6 Ekim 2010 Çarşamba

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Onam Formu

Sponsorlu Bağlantılar:

  >>> Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Onam Formu <<<


Sayın   .........................................................................................  ,
Velisi bulunduğunuz ......................... doğumlu, ..............  gram ağırlığında, erkek/kız bebeğinizi, ......................... nolu hasta dosyasında yazılı sorunları nedeniyle, gerekli tetkik-tedavi ve bakımının yapılması amacıyla Merkezimize getirmiş bulunmaktasınız. Normal gebelik süresi 37- 41 haftadır. Bundan önce ya da sonra doğma, gebelik için tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerinin kullanılmış olması, çoğul gebelikler, annenin gebelik boyunca yaşadığı şeker hastalığı ya da yüksek tansiyon gibi sorunlar bebeğinizle ilgili ek sorunlara yol açabilir. Bu konu ile ilgili servis doktorlarımızdan ayrıntılı bilgi alabilir ya da bu konularla ilgili olarak ünitemiz tarafından hazırlanmış olan kitapçıktan yararlanabilirsiniz.
Erken doğum akciğer, göz, merkezi sinir sistemi, bağırsaklar gibi birçok hayati organı aynı anda etkileyen bir durumdur. Bu küçük bebeklerin yaşatılması ortak mücadelemizle mümkün olacaktır.
Tıbbi tetkik ve değerlendirmeler sonucunda; tespit edilen .............................................................. ……………………nedeni ile, bebeğinize bazı tedavi ve tıbbi uygulamaların yapılması gerekmektedir.
Bu işlemler sırasında ve sonrasında bazı istenilmeyen durumlar ya da komplikasyonlar görülebilir. Bunlar:
1. Prematüre retinopatisi (ROP): Düşük doğum ağırlıklı ve erken doğan bebeklerde görülen gözün retina (ağ) tabakasının damarlarının kontrol dışı çoğalmasına bağlı oluşan, nedeni tam olarak bilinmeyen ve değişik derecelerde görme kaybına yol açabilecek bir hastalıktır. Gebelik yaşı ve doğum ağırlığı küçüldükçe ROP gelişme sıklığı artar (Araştırmalarda 28 haftadan erken doğan bebeklerin %83’ünde, 31 haftadan küçük olan bebeklerin %30’unda ROP saptanmıştır). Yoğun oksijen tedavisi, karbondioksit fazlalığı, periventriküler-intraventriküler kanama, kan değişimi ve kan transfüzyonu, uzun süre damardan beslenme, uzun süre yardımcı solunum aletinde kalma, nekrotizan enterokolit, doğumdan önce annenin kullandığı ilaçlar, annede yüksek tansiyon ya da şeker hastalığı, gebeliğin son üç ayında kanama, hamilelikte çok sigara içme, ikiz-üçüz doğumlar ROP gelişim riskini artırırlar. Bu hastalık retina damarlarının çoğalmasına göre 1’den 5’e kadar beş evrede değerlendirilir. Şiddetli ROP geliştiğinde göz doktorları tarafından ilk tanıdan sonraki 72 saat içinde kriyoterapi ve lazer tedavisi yapılmaktadır. Evre 1-3’deki bebeklerin çoğunda hastalık kendiliğinden gerileyebilir. Ancak gerileme gösteren ROP’lu hastaların %55’inde 6-10 yıl içinde göz sorunları gelişmektedir. En sık rastlanan problemler; görme keskinliğinde azalma, miyop, şaşılık ve göz içi tansiyonu (glokom)dur.
2. Periventriküler-intraventriküler kanama (PV-İVK): Düşük doğum ağırlıklı ve erken doğan bebeklerde görülen, beyindeki kan damarlarının olgunlaşmaması ve kanamaya eğilimli olması nedeniyle izlenen bir sorundur. Gebelik yaşı ve doğum ağırlığı küçüldükçe PV-İVK gelişme sıklığı artar (500- 1500 gram arasındaki bebeklerdeki sıklığı %15’dir). En riskli dönem hayatin ilk bir haftası, özellikle de ilk üç gündür. Bu durum gelişen bebeklerde kanamanın ağırlığına göre kafa içindeki sıvının dolaşımında bozulmaya bağlı baş çevresinde büyüme, bıngıldakta genişleme ve eğer beyin dokusu içine kanama olmuşsa, kanama olan bölgeye göre farklı bulgular veren zihinsel ya da hareketlerle ilgili sorunlar gelişebilir.
            3. Periventriküler lökomalazi (PVL): Erken gebelik haftasında doğan bebeklerde kan basıncını ve beyin kan dolaşımını düzenleyen mekanizmaların henüz tam gelişmemiş olması nedeniyle ortaya çıkar. 1500 gramın altında doğan bebeklerdeki sıklığı %4-15 arasında değişir. Tanı beyin manyetik rezonans görüntülemesi ile konur. Klinikte her iki bacakta spastik tarzda kas güçsüzlüğü izlenir.
4.Nekrotizan enterokolit (NEK): Bağırsak duvarının gelişmesini tamamlayamamış olması ve bebeğin bağışıklık sitemindeki zayıflık nedeniyle düşük doğum ağırlıklı ve erken doğan bebeklerde görülür. Bazen bağırsak kanlanmasının anne karnında bozulması, kan değişimi yapılması, göbek kateteri kullanılması ya da bebekte yapısal kalp hastalıklarının olması sonucunda zamanında doğan bebeklerde de izlenebilir. Anne sütü ile beslenme NEK riskini azaltır. Dışkıda kan olması, karında şişlik, beslenmede zorlanma gibi belirtiler veren hastalık nadiren bağırsakların delinmesi ile de sonuçlanabilir. 1500 gramın altındaki bebeklerdeki sıklığı %4- 20 arasında değişir.  Bağırsak delinmesi, sıvı-elektrolit dengesizlikleri, bağırsak darlığı ve kısalığı v.b. ile izlenebilir. Cerrahi girişim gerekebilir. NEK sonrası yaşama oranı %70- 90’dır.
            5. Respiratuvar Distres Sendromu (RDS) : Düşük doğum ağırlıklı ve erken doğan bebeklerde görülür. Yapısal gelişimini tamamlayamamış olan akciğerde SURFAKTAN adını verdiğimiz maddenin yetersizliğine bağlı olarak gelişir. Bu maddenin eksikliğinde akciğerler nefes verme sırasında adeta bir balon gibi söner ve kan oksijenlendirilemez. Sıklığı: 26- 28 haftalık bebeklerde %50, 30-31 haftalıklarda %20- 30’dur. Tedavisi için surfaktanın bebeğe dışarıdan verilmesi ve bebeğin suni solunum cihazında izlenmesi gereklidir. Tedavi sırasında pnömotoraks, İVK, sonrasında ise Bronkopulmoner Displazi (Prematürenin kronik akciğer hastalığı) gelişebilir.
6. Pnömotoraks: Akciğerde hava kaçağı olmasıdır. En sık erken doğuma bağlı olarak yapısal gelişimini tamamlayamamış olan akciğer sorunları nedeniyle (bkz. RDS) suni solunum cihazında izlenen bebeklerde görülür.  
            7.Bronkopulmoner displazi (Prematürenin kronik akciğer hastalığı): Düşük doğum ağırlıklı ve erken doğan bebeklerde görülür. Yapısal gelişimini tamamlayamamış olan akciğerin suni solunum cihazı ile tedavi uygulanmasına bağlı zedelenmesi, yetersiz fazla oksijeni bağlama kapasitesi, anne karnında suyun erken gelmesi gibi nedenlere bağlı olarak enfeksiyona maruz kalma gibi faktörler sonucunda gelişir. Gebelik haftası düştükçe risk artar. 28 günden daha uzun süre suni solunum cihazında kalma ile tanımlanır. ÇDDA’lı bebeklerdeki sıklığı % 15-50 arasındadır. İleride oksijen bağımlılığı, astıma benzer reaktif hava yolu hastalığı ya da egzersizde kısıtlanma gibi akciğer sorunları ve büyüme gelişme geriliği yaratabilir.
            8. İşitme kaybı: Tüm toplumda canlı doğanlarda doğuştan işitme kaybının sıklığı binde 1’dir. 1500 gramın altında doğan bebeklerde birçok hayatı tehdit eden sorunun aynı anda yaşanması ve bu sorunların tedavisinde kulağa zarar verebilecek olan antibiyotik ya da diğer ilaçların kullanımının gerekli olması nedeniyle bu bebeklerdeki işitme kaybının sıklığı %1.7- 3.8 arasında değişmektedir. Bu nedenle tüm bebeklerimize taburculuk sonrasında işitme taraması yapılmaktadır.
            9. Hastane kaynaklı enfeksiyonlar: Erken doğan bebeklerde hem savunma hücrelerinin hem de bu hücrelere yardımcı olan koordine savunma yanıtının iyi gelişmemiş olması bu bebeklerde enfeksiyon riskini arttırır. Ayrıca bu bebeklerin hayatta kalmasını sağlamak için yapılan suni solunum cihazına bağlama, beslenme için kateter takılması gibi girişimler de enfeksiyon riskini arttırır. Kana mikrop karışması, menenjit, kemik iltihapları, ishal, zatürre vb. gelişebilir. Kana mikrop karıştığında bebeği kaybetme riski etken mikroba göre %50’ye kadar çıkabilir. Bu riskleri azaltmak amacıyla anne-baba olarak sizlerden bebeğin yanına girerken ellerinizi 30 saniye süreyle yıkamanız ve en erken sürede anne sütünü getirerek bebeğin beslenmesine ve savunmasına yardımcı olmanızı rica ederiz.

Merkezimizde yapılacak tetkik-tedavi ve bakım ile ilgili bu bilgiler hastaya açıkça anlatılmıştır.

>>>Devamı için lütfen sayfadaki indirme adreslerinden herhangi birini kullanarak onam formunu bilgisayarınıza indiriniz.

--> ONAM FORMLARI ANA SAYFASINA DÖN <--

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Onam Formunu İndirmek İçin Buraya Tıklayınız  -  Alternatif İndirme Adresi