gerçekte kendinin yapı taşı olduğu canlının aleyhine olacak şekilde çoğalması ve kendisi ile hiçbir bağlantısı olmayan diğer doku ve organları işgal edip o doku ve organların görevlerini yapmasına engel olmasıdır.
Bugün için insanda kanserin oluş mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır fakat eldeki verilere göre kanserleşme tek bir hücreden başlayarak ve zamanla yaygınlaşmaktadır. İlk hücrenin kanserleşmesinden hastalığın belirtilerini gösterir duruma gelene kadar geçen süre ve olaylar da halen tam anlamıyla bilinmezliğini korumaktadır.
Genel anlamda kanser, vücuttaki her cins hücre veya dokudan oluşmaya başlayabilir fakat daha çok deri, meme, akciğer, ve sindirim sistemi dokularında kanserleşmeye rastlanır.
Tümör: Genelde köken aldıkları dokuya ve karekterine bakılmasızın vücutta meydana gelen, normal olmayan doku ve kitlelere tümör denir.
İKİ TÜR TÜMÖR VARDIR:
1. Selim (İyi Huylu, Benign) Tümör:
Sınırlı büyüme potansiyeline sahiptir ki, bulundukları bölgeden genişleyerek büyümektedirler. Uzak bölgelere kadar yayılım göstermezler. Selim tümörler hayati bir bölgeye yerleşmemişler ise ya da vücut için önem taşıyan organların çalışmasına engel olmuyorlarsa kişinin yaşamı üzerine kısıtlayıcı bir etkileri olmaz. Bu tip tümörlere nasır ve siğili örnek verebiliriz.
2. Habis (Kötü huylu, Malign) Tümör:
Hızlı biçimde çoğalan ve çevre dokuları filtreleyen, uzak organlara yayılan tümör türleridir. Başarılı bir tedavi gerçekleşmez ise hastanın yaşamına son verebilirler. Örneğin: akciğer , meme, prostat tümörleri gibi.
Tümörler "monoklonal" özellik gösterirler. Bu ilginç sonuç kanserleşmenin nadir bir olay olduğunu, etkileyen fazla sayıda hücrenin ancak bir veya bir kaçında meydana geldiğini anlatır. Bununla birlikte değişim, kalıcı ve kalıtsal bir özellikler bütünü olarak yavru hücrelere iletilir.
Monoklonal: Aynı tip hücrelerin çoğalmasıyla oluşan tümör.
Bugün için insanda kanserin oluş mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır fakat eldeki verilere göre kanserleşme tek bir hücreden başlayarak ve zamanla yaygınlaşmaktadır. İlk hücrenin kanserleşmesinden hastalığın belirtilerini gösterir duruma gelene kadar geçen süre ve olaylar da halen tam anlamıyla bilinmezliğini korumaktadır.
Genel anlamda kanser, vücuttaki her cins hücre veya dokudan oluşmaya başlayabilir fakat daha çok deri, meme, akciğer, ve sindirim sistemi dokularında kanserleşmeye rastlanır.
Tümör: Genelde köken aldıkları dokuya ve karekterine bakılmasızın vücutta meydana gelen, normal olmayan doku ve kitlelere tümör denir.
İKİ TÜR TÜMÖR VARDIR:
1. Selim (İyi Huylu, Benign) Tümör:
Sınırlı büyüme potansiyeline sahiptir ki, bulundukları bölgeden genişleyerek büyümektedirler. Uzak bölgelere kadar yayılım göstermezler. Selim tümörler hayati bir bölgeye yerleşmemişler ise ya da vücut için önem taşıyan organların çalışmasına engel olmuyorlarsa kişinin yaşamı üzerine kısıtlayıcı bir etkileri olmaz. Bu tip tümörlere nasır ve siğili örnek verebiliriz.
2. Habis (Kötü huylu, Malign) Tümör:
Hızlı biçimde çoğalan ve çevre dokuları filtreleyen, uzak organlara yayılan tümör türleridir. Başarılı bir tedavi gerçekleşmez ise hastanın yaşamına son verebilirler. Örneğin: akciğer , meme, prostat tümörleri gibi.
Tümörler "monoklonal" özellik gösterirler. Bu ilginç sonuç kanserleşmenin nadir bir olay olduğunu, etkileyen fazla sayıda hücrenin ancak bir veya bir kaçında meydana geldiğini anlatır. Bununla birlikte değişim, kalıcı ve kalıtsal bir özellikler bütünü olarak yavru hücrelere iletilir.
Monoklonal: Aynı tip hücrelerin çoğalmasıyla oluşan tümör.
Etiketler:
benign tümör,
habis tümör,
iyi huylu tümör,
kanser,
malign tümör,
monoklanel,
tümör,
tümör çeşitleri
24 Aralık 2011 Cumartesi
Gen Nedir? Genler Nerede Bulunur?
Sponsorlu Bağlantılar:
Gen Nedir?
Gen, anlamlı ve fonksiyonel proteinler oluşturan DNA dizilerine denir. Genler kromozomların sentromer ve telomer parçaları arasındaki bölgede bulunurlar. İnsan genomunda toplam 20.000 den vardır.
Burnunuz, gözleriniz, kulaklarınız, ağzınız, el ve ayak tırnaklarınız, dişleriniz, saçınız ve beyniniz, akciğerleriniz ve kalbiniz gibi karmaşık olaylarınızı yapan, boyunuzu, tatma ve koklama duyularınızı etkileyen, hatta derinizin ve saçınızın rengini tayin eden birçok farklı protein için değişik genleriniz vardır.
Peki Bu Genler Nerede Saklıdır?
Genler, hücre çekirdeğinde, yumurta ve sperm hücresi hariç tüm hücrelerde sayısı 46 olan kromozom olarak adlandırılan yapıların içinde bulunurlar.
Gen, anlamlı ve fonksiyonel proteinler oluşturan DNA dizilerine denir. Genler kromozomların sentromer ve telomer parçaları arasındaki bölgede bulunurlar. İnsan genomunda toplam 20.000 den vardır.
Burnunuz, gözleriniz, kulaklarınız, ağzınız, el ve ayak tırnaklarınız, dişleriniz, saçınız ve beyniniz, akciğerleriniz ve kalbiniz gibi karmaşık olaylarınızı yapan, boyunuzu, tatma ve koklama duyularınızı etkileyen, hatta derinizin ve saçınızın rengini tayin eden birçok farklı protein için değişik genleriniz vardır.
Peki Bu Genler Nerede Saklıdır?
Genler, hücre çekirdeğinde, yumurta ve sperm hücresi hariç tüm hücrelerde sayısı 46 olan kromozom olarak adlandırılan yapıların içinde bulunurlar.
Göz Tansiyonu Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Sponsorlu Bağlantılar:
Göz tansiyonu sinsi seyreden kronik bir hastalıktır. Göz tansiyonunda gözün içindeki basınç artar. Basınç arttığında göz büyüyemez. Göz büyüyemediğinde ise gözün arkasında bulunan göz sinirine baskı yapacaktır. Bu göz sinirinin üzerinde yaklaşık 500 bin sinir lifi vardır. Bu sinir lifleri basınç altında yavaşla ölmeye başlayacaklardır.
Göz aslında bir organ değil beynimizin bir uzantısıdır. Beyinden gelen lifler direkt olarak göze gelirler. Bu sebeple oksijensizliğe dayanamazlar ve bir kere öldüklerinde kendilerini onaramaz ve yenileyemezler. Basınç devam ettiği sürece hücreler gün geçtikçe azalacak, dış dünyada gördüğümüz alan azalacak ve yavaş yavaş sanki bir borunun içinden görüyormuş gibi bakış açımız gittikçe daralacaktır. Bu bakış açısındaki azalma daha sonraları kör nokta dediğimiz göz sinirinin görme noktasının büyümesiyle daha da daralacaktır. Tedavi edilmezse ve zamanında tespit edilemezse göz tansiyonunun kesin sonucu körlüktür. Ancak bu çok uzun bir süreçte olabilecek bir durumdur. 10 yıl içerisinde bile hastanın glokomu tespit edilirse tedavi edilme şansı vardır.
Aramalar: göz tansiyonu tedavi edilmezse n'olur? göz tansiyonu için tedavi olmak gerekir mi?
Göz aslında bir organ değil beynimizin bir uzantısıdır. Beyinden gelen lifler direkt olarak göze gelirler. Bu sebeple oksijensizliğe dayanamazlar ve bir kere öldüklerinde kendilerini onaramaz ve yenileyemezler. Basınç devam ettiği sürece hücreler gün geçtikçe azalacak, dış dünyada gördüğümüz alan azalacak ve yavaş yavaş sanki bir borunun içinden görüyormuş gibi bakış açımız gittikçe daralacaktır. Bu bakış açısındaki azalma daha sonraları kör nokta dediğimiz göz sinirinin görme noktasının büyümesiyle daha da daralacaktır. Tedavi edilmezse ve zamanında tespit edilemezse göz tansiyonunun kesin sonucu körlüktür. Ancak bu çok uzun bir süreçte olabilecek bir durumdur. 10 yıl içerisinde bile hastanın glokomu tespit edilirse tedavi edilme şansı vardır.
Aramalar: göz tansiyonu tedavi edilmezse n'olur? göz tansiyonu için tedavi olmak gerekir mi?
23 Aralık 2011 Cuma
Göz Altı Şişmeleri İçin Neler Kullanabiliriz?
Sponsorlu Bağlantılar:
Göz altı şişmelerine karşı kullanabileceğimiz bazı dermokozmetik ürünler mevcuttur. Bunların seçiminde dikkat edilecek bazı hususlar vardır. Yağsız, suda eriyen bazda ürünler kullanmalıyız. Jel kıvamındaki ürünler kullanılabilir. Bu ürünler kolayca cildimizden temizlenebilir ürünler olmalıdır. Güneş koruma faktörü içeren ürünler tercih edilmelidir. Bu ürünlerin içeriğinde göz altı bağ dokusunu kuvvetlendiren, sıkılaştıran, C vitamini içeren maddeler bulunur. C vitamini hem bağ dokusunu kuvvetlendirir hem de deri altındaki yağ keseciklerinin fıtıklaşmasını önler. Ayrıca iyi bir diüretik olduğu için bu bölgelerde oluşabilecek ödemlere karşı koruyucudur. Bunun dışında göz altı şişliğine ve morluğuna karşı kullanılan ürünler bağ dokusunu sıkılaştıran bitkisel formüller içermektedir.
Etiketler:
göz altı morluğu,
göz altı şişliği,
göz altı torbaları,
göz altında şişlik
22 Aralık 2011 Perşembe
Varikosel Nüks Eder Mi?
Sponsorlu Bağlantılar:
Varikosel nüks etmemektedir. Hastaya uygulanan cerrahi girişim yeterli oranda olmadığında bazı kişiler tarafından "ameliyat başarılı geçti fakat hastalık nüks etti" gibi ve benzeri ifadeler kullanılmaktadır. Varikoselin tedavisi mikrocerrahi yöntemle yapılmalıdır. Diğer yöntemlerle yapılan girişimler neticesinde varikoselin devam ediyorsa mikrocerrahi yöntemle düzeltme ameliyatı yapılabilir. Diğer ameliyat yöntemlerinde uygulanan tekniklerden dolayı girişim yetersiz olacağından tedavi de gerçekleşmeyecektir. Bunun sonucunda da hastalarda nüks etme oranı %40'lara kadar çıkmaktadır.
Müdahalenin yetersizliği dışında, yetersiz girişimde hasta ameliyat sonrası komplikasyonlara da mikro cerrahiye oranla çok daha fazla maruz kalabilmektedir. Mikro cerrahi de komplikasyon oranları çok düşüktür. Tecrübeli doktorlar tarafından yapılırsa bu oran yok denecek kadar azalır.
Müdahalenin yetersizliği dışında, yetersiz girişimde hasta ameliyat sonrası komplikasyonlara da mikro cerrahiye oranla çok daha fazla maruz kalabilmektedir. Mikro cerrahi de komplikasyon oranları çok düşüktür. Tecrübeli doktorlar tarafından yapılırsa bu oran yok denecek kadar azalır.
21 Aralık 2011 Çarşamba
Evde Normal Doğum İzle
Sponsorlu Bağlantılar:
Evde normal doğumun nasıl gerçekleştiğini gösteren bir video dosyasıdır. 16 yaşından küçüklerin izlemesi için uygun olmayabilir.
Aramalar: evde doğum anı izle, evde doğum nasıl gerçekleşir videosunu izle? evde normal doğum nasıl yapılır?
Aramalar: evde doğum anı izle, evde doğum nasıl gerçekleşir videosunu izle? evde normal doğum nasıl yapılır?
Sperm Nedir? Sperm Hücresinin Yapısı Nasıldır?
Sponsorlu Bağlantılar:
SPERM HÜCRESİ VE SPERM HÜCRESİNİNİN YAPISI
Sperm hücresi, yaklaşık olarak santimetrenin 250'de biri uzunlukta olan ve çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük erkek üreme hücreleridir. Hücre baş, gövde ve kuyruk olmak üzere üç bölüme ayrılmaktadır.
Spermin baş kısmı, sperm hücresinin kadın yumurta hücresi içerisine girme görevini yerine getirir. Bunu sağlamak için sperm hücresinin baş kısmında yumurta hücresinin dış katmanını eritip delmeye yarayan maddeler bulunmaktadır.
Gövde kısmında, sperm hücresinin 23 kromozomdan oluşan genetik materyali bulunur. Ayrıca burada sperm hücresinin canlı kalması ve hareketi için ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayan maddeler depolanır.
Sperm hücresinin kuyruk kısmı hücrenin hareket etmesine yardım eder. Kuyruğunu adeta kırbaç gibi savurarak mikro boyutlarda bir yılan gibi ilerleyen sperm hücresi bu şekilde yumurta hücresini arar.
Spermin baş kısmı, sperm hücresinin kadın yumurta hücresi içerisine girme görevini yerine getirir. Bunu sağlamak için sperm hücresinin baş kısmında yumurta hücresinin dış katmanını eritip delmeye yarayan maddeler bulunmaktadır.
Gövde kısmında, sperm hücresinin 23 kromozomdan oluşan genetik materyali bulunur. Ayrıca burada sperm hücresinin canlı kalması ve hareketi için ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayan maddeler depolanır.
Sperm hücresinin kuyruk kısmı hücrenin hareket etmesine yardım eder. Kuyruğunu adeta kırbaç gibi savurarak mikro boyutlarda bir yılan gibi ilerleyen sperm hücresi bu şekilde yumurta hücresini arar.
Testisin Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Testisin Yapısı ve Testisin Görevleri Nelerdir?
Testisler torbanın içerisinde sağda ve solda bulunan iki adet testis, sperm hücrelerini üreten ve testosteron dediğimiz erkeklik hormonunun salgılayan vücudumuzun parçalarıdır.
Testisler büyüklükleri kişiden kişiye değişen yapılardır. Ortalama her biri 20-30 gram ağırlığındadır. Uzunluğu 4-5 cm ve kalınlığı 2-2,5 cm kadardır.
Testislerin büyüklükleri hemen hemen aynıdır fakat sol testis sağ taraftakine göre biraz daha aşağıda bulunur. İki testisinde içerisinde küçük ve oldukça kıvrımlı olan sperm kanalcıkları bulunmaktadır. Bu kanalcıklar beyinde bulunan hipofiz bezinin salgıladığı FSH hormonunun verdiği komutla sperm hücreleri üretme görevini yerine getirirler.
Yine testislerde hipofiz bezinden salgılanan LH adını verdiğimiz hormonun etkisiyle testosteron hormonu üretilir. Ergenlik çağına girene kadar düşük miktarlarda salgılanan testosteron hormonu ergenliğe girilmekle beraber daha hızlı salgılanır ve erkek çocukta sesin kalınlaşmasına, sakalların ve bıyıkların çıkmasına, vücudundaki kaslarının gelişmesine, vücutta erkeğe has kıllanmanın ortaya çıkmasına ve buna benzer erkeğe has niteliklerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Spermlerde, ergenliğin başlamasıyla kısa süre içerisinde üretilmeye başlar. Erişkinliğe ulaşmış bir erkekte de testosteron erkek cinsiyete has özelliklerin devamını ve devamlı olarak sperm üretimini sağlamaktadır.
Testisler torbanın içerisinde sağda ve solda bulunan iki adet testis, sperm hücrelerini üreten ve testosteron dediğimiz erkeklik hormonunun salgılayan vücudumuzun parçalarıdır.
Testisler büyüklükleri kişiden kişiye değişen yapılardır. Ortalama her biri 20-30 gram ağırlığındadır. Uzunluğu 4-5 cm ve kalınlığı 2-2,5 cm kadardır.
Testislerin büyüklükleri hemen hemen aynıdır fakat sol testis sağ taraftakine göre biraz daha aşağıda bulunur. İki testisinde içerisinde küçük ve oldukça kıvrımlı olan sperm kanalcıkları bulunmaktadır. Bu kanalcıklar beyinde bulunan hipofiz bezinin salgıladığı FSH hormonunun verdiği komutla sperm hücreleri üretme görevini yerine getirirler.
Yine testislerde hipofiz bezinden salgılanan LH adını verdiğimiz hormonun etkisiyle testosteron hormonu üretilir. Ergenlik çağına girene kadar düşük miktarlarda salgılanan testosteron hormonu ergenliğe girilmekle beraber daha hızlı salgılanır ve erkek çocukta sesin kalınlaşmasına, sakalların ve bıyıkların çıkmasına, vücudundaki kaslarının gelişmesine, vücutta erkeğe has kıllanmanın ortaya çıkmasına ve buna benzer erkeğe has niteliklerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Spermlerde, ergenliğin başlamasıyla kısa süre içerisinde üretilmeye başlar. Erişkinliğe ulaşmış bir erkekte de testosteron erkek cinsiyete has özelliklerin devamını ve devamlı olarak sperm üretimini sağlamaktadır.
Omfalosel Nedir? Omfaloselin Tedavisi
Sponsorlu Bağlantılar:
Omfalosel Nedir?
Yenidoğan bebeğin göbek kordonunun bulunduğu vücut bölgesinde, geniş bir açıklık, fıtıklaşma veya kese biçiminde görülebilen karın duvarı hasarıdır. Karın duvarı gelişmemesinden kaynaklıdır. Omfalosel vakalarında barsaklar, bazende karaciğerin bir kısmı vücut dışına çıkmaktadır. Küçük çaplı karın duvarı defektleri de görülür. Bunlar "göbek kordonu fıtığı" olarak değerlendirilmektedir.
Omfalosele Nasıl Tanı Konur?
Bebek doğmadan önce anne karnında ultrason cihazıyla tespit edilebilmektedir. Doğumdan sonra ise sağlam keseli omfalosel veya yırtılmış keseden vücut dışına doğru çıkmış karın içi organların görülmesiyle tanı konulabilir.
Omfalosel Nasıl Tedavi Edilir?
Omfaloselin tedavisi cerrahidir. Dışarıya çıkan karın içi organları içeriye konularak, karın duvarında açıklık olan bölge primer olarak kapatılmaktadır. Omfalosele eşlik eden başka anomaliler varsa bunlar tedaviyi imkansız hale getirebilir veya ameliyatın riskini arttırırlar. Büyük hasarlı hastalarda, karın içi basıncını arttırmamak için yapay ya da doku uyumu olan yamalar kullanılabilmektedir. Omfalosel vakalarında ortalama 2 hastadan biri yaşayabilmektedir.
Omfalosel Hakkında Bilinmesi Gereken Diğer Konular
Omfalosel sakatlık değil tedavi edilebilir doğumsal bir bozukluktur. Tek sorun karın duvarı defekti ise ameliyattan sonra bebek normal hayatına devam eder. Anne ve babanın doktor tarafından bebeğin gelişimiyle ilgili iyi bilgilendirilmesi gerekir.
Omfalosele Nasıl Tanı Konur?
Bebek doğmadan önce anne karnında ultrason cihazıyla tespit edilebilmektedir. Doğumdan sonra ise sağlam keseli omfalosel veya yırtılmış keseden vücut dışına doğru çıkmış karın içi organların görülmesiyle tanı konulabilir.
Omfalosel Nasıl Tedavi Edilir?
Omfaloselin tedavisi cerrahidir. Dışarıya çıkan karın içi organları içeriye konularak, karın duvarında açıklık olan bölge primer olarak kapatılmaktadır. Omfalosele eşlik eden başka anomaliler varsa bunlar tedaviyi imkansız hale getirebilir veya ameliyatın riskini arttırırlar. Büyük hasarlı hastalarda, karın içi basıncını arttırmamak için yapay ya da doku uyumu olan yamalar kullanılabilmektedir. Omfalosel vakalarında ortalama 2 hastadan biri yaşayabilmektedir.
Omfalosel Hakkında Bilinmesi Gereken Diğer Konular
Omfalosel sakatlık değil tedavi edilebilir doğumsal bir bozukluktur. Tek sorun karın duvarı defekti ise ameliyattan sonra bebek normal hayatına devam eder. Anne ve babanın doktor tarafından bebeğin gelişimiyle ilgili iyi bilgilendirilmesi gerekir.
20 Aralık 2011 Salı
Reflü Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Gastroözofageal reflü nedir?
Mide içeriğinin geriye yani yemek borusuna doğru kaçması durumu tıpta "gastroözeofageal reflü" isimlendirilir. Halk arasında biz kısaca buna reflü diyoruz. Midenin asitli içeriği yemek borusuna gittiğinde buraya zarar verebilir. Midenin asitli sıvısı soluk borusuna geçerse akciğer problemlerine neden olabilir.
Reflünün belirtileri nelerdir?
Reflü, çocuklarda öksürüğe neden olabilir. Bunun dışında çocukta sürekli olarak solunum yolu enfeksiyonu görülebilir. Kilo alamama, kilo kaybı ve gelişme geriliği görülebilir. Reflünün ilerlemiş olduğu vakalarda kusma, yutmada zorluk, ağır solunum yolu problemleri görülebilmektedir.
Gastroözofageal reflünün tanısı nasıl konulur?
Doktor tanı koymak için ilk olarak yemek borusu-mide pasajı kontrastlı grafisi tetkiği isteyecektir. Şüpheli vaka durumlarında 24 saatlik pH-metri ile özofagusa asit geçişi olup olmadığı tespit edilebilir.
Gastroözofageal reflünün tedavisi nedir?
Şiddetli olmayan hafif vakalarda ve süt çocuklarında konservatif tedavi (cerrahi dışı tedaviler) tercih edilebilir. Eğer vaka ağır ise ya da vaka nörolojik problemi olan bir çocuksa cerrahi tedavi (ameliyat) uygulanmalıdır. Cerrahi girişim laparoskopik ya da açık cerrahi yöntemlerinden biri ile hastanın durumu göz önüne alınarak yapılır.
Mide içeriğinin geriye yani yemek borusuna doğru kaçması durumu tıpta "gastroözeofageal reflü" isimlendirilir. Halk arasında biz kısaca buna reflü diyoruz. Midenin asitli içeriği yemek borusuna gittiğinde buraya zarar verebilir. Midenin asitli sıvısı soluk borusuna geçerse akciğer problemlerine neden olabilir.
Reflünün belirtileri nelerdir?
Reflü, çocuklarda öksürüğe neden olabilir. Bunun dışında çocukta sürekli olarak solunum yolu enfeksiyonu görülebilir. Kilo alamama, kilo kaybı ve gelişme geriliği görülebilir. Reflünün ilerlemiş olduğu vakalarda kusma, yutmada zorluk, ağır solunum yolu problemleri görülebilmektedir.
Gastroözofageal reflünün tanısı nasıl konulur?
Doktor tanı koymak için ilk olarak yemek borusu-mide pasajı kontrastlı grafisi tetkiği isteyecektir. Şüpheli vaka durumlarında 24 saatlik pH-metri ile özofagusa asit geçişi olup olmadığı tespit edilebilir.
Gastroözofageal reflünün tedavisi nedir?
Şiddetli olmayan hafif vakalarda ve süt çocuklarında konservatif tedavi (cerrahi dışı tedaviler) tercih edilebilir. Eğer vaka ağır ise ya da vaka nörolojik problemi olan bir çocuksa cerrahi tedavi (ameliyat) uygulanmalıdır. Cerrahi girişim laparoskopik ya da açık cerrahi yöntemlerinden biri ile hastanın durumu göz önüne alınarak yapılır.
Etiketler:
gastroözofageal reflü,
konservatif,
reflü,
reflünün belirtisi,
reflünün tedavisi
Apandisit Nedir? Ağrısı Nasıl Anlaşılır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Apandisit Nedir?
Apandisit, ince ve kalın barsakların birleşim yerinde bulunan apandiksin (kör barsak) iltihabına denir.
Apandisit neden olur, Apandistin Belirtileri Nelerdir?
Apandisit, kör barsak içerisine sert gıda artıklarının girmesi, bunların boşaltımının zorlaşması ve buna ek olarak iltihabın da eklenmesiyle doku bütünlüğünün bozulması durumunda ortaya çıkar. Dokunun bütünlüğünün bozulması sonucunda perforasyon (delinme/patlama) oluşabilir. Apandistin belirtileri içerisinde karın ağrısı, iştahsızlık, bulantı-kusma ve ateş vardır.
Apandisit tedavisi nedir?
Apandisitin tedavisi cerrahidir yani ameliyat gerektirir. Apandisit tanısı konulan hasta sonrasında derhal operasyona hazırlanmalıdır. İltihaplanmış ve doku bütünlüğü bozulmuş apandiks her an delinebilir ve delinmeden önce alınması gerekebilir. Hastanın durumuna göre doktor operasyonu, laparoskopik (kapalı ameliyat yöntemi) ya da açık cerrahi ile gerçekleştirmektedir.
Apandisit, ince ve kalın barsakların birleşim yerinde bulunan apandiksin (kör barsak) iltihabına denir.
Apandisit neden olur, Apandistin Belirtileri Nelerdir?
Apandisit, kör barsak içerisine sert gıda artıklarının girmesi, bunların boşaltımının zorlaşması ve buna ek olarak iltihabın da eklenmesiyle doku bütünlüğünün bozulması durumunda ortaya çıkar. Dokunun bütünlüğünün bozulması sonucunda perforasyon (delinme/patlama) oluşabilir. Apandistin belirtileri içerisinde karın ağrısı, iştahsızlık, bulantı-kusma ve ateş vardır.
Apandisit tedavisi nedir?
Apandisitin tedavisi cerrahidir yani ameliyat gerektirir. Apandisit tanısı konulan hasta sonrasında derhal operasyona hazırlanmalıdır. İltihaplanmış ve doku bütünlüğü bozulmuş apandiks her an delinebilir ve delinmeden önce alınması gerekebilir. Hastanın durumuna göre doktor operasyonu, laparoskopik (kapalı ameliyat yöntemi) ya da açık cerrahi ile gerçekleştirmektedir.
Sindirim Sistemi ve Görevleri Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Sindirim sistemi gastrointestinal kanal, ağız, tükrük bezleri, farenks, özofagus, safrakesesi, karaciğer, pankreas, rektum ve anüsten oluşmaktadır. Bu sistemin görevi yiyecekleri sindirmek ve vücut hücrelerini bu sindirimden elde edilen enerjiyle dolaşım sistemiyle birlikte beslemektir.
Sindirim, yiyeceğin ağza alınmasıyla başlar ve gerekli bileşiklerin alınarak, tüm hücreleri beslemek için dolaşım sistemiyle taşınmasına kadar devam eder. Basit gibi görünse de çok karmaşık bir süreçtir.
Sindirim, yiyeceğin ağza alınmasıyla başlar ve gerekli bileşiklerin alınarak, tüm hücreleri beslemek için dolaşım sistemiyle taşınmasına kadar devam eder. Basit gibi görünse de çok karmaşık bir süreçtir.
Dolaşım Sistemi Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Dolaşım sistemi, insan vücudunu çalıştıran "makinedir" diyebiliriz. Görevi beyine ve vücuttaki tüm dokularına oksijen ve besin maddelerini taşımaktır. Atıkları ve karbondioksiti ise alır. Kapalı bir devre gibi çalışmaktadır. Sürekli olarak kan kalpte sol ventrikülden aorta pompalanır ve buradan arterlere, arteriollere, kapillere, venüllere, venlere ve tekrar kalbe ulaşır.
19 Aralık 2011 Pazartesi
Skrotumun (Torba) Görevi Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Torba (skrotum): Skrotum içinde sağlı sollu iki testis bulunur. Sperm kanallarının bir kısmını ve çok sayıda damar yapısı içeren bir yapıya sahiptir. Skrotumun sperm işlevlerini koruma yönünden çok önemli bir özelliği bulunur.
Sperm hücreleri ısı değişikliklerine karşı hassastır ve ısı değişikliklerinden olumsuz yönde etkilenirler. Spermlerin işlevlerini en iyi biçimde yerine getirebilmeleri için vücut ısısından yaklaşık olarak 2 derece daha düşük bir ortamda olmaları gerekmektedir. Bu yüzden torba vücut dışında bulunur.
Sperm hücreleri ısı değişikliklerine karşı hassastır ve ısı değişikliklerinden olumsuz yönde etkilenirler. Spermlerin işlevlerini en iyi biçimde yerine getirebilmeleri için vücut ısısından yaklaşık olarak 2 derece daha düşük bir ortamda olmaları gerekmektedir. Bu yüzden torba vücut dışında bulunur.
Penisin Uzun Olması Şart Mıdır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Penis uzunluğu, erkekten erkeğe değişkenlik gösterebilir ve penisin cinsel fonksiyonu ile boyutları arasında henüz bir ilişki olduğu ispatlanamamıştır. Ortalamadan küçük penis boyutları da cinsel açıdan kadını son derece tatmin edebilir. Aksine ortalama boylardan çok büyük olması kadına sıkıntı verebilir ve cinsel birleşmenin tam gerçekleşmesine mani olabilir.
Penis Nasıl Bir Organdır ve Nasıl Uzar?
Sponsorlu Bağlantılar:
Penis, ergenliği atlatmış yetişkin bir erkekte ortalama olarak 5-9 santimetre uzunluğunda ve 3-5 santimetre çapında silindir biçimli bir üreme organıdır. Penis, cinsel uyaranlara bağlı olarak sertleşir ve sertleştiğinde de boyu hemen hemen iki katı uzar ve çapı da iki kat kadar artar.
Penisin Boyu Nasıl Uzar? Penis Nasıl Büyür? Penisin boyunun uzamasını sağlayan mekanizma penisin iç yapısında bulunan boşluk ve gözeneklerdir. Normalde bu gözeneklerin içi boştur bu yüzden boyu küçüktür. Cinsel açıdan beyin uyarıldığında penise kan pompalanır ve penisteki bu gözeneklerin içi kan ile dolar. Böylece penisin boyu uzar. Sonrasında ise uyaran biterse penisten kan çekilir ve kısa süre içerisinde eski boyutlarına geri döner.
Penis gövde ve baş olmak üzere iki kısımdan oluşur. Baş kısmında sünnet derisi bulunur ve erkek sünnet olursa bu baş kısmı açığa çıkar. Sünnet olmayan erkeklerde sünnet derisinin içinde kalan baş kısmı, penisin sertleştiğinde derinin çekilmesi ile beraber ortaya çıkar Daha sonra penis eski boyutlarına indiğinde tekrar üzeri bu deri tarafından örtülmektedir. Penisin başı sünnet olmamış erkeklerde elle sıyrılarak da görülebilmektedir.
Penisin başı erkeğin vücudundaki en hassas bölgelerinden birisidir. İçerdiği çok sayıda sinir uçlarının etkisiyle erkek orgazmında en önemli rol bu organındır. Penisin ortasında uretra denilen idrar kanalı bulunur. Mesaneyle (idrar kesesi) bağlantılı olan bu boru, penis başının ucunda bulunan uretra ağzına açılır ve uretra hem meninin hem de idrarın dışarıya atılması görevini yerine getirir.
Penisin Boyu Nasıl Uzar? Penis Nasıl Büyür? Penisin boyunun uzamasını sağlayan mekanizma penisin iç yapısında bulunan boşluk ve gözeneklerdir. Normalde bu gözeneklerin içi boştur bu yüzden boyu küçüktür. Cinsel açıdan beyin uyarıldığında penise kan pompalanır ve penisteki bu gözeneklerin içi kan ile dolar. Böylece penisin boyu uzar. Sonrasında ise uyaran biterse penisten kan çekilir ve kısa süre içerisinde eski boyutlarına geri döner.
Penis gövde ve baş olmak üzere iki kısımdan oluşur. Baş kısmında sünnet derisi bulunur ve erkek sünnet olursa bu baş kısmı açığa çıkar. Sünnet olmayan erkeklerde sünnet derisinin içinde kalan baş kısmı, penisin sertleştiğinde derinin çekilmesi ile beraber ortaya çıkar Daha sonra penis eski boyutlarına indiğinde tekrar üzeri bu deri tarafından örtülmektedir. Penisin başı sünnet olmamış erkeklerde elle sıyrılarak da görülebilmektedir.
Penisin başı erkeğin vücudundaki en hassas bölgelerinden birisidir. İçerdiği çok sayıda sinir uçlarının etkisiyle erkek orgazmında en önemli rol bu organındır. Penisin ortasında uretra denilen idrar kanalı bulunur. Mesaneyle (idrar kesesi) bağlantılı olan bu boru, penis başının ucunda bulunan uretra ağzına açılır ve uretra hem meninin hem de idrarın dışarıya atılması görevini yerine getirir.
Sağılan Anne Sütü Nasıl Saklanmalıdır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Anne sütü, odanın güneş görmeyen serin bir yerinde 6-8 saat, buzdolabının iç raflarında 24 saat (1 gün) , buzdolabının buzluk kısmında 4 hafta (1 ay) ve derin dondurucuda 3-4 ay kadar bozulmadan bekleyebilir. Annenin sağdığı sütü saklamak için steril süt saklama poşetleri kullanılmalıdır. Sağılan sütler 24 saat içinde kullanılacaksa dondurmaya gerek kalmaz. Her zaman kullanmaya ilk olarak en eski tarihli sütten başlanmalıdır. Çözülmüş süt kullanılana dek buzdolabında saklanmalı ve 24 saat içerisinde kullanılması gereklidir.
Meme Apsesi (Meme İltihabı) Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Meme apsesi, genelde iyi tedavi edilmemiş mastite bağlı olarak gelişmektedir. Acilen tedaviye ihtiyaç duyan ağrılı bir rahatsızlıktır. Antibiyotiklerle tedavisine ilaveten uygun zamanda cerrahi drenaj (boşaltma) yapılması gerekir.
Kolostrum Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Anne sütünün doğumdan sonra ilk beş gün boyunca salgılandığı haline kolostrum denir. Kolostrum içerdeği beta karotenden dolayı sarımsı renkte olur. Yağ ve karbonhidrat içeriği azdır. Protein, magnezyum, potasyum, kalsiyum içeriği bakımından zengindir.
Antikorlar bakımından zengin, koruyucu yapısı fazladır. Yüksek dozda K vitamini ihtiva eder. Yenidoğanın hemorajik hastalığından korur.
Kolostrumun antikordan zengin oluşu yenidoğanı enfeksiyondan ve allerjiden korumaya yardımcı olur. Akyuvardan zengin oluşu yine enfeksiyondan korur. Barsakları temizleyici etkisi ile mekonyumu temizler, sarılığı önlemeye karşı önemli rol üstlenir. Büyüme faktörleri, barsağın olgunlaşmasına yardımcı olarak, allerjiyi ve intoleransı önlemektedir.A vitamini bakımından zengin olduğu için enfeksiyonlara karşı koruyucudur ve ayrıca yenidoğandaki göz rahatsızlıklarından korur.
Aramalar: kolostrum nedir? sarı renkli süt neden olur? doğumun ilk günlerinde anne sütü neden sarıdır?
Kolostrumun antikordan zengin oluşu yenidoğanı enfeksiyondan ve allerjiden korumaya yardımcı olur. Akyuvardan zengin oluşu yine enfeksiyondan korur. Barsakları temizleyici etkisi ile mekonyumu temizler, sarılığı önlemeye karşı önemli rol üstlenir. Büyüme faktörleri, barsağın olgunlaşmasına yardımcı olarak, allerjiyi ve intoleransı önlemektedir.A vitamini bakımından zengin olduğu için enfeksiyonlara karşı koruyucudur ve ayrıca yenidoğandaki göz rahatsızlıklarından korur.
Aramalar: kolostrum nedir? sarı renkli süt neden olur? doğumun ilk günlerinde anne sütü neden sarıdır?
18 Aralık 2011 Pazar
Mastit Nedir? Nedeni ve Tedavisi Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Mastit, süt kanalı tıkanıklığında ya da göğüslerde süt birikmesi sonucu oluşur. Sebebi çevre dokuya basınç nedeniyle sızan süt olabilir. Memede lokal(bölgesel) sertlik, kızarıklık, şiddetli ağrı, sürekli ateş ve annede halsizlik durumları görülebilmektedir.
Mastit çift taraflı görülebilir.
Mastitin nedenleri sayacak olursak bunlar; anneyi yetersiz emme, emme sıklığı ve süresindeki azalmalar, bebeğin ağzının memeye iyi yerleşmemesi sonucu bebeğin etkili ememesi, memede travma ya da doku zedelenmesi ve meme ucu çatlakları olarak sıralanabilir.
Mastit sorunu ile karşılaşmamak için bebeğin ağzının memeye iyi yerleşmesinin sağlanması, sık emzirme, ılık pansuman, tıkalı bölgeden meme ucuna doğru hafifçe masaj yapmak gibi yöntemler kullanılarak süt akışının sağlanması gerekir. 24 saat sonra belirtilerin artarak devam etmesi, iyileşememe ya da çatlak olması durumlarında ise analjezik ve uygun antibiyotikler kullanılmalı ve ilave olarak anne dinlendirilmelidir.
Mastitin nedenleri sayacak olursak bunlar; anneyi yetersiz emme, emme sıklığı ve süresindeki azalmalar, bebeğin ağzının memeye iyi yerleşmemesi sonucu bebeğin etkili ememesi, memede travma ya da doku zedelenmesi ve meme ucu çatlakları olarak sıralanabilir.
Mastit sorunu ile karşılaşmamak için bebeğin ağzının memeye iyi yerleşmesinin sağlanması, sık emzirme, ılık pansuman, tıkalı bölgeden meme ucuna doğru hafifçe masaj yapmak gibi yöntemler kullanılarak süt akışının sağlanması gerekir. 24 saat sonra belirtilerin artarak devam etmesi, iyileşememe ya da çatlak olması durumlarında ise analjezik ve uygun antibiyotikler kullanılmalı ve ilave olarak anne dinlendirilmelidir.
Annede Süt Kanallarında Tıkanıklık
Sponsorlu Bağlantılar:
Memeye dokununca hassas bir yumru ve yumrunun üzerindeki deride kızarıklık görülebilir. Böyle durumlarda annenin genel durumu iyi olur ve ateşi çıkmaz. Bu sorun süt kanallarının tam olarak boşalamaması, annenin sütün rahat dolaşımına engel olacak kadar dar sütyen giymesi ya da süt akışını bozacak ve memeye basınç yapar şekilde yüzükoyun uyuması sonucunda oluşabilir. Bunun dışında kanal tıkanıklığı bebeğe ek besin başlanması ve hatalı emzirme tekniği sonucunda da oluşabilir.
Böyle bir durum olduğunda emzirmeye şişliğin bulunduğu taraftan başlanmalı dır. Emzirme esnasında koltuk altından meme başına doğru masaj yapmak gereklidir. Emzirmelerden sonra göğüs iyice boşaltılmalıdır. Her emzirme periyodunda farklı pozisyonlar kullanılarak emzirilmelidir. Şiş olan bölgeye sıcak kompresler uygulanmalıdır. Süt sağma aleti kullanılarak göğüsler iyice boşaltılmalı dır. Annenin dinlenmesini sağlamak gerekir.
Böyle bir durum olduğunda emzirmeye şişliğin bulunduğu taraftan başlanmalı dır. Emzirme esnasında koltuk altından meme başına doğru masaj yapmak gereklidir. Emzirmelerden sonra göğüs iyice boşaltılmalıdır. Her emzirme periyodunda farklı pozisyonlar kullanılarak emzirilmelidir. Şiş olan bölgeye sıcak kompresler uygulanmalıdır. Süt sağma aleti kullanılarak göğüsler iyice boşaltılmalı dır. Annenin dinlenmesini sağlamak gerekir.
Meme Başı Çatlağı ve Tedavisi
Sponsorlu Bağlantılar:
Bebek memenin areolasını tam kavrayamayarak sadece meme başından emmeye kalkarsa meme başı zedelenir ve meme başında ağrı görülür ve zaman içerisinde bu duruma karşı önlem alınmaz ise meme başı çatlağı oluşur.
Bebek daha çok doğumdan hemen sonra emzirilmezse ya da doğum sonrası ilk dört hafta içerisinde bebeğe yalancı meme veya biberon verilirse bebekte memeyi yanlış şekilde emme ortaya çıkabilir. Ayrıca meme başının temizlik maddeleri kullanılarak silinmesi veya meme bakımında yanlış kremlerin kullanılması sonucu da meme başı çatlakları oluşmaktadır. Meme başı çatlağı, meme başında farklı noktalarda oluşabilir. Meme başı çatlağı tedavisi için katkısız, doğal lanolin içeren kremler kullanılmalıdır. Herhangi bir katkı maddesi olmaması nedeniyle temizleme ve silmeye gereksinim olmadan bebek rahat bir şekilde emzirilebilir.
Aramalar: Meme başındaki çatlak nasıl geçer? meme ucu çatlağı nasıl tedavi edilir?
Bebek daha çok doğumdan hemen sonra emzirilmezse ya da doğum sonrası ilk dört hafta içerisinde bebeğe yalancı meme veya biberon verilirse bebekte memeyi yanlış şekilde emme ortaya çıkabilir. Ayrıca meme başının temizlik maddeleri kullanılarak silinmesi veya meme bakımında yanlış kremlerin kullanılması sonucu da meme başı çatlakları oluşmaktadır. Meme başı çatlağı, meme başında farklı noktalarda oluşabilir. Meme başı çatlağı tedavisi için katkısız, doğal lanolin içeren kremler kullanılmalıdır. Herhangi bir katkı maddesi olmaması nedeniyle temizleme ve silmeye gereksinim olmadan bebek rahat bir şekilde emzirilebilir.
Aramalar: Meme başındaki çatlak nasıl geçer? meme ucu çatlağı nasıl tedavi edilir?
Etiketler:
meme başı çatlağı,
meme ucu çatlakları,
meme yarası,
memede çatlak
17 Aralık 2011 Cumartesi
Varikosel Cinselliği Etkiler mi?
Sponsorlu Bağlantılar:
Varikosel, skrotumda(torba, argo- taşak) bulunan sol yumurtada daha fazla görülmektedir. Damarlar genişlediği için normal olmayan bir görüntü ortaya çıkacaktır. Kişi rahatsızlığını fark ettiğinde zaten psikolojik olarak bu durumdan etkileneceği için bu bile cinselliği etkilemeye yetecektir. Aslında varikosel rahatsızlığının kendisi cinsel performansı etkilemez. Çok ilerlemiş varikosel durumlarında yumurtalarda küçülme, yumuşama yapabilir. Bununla birlikte testisin sperm üretimini etkileyebilir. Gençlerde cinsel hayatta herhangi bir sıkıntı yaratmamaktadır.
16 Aralık 2011 Cuma
Varikosel Nasıl Bir Hastalıktır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Varikosel erkeklerde görülen, yumurtalığın kirli kanını taşıyan toplardamarların genişleyerek işlevinde azalma görülmesi ya da işlevini kaybetmesidir. Varikoselde damarların boyları uzar ve kıvrımlı bir hal alırlar. Varikosel dediğimiz hastalık daha bilindik hastalıklardan olan varislere ve hemoroide(basur) benzerler. Bu hastalıklarda kirli kanı taşıyan damarların işlevinde oluşan bozukluklarla ortaya çıkarlar fakat verdikleri zarar yönünden farklılık gösterirler. Varikosel yumurtalığın kirli kanını taşıyan damarlarda görüldüğü için yan etkileri cinsel bölgede oluşacak ve cinselliği etkileyecektir. Varikosel rahatsızlığı durumunda üroloji uzmanına başvurabiliriz. Ürolojinin yan dalı olan androloji ve infertilite de varikosel ile doğrudan ilgilenmektedir.
Yanıkta Ne Yapılır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Yanıkta Yapılması Gerekenler: Yanan bölgeyi soğuk su altına tutunuz. Yanmadan sonra deri tamamen soyulmuşsa soğuk suya tutun ve yanığın üzerine buz koyun. Yanık yerin üstünü temiz, steril bir bezle kapatın. Yanan kişinin sakinleşmesini sağlayın. Yanana bölge üzerindeki elbisesini keserek çıkartın ve derhal yanan kişiyi en yakın sağlık kuruluşuna götürün.
Yanma durumunda yapılmaması gerekenler: Yanıkla birlikte oluşan kabarcıkları patlatmayınız. Yanan kişinin yanık olan bölgelerde ki elbiselerini kesinlikle çekerek çıkarmayın ve ağır yanıklarda ağızdan herhangi bir besin (içecek, yiyecek) vermeyin. Yanana bölge üzerine bir şey sürmeyin ve yanığa tentürdiyot dökerek pansuman yapmayın. Yanığın üzerine kirli bez örtmeyin ve kirli bezle yanığı sarmayın.
Aramalar: yanığa nasıl müdahale edilir? yanıklarda ilk yardım nasıl yapılır? yanığa tentürdiyot sürülür mü? elim yandı ne yapmalıyım? kaynar su dökülünce ne yapmak gerekir?
Yanma durumunda yapılmaması gerekenler: Yanıkla birlikte oluşan kabarcıkları patlatmayınız. Yanan kişinin yanık olan bölgelerde ki elbiselerini kesinlikle çekerek çıkarmayın ve ağır yanıklarda ağızdan herhangi bir besin (içecek, yiyecek) vermeyin. Yanana bölge üzerine bir şey sürmeyin ve yanığa tentürdiyot dökerek pansuman yapmayın. Yanığın üzerine kirli bez örtmeyin ve kirli bezle yanığı sarmayın.
Aramalar: yanığa nasıl müdahale edilir? yanıklarda ilk yardım nasıl yapılır? yanığa tentürdiyot sürülür mü? elim yandı ne yapmalıyım? kaynar su dökülünce ne yapmak gerekir?
Botoks Yaptırmanın Zararı Var Mıdır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Botoksun zararı varmı?
Botoks 15 yıldır estetik amaçlı olarak kullanılan bir uygulamadır. Botoksun kas hastalıklarında kullanımı ise çok daha önceki zamanlarda başlanmıştır. Geçen bunca zaman içinde Botoks’un hiç yan etkisi görülmemiştir. Ünlü Amerikan ilaç araştırma merkezi FDA’nın da onayından geçen Botoks dünyanın her yerinde yaygın olarak kullanılmakta olan bir uygulamadır. Olası yan etkileri aşağıda ki gibidir.
Botoks uygulamasında oluşabilecek riskler; Enjeksiyon yapılan bölgede kızarıklığa neden olabilir. Morluk, şişlik(1-2 gün) nadiren sürmektedir. Geçici baş ağrısına neden olabilir. Ptozise yani göz kapağı düşüklüğüne neden olabilir fakat bu zamanla düzelmektedir. Botoks allerjik değildir ve hassasiyet için herhangi bir teste gerek olmaz.
Aramalar: botoksun sakıncası varmı, botoks yaptırmanın yan etkileri var mıdır? botoxun riski var mı, botoks yaptırmak ne tür problemlere yol açabilir?
Botoks 15 yıldır estetik amaçlı olarak kullanılan bir uygulamadır. Botoksun kas hastalıklarında kullanımı ise çok daha önceki zamanlarda başlanmıştır. Geçen bunca zaman içinde Botoks’un hiç yan etkisi görülmemiştir. Ünlü Amerikan ilaç araştırma merkezi FDA’nın da onayından geçen Botoks dünyanın her yerinde yaygın olarak kullanılmakta olan bir uygulamadır. Olası yan etkileri aşağıda ki gibidir.
Botoks uygulamasında oluşabilecek riskler; Enjeksiyon yapılan bölgede kızarıklığa neden olabilir. Morluk, şişlik(1-2 gün) nadiren sürmektedir. Geçici baş ağrısına neden olabilir. Ptozise yani göz kapağı düşüklüğüne neden olabilir fakat bu zamanla düzelmektedir. Botoks allerjik değildir ve hassasiyet için herhangi bir teste gerek olmaz.
Aramalar: botoksun sakıncası varmı, botoks yaptırmanın yan etkileri var mıdır? botoxun riski var mı, botoks yaptırmak ne tür problemlere yol açabilir?
13 Aralık 2011 Salı
Varikosel Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Varikosel erkeklerde görülen ve nedeni tam olarak bilinmeyen bir rahatsızlıktır. Testis içerisinde yer alan yumurtaların (özellikle sol yumurtanın) damarlarında görülen bir genişleme problemidir. Bir tür varistir ve erkeklerin %20'ye yakınında görülür. Varikoselin başlayışı genelde ergenlik dönemine rastlar ve ilerleyen zamanla birlikte belirginleşir. Erken dönemde başlayan varikosel yumurtanın gelişimine engel teşkil eder. İleri yaş dönemlerinde varikosel oluşumunda yumurta küçülebilir,yumuşayabilir ve sarkabilir. Burada ki damarlar süngerimsi bir dokuda damar yumağı oluşturmaktadır.
Varikosel esasında bir sağlık problemi değildir ve nadiren ağrı yapar. Kısırlığa neden olup olmayacağına bazı testler ile bakılır. Varikoseli ilerlemiş kişiler bunu gördüğünde genelde önce aileleriyle bu rahatsızlıklarını paylaşırlar ve daha sonra doktorun kapısını çalarlar. İleri yaşlarda ki varikosel vakalarının bir kısmı da ağrı duyarak doktora başvururlar. Varikosel genelde çocuk sahibi olamama şikayetiyle doktora başvuran kişilerde görülür. Sperm sayılarında ki düşüklüğün nedenidir. Sperm üretimini %50'lere kadar düşürebilir. Orta yaşlarda evlenen kişilerde bu problem, ilk çocuğun olmayışıyla birlikte doktor kontrolünde ortaya çıkmaktadır. Bunun dışında 2. çocuğuna veya daha fazla çocuk sayısına ulaşamayan çiftlerin doktora başvurması sonucunda da varikosel vakalarına rastlanmaktadır. Kısırlık tedavisi için başvuran kişilerde kısırlık sorunu varikoselden kaynaklı ise varikosel ameliyatı yapılarak kısırlık için başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Varikosel esasında bir sağlık problemi değildir ve nadiren ağrı yapar. Kısırlığa neden olup olmayacağına bazı testler ile bakılır. Varikoseli ilerlemiş kişiler bunu gördüğünde genelde önce aileleriyle bu rahatsızlıklarını paylaşırlar ve daha sonra doktorun kapısını çalarlar. İleri yaşlarda ki varikosel vakalarının bir kısmı da ağrı duyarak doktora başvururlar. Varikosel genelde çocuk sahibi olamama şikayetiyle doktora başvuran kişilerde görülür. Sperm sayılarında ki düşüklüğün nedenidir. Sperm üretimini %50'lere kadar düşürebilir. Orta yaşlarda evlenen kişilerde bu problem, ilk çocuğun olmayışıyla birlikte doktor kontrolünde ortaya çıkmaktadır. Bunun dışında 2. çocuğuna veya daha fazla çocuk sayısına ulaşamayan çiftlerin doktora başvurması sonucunda da varikosel vakalarına rastlanmaktadır. Kısırlık tedavisi için başvuran kişilerde kısırlık sorunu varikoselden kaynaklı ise varikosel ameliyatı yapılarak kısırlık için başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Varikosel Nasıl Tedavi Edilir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Varikosel tedavisi, 1990'lı yılların başından bu yana mikro cerrahi yöntemiyle yapılmaktadır. Mikro cerrahi tekniği, varikosel ameliyatını eksiksiz olarak yapabilen ve ameliyat sonrası komplikasyonu da en aza indiren bir operasyon tekniğidir. Bu teknikle yapılan ameliyatlarda komplikasyon ve nüksetme ihtimali dünya genelinde bile oldukça düşüktür. Mikro cerrahi dışında bu ameliyat cerrahi olarak yapıldığında nüksettiği söylenir. Burada olan nüks değil varikoselin devam etmesidir. Yani cerrahi bir operasyonda lenf kanalları bağlanırsa testisin çevresinde sıvı toplanabilir, hidrosele neden olabilecektir. Atar damarın zarar görmesi durumuyla da karşılaşılabilir. Böyle bir durumda organ zarar görebilir hatta kaybedilebilir. Bu sebeple varikosel ameliyatı mikro cerrahi tekniği ile ve deneyimli doktorlar tarafından yapılmalıdır. Varikosel ilaçla ya da başka yöntemlerle tedavi edilememektedir. Tüp bebek tedavisi ya da mikro enjeksiyon yöntemi gibi yardımcı üreme teknikleriyle çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerde, erkekte varikosel varsa ilk olarak varikoselin mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Varikosel ameliyatı en fazla 1,5 saat sürmektedir. Ameliyat mikro cerrahi olduğu için ameliyatta bir ameliyat büyüteci kullanılır. Bu sayede damarlara daha doğru müdahaleler mümkündür. Hasta bir gece müşahade altında tutularak ertesi gün taburcu edilebilir. Bazı varikosel vakalarında hastalığın operasyondan sonra da devam ettiği ve sperm sayısında bir artış olmadığı görülür. Oysa ki başarılı geçen bir varikosel ameliyatından sonra sperm sayısında bir artış mutlaka olur.
Bazı doktorlar başarısız geçen operasyondan sonra bu olayı hastaya varikoselinin nüksettiğini söyleyerek yanlış bir izah yoluna gider ve hastayı yanıltırlar. Varikosel ameliyatı başarılı geçmişse varikosel nüksetmez. Başarısız geçen ameliyatın nedeni mikro cerrahi yönteminin doğru şekilde uygulanamamasından olabileceği gibi eski cerrahi yöntemlerin kullanılması da olabilir. Bu tip başarısız uygulamalarla devam eden varikoseller daha sonra deneyimli uzman doktorlar tarafından yapılacak onarıcı 2. bir ameliyat ile ortadan kaldırılabilirler.
Bazı doktorlar başarısız geçen operasyondan sonra bu olayı hastaya varikoselinin nüksettiğini söyleyerek yanlış bir izah yoluna gider ve hastayı yanıltırlar. Varikosel ameliyatı başarılı geçmişse varikosel nüksetmez. Başarısız geçen ameliyatın nedeni mikro cerrahi yönteminin doğru şekilde uygulanamamasından olabileceği gibi eski cerrahi yöntemlerin kullanılması da olabilir. Bu tip başarısız uygulamalarla devam eden varikoseller daha sonra deneyimli uzman doktorlar tarafından yapılacak onarıcı 2. bir ameliyat ile ortadan kaldırılabilirler.
12 Aralık 2011 Pazartesi
Sünnet Yaptırmanın Faydası Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Sünnet, yani penisin başında bulunan derinin alınması dünyada ki en eski adetlerdendir. Bilhassa da müslüman nüfusa sahip ülkelerde uygulanan sünnet, sağlık için faydalı bir uygulamadır. Bunun nedeni, sünnetsiz kişiler düzenli yıkanmadıklarında, penisin baş derisinin altında "smegma" diye adlandırılan bir salgı birikebilmektedir. Sünnetin faydasının olduğu başka bir durumda, sünnetli kişilerde penis kanserine ve eşlerinde rahim kanserine sünnetsiz kişilere oranla daha rastlanır. Buna benzer olumlu yönlerinin sonucu olarak sünnet müslüman olan ve olmayan başka ülkelerde de giderek yaygınlaşmaktadır.
Sünnet olan erkeklerin cinsel yönden doyuma daha fazla ulaştıkları inancı ise yanlış bir düşüncedir. Hatta bunun aksi yönde bir görüş, açıkta kalan penis başının bütün gün pantolona sürtünmesi sonucu cinsel duyarlığı azalttığıdır. Bu sebepten erkekler orgazma ulaşmak için aşk yaşarken uzun sürelere gereksinim duyarlar. Yapılan araştırmalar da sünnetli ve sünnetsiz kişiler arasında orgazma ulaşma yönünden bir fark olmadığı açıkça ispatlanmıştır.
Aramalar: çocuğu sünnet etmenin yararı nedir? sünnet ne işe yarar? çocukları neden sünnet ederiz? sünnetli erkek ilişkide daha fazla mı zevk alır?
Sünnet olan erkeklerin cinsel yönden doyuma daha fazla ulaştıkları inancı ise yanlış bir düşüncedir. Hatta bunun aksi yönde bir görüş, açıkta kalan penis başının bütün gün pantolona sürtünmesi sonucu cinsel duyarlığı azalttığıdır. Bu sebepten erkekler orgazma ulaşmak için aşk yaşarken uzun sürelere gereksinim duyarlar. Yapılan araştırmalar da sünnetli ve sünnetsiz kişiler arasında orgazma ulaşma yönünden bir fark olmadığı açıkça ispatlanmıştır.
Aramalar: çocuğu sünnet etmenin yararı nedir? sünnet ne işe yarar? çocukları neden sünnet ederiz? sünnetli erkek ilişkide daha fazla mı zevk alır?
Atriyal Septal Defekt (ASD)
Sponsorlu Bağlantılar:
ASD Nedir?
Kalbin iki atriumu arasında bulunan açıklığa denir. Kan kalbin sol tarafından sağ tarafına geçer. Böyle bir durumda oksijenden zengin kan tekrardan akciğerlere pompalanmaktadır. Akciğerlere giden kan akımı artar bu durumda pulmoner arter basıncı yükselir. Hastalığın ileri safhalarında kalp yetmezliği, kalp ritminde düzensizlikler meydana gelebilir.
ASD Belirtileri Nelerdir?
Çoğunlukla asemptomatiktir. Büyük ASD olgularında üfürüm olur. Aritmi ve sık akciğer enfeksiyonları görülebilir. Çocukluk çağından nadiren belirtiler görülür. Kilo alımı yavaşlar.
ASD Tedavisi Nedir?
Hafif defekt vakaları kendiliğinden kapanmaktadır. Ağır ve orta ASD'lerde ameliyata gerek duyulur. Büyük ASD olgularında ise cerrahi tedavi için 2-4 yaş arası önerilmektedir.
Kalbin iki atriumu arasında bulunan açıklığa denir. Kan kalbin sol tarafından sağ tarafına geçer. Böyle bir durumda oksijenden zengin kan tekrardan akciğerlere pompalanmaktadır. Akciğerlere giden kan akımı artar bu durumda pulmoner arter basıncı yükselir. Hastalığın ileri safhalarında kalp yetmezliği, kalp ritminde düzensizlikler meydana gelebilir.
ASD Belirtileri Nelerdir?
Çoğunlukla asemptomatiktir. Büyük ASD olgularında üfürüm olur. Aritmi ve sık akciğer enfeksiyonları görülebilir. Çocukluk çağından nadiren belirtiler görülür. Kilo alımı yavaşlar.
ASD Tedavisi Nedir?
Hafif defekt vakaları kendiliğinden kapanmaktadır. Ağır ve orta ASD'lerde ameliyata gerek duyulur. Büyük ASD olgularında ise cerrahi tedavi için 2-4 yaş arası önerilmektedir.
Ventriküler Septal Defekt (VSD)
Sponsorlu Bağlantılar:
VSD NEDİR?
Kalbin iki karıncığı (ventrikül) arasında bulunan açıklığa verilen isimdir. Bu rahatsızlık durumunda oksijen bakımından zengin kan, kalbin sol tarafından sağ tarafına geçmektedir. Oksijenden zenginleştirilmiş kan akciğerlere geri pompalanır. Akciğerlere geri giden kan akımı ve pulmoner arter basıncı artmaktadır. Bu durumda kalp daha çok çalışmak zorunda kalır ve kalp büyümesi meydana gelir.
VSD BELİRTİLERİ
VSD varlığında üfürüm görülür. Büyüme ve gelişme geriliği olabilir. Sık akciğer enfeksiyonları oluşur. Solunum sıkıntısı, inleme ve kalp yetmezliği durumları oluşabilir. Pulmoner hipertansiyon görülür.
VSD TEDAVİSİ
Tedavisi cerrahidir. Kendiliğinden kapanma olasılığı nedeniyle orta ve büyük VSD bulunan hastalar ilk yaşını doldurana kadar ameliyat ertelenebilir. Küçük VSD ‘li hastaların ameliyatı 2-3 yaşına kadar bekletilebilmektedir.
Kalbin iki karıncığı (ventrikül) arasında bulunan açıklığa verilen isimdir. Bu rahatsızlık durumunda oksijen bakımından zengin kan, kalbin sol tarafından sağ tarafına geçmektedir. Oksijenden zenginleştirilmiş kan akciğerlere geri pompalanır. Akciğerlere geri giden kan akımı ve pulmoner arter basıncı artmaktadır. Bu durumda kalp daha çok çalışmak zorunda kalır ve kalp büyümesi meydana gelir.
VSD BELİRTİLERİ
VSD varlığında üfürüm görülür. Büyüme ve gelişme geriliği olabilir. Sık akciğer enfeksiyonları oluşur. Solunum sıkıntısı, inleme ve kalp yetmezliği durumları oluşabilir. Pulmoner hipertansiyon görülür.
VSD TEDAVİSİ
Tedavisi cerrahidir. Kendiliğinden kapanma olasılığı nedeniyle orta ve büyük VSD bulunan hastalar ilk yaşını doldurana kadar ameliyat ertelenebilir. Küçük VSD ‘li hastaların ameliyatı 2-3 yaşına kadar bekletilebilmektedir.
Patent Duktus Arteriyozus (PDA)
Sponsorlu Bağlantılar:
PDA NEDİR?
Duktus arteriyozus ,pulmoner arter ile aorta arasında geçişi sağlayan açıklıktır. İşlevsel kapanma ilk 10-15. saatte olmaktadır. Anatomik kapanması doğumdan sonraki 8 hafta içerisinde tamamlanmaktadır. Bazı durumlarda bu bağlantı kapanmayabilir. Bu bağlantının açık kalması durumu "PDA" olarak adlandırılır. PDA anomalisinde, aortdaki oksijen bakımından zengin kanın bir kısmı pulmoner artere geri dönmektedir. Bu da pulmoner arter basıncının yükselmesine sebep olur. Sol atriuma dönen kanın miktarı ve sol tarafının yükünü arttırır.
PDA geniş ise: Çocuk çabuk yorulur, büyümesi gecikir, solunumu hızlı seyreder, sık şekilde akciğer enfeksiyonuna yakalanır. Kimi çocuklarda ilk bir kaç hafta ya da ayda herhangi bir belirti görülmeyebilir.
PDA TANISI NASIL KONUR?
PDA tanısı kalpte üfürüm, eko, ekg ve göğüs filmi ile konulmaktadır.
PDA NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Pda zamanla kendiliğinden kapanır. Tedavide cerrahi ya da indometazin(ibufen) kullanılmaktadır. Kalp yetmezliği bulunan vakalarda Digoxin + diüretik tedavisi uygulanır.
Duktus arteriyozus ,pulmoner arter ile aorta arasında geçişi sağlayan açıklıktır. İşlevsel kapanma ilk 10-15. saatte olmaktadır. Anatomik kapanması doğumdan sonraki 8 hafta içerisinde tamamlanmaktadır. Bazı durumlarda bu bağlantı kapanmayabilir. Bu bağlantının açık kalması durumu "PDA" olarak adlandırılır. PDA anomalisinde, aortdaki oksijen bakımından zengin kanın bir kısmı pulmoner artere geri dönmektedir. Bu da pulmoner arter basıncının yükselmesine sebep olur. Sol atriuma dönen kanın miktarı ve sol tarafının yükünü arttırır.
PDA geniş ise: Çocuk çabuk yorulur, büyümesi gecikir, solunumu hızlı seyreder, sık şekilde akciğer enfeksiyonuna yakalanır. Kimi çocuklarda ilk bir kaç hafta ya da ayda herhangi bir belirti görülmeyebilir.
PDA TANISI NASIL KONUR?
PDA tanısı kalpte üfürüm, eko, ekg ve göğüs filmi ile konulmaktadır.
PDA NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Pda zamanla kendiliğinden kapanır. Tedavide cerrahi ya da indometazin(ibufen) kullanılmaktadır. Kalp yetmezliği bulunan vakalarda Digoxin + diüretik tedavisi uygulanır.
11 Aralık 2011 Pazar
Bakteri Nedir? Mikrop Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Tek hücreli ve hücre çekirdeği olmayan prokaryot canlılara verilen isimdir. Sadece mikroskopla görülürler. Bitki veya hayvan olarak sınıflandırılamaz ve bölünerek çoğalırlar. Genelde bitki ve hayvanlar üzerinde asalak şekilde yaşamlarını sürdürürler. Dünyamızın atık maddelerinin yok edilmesine, madde döngüsünün oluşmasına ve kullandığımız birçok ürünün (mayalama ile) var olmasına neden olurlar. Ayrıca bakterilerin birçoğu da önemli hastalıklara sebep olurlar. Hızlıca ürerler.
Bakteriler olmasaydı dünyadaki atık maddeler ve çöpler ortadan kalkamazdı. Böyle olunca da dünyada sağlıklı yaşamaya elverişli bir ortam olmayacaktı. Bakteriler zararlı ve zararsız olabilirler. Zararlı olan ve hastalık yapan bakterilere biz "mikrop" diyoruz.
Bakteriler olmasaydı dünyadaki atık maddeler ve çöpler ortadan kalkamazdı. Böyle olunca da dünyada sağlıklı yaşamaya elverişli bir ortam olmayacaktı. Bakteriler zararlı ve zararsız olabilirler. Zararlı olan ve hastalık yapan bakterilere biz "mikrop" diyoruz.
Uçuk Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Dudaklarımızda ya da burnumuzun kenarında hafifçe şişmiş, kırmızı ve ağrılı bir leke şeklinde görülen bir hastalık türüdür. Uçuğun nedeni, tükürükte bulunan bir virüstür. Uçuk daha çok ateşli hastalıklar ve soğuk algınlığı sırasında, bağışıklık sisteminin zayıf olduğu zamanlar görülür. Uçuğa sebep olan bu virüsün tıp dilindeki adı "herpes simplex" dir. Bu hastalık sırasında dudak veya burun kenarında oluşan kırmızı lekeler, bir zaman sonra su toplar. Bunlar dışarıdan bakılınca küçük kabarcıklar halinde görülür. Birkaç gün sonra da renkleri sararır ve kabuk bağlayarak kendiliğinden geçerler.
Etiketler:
uçuk,
uçuk nasıl geçer,
uçuk nasıl tedavi edilir,
uçuk neden çıkar
Virüs Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Virüsler, bakterilerden daha küçük, çoğalmak için başka bir hücreye girmek mecburiyetinde olan varlıklara verilen isimdir. Yalnızca elektron mikroskobu ile görülebilmektedirler. Bilim dünyası virüslerin canlı varlıklar olup olmadıkları hâlâ tartışmaktadır. Bunun nedeni kendi başlarına bir metabolizmaya sahip olmayışlarıdır. Bu demek oluyor yani virüsler, enerji harcamaz ve üretmezler. Girdikleri hücrenin dışında kristal şekilde bulunmaktadırlar. Bu şekilde asırlar boyunca varlıklarını devam ettirebilirler. Fakat canlı bir hücreye girdikleri zaman kendi kalıtsal materyallerini o hücreye kopyalatırlar ve hücrenin organellerini bu işlemler için kullanırlar. Bu şekilde çoğalır ve hücreden çıkarlar. Genelde hücreyi parçalayarak dışarı çıkarlar ve hücreyi öldürürler.
Aramalar: virüs nedir? vırus nedır?
Aramalar: virüs nedir? vırus nedır?
Göz Altı Torbaları Nasıl Geçer?
Sponsorlu Bağlantılar:
Göz altı torbalarının giderilmesi rahatsızlığın hangi safhada olduğuna bağlı olarak mümkün olabilir. Yeni başlanmış torbalanmalarda ilk olarak neden olduğunu anlamak gereklidir. Yorgunlukla, uykusuzlukla veya düzensiz yaşamla meydana gelmişse yaşantımıza dikkat etmemiz ve iyi dinlenmemiz gerekir. Bunun dışında dinlendirici ve sıkılaştırıcı kozmetik ürünleri de kullanabiliriz. Genetik kökenli ve yaşlanmayla birlikte oluşan göz altı torbalanmalarının tedavisi klasik tedavi yöntemleri ile pek mümkün olmaz. Bu tür rahatsızlıkları olanların bir plastik cerrahi uzmanı ile görüşmeleri faydalı olacaktır. Plastik cerrahlar, göz altı torbasının yapısına göre bir ameliyat tekniği belirler ve uygun şekilde ameliyatımızı gerçekleştirir. Bu sayede göz altı torbalarından ameliyatla da olsa kurtulabiliriz.
Aramalar: gözümün altında torbalanma var nasıl kurtulabilirim? göz altındaki büyük şişlikler nasıl geçer?
Aramalar: gözümün altında torbalanma var nasıl kurtulabilirim? göz altındaki büyük şişlikler nasıl geçer?
9 Aralık 2011 Cuma
Hemoroid (Basur) Nasıl Bir Hastalıktır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Halk arasındaki ismi "basur" olan ve tıp dilinde "hemoroid hastalığı" olarak geçen bu hastalık, anüs(barsağın son çıkış kısmı, makat) bölgesinde normalde zaten var olan atardamar ve toplardamar yumağının iyice belirgin hale gelerek ve bu belirgin kitlenin sarkması sonucu oluşur. Özellikle yetişkin nüfusta çok sık görülen bir rahatsızlıktır.
Hemoroidi tetikleyen en önemli nedenler ıkınma ve kronik kabızlıktır. Bunların dışında gebelik ve uzun süre ayakta çalışmakta diğer bilinen nedenler arasında yer alır.
İç ve dış hemoroid olarak damar yumağındaki belirginleşmeye göre iki kısıma ayrılmıştır. Daha çok rastlanılan iç hemoroidlerin belirginleşerek makatın dışına sarkmasıdır. Bu hastalık ilerleme sürecine göre birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü seviyelerde sınıflandırılmıştır. Ikınma sırasında makat dışına sarkarsa ve kendiliğinden tekrar içeri giderse ikinci derece, ıkınıkdığında makattan dışarı sarkıyor ve sadece elle itince içeri gidiyorsa üçüncü derece, elle itilmesine rağmen içeri gitmiyorsa dördüncü derece hemoroid olarak sınıflandırılır. Hemoroidin her derecesi için farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bazıları doktorun günlük hayat için bize vereceği bazı tavsiyelerle ve ilaç tedavileriyle ortadan kalkabilir. Daha çok 2. ve 3. evre hemoroidlerde "DeLongo" adı verilen bir tedavi yöntemi önerilmektedir. Bu tedavi yönteminde hemoroid dokusuna kesik ve dikiş atılmadığı müdahaleden sonra ağrı ve şikayetler yok denecek kadar az olmaktadır. Bu yöntemle tedavi edilen hasta aynı gün içerisinde hastaneden taburcu olabilmektedir.
Hemoroidlerin kansere dönüşme riski yoktur fakat hemoroide bağlı hastalıklar bu bölgede görülen kanser rahatsızlığı ile benzer etkiler gösterdiğinden bu tür şikayetlere sahip olan kişilerin mutlaka rektal tuşe(elle muayene edilme) veya anoskopi ve rektoskopi gibi ışıklı aletler yardımıyla muayene edilerek kesin tanının konulması gereklidir.
Hemoroidi tetikleyen en önemli nedenler ıkınma ve kronik kabızlıktır. Bunların dışında gebelik ve uzun süre ayakta çalışmakta diğer bilinen nedenler arasında yer alır.
İç ve dış hemoroid olarak damar yumağındaki belirginleşmeye göre iki kısıma ayrılmıştır. Daha çok rastlanılan iç hemoroidlerin belirginleşerek makatın dışına sarkmasıdır. Bu hastalık ilerleme sürecine göre birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü seviyelerde sınıflandırılmıştır. Ikınma sırasında makat dışına sarkarsa ve kendiliğinden tekrar içeri giderse ikinci derece, ıkınıkdığında makattan dışarı sarkıyor ve sadece elle itince içeri gidiyorsa üçüncü derece, elle itilmesine rağmen içeri gitmiyorsa dördüncü derece hemoroid olarak sınıflandırılır. Hemoroidin her derecesi için farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bazıları doktorun günlük hayat için bize vereceği bazı tavsiyelerle ve ilaç tedavileriyle ortadan kalkabilir. Daha çok 2. ve 3. evre hemoroidlerde "DeLongo" adı verilen bir tedavi yöntemi önerilmektedir. Bu tedavi yönteminde hemoroid dokusuna kesik ve dikiş atılmadığı müdahaleden sonra ağrı ve şikayetler yok denecek kadar az olmaktadır. Bu yöntemle tedavi edilen hasta aynı gün içerisinde hastaneden taburcu olabilmektedir.
8 Aralık 2011 Perşembe
Göz Kapakları Neden Şişer?
Sponsorlu Bağlantılar:
Göz kapağı değişik nedenlerden dolayı şişebilir. Bu şişlikleri geçici ve kalıcı şişlikler olarak gruplara ayırarak tedavisi için daha kolay yol alabiliriz. Geçiçi şişlikler zaman içerisinde birçoğumuzun karşılaştığı göz problemidir. Bu tür şişmeler genelde yorgunluk ve uykusuzluktan kaynaklanır. Uzun süre aynı yere bakma veya gözü rahatsız edecek şekilde iyi aydınlatılmayan ortamda uzun süre kalmak göz kapaklarında şişmeye neden olabilir. Yine çok uyumak da göz çevresinde şişmeye neden olur. Bu sebeple dinlenmemize yetecek kadar uyumalıyız ve fazla uykudan kaçınmalıyız. Göze verdiği rahatsızlığın dışında çok uyumak tembelliğe de yol açar.
Bazı alerjik reaksiyonlar da vücutta ve gözlerde şişmeye neden olabilir. Her hangi yolla vücuda alınan ilaç ve serumlar, dokunduğumuz bir nesne, güneşe olan hassasiyet ile göz kapaklarında şişme meydana gelebilir. Ayrıca bazı hastalıklar sonucunda da bu tür şişmelere rastlamaktayız.
Bazı alerjik reaksiyonlar da vücutta ve gözlerde şişmeye neden olabilir. Her hangi yolla vücuda alınan ilaç ve serumlar, dokunduğumuz bir nesne, güneşe olan hassasiyet ile göz kapaklarında şişme meydana gelebilir. Ayrıca bazı hastalıklar sonucunda da bu tür şişmelere rastlamaktayız.
Jimnastik Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Jimnastik, vücudumuzun fiziksel yapısını düzeltme ve geliştirme amaçlı yapılan düzenli hareket ettirme sanatına denir. Bedenimizi çevikleştirmek ve güçlendirmek için yapılan idman ve kültürfizik gibi alıştırmaların tümü jimnastiğin içerisine girer. Erkeklerde, yer hareketleri, bar, paralel, barfiks, halkalar ve kulplu beygir ile; kadınlarda yer alıştırmaları, eşit olmayan çubuklar, barfiks, denge kalası alıştırmalarını içine alan ve yarışma disiplini şeklinde yapılan jimnastik hareket grupları vardır.
İyileştirme ve öğrenme amaçları taşıyan tıbbi jimnastik ve eğitim jimnastiği sanat olmaktan çıkmakta bunlar bilime girmektedir.
İnsanların fiziksel ve ruhsal yetilerini eğitmek, fiziksel ve ruhsal verimini arttırmak maksadıyla beden çalışmalarından faydalanan "fiziksel eğitim" jimnastikten ayrı bir dal sayılır.
İyileştirme ve öğrenme amaçları taşıyan tıbbi jimnastik ve eğitim jimnastiği sanat olmaktan çıkmakta bunlar bilime girmektedir.
İnsanların fiziksel ve ruhsal yetilerini eğitmek, fiziksel ve ruhsal verimini arttırmak maksadıyla beden çalışmalarından faydalanan "fiziksel eğitim" jimnastikten ayrı bir dal sayılır.
7 Aralık 2011 Çarşamba
Penis Nedir? Ereksiyon Nedir? Testis Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Erkek üreme organlarının çoğu vücudun dışından görülebilir haldedir. Penis, idrar ve üreme salgısı kanalının çevresini saran süngerimsi bir yapıda olan ve kan damarları bakımından zengin, erkek cinsel organıdır. Penisin uç kısmında bulunan açıklıktan hem idrar hem de meni(sperm sıvısı) ayrı zamanlarda dışarıya atılabilmektedir. Eğer penis uyarılırsa damarları kanla dolarak büyür ve sertleşir. Buna sertleşme ereksiyon denir.
Penisin kökünün altında bulunan testisler (erkek yumurtalığı, hayalar, erbezi), deri ile kaplı scrotum adı verilen torba şeklinde bir yapının içinde korunmaktadır. Organı kaplayan deri, ergenliğin başlaması ile birlikte koyulaşmakta ve kalınlaşmaktadır.
Torba içerindeki erbezleri (testis) ergenlikten önce küçük, ergenlikten sonra yetişkin bir erkekte ise 20-30 gr. ağırlığında, 4-5 cm uzunluğunda, 2.5 cm. genişliğinde yumurtaya benzer bir görünümdedir. Testislerin görevi üreme hücreleri olan spermi üretmek ve ayrıca erkeklik hormonu olan testosteronu salgılamaktır.
Sperm hücreleri gözle görülemeyecek kadar küçüktür ve bu hücreler hareketli hücrelerdir. Penisten sperm kanalları yolu ile vücut dışına atılmaktadır. Testislerden çıkan ve idrar yoluna doğru giden iki uzun sperm kanalı, idrar kesesinin altından geçerek penis içinde dış idrar açıklığına dek yol alır. İdrar kesesinin altında prostat denilen bir salgı bezi yer alır. Spermlerin içinde yüzdüğü meni denilen bu sıvı bu küçük organ tarafından salgılanır. Meni sıvısı, vajinanın kimyasal ortamını spermlerin hareketine uygun hale getirmektedir. Spermler dışarı atılmadan önce biriktikleri iki küçük kesecik de (seminal kese) mesanenin iki yanında bulunur.
Aramalar: penis nedir? ereksiyon nedir? testis nedir? testosteron hormonu ne işe yarar? scrotumun görevi nedir? prostat nedir? meni ne anlama gelir? meninin anlamı, sertleşme nasıl gerçekleşir?
Penisin kökünün altında bulunan testisler (erkek yumurtalığı, hayalar, erbezi), deri ile kaplı scrotum adı verilen torba şeklinde bir yapının içinde korunmaktadır. Organı kaplayan deri, ergenliğin başlaması ile birlikte koyulaşmakta ve kalınlaşmaktadır.
Torba içerindeki erbezleri (testis) ergenlikten önce küçük, ergenlikten sonra yetişkin bir erkekte ise 20-30 gr. ağırlığında, 4-5 cm uzunluğunda, 2.5 cm. genişliğinde yumurtaya benzer bir görünümdedir. Testislerin görevi üreme hücreleri olan spermi üretmek ve ayrıca erkeklik hormonu olan testosteronu salgılamaktır.
Sperm hücreleri gözle görülemeyecek kadar küçüktür ve bu hücreler hareketli hücrelerdir. Penisten sperm kanalları yolu ile vücut dışına atılmaktadır. Testislerden çıkan ve idrar yoluna doğru giden iki uzun sperm kanalı, idrar kesesinin altından geçerek penis içinde dış idrar açıklığına dek yol alır. İdrar kesesinin altında prostat denilen bir salgı bezi yer alır. Spermlerin içinde yüzdüğü meni denilen bu sıvı bu küçük organ tarafından salgılanır. Meni sıvısı, vajinanın kimyasal ortamını spermlerin hareketine uygun hale getirmektedir. Spermler dışarı atılmadan önce biriktikleri iki küçük kesecik de (seminal kese) mesanenin iki yanında bulunur.
Aramalar: penis nedir? ereksiyon nedir? testis nedir? testosteron hormonu ne işe yarar? scrotumun görevi nedir? prostat nedir? meni ne anlama gelir? meninin anlamı, sertleşme nasıl gerçekleşir?
Etiketler:
ereksiyon,
erkek cinsel organları,
erkeklik hormonu,
meni,
penis,
prostat,
sertleşme,
sperm,
testis,
testosteron
Yumurtalık Nedir? Adet Görme Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Yumurtalık Nedir?
Rahmin her iki tarafında ortalama 1-2 cm büyüklüğünde, badem şeklindeki organlara verilen isimdir. Yumurtalıkların hepsi ergenlik başlangıcında yüzbinlerce olgunlaşmamış yumurta hücresi bulundurur.
Adet Görme
Kadınlar, ergenlik çağında cinsel olgunluğa eriştikten ve doğal gelişimlerini tamamladıktan sonra, ortalama olarak her 28 günde bir vajinal kanama geçirirler. Tüm kadınlarda adet aralığı aynı süre olmayabilmektedir. Fakat, 21-35 gün aralıkla adet görmek doğal kabul edilmektedir. Adet süresinin uzunluğu da 2 ile 7 gün arasında değişiklik gösterebilir. Esas önemli olan, kanamanın başlangıçta az şekilde olması ve daha sonra çoğalarak bir doruk noktasına ulaşması ve tekrar sonuna doğru azalarak adetin geçmesidir.
Kadın vücudunda her ay yumurtalıklarda bir çok yumurta taslağı olgunlaşmaya başlamaktadır. Bu süre zarfında rahim içi dokusu da kalınlaşarak kanlanmaya başlamakta ve olgunlaşan yumurta taslaklarından en gelişmiş olanı yuvasını çatlatarak yumurtalıktan çıkmaktadır. Yumurta, tüplerin ucunda bulunan ince uzantıların etkisiyle içeriye doğru çekilir. Kadında yumurta 24 saat canlı kalmaktadır. Bu süre içerisinde tüp içindeyken spermle birleşirse, döllenme olayı gerçekleşir. Döllenen yumurta daha sonradan tüplerden rahim içerisine aktarılır ve burada rahim duvarına yerleşir. Döllenme olmadığı zaman yumurtanın yerleşmesi için bulunan rahim dokusu kanamayla birlikte dışarı atılmaktadır. Bu duruma kadınlarda adet görme diyoruz ve bu ortalama 28 günde bir olmaktadır. Az önce de söylediğimiz gibi bu süre, kadından kadına değişmekte ve 21 gün ile 35 gün arasında değişiklik gösterebilmektedir. Her adet döneminde birkaç günlük değişiklikler normal sayılır. Süre değişse de yumurtlama her zaman adetten yaklaşık iki hafta önce olmaktadır. Yumurtlamadan önceki ve sonraki birkaç gün gebelik için en ideal dönemdir. Bunun nedeni spermlerin kadın vücudunda ancak 5-7 gün canlı kalabilmesidir.
Adet kanamasında kirli kanın atılması gibi bir durum söz konusu değildir. Adet gerçek bir kanama da değildir. Bu kanama aynı zamanda her hangi bir kesikten ya da yaralanmadan dolayı meydana gelmediğinden adet görmek, bir hastalık ya da sakatlık olarak görülmemelidir. Bu yanlış bir düşünce olacaktır.
Aramalar: adetin normal döngüsü nedir? adet kaç gün aralıkla görülür? adetin normal periyodu nedir? adet görme nedir? kadında yumurtalık nedir? yumurtalıkların görevleri nelerdir? adet nedir?
Rahmin her iki tarafında ortalama 1-2 cm büyüklüğünde, badem şeklindeki organlara verilen isimdir. Yumurtalıkların hepsi ergenlik başlangıcında yüzbinlerce olgunlaşmamış yumurta hücresi bulundurur.
Adet Görme
Kadınlar, ergenlik çağında cinsel olgunluğa eriştikten ve doğal gelişimlerini tamamladıktan sonra, ortalama olarak her 28 günde bir vajinal kanama geçirirler. Tüm kadınlarda adet aralığı aynı süre olmayabilmektedir. Fakat, 21-35 gün aralıkla adet görmek doğal kabul edilmektedir. Adet süresinin uzunluğu da 2 ile 7 gün arasında değişiklik gösterebilir. Esas önemli olan, kanamanın başlangıçta az şekilde olması ve daha sonra çoğalarak bir doruk noktasına ulaşması ve tekrar sonuna doğru azalarak adetin geçmesidir.
Kadın vücudunda her ay yumurtalıklarda bir çok yumurta taslağı olgunlaşmaya başlamaktadır. Bu süre zarfında rahim içi dokusu da kalınlaşarak kanlanmaya başlamakta ve olgunlaşan yumurta taslaklarından en gelişmiş olanı yuvasını çatlatarak yumurtalıktan çıkmaktadır. Yumurta, tüplerin ucunda bulunan ince uzantıların etkisiyle içeriye doğru çekilir. Kadında yumurta 24 saat canlı kalmaktadır. Bu süre içerisinde tüp içindeyken spermle birleşirse, döllenme olayı gerçekleşir. Döllenen yumurta daha sonradan tüplerden rahim içerisine aktarılır ve burada rahim duvarına yerleşir. Döllenme olmadığı zaman yumurtanın yerleşmesi için bulunan rahim dokusu kanamayla birlikte dışarı atılmaktadır. Bu duruma kadınlarda adet görme diyoruz ve bu ortalama 28 günde bir olmaktadır. Az önce de söylediğimiz gibi bu süre, kadından kadına değişmekte ve 21 gün ile 35 gün arasında değişiklik gösterebilmektedir. Her adet döneminde birkaç günlük değişiklikler normal sayılır. Süre değişse de yumurtlama her zaman adetten yaklaşık iki hafta önce olmaktadır. Yumurtlamadan önceki ve sonraki birkaç gün gebelik için en ideal dönemdir. Bunun nedeni spermlerin kadın vücudunda ancak 5-7 gün canlı kalabilmesidir.
Adet kanamasında kirli kanın atılması gibi bir durum söz konusu değildir. Adet gerçek bir kanama da değildir. Bu kanama aynı zamanda her hangi bir kesikten ya da yaralanmadan dolayı meydana gelmediğinden adet görmek, bir hastalık ya da sakatlık olarak görülmemelidir. Bu yanlış bir düşünce olacaktır.
Aramalar: adetin normal döngüsü nedir? adet kaç gün aralıkla görülür? adetin normal periyodu nedir? adet görme nedir? kadında yumurtalık nedir? yumurtalıkların görevleri nelerdir? adet nedir?
Botoks Yaptırdıktan Sonra Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Botoks yaptırmış bir hastanın şunlara dikkat etmesi gerekir; Tedaviden sonra 4 saat kadar mimikler kullanılmamalıdır ve yatmamak gerekir. Mimikleri kullanmamak gülmemek anlamına gelir. Bunlara dikkat etmediğimiz takdirde ilacın yayılma ihtimali vardır. Botoksun amacı uygulandığı bölgede ilacın etkisini göstermesidir. Botox uygulamasının hemen sonrasında yüzümüzü yıkayabiliriz ve her türlü makyaj malzemesini kullanılabiliriz. Botox uygulamasından sonra, enjeksiyon yapılan alana iki gün boyunca masaj yapılmamalıdır ve özellikle de makyaj temizlenirken o bölgeleri fazla bastırmamak ovuşturmamak gereklidir. Ve yine tedaviden sonraki ilk iki gün aerobik, step gibi egzersiz programlarımız veya yaptığımız sporlar varsa bunlara ara vermeli ağır işlerden de kaçınmalıyız. Doktor tarafından gerek görülürse hasta 15 gün sonra kontrole çağrılabilir.
Aramalar: botokstan sonra neler yapılmamalıdır? botoks yaptırdıktan sonra nelere dikkat etmeliyiz, botoks sonrası bakım, botox uygulamasında sonra dikkat edilecekler nelerdir?
Aramalar: botokstan sonra neler yapılmamalıdır? botoks yaptırdıktan sonra nelere dikkat etmeliyiz, botoks sonrası bakım, botox uygulamasında sonra dikkat edilecekler nelerdir?
Botoks Nasıl Uygulanır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Botox Nasıl Uygulanır?
Tedavinin yapılacağı bölge, 30-45 dakika öncesinden temizlenip, lokal aneztezi kremi uygulanarak bölge uyuşturulur.
Botox'ta kullanılan madde çok ince uçlu özel iğneler yardımıyla birkaç noktadan kas içine enjekte edilmektedir. Botoksun uygulanması sırasında hastayı rahatsız edecek bir ağrı olmamaktadır.
Botoks Tedavisi Nasıl uygulanır?
Bu uygulamada hasta yatırılmaz. Yarı oturur pozisyona alınır. Enjeksiyonlar, 30 G’lık iğnelerle kas içerine 30 ile 45 derece açıyla uygulanmaktadır. Ortalama olarak her noktaya 4-7 Ünite Botox maddesi enjekte edilir. (Bu doz doktorunuzun inisiyatifinde değiştirebilir). Uygulamanın tamamı 10-15 dakika sürmektedir.
Aramalar: botoks nasıl yapılır? botox nasıl uygulanır?
Tedavinin yapılacağı bölge, 30-45 dakika öncesinden temizlenip, lokal aneztezi kremi uygulanarak bölge uyuşturulur.
Botox'ta kullanılan madde çok ince uçlu özel iğneler yardımıyla birkaç noktadan kas içine enjekte edilmektedir. Botoksun uygulanması sırasında hastayı rahatsız edecek bir ağrı olmamaktadır.
Botoks Tedavisi Nasıl uygulanır?
Bu uygulamada hasta yatırılmaz. Yarı oturur pozisyona alınır. Enjeksiyonlar, 30 G’lık iğnelerle kas içerine 30 ile 45 derece açıyla uygulanmaktadır. Ortalama olarak her noktaya 4-7 Ünite Botox maddesi enjekte edilir. (Bu doz doktorunuzun inisiyatifinde değiştirebilir). Uygulamanın tamamı 10-15 dakika sürmektedir.
Aramalar: botoks nasıl yapılır? botox nasıl uygulanır?
5 Aralık 2011 Pazartesi
Rahim Nedir? Serviks Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Rahim
Rahim, mesane ile kalın bağırsak ucu arasında kaslardan oluşan, içi boş, şekli itibariyle ters olarak duran armut meyvesine benzeyen kadın iç üreme organlarından biridir. Yüzeyine gelince, iç yüzeyi gebelik döneminde bebeğin yerleşmesi ve gelişmesine uygun, kan damarlarıyla dolu bir tabaka ile kaplanmıştır. Rahmin aslen görevi, bebeğin anne karnında yaşamasına uygun ortam ve koşulları sağlamaktır. Rahmin iç tabakası her ay hormonların etkisiyle gebeliğe uygun hale gelir fakat gebelik oluşmadığı zaman, bu doku adet kanaması olarak kendisini vücuttan dışarı atmaktadır. Adet kanaması adı verilen süreç ergenlikte kadının ilk adet gördüğü yaştan, menopoza girene kadar her ay, düzenli bir döngü içinde tekrar eder.
Rahmin alt tarafındaki dar olan kısma rahim ağzı (serviks) denir. Ayrıca rahmin üst iki yanında, her biri yaklaşık 10 cm kadar uzunluğa sahip, saçak biçiminde uzantıları olan iki tüp (fallop tüpleri) bulunur. Bunlar yumurtalığın çevresini sararak sona ererler ve yumurtalıkta her ay oluşan yumurtayı rahme doğru iletmekle görevini yerine getirirler. Bunun dışında; yumurtanın sperm hücreleriyle döllenmesi de tüplerde meydana gelir.
Aramalar: rahim nedir? rahmin görevi nedir? serviks nedir? fallop tüpleri ne işe yarar? fallop tüplerinin işlevleri nelerdir? döllenme nerede gerçekleşir?
Rahim, mesane ile kalın bağırsak ucu arasında kaslardan oluşan, içi boş, şekli itibariyle ters olarak duran armut meyvesine benzeyen kadın iç üreme organlarından biridir. Yüzeyine gelince, iç yüzeyi gebelik döneminde bebeğin yerleşmesi ve gelişmesine uygun, kan damarlarıyla dolu bir tabaka ile kaplanmıştır. Rahmin aslen görevi, bebeğin anne karnında yaşamasına uygun ortam ve koşulları sağlamaktır. Rahmin iç tabakası her ay hormonların etkisiyle gebeliğe uygun hale gelir fakat gebelik oluşmadığı zaman, bu doku adet kanaması olarak kendisini vücuttan dışarı atmaktadır. Adet kanaması adı verilen süreç ergenlikte kadının ilk adet gördüğü yaştan, menopoza girene kadar her ay, düzenli bir döngü içinde tekrar eder.
Rahmin alt tarafındaki dar olan kısma rahim ağzı (serviks) denir. Ayrıca rahmin üst iki yanında, her biri yaklaşık 10 cm kadar uzunluğa sahip, saçak biçiminde uzantıları olan iki tüp (fallop tüpleri) bulunur. Bunlar yumurtalığın çevresini sararak sona ererler ve yumurtalıkta her ay oluşan yumurtayı rahme doğru iletmekle görevini yerine getirirler. Bunun dışında; yumurtanın sperm hücreleriyle döllenmesi de tüplerde meydana gelir.
Aramalar: rahim nedir? rahmin görevi nedir? serviks nedir? fallop tüpleri ne işe yarar? fallop tüplerinin işlevleri nelerdir? döllenme nerede gerçekleşir?
Vajina Nedir? Hymen Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Vajina
Vajina 7-8 cm derinliğinde, kaslı, üst ucu rahimle bağlantılı, alt ucu dışa açılan esnek bir kanal şeklindeki kadın cinsel organıdır. Vajina, rahime geçmesi için erkek tohum hücrelerinin (spermlerin) boşaltıldığı kanala denir. Çoğalmamız için gerekli olan cinsel ilişki vajina yoluyla olur. Sevişme esnasında cinsel uyarılma neticesinde vajina kendiliğinden ıslanarak genişler ve cinsel ilişki sırasında sürtünmeden dolayı organların acı duymayacağı hale gelerek cinsel ilişkiyi kolaylaştırmaktadır.
Vajinada alt kısımda kanal girişini kısmen kapatan ince ve esnek bir zar bulunur. Bu zara kızlık zarı (himen) denir. Kızlık zarı, penisin vajinaya girdiği ilk cinsel ilişkide genelde kolaylıkla yırtılmaktadır. Bu esnada hafif bir kanama görülür ve bu kanama kısa bir süre sonra kendiliğinden durmaktadır. Fakat ani zorlama olursa bu zorlamalarla oluşan yırtıklar fazla kanamaya neden olabilir. Bazı durumlarda nadiren doktora gitmek gerekmektedir. Bazı zamanlar cinsel ilişki esnasında yırtılmayan esnek kızlık zarları da vardır. Böyle bir durumda ilişki sırasında kanama gerçekleşmeyecektir.
Öncesinde cinsel ilişki yaşamamış çiftler ilk defa birlikte olduklarında, cinsel ilişkiye girmekte zorlanabilir hatta ilişkiyi gerçekleştiremeyebilirler. Böyle durumlarda endişeye gerek yoktur. Bu normal bir durum sayılır. Cinsel ilişki gerçekleşmiyorsa daha sonra, kadın ve erkeğin karşılıklı şekilde istek duyduğu ve kendilerini ilişki için daha rahat hissettiği zamanlarda tekrar cinsel ilişki denenebilir.
Cinsel ilişki için aceleci davranmamak ve zorlamamak gerekir. Bu bir takım sorunların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Eşler, ruhsal ve fiziksel bazı durumlarından dolayı ilişki de sorun olabileceğini düşündüğünde, bu konu da danışabileceği bir uzmana başvurabilirler.
Aramalar: vajina nedir? kızlık zarı nedir? vagina ne demek? vajinanın anlamı nedir? kızlık zarı nedir? kızlık zarı nasıl bir yapıdır? ilk cinsel ilişki nasıl olmalıdır? evlilikte ilk gece nasıl olur? gerdek gecesi nasıl hareket etmek gerekir? hymen nedir? himen resmi
Vajina 7-8 cm derinliğinde, kaslı, üst ucu rahimle bağlantılı, alt ucu dışa açılan esnek bir kanal şeklindeki kadın cinsel organıdır. Vajina, rahime geçmesi için erkek tohum hücrelerinin (spermlerin) boşaltıldığı kanala denir. Çoğalmamız için gerekli olan cinsel ilişki vajina yoluyla olur. Sevişme esnasında cinsel uyarılma neticesinde vajina kendiliğinden ıslanarak genişler ve cinsel ilişki sırasında sürtünmeden dolayı organların acı duymayacağı hale gelerek cinsel ilişkiyi kolaylaştırmaktadır.
Vajinada alt kısımda kanal girişini kısmen kapatan ince ve esnek bir zar bulunur. Bu zara kızlık zarı (himen) denir. Kızlık zarı, penisin vajinaya girdiği ilk cinsel ilişkide genelde kolaylıkla yırtılmaktadır. Bu esnada hafif bir kanama görülür ve bu kanama kısa bir süre sonra kendiliğinden durmaktadır. Fakat ani zorlama olursa bu zorlamalarla oluşan yırtıklar fazla kanamaya neden olabilir. Bazı durumlarda nadiren doktora gitmek gerekmektedir. Bazı zamanlar cinsel ilişki esnasında yırtılmayan esnek kızlık zarları da vardır. Böyle bir durumda ilişki sırasında kanama gerçekleşmeyecektir.
Öncesinde cinsel ilişki yaşamamış çiftler ilk defa birlikte olduklarında, cinsel ilişkiye girmekte zorlanabilir hatta ilişkiyi gerçekleştiremeyebilirler. Böyle durumlarda endişeye gerek yoktur. Bu normal bir durum sayılır. Cinsel ilişki gerçekleşmiyorsa daha sonra, kadın ve erkeğin karşılıklı şekilde istek duyduğu ve kendilerini ilişki için daha rahat hissettiği zamanlarda tekrar cinsel ilişki denenebilir.
Cinsel ilişki için aceleci davranmamak ve zorlamamak gerekir. Bu bir takım sorunların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir. Eşler, ruhsal ve fiziksel bazı durumlarından dolayı ilişki de sorun olabileceğini düşündüğünde, bu konu da danışabileceği bir uzmana başvurabilirler.
Aramalar: vajina nedir? kızlık zarı nedir? vagina ne demek? vajinanın anlamı nedir? kızlık zarı nedir? kızlık zarı nasıl bir yapıdır? ilk cinsel ilişki nasıl olmalıdır? evlilikte ilk gece nasıl olur? gerdek gecesi nasıl hareket etmek gerekir? hymen nedir? himen resmi
Etiketler:
cinsel ilişki,
evliliğin ilk gecesi,
himen,
hymen,
ilk cinsel ilişki,
kızlık zarı,
vagina,
vajina
Botoks Hangi Bölgelere Yapılabilir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Botoks ile vücudumuzun aşağıda saydığımız bölgelerine uygulama yaptırabiliriz.
1. Alın bölgesindeki yatay çizgilere.
2. İki kaş arasında yer alan ve çatık kaş görünümüne yol açan çizgilere.
3. Her iki kaşın yan taraflarının yukarı kaldırılması için.
4. Her iki gözün yan tarafında bulunan ve yüzde yaşlanmayı gösteren çizgiler ve kırışıklıklar için. Bunlara kaz ayağı çizgileri diyoruz.
5. Alt göz kapağındaki çizgiler ve kısık göz şikayetinin düzeltilmesinde botoks kullanılır.
6. Burun köküne yakın olan yatay çizgilere.
7. Burun ucu kaldırılması için.
8. Güldüğümüzde üst diş etinin görünmesini kapatmak için.
9. Üst ve alt dudaktaki dikey çizgilere. (sigara içimi çizgileri de denir)
10. Dudak köşelerinin yukarıya kaldırılması için.
11. Alt dudak ile çene arasındaki yatay çizgiye.
12. Çenedeki cildin daha pürüzsüz hale getirilmesi için.
13. Boynumuzdaki yatay çizgilerin ve dikey bantların tedavisinde.
14. Eller, ayaklar, yüz ve koltuk altındaki aşırı terlemenin tedavisinde botox uygulaması kullanılabilmektedir.
Aramalar: botoks yüzün nerelerine yapılabilir? botoks vücudun hangi bölgelerine uygulanabilmektedir? botox nerelere yapılır?
1. Alın bölgesindeki yatay çizgilere.
2. İki kaş arasında yer alan ve çatık kaş görünümüne yol açan çizgilere.
3. Her iki kaşın yan taraflarının yukarı kaldırılması için.
4. Her iki gözün yan tarafında bulunan ve yüzde yaşlanmayı gösteren çizgiler ve kırışıklıklar için. Bunlara kaz ayağı çizgileri diyoruz.
5. Alt göz kapağındaki çizgiler ve kısık göz şikayetinin düzeltilmesinde botoks kullanılır.
6. Burun köküne yakın olan yatay çizgilere.
7. Burun ucu kaldırılması için.
8. Güldüğümüzde üst diş etinin görünmesini kapatmak için.
9. Üst ve alt dudaktaki dikey çizgilere. (sigara içimi çizgileri de denir)
10. Dudak köşelerinin yukarıya kaldırılması için.
11. Alt dudak ile çene arasındaki yatay çizgiye.
12. Çenedeki cildin daha pürüzsüz hale getirilmesi için.
13. Boynumuzdaki yatay çizgilerin ve dikey bantların tedavisinde.
14. Eller, ayaklar, yüz ve koltuk altındaki aşırı terlemenin tedavisinde botox uygulaması kullanılabilmektedir.
Aramalar: botoks yüzün nerelerine yapılabilir? botoks vücudun hangi bölgelerine uygulanabilmektedir? botox nerelere yapılır?
Botoks Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Botox nedir?
Botox işleminde "Clostridium Botulinum" isimli bakteri tarafından salgılanan bir protein kullanılmaktadır. Kullanılan bu madde sinirler arayıcılığıyla kaslara verilen elektriksel iletiyi engeller. Bu şekilde uygulanan bölgedeki kasın çalışmasını geçici olarak azaltır veya devre dışı bırakır. Kaslar, fonksiyonunu kaybedip kasılamadığı zaman, üzerlerindeki ciltte oluşan kırışıklıklar da azalır veya tamamen yok olurlar. Botoks etkisi boyunca bu mimik kaslarını istesek de bu kaslar çalışmaz. Bundan dolayı şaşkınlık ve kızgınlık ifadeleri başta gelmek üzere yüzdeki sevinç ve üzüntü ifadelerinin birçoğu kaybolur. Bu dönemde cilt kendini toparlama fırsatı bulur.
Botoks bir mucize dersek doğru olmaz çünkü yüzde kalıcı olarak hiç bir değişiklik yapmaz. Ayrıca da sizi 20 yıl önceki görüntünüze kavuşturmaz. Bu tarz iddialar botoks işlemi için kullanılamaz. Botoks uygulaması yalnızca yüzün belirli bölgelerindeki kırışıklıklarda geçici düzeltme olanağı sunar.
Aramalar: botoks nedir? botox nedir? botoks ne anlama gelir? botox nasıl bir uygulamadır?
Botox işleminde "Clostridium Botulinum" isimli bakteri tarafından salgılanan bir protein kullanılmaktadır. Kullanılan bu madde sinirler arayıcılığıyla kaslara verilen elektriksel iletiyi engeller. Bu şekilde uygulanan bölgedeki kasın çalışmasını geçici olarak azaltır veya devre dışı bırakır. Kaslar, fonksiyonunu kaybedip kasılamadığı zaman, üzerlerindeki ciltte oluşan kırışıklıklar da azalır veya tamamen yok olurlar. Botoks etkisi boyunca bu mimik kaslarını istesek de bu kaslar çalışmaz. Bundan dolayı şaşkınlık ve kızgınlık ifadeleri başta gelmek üzere yüzdeki sevinç ve üzüntü ifadelerinin birçoğu kaybolur. Bu dönemde cilt kendini toparlama fırsatı bulur.
Botoks bir mucize dersek doğru olmaz çünkü yüzde kalıcı olarak hiç bir değişiklik yapmaz. Ayrıca da sizi 20 yıl önceki görüntünüze kavuşturmaz. Bu tarz iddialar botoks işlemi için kullanılamaz. Botoks uygulaması yalnızca yüzün belirli bölgelerindeki kırışıklıklarda geçici düzeltme olanağı sunar.
Aramalar: botoks nedir? botox nedir? botoks ne anlama gelir? botox nasıl bir uygulamadır?
Pelvis Nedir? Kilitoris Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Pelvis Nedir?
Kadın vücudunda cinsel organların büyük çoğunluğu vücudun içinde bulunur. Bu cinsel organlar pelvis (leğen kemiği) adı verilen kemikten oluşan bir yüzeyin üzerinde; bağlar, karın zarı ve kaslarla örtülü olarak bulunurlar. "Pelvis" aşağıdaki resimde görülmektedir.
Kilitoris Nedir?
Kadınlarda bulunana dış cinsel organlar doğum kanalının girişini çevreleyen kalın ve ince dudaklar olarak adlandırılan yumuşak dokulardan oluşur. Dudaklar üst üste birleşerek ön tarafta bulunan "klitoris" olarak isimlendirilmiş oluşumu korumaktadırlar. Kadın vücudunda cinsel uyarılma açısından klitoris ve çevresi en duyarlı bölgelerin başında gelir. Aşağıdaki resimde klitorisin kadın genital bölgesindeki yerini görebilirsiniz. Kadınlarda üreme kanalının (vajina) girişi yakınlarında iki açıklık daha bulunur. Bunların önde olanı idrar açıklığı, arkadaki de dışkı çıkışının olduğu (makat, anüs) açıklığıdır.
Kilitoris Nedir?
Kadınlarda bulunana dış cinsel organlar doğum kanalının girişini çevreleyen kalın ve ince dudaklar olarak adlandırılan yumuşak dokulardan oluşur. Dudaklar üst üste birleşerek ön tarafta bulunan "klitoris" olarak isimlendirilmiş oluşumu korumaktadırlar. Kadın vücudunda cinsel uyarılma açısından klitoris ve çevresi en duyarlı bölgelerin başında gelir. Aşağıdaki resimde klitorisin kadın genital bölgesindeki yerini görebilirsiniz. Kadınlarda üreme kanalının (vajina) girişi yakınlarında iki açıklık daha bulunur. Bunların önde olanı idrar açıklığı, arkadaki de dışkı çıkışının olduğu (makat, anüs) açıklığıdır.
Etiketler:
idrar açıklığı,
kilitoris,
klitoris,
leğen kemiği,
makat açıklığı,
pelvis
4 Aralık 2011 Pazar
Glokom (Göz Tansiyonu) Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Glokom, görme sinirinde tahribat olduğu bir dizi durum için kullandığımız tıbbi bir terimdir. Glokomun esas olarak nedeni göz içindeki basınçtaki yüksekliktir. Görme sinirinin dolaşımında bozukluk meydana geldiği, doku zaafiyeti veya yapısal bozuklukların oluştuğu hallerde görme siniri basınca daha duyarlı şekle gelebilir ve basınç yükselmeksizin de tahribat oluşabilir.
Glokomun (göz tansiyonu rahatsızlığı) sinsi hastalıklarından olmasının en önemli nedeni; hastalığın farkına görme kaybının başladığı ileri safhalarında varılmasındandır. Glokom hastalığı her yaş grubunda görülebilmekte hatta yeni doğmuş bebeklerde de görülebilmektedir.
Glokom gözde ilk zamanlarda yavaş ve kendini hissettirmeden ilerler, daha sonra hızlı seyreder ve görme sinirlerinde tedavisi mümkün olmayan görme kaybına yol açacak kalıcı hasarlara sebep olmaktadır.
Glokom hastalığının erken teşhisi ve zaman kaybedilmeksizin tedavisine başlanması halinde görmenin korunabilmesi için çok önemlidir. Erken tedavi edilmediği takdirde sonucu kalıcı görme kaybıyla sonuçlanır.
Glokom gibi kendini ancak ileri safhalarda belli eden sinsi hastalıklar ve gözde yüksek hasara neden olan hastalıklardan korunmak için ya da tedavisine gecikmeden başlanması için yılda en az bir defa düzenli göz muayenesine gitmek gerekir.
Aramalar: göz tansiyonu nasıl bir hastalıktır? glokomun anlamı nedir?
Glokomun (göz tansiyonu rahatsızlığı) sinsi hastalıklarından olmasının en önemli nedeni; hastalığın farkına görme kaybının başladığı ileri safhalarında varılmasındandır. Glokom hastalığı her yaş grubunda görülebilmekte hatta yeni doğmuş bebeklerde de görülebilmektedir.
Glokom gözde ilk zamanlarda yavaş ve kendini hissettirmeden ilerler, daha sonra hızlı seyreder ve görme sinirlerinde tedavisi mümkün olmayan görme kaybına yol açacak kalıcı hasarlara sebep olmaktadır.
Glokom hastalığının erken teşhisi ve zaman kaybedilmeksizin tedavisine başlanması halinde görmenin korunabilmesi için çok önemlidir. Erken tedavi edilmediği takdirde sonucu kalıcı görme kaybıyla sonuçlanır.
Glokom gibi kendini ancak ileri safhalarda belli eden sinsi hastalıklar ve gözde yüksek hasara neden olan hastalıklardan korunmak için ya da tedavisine gecikmeden başlanması için yılda en az bir defa düzenli göz muayenesine gitmek gerekir.
Aramalar: göz tansiyonu nasıl bir hastalıktır? glokomun anlamı nedir?
Açık Açılı Glokom Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
En fazla görülen glokom türüdür. Toplumda yaklaşık olarak %1 nüfusta ve daha çok 40 yaşın üzerinde görülmektedir. Hastalık ilk zamanlarda hiç bir belirti göstermez. Bu hastalığın seyrinde göz içi basıncı yavaş yükseldiğinden belirtiler yavaş bir şekilde başlamaktadır. Kornea başlangıç döneminde bulanmaz, ağrı hissedilmez. Görme duyusu yavaş yavaş kaybedildiği için hastalığın ileri safhalarına kadar hasta bunun farkına çok büyük ihtimalle varmaz. Görme kaybını farkettiği zaman da hasar kalıcı hale gelmiş demektir. Açık açılı göz tansiyonunda, gözün drenaj bölgesi olan trabeküler ağda henüz bilim insanları tarafından çözülememiş bir direnç oluşur. Bu kronik bir rahatsızlıktır. Genetik olma ihtimali vardır. Bugünkü modern tıp ile bile kesin tedavisi yoktur. Ancak günümüzde elimizdeki imkanlarla hastalığın ilerlemesi yavaşlatılmakta ya da durdurulabilmektedir. İlaçların yaşam boyu kullanılması gerekebilmektedir.
Aramalar: açık açılı glokom nedir? açık açılı göz tansiyonu nedir?
Aramalar: açık açılı glokom nedir? açık açılı göz tansiyonu nedir?
Etiketler:
açık açılı glokom,
açık açılı göz tansiyonu,
glokom,
göz tansiyonu
Göz Kapağı Şişliği İçin Ne Yapabiliriz?
Sponsorlu Bağlantılar:
Göz kapağındaki şişmeyi gidermek için evde yapabileceğimiz en basit şey buzdolabımızdan iki kalıp buz çıkartarak bunları göz kapağımızda şiş olan yere 15 dakika süreyle koymalıyız. Fakat bunu yaparken dikkat etmemiz gereken buzu belirli aralıklarla gözümüzden alıp tekrar koymalıyız. Aksi halde gözümüze fazla uzun süre teması zarar verebilir, soğuk yanığı denilen durum da görülebilir. Bunun dışında çay banyosu da faydalı olmaktadır. Evimizde ki demlenmiş çayı soğuduktan sonra veya ılıkken iki parça pamuğa emdirelim. Daha sonra pamuğu sıkarak fazla çayı üzerinden alalım. Gözümüzü kapatarak uzanalım ve göz kapağımızın üzerine bu pamukları koyalım. Sabah kahvaltımızdan kalan çayı bu iş için kullanabiliriz ya da hızlı bir şekilde iki poşet (sallama) çayı sıcak suda demleyelim. Buzdolabında 5-10 dakika bu çay poşetlerini soğuttuktan sonra poşetleri olduğu gibi gözümüzün üzerine koyarak kullanabiliriz. Bu işlemden sonra gözümüz rahatlayacaktır. Bu yöntemler yorgunluktan dolayı oluşan göz kapağı şişliklerini gidermek için faydalıdır. Bunun haricinde göz kapağında şişliğin yanında batma, ağrı, sulanma, kızarıklık veya kaşıntı varsa o zaman büyük ihtimalle kiprik dibi iltihabıyla karşı karşıyayız demektir. Bunun için ise eczaneden alacağımız asit borik adı verilen bir antiseptiği gerekli miktarda su ile sulandırdıktan sonra yine kompres olarak göz kapağımızın üzerinde bekletebiliriz. Bu işlemi 2 saatte bir tekrarlamak faydalıdır. Eğer bu uygulamalara rağmen rahatlama sağlayamadıysak göz doktorumuza gitmek gerekir.
Aramalar: göz kapağı şişmesini nasıl geçiririz? göz kapağında şişme, göz şişliği nasıl indirilir? göz şişliği evde nasıl geçirilir?
Aramalar: göz kapağı şişmesini nasıl geçiririz? göz kapağında şişme, göz şişliği nasıl indirilir? göz şişliği evde nasıl geçirilir?
Etiketler:
göz,
göz kapağı şişmesi,
göz kapağında şişkinlik,
göz şişliği,
göz şişmesi
1 Aralık 2011 Perşembe
Göz Ağrısı İçin Doktora Gitmeli miyiz?
Sponsorlu Bağlantılar:
Vücutta olan her ağrıda doktora gitmek mümkün olmaz. Fakat söz konusu göz olunca işler değişir. Çünkü göz çok farklı ve hassas bir organdır. Gözde oluşan her ağrının altında yatan bir sebep mutlaka vardır. Göz içinde, göz çevresinde eğer gözde kızarıklıkla birlikte gelen bir ağrı var ise göz doktoruna mutlaka gitmeliyiz. Kızarıklık olmadan göz çevresinde oluşan ağrılarda eğer altta yatan sinüzit veya tansiyon yüksekliği gibi bir rahatsızlık yoksa eczaneden alabileceğimiz basit bir ağrı kesici ilaçla bu ağrıyı kontrol edebiliriz. Tabi burada dikkat etmemiz gereken gözde kızarıklık olmaması gerektiğidir. Ağrı kesici aldıktan bir müddet sonra göz yeniden ağrıyor ise göz hekimine gitmek gerekir.
Gözün çevresindeki ağrıların tek taraflı veya iki gözün çevresinde olması da önemlidir. Ağrı tek gözün çevresinde oluyorsa ve başımızın bir kısmına vuruyorsa bu daha çok dikkat ister. Ancak özellikle yoğun iş temposunda çalışanların stresle ilgili olan baş ağrılarını bu göz çevresi ağrılarının dışında tutmak, bunları göz ağrısının dışında değerlendirmek gerekir. Çift taraflı olan ağrılarda her ağrımızda göz doktoruna gitmemiz gerekmez. Fakat burada dikkat etmemiz gereken önemli kriterler; gözde sulanma, gözde yanma, batma ve gözde kızarıklıktır. Ağrı bu durumlarla birlikte varsa mutlaka göz hekimine gitmemiz gereklidir.
Gözün çevresindeki ağrıların tek taraflı veya iki gözün çevresinde olması da önemlidir. Ağrı tek gözün çevresinde oluyorsa ve başımızın bir kısmına vuruyorsa bu daha çok dikkat ister. Ancak özellikle yoğun iş temposunda çalışanların stresle ilgili olan baş ağrılarını bu göz çevresi ağrılarının dışında tutmak, bunları göz ağrısının dışında değerlendirmek gerekir. Çift taraflı olan ağrılarda her ağrımızda göz doktoruna gitmemiz gerekmez. Fakat burada dikkat etmemiz gereken önemli kriterler; gözde sulanma, gözde yanma, batma ve gözde kızarıklıktır. Ağrı bu durumlarla birlikte varsa mutlaka göz hekimine gitmemiz gereklidir.
Etiketler:
göz ağrısı,
gözde batma,
gözde kızarıklık,
gözde sulanma,
gözde yanma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)