29 Kasım 2015 Pazar

Hızlı Kilo Vermek Zararlı Mı?

Sponsorlu Bağlantılar:

Neredeyse hızlı kilo vermek diye bir şey yoktur. Çünkü hızlı kilo verenler genelde sonrasında verdikleri kiloların daha fazlasını verdiklerinden daha hızlı bir şekilde almaktadır.

Yaz tatiline düzgün bir vücutla girmek isteyenler, düğün hazırlığında olanlar, aldığı kiloları bir an evvel vermek isteyenler en  hızlı kilo verdiren  diyet listesi arayışına girerler. Lakin hızlı kilo vermek uğruna sağlığımızı ciddi tehlikelere sokabiliriz.

Beslenme ve Diyet Uzmanı olan Banu Kazanç, bilhassa kısa bir zaman­da fit görünüme kavuşmak amacıyla uygulanmakta olan diyetlerin; kansızlıktan tutun saç dökülmesine, tansiyon düşüklüğün­den  adet düzensizliğine kadar pek çok ciddi sağlık sorununa yol açabileceği­ni belirtiyor­.

Sabahleyin sadece kibrit kutusu kadar peynir yemeyi öğütleyin sonrasında kilometrelerce yürüten veya koşturan, öğlen  yağsız küçük bir salata yediren yine saatlerce spor salonun­da kal;mayı öğütleyen, akşam hiç bir şey yemeden koşu bandın­da koşmamızı öğütleyen yemek programları var. Böyle bir program belki size çok kısa bir zaman­da çok zayıflatır­­. Peki ya sonrasında olacaklar? Kilo verirken  ruh ve beden  sağlığı­nın korunma­sı gerektiğine de dikkat çeken  Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç, işin sırrı­nın metabolizmayı hızlandıran dengeli bir beslenme programı ve bunu destekleyen  bir spor planı olduğunu söylüyor bize­. Aksi takdir­de vücut bu diyetlerden olumsuz etkileniyor, hat­ta ciddi sağlık problemi ortaya çıkıyor. Nadir de olsa hızlı kilo vermek için yapılan diyetlerden ölen insanlar olduğunu da unutmayalım.

Hızla Kilo Veren  Vücut­ta Neler Oluyor?

Bilinçsiz bir şekilde yapılmakta olan kalorisi çok ­düşük sağlıksız zayıflama diyetleri; konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, bitkinlik, kalpte ritim bozukluğu, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizliği, kansızlık, kabızlık, ciltte kuruluk, saç dökülmesi gibi pek çok sağlık sorununa neden  olabilmekte­dir­­. Banu Kazanç’anın söylediklerine göre; zayıflama ve kilo denetimi, dengeli bir beslenme programı ile sürdürüle­bilir­­. Kısa sürede kilo kaybettireceği söylenen  karışımlar; diüretik (idrar söktürücü), laksatif (bağırsak boşaltıcı) özellik taşıyor­. Bunun neticesin­de de tartı, düşük kiloları göstermesine rağmen  vücutta kaybedilen yağ değil su olmakta­dır­­.  Diyeti uygulayan kişi vücudun­dan suy­la beraber mineralleri de kaybediyor­. Örnek verecek olursak kaybedilen  sodyum/potasyum dengesi­nin bozulması, kalp kası­nın olumsuz etkilenmesine yol açar­.

Düşük kalori alımı neticesin­de vücudun direnci düşer, kas kaybına uğrar, yüksek protein diyetleri (ketoz gibi) böbrek işlev­lerine zarar verebilir, ani şeker ve tansiyon düşme­si gibi sorunlar yaşanma­sı ise ölümlere varan sağlık sorunları­na sebep ola­bilir­­. Kişilerin bilinçsizce, kulaktan dolma bilgilerle yapmış oldukları diyetler ya da dostları­nın uyguladığı diyetleri kendilerine uygulama­sı sonucu; defalarca kilo ala­rak vermeler metabolizmayı yavaşlatıyor­. Bu da verilen  kilolar­dan daha da fazlası­nın hızlı bir şekilde alınmasına neden  olmakta­dır­­.

Hızlı kilo vermek fiziksel görüntüde yüzde çöküntü, vücut­ta sarkma gibi olumsuzluklara yol açar. Aynı şekil­de gençlerin kilo kaybını ciddi olarak takıntı haline getirmeleri ise yeme bozukluğu ya da günümüzde manken hastalığı olarak da bilinen Anoreksiya Nevroza ya da Bulumia’ya neden olabilmektedir. Bunların dışında ciddi psikolojik sorunlara da yol açıyor­. Yine aşırı kilolu kişi­lerin yeteri miktarda karbonhidrat, protein, yağ vitamin ve minerallerden  yoksun, düşük kalori beslenme eşliğinde, ağır egzersizler yapmaları ise sağlık adına çok ciddi riskler içeriyor­. Banu Kazanç, bilhassa ailesinde kalple ilgili şikayetleri bulunanların, böyle risklere girmeleri­ni hiç doğru bulmuyor­.

Banu Kazanç, hızlı kilo vermenin kolay bir yolu olmadığını, fakat kişiye uygun bir beslenme programı­nın uzman bir yardımla düzenlenme­si ile kilo vermenin olanaklı olduğunu belirtiyor­. Bunu için de öncelikli olarak kiloya neden  olan arka plandaki sağlık sorununu ya da ilaç kullanımı ile ilişkisi olan sorunu anlayıp çözmek gerekmekte­dir­­. Bu durum dikkate alınmadan bir­takım geçici başarılar sağlansa bile tesirli ve kalıcı neticeler hiç bir zaman el­de edilemiyor­. Kilo vermek bir evredir, zaman, emek, sabır, disiplin ve kararlılık gerektirir­­.

28 Kasım 2015 Cumartesi

Yeni Doğan Bebeğin Saçını Nasıl Kuruturuz?

Sponsorlu Bağlantılar:

Yeni Doğan Bebeğin Saçını Nasıl Kuruturuz?

Yeni doğan bebeklerinin de her bireyde olduğu gibi belli aralıklar ile temiz ve sağlıklı gelişimi için yıkanması ve temizlenmesi gereklidir. Bebeğinizin mikrop gibi zararlı canlılardan kurtulması sağlıklı gelişimi için çok önemlidir. Aksi halde bebekler de bazı mikrobik hastalıklar ortaya çıkar ve bunlar bebeğe zarar verebilir.

Bebeğinizin yıkanmasından sonra yapılması gereken önemli konula vardır. Bunlardan birincisi yeni doğan bebeğinizin saçı nasıl kurutulur? sorusu ile karşımıza çıkar ve bebeğimizin hasta olmaması için çok önemlidir. Yeni doğan bebekler, birkaç aylık olmuş ya da gelişim sürecinin daha ileri safhalarında bebeklere göre hassas bir yapıda olurlar. Bebeğinizi yıkarken nasıl hassas ve yavaş hareketler yapıyorsanız saç kurutma esnasında da aynı hassasiyet devam etmelidir. Bebeğimizin hassas bir dönem içerisinde bulunduğunu hiçbir zaman unutmamız gerektiğidir.

Yeni doğan bebeğin saçını kuruturken dikkat edilmesi gerekenler

Uzmanların bebeğin saçını kuruturken ilk önerdikleri şey, bebeğe hassas davranmamızdır. Diğer bir husus saç kurutma için fön makinası ya da benzer cihazlar kullanılmaması gerektiğidir. Çünkü fön makinası yetişkinlerin bile kullanması tavsiye edilmeyen bir cihazdır. Fön makinasını insanlar genellikle yanlış kullanmakta ve saçlarına çok büyük zararlar vermektedir. Bebeğinizin ağzı var dili yok diyeceğimiz dönemde, fön makinası ile saçını kurutayım derken yakabilir ona ve kendinize büyük zarar ve pişmanlık verebilirsiniz. Bunun yerine onu yıkadıktan sonra pamuklu ve yumuşak bir havlu ile yumuşakça saçlarını okşayarak kurutabilirsiniz. Bunu yaparken acele etmemeliyiz. Yavaş hareketlerle bebeğimizin saçlarında ıslaklık kalmayana kadar yeterince kurulamalıyız. Kurulamadan sonra da soğuk ortamlardan ve rüzgarlı havadan uzak durmak gerekir. Bebeğin saçları havluyla ne kadar kurutulsa da bir miktar nemli olacağından sıcak bir yerde tamamen kuruması beklenmelidir.

İlgili aramalar: bebeğin saçı nasıl kurutulur, bebeklerde saç kurutma nasıl yapılır, yeni doğmuş bebeğin saçını neyle kurutmalıyız

Emziren Anneler Saç Boyatabilir Mi?

Sponsorlu Bağlantılar:

Saç boyalarının sağlığa zararlı etkileri vardır. Bilhassa amonyak ihtiva eden saç boyaları oldukça zehirlidir. Saç boyasının içerisinde bulunan bu zararlı maddeler saç derimizden emilmese de bu maddelerin kokuları sağlığımıza zarar verebilir. Bu nedenle hamilelikte anne adaylarına saçlarını boyatmamaları tavsiye edilir hatta bazı kişiler kuaföre bile girmenin sakıncalı olduğunu söyler. Hamilelikte kullandığımız saç boyalarından zararlı maddeler saç derimizden emilerek bebeğimize zarar verebilir. Benzer şekilde hamilelikte olduğu gibi çocuğumuz dünyaya geldikten sonra emzirme döneminde bu zararlılar anne sütüne aynı şekilde geçebilir ve bebeğimize zarar verebilir.

Peki, emzirme döneminde saç boyatılır mı?

Hamile olduğu için saçını boyatamayan anneler emzirme dönemine geçtiklerinde artık saç boyatmak isteyebilirler. neticede hamilelikte saç diplerimize oldukça çok geldiğini düşünecek olursak bu durum oldukça normaldir. Bu konuyla ilgili kamuoyunda çok fazla açıklamaya rastlanmaktadır. Kimi insanlar saç boyamanın zararlı olmadığını söylerken kimileri de bebeğin sağlığı için zararlı olduğunu söylemektedir. Emzirme döneminde illa ki saç boyatmak istiyorsak amonyaksız ve zararlı maddeler içermeyen diğer bitkisel boyaları tercih etmemiz gerekir. Hemen hemen gittiğiniz bütün kuaförlerde hamile ya da emziren anneler için bitkisel boyalar bulunmaktadır. Eğer ki yoksa bile dışarıdan alıp kuaförünüzde saçınızı boyatabilirsiniz. Bitkisel boyaların saç derisinden emilimi çok azdır. Bunun kana karışıp anne sütü ile bebeğinize geçmesi de daha düşük bir olasılıktır. Aslında bu konu ile ilgili yapılmış bilimsel bir açıklama bulunmamaktadır fakat şimdiye dek saçını boyatan annelerden zarar gördüklerini bildiren yapılmış herhangi bir açıklama da olmamıştır. Bu açıklamalar ışığında saç boyatıp boyatmamak tamamen sizin tercihinize kalmıştır.

İlgili aramalar: hamilelikte saç boyanır mı, emziren anneler saç boyatabilir mi, emzirme döneminde saç boyanır mı, saç boyası anne sütüne geçer mi

22 Kasım 2015 Pazar

Soğuk Algınlığına Karşı Neler Yapmalıyız?

Sponsorlu Bağlantılar:

Soğuk algınlığı kış mevsimde en  çok görülmekte olan hastalıklar­dan bir tanesidir­­. Soğuk algınlığından korunmak için öncelikle adı üzerine olduğu gibi öncelikle soğuktan uzak durmak gerekir. Mevsime uygun kıyafetler giyerek soğuktan korunmalıyız. Bunun dışında bu mevsimde Vitamin C tüketimine ehemmiyet vermemiz gerekir­­. Portakal, mandaline gibi mevsim meyvelerinde Vitamin C çok fazlaca miktardadır­­.  Bu meyvelerin suyunu sıkmadan, posası ile beraber tüketmek C vitami kaybını engelleyecektir­­. Aynı şekil­de soğuk algınlığın­da bağışıklık sistemi­ni güçlendire­bilmek amacı ile E vitaminine ihtiyacımız bulunur­. Bunu da en  iyi kabuklu kuru yemişlerden  sağlaya­bilirsiniz­. Bol bol balık tüketimi yine ümmin sistemin güçlenmesi­ni sağlayacaktır­­. Soğuk algınlığına yakalanma­mak amacıyla bu tüketimlerin yanında, sağlıklı ve dengeli olarak beslenmek, beş gurup gıda­yı kontrollü bir şekil­de alabilmek epey önemlidir­­. Ve yine ümmin sistemi­nin güçlenme­si için sabah sağlam bir kahvaltı yapmak gerekir.

Kadınlar Kabızlık İçin Neler Yapabilir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kabızlık yanlış yiyecek tüketimi, aktivite azlığı ile alakalı ola­bilir­­. Bazı kullanılan ilaçlar kabızlığa neden  ola­bilir­­. Adet zamanların­da öncesi ya da sonra­sı kabızlık görüle­bilmektedir­­. Kabızlığın oluşmama­sı için posa tüketimine dikkat edilişi gerekmekte­dir­­. Kepek, çavdar, yulaf, tam buğday gibi ekmek türevleri­nin tüketilmesi, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı gibi glisemik indeksi yüksek düşük olan besinlere yer verilmesi, sebze ve salata tüketimi­nin artırılışı kabızlığın oluşumunun engellenmesinde beslenmeye bağlı faktörlerdir­­. Bununla bir­likte yediğinize içtiğinize özen gösterdiğiniz halde eğer yine de kabızlık oluşuyorsa çok kolay bir karışım tavsiye edebiliriz; sabah aç karnına, kahvaltıdan 1 ila 2 dakika kadar önce 1 su bardağı sıcak suyun içerisi­ne bir çay kaşığı bal koyduktan sonra bu suyu içip üzerine de 2 tane kuru kayısı yediğinizde ve bunu düzenli şekil­de yaptığınızda kabız olsanız da olmasınız da kronik kabızlığın önüne geçecektir­­.

Büyük Tansiyon, Küçük Tansiyon Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Yüksek tansiyon, tıpta kullanılan adıyla hipertansiyon, kan dolaşımı için damarlarımızda gereken  kan basıncı­nın normalden  daha çok oluşudur­. Yüksek tansiyon ülkemizde her üç kişiden  bir tanesinde genel­de görülmekte olan ciddi bir sağlık problemidir­­. Tedavi edilmediği hal­de kalp yetmezliği, kalp büyümesi, damarlar­da daralma, felç, böbrek yetmezliği ve körlük gibi ciddi rahatsızlıklara neden  oluyor ,bu neden­den  dolayı mutlak suretle erken  teşhis etmek gerekir­­. Kendinizi tanımanız için Tansiyonunuzu kontrollü tutmanızda fayda vardır ­.

Tansiyon ölçüleriniz , 180/120 gibi çok yüksek düzeye gelmediği müddetçe vücüdümüz herhangi bir belirti vermemektedir­­. Yüksek tansiyon­da genel­de karşılaşı­lan belirtileri ise baş dönmesi, baş ağrısı, kalp ağrısı, kulak çınlaması, solunum darlığı, çift ya da bulanık görme, burun kanamaları ve düzensiz kalp atışlarıdır­­.  Yüksek tansiyon teşhisi koymak amacıyla kan basıncı ölçülürken; sistolik (büyük tansiyon, normali = 120 mm/Hg), diastolik (küçük tansiyon, normali = 80 mm/Hg) olmak üzere iki değere bakılır­­.

Yüksek tansiyon tanısı konulma­sı için bu değerlerden  biri­nin yüksek olma­sı yeter­. Arteriyel Sistolik (büyük tansiyon), kalp kasıldığın­da kalbten  damarlara doğru atılan kanın damar duvarın­da yapmış olduğu basınçken, Diastolik (küçük tansiyon) değer kalp gevşediği zaman hala damar duvarın­da mevcut olan basınçtır­­.Hem küçük hem de büyük tansiyonun normal değerin­den  yüksek olma­sı hipertansiyondur­.

20 Kasım 2015 Cuma

Çene Kayması

Sponsorlu Bağlantılar:

Ortodontik rahatsızlıklardan biri olan çene kayması, çenede bulunan kasların zarara uğrama­sı neticesin­de disklerin hareket sırasında düzgün çalışmamasıdır­­.  Erken  teşhis edilişi tedavisi için önemlidir­­. Kısa zamanda düzeltilmesi, tedavisi­nin uygulanma­sı çenenin tekrar eski haline gelişine imkan vermekte­dir­­.

Esneme, yutkunma, konuşma gibi haller­de şiddetli ağrılara neden  ola­bilir­­. Ağzınızı açtığınızda ağrı ve kasılma hissediyorsanız çene kaymasına işaret edebilmekte­dir­­. Ağrılar spazm oluşturma­sı yüze, başa ve kulağa vurmasına neden  ola­bilir­­. Genellik­le çene kaymasın­da ağrı kulaktan vurur­.

Çene kayma­sı belirtileri
Çene kasların­da ağrı ve sancı
Çene hareketi yaparken  tıkırtı ve takılmalar
Çenede takılma, harekette kısıtlılık
Çeneyi açıp katma halinde çenenin yerine oturmaması
Baş ve kulak ağrısı ile kendisi­ni belli eder

Belirtilerden  bir kaçı­nın izlemlenme­si halinde uzmana başvurup çene kayma­sı kontrol edilir, erken  teşhis tedavisi maksadıyla mü­him olduğu için göz ardı edilmemelidir­­. En kısa zaman ­ la yapılacak müdahale çeneni­zin sağlığını koruyacaktır­­.

Çene kayma­sı neden  olur?
Uyku halindeyken  kişiler­de çeneleri­nin üzerine baskı uygularlar­. Sürekli olarak dişleri­ni tıkmalar çeneleri­nin hareketleri­ni engeller­. Eklem bozukluklarına neden  olarak çene kaymasına yol açar­. Çene kayması­nın bir başka sebe­bi olarak diş telleri­nin kullanımıdır­­.  Konuşurken  ve yemek yerken  çene kaslarını­zın sağlıklı çalışmaması, çene kaymalarına neden  olacak faktörleri ortaya çıkarmaktadır­­.

Çene kaymasın­da nelere dikkat edilmeli?
Çene bölümünde ağrı duyulmasına karşılık ağrı gideren  kullanıla­bilir­­. Yemek vaktinde lokmaları uzun sü­ren  çiğnemeler çene kaslarını geliştirmektedir­­. Sakız çiğnemekten  uzak durun­. Gün içinde stres dişlerinizi sıkmanıza neden  olarak çene kaymasına da neden  oluştura­bilir­­. Çene bölümünde yapılacak olan ameliyat ba­sit bulunmadığı için başarı ile sonuçlanmaya­bilirde­.

İlgili aramalar: çene kayması neden olur, çene neden kayar, çene nasıl düzeltilir, çene kayması nasıl düzelir

19 Kasım 2015 Perşembe

Mideden Kötü Koku Gelmesi

Sponsorlu Bağlantılar:

Yemek yedikten son­ra mideden  gelen  pis koku bizi oldukça rahatsız eder, psikolojimizi bile bozar. Kokuya dayanamadığınız gibi çevrenizdekileri de huzur­suz etmektedir­­. Kokunun tarifi iğrendirici olma­sı mide rahatsızlıkları­nın habercisidir­­. Kötü kokuların sebe­bi reflü olarak işaret ediliyor­.

Yemek borusunun alt bölümünde mevcut olan kapakçıktır­­. Yemek yedikten son­ra kapanma­sı lazım olan boru kapanmayarak açık kalıyor­. İstem dışı olarak mideden  çıkan asit ve yemek kokusu nefes borusu ile dışarı çıkar­.

Reflünün teşhisi hekim tarafından konur­. İlk olarak hastanın problemleri­ni dinleyen  doktor gerekli muayene ve araştırmalar­dan geçirmektedir­­. Fizik muayene ile halk arasında iman tahtası denilen  kemiğin arkasına uygulanmakta olan baskı ile ağrı olmasıyla anlaşılır­­. Kişiden  reflüye eşlik edip ülsere sebepte olabilmekte­dir­­. Belirleyici muayene bulgusu olmayarak ortaya çıkar­.

Midenin alt bölümünde fıtık olma­sı neticesin­de reflünün sık tekrarlanmasına neden  olmakta­dır­­.  Grafide fıtık ve geriye kaçış olup bulunmadığı tespit edile­rek tedavi uygulanmakta­dır­­.  Net bulgu için hastanın sintigrafi denilen  testin­den  geçme­si gerekiyor­.

Reflü tedavisinde burun­dan girilip yemek borusunun olduğu noktaya sensör konur­. Hastanın reflüsü tekrarlarsa sensor verileri toplar­. Doktor tarafından alınan bilgiler doğrultusun­da ilaçla ya da cerrahi müdahale edilmektedir­­.

İlgili aramalar: mideden kötü koku gelmesi, mide kokusu neden olur

9 Kasım 2015 Pazartesi

Uyuduğumuz Halde Neden Yorgun Kalkarız?

Sponsorlu Bağlantılar:

Uykumuzu aldığımız halde neden yorgun kalkarız?

Sabahları yorgun bir şekilde uyanmaktan şikayetçiyseniz, bu durumun altın­da yatan sebep­leri araştırmanız gerekir­­. 2 hafta boyunca uyandığınız her gün yorgun, halsiz, ağrılarla uyanıyorsanız, hayatınızda yolun­da gitmeyen  bir şeyler var manasına gelmektedir­­. Deliksiz ve huzurla uyumak sinirlerinizi yatıştırdığı gibi kendinizi iyi hissetmenizi sağlar­. Bu tip yorgunluk şikayetleri önemsiz olarak görülse bile vücut­ta yolun­da gitmeyen  durumların işareti olmakta­dır­­.  Uykudan sonra uyanmak Fibromilyaji sendromu (FMS) olarak bilinmekte olan yumuşak doku hastalığına işaret edebilmekte­dir­­. Kaslar­da ağrı, hassasiyet, uyku bozukluğu, bitkinlik ile kendisi­ni göstermekte­dir­­.

İlk sebep­ler psikolojik olarak araştırılışı gerekir­­. Uyuma dan evvel sizi huzur­suz edici problemleri ortadan kaldırın­. Uyandığınız takdir­de başını­zın size ağır ve yorgun gelmesi­ni önleyebilirsiniz­.

Gün içinde tüketecek olduğunuz şekerli besinler uyumanızı engellediği gibi ağırlık oluşturacaktır­­. Öğleden  sonra baş ağrısı, zor uykuya dalma, kabuslar görme, yorgunluk, baş dönme­si neden  olmakta­dır­­.  Uyuma dan evvel birkaç saat süresin­ce hiç bir şey tüketilmeme­si gerekiyor­. Kendinize dikkat edip meydana gelebilecek rahatsızlıklara karşı ted­bir almanız gerekir­­. Kan şekeri düşüklüğü, stres, kafein­den  ötürü kaynaklanarak kan şekeri düşer­.

Aç karnına şeker yemekten  uzak durulma­sı gerekiyor, şeker tüketilme­si başlı başına yorgun uyanmanıza sebep olmakta­dır­­.  Günlük olarak beslenmenizi üç öğüne çıkarmanız gerekir­­. İlaç tedavisi olan birisi düzenli şekil­de ilaçlarını içmelidir­­.

Sabahları yorgun uyanmak gibi sorunlar, kadın ve erkekler­de ilerleyen  yaşlar­da görülmekte­dir­­. Yaş grubuna göre kişiler sağlıklarına dikkat etmeleri gerekiyor­.

Soğuk havalar­da bilhassa uyku bozuklukları art­ma gösterir­­. Travma, kaza, yakınını kaybetmesi, viral hastalıklar, psikolojik bozukluklar insanları etkilemekte­dir­­. Kişiler hasta olma­sı ile uyku problemleri daha yorucu ve uykusuz hastalıklarına neden  olmakta­dır­­.

Ökse Otu

Sponsorlu Bağlantılar:

Ökseotu Nedir?>

Anadolu'da ki topraklar­da yetişen  şifalı bitkilerden  biridir­­. Ökse otunun şifaları­nın bilinmesi gerekir. Kullanılması ve faydalanılması gerekir­­.  Çünkü sağlığımızı koruyucu birçok etkisi vardır. Ökse otu bilindiği üzere doğal olarak yetişen  bolca mineral barındıran bitki tipidir­­. Her mevsim ağaç üstün­de küçük beyaz yumurtayı anımsatan şekil­de çiçek açmaktadır­­.  Elma ağacını anımsatan şekil­de çiçekleri açar ve kendisi­ni göstermekte­dir­­. Diğerlerin­den  ayıran ise açtığı çiçekler beyaz olduğu hal­de miskete benzetile­bilir­­.

ökse otunun faydaları


Ökse otu çay tarifi
1 çay kaşığı ince olarak kıyılmış ökse otunu, 1 fincan soğuk su ya atın ve 1 gün kadar bekletin­. Kendisi­ni salarak sonrasındaki günü ısıtılarak içilebilmektedir­­.

Ökse otunun faydaları
Kanser, hepatit hastalıkları ve hipertansiyon ile savaşır­. Alternatif tıp alanın­da kullanılmaktadır­. Bilimsel araştırmalara göre sinir sistemi­ni rahatlatır, ağrıları geçirir, kasılışları engeller, vücudun rahatlamasını sağlar, kanser gibi hastalıkların ilerleyişini, tümörlerin küçülmesine imkan vermekte­dir­­. Yüksek tansiyonu olan insanların tansiyonunu düşürerek sağlıklarını korur­. Metabolizmanın sağlıklı çalışmasını sağlayarak zayıflamaya destektir­­. Damar sertliği gibi damar hastalıkları­nın oluşmasını önler ve tedavi e­den  etkiye maliktir­­.

Ökse otunu tüketirken  dikkatli olunmalıdır­­.  Çiğ olarak tüketilme halinde nöbet oluşumuna neden  ola­bilir­­. Nadir şekil­de tüketimi insan sağlığını koruyucu etkiye sahiptirr­­. Alerjik reaksiyonlara neden  olarak krize neden  ola­bilir­­. Kullanmadan evvel mutlak suretle doktora danışarak fikir alınması gerekir­­.

5 Kasım 2015 Perşembe

Hidroterapi Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

HİDROTERAPİ

Hastalıkların tedavisinde uygulanmakta olan yöntemlerin­den  birisi de şifalı sulardır­­.  Hidroterapi olarak bilinmekte olan şifalı su terapisi; kan dolaşımını hızlandırma, metabolizmayı hızlandırma ve ağrıları azaltma gibi bazı tesirleri içinde bulundurur. Sıcak su yardımıy­la vücut­ta bulunan kan dolaşımı hızlanarak vücut sağlığına kavuşur­. Kas tutulmalarını engellediği gibi ağrılara da çok iyi gelmektedir­­. Fizik tedavi­nin başlı başın­da şifa verici olduğu hal­de koruyucu etkiye maliktir­­.

Girdaplı su, sıcak su havuzları ve jakuziler
Vücuda püskürtmeli şekil­de uygulanmakta olan yöntemlerdendir­­. Havuzlar­da sakatlanan, yaralanan, huzur­suz olan kişiler için uygulanmakta­dır­­.  Kas ağrıları­nın hafifletilmesine yönelik uygulanmakta­dır­­.  Ağrıları dindirdiği gibi vücudun canlanmasına da imkan vermekte­dir­­.

Banyolar
Ilık su seviyesinde olan banyoları kapsamaktadır­­.  Banyolar rahatlattığı gibi kişi­lerin etkilenmesi­ni önlemektedir­­. Ilık ve stresi azalttığı gibi kanın vücut­ta dolaşımını korur­. Vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlayarak koruyucu etki sağlar­.

Duş
Dolaşım sistemi­ni destekleyerek dıştan gelen  etkilere yönelik koruma sağlar­. Ağrıların hafiflemesi, geçme­si için kullanılan yöntemlerdendir­­.

Nem kompresi
Soğuk ve kompres yaralanmalarına yönelik ağrıları, şişlik ve iltihaplanmalara yönelik azalış el­de edilme­si için uygulanmakta­dır­­.  Ateşi düşürmek, baş ağrısı, hafifletmek, sıcak ve ılık kompresler yardımıy­la kas ağrıların­dan kurtula­bilirsiniz­.

Buhar tedavisi ve sauna
Buhar odaları, saunalar toksinlerin atılmasını ve gözeneklerin açılmasını sağlayıcı tesirleri bulunmaktadır­­.  Buhar banyosu yardımıy­la kişi temizlenir ve yenilenmiş gibi hisseder­.

İç hidroterapi
Bağırsakların temizlenme­si için iğne ve sıvı uygulama­sı yardımıy­la yapılmakta­dır­­.  Vücut temiz suy­la yıkanarak temizlenir­­. Dış etkilere karşı koruma sağlar­. Vücudu mikroplar­dan arındırdığı gibi temizliği­ni de yapmaktadır­­.

Uykuyu Kaçırma Yöntemleri

Sponsorlu Bağlantılar:

Uyku Kaçırma Yöntemleri

Gün içinde bitkinlik kişi­lerin ister istemez uykularının gelmesine neden  olmakta­dır­­.  Uykunuzu kaçırmak için yapacak olduğunuz mücadele yardımıy­la uykusuzluk kısmi olarak da önlenebilir­­. Yeni uyandığınız vakit bile uykunuz var ­ise yapacaklarınız ile kendinizi toparlaya­bilirsiniz­.

Oturuş pozisyonunuzu değiştirin
Oturduğunuz pozisyon uykunuzu getiriyor ola­bilir­­. Pozisyonunuzu değiştirmeniz uykunuzun gitmesi­ni sağlaya­bilir­­. Rahat yere oturuyorsanız eğer pozisyon­dan keyif aldığınız için uyuma hissi yarata­bilir­­.

Aşırı soğuktan ve aşırı sıcaktan sakının
Havaların haline göre etkilenmeniz kaçınılmazdır­­.  Bulunduğunuz yer sıcak olma­sı size uyku hissi yarata­bilir, daha hafif ve uykunuzu getirmeyecek yere gidiniz­. Uykunuz kısmi olarak de olsa açılacaktır­­.

Spor yapın
Vücudunuz bitkinlik ve halsizlikten  istediğiniz gibi hareket etmeyebilir­­. Yapacak olduğunuz spor uykunuzu kaçırdığı gibi daha dinç sağlıklı düşünür olursunuz­.

Üşüyün
Soğuk yerler uykunuzu kaçıracak, soğuğun etki­yi kan akışını hızlandırdığı gibi sizi birazda olsa huzur­suz edeceğin­den  uykunuzun açılmasına imkan vermekte­dir­­.

Heyecan
Vücudunuzun adrenalin hormonunu salgılamasına neden olacak birşeyler yapmanız kendinize gelmenizi sağlayacaktır­­. Uyku sorununuzu ortadan kaldırarak rahatlamanızı sağlayan etkilerdendir­­.

Kahkaha
Gülmek beyninizi uyardığı gibi kan akışını­zın düzenli şekil­de akmasına imkan vermekte­dir­­. Güldüğünüz zaman uykudan daha mü­him şeyler olduğunu düşünerek hareket edebilirsiniz­.

Elinizi yüzünüzü yıkayın
Mümkünse soğuk su ile elinizi yüzünüzü yıkayınız, soğuk su uyarıcı etki­yi yardımıy­la uykunuzun kaçmasına imkan vermekte­dir­­.

İlgili aramalar: uykuyu kaçırma yöntemleri, uykuyu kaçırmak için ne yapmalıyız, uyku nasıl kaçırılır

4 Kasım 2015 Çarşamba

Parmaklarda Uyuşma Neden Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Masabaşı işlerde çalışanlarda ve bilgisayarı yoğun bir şekilde kullanan kişiler­de bir müddet sonra parmaklar­da uyuşma ortaya çıka­bilir­­. Parmak uyuşması­nın altın­da yatan sebebin araştırılarak çözüm bulunma­sı gerekiyor­. Uyuşmaların ilk belirtisi karıncalanma ile olup daha ileride ki haller­de uyuşma kendisi­ni göstermekte­dir­­. Kimileri genç yaşta rastladığı parmak uyuşmasına karşı insanların altın­da yatan ne­denleri bularak çözüme ulaştırmaları gerekir­­. Parmak uyuşma­sı yaşlı kişiler­de görülse günümüzde gençler­de görülüşü kaçınılmaz olmakta­dır­­.

Parmak uyuşma­sı hastalıkların belirtisi ola­bilir­­. Şeker ve tansiyon hastalıkların­da genel­de parmak uyuşma­sı yaşanır­­. Karıncalanma başlangıç durumu olup insanların erken  tedavi görmeleri gerekiyor­.

Uyuşmanın nedeni kalp ile alakalı sorunlar ola­bilir­­. Parmakların birbirleri­ni etkilediği­ni varsayarsak kalbimizdeki sorunlar direkt parmaklarımızı vura­bilir­­. Bir uyarıcı olarak bize erken­den  ted­bir almamız gerektiği­ni belirtmektedir­­.

Sigara ve alkol kullanılması neticesin­de uyuşma yaşana­bilir­­. Parmaklara yeteri ka­dar kan gitmemesine bağlı bir şekil­de his kaybı ve parmak uyuşma­sı yaşanır­­.

Kol ve dirsekleri bükük olan insanların kan dolaşımı sağlanmamasına bağlı bir şekil­de de uyuşma yaşanabilmektedir­­. Parmaklarımızı ve kolumuzu ara sıra hareket ettirerek uyuşukluğun önüne geçile­bilir­­.

Parmak uyuşmasına bağlı olarak, uyuşukluk vücudun ba­riz bölgelere yayılımı kalp tıkanıklığına işaret etmektedir­­. Kişiler zaman kaybetmeden  gereken  testleri­ni yaptırarak altın­da yatan hastalık var ­ise erken  teşhis yardımıy­la kurtula­bilir­­.

İlgili aramalar: parmaklarda uyuşma neden olur, parmak uyuşması neden olur, parmaklar neden uyuşur, parmaklarda uyuşmanın nedenleri nelerdir

Kolda Uyuşma Neden Olur?

Sponsorlu Bağlantılar:

Kol uyuşma­sı duruma bağlı bir şekil­de iki sebebe bağlı şekil­de yaşanabilir­­. Koldaki sinirlere baskı ve zayıf kan dolaşımın­dan ötürü kolda uyuşma duyula­bilir­­. Gün içinde uyurken, dinlenirken  yanlışlıkla da olsa kolunuzun üzerine ağırlık vermeniz halinde de uyuşma hissi duyulur­.

Kol neden  uyuşur?
Sinir sıkışması: Kolda mevcut olan sinirlerin üzerine yatılması, basınç uygulanma­sı ya da ağırlık olmasın­dan ötürü sinirler sıkışa­bilir­­. Sinir sıkışması­nın bir çok sebe­bi olmakla bir­likte şeker hastalığı­nın işareti ola­bilir­­. Kol üzerinde uyunma­sı da kolda uyuşma sebe­bi olabilmekte­dir­­.

Dolaşım bozukluğu: Dolaşım sorunu olma­sı ile kan vücudun bütün bölgelerine doğru şekil­de gitmez­. Bunlar­dan kaynaklı bir şekil­de ellerde, kollarda, ayaklar­da uyuşma ve karıncalanma ile anlaşılır­­. Kan dolaşımı sorun yaşama­sı kolda uyuşma ile anlaşılabilir­­. Hareketsiz bir yaşam, sigara tüketilme­si ve sağlıksız beslenmeden  ötürü yaşanabilmektedir­­.

Damar sertliği: Sağlıksız beslenmek damar sertliğine yol açar­. Kalp krizine neden  olduğu hal­de damarlar­da sertlik ortaya çıkmakta­dır­­.  Göğüste ağrı, kol uyuşma­sı kalp krizi­nin belirtileri arasın­da olur­. Sağlıklı beslenme damar sertliği­ni önleyerek kolda uyuşmayı engeller­.

Alkol ve sigara: Zararlı oldukları gibi sinir sistemine hasar vererek dönem dönem his kaybına yol açar­.

Vitamin eksikliği: Dengesiz beslenmekten  ötürü B vitami­nin eksikliğine bağlı bir şekil­de karıncalanma, hissizlik görülmekte­dir­­.

İnme: Beyne giden  kan miktarı azalır, yeterince oksijene ulaşmama­sı neticesin­de vücudun bir­takım kesimlerinde uyuşma görülmekte­dir­­.

Kas çekilmesi: Ağır yük ve eşya kaldırıldığı takdir­de kaslar çekilir­­. Kolda uyuşma meydana gelir, önlenme­si için soğuk kompres uygulanma­sı gerekiyor­.

Kol uyuşması­nın tedavisi
Tedavi ne­denlere bağlı bir şekil­de uygulanabilmektedir­­. Altın­da yatan sebep bulunduktan sonra uygulanacak tedavi yöntemleri yardımıy­la uyuşma ortadan kalka­bilir­­. Doğru tedavi uyuşmayı önler­.

Kolu oynatmak, germe hareketleri yardımıy­la kan akışı düzene girebilir, sinirlerdeki gerilme ve sıkışma azaltılmaktadır­­.

Uyuşma olan yerlere sıcak kompres uygulama­sı yaparak rahatlama­sı el­de edilebi­lir­­.

Alkol ve sigara tüketimin­den  uzak durularak sinir sistemi­nin kendisi­ni onarma­sı beklenir­­.

Uyuşma yaralanmaya bağlı bir şekil­de meydana geldiyse yatak istirahatı metodu ile tedavi edilmektedir­­.

İlgili aramalar: kol uyuşması neden olur, kolda uyuşmanın nedenleri, kol uyuması nasıl geçer

2 Kasım 2015 Pazartesi

Kışın Dondurma Yenir Mi?

Sponsorlu Bağlantılar:

Dondurma sevmeyen yoktur heralde. Dondurma daha çok yazın serinlemek amacı ile tüketiliyor fakat dondurmanın tek yararı serinletmek değil. Doğal yöntemlerle hazırlanmışsa aynı zaman­da oldukça sağlıklı ve sevilen bir yiyecektir­­. Sıcak havalar­da tüketilen  dondurmayı kışın da tüketmek doğru olur mu? Sağlık yönün­den  kışın dondurma yemenin bir zararı olur mu? İşte kışın da dondurma yemek isteyenleri sevindirecek uzman görüşleri:

Dondurmanın kışın­da tüketimi gerektiği­ni belirtiyor, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak görev yapan Prof­. Dr­. Salih Özdemir. Açıklamasına şöyle devam ediyor: Dondurma kalsiyum ve protein bakımın­dan yeterince zengin bir yiyecektir. Ayrıca süt ve süt ürünleri­nin beslenmede vazgeçilmez bir yiyecek kaynağı olduğunu belirterek, bu ürünler olmadan sağlıklı beslemenin olanaklı olmadığını söyledi­.

kışın dondurma yenir mi



Sütle beslenemeyen  bir çocuğun gelişemediği­ni belirten Özdemir, "Sütle ve ürünleriyle beslenmeme, yetersiz eksiksiz beslenme çok mü­him problemlere neden  olmakta­dır­­.  Süt olmadan sağlıklı beslenmenin imkansız olduğunu düşünüyoruz­. Zira süt kalsiyumun en  mü­him kaynağıdır" dedi­.

Türkiye’nin süt tüketimi­nin ortalama olarak değerlerine bakıldığın­da kişi­lerin kafi süt tüketmedikleri­ni belirten  Özdemir, sözlerine şu şekilde devam etti:

"13 ila 19 yaş arasın­da bulunan bir genç günlük ya 1­.2 litre süt tüketecek veya 100 gram kaşar peyniri tüketecek ki gereksinim duyduğu kalsiyumu karşılayabilsin­. Ya da 100 gram beyaz peynir bu ihtiya­cı karşılaya­bilir­­. Fakat ülkemizin ortalamalarına baktığımız zaman yıllık 25 ila 30 kilogram süt tüketimi vardır. Bu Avrupa Birliği ülkelerinde 80 ila 90 kilograma kadar çıkar­. İskandinavya ülkelerinde ise 160 ila 170 kilo yıllık kişi başına süt tüketilme­si bulunmakta­. İşte bu değerlere baktığımız zaman günlük kalsiyum ihtiya­cı İskandinavya ülkelerinde bütünüy­le karşılanıyor­. Yani AB ülkelerinde bile 70 ila 80 kilogram tüketimde kafi bir kalsiyumdan bahsedilemez­."

Alınan kalsiyumun da iyi metabolize edilmesi gerektiği­ni vurgulayan Özdemir, "Kalsiyumu yeteri ka­dar alsanız bile onu kemiklere lokalize etmeniz gerekir­­. Onun için de hareket mü­him bir faktördür, kalsiyumu kemiklere lokalize etmektedir" diye konuştu­.

Çocuklara Dondurma Verilmeli Mi?
Süt sevmeyen  çocukların bunun yerine dondurma da tüketilebileceği­ni anlatan Özdemir, sözlerine şöyle devam etti:

"Çocuğunuza sevmediği bir besi­ni zorla vermekten  ziyade yani onun sevebileceği gıdaya yönlendirmek daha doğru olacaktır. Örne­ğin çocuklar peyniri pek sevmezler­. Onun yerine dondurma mü­him bir kaynaktır­­. Dondurma tüketerek de kalsiyum gereksinimi­ni karşılata­biliriz­. Bunun çok mü­him olduğunu söylüyorum­. Kalsiyum çocukluk, gençlik çağların­da yetersiz alındığı za­man ileride çok büyük sorunlara neden  olmakta­dır­­.  Onun için çocukluk yaşlar­da çocuklarımız iyi beslememiz gerekir­­. Bu konuda dondurma da mü­him bir kalsiyum kaynağıdır­­.  Süt içmeyen  bir çocuğa rahat­ça dondurma yedirebilirsiniz­."

Dondurmada şeker oranı fazla olduğun­dan çok abartılı tüketilmesi­nin de doğru olmadığını vurgulayan Özdemir, günlük 50 gram dondurma tüketmenin çocuklar için kafi olacağını ifade etti­.

Dondurmanın kalitesi­nin de mü­him olduğunun altını çizen  Özdemir, meyveli dondurmalar­dan ziyade sütlü dondurmanın tüketilmesi gerektiği­ni belirterek, sözleri­ni şöyle sürdürdü:

"Kışın dondurma rahat­ça tüketile­bilir­­. Dondurma, kalsiyum, protein bakımın­dan mü­him bir kaynak­. Sütle dondurma nere­deyse aynı fonksiyonu görmektedir­­. Fakat tabii ki dondurmanın sağlık açısın­dan güvenilir olma­sı gerekmekte­dir­­. Güvenilir, içinde patoloji mikroorganizma bulunmayan dondurmanın tüketilmesinde kışın herhangi bir sakınca bulun­maz­. Tabii ki ambalajlı olmasına dikkat edeceğiz­. Dondurma hakikaten  lezzetli bir ürün­. Herkes bu lezzete gereksinim duyuyor­. Kışın da sağlık açısın­dan güvenilir bir dondurma herhangi bir hastalığa sebep olmaz­."

Yeterli Kalsiyum Alınmalı
Prof­. Dr­. Özdemir, kalsiyum ihtiya­cı tam karşılanmadığın­da bir­takım hastalıklara neden  olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Kalsiyumun az alınma­sı halinde çocuklar­da raşitizm hastalığı, kemikler­de kırıklar olabilmekte­dir­­. Kemiklerin yeteri ka­dar güçlü olamama­sı gibi bir durum mevzu­bahis olmakta­dır­­.  Yaşlılar­da osteoporoz ve osteomalazi denilen  kemikle ilgili hastalıklar ortaya çıkabiliyor­. Bunlar hakikaten  genç yaşlar­da ortaya çıkıyor Türkiye’de­. İstatistiklere bakıldığın­da başka ülkelere oranlara Türkiye’de genç yaşlar­da ortaya çıktığını rahat­ça söyleyebiliriz­. Onun için bizim ivedi olarak süt ve süt ürünleri tüketimi­ni artırmamız gerekmekte­dir­­."

Türkiye’de kişi başı süt tüketimi­nin yılda 70 ila 80 kilograma arttırılması gerektiği­ni vurgulayan Özdemir, mutlak suretle bu konu ile ilgi­li çalışma yapılması gerektiği­ni belirterek, kış ayların­da da yeterince kalsiyumun alınmasını tavsiye etti­.

Sinüzit Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Sinüzit

Burun ve göz çevresine bulunmakta olan boşlukların adı sinüstür­. Sinüzit ise buralar­da mukozaların birikimi neticesin­de olmakta­dır­­.  Genellik­le her insan­da sinüs bulunur ve kontrol altına alınma­sı ile sorun olmaktan çıka­bilir­­. Kanallar­da biriken  mukozaların birikimi neticesin­de insanları kötü şekil­de etkileyerek basınç ve ağrı yapar­. Sinüzit’in en  belir­li şekli yüzünüzü önünüze doğru eğdiğiniz zaman basınç ve ağrı hissetmenizdir­­.

Sinüzit’in en  belir­li şekli üst solunum yolu enfeksiyonu neticesin­de ortaya çıkması­dır­­.  Saçlarını­zın ıslak olarak soğukta kalmanız, rüzgar­da durmak, evde camların açık olup ceyran­da kalma­mak gerekir­­. Genellik­le baş ağrısı, yüz bölgesinde ağrı biçimin­de kendisi­ni göstermekte­dir­­. Yan tesirleri ise ateş, kırıklık, yorgunluk, ağız kokusu, koku almada azalma, boğaz ağrısı, ses kırıklığı, halsizlik ile kendisi­ni göstermekte­dir­­. Böyle haller­de gözler­de ağrı ve şişlik hissedilerek yaşam kalitesi düşmektedir­­.

Sinüzit tedavisi genel­de hekimler tarafı ile antibiyotik tedavisidir­­. Vaka ilk aşamalar­da ilaç tedavisi yardımıy­la aşılabilmektedir­­. Kişi gün içerisinde hareketine ve sağlığına dikkat edip hastalığın önüne geçebilmektedir­­.

Sinüzit’ten nasıl korunulur?
Kişi nezle, grip gibi üst solunum yolu hastalıkların­dan kendileri­ni koruması gerekir­­. Hastalıklar­dan korunduğu müddetçe grip aşısı olmalıdır­­.  Sağlıklı ve düzenli beslenme ile vücut direnci­ni arttırıp sinüsler­de mukoz birikimi­ni önleyebilmektedir­­. Üst solunum yolları enfeksiyonu genel­de üşütmekten  ötürü olaca­ğı için kendileri­ni sıcak tutmalıdırlar­.

İlgili aramalar: sinüzit nedir, sinüzit nasıl olur, sinüzitin belirtisi nedir