Vücudu her zaman formunda, iyi durumda tutmak son 20 yıldır bir toplum hareketine dönüştü. Şu dönemde Sağlık Bakanlığı da obeziteye karşı savaş açmış durumda. Bu aynı zamanda vücudu forma sokmak anlamına geliyor. Yapılan vücut hareketlerinin vücutta bazı hormon salgıları oluşturduğu biliniyor. Bu hormonlar kişinin moralini yükseltiyor ve bir tür mutluluk duygusu veriyor. Ağrılara karşı da yararlı etkisi var. Hareketler bazen de sağlıklı yaşam mantığına da ters düşüyor. Bu hareketleri yapan kişilere İngilizce (Trimmer) yakışıklı, (Jogger) koşucu, (Worker) çalışan, (Stretcher) gerdirici, (Trekker) yürüyüş yapan, (Builder) vücut yapan, (Aero-biker) aerobikçi gibi isimler veriliyor. Hepsinin tek bir amacı var. Sağlıklı güzel bir vücuda sahip olmak.
Amerika'nın California plajlarında bu hareketleri yapmayanlara adeta çağ dışı, miskin, hasta birisi gibi bakıyorlar. Fizik tedavi uzmanları, ortopedistler bu hareketlerin çok dikkatli ve yavaş yapılmasını ölçü olarak da çalışırken sporcuların birbiriyle konuşacak kadar rahat olmasını tavsiye ediyorlar. Yine de 1980'lı yılların adeta yeni iman simgesi haline dönüşen fitness bütün hızıyla günümüzde hala popülerliğini koruyor.
"Bazı koşucular daha formunda ölür!" gibi acı ve alaylı uyarılara karşın kimse hızını frenlemeye niyetli gözükmüyor. Ülkemizde de özellikle formuna özen gösteren kadınların fitness'a olan bağlılığı sürmektedir. Sabah erken kalkıp kahvaltı etmeden işe gitmeden koşmaya başlıyor, binaların etrafında dönüyorlar.
Bu arada sağlıklı beslenme de kişinin bilincinde güçlü bir yer almış bulunuyor. Kadınlar mutfakta artık daha sağlıklı besinler hazırlıyorlar. Besinler tam değerine göre, örneğin tahılda kepeğinin önemine göre ele alınıyor.