ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI
VERSİYON 10
GİRİŞ:
Yönetim sürecinde önceliklerin belirlenmesi, önceliklerle ilgili hedeflerin saptanması, bu hedefe ulaşmada gerçekleştirilmesi gereken eylemlerin planlanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi, mali kaynakların, insangücünün ve malzemenin bu öncelikler doğrultusunda nasıl kullanılacağı ile ilgili bir kararlar silsilesi vardır. Yöneticiler bu kararları alırken gerekli tüm bilgilerle donanmış olmalıdır. Bilgi ise toplanan verilerden elde edilebilir.
Türkiye'de sağlık politikalarının üretilmesi ve hizmet sunumlarının planlanmasında elde var olan rutin verilerin yeterli olmadığı ve çoğu kez gerekli düzeyde kullanılmadığı, kullanılan bir takım verilerin ise farklı bilimsel ve araştırma kurumlarının yaptıkları araştırmaların sonucunda elde edilen veriler olduğu bilinmektedir.
Herhangi bir olay üzerinde bilgi üretmek üzere toplanacak veriler ve yapılacak niceliksel çalışmalar için sınıflandırma temel bir faktördür. Doğru ve güvenilir bir istatistik ve bilgiye sahip olabilmek için doğru bir sınıflama, doğru sınıflama için doğru kodlama, doğru kodlama için de olayların açık ve kapsamlı olarak tanımlanması gerekmektedir.
Sağlık yönetimi işlevinin yerine getirilmesinde kullanılacak "Bilgi Sistemleri"nin önemli bir bölümünü Hastane Bilgi Sistemleri ile Hastalık ve Ölüm İstatistikleri oluşturmaktadır. Sayıları binleri bulan hastalıklarının her birinin teker teker incelenmesi ve istatistiksel veri olarak sunulması ve değerlendirilmesi olanaksız olacağından çalışmayı kolaylaştırmak için hastalıklar ve travmaların standart bir şekilde sınıflandırılmaları gerekmektedir. "Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması" bu iki amaçla pek çok ülkede kullanılmakta olan bir kodlama sistemidir.
Bu raporun hazırlanmasındaki amaç, kısa bir tarihçesi ile birlikte "Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması" hakkında genel olarak bilgi vermek ve ülkemizde halen kullanılmakta olan 150 başlıklı A listesinin, Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen "Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması-10. revizyonu" ile karşılaştırmasını yapmaktır.
TANIM
"Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması", uluslararası düzeyde İngilizce olarak "International Classification of Diseases" ya da kısaca "ICD" olarak kullanılan tanımlamanın dilimizdeki karşılığıdır. Aslında "Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması" tanımı da bir kısaltmadır. Tam şekli ise "Hastalıkların ve Sağlıkla İlgili
Sorunların Uluslararası İstatistiksel Sınıflaması"dır (International Statistical Classification of Diseases and Related Health Problems). Raporun bundan sonraki kısımlarında bu tanım için kısaca "ICD" kullanılacaktır.
Bir hastalık sınıflandırması, hastalık isimlerinin kesin kriterlere göre bir araya getirilmesinden oluşan bir kategoriler sistemi olarak tanımlanabilir. Tamamen teorik bir açıdan bakılırsa, hastalıkları çeşitli eksenlerde, örneğin etkilenen vücut kısmına göre (topografi), nedene (etioloji), dokudaki patolojik değişikliğin tipine (morfoloji) ya da sonuçta ortaya çıkan fonksiyonel anormalliğe göre sınıflama yapmak mümkündür. Sınıflandırmalar bu eksenlerden birine ya da diğerine dayanarak şekillendirilebilir. Fakat pratikte, hastalıkların vücudun birden fazla bölümünü etkileyebilmeleri, bazı hastalıkların nedeninin bilinmemesi ve bazı patolojik değişikliklerin özgün olmaması gibi nedenlerle hiçbir eksen tek başına yeterli değildir. Alternatif olarak, her bir hastalığın birkaç eksene göre sınıflandırıldığı, çok eksenli bir sınıflandırma kurulabilir ancak bu durum hastalığın tüm kriterlere göre tanımlanmasını gerektireceğinden kullanımı zorlaştırır.
Hastalıkların istatistiksel sınıflandırması, hastalık verilerinin kullanıcı tarafından kolayca değerlendirilip incelenebileceği bir formda sunulmasına gereksinim duyar. O halde, kullanışlı ve anlaşılır bir enformasyon elde edebilmek için, hastalıkların sistemli ve anlamlı bir şekilde düzenlenmesi gereklidir. Bu amaçla, tamamen teorik bir yaklaşım yerine pratik bir yaklaşımda bulunmak en uygun yoldur ve ICD'nin geliştirilmesinde bu yaklaşım göz önüne alınmıştır. ICD, etioloji, topografi vb. kökenli sınıflandırma ile araştırmalar, hasta kayıtları ve yönetim için gereksinim duyulan uzlaşma noktalarının sağlandığı bir sınıflamadır.
ICD, istatistiksel bir sınıflamadır ve bu noktadan hareketle yola çıkmaktadır. Burada ICD'nin getirdiği istatistiksel sınıflama ile tıp kitaplarında bölüm başlarında bulunan hastalık sınıflandırmaları arasındaki ayrımı belirlemek gerekir. Burada, genellikle birbiri ile karıştırılabilecek durumlarla etkenlerinin farklılığına göre düzenlenmiş bir hastalık grubu değerlendirilir. İstatistiksel sınıflamada ise birbirine benzer hastalık veya durumlar bir araya getirilip, taşıdıkları öneme göre sınıflandırılmaktadır. Buna ek olarak her hastalık için o hastalığa özgü bir kod kullanılmaktadır. Bu yapısı sayesinde ICD, gerek sağlık hizmetlerinin yönetimi, gerekse epidemiyolojik çalışmalarda kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Hasta takibi, hasta kayıt ve arşivlerinin tutulması ve bunlara erişim, kaynak yönetimi gibi idareye yönelik kullanımının yanı sıra hastalıklarla ilgili istatistiksel çalışmalar ve uluslararası niteliği sayesinde ülkeler arasında sağlıkla ilgili karşılaştırmalar yapma olanağı da vermektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere ICD'nin önemli bir fonksiyonu da hastalıklara uluslararası ortak bir dil kazandırmaktadır.
Bunlara ek olarak ICD, hastalık ve ölüm kodlamalarında getirdiği bazı uluslararası kural ve hatırlatmalarla hastalık tanısının yazılması ya da ölüm nedeninin belirtilmesinde kayıtların mümkün olduğu kadar doğru tutulması konusunda dolaylı bir katkıda da bulunmaktadır.
TARİHÇE
Hastalıklarla ilgili istatistik çalışmalarının geçmişi 300 yıl öncesine kadar dayanmaktadır. İlk etkin çalışma 17. yüzyılın sonunda İngiltere'de John Graunt'un hazırlamış olduğu ölüm verileri ile ilgili "London Bills of Mortality" adlı çalışmadır. Graunt bu çalışmasında, ölüm kayıtlarında ölen kişilerin yaşlarının yazılmadığı tarihlerde, 6 yaşın altında ölen çocukların oranını hesaplamaya çalışmış ve o günün koşullarına göre oldukça iyi bir tahminde bulunmuştur. Graunt bu hesaplamayı yaparken, ölüm nedenlerinin çocuklar için de benzer olduğu varsayımından hareket etmiştir.
Hastalıkların sistematik bir şekilde sınıflandırılması ile ilgili gelişmeler ise 18. yüzyılda başlamıştır. Bugünkü mevcut sınıflamanın yapısı büyük ölçüde İngiltere Genel Kayıt Bürosunda ilk tıbbi istatistik uzmanı olarak çalışan William Farr'ın çalışmalarına dayanmaktadır. Yüzyılın 2. yarısında çalışmalar hastalık terminolojisi ve bunların kullanımında uluslararası birlikteliğin sağlanmasına odaklanmıştır. Bu dönemlerde dikkati çeken üçüncü bir nokta da hastalıkların istatistiksel sınıflamasının uluslararası önemi olmuştur.
Uluslararası İstatistik Enstitüsü, 1891 yılında Jacques Bertillon başkanlığında ölüm nedenleri ile ilgili yeni bir sınıflama hazırlanması için bir komite kurmuş, bu komitenin yapmış olduğu çalışmalar 1893 yılında bitirilmiş ve önerileri Enstitü tarafından kabul edilmiştir. Sınıflama, genel hastalıklar ile belli bir organ ya da anatomik bölgeye özgü hastalıkların birbirinden ayrılması ilkesine dayanmaktadır. Bu çalışma başlangıçta "Bertillon Ölüm Nedenleri Sınıflaması" olarak adlandırılmış ve bir çok Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika ülkelerinde kullanılmaya başlanmıştır.
1900 yılına Fransa hükümeti, 'Ölüm Nedenleri Uluslararası Sınıflaması'nın (Bertillon Ölüm Nedenleri Sınıflaması) revizyonu için çağrıda bulunmuş ve bu girişim yaklaşık 10 yılda bir yapılan revizyon konferansları serisini başlatmış ve bugün onuncu revizyon olan ICD-10'a kadar ulaşılmıştır.
1948 yılında kurulan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 6. konferanstan bu yana Hastalıkların Uluslararası Sınıflamasından sorumlu olmuştur.
Bu tarihsel gelişim süreci içinde, bazı dönemlerde ICD yapı ve içeriğinde önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bunlardan birincisi, önceleri sadece ölüm nedenlerini kapsayan sınıflamaya hastalık nedenlerinin de dahil edilmesidir. 1938 yılında yapılan 5. konferansta morbidite istatistikleri için hastalık sınıflamasına olan gereksinim dile getirilmiş ve 1948 yılındaki 6. konferans "Ölüm Nedenleri ve Hastalıkların Uluslararası Listesi"nin revizyonu amacıyla toplanmıştır. Bu konferansta hem mortalite hem de morbidite ile ilgili kapsamlı bir liste kabul edilmiştir. Bununla beraber ölümün temel nedenini seçmede uluslararası kurallar getirilmiş, hayatı istatistikler ve sağlık istatistikleri alanında uluslararası işbirliğinin sağlanması konusunda önerilerde bulunulmuştur.
Önemli değişikliklerin bir ikincisi de 1975 yılında kabul edilen 9. revizyonda gerçekleşmiştir. Bu değişiklikler, daha spesifik kodlama için belli bazı kodlara isteğe bağlı 5. bir basamak dahil edilmesi, neoplazmların morfolojileri ile ilgili ayrı bir kod grubu (M kodları) oluşturulması, bazı tanısal durumlarda isteğe bağlı çift kodlama sisteminin getirilmesi ve akıl hastalıkları ile ilgili her bir kategorinin içeriğinin açıklanmasıdır. Bu sonuncusunun nedeni, akıl hastalıklarında uluslararası kabul görebilecek bir terminolojinin bulunmasındaki güçlüktür. ICD-9 kitapçığı 1977/78 yıllarında basılmış ve pek çok ülkede kullanıma girmiştir.
Üçüncü önemli değişiklik de, 1989 yılında Cenevre'de toplanan 10. uluslararası konferansta kodlama sisteminde yapılan köklü değişikliktir. DSÖ 1991 yılında ICD-10'un yayınlanmasını kabul etmiş, 1994 yılında da uygulamaya geçirilmesini planlamıştır.
ICD-10
GENEL BİLGİLER
ICD-10 hazırlık çalışmaları 1983 yılında başlamış ve son aşamaya gelmiş durumdadır. Henüz tam olarak yayınlanmamış olmasına karşın bu aşamadan sonra önemli bir değişiklik beklenmemektedir.
ICD-10 daha önceki revizyondan (ICD-9) temel olarak 3 farklılık taşımaktadır;
*Cilt sayısı 2'den 3'e çıkarılmıştır.
*1. ciltteki hastalık kodlarının yer aldığı bölüm sayısı 17'den 21'e çıkarılmıştır.
*Numerik kod yerine alfanumerik kodlama yapısı getirilmiştir.
Daha önce aynı cilt içinde yer alan giriş ve hastalık kod kısımları ICD-10'da birbirinden ayrı iki cilt halinde sunulduğundan toplam cilt sayısı 3'e çıkmıştır. 1. cilt asıl hastalık kodlarının bulunduğu cilttir. 2. ciltte ise ICD ile ilgili genel bilgilerle beraber diğer ciltlerin nasıl kullanılacağına yönelik açıklayıcı bilgiler bulunmaktadır. 3. cilt ise ICD-10'da yer alan tüm hastalıkların ve hastalık etkenlerinin alfabetik indeksidir.
Daha önce tek bir bölümde toplanan "Sinir Sistemi ve Duyu Organları Hastalıkları", ICD-10'da 3 ayrı bölüm halinde yer almaktadır. Bu bölümler;
• Sinir Sistemi Hastalıkları
• Göz ve Gözle Bağlantılı Doku Hastalıkları
• Kulak ve Mastoid Oluşum Hastalıklarıdır.
Ayrıca ICD-9'da temel hastalık sınıflaması dışında ek halinde sunulan "Yaralanma ve Zehirlenme Dış Etkenleri" ile "Sağlık Düzeyi ve Sağlık Hizmetlerinden Yararlanmayı Etkileyen Faktörler" adlı iki bölüm ICD-10'da temel sınıflamaya dahil edilmiştir.
Böylece ICD-9'da 17 olan bölüm sayısı ICD-10'da 21'e çıkmıştır.
Bölümlerde yapılan bir başka değişiklik de, "Endokrin, Nutrisyonel ve Metabolik Hastalıklar" grubuna dahil edilen immun mekanizma hastalıklarının ICD-10'da "Kan ve Kan Yapıcı Organ Hastalıkları" bölümü altına alınmasıdır. Bu bölüm "Kan ve Kan Yapıcı Organ Hastalıkları ve İmmun Mekanizmayı İçeren Hastalıklar" olarak adlandırılmıştır.
ICD-10'un getirdiği temel farklılık alfanumerik kod yapısıdır. Daha önce her biri 0 ile 9 arasında bir rakamdan oluşan 3 basamaklı numerik kod yapısı varken ICD-10'da ilk basamakta bir harf, diğer iki basamakta ise yine 0-9 arasında rakamlar bulunmaktadır.
3 basamaklı koda bir basamak ilavesi ile oluşan 4 basamaklı kodlama sistemi ICD-10'da yine aynı şekilde korunmuştur.
ICD-9 ICD-10
001 A01
001.3 A01.3
Alfanumerik kod yapısı ile, 3 basamak düzeyinde daha önce 1000 olan (10x10x10) kod kapasitesi ICD-10'da 2600'e çıkmıştır ki bu iki katından daha fazladır (İngilizce alfabede 26 harf bulunduğundan; 26x10x10). 4 basamak düzeyinde düşünülürse, alfanumerik kod yapısı ile 26.000 hastalığı kodlamak mümkündür. Ayrıca, bölümlerin çoğu için geçerli olmak üzere, belli bir harf ya da harf grubu ile başlayan kodlar belli bir bölüme karşılık gelmektedir.
ICD-10 kodlarında birinci basamakta kullanılabilecek 26 harften 25'i kullanılmıştır. "U" harfi ile başlayan kod yoktur, bunlardan U00-U49 arası kodlar, yapılan revizyon kesinleşene kadar olabilecek ilaveler ve revizyonlar arasında ulusal ya da uluslararası düzeyde ortaya çıkabilecek zorluklarda geçici kodlamalar için, U50-U99 arası kodlar ise yerel araştırmalarda kullanılmak üzere boş bırakılmıştır.
ICD-10 SINIFLAMA YAPISI
ICD-10'un sınıflama yapısında 4 düzey bulunmaktadır. Her düzey, bir üsttekinin detaylandırılmış halidir (Şekil 1).
İlk düzey, hastalıkların genel olarak sınıflandırıldığı Bölümlerdir. Daha önce belirtildiği gibi ICD-10'da toplam 21 bölüm bulunmaktadır. Bu bölümler aşağıda sırası ile verilmiştir:
Bölüm l Enfeksiyon ve Paraziter Hastalıklar
Bölüm ll Neoplazmlar
Bölüm lll Kan ve Kan Yapıcı Organ Hastalıkları ve İmmun Mekanizmayı İçeren Hastalıklar
Bölüm lV Endokrin, Nutrisyonel ve Metabolik Hastalıklar
Bölüm V Akıl ve Davranış Bozuklukları
Bölüm Vl Sinir Sistemi Hastalıkları
Bölüm Vll Göz ve Gözle Bağlantılı Doku Hastalıkları
Bölüm Vlll Kulak ve Mastoid Oluşum Hastalıkları
Bölüm lX Dolaşım Sistemi Hastalıkları
Bölüm X Solunum Sistemi Hastalıkları
Bölüm Xl Sindirim Sistemi Hastalıkları
Bölüm Xll Cilt ve Cilt altı Dokusu Hastalıkları
Bölüm Xlll Kas-İskelet ve Bağ Dokusu Hastalıkları
Bölüm XlV Ürogenital Sistem Hastalıkları
Bölüm XV Gebelik, Doğum ve Lohusalık Dönemi Hastalıkları
Bölüm XVl Perinatal Dönemden Kaynaklanan Hastalıklar
Bölüm XVll Konjenital Malformasyon, Deformasyon ve Kromozom Anomalileri
Bölüm XVlll Semptomlar ve Anormal Klinik ve Laboratuar Bulguları
Bölüm XlX Yaralanma, Zehirlenme ve Dış Nedenlere Bağlı Diğer Durumlar
Bölüm XX Hastalık ve Ölümün Dış Nedenleri
Bölüm XXl Sağlık Durumu ve Sağlık Hizmetlerinden Yararlanmayı Etkileyen Faktörler
İkinci düzey, bölüm içindeki belli hastalıkların bir araya getirilmesi ile oluşan bloklardır. Blok sayısı bölümden bölüme değişmektedir. Örnek olarak Bölüm l'de 21 blok yer alırken, Bölüm lll'de sadece 6 blok bulunmaktadır. Her bloktaki hastalık sayısı da bloktan bloğa değişmektedir. ICD-10'daki toplam blok sayısı 260'dır. Örnek olarak;
• A50-A64 Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon hastalıkları
• K80-K87 Safra kesesi, safra yolları ve pankreas hastalıkları
Üçüncü düzey, blokları oluşturan hastalıkların tek tek ele alındığı 3 basamaklı hastalık kodlarıdır. ICD-10'un temel çatısını bu 3 basamaklı hastalık kodları oluşturmaktadır (çekirdek sınıflama) ve bu düzey, DSÖ mortalite veri tabanının oluşturulması ve uluslararası genel karşılaştırmaların yapılabilmesi için temel seviyeyi oluşturur.
Örnek olarak;
• A54 Gonokok enfeksiyonu
• K81 Kolesistit
Bu düzeyde her hastalığa bir hastalık kodu karşılık gelmektedir. Ancak bu bire bir tarzında değildir. Bazı durumlarda bir hastalık kodu sadece bir hastalığa ait iken bazı durumlarda birden fazla hastalığı içerebilmektedir.
ICD-10'da 3 basamaklı düzeyde toplam 2035 hastalık kodu bulunmaktadır. Her bölümdeki 3 basamaklı hastalık kod sayısı birbirinden farklıdır.
Dördüncü düzey, 3 basamaklı hastalık koduna bir basamak daha ilave edilmesi ile oluşturulan 4 basamaklı hastalık kodlarıdır. Bu düzey, 3 basamaklı düzeydeki hastalığın daha detaylı olarak tanımlandığı düzeydir ve ICD-10'da 4 basamaklı düzeyde toplam 10021 hastalık kodu bulunmaktadır. 3 basamaklı düzeydeki hastalıkların hemen hemen tümü 4. basamak ilavesi ile daha da ayrıntılandırılmıştır. Bununla beraber, çok az da olsa 3 basamaklı düzeyde kalan, ayrıntılandırılmamış hastalıklar da vardır. 4 basamaklı hastalık kodları, ICD-10 yapısında bulunan en detaylı düzeyi oluşturmaktadır. Yukarıdaki örneklerden devam edersek;
• A54 Gonokok enfeksiyonu
...
A54.3 Gözün gonokok enfeksiyonu
...
A54.5 Gonokokal farenjit
• K81 Kolesistit
K81.0 Akut kolesistit
K81.1 Kronik kolesistit
ICD-10'da tüm bölümler aynı yapıda sunulmuştur. Bu yapıda sırası ile:
• O bölüme dahil edilen ya da edilmeyen hastalık tanılarının belirtildiği kısım yer almaktadır (includes /excludes notes). Bu açıklama, sınıflamanın her seviyesinde, yani bloklar, 3 ve 4 basamaklı hastalık kodlarının altında da yer alabilir. Herhangi bir hastalığı kodlamadan önce bu kısımdaki açıklamaları mutlaka okumak gereklidir. eğer kodlanmak istenen hastalık o bölüm, blok ya da hastalık koduna dahil edilmemişse hastalığın alması gereken kodu parantez içinde verilmiştir ve bu durumda o koda bakılarak kontrol ettikten sonra hastalık kodlanmalıdır.
• Kod aralıkları ile birlikte o bölümde yer alan blokların listesi,
• O bölüme ait hastalık kodlarından yıldız (*) kodu alanların (bu konu aşağıda açıklanmaktadır) listesi,
• Son olarak da 3 ve 4 basamaklı hastalık kod listeleri verilmiştir.
Özel Tabulasyon Listeleri
ICD-10'un 4 basamaklı düzeydeki hastalık listesinin tamamı, hatta 3 basamaklı liste bile herhangi bir istatistik tablosunda verilemeyecek kadar uzun olması nedeniyle, rutin istatistiklerin çoğunda bazı özel durumları vurgulayan bir tabulasyon listesi kullanılır.
ICD-10'un tamamlayıcı niteliğindeki bu kısmı, 1. cildin sonunda verilmiştir ve mortalite istatistikleri için dört adet özel tabulasyon listesi ile morbidite istatistikleri için bir adet özel tabulasyon listesinden oluşmaktadır. Mortalite tabulasyon listelerinden iki tanesi tüm yaşgruplarını kapsarken, bir tanesi bebeklik dönemine, bir tanesi de çocukluk dönemine yöneliktir.
KODLAMA İLE İLGİLİ BİLGİLER
Hastalık kodlanması sırasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Bunlar sırası ile aşağıda verilmiştir.
NOS ve NEC:
ICD-10'da hastalık kodlarının altında verilen hastalık tanılarının bazılarının yanında NOS ya da NEC tanımları bulunmaktadır.
NOS (Not Otherwise Specified), başka şekilde belirtilmemiş ya da herhangi bir şekilde detaylı olarak tanımlanmamış hastalık tanılarının yanında yazılmaktadır. Örnek olarak; tanı için sadece "Hiperinsülinizm" yazılmış ve başka herhangi bir açıklama yoksa, bu durumda kodlanması gereken hastalık kodu ile "Hipoglisemik koma ile beraber hiperinsülinizm" tanısının kodları birbirinden farklıdır.
• E15 Hipoglisemik koma ile beraber hiperinsülinizm
• E16.1 Hiperinsülinizm, başka şekilde belirtilmeyen
NEC (Not Elsewhere Classified), başka yerde sınıflandırılabilme olasılığı olan hastalık tanılarının yanında yazılıdır. Örnek olarak;
• M79 Diğer yumuşak doku hastalıkları, başka yerde sınıflandırılmamış
Her iki durumda da kodlanmak istenen hastalığın, sınıflamanın başka bir yerinde ya da daha detaylı olarak bulunabileceğine dikkat çekilmektedir. Bu yüzden yanında bu tanımların bulunduğu hastalık kodlarını girerken kodlanması gereken kodun gerçekten o kod olduğundan emin olunmalıdır. Çünkü amaç bir hastalığın mümkün olduğu kadar detaylı tanımlandığı kodu bulmak ve doğru kodlamaktır.
Çift (Dual) Kodlama Sistemi
Bazı hastalık kodlarının yanında "yıldız" (*) ya da "kama" (†) işareti bulunmaktadır. Bu, o hastalık ile ilgili iki kod olduğunu göstermektedir. Bunlardan birincisi hastalığa neden olan etkeni ya da hastalığın temel niteliğini ön plana çıkartan "kama" (†) kodu, diğeri ise hastalık tablosunu ön planda tutan "yıldız" (*) kodudur. Bir başka deyişle kama kodu hastalığın etkenine ve niteliğine, yıldız kodu ise hastalığın etkilediği vücut bölgesine yönelik kodlardır. Hastalık hangi kod içinde bakılıyorsa, diğer kod parentez içinde verilmektedir. Örnek olarak;
• B01.0† Varicella menenjiti (G02.0*)
• G02.0* Viral hastalıklarda menenjit
...
...
Varicellaya bağlı menenjit (B01.0†)
ICD-10, hastalık etkenine önem verdiğinden, çift koda sahip durumlarda ilk tercih edilecek kodun kama kodu olduğunu, istenirse bu koda ilave olarak yıldız kodunun da kullanılabileceğini ama şart olmadığını ancak hiçbir zaman yıldız kodunun tek başına kullanılmayacağını mutlaka kama kodu ile birlikte kullanılması gerektiğini kural olarak koymuştur.
(†) işaretli terimlerin bulunduğu ana başlıklar 3 şekilde verilebilir:
i) Ana başlıkta hem (†) işareti, hem de alternatif kod birarada ise, bu ana başlık altında sınıflandırılan tüm hastalıklar çift kodlamaya tabi olur ve hepsi aynı alternatif kod numarasını taşır. Örnek olarak;
• A17.0† Tüberküloz menenjit (G01*)
Meninks tüberkülozu (serebral)(spinal)
Tüberküloz leptomenenjit
ii) Ana başlıkta (†) işareti var ama alternatif kod yoksa, bu ana başlık altında yer alan tüm hastalıklar çift kodlamaya tabi olur ancak hepsinin alternatif kodları farklıdır. Örneğin;
• A18.1† Ürogenital sistem tüberkülozu
Mesane tüberkülozu (N33.0*)
Serviks tüberkülozu (N74.0*)
Böbrek tüberkülozu (N29.1*)
Erkek genital organları tüberkülozu (N51.-*)
Ureter tüberkülozu (N29.1*)
Tüberküloz pelvik inflamatuar hastalık (N74.1*)
iii) Ana başlıkta (†) işareti ya da alternatif kod bulunmazsa, ana başlık altında yer alan tüm hastalıklar çift kodlamaya tabi tutulmaz. Ancak yanında işaret ve alternatif kodu bulunan hastalıklar çift kodlanabilir. Örneğin;
• A54.8 Diğer gonokok enfeksiyonları
Gonokoksik
-Peritonit† (K67.1*)
-Pnömoni† (J17.0*)
-Septisemi
-Deri lezyonları
Birden Fazla Kod Kullanımı
Yukarıda açıklanan kama ve yıldız kodlarına ek olarak bir hastalık için birden fazla kodun kullanılabileceği durumlar aşağıda verilmiştir.
a) M (morfoloji) kodları: M kodları, Bölüm ll'de yer alan neoplazmlarla birlikte kullanılabilecek, tümörün yapı ve tabiatına yönelik, 1990 yılında ikinci baskısı yapılan, kısaca ICD-O (International Classification of Diseases for Oncology) olarak tanımlanan, onkolojik hastalıkların uluslararası sınıflamasına ait kodlardır. M kodları 6 basamaklıdır. İlk basamakta M harfi yer alır ve tüm kodlar M harfi ile başlamaktadır. Bunu takip eden 5 basamakta ise 0-9 arası rakamlar vardır ve bunlardan ilk dördü
tümörün morfolojisi, beşincisi ise tabiatı ile ilgilidir ve bu son basamaktaki tümör tabiatı ile ilgili kod istenirse diğerleri ile bitişik olarak ya da araya taksim (/) işareti konularak gösterilmektedir.
Örnek olarak;
• M81401 ya da M8140/1
• M92513 ya da M9251/3 gibi.
Son basamakta yer alan ve tümörün tabiatını gösteren kodla ilgili toplam 6 kod vardır ve bunlar 0, 1, 2, 3, 6 ve 9'dur. Karşılık geldikleri anlamları ise;
• /0 Selim
• /1 Selim ya da habis olduğu bilinmiyor
• /2 Karsinoma in situ
• /3 Habis, primer
• /6 Habis, metastatik
• /9 Habis, primer ya da metastatik olduğu bilinmiyor.
M kodlarının kullanılması zorunlu değildir, isteğe bağlıdır.
b) Fonksiyonel bir tümörün kodlanmasında. Fonksiyonel tümörlerde hem tümörün kendisine ait kod hem de örneğin hormon salgılayan bir tümör ise, neden olduğu klinik tablo ile ilgili kod kullanılabilir, zorunlu değildir. Örneğin, bir hastaya 'katekolamin salgılayan feokromasitoma' tanısı konulduğunda;
• C74.1 Sürrenal medüllanın malign neoplazmı
koduna ek olarak
• E27.5 Adrenomedüller hiperfonksiyon
kodu da yazılabilir.
c) Bölüm XlX ve XX'de yer alan kodlar: Yaralanma, zehirlenme ve diğer dış etkenlere bağlı durumlarda biri dış etkenin diğeri de yaralanmanın niteliğini belirten iki kod kullanılabilir;
• S20 Toraksta yüzeyel yaralanma
• V10 Bisiklet çarpması sonucu yaralanan yaya
Aynı durum sekeller ve sekele yol açan etken için de geçerlidir;
• J34.2 Nasal septum deformasyonu
• T90.2 Çocukluk döneminde burun kırığı
d) Akıl hastalıkları: Bölüm V'de yer alan bazı hastalıklarda, eğer hastalığa yol açan organik bir neden varsa (enfeksiyon ya da travma) bu ikisine ait kod birlikte kullanılabilir.
e) HIV enfeksiyonları: HIV enfeksiyonları neden oldukları klinik tablo ile birlikte kullanılmak istenirse her ikisine ait kodlar kullanılabilir.
f) Bölüm XXl'deki kodlar: Bölüm XXl'deki kodlar, buna neden olan diğer bölümlerdeki kodlar ile birlikte kullanılabilir.
5 Basamaklı Kod Kullanımı
Bölüm Xlll, XlX ve XX'de 4 basamaklı hastalık kodlarına ilave olarak kullanılabilecek isteğe bağlı 5. basamak kodlar yer almaktadır. Örneğin, kas iskelet sistemi ve bağ dokusu hastalıkları içeren bölüm Xlll'de 4 basamaklı hastalık kodu ile beraber hastalığın lokalizasyonunu tanımlayan 5. basamak kod da kullanılabilir.
• M46.3 Vertebra osteomyeliti
• M46.3/5 Vertebra osteomyeliti, torakolumbar bölgede
ICD-8 VE 150 BAŞLIKLI A LİSTESİ
Bugün ülkemizde 1965 yılındaki 8. Uluslararası ICD Konferansından sonra hazırlanmış olan 8. versiyon (ICD-8) kullanılmaktadır. 1977/78 yıllarında çıkarılan 9. versiyon (ICD-9) ülkemizde kullanıma geçirilmemiştir.
ICD-8'de, temel hastalık sınıflamasında 16 bölüm yer almaktadır. Temel hastalık sınıflaması dışında tutulan iki de ek sınıflama mevcuttur. Bu bölümler sırası ile şöyledir;
Bölüm l Enfeksiyon ve Paraziter Hastalıklar
Bölüm ll Neoplazmlar
Bölüm lll Endokrin, Nutrisyonel ve Metabolik Hastalıklar
Bölüm lV Kan ve Kan Yapıcı Organ Hastalıkları
Bölüm V Akıl Hastalıkları
Bölüm Vl Sinir Sistemi ve Duyu Organları Hastalıkları
Bölüm Vll Dolaşım Sistemi Hastalıkları
Bölüm Vlll Solunum Sistemi Hastalıkları
Bölüm lX Sindirim Sistemi Hastalıkları
Bölüm X Ürogenital Sistem Hastalıkları
Bölüm Xl Gebelik, Doğum ve Lohusalık Dönemi Hastalıkları
Bölüm Xll Cilt ve Ciltaltı Dokusu Hastalıkları
Bölüm Xlll Kas-İskelet Sistemi ve Bağ Dokusu Hastalıkları
Bölüm XlV Konjenital Anomaliler
Bölüm XV Perinatal Ölüm ve Hastalık Nedenleri
Bölüm XVl Semptomlar ve Anormal Klinik ve Laboratuar Bulguları
Ek 1 Yaralanma, Zehirlenme ve Cana Kasdetme (dış nedenler)
Ek 2 Yaralanma, Zehirlenme ve Cana Kasdetme (travmanın niteliği)
ICD-8'in temel hastalık sınıflaması kısmında, 3 basamaklı düzeyde toplam 669 hastalık kodu bulunmaktadır. ICD-8'deki Ek 1 ve Ek 2, ICD-10'da temel hastalık sınıflandırmasında bulunan XlX ve XX. bölümlere karşılık gelmektedir. ICD-8'de bu iki bölümde sırası ile 182 ve 187 kod bulunmaktadır.
ICD-8 temel alınarak hazırlanmış olan 150 başlıklı A listesinde kodlar 4 basamaklı olup birinci basamakta A harfi yer alır. Tüm kodlar A harfi ile başlamaktadır. Bunu takiben 3 basamakta ise 0-9 arası rakamlar bulunmaktadır (A1, A34, A123 gibi). ICD-8'deki temel hastalık sınıflamasına ait 669 hastalık kodu, 150 başlıklı listede 137 hastalık kodu altında toplanmıştır (A1-A137). Geri kalan 26 kod, ICD-8 Ek 1 ve Ek 2'deki 182 ve 187 başlığa karşılık gelen kodlardır. Bu kodlardan nedene yönelik olanlara AE138-AE150 arası, travmanın niteliğine ait olanlara da AN138-AN150 arası kodlar verilmiştir. ICD-8'deki bölümler ve iki ek sınıflamaya ait hastalık kod sayılarının ICD-8 ve 150 başlıklı listeye göre dağılımları Tablo 5'de (bkz. s. 22) gösterilmiştir.
ICD-8'deki temel hastalık sınıflaması ve diğer iki ek sınıflamada yer alan toplam 1038 hastalık kodunun 150 başlığa indirilmesinin doğal bir sonucu olarak, 150 başlıklı A listesinde bir hastalık kodunun altına 30-40 kadar hastalığın toplanmış olduğu görülmektedir. Bununla birlikte 150 başlıklı listede tek bir hastalık kodunun ICD-8'de yine tek bir hastalık koduna karşılık geldiği durumlar da vardır.
ICD-10'un gündeme gelmesi ile 150 başlıklı listede yer alan hastalık kodlarının içeriğinde değişiklikler meydana gelecektir. ICD-8'deki belli bir hastalık grubunu içermek üzere tespit edilmiş150 başlıklı listedeki bir kodum içeriği, ICD-10'daki farklı hastalık gruplarına karşılık gelebilir, içeriğinde azalmalar ya da artmalar olabilir. Örnek olarak, 150 başlıklı listede yer alan ve ICD-8'de de tek bir koda karşılık gelen Tifo, ICD-10'da paratifo ile beraber yer almaktadır. Bir başka örnek de "Gıda Zehirlenmesi"dir. Gıda zehirlenmesi, ICD-8'de tek bir kod altında bulunurken, ICD-10'da E. coli enfeksiyonları diğer birkaç etkenle beraber "Diğer bakteriyel barsak enfeksiyonları" adı ile ayrı bir kod altına alınmıştır. Bununla ilgili pek çok örnek vermek mümkündür çünkü ICD-10'da hastalık kod sayısında ICD-8'e göre çok fazla bir artış söz konusudur. Bu nedenle, 150 başlıklı liste yerine ICD-10 temel alınarak hazırlanmış yeni bir kısaltılmış hastalık kod listesi kullanımına gidilebilir. Nitekim DSÖ, ICD-8. revizyonu ile birlikte örnek bir 150 başlıklı kısaltılmış liste sunduğu gibi, ICD-10'da da 298 başlıklı kısaltılmış bir liste örneği vermiştir. ICD-10'a göre hazırlanmış olan bu 298 başlıklı kısa liste Ek 1'de sunulmuştur.
İster 150 başlıklı liste isterse 298 başlıklı kısa liste olsun, temel sorunun binlerle ifade edilen hastalık kod sayısının birkaç yüz hastalık kodu içine sığdırılmaya çalışılması olduğu söylenebilir. Kod sayısında belirgin bir azalma sağlanmaktadır ancak içerikleri aynıdır. Böyle bir çalışmanın karşılığında onlarca hastalığa karşılık gelen bir çok kod elde edilecektir. Bu şekilde kısaltılmış bir listede, kodlamak istenilen hastalığa ait kod bulunamadığında, o hastalığın hangi koda ait olduğunu belirleyebilmek için sıkıştırılmış kodların refere ettiği hastalıkların kontrol edilmesi ve o gruba dahil olduğundan emin olduktan sonra kodlanması gerekir. Hastalığın gerçek kodu bu kontrol sırasında bulunacağından, bu durumda hastalığın gerçek kodunu yazmak yerine daha geniş hastalık grubunu içeren bir kodun yazılması durumunda kalınacaktır. Örnek verecek olursak; "Giardia" hastalığının 298 başlıklı listede kendisine ait kodu yoktur. Kısaltılmış listede ise;
• 006 Diğer enfeksiyöz barsak hastalıkları
adı ile bir kod yer almaktadır. Bu kodun refere ettiği ICD-10 hastalık kodları A02, A04-A05, A07-A08'dir. Bu durumda hastalığın bu kodlara girip girmediğini kontrol etmek gerekecektir. Bu kontrol yapıldığında da Giardia hastalığına özgü olan A07.1 kodu bulunmuş olacaktır. Ama kodlamaya geçildiğinde, kısa liste kullanıldığı için, hastalığa özgü A07.1 kodu yerine daha geniş bir hastalık grubunu içeren 006 kodu kodlanacaktır. Bu şekilde geniş bir hastalık aralığını kapsayan bir kod altında toplanan verinin açılımını görmek mümkün değildir.
Buna ek olarak, bugüne kadar hazırlanmış olan tüm kısaltılmış listelerde, hazırlanan liste bütün ülkelerin kullanımına sunulduğundan, bazı ülkelerde sık iken bazı ülkelerde hiç görülmeyen hastalıklar da bulunmaktadır.
Yukarıdaki bilgilerin ışığında şu konuları vurgulamak gerekir;
* Kısaltılmış liste hazırlama yaklaşımı genel ICD mantığına aykırıdır. ICD'de bir hastalığın mümkün olduğu kadar ayrıntılı tanımlanması istenirken, kısaltılmış liste bunun tersi bir yapı ortaya koymaktadır.
* Kısaltılmış listeler uluslararası nitelik taşıdığından, bir ülkede hiçbir zaman önemi olmayan hastalıklar listede bulunabilmektedir.
* Kısaltılmış listelerde, daha detaylı kodlanabilecek bir hastalığı daha geniş kapsamlı bir kod ile belirtme durumu söz konusudur. Yani, bu yaklaşım bir yandan kullanılmayacak tarzda fazladan bir yük getirirken bir yandan da kullanılabilecek hazır verinin kaybına neden olmaktadır.
Sonuç olarak ülkemizde kullanılmak üzere herhangi bir kısaltılmış liste hazırlanırken ICD hastalık kodlarının tümünü kapsaması kaygısından uzak, örgüt yapısı ve olanaklar göz önüne alınarak tanısı konulabilecek hastalıkları içeren, fazlalıklardan arındırılmış, toplanan verinin bir anlam ifade ettiği bir liste hazırlanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
KAYNAKLAR
1. TENDON, A course on ICD Coding, WHO, 1993
2. ICD-10, WHO, 1992
3. Uluslararası Hastalık Sınıflandırması: Onkoloji, Ege Üniversitesi Kanserle Savaş Merkezi, 1992
4. Hastalıkların Uluslararası Sınıflandırılması, Sağlık Bakanlığı, Yayın No:450