Neredeyse hızlı kilo vermek diye bir şey yoktur. Çünkü hızlı kilo verenler genelde sonrasında verdikleri kiloların daha fazlasını verdiklerinden daha hızlı bir şekilde almaktadır.
Yaz tatiline düzgün bir vücutla girmek isteyenler, düğün hazırlığında olanlar, aldığı kiloları bir an evvel vermek isteyenler en hızlı kilo verdiren diyet listesi arayışına girerler. Lakin hızlı kilo vermek uğruna sağlığımızı ciddi tehlikelere sokabiliriz.
Beslenme ve Diyet Uzmanı olan Banu Kazanç, bilhassa kısa bir zamanda fit görünüme kavuşmak amacıyla uygulanmakta olan diyetlerin; kansızlıktan tutun saç dökülmesine, tansiyon düşüklüğünden adet düzensizliğine kadar pek çok ciddi sağlık sorununa yol açabileceğini belirtiyor.
Sabahleyin sadece kibrit kutusu kadar peynir yemeyi öğütleyin sonrasında kilometrelerce yürüten veya koşturan, öğlen yağsız küçük bir salata yediren yine saatlerce spor salonunda kal;mayı öğütleyen, akşam hiç bir şey yemeden koşu bandında koşmamızı öğütleyen yemek programları var. Böyle bir program belki size çok kısa bir zamanda çok zayıflatır. Peki ya sonrasında olacaklar? Kilo verirken ruh ve beden sağlığının korunması gerektiğine de dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç, işin sırrının metabolizmayı hızlandıran dengeli bir beslenme programı ve bunu destekleyen bir spor planı olduğunu söylüyor bize. Aksi takdirde vücut bu diyetlerden olumsuz etkileniyor, hatta ciddi sağlık problemi ortaya çıkıyor. Nadir de olsa hızlı kilo vermek için yapılan diyetlerden ölen insanlar olduğunu da unutmayalım.
Hızla Kilo Veren Vücutta Neler Oluyor?
Bilinçsiz bir şekilde yapılmakta olan kalorisi çok düşük sağlıksız zayıflama diyetleri; konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, bitkinlik, kalpte ritim bozukluğu, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizliği, kansızlık, kabızlık, ciltte kuruluk, saç dökülmesi gibi pek çok sağlık sorununa neden olabilmektedir. Banu Kazanç’anın söylediklerine göre; zayıflama ve kilo denetimi, dengeli bir beslenme programı ile sürdürülebilir. Kısa sürede kilo kaybettireceği söylenen karışımlar; diüretik (idrar söktürücü), laksatif (bağırsak boşaltıcı) özellik taşıyor. Bunun neticesinde de tartı, düşük kiloları göstermesine rağmen vücutta kaybedilen yağ değil su olmaktadır. Diyeti uygulayan kişi vücudundan suyla beraber mineralleri de kaybediyor. Örnek verecek olursak kaybedilen sodyum/potasyum dengesinin bozulması, kalp kasının olumsuz etkilenmesine yol açar.
Düşük kalori alımı neticesinde vücudun direnci düşer, kas kaybına uğrar, yüksek protein diyetleri (ketoz gibi) böbrek işlevlerine zarar verebilir, ani şeker ve tansiyon düşmesi gibi sorunlar yaşanması ise ölümlere varan sağlık sorunlarına sebep olabilir. Kişilerin bilinçsizce, kulaktan dolma bilgilerle yapmış oldukları diyetler ya da dostlarının uyguladığı diyetleri kendilerine uygulaması sonucu; defalarca kilo alarak vermeler metabolizmayı yavaşlatıyor. Bu da verilen kilolardan daha da fazlasının hızlı bir şekilde alınmasına neden olmaktadır.
Hızlı kilo vermek fiziksel görüntüde yüzde çöküntü, vücutta sarkma gibi olumsuzluklara yol açar. Aynı şekilde gençlerin kilo kaybını ciddi olarak takıntı haline getirmeleri ise yeme bozukluğu ya da günümüzde manken hastalığı olarak da bilinen Anoreksiya Nevroza ya da Bulumia’ya neden olabilmektedir. Bunların dışında ciddi psikolojik sorunlara da yol açıyor. Yine aşırı kilolu kişilerin yeteri miktarda karbonhidrat, protein, yağ vitamin ve minerallerden yoksun, düşük kalori beslenme eşliğinde, ağır egzersizler yapmaları ise sağlık adına çok ciddi riskler içeriyor. Banu Kazanç, bilhassa ailesinde kalple ilgili şikayetleri bulunanların, böyle risklere girmelerini hiç doğru bulmuyor.
Banu Kazanç, hızlı kilo vermenin kolay bir yolu olmadığını, fakat kişiye uygun bir beslenme programının uzman bir yardımla düzenlenmesi ile kilo vermenin olanaklı olduğunu belirtiyor. Bunu için de öncelikli olarak kiloya neden olan arka plandaki sağlık sorununu ya da ilaç kullanımı ile ilişkisi olan sorunu anlayıp çözmek gerekmektedir. Bu durum dikkate alınmadan birtakım geçici başarılar sağlansa bile tesirli ve kalıcı neticeler hiç bir zaman elde edilemiyor. Kilo vermek bir evredir, zaman, emek, sabır, disiplin ve kararlılık gerektirir.
29 Kasım 2015 Pazar
28 Kasım 2015 Cumartesi
Yeni Doğan Bebeğin Saçını Nasıl Kuruturuz?
Sponsorlu Bağlantılar:
Yeni Doğan Bebeğin Saçını Nasıl Kuruturuz?
Yeni doğan bebeklerinin de her bireyde olduğu gibi belli aralıklar ile temiz ve sağlıklı gelişimi için yıkanması ve temizlenmesi gereklidir. Bebeğinizin mikrop gibi zararlı canlılardan kurtulması sağlıklı gelişimi için çok önemlidir. Aksi halde bebekler de bazı mikrobik hastalıklar ortaya çıkar ve bunlar bebeğe zarar verebilir.
Bebeğinizin yıkanmasından sonra yapılması gereken önemli konula vardır. Bunlardan birincisi yeni doğan bebeğinizin saçı nasıl kurutulur? sorusu ile karşımıza çıkar ve bebeğimizin hasta olmaması için çok önemlidir. Yeni doğan bebekler, birkaç aylık olmuş ya da gelişim sürecinin daha ileri safhalarında bebeklere göre hassas bir yapıda olurlar. Bebeğinizi yıkarken nasıl hassas ve yavaş hareketler yapıyorsanız saç kurutma esnasında da aynı hassasiyet devam etmelidir. Bebeğimizin hassas bir dönem içerisinde bulunduğunu hiçbir zaman unutmamız gerektiğidir.
Yeni doğan bebeğin saçını kuruturken dikkat edilmesi gerekenler
Uzmanların bebeğin saçını kuruturken ilk önerdikleri şey, bebeğe hassas davranmamızdır. Diğer bir husus saç kurutma için fön makinası ya da benzer cihazlar kullanılmaması gerektiğidir. Çünkü fön makinası yetişkinlerin bile kullanması tavsiye edilmeyen bir cihazdır. Fön makinasını insanlar genellikle yanlış kullanmakta ve saçlarına çok büyük zararlar vermektedir. Bebeğinizin ağzı var dili yok diyeceğimiz dönemde, fön makinası ile saçını kurutayım derken yakabilir ona ve kendinize büyük zarar ve pişmanlık verebilirsiniz. Bunun yerine onu yıkadıktan sonra pamuklu ve yumuşak bir havlu ile yumuşakça saçlarını okşayarak kurutabilirsiniz. Bunu yaparken acele etmemeliyiz. Yavaş hareketlerle bebeğimizin saçlarında ıslaklık kalmayana kadar yeterince kurulamalıyız. Kurulamadan sonra da soğuk ortamlardan ve rüzgarlı havadan uzak durmak gerekir. Bebeğin saçları havluyla ne kadar kurutulsa da bir miktar nemli olacağından sıcak bir yerde tamamen kuruması beklenmelidir.
İlgili aramalar: bebeğin saçı nasıl kurutulur, bebeklerde saç kurutma nasıl yapılır, yeni doğmuş bebeğin saçını neyle kurutmalıyız
Yeni doğan bebeklerinin de her bireyde olduğu gibi belli aralıklar ile temiz ve sağlıklı gelişimi için yıkanması ve temizlenmesi gereklidir. Bebeğinizin mikrop gibi zararlı canlılardan kurtulması sağlıklı gelişimi için çok önemlidir. Aksi halde bebekler de bazı mikrobik hastalıklar ortaya çıkar ve bunlar bebeğe zarar verebilir.
Bebeğinizin yıkanmasından sonra yapılması gereken önemli konula vardır. Bunlardan birincisi yeni doğan bebeğinizin saçı nasıl kurutulur? sorusu ile karşımıza çıkar ve bebeğimizin hasta olmaması için çok önemlidir. Yeni doğan bebekler, birkaç aylık olmuş ya da gelişim sürecinin daha ileri safhalarında bebeklere göre hassas bir yapıda olurlar. Bebeğinizi yıkarken nasıl hassas ve yavaş hareketler yapıyorsanız saç kurutma esnasında da aynı hassasiyet devam etmelidir. Bebeğimizin hassas bir dönem içerisinde bulunduğunu hiçbir zaman unutmamız gerektiğidir.
Yeni doğan bebeğin saçını kuruturken dikkat edilmesi gerekenler
Uzmanların bebeğin saçını kuruturken ilk önerdikleri şey, bebeğe hassas davranmamızdır. Diğer bir husus saç kurutma için fön makinası ya da benzer cihazlar kullanılmaması gerektiğidir. Çünkü fön makinası yetişkinlerin bile kullanması tavsiye edilmeyen bir cihazdır. Fön makinasını insanlar genellikle yanlış kullanmakta ve saçlarına çok büyük zararlar vermektedir. Bebeğinizin ağzı var dili yok diyeceğimiz dönemde, fön makinası ile saçını kurutayım derken yakabilir ona ve kendinize büyük zarar ve pişmanlık verebilirsiniz. Bunun yerine onu yıkadıktan sonra pamuklu ve yumuşak bir havlu ile yumuşakça saçlarını okşayarak kurutabilirsiniz. Bunu yaparken acele etmemeliyiz. Yavaş hareketlerle bebeğimizin saçlarında ıslaklık kalmayana kadar yeterince kurulamalıyız. Kurulamadan sonra da soğuk ortamlardan ve rüzgarlı havadan uzak durmak gerekir. Bebeğin saçları havluyla ne kadar kurutulsa da bir miktar nemli olacağından sıcak bir yerde tamamen kuruması beklenmelidir.
İlgili aramalar: bebeğin saçı nasıl kurutulur, bebeklerde saç kurutma nasıl yapılır, yeni doğmuş bebeğin saçını neyle kurutmalıyız
Emziren Anneler Saç Boyatabilir Mi?
Sponsorlu Bağlantılar:
Saç boyalarının sağlığa zararlı etkileri vardır. Bilhassa amonyak ihtiva eden saç boyaları oldukça zehirlidir. Saç boyasının içerisinde bulunan bu zararlı maddeler saç derimizden emilmese de bu maddelerin kokuları sağlığımıza zarar verebilir. Bu nedenle hamilelikte anne adaylarına saçlarını boyatmamaları tavsiye edilir hatta bazı kişiler kuaföre bile girmenin sakıncalı olduğunu söyler. Hamilelikte kullandığımız saç boyalarından zararlı maddeler saç derimizden emilerek bebeğimize zarar verebilir. Benzer şekilde hamilelikte olduğu gibi çocuğumuz dünyaya geldikten sonra emzirme döneminde bu zararlılar anne sütüne aynı şekilde geçebilir ve bebeğimize zarar verebilir.
Peki, emzirme döneminde saç boyatılır mı?
Hamile olduğu için saçını boyatamayan anneler emzirme dönemine geçtiklerinde artık saç boyatmak isteyebilirler. neticede hamilelikte saç diplerimize oldukça çok geldiğini düşünecek olursak bu durum oldukça normaldir. Bu konuyla ilgili kamuoyunda çok fazla açıklamaya rastlanmaktadır. Kimi insanlar saç boyamanın zararlı olmadığını söylerken kimileri de bebeğin sağlığı için zararlı olduğunu söylemektedir. Emzirme döneminde illa ki saç boyatmak istiyorsak amonyaksız ve zararlı maddeler içermeyen diğer bitkisel boyaları tercih etmemiz gerekir. Hemen hemen gittiğiniz bütün kuaförlerde hamile ya da emziren anneler için bitkisel boyalar bulunmaktadır. Eğer ki yoksa bile dışarıdan alıp kuaförünüzde saçınızı boyatabilirsiniz. Bitkisel boyaların saç derisinden emilimi çok azdır. Bunun kana karışıp anne sütü ile bebeğinize geçmesi de daha düşük bir olasılıktır. Aslında bu konu ile ilgili yapılmış bilimsel bir açıklama bulunmamaktadır fakat şimdiye dek saçını boyatan annelerden zarar gördüklerini bildiren yapılmış herhangi bir açıklama da olmamıştır. Bu açıklamalar ışığında saç boyatıp boyatmamak tamamen sizin tercihinize kalmıştır.
İlgili aramalar: hamilelikte saç boyanır mı, emziren anneler saç boyatabilir mi, emzirme döneminde saç boyanır mı, saç boyası anne sütüne geçer mi
Peki, emzirme döneminde saç boyatılır mı?
Hamile olduğu için saçını boyatamayan anneler emzirme dönemine geçtiklerinde artık saç boyatmak isteyebilirler. neticede hamilelikte saç diplerimize oldukça çok geldiğini düşünecek olursak bu durum oldukça normaldir. Bu konuyla ilgili kamuoyunda çok fazla açıklamaya rastlanmaktadır. Kimi insanlar saç boyamanın zararlı olmadığını söylerken kimileri de bebeğin sağlığı için zararlı olduğunu söylemektedir. Emzirme döneminde illa ki saç boyatmak istiyorsak amonyaksız ve zararlı maddeler içermeyen diğer bitkisel boyaları tercih etmemiz gerekir. Hemen hemen gittiğiniz bütün kuaförlerde hamile ya da emziren anneler için bitkisel boyalar bulunmaktadır. Eğer ki yoksa bile dışarıdan alıp kuaförünüzde saçınızı boyatabilirsiniz. Bitkisel boyaların saç derisinden emilimi çok azdır. Bunun kana karışıp anne sütü ile bebeğinize geçmesi de daha düşük bir olasılıktır. Aslında bu konu ile ilgili yapılmış bilimsel bir açıklama bulunmamaktadır fakat şimdiye dek saçını boyatan annelerden zarar gördüklerini bildiren yapılmış herhangi bir açıklama da olmamıştır. Bu açıklamalar ışığında saç boyatıp boyatmamak tamamen sizin tercihinize kalmıştır.
İlgili aramalar: hamilelikte saç boyanır mı, emziren anneler saç boyatabilir mi, emzirme döneminde saç boyanır mı, saç boyası anne sütüne geçer mi
22 Kasım 2015 Pazar
Soğuk Algınlığına Karşı Neler Yapmalıyız?
Sponsorlu Bağlantılar:
Soğuk algınlığı kış mevsimde en çok görülmekte olan hastalıklardan bir tanesidir. Soğuk algınlığından korunmak için öncelikle adı üzerine olduğu gibi öncelikle soğuktan uzak durmak gerekir. Mevsime uygun kıyafetler giyerek soğuktan korunmalıyız. Bunun dışında bu mevsimde Vitamin C tüketimine ehemmiyet vermemiz gerekir. Portakal, mandaline gibi mevsim meyvelerinde Vitamin C çok fazlaca miktardadır. Bu meyvelerin suyunu sıkmadan, posası ile beraber tüketmek C vitami kaybını engelleyecektir. Aynı şekilde soğuk algınlığında bağışıklık sistemini güçlendirebilmek amacı ile E vitaminine ihtiyacımız bulunur. Bunu da en iyi kabuklu kuru yemişlerden sağlayabilirsiniz. Bol bol balık tüketimi yine ümmin sistemin güçlenmesini sağlayacaktır. Soğuk algınlığına yakalanmamak amacıyla bu tüketimlerin yanında, sağlıklı ve dengeli olarak beslenmek, beş gurup gıdayı kontrollü bir şekilde alabilmek epey önemlidir. Ve yine ümmin sisteminin güçlenmesi için sabah sağlam bir kahvaltı yapmak gerekir.
Kadınlar Kabızlık İçin Neler Yapabilir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Kabızlık yanlış yiyecek tüketimi, aktivite azlığı ile alakalı olabilir. Bazı kullanılan ilaçlar kabızlığa neden olabilir. Adet zamanlarında öncesi ya da sonrası kabızlık görülebilmektedir. Kabızlığın oluşmaması için posa tüketimine dikkat edilişi gerekmektedir. Kepek, çavdar, yulaf, tam buğday gibi ekmek türevlerinin tüketilmesi, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı gibi glisemik indeksi yüksek düşük olan besinlere yer verilmesi, sebze ve salata tüketiminin artırılışı kabızlığın oluşumunun engellenmesinde beslenmeye bağlı faktörlerdir. Bununla birlikte yediğinize içtiğinize özen gösterdiğiniz halde eğer yine de kabızlık oluşuyorsa çok kolay bir karışım tavsiye edebiliriz; sabah aç karnına, kahvaltıdan 1 ila 2 dakika kadar önce 1 su bardağı sıcak suyun içerisine bir çay kaşığı bal koyduktan sonra bu suyu içip üzerine de 2 tane kuru kayısı yediğinizde ve bunu düzenli şekilde yaptığınızda kabız olsanız da olmasınız da kronik kabızlığın önüne geçecektir.
Büyük Tansiyon, Küçük Tansiyon Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Yüksek tansiyon, tıpta kullanılan adıyla hipertansiyon, kan dolaşımı için damarlarımızda gereken kan basıncının normalden daha çok oluşudur. Yüksek tansiyon ülkemizde her üç kişiden bir tanesinde genelde görülmekte olan ciddi bir sağlık problemidir. Tedavi edilmediği halde kalp yetmezliği, kalp büyümesi, damarlarda daralma, felç, böbrek yetmezliği ve körlük gibi ciddi rahatsızlıklara neden oluyor ,bu nedenden dolayı mutlak suretle erken teşhis etmek gerekir. Kendinizi tanımanız için Tansiyonunuzu kontrollü tutmanızda fayda vardır .
Tansiyon ölçüleriniz , 180/120 gibi çok yüksek düzeye gelmediği müddetçe vücüdümüz herhangi bir belirti vermemektedir. Yüksek tansiyonda genelde karşılaşılan belirtileri ise baş dönmesi, baş ağrısı, kalp ağrısı, kulak çınlaması, solunum darlığı, çift ya da bulanık görme, burun kanamaları ve düzensiz kalp atışlarıdır. Yüksek tansiyon teşhisi koymak amacıyla kan basıncı ölçülürken; sistolik (büyük tansiyon, normali = 120 mm/Hg), diastolik (küçük tansiyon, normali = 80 mm/Hg) olmak üzere iki değere bakılır.
Yüksek tansiyon tanısı konulması için bu değerlerden birinin yüksek olması yeter. Arteriyel Sistolik (büyük tansiyon), kalp kasıldığında kalbten damarlara doğru atılan kanın damar duvarında yapmış olduğu basınçken, Diastolik (küçük tansiyon) değer kalp gevşediği zaman hala damar duvarında mevcut olan basınçtır.Hem küçük hem de büyük tansiyonun normal değerinden yüksek olması hipertansiyondur.
Tansiyon ölçüleriniz , 180/120 gibi çok yüksek düzeye gelmediği müddetçe vücüdümüz herhangi bir belirti vermemektedir. Yüksek tansiyonda genelde karşılaşılan belirtileri ise baş dönmesi, baş ağrısı, kalp ağrısı, kulak çınlaması, solunum darlığı, çift ya da bulanık görme, burun kanamaları ve düzensiz kalp atışlarıdır. Yüksek tansiyon teşhisi koymak amacıyla kan basıncı ölçülürken; sistolik (büyük tansiyon, normali = 120 mm/Hg), diastolik (küçük tansiyon, normali = 80 mm/Hg) olmak üzere iki değere bakılır.
Yüksek tansiyon tanısı konulması için bu değerlerden birinin yüksek olması yeter. Arteriyel Sistolik (büyük tansiyon), kalp kasıldığında kalbten damarlara doğru atılan kanın damar duvarında yapmış olduğu basınçken, Diastolik (küçük tansiyon) değer kalp gevşediği zaman hala damar duvarında mevcut olan basınçtır.Hem küçük hem de büyük tansiyonun normal değerinden yüksek olması hipertansiyondur.
Etiketler:
büyük tansiyon,
diastolik,
hipertansiyon,
küçük tansiyon,
sistolik,
yüksek tansiyon
20 Kasım 2015 Cuma
Çene Kayması
Sponsorlu Bağlantılar:
Ortodontik rahatsızlıklardan biri olan çene kayması, çenede bulunan kasların zarara uğraması neticesinde disklerin hareket sırasında düzgün çalışmamasıdır. Erken teşhis edilişi tedavisi için önemlidir. Kısa zamanda düzeltilmesi, tedavisinin uygulanması çenenin tekrar eski haline gelişine imkan vermektedir.
Esneme, yutkunma, konuşma gibi hallerde şiddetli ağrılara neden olabilir. Ağzınızı açtığınızda ağrı ve kasılma hissediyorsanız çene kaymasına işaret edebilmektedir. Ağrılar spazm oluşturması yüze, başa ve kulağa vurmasına neden olabilir. Genellikle çene kaymasında ağrı kulaktan vurur.
Çene kayması belirtileri
Çene kaslarında ağrı ve sancı
Çene hareketi yaparken tıkırtı ve takılmalar
Çenede takılma, harekette kısıtlılık
Çeneyi açıp katma halinde çenenin yerine oturmaması
Baş ve kulak ağrısı ile kendisini belli eder
Belirtilerden bir kaçının izlemlenmesi halinde uzmana başvurup çene kayması kontrol edilir, erken teşhis tedavisi maksadıyla mühim olduğu için göz ardı edilmemelidir. En kısa zaman la yapılacak müdahale çenenizin sağlığını koruyacaktır.
Çene kayması neden olur?
Uyku halindeyken kişilerde çenelerinin üzerine baskı uygularlar. Sürekli olarak dişlerini tıkmalar çenelerinin hareketlerini engeller. Eklem bozukluklarına neden olarak çene kaymasına yol açar. Çene kaymasının bir başka sebebi olarak diş tellerinin kullanımıdır. Konuşurken ve yemek yerken çene kaslarınızın sağlıklı çalışmaması, çene kaymalarına neden olacak faktörleri ortaya çıkarmaktadır.
Çene kaymasında nelere dikkat edilmeli?
Çene bölümünde ağrı duyulmasına karşılık ağrı gideren kullanılabilir. Yemek vaktinde lokmaları uzun süren çiğnemeler çene kaslarını geliştirmektedir. Sakız çiğnemekten uzak durun. Gün içinde stres dişlerinizi sıkmanıza neden olarak çene kaymasına da neden oluşturabilir. Çene bölümünde yapılacak olan ameliyat basit bulunmadığı için başarı ile sonuçlanmayabilirde.
İlgili aramalar: çene kayması neden olur, çene neden kayar, çene nasıl düzeltilir, çene kayması nasıl düzelir
Esneme, yutkunma, konuşma gibi hallerde şiddetli ağrılara neden olabilir. Ağzınızı açtığınızda ağrı ve kasılma hissediyorsanız çene kaymasına işaret edebilmektedir. Ağrılar spazm oluşturması yüze, başa ve kulağa vurmasına neden olabilir. Genellikle çene kaymasında ağrı kulaktan vurur.
Çene kayması belirtileri
Çene kaslarında ağrı ve sancı
Çene hareketi yaparken tıkırtı ve takılmalar
Çenede takılma, harekette kısıtlılık
Çeneyi açıp katma halinde çenenin yerine oturmaması
Baş ve kulak ağrısı ile kendisini belli eder
Belirtilerden bir kaçının izlemlenmesi halinde uzmana başvurup çene kayması kontrol edilir, erken teşhis tedavisi maksadıyla mühim olduğu için göz ardı edilmemelidir. En kısa zaman la yapılacak müdahale çenenizin sağlığını koruyacaktır.
Çene kayması neden olur?
Uyku halindeyken kişilerde çenelerinin üzerine baskı uygularlar. Sürekli olarak dişlerini tıkmalar çenelerinin hareketlerini engeller. Eklem bozukluklarına neden olarak çene kaymasına yol açar. Çene kaymasının bir başka sebebi olarak diş tellerinin kullanımıdır. Konuşurken ve yemek yerken çene kaslarınızın sağlıklı çalışmaması, çene kaymalarına neden olacak faktörleri ortaya çıkarmaktadır.
Çene kaymasında nelere dikkat edilmeli?
Çene bölümünde ağrı duyulmasına karşılık ağrı gideren kullanılabilir. Yemek vaktinde lokmaları uzun süren çiğnemeler çene kaslarını geliştirmektedir. Sakız çiğnemekten uzak durun. Gün içinde stres dişlerinizi sıkmanıza neden olarak çene kaymasına da neden oluşturabilir. Çene bölümünde yapılacak olan ameliyat basit bulunmadığı için başarı ile sonuçlanmayabilirde.
İlgili aramalar: çene kayması neden olur, çene neden kayar, çene nasıl düzeltilir, çene kayması nasıl düzelir
19 Kasım 2015 Perşembe
Mideden Kötü Koku Gelmesi
Sponsorlu Bağlantılar:
Yemek yedikten sonra mideden gelen pis koku bizi oldukça rahatsız eder, psikolojimizi bile bozar. Kokuya dayanamadığınız gibi çevrenizdekileri de huzursuz etmektedir. Kokunun tarifi iğrendirici olması mide rahatsızlıklarının habercisidir. Kötü kokuların sebebi reflü olarak işaret ediliyor.
Yemek borusunun alt bölümünde mevcut olan kapakçıktır. Yemek yedikten sonra kapanması lazım olan boru kapanmayarak açık kalıyor. İstem dışı olarak mideden çıkan asit ve yemek kokusu nefes borusu ile dışarı çıkar.
Reflünün teşhisi hekim tarafından konur. İlk olarak hastanın problemlerini dinleyen doktor gerekli muayene ve araştırmalardan geçirmektedir. Fizik muayene ile halk arasında iman tahtası denilen kemiğin arkasına uygulanmakta olan baskı ile ağrı olmasıyla anlaşılır. Kişiden reflüye eşlik edip ülsere sebepte olabilmektedir. Belirleyici muayene bulgusu olmayarak ortaya çıkar.
Midenin alt bölümünde fıtık olması neticesinde reflünün sık tekrarlanmasına neden olmaktadır. Grafide fıtık ve geriye kaçış olup bulunmadığı tespit edilerek tedavi uygulanmaktadır. Net bulgu için hastanın sintigrafi denilen testinden geçmesi gerekiyor.
Reflü tedavisinde burundan girilip yemek borusunun olduğu noktaya sensör konur. Hastanın reflüsü tekrarlarsa sensor verileri toplar. Doktor tarafından alınan bilgiler doğrultusunda ilaçla ya da cerrahi müdahale edilmektedir.
İlgili aramalar: mideden kötü koku gelmesi, mide kokusu neden olur
Yemek borusunun alt bölümünde mevcut olan kapakçıktır. Yemek yedikten sonra kapanması lazım olan boru kapanmayarak açık kalıyor. İstem dışı olarak mideden çıkan asit ve yemek kokusu nefes borusu ile dışarı çıkar.
Reflünün teşhisi hekim tarafından konur. İlk olarak hastanın problemlerini dinleyen doktor gerekli muayene ve araştırmalardan geçirmektedir. Fizik muayene ile halk arasında iman tahtası denilen kemiğin arkasına uygulanmakta olan baskı ile ağrı olmasıyla anlaşılır. Kişiden reflüye eşlik edip ülsere sebepte olabilmektedir. Belirleyici muayene bulgusu olmayarak ortaya çıkar.
Midenin alt bölümünde fıtık olması neticesinde reflünün sık tekrarlanmasına neden olmaktadır. Grafide fıtık ve geriye kaçış olup bulunmadığı tespit edilerek tedavi uygulanmaktadır. Net bulgu için hastanın sintigrafi denilen testinden geçmesi gerekiyor.
Reflü tedavisinde burundan girilip yemek borusunun olduğu noktaya sensör konur. Hastanın reflüsü tekrarlarsa sensor verileri toplar. Doktor tarafından alınan bilgiler doğrultusunda ilaçla ya da cerrahi müdahale edilmektedir.
İlgili aramalar: mideden kötü koku gelmesi, mide kokusu neden olur
9 Kasım 2015 Pazartesi
Uyuduğumuz Halde Neden Yorgun Kalkarız?
Sponsorlu Bağlantılar:
Uykumuzu aldığımız halde neden yorgun kalkarız?
Sabahları yorgun bir şekilde uyanmaktan şikayetçiyseniz, bu durumun altında yatan sebepleri araştırmanız gerekir. 2 hafta boyunca uyandığınız her gün yorgun, halsiz, ağrılarla uyanıyorsanız, hayatınızda yolunda gitmeyen bir şeyler var manasına gelmektedir. Deliksiz ve huzurla uyumak sinirlerinizi yatıştırdığı gibi kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Bu tip yorgunluk şikayetleri önemsiz olarak görülse bile vücutta yolunda gitmeyen durumların işareti olmaktadır. Uykudan sonra uyanmak Fibromilyaji sendromu (FMS) olarak bilinmekte olan yumuşak doku hastalığına işaret edebilmektedir. Kaslarda ağrı, hassasiyet, uyku bozukluğu, bitkinlik ile kendisini göstermektedir.
İlk sebepler psikolojik olarak araştırılışı gerekir. Uyuma dan evvel sizi huzursuz edici problemleri ortadan kaldırın. Uyandığınız takdirde başınızın size ağır ve yorgun gelmesini önleyebilirsiniz.
Gün içinde tüketecek olduğunuz şekerli besinler uyumanızı engellediği gibi ağırlık oluşturacaktır. Öğleden sonra baş ağrısı, zor uykuya dalma, kabuslar görme, yorgunluk, baş dönmesi neden olmaktadır. Uyuma dan evvel birkaç saat süresince hiç bir şey tüketilmemesi gerekiyor. Kendinize dikkat edip meydana gelebilecek rahatsızlıklara karşı tedbir almanız gerekir. Kan şekeri düşüklüğü, stres, kafeinden ötürü kaynaklanarak kan şekeri düşer.
Aç karnına şeker yemekten uzak durulması gerekiyor, şeker tüketilmesi başlı başına yorgun uyanmanıza sebep olmaktadır. Günlük olarak beslenmenizi üç öğüne çıkarmanız gerekir. İlaç tedavisi olan birisi düzenli şekilde ilaçlarını içmelidir.
Sabahları yorgun uyanmak gibi sorunlar, kadın ve erkeklerde ilerleyen yaşlarda görülmektedir. Yaş grubuna göre kişiler sağlıklarına dikkat etmeleri gerekiyor.
Soğuk havalarda bilhassa uyku bozuklukları artma gösterir. Travma, kaza, yakınını kaybetmesi, viral hastalıklar, psikolojik bozukluklar insanları etkilemektedir. Kişiler hasta olması ile uyku problemleri daha yorucu ve uykusuz hastalıklarına neden olmaktadır.
Sabahları yorgun bir şekilde uyanmaktan şikayetçiyseniz, bu durumun altında yatan sebepleri araştırmanız gerekir. 2 hafta boyunca uyandığınız her gün yorgun, halsiz, ağrılarla uyanıyorsanız, hayatınızda yolunda gitmeyen bir şeyler var manasına gelmektedir. Deliksiz ve huzurla uyumak sinirlerinizi yatıştırdığı gibi kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Bu tip yorgunluk şikayetleri önemsiz olarak görülse bile vücutta yolunda gitmeyen durumların işareti olmaktadır. Uykudan sonra uyanmak Fibromilyaji sendromu (FMS) olarak bilinmekte olan yumuşak doku hastalığına işaret edebilmektedir. Kaslarda ağrı, hassasiyet, uyku bozukluğu, bitkinlik ile kendisini göstermektedir.
İlk sebepler psikolojik olarak araştırılışı gerekir. Uyuma dan evvel sizi huzursuz edici problemleri ortadan kaldırın. Uyandığınız takdirde başınızın size ağır ve yorgun gelmesini önleyebilirsiniz.
Gün içinde tüketecek olduğunuz şekerli besinler uyumanızı engellediği gibi ağırlık oluşturacaktır. Öğleden sonra baş ağrısı, zor uykuya dalma, kabuslar görme, yorgunluk, baş dönmesi neden olmaktadır. Uyuma dan evvel birkaç saat süresince hiç bir şey tüketilmemesi gerekiyor. Kendinize dikkat edip meydana gelebilecek rahatsızlıklara karşı tedbir almanız gerekir. Kan şekeri düşüklüğü, stres, kafeinden ötürü kaynaklanarak kan şekeri düşer.
Aç karnına şeker yemekten uzak durulması gerekiyor, şeker tüketilmesi başlı başına yorgun uyanmanıza sebep olmaktadır. Günlük olarak beslenmenizi üç öğüne çıkarmanız gerekir. İlaç tedavisi olan birisi düzenli şekilde ilaçlarını içmelidir.
Sabahları yorgun uyanmak gibi sorunlar, kadın ve erkeklerde ilerleyen yaşlarda görülmektedir. Yaş grubuna göre kişiler sağlıklarına dikkat etmeleri gerekiyor.
Soğuk havalarda bilhassa uyku bozuklukları artma gösterir. Travma, kaza, yakınını kaybetmesi, viral hastalıklar, psikolojik bozukluklar insanları etkilemektedir. Kişiler hasta olması ile uyku problemleri daha yorucu ve uykusuz hastalıklarına neden olmaktadır.
Ökse Otu
Sponsorlu Bağlantılar:
Ökseotu Nedir?>
Anadolu'da ki topraklarda yetişen şifalı bitkilerden biridir. Ökse otunun şifalarının bilinmesi gerekir. Kullanılması ve faydalanılması gerekir. Çünkü sağlığımızı koruyucu birçok etkisi vardır. Ökse otu bilindiği üzere doğal olarak yetişen bolca mineral barındıran bitki tipidir. Her mevsim ağaç üstünde küçük beyaz yumurtayı anımsatan şekilde çiçek açmaktadır. Elma ağacını anımsatan şekilde çiçekleri açar ve kendisini göstermektedir. Diğerlerinden ayıran ise açtığı çiçekler beyaz olduğu halde miskete benzetilebilir.
Ökse otu çay tarifi
1 çay kaşığı ince olarak kıyılmış ökse otunu, 1 fincan soğuk su ya atın ve 1 gün kadar bekletin. Kendisini salarak sonrasındaki günü ısıtılarak içilebilmektedir.
Ökse otunun faydaları
Kanser, hepatit hastalıkları ve hipertansiyon ile savaşır. Alternatif tıp alanında kullanılmaktadır. Bilimsel araştırmalara göre sinir sistemini rahatlatır, ağrıları geçirir, kasılışları engeller, vücudun rahatlamasını sağlar, kanser gibi hastalıkların ilerleyişini, tümörlerin küçülmesine imkan vermektedir. Yüksek tansiyonu olan insanların tansiyonunu düşürerek sağlıklarını korur. Metabolizmanın sağlıklı çalışmasını sağlayarak zayıflamaya destektir. Damar sertliği gibi damar hastalıklarının oluşmasını önler ve tedavi eden etkiye maliktir.
Ökse otunu tüketirken dikkatli olunmalıdır. Çiğ olarak tüketilme halinde nöbet oluşumuna neden olabilir. Nadir şekilde tüketimi insan sağlığını koruyucu etkiye sahiptirr. Alerjik reaksiyonlara neden olarak krize neden olabilir. Kullanmadan evvel mutlak suretle doktora danışarak fikir alınması gerekir.
Anadolu'da ki topraklarda yetişen şifalı bitkilerden biridir. Ökse otunun şifalarının bilinmesi gerekir. Kullanılması ve faydalanılması gerekir. Çünkü sağlığımızı koruyucu birçok etkisi vardır. Ökse otu bilindiği üzere doğal olarak yetişen bolca mineral barındıran bitki tipidir. Her mevsim ağaç üstünde küçük beyaz yumurtayı anımsatan şekilde çiçek açmaktadır. Elma ağacını anımsatan şekilde çiçekleri açar ve kendisini göstermektedir. Diğerlerinden ayıran ise açtığı çiçekler beyaz olduğu halde miskete benzetilebilir.
Ökse otu çay tarifi
1 çay kaşığı ince olarak kıyılmış ökse otunu, 1 fincan soğuk su ya atın ve 1 gün kadar bekletin. Kendisini salarak sonrasındaki günü ısıtılarak içilebilmektedir.
Ökse otunun faydaları
Kanser, hepatit hastalıkları ve hipertansiyon ile savaşır. Alternatif tıp alanında kullanılmaktadır. Bilimsel araştırmalara göre sinir sistemini rahatlatır, ağrıları geçirir, kasılışları engeller, vücudun rahatlamasını sağlar, kanser gibi hastalıkların ilerleyişini, tümörlerin küçülmesine imkan vermektedir. Yüksek tansiyonu olan insanların tansiyonunu düşürerek sağlıklarını korur. Metabolizmanın sağlıklı çalışmasını sağlayarak zayıflamaya destektir. Damar sertliği gibi damar hastalıklarının oluşmasını önler ve tedavi eden etkiye maliktir.
Ökse otunu tüketirken dikkatli olunmalıdır. Çiğ olarak tüketilme halinde nöbet oluşumuna neden olabilir. Nadir şekilde tüketimi insan sağlığını koruyucu etkiye sahiptirr. Alerjik reaksiyonlara neden olarak krize neden olabilir. Kullanmadan evvel mutlak suretle doktora danışarak fikir alınması gerekir.
5 Kasım 2015 Perşembe
Hidroterapi Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
HİDROTERAPİ
Hastalıkların tedavisinde uygulanmakta olan yöntemlerinden birisi de şifalı sulardır. Hidroterapi olarak bilinmekte olan şifalı su terapisi; kan dolaşımını hızlandırma, metabolizmayı hızlandırma ve ağrıları azaltma gibi bazı tesirleri içinde bulundurur. Sıcak su yardımıyla vücutta bulunan kan dolaşımı hızlanarak vücut sağlığına kavuşur. Kas tutulmalarını engellediği gibi ağrılara da çok iyi gelmektedir. Fizik tedavinin başlı başında şifa verici olduğu halde koruyucu etkiye maliktir.
Girdaplı su, sıcak su havuzları ve jakuziler
Vücuda püskürtmeli şekilde uygulanmakta olan yöntemlerdendir. Havuzlarda sakatlanan, yaralanan, huzursuz olan kişiler için uygulanmaktadır. Kas ağrılarının hafifletilmesine yönelik uygulanmaktadır. Ağrıları dindirdiği gibi vücudun canlanmasına da imkan vermektedir.
Banyolar
Ilık su seviyesinde olan banyoları kapsamaktadır. Banyolar rahatlattığı gibi kişilerin etkilenmesini önlemektedir. Ilık ve stresi azalttığı gibi kanın vücutta dolaşımını korur. Vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlayarak koruyucu etki sağlar.
Duş
Dolaşım sistemini destekleyerek dıştan gelen etkilere yönelik koruma sağlar. Ağrıların hafiflemesi, geçmesi için kullanılan yöntemlerdendir.
Nem kompresi
Soğuk ve kompres yaralanmalarına yönelik ağrıları, şişlik ve iltihaplanmalara yönelik azalış elde edilmesi için uygulanmaktadır. Ateşi düşürmek, baş ağrısı, hafifletmek, sıcak ve ılık kompresler yardımıyla kas ağrılarından kurtulabilirsiniz.
Buhar tedavisi ve sauna
Buhar odaları, saunalar toksinlerin atılmasını ve gözeneklerin açılmasını sağlayıcı tesirleri bulunmaktadır. Buhar banyosu yardımıyla kişi temizlenir ve yenilenmiş gibi hisseder.
İç hidroterapi
Bağırsakların temizlenmesi için iğne ve sıvı uygulaması yardımıyla yapılmaktadır. Vücut temiz suyla yıkanarak temizlenir. Dış etkilere karşı koruma sağlar. Vücudu mikroplardan arındırdığı gibi temizliğini de yapmaktadır.
Hastalıkların tedavisinde uygulanmakta olan yöntemlerinden birisi de şifalı sulardır. Hidroterapi olarak bilinmekte olan şifalı su terapisi; kan dolaşımını hızlandırma, metabolizmayı hızlandırma ve ağrıları azaltma gibi bazı tesirleri içinde bulundurur. Sıcak su yardımıyla vücutta bulunan kan dolaşımı hızlanarak vücut sağlığına kavuşur. Kas tutulmalarını engellediği gibi ağrılara da çok iyi gelmektedir. Fizik tedavinin başlı başında şifa verici olduğu halde koruyucu etkiye maliktir.
Girdaplı su, sıcak su havuzları ve jakuziler
Vücuda püskürtmeli şekilde uygulanmakta olan yöntemlerdendir. Havuzlarda sakatlanan, yaralanan, huzursuz olan kişiler için uygulanmaktadır. Kas ağrılarının hafifletilmesine yönelik uygulanmaktadır. Ağrıları dindirdiği gibi vücudun canlanmasına da imkan vermektedir.
Banyolar
Ilık su seviyesinde olan banyoları kapsamaktadır. Banyolar rahatlattığı gibi kişilerin etkilenmesini önlemektedir. Ilık ve stresi azalttığı gibi kanın vücutta dolaşımını korur. Vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlayarak koruyucu etki sağlar.
Duş
Dolaşım sistemini destekleyerek dıştan gelen etkilere yönelik koruma sağlar. Ağrıların hafiflemesi, geçmesi için kullanılan yöntemlerdendir.
Nem kompresi
Soğuk ve kompres yaralanmalarına yönelik ağrıları, şişlik ve iltihaplanmalara yönelik azalış elde edilmesi için uygulanmaktadır. Ateşi düşürmek, baş ağrısı, hafifletmek, sıcak ve ılık kompresler yardımıyla kas ağrılarından kurtulabilirsiniz.
Buhar tedavisi ve sauna
Buhar odaları, saunalar toksinlerin atılmasını ve gözeneklerin açılmasını sağlayıcı tesirleri bulunmaktadır. Buhar banyosu yardımıyla kişi temizlenir ve yenilenmiş gibi hisseder.
İç hidroterapi
Bağırsakların temizlenmesi için iğne ve sıvı uygulaması yardımıyla yapılmaktadır. Vücut temiz suyla yıkanarak temizlenir. Dış etkilere karşı koruma sağlar. Vücudu mikroplardan arındırdığı gibi temizliğini de yapmaktadır.
Uykuyu Kaçırma Yöntemleri
Sponsorlu Bağlantılar:
Uyku Kaçırma Yöntemleri
Gün içinde bitkinlik kişilerin ister istemez uykularının gelmesine neden olmaktadır. Uykunuzu kaçırmak için yapacak olduğunuz mücadele yardımıyla uykusuzluk kısmi olarak da önlenebilir. Yeni uyandığınız vakit bile uykunuz var ise yapacaklarınız ile kendinizi toparlayabilirsiniz.
Oturuş pozisyonunuzu değiştirin
Oturduğunuz pozisyon uykunuzu getiriyor olabilir. Pozisyonunuzu değiştirmeniz uykunuzun gitmesini sağlayabilir. Rahat yere oturuyorsanız eğer pozisyondan keyif aldığınız için uyuma hissi yaratabilir.
Aşırı soğuktan ve aşırı sıcaktan sakının
Havaların haline göre etkilenmeniz kaçınılmazdır. Bulunduğunuz yer sıcak olması size uyku hissi yaratabilir, daha hafif ve uykunuzu getirmeyecek yere gidiniz. Uykunuz kısmi olarak de olsa açılacaktır.
Spor yapın
Vücudunuz bitkinlik ve halsizlikten istediğiniz gibi hareket etmeyebilir. Yapacak olduğunuz spor uykunuzu kaçırdığı gibi daha dinç sağlıklı düşünür olursunuz.
Üşüyün
Soğuk yerler uykunuzu kaçıracak, soğuğun etkiyi kan akışını hızlandırdığı gibi sizi birazda olsa huzursuz edeceğinden uykunuzun açılmasına imkan vermektedir.
Heyecan
Vücudunuzun adrenalin hormonunu salgılamasına neden olacak birşeyler yapmanız kendinize gelmenizi sağlayacaktır. Uyku sorununuzu ortadan kaldırarak rahatlamanızı sağlayan etkilerdendir.
Kahkaha
Gülmek beyninizi uyardığı gibi kan akışınızın düzenli şekilde akmasına imkan vermektedir. Güldüğünüz zaman uykudan daha mühim şeyler olduğunu düşünerek hareket edebilirsiniz.
Elinizi yüzünüzü yıkayın
Mümkünse soğuk su ile elinizi yüzünüzü yıkayınız, soğuk su uyarıcı etkiyi yardımıyla uykunuzun kaçmasına imkan vermektedir.
İlgili aramalar: uykuyu kaçırma yöntemleri, uykuyu kaçırmak için ne yapmalıyız, uyku nasıl kaçırılır
Gün içinde bitkinlik kişilerin ister istemez uykularının gelmesine neden olmaktadır. Uykunuzu kaçırmak için yapacak olduğunuz mücadele yardımıyla uykusuzluk kısmi olarak da önlenebilir. Yeni uyandığınız vakit bile uykunuz var ise yapacaklarınız ile kendinizi toparlayabilirsiniz.
Oturuş pozisyonunuzu değiştirin
Oturduğunuz pozisyon uykunuzu getiriyor olabilir. Pozisyonunuzu değiştirmeniz uykunuzun gitmesini sağlayabilir. Rahat yere oturuyorsanız eğer pozisyondan keyif aldığınız için uyuma hissi yaratabilir.
Aşırı soğuktan ve aşırı sıcaktan sakının
Havaların haline göre etkilenmeniz kaçınılmazdır. Bulunduğunuz yer sıcak olması size uyku hissi yaratabilir, daha hafif ve uykunuzu getirmeyecek yere gidiniz. Uykunuz kısmi olarak de olsa açılacaktır.
Spor yapın
Vücudunuz bitkinlik ve halsizlikten istediğiniz gibi hareket etmeyebilir. Yapacak olduğunuz spor uykunuzu kaçırdığı gibi daha dinç sağlıklı düşünür olursunuz.
Üşüyün
Soğuk yerler uykunuzu kaçıracak, soğuğun etkiyi kan akışını hızlandırdığı gibi sizi birazda olsa huzursuz edeceğinden uykunuzun açılmasına imkan vermektedir.
Heyecan
Vücudunuzun adrenalin hormonunu salgılamasına neden olacak birşeyler yapmanız kendinize gelmenizi sağlayacaktır. Uyku sorununuzu ortadan kaldırarak rahatlamanızı sağlayan etkilerdendir.
Kahkaha
Gülmek beyninizi uyardığı gibi kan akışınızın düzenli şekilde akmasına imkan vermektedir. Güldüğünüz zaman uykudan daha mühim şeyler olduğunu düşünerek hareket edebilirsiniz.
Elinizi yüzünüzü yıkayın
Mümkünse soğuk su ile elinizi yüzünüzü yıkayınız, soğuk su uyarıcı etkiyi yardımıyla uykunuzun kaçmasına imkan vermektedir.
İlgili aramalar: uykuyu kaçırma yöntemleri, uykuyu kaçırmak için ne yapmalıyız, uyku nasıl kaçırılır
4 Kasım 2015 Çarşamba
Parmaklarda Uyuşma Neden Olur?
Sponsorlu Bağlantılar:
Masabaşı işlerde çalışanlarda ve bilgisayarı yoğun bir şekilde kullanan kişilerde bir müddet sonra parmaklarda uyuşma ortaya çıkabilir. Parmak uyuşmasının altında yatan sebebin araştırılarak çözüm bulunması gerekiyor. Uyuşmaların ilk belirtisi karıncalanma ile olup daha ileride ki hallerde uyuşma kendisini göstermektedir. Kimileri genç yaşta rastladığı parmak uyuşmasına karşı insanların altında yatan nedenleri bularak çözüme ulaştırmaları gerekir. Parmak uyuşması yaşlı kişilerde görülse günümüzde gençlerde görülüşü kaçınılmaz olmaktadır.
Parmak uyuşması hastalıkların belirtisi olabilir. Şeker ve tansiyon hastalıklarında genelde parmak uyuşması yaşanır. Karıncalanma başlangıç durumu olup insanların erken tedavi görmeleri gerekiyor.
Uyuşmanın nedeni kalp ile alakalı sorunlar olabilir. Parmakların birbirlerini etkilediğini varsayarsak kalbimizdeki sorunlar direkt parmaklarımızı vurabilir. Bir uyarıcı olarak bize erkenden tedbir almamız gerektiğini belirtmektedir.
Sigara ve alkol kullanılması neticesinde uyuşma yaşanabilir. Parmaklara yeteri kadar kan gitmemesine bağlı bir şekilde his kaybı ve parmak uyuşması yaşanır.
Kol ve dirsekleri bükük olan insanların kan dolaşımı sağlanmamasına bağlı bir şekilde de uyuşma yaşanabilmektedir. Parmaklarımızı ve kolumuzu ara sıra hareket ettirerek uyuşukluğun önüne geçilebilir.
Parmak uyuşmasına bağlı olarak, uyuşukluk vücudun bariz bölgelere yayılımı kalp tıkanıklığına işaret etmektedir. Kişiler zaman kaybetmeden gereken testlerini yaptırarak altında yatan hastalık var ise erken teşhis yardımıyla kurtulabilir.
İlgili aramalar: parmaklarda uyuşma neden olur, parmak uyuşması neden olur, parmaklar neden uyuşur, parmaklarda uyuşmanın nedenleri nelerdir
Parmak uyuşması hastalıkların belirtisi olabilir. Şeker ve tansiyon hastalıklarında genelde parmak uyuşması yaşanır. Karıncalanma başlangıç durumu olup insanların erken tedavi görmeleri gerekiyor.
Uyuşmanın nedeni kalp ile alakalı sorunlar olabilir. Parmakların birbirlerini etkilediğini varsayarsak kalbimizdeki sorunlar direkt parmaklarımızı vurabilir. Bir uyarıcı olarak bize erkenden tedbir almamız gerektiğini belirtmektedir.
Sigara ve alkol kullanılması neticesinde uyuşma yaşanabilir. Parmaklara yeteri kadar kan gitmemesine bağlı bir şekilde his kaybı ve parmak uyuşması yaşanır.
Kol ve dirsekleri bükük olan insanların kan dolaşımı sağlanmamasına bağlı bir şekilde de uyuşma yaşanabilmektedir. Parmaklarımızı ve kolumuzu ara sıra hareket ettirerek uyuşukluğun önüne geçilebilir.
Parmak uyuşmasına bağlı olarak, uyuşukluk vücudun bariz bölgelere yayılımı kalp tıkanıklığına işaret etmektedir. Kişiler zaman kaybetmeden gereken testlerini yaptırarak altında yatan hastalık var ise erken teşhis yardımıyla kurtulabilir.
İlgili aramalar: parmaklarda uyuşma neden olur, parmak uyuşması neden olur, parmaklar neden uyuşur, parmaklarda uyuşmanın nedenleri nelerdir
Kolda Uyuşma Neden Olur?
Sponsorlu Bağlantılar:
Kol uyuşması duruma bağlı bir şekilde iki sebebe bağlı şekilde yaşanabilir. Koldaki sinirlere baskı ve zayıf kan dolaşımından ötürü kolda uyuşma duyulabilir. Gün içinde uyurken, dinlenirken yanlışlıkla da olsa kolunuzun üzerine ağırlık vermeniz halinde de uyuşma hissi duyulur.
Kol neden uyuşur?
Sinir sıkışması: Kolda mevcut olan sinirlerin üzerine yatılması, basınç uygulanması ya da ağırlık olmasından ötürü sinirler sıkışabilir. Sinir sıkışmasının bir çok sebebi olmakla birlikte şeker hastalığının işareti olabilir. Kol üzerinde uyunması da kolda uyuşma sebebi olabilmektedir.
Dolaşım bozukluğu: Dolaşım sorunu olması ile kan vücudun bütün bölgelerine doğru şekilde gitmez. Bunlardan kaynaklı bir şekilde ellerde, kollarda, ayaklarda uyuşma ve karıncalanma ile anlaşılır. Kan dolaşımı sorun yaşaması kolda uyuşma ile anlaşılabilir. Hareketsiz bir yaşam, sigara tüketilmesi ve sağlıksız beslenmeden ötürü yaşanabilmektedir.
Damar sertliği: Sağlıksız beslenmek damar sertliğine yol açar. Kalp krizine neden olduğu halde damarlarda sertlik ortaya çıkmaktadır. Göğüste ağrı, kol uyuşması kalp krizinin belirtileri arasında olur. Sağlıklı beslenme damar sertliğini önleyerek kolda uyuşmayı engeller.
Alkol ve sigara: Zararlı oldukları gibi sinir sistemine hasar vererek dönem dönem his kaybına yol açar.
Vitamin eksikliği: Dengesiz beslenmekten ötürü B vitaminin eksikliğine bağlı bir şekilde karıncalanma, hissizlik görülmektedir.
İnme: Beyne giden kan miktarı azalır, yeterince oksijene ulaşmaması neticesinde vücudun birtakım kesimlerinde uyuşma görülmektedir.
Kas çekilmesi: Ağır yük ve eşya kaldırıldığı takdirde kaslar çekilir. Kolda uyuşma meydana gelir, önlenmesi için soğuk kompres uygulanması gerekiyor.
Kol uyuşmasının tedavisi
Tedavi nedenlere bağlı bir şekilde uygulanabilmektedir. Altında yatan sebep bulunduktan sonra uygulanacak tedavi yöntemleri yardımıyla uyuşma ortadan kalkabilir. Doğru tedavi uyuşmayı önler.
Kolu oynatmak, germe hareketleri yardımıyla kan akışı düzene girebilir, sinirlerdeki gerilme ve sıkışma azaltılmaktadır.
Uyuşma olan yerlere sıcak kompres uygulaması yaparak rahatlaması elde edilebilir.
Alkol ve sigara tüketiminden uzak durularak sinir sisteminin kendisini onarması beklenir.
Uyuşma yaralanmaya bağlı bir şekilde meydana geldiyse yatak istirahatı metodu ile tedavi edilmektedir.
İlgili aramalar: kol uyuşması neden olur, kolda uyuşmanın nedenleri, kol uyuması nasıl geçer
Kol neden uyuşur?
Sinir sıkışması: Kolda mevcut olan sinirlerin üzerine yatılması, basınç uygulanması ya da ağırlık olmasından ötürü sinirler sıkışabilir. Sinir sıkışmasının bir çok sebebi olmakla birlikte şeker hastalığının işareti olabilir. Kol üzerinde uyunması da kolda uyuşma sebebi olabilmektedir.
Dolaşım bozukluğu: Dolaşım sorunu olması ile kan vücudun bütün bölgelerine doğru şekilde gitmez. Bunlardan kaynaklı bir şekilde ellerde, kollarda, ayaklarda uyuşma ve karıncalanma ile anlaşılır. Kan dolaşımı sorun yaşaması kolda uyuşma ile anlaşılabilir. Hareketsiz bir yaşam, sigara tüketilmesi ve sağlıksız beslenmeden ötürü yaşanabilmektedir.
Damar sertliği: Sağlıksız beslenmek damar sertliğine yol açar. Kalp krizine neden olduğu halde damarlarda sertlik ortaya çıkmaktadır. Göğüste ağrı, kol uyuşması kalp krizinin belirtileri arasında olur. Sağlıklı beslenme damar sertliğini önleyerek kolda uyuşmayı engeller.
Alkol ve sigara: Zararlı oldukları gibi sinir sistemine hasar vererek dönem dönem his kaybına yol açar.
Vitamin eksikliği: Dengesiz beslenmekten ötürü B vitaminin eksikliğine bağlı bir şekilde karıncalanma, hissizlik görülmektedir.
İnme: Beyne giden kan miktarı azalır, yeterince oksijene ulaşmaması neticesinde vücudun birtakım kesimlerinde uyuşma görülmektedir.
Kas çekilmesi: Ağır yük ve eşya kaldırıldığı takdirde kaslar çekilir. Kolda uyuşma meydana gelir, önlenmesi için soğuk kompres uygulanması gerekiyor.
Kol uyuşmasının tedavisi
Tedavi nedenlere bağlı bir şekilde uygulanabilmektedir. Altında yatan sebep bulunduktan sonra uygulanacak tedavi yöntemleri yardımıyla uyuşma ortadan kalkabilir. Doğru tedavi uyuşmayı önler.
Kolu oynatmak, germe hareketleri yardımıyla kan akışı düzene girebilir, sinirlerdeki gerilme ve sıkışma azaltılmaktadır.
Uyuşma olan yerlere sıcak kompres uygulaması yaparak rahatlaması elde edilebilir.
Alkol ve sigara tüketiminden uzak durularak sinir sisteminin kendisini onarması beklenir.
Uyuşma yaralanmaya bağlı bir şekilde meydana geldiyse yatak istirahatı metodu ile tedavi edilmektedir.
İlgili aramalar: kol uyuşması neden olur, kolda uyuşmanın nedenleri, kol uyuması nasıl geçer
2 Kasım 2015 Pazartesi
Kışın Dondurma Yenir Mi?
Sponsorlu Bağlantılar:
Dondurma sevmeyen yoktur heralde. Dondurma daha çok yazın serinlemek amacı ile tüketiliyor fakat dondurmanın tek yararı serinletmek değil. Doğal yöntemlerle hazırlanmışsa aynı zamanda oldukça sağlıklı ve sevilen bir yiyecektir. Sıcak havalarda tüketilen dondurmayı kışın da tüketmek doğru olur mu? Sağlık yönünden kışın dondurma yemenin bir zararı olur mu? İşte kışın da dondurma yemek isteyenleri sevindirecek uzman görüşleri:
Dondurmanın kışında tüketimi gerektiğini belirtiyor, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Salih Özdemir. Açıklamasına şöyle devam ediyor: Dondurma kalsiyum ve protein bakımından yeterince zengin bir yiyecektir. Ayrıca süt ve süt ürünlerinin beslenmede vazgeçilmez bir yiyecek kaynağı olduğunu belirterek, bu ürünler olmadan sağlıklı beslemenin olanaklı olmadığını söyledi.
Sütle beslenemeyen bir çocuğun gelişemediğini belirten Özdemir, "Sütle ve ürünleriyle beslenmeme, yetersiz eksiksiz beslenme çok mühim problemlere neden olmaktadır. Süt olmadan sağlıklı beslenmenin imkansız olduğunu düşünüyoruz. Zira süt kalsiyumun en mühim kaynağıdır" dedi.
Türkiye’nin süt tüketiminin ortalama olarak değerlerine bakıldığında kişilerin kafi süt tüketmediklerini belirten Özdemir, sözlerine şu şekilde devam etti:
"13 ila 19 yaş arasında bulunan bir genç günlük ya 1.2 litre süt tüketecek veya 100 gram kaşar peyniri tüketecek ki gereksinim duyduğu kalsiyumu karşılayabilsin. Ya da 100 gram beyaz peynir bu ihtiyacı karşılayabilir. Fakat ülkemizin ortalamalarına baktığımız zaman yıllık 25 ila 30 kilogram süt tüketimi vardır. Bu Avrupa Birliği ülkelerinde 80 ila 90 kilograma kadar çıkar. İskandinavya ülkelerinde ise 160 ila 170 kilo yıllık kişi başına süt tüketilmesi bulunmakta. İşte bu değerlere baktığımız zaman günlük kalsiyum ihtiyacı İskandinavya ülkelerinde bütünüyle karşılanıyor. Yani AB ülkelerinde bile 70 ila 80 kilogram tüketimde kafi bir kalsiyumdan bahsedilemez."
Alınan kalsiyumun da iyi metabolize edilmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, "Kalsiyumu yeteri kadar alsanız bile onu kemiklere lokalize etmeniz gerekir. Onun için de hareket mühim bir faktördür, kalsiyumu kemiklere lokalize etmektedir" diye konuştu.
Çocuklara Dondurma Verilmeli Mi?
Süt sevmeyen çocukların bunun yerine dondurma da tüketilebileceğini anlatan Özdemir, sözlerine şöyle devam etti:
"Çocuğunuza sevmediği bir besini zorla vermekten ziyade yani onun sevebileceği gıdaya yönlendirmek daha doğru olacaktır. Örneğin çocuklar peyniri pek sevmezler. Onun yerine dondurma mühim bir kaynaktır. Dondurma tüketerek de kalsiyum gereksinimini karşılatabiliriz. Bunun çok mühim olduğunu söylüyorum. Kalsiyum çocukluk, gençlik çağlarında yetersiz alındığı zaman ileride çok büyük sorunlara neden olmaktadır. Onun için çocukluk yaşlarda çocuklarımız iyi beslememiz gerekir. Bu konuda dondurma da mühim bir kalsiyum kaynağıdır. Süt içmeyen bir çocuğa rahatça dondurma yedirebilirsiniz."
Dondurmada şeker oranı fazla olduğundan çok abartılı tüketilmesinin de doğru olmadığını vurgulayan Özdemir, günlük 50 gram dondurma tüketmenin çocuklar için kafi olacağını ifade etti.
Dondurmanın kalitesinin de mühim olduğunun altını çizen Özdemir, meyveli dondurmalardan ziyade sütlü dondurmanın tüketilmesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kışın dondurma rahatça tüketilebilir. Dondurma, kalsiyum, protein bakımından mühim bir kaynak. Sütle dondurma neredeyse aynı fonksiyonu görmektedir. Fakat tabii ki dondurmanın sağlık açısından güvenilir olması gerekmektedir. Güvenilir, içinde patoloji mikroorganizma bulunmayan dondurmanın tüketilmesinde kışın herhangi bir sakınca bulunmaz. Tabii ki ambalajlı olmasına dikkat edeceğiz. Dondurma hakikaten lezzetli bir ürün. Herkes bu lezzete gereksinim duyuyor. Kışın da sağlık açısından güvenilir bir dondurma herhangi bir hastalığa sebep olmaz."
Yeterli Kalsiyum Alınmalı
Prof. Dr. Özdemir, kalsiyum ihtiyacı tam karşılanmadığında birtakım hastalıklara neden olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Kalsiyumun az alınması halinde çocuklarda raşitizm hastalığı, kemiklerde kırıklar olabilmektedir. Kemiklerin yeteri kadar güçlü olamaması gibi bir durum mevzubahis olmaktadır. Yaşlılarda osteoporoz ve osteomalazi denilen kemikle ilgili hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Bunlar hakikaten genç yaşlarda ortaya çıkıyor Türkiye’de. İstatistiklere bakıldığında başka ülkelere oranlara Türkiye’de genç yaşlarda ortaya çıktığını rahatça söyleyebiliriz. Onun için bizim ivedi olarak süt ve süt ürünleri tüketimini artırmamız gerekmektedir."
Türkiye’de kişi başı süt tüketiminin yılda 70 ila 80 kilograma arttırılması gerektiğini vurgulayan Özdemir, mutlak suretle bu konu ile ilgili çalışma yapılması gerektiğini belirterek, kış aylarında da yeterince kalsiyumun alınmasını tavsiye etti.
Dondurmanın kışında tüketimi gerektiğini belirtiyor, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Salih Özdemir. Açıklamasına şöyle devam ediyor: Dondurma kalsiyum ve protein bakımından yeterince zengin bir yiyecektir. Ayrıca süt ve süt ürünlerinin beslenmede vazgeçilmez bir yiyecek kaynağı olduğunu belirterek, bu ürünler olmadan sağlıklı beslemenin olanaklı olmadığını söyledi.
Sütle beslenemeyen bir çocuğun gelişemediğini belirten Özdemir, "Sütle ve ürünleriyle beslenmeme, yetersiz eksiksiz beslenme çok mühim problemlere neden olmaktadır. Süt olmadan sağlıklı beslenmenin imkansız olduğunu düşünüyoruz. Zira süt kalsiyumun en mühim kaynağıdır" dedi.
Türkiye’nin süt tüketiminin ortalama olarak değerlerine bakıldığında kişilerin kafi süt tüketmediklerini belirten Özdemir, sözlerine şu şekilde devam etti:
"13 ila 19 yaş arasında bulunan bir genç günlük ya 1.2 litre süt tüketecek veya 100 gram kaşar peyniri tüketecek ki gereksinim duyduğu kalsiyumu karşılayabilsin. Ya da 100 gram beyaz peynir bu ihtiyacı karşılayabilir. Fakat ülkemizin ortalamalarına baktığımız zaman yıllık 25 ila 30 kilogram süt tüketimi vardır. Bu Avrupa Birliği ülkelerinde 80 ila 90 kilograma kadar çıkar. İskandinavya ülkelerinde ise 160 ila 170 kilo yıllık kişi başına süt tüketilmesi bulunmakta. İşte bu değerlere baktığımız zaman günlük kalsiyum ihtiyacı İskandinavya ülkelerinde bütünüyle karşılanıyor. Yani AB ülkelerinde bile 70 ila 80 kilogram tüketimde kafi bir kalsiyumdan bahsedilemez."
Alınan kalsiyumun da iyi metabolize edilmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, "Kalsiyumu yeteri kadar alsanız bile onu kemiklere lokalize etmeniz gerekir. Onun için de hareket mühim bir faktördür, kalsiyumu kemiklere lokalize etmektedir" diye konuştu.
Çocuklara Dondurma Verilmeli Mi?
Süt sevmeyen çocukların bunun yerine dondurma da tüketilebileceğini anlatan Özdemir, sözlerine şöyle devam etti:
"Çocuğunuza sevmediği bir besini zorla vermekten ziyade yani onun sevebileceği gıdaya yönlendirmek daha doğru olacaktır. Örneğin çocuklar peyniri pek sevmezler. Onun yerine dondurma mühim bir kaynaktır. Dondurma tüketerek de kalsiyum gereksinimini karşılatabiliriz. Bunun çok mühim olduğunu söylüyorum. Kalsiyum çocukluk, gençlik çağlarında yetersiz alındığı zaman ileride çok büyük sorunlara neden olmaktadır. Onun için çocukluk yaşlarda çocuklarımız iyi beslememiz gerekir. Bu konuda dondurma da mühim bir kalsiyum kaynağıdır. Süt içmeyen bir çocuğa rahatça dondurma yedirebilirsiniz."
Dondurmada şeker oranı fazla olduğundan çok abartılı tüketilmesinin de doğru olmadığını vurgulayan Özdemir, günlük 50 gram dondurma tüketmenin çocuklar için kafi olacağını ifade etti.
Dondurmanın kalitesinin de mühim olduğunun altını çizen Özdemir, meyveli dondurmalardan ziyade sütlü dondurmanın tüketilmesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kışın dondurma rahatça tüketilebilir. Dondurma, kalsiyum, protein bakımından mühim bir kaynak. Sütle dondurma neredeyse aynı fonksiyonu görmektedir. Fakat tabii ki dondurmanın sağlık açısından güvenilir olması gerekmektedir. Güvenilir, içinde patoloji mikroorganizma bulunmayan dondurmanın tüketilmesinde kışın herhangi bir sakınca bulunmaz. Tabii ki ambalajlı olmasına dikkat edeceğiz. Dondurma hakikaten lezzetli bir ürün. Herkes bu lezzete gereksinim duyuyor. Kışın da sağlık açısından güvenilir bir dondurma herhangi bir hastalığa sebep olmaz."
Yeterli Kalsiyum Alınmalı
Prof. Dr. Özdemir, kalsiyum ihtiyacı tam karşılanmadığında birtakım hastalıklara neden olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Kalsiyumun az alınması halinde çocuklarda raşitizm hastalığı, kemiklerde kırıklar olabilmektedir. Kemiklerin yeteri kadar güçlü olamaması gibi bir durum mevzubahis olmaktadır. Yaşlılarda osteoporoz ve osteomalazi denilen kemikle ilgili hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Bunlar hakikaten genç yaşlarda ortaya çıkıyor Türkiye’de. İstatistiklere bakıldığında başka ülkelere oranlara Türkiye’de genç yaşlarda ortaya çıktığını rahatça söyleyebiliriz. Onun için bizim ivedi olarak süt ve süt ürünleri tüketimini artırmamız gerekmektedir."
Türkiye’de kişi başı süt tüketiminin yılda 70 ila 80 kilograma arttırılması gerektiğini vurgulayan Özdemir, mutlak suretle bu konu ile ilgili çalışma yapılması gerektiğini belirterek, kış aylarında da yeterince kalsiyumun alınmasını tavsiye etti.
Sinüzit Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Sinüzit
Burun ve göz çevresine bulunmakta olan boşlukların adı sinüstür. Sinüzit ise buralarda mukozaların birikimi neticesinde olmaktadır. Genellikle her insanda sinüs bulunur ve kontrol altına alınması ile sorun olmaktan çıkabilir. Kanallarda biriken mukozaların birikimi neticesinde insanları kötü şekilde etkileyerek basınç ve ağrı yapar. Sinüzit’in en belirli şekli yüzünüzü önünüze doğru eğdiğiniz zaman basınç ve ağrı hissetmenizdir.
Sinüzit’in en belirli şekli üst solunum yolu enfeksiyonu neticesinde ortaya çıkmasıdır. Saçlarınızın ıslak olarak soğukta kalmanız, rüzgarda durmak, evde camların açık olup ceyranda kalmamak gerekir. Genellikle baş ağrısı, yüz bölgesinde ağrı biçiminde kendisini göstermektedir. Yan tesirleri ise ateş, kırıklık, yorgunluk, ağız kokusu, koku almada azalma, boğaz ağrısı, ses kırıklığı, halsizlik ile kendisini göstermektedir. Böyle hallerde gözlerde ağrı ve şişlik hissedilerek yaşam kalitesi düşmektedir.
Sinüzit tedavisi genelde hekimler tarafı ile antibiyotik tedavisidir. Vaka ilk aşamalarda ilaç tedavisi yardımıyla aşılabilmektedir. Kişi gün içerisinde hareketine ve sağlığına dikkat edip hastalığın önüne geçebilmektedir.
Sinüzit’ten nasıl korunulur?
Kişi nezle, grip gibi üst solunum yolu hastalıklarından kendilerini koruması gerekir. Hastalıklardan korunduğu müddetçe grip aşısı olmalıdır. Sağlıklı ve düzenli beslenme ile vücut direncini arttırıp sinüslerde mukoz birikimini önleyebilmektedir. Üst solunum yolları enfeksiyonu genelde üşütmekten ötürü olacağı için kendilerini sıcak tutmalıdırlar.
İlgili aramalar: sinüzit nedir, sinüzit nasıl olur, sinüzitin belirtisi nedir
Burun ve göz çevresine bulunmakta olan boşlukların adı sinüstür. Sinüzit ise buralarda mukozaların birikimi neticesinde olmaktadır. Genellikle her insanda sinüs bulunur ve kontrol altına alınması ile sorun olmaktan çıkabilir. Kanallarda biriken mukozaların birikimi neticesinde insanları kötü şekilde etkileyerek basınç ve ağrı yapar. Sinüzit’in en belirli şekli yüzünüzü önünüze doğru eğdiğiniz zaman basınç ve ağrı hissetmenizdir.
Sinüzit’in en belirli şekli üst solunum yolu enfeksiyonu neticesinde ortaya çıkmasıdır. Saçlarınızın ıslak olarak soğukta kalmanız, rüzgarda durmak, evde camların açık olup ceyranda kalmamak gerekir. Genellikle baş ağrısı, yüz bölgesinde ağrı biçiminde kendisini göstermektedir. Yan tesirleri ise ateş, kırıklık, yorgunluk, ağız kokusu, koku almada azalma, boğaz ağrısı, ses kırıklığı, halsizlik ile kendisini göstermektedir. Böyle hallerde gözlerde ağrı ve şişlik hissedilerek yaşam kalitesi düşmektedir.
Sinüzit tedavisi genelde hekimler tarafı ile antibiyotik tedavisidir. Vaka ilk aşamalarda ilaç tedavisi yardımıyla aşılabilmektedir. Kişi gün içerisinde hareketine ve sağlığına dikkat edip hastalığın önüne geçebilmektedir.
Sinüzit’ten nasıl korunulur?
Kişi nezle, grip gibi üst solunum yolu hastalıklarından kendilerini koruması gerekir. Hastalıklardan korunduğu müddetçe grip aşısı olmalıdır. Sağlıklı ve düzenli beslenme ile vücut direncini arttırıp sinüslerde mukoz birikimini önleyebilmektedir. Üst solunum yolları enfeksiyonu genelde üşütmekten ötürü olacağı için kendilerini sıcak tutmalıdırlar.
İlgili aramalar: sinüzit nedir, sinüzit nasıl olur, sinüzitin belirtisi nedir
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)