30 Kasım 2012 Cuma

Sindirim Sistemi Sağlığı

Sponsorlu Bağlantılar:

Sindirim sisteminin sağlıklı çalışması için yemek yerken dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Yemekten önce, yemek sırasında ve yemekten sonra dikkat etmemiz gereken hususların en önemlilerini maddeler halinde açıklayalım.

Yemek yemeden önce dikkat edilmesi gerekenler:

1- Ağır ilaçlar boş mideye alınmamalıdır (aspirin, antibiyotik vb...).
2- Karnımız aç iken midemizden koku gelip gelmediğine dikkat etmemiz gerekir. Bu mideden gelen ağır kötü koku ülserin habercisi olabilir.

Yemek yerken dikkat edilecek en önemli noktalar:

1- Yemeklerin ağızda iyice çiğnenmesine özen gösterilmelidir.
2- Çok sıcak veya çok soğuk yememelidir.
3- Yemek acele yenilmemelidir, stresten kaçınılmalıdır.
4- Tıka basa yememelidir.
5- Az ve sık yemeği tercih etmelidir (3-4 öğün).
6- Çok acı ve çok baharatlı yiyeceklerden kaçınmalıdır. Ayrıca turşu gibi salamura yiyecekleri de mide sağlığı açısından çok az tüketmek gerekir.
7- Yiyecekleri uygun şekilde yemeliyiz (çok fazla kızartmamalı, çok yağlı, çok tuzlu, çok ekşi yapmamalıyız)
8- Yemek yerken normal nefes almaya özen gösterilmeliyiz. YAZININ DEVAMINA GİT

Sponsorlu Bağlantılar:


Yemeklerden sonra dikkat edilmesi gerekenler:

1- Yemekten hemen sonra ağır iş yapmamalıdır.
2- Mide üzerine baskı yapacak hareketler yapmamalıdır, tok karnına çok tehlikelidir.
3- Yemeklerden hemen sonra spor yapmamak gerekir.
4- Yemeğin hemen sonrası uyumak doğru olmaz. Mide asidi uzandığımızda yukarı doğru çıkarak yemek borusuna zarar verebilir. Bu da ülsere neden olabilir.
5- Bağırsakların normal çalışması dikkatle izlenmelidir.
6- Mide kanaması ihtimaline karşı erken fark etmek için dışkı dikkatle izlenmelidir.
7- Dişlerin ve diş etlerinin sağlığına özen gösterilmelidir.


İlgili aramalar: sindirim sistemi sağlığı nasıl korunur? mide sağlığı için ne yapmalıyız? yemek yerken nelere dikkat etmek gerekir?

Diyafram

Sponsorlu Bağlantılar:

DİYAFRAM
Göğüs boşluğunda çapraz, kubbeli şekilde yer alan ve göğüs ile karın boşluğunu ayıran organa diyafram adı verilir.

Çoğu kimse bilmese de diyafram en önemli solunum kasımızdır. Göğüs ile karın boşluğu arasında çapraz şekilde gerilip, her nefes alışımızda kuvvetle aşağı ve yukarı doğru hareket eder. Doğru soluk aldığımız zaman diyafram yeterli ölçüde hareket eder. Soluk alırken karnımızın üst kısmı ileri doğru eğri bir şekil alır, sonra yeniden sarkar. Bu hareket yapılmazsa diyafram tam etkinlik gösteremez. Hareket yoksunluğu ise, birçok insanın düz nefes almasına yol açar. Diyafram kaslarının sarkık olması dokularımızın oksijen sağlama sistemini aksatır.

İlgili aramalar: diyafram nedir? diyaframın görevi nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Zoomimik

Sponsorlu Bağlantılar:

ZOOMİMİK
Hayvanları taklit etme eğilimine bu isim verilir. "Siyah Kunduralı Büyük Sarışın" isimli filmde güzel kadın sevgilisine (Pierre Richard'a) "Bana aygır taklidi yaptı" diyor. Filmde bir süre sonra Büyük Sarışın'ın aygır gibi kişnediği işitiliyor. Psikoterapistler bu davranışla zoomimik denen hayvan taklit etme eğiliminin çok güzel bir örneğini görmektedirler. Cinsel ilişki sırasında bu dürtünün homurdanma, gıdaklama gibi çeşitli hayvanları taklit ederek ortaya çıkması pek de ender görülen bir davranış değildir.

İlgili aramalar: zoomimik nedir? hayvanları taklit etmek

Sponsorlu Bağlantılar:

Uygarlık Hastalığı

Sponsorlu Bağlantılar:

Uygarlık hastalığı
Çok eski atalarımız Afrika otlaklarında kuşkusuz daha tehlikeli, fakat daha sağlıklı bir yaşam sürdürmekteydiler. Vücudumuz doğadan sürekli hareket edecek, temiz hava ve arı besinler alacak şekilde programlanmıştır.

Bizler ise, tam aksini yapıyoruz. İçerisinde yaşadığımız dünyaya en büyük zararı veriyoruz. Sadece içinde bulunduğumuz zamanı kurtarmak için çocuklarımızın geleceğini karartmaktan geri kalmıyoruz. Ayrıca her gün yeni bir icat çıkararak hayatı kolaylaştırdıkça kolaylaştırıyoruz. Fakat bir gün bu rahat yaşamanın faturasını da mutlaka mide hastalıkları, bağırsak-sindirim sistemimizin ve leğen kısmının hastalıklarıyla ödemek zorunda bulunuruz. Sürekli oturanlarda, eklem koruyucu kasları büzüşür. Bunun sonucunda eklem kemikleri daha çabuk aşınmaya başlar. Eklemler katılaşmakta ve iltihaplanmaktadır.

Stres, insanı hasta edebilir, ilk insanlar için temelde bir prensip vardı: "Ya kaç, ya mücadele et." Her iki halde de vücutta stres hormonları kaybolurdu. Günümüz insanında ise, durum tam bunun aksidir. Bir memur müdürü, kendisini azarladığı zaman susup öfkesini içine atmak zorunda kalır. Özel yaşamında da genellikle, öfkesini duygularını salıvereceği yerde aynı davranışı sürdürmek zorunda kalır. Bu da kendisini günden güne eriterek hastalıklara davetiye çıkarır.

Zen-Budizm

Sponsorlu Bağlantılar:

ZEN-BUDİZM
Özellikle Japonya'da yaygınlaşmış olan bir budizm dalıdır. Zen-Budizm'in odak noktasını oturarak meditasyon (dalınç) oluşturur. Böylece aydınlığa, varlığın birliğine ve en kutsal varlığa ulaşılmak amaçlanır.

Zen dalıncı halindeki insanların beyin dalgalarının ölçülmesi şaşırtıcı sonuçlar vermiştir. Kişinin bu sırada vücut metabolizmasında (özümseme işleminde) olağanüstü yavaşlama olduğu saptanmıştır. Oksijen tüketimi yüzde 20 azalmış, nabız atışları ise, yüzde 25 oranında yavaşlamıştır. Kas hareketlerinin sayısı ise, sıfıra yaklaşmıştır. Bu durum ancak derin uyku halindeki insanlarda ölçülebilmektedir.

Japonya'da Zen, hayatın ve kültürün büyük bir kısmını etkilemektedir. Zen eğitimi, Avrupa'da yavaş yavaş yayılmaya başlamıştır. Almanya'da yönetici kadroları için Zen kursları düzenlenmektedir. Kursa katılanlar için önemli bir kural öngörülmektedir. Bu da disiplindir.

Yoga Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar:

YOGA
Eski Hintçe'de (Yuga) sözcüğünden kaynaklanır, dini felsefi dalınç sistemidir. Yoga'nın klasik hedefi ruhu maddeden ayırmak ve onu doğa ötesi bilinçsizliğe göndermek, böylece dini bilgiler kazanmaktır. Yoga yapan insan, yoganın sekiz organından yararlanır. Bunlar cinsellikten uzaklaşmak, ölçülü davranmak, temizliğe uymak, vücudu doğru tutmak, solunum eksersizleri yapmak, içe dönmek, konsantrasyon, dalınç ve yoganın klasik oturma şekli olan lotus'dur.

yoga nedir

Deneyimli yogiler, vücutlarının bütün kaslarına hakim olmayı bilirler ve orgazm olmadan önce kendilerini istedikleri kadar tutabilirler. Birçok yoga yöntemleri arasında özellikle "Hatha-yoga" yaygınlaşmıştır. Burada vücut hareketleri ön plandadır.

Sponsorlu Bağlantılar:

Greyfurtun Faydaları Nelerdir?

Sponsorlu Bağlantılar:

Greyfurtun Faydaları ve Greyfurt Suyunun Faydaları Nelerdir?
Turunçgiller familyasının bir bireyi olan greyfurt meyvesi bol miktarda C vitamini içeren bir meyvedir. Portakaldan biraz daha büyüktür. Ekşi ve biraz acımsı bir tadı vardır. Acı yanı meyve taneleri değil aslında kabuklarıdır. Normal büyüklükte bir greyfurt yaklaşık olarak 40-80 miligram C vitamini ve bol miktarda potasyum ihtiva eder. Greyfurtun faydaları arasında vücudun direncini arttırarak enfeksiyonlara karşı koruyucu etki sağlaması önemli bir yer almaktadır.

greyfurtun faydaları

Greyfurtun faydalarını maddeler halinde sıralayacak olursak:

- İştah açıcıdır.
- Karaciğerin çalışmasını düzenler.
- Kanı temizler.
- Böbrekleri temizler.
- Kan dolaşımını kolaylaştırır.
- Hem bedensel hem de zihinsel yorgunluğu atar.
- Safra salınımını arttırır.
- Antioksidan etkisi ile vücuttan zehirli maddeleri dışarı atar.
- Dişeti kanamalarını yüksek oranda azaltır.
- İçeriğindeki yüksek miktarlarda bulunana C vitamini ile yaraların iyileşmesini hızlandırır.
- İdrar söktürücüdür. Uyumaya yakın saatlerde yerseniz tuvalet ile yatak odanız arasında mekik dokuyabilirsiniz :) Bu yüzden uyumadan en az 2-3 saat önce yemeniz daha iyi olacaktır.
- Akciğer, solunum yolu, göğüs hastalıklarına karşı yararlıdır.
- Greyfurtta likopen ve liminoids bulunur. Bu maddeler kansere karşı oldukça etkilidir. Bilhassa prostat kanserine karşı oldukça etkilidir.
- Kandaki nikotini uzaklaştırarak sigara içme isteğini azaltır.
- Greyfurtun içerisinde bulunan lifler kolesterolü düşürür.
- Yine lifli ve sulu yapısından dolayı kabızlık yaşayanlar için oldukça önemli bir meyvedir. Dışkılamayı kolaylaştırır. YAZININ DEVAMINA GİT

Sponsorlu Bağlantılar:


Greyfurt Zayıflatır mı?
Bazı araştırma sonuçlarına göre greyfurt suyunun metabolizmayı hızlandırdığı ve iştahı azalttığı açıklanmıştır fakat bunun aksini iddia eden araştırmalar da vardır. Benim görüşüme göre greyfurtun iştahı azaltmaz ve yukarıda da ilk madde de bahsettiğim gibi aksine iştah açıcıdır. Sabahları aç karnına greyfurt suyu içerek kilo vermek mümkün değildir fakat sabah kalktığınızda yarım greyfurt ile birlikte dört adet portakalın suyunu sıkıp karıştırıp içerek güne oldukça zinde başlayabilirsiniz.

İlgili aramalar: greyfurtun faydaları nelerdir? gıreyfurtun yararları nedir?

29 Kasım 2012 Perşembe

XY Kromozomu

Sponsorlu Bağlantılar:

XY KROMOZOMU
Yunanca (Kro) renk maddesi anlamı taşır. Kalıtım maddesine kromozom ismi verilmiştir. Erkek çocuk isteyen eşlerde bu arzu gerçekleşmezse, kabahat kadında değildir. Çocuğun cinsiyetini ilişki sırasında kadın yumurtasının içine giren erkek spermi tayin eder. Sperm, erkek Y kromozomu taşıyıcısı ise, bir erkek cenin oluşur. Eğer X kromozomu taşıyorsa kız olur. Kromozomlar kalıtım maddesi taşırlar ve her insan dokusunda bulunurlar. Normal erkek kromozomunun doğru formülü 46,XY'dlr. Çünkü vücut dokuları 46 kromozom taşırlar. Dişi formül ise, 46,XX'dir.

Sponsorlu Bağlantılar:


İlgili aramalar: xy kromozomu nedir?

X Pozisyonu

Sponsorlu Bağlantılar:

X pozisyonu
Eşlerin ikisinin de oturarak ilişkide bulunmasına X pozisyonu denir.

Pariste "Son tango" filminde Maria Schenider ile Marlon Brando bunu etkileyici bir şekilde göstermişlerdir. Kadın, eşinin kucağına oturmakta ikisi de geriye doğru eğilerek elleriyle yere yaslanmaktadırlar. Bu durumdan hoşlananlar vücutlarını yılan gibi hareket ettirdiklerini söylemektedirler.

28 Kasım 2012 Çarşamba

Hamilelik Depresyonu

Sponsorlu Bağlantılar:

Hamile depresyonu
Anne olan kadınların hemen hemen üçte ikisinde doğumdan birkaç gün sonra, kadının nedenini kendisi de açıklayamadığı bir çöküntü haliyle ağlama hali ortaya çıkar. Aylarca doğuracağı çocuğun sevinci içinde yaşamış, şimdi ise, çocuğa sahip olmuştur. Fakat şimdi incir çekirdeği doldurmayan bir nedenden, hatta hiç nedensiz gözlerinden yaşlar akmaktadır. Bu ağlama hali bazen bir haftadan fazla sürer. Neyse ki nadir rastlanılan bir durumdur. Ağlama haline, doğumdan sonra çocuğuyla aynı odada kalan kadınlarda daha az rastlanır. Yeni anne olanların yaklaşık yüzde 10 ile 12'sinde bu durum daha da ağır geçer. Kolay tahrik olur, keyifsiz ve bir köşeye çekilmiş halde yatarlar. Bu tür doğum sonrası depresyonları, genelde doğumdan haftalarca hatta, aylarca sonra da ortaya çıkabilir.

Sponsorlu Bağlantılar:

İlgili aramalar: hamilelikte depresyon, gebelikte depresyon, hamilelikte durduk yere ağlama neden olur? gebelikte ortada bir şey yokken ağlamak

Omurga

Sponsorlu Bağlantılar:

OMURGA
Vücudumuzun sağlam, fakat her tarafa hareket edebilen, temelini oluşturan kısıma bel kemiği diyoruz. Bel kemiği, 7 boyun, 12 göğüs, 5 tane bel, 5 tane de makat omurgasından oluşur. Ayrıca bunlar arasında 23 adet kıkırdak vardır. Bu kıkırdaklar omurgaların birbiriyle temasını önler. Kıkırdaklarda kan damarı bulunmadığından omurga kemiklerinin esneyip, açılıp kapanması sırasında kan bunlar aracılığıyla kıkırdakların içine pompalanır. Hareketsizlik nedeniyle bu durum yeterince sağlanamazsa, kıkırdaklar yetersiz beslenmiş olurlar. Bu durum sırt ağrılarında olağanüstü sancılı bel kemiği hastalıklarına kadar sonuçlar verebilir. İyileşmesi güçtür. Korunmak için aşırı kilodan kaçınmak yararlıdır, çünkü vücut ağırlığını bel kemiği taşımaktadır.

Sponsorlu Bağlantılar:

Viyana Usulü

Sponsorlu Bağlantılar:

VİYANA USULÜ
Kadının sırt üstü yatıp, erkeğin yüzüstü üzerine uzanmasıyla gerçekleştirilen cinsel ilişkinin çeşitli şekillerine bu isim verilir. Bu durumda kadın, sırtının üzerine yatar, dizlerini mümkün olduğu kadar omuzlarının üzerine çeker, ayaklarını karnının üstünde çapraz hale koyar, eşi ise, bu durumda kadının üstüne yatar. Bu pozisyonun çocuk yapmaya çok elverişli olduğu bilinmektedir. Çünkü erkeğin spermlerinin daha ileriye boşalmasına imkan sağlayan bir pozisyondur.

27 Kasım 2012 Salı

İklim Değişikliği Rahatsızlığı

Sponsorlu Bağlantılar:

İKLİM RAHATSIZLIĞI
Tamamen havayla bağımlı olan rahatsızlık durumudur.

Ülkemizde nerdeyse her 3 vatandaştan birisinin iklimle ilgili rahatsızlıklara yakalandığı saptanmaktadır. Kişi, ısı düşmesinden, alçak ve yüksek basınçtan, sıcak dalgasından, soğuk dalgasından, kısacası her türlü değişken hava durumundan etkilenmektedir. Ancak insanı hasta eden hava değildir. İnsanın vücudunda daima hava değişikliğine karşı duyarlılık gösteren zayıf bir taraf vardır, insanın vejetatif sinir sistemi rahatsız ise, bünyesi iklim değişikliklerine acele uyum sağlayamaz. Özellikle ani ısı yükselişi, geceleri serinlik çıkmaması ve ağır rutubetli hava böyle yüklenim oluşturur. Bundan dolaşım sistemi de etkilenir. Ani bir soğuk dalgası ise, ağrı ve sancılara neden olabilir. Şimdiye dek hava ile ilişkili 40 çeşit hastalık saptanmıştır. Bu rahatsızlıklar migrenden astıma, alerjiden eklem ağrılarına, dolaşım sistemi çöküntüsüne ve ruhsal dengesizliklere kadar varmaktadır. Bazı hava durumlarında intiharların arttığı da gözlenmektedir. YAZININ DEVAMINA GİT

Sponsorlu Bağlantılar:


Hava durumu iş kazalarıyla trafik kazalarının artmasına da neden olmaktadır. Nedeni henüz tam olarak araştırılmamıştır. Bazı insanların hava durumundan neden fazla etkilenmediği de araştırılmamıştır. Bu insanlar daha mı sağlıklı, daha mı duyarsızdır?

İlgili aramalar: iklim hastalığı, mevsimsel hastalık

Ağlama

Sponsorlu Bağlantılar:

AĞLAMA
Üzüntü ve ağrı etkisiyle gözlerden yaş akmasına neden olan psikolojik duruma ağlama diyoruz.

İnsanlar neden dünyada ağlayan tek yaratıklardır. Bunun açıklaması yoktur. Gözyaşını oluşturan madde de hala esrarını korumaktadır. Gözyaşında albüminli maddeler ile, bir de hormon vardır. Bu hormon insan gerilime girdiği zaman salgılanır. Büyük bir olasılıkla gözyaşlarıyla birlikte zararlı maddeler de vücuttan atılmaktadır. Doktorlar ve psikologlar ağlamayı insanın terlemesinin, tuvalete çıkmasının ruhsal yanına benzetmektedirler. Ağlamak vücudu rahatlatmaktadır. Adamakıllı ağlayan insanların hemen tümü ağladıktan sonra kendilerini çok daha iyi hissederler.

Sponsorlu Bağlantılar:


Rahim Hareketleri

Sponsorlu Bağlantılar:

Rahim hareketleri
Hamilelik hareketleri: Rahim kaslarının çalıştırılmasıyla yapılır. Hareketler çok kolay ve ağrısızdır.

İndirme hareketi: Doğumdan 6 ile 4 hafta önce bel kemiğinde de hafif bir çekilmeyle farkedilir. İndirme hareketi, çocuğu aşağıya doğru iter. Çocuğun başı küçük leğen kısmına girer. Bu hareketler düzensiz aralıklarla oluşur. Nihayet kendiliğinden durur.

Açılış hareketi: Doğumun ilk aşamasında düzenli ve giderek azalan aralıklarla oluşur, iki hareket arasında geçen zaman, sadece 10 ile 15 dakika ya inince hemen doğum kliniğine gitmek ya da ebe çağırmak gerekir. YAZININ DEVAMINA GİT

Sponsorlu Bağlantılar:


Basınç hareketleri: Doğumdan 1 veya 1,5 saat önce başlayan bu hareketler yaklaşık 45 saniye sürer. Birinci çocukta bebeğin başı ekseri 10 basınç hareketinin ardından dışarı çıkar. İkinci çocukta ise, genellikle iki veya üç basınç hareketinden sonra çıkar.

Doğum sonrası hareketler: Doğumdan 10 dakika ile yarım saat kadar sonra doğum sonrası hareketler oluşur. Bu hareketler plasentayı çekip, basınçla dışarı çıkarır.

Sonraki hareketler: Bundan sonraki hareketler, açık damarların kapatılmasına ve rahmin eski şeklini almasına yarar.

Yıkanma Tutkusu

Sponsorlu Bağlantılar:

YIKANMA TUTKUSU
Bazı kişilerde sık yıkanma arzusu, abartılmış nevrastenik bir tutkuya dönüşmüştür. Aşırı yıkanma tutkusunun altında aslında kir ve pisliğe karşı gizli bir sevgi bulunduğu bildiriliyor. Psikanalistler, yıkanma dürtüsünün çocukluktaki bir pislik sevgisinden kaynaklandığını söylüyorlar. Bu kurama göre, küçük çocuğun, anne babasını sevindiren ilk armağanı kakasını kendiliğinden lazımlığa yapmasıdır.

Sponsorlu Bağlantılar:


Isı Terapisi

Sponsorlu Bağlantılar:

ISI TERAPİSİ
Isı terapisi, insanlık kadar eski bir geçmişe sahiptir. Eski Mısır papirüslerinde, sıcak çamur banyoları reçetelerine rastlanmıştır. Eski Yunanistan'da, Hippokrates iltihaplara karşı, sıcak yöntemler tavsiye edilmiştir. Isı tedavisinin yararları Amerika kıtalarının en eski yerlilerinden Mayalarca da bilinmekteydi.

Sponsorlu Bağlantılar:


Vuayör

Sponsorlu Bağlantılar:

VUAYÖR
Fransızca (Voyeur) seyirci sözcüğünden kaynaklanmıştır. Cinsel etkinlikleri gizlice gözetleyip, orgazma varan tahrik duyguları hisseden kişilere vuayör denir.

"Seyrettiriyoruz" başlığıyla Avrupa gazetelerine ilanlar verilmektedir. Yine çoğu Avrupa aşk evinde saydam aynalar arkasında vuayörler için gizli gözetleme delikleri bulunduğu bilinmektedir.

Gizli gözetleme zevkinin sırf cinsel konu olmadığı zamanda hemen tüm insanlarda bulunduğu biliniyor. Konu ünlü rejisör Hitchcock'un "Arka pencere" yapıtı gibi bazı filmlerde ele alınmıştır.

Psikanalistler ve terapistler için bunda şaşılacak bir durum yoktur. Çünkü çiftleşme görüntüsü insanlar için "Apoilon Kelebeği" ya da ünlü arıları izlemek ilginç ve öğreticidir.

İlgili aramalar: vuayör nedir?

Ön Oyun

Sponsorlu Bağlantılar:

ÖN OYUN
Cinsel ilişkiden önce eşlerin birbirini karşılıklı tahrik etmesine ön oyun denir.
Bunu operada perde açılmadan çalınan uvertür müziğine benzetmek mümkündür. Bazı kişiler bu ön müzikten, oyunun geride kalan kısmından daha çok zevk duyarlar. Özellikle bu durum, kadınlar için geçerlidir. Yapılan araştırmalar kadınların yüzde 78'inin, erkeklerin ise, yüzde 21'inin ön oyunun kısalığından şikayetçi olduğunu göstermiştir. Seksüel terapistlere göre, buna genellikle trajik bir hata yol açmaktadır.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Doğal Besin

Sponsorlu Bağlantılar:

DOĞAL BESİNLER
Besinleri mümkün olduğu kadar en doğal şekliyle alma ilkesi, giderek değer kazanmaktadır. Güzel bir elma yediğimiz zaman bunun doğal değeri konusunda hiçbir tartışma söz konusu değildir. Fakat elmada bir iki kurt deliği varsa, bazı yanları zayıftır. Bu durum elmanın yine de doğal şekilde yetiştiğinin bir garantisidir. Besinin doğal olması için, sadece ürünün yetişme şeklinin insan kontrolü altında şekillendirilmemesi, suni gübre ve ilaçlar kullanılmaması dışında bazı koşullar daha gerekmektedir. Ürünün yetiştiği yerde doğanın ve çevrenin mümkün olduğu kadar zararlı maddelerden uzak olması ve az enerji sarf edilmesi de öngörülür. Doğal besin ile beslenmenin amacı bedensel ve ruhsal etkinlik açısından en üst değere ulaşabilmek ayrıca sayısız çevre kirliliği zehirlerinden mümkün olduğu kadar korunmaktır.

Sponsorlu Bağlantılar:


Vitamin

Sponsorlu Bağlantılar:

VİTAMİN
Vitamin Latince (Vita) hayat sözcüğünden kaynaklanır. En küçük dozu vücut metabolizmasını etkileyen besinlerdir.

Vitamin gençlik ve güzellik oluşturan bir madde olarak arzulanır ve tüm sağlık etkinlikleri için sihirli bir sözcük olmuştur. Beslenmede tamamlayıcı madde olarak kabul edilir. Vitamin yoksunluğu dramatik sonuçlara yol açar. En çok bilinen vitamin yoksunluğu hastalığı iskorbüttür. Hastalık 17'nci yüzyıl başlarına kadar daha çok denizcilerde ortaya çıkardı. Nihayet bu öldürücü hastalığın hergün biraz limon suyu ve lahana turşusu alınarak önlenebildiği saptandı.

Günümüzde birçok vitamin kimyasal yapısına göre, kesin olarak tanınmaktadır. Bunlar A, B, C şeklinde ana gruplara da ayrılırlar. Hamileler, hastalar, çocuklar, bazen daha yüksek miktarda vitamine ihtiyaç duyarlar. Böyle durumlarda vitaminin doğal besinlerin yanı sıra vitamin haplarıyla dengelenmesi gerekebilir. En önemli bazı vitaminler ve işlevleri şöyle sıralanır:

A vitamini: Bilhassa havuçta bulunur. Karaciğer, tereyağı, süt ürünleri, yumurta sarısı, hazır durumda A vitamini içerir. A vitamini, görme duyusunu güçlendirir. Büyümede de önemli rol oynar. Bu vitaminin eksikliği gece körlüğü, cilt sorunlarına yol açar ve bünyeyi enfeksiyonlara karşı zayıf düşürür.

B vitamini: Çeşitli şekilleriyle hayatın bir yapı taşıdır. Vücudun tüm etkinlikleri için özellikle büyüme ve doku solunumu için önemlidir. Hemen hemen tüm sebzelerde ve tahıl tanelerinde bulunur. Eksikliği kansızlık ve çeşitli sıkıntılara neden olur.

C vitamini: Tüm meyveler ve sebzelerde, özellikle narenciye meyvelerinde bulunur. Vücudun enfeksiyon hastalıklarından korunmasını sağlar. Dişler, kemikler ve kan üretimi için önemlidir. C vitamini yoksunluğu yorgunluk, performans azalması, rahatsızlıklarının artmasına yaraların geç iyileşmesine neden olur. Sigara içenlerin, içmeyenlere oranla %40 daha fazla C vitaminine ihtiyacı vardır. YAZININ DEVAMINA GİT

Sponsorlu Bağlantılar:


D vitamini: Tüm hayati maddelerde ilk basamağı oluşturur. Ancak güneşin etkisiyle tam olarak D vitaminine dönüşür. Kemik yapısı için önemlidir. Güneş vitamini diye de anılan D vitamini yoksunluğu, raşitizm hastalığına yol açar.

E vitamini: Hormonların etkinliğini arttırır. Bu nedenle de üretkenlik vitamini diye de anılır. E vitamini özellikle zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlarda, ayrıca sebze, süt, buğday filizi gibi besinlerde bulunur. Yoksunluğu sürekli yorgunluğa ve dengesizliğe yol açar.

F vitamini: Süt ürünleri ve bitkisel yağlarda bulunur. Böbrek yan bezlerinin işlevlerini düzenler ve diğer tüm vitaminlerin değerlendirilmesinde katalizör görevi yapar.

H vitamini: Saçları, tırnakları güçlendirir, güzelleştirir. Aynı zamanda da sağlıklı bir cilt yapısı oluşturur. Karaciğer, böbrek, beyin ve hepsinden önce de mayalarda bulunur. Vitamin H yoksunluğu egzama ve mukoza rahatsızlıklarına yol açar.

K vitamini: Sağlıklı insanlarda bağırsak florasında üretilir ve kanın pıhtılaşması açısından önemlidir. Hastaların ve çocukların karaciğer, et ve sebze yiyerek K vitamini alması tavsiye edilir.

P vitamini: Tıpkı C vitamini gibi, narenciye ve diğer sıcak iklim meyve ve sebzelerinde bulunur. Eksikliği kanamalara, zayıflama, aşırı hallerde ölüme yol açar.


İlgili aramalar: vitamin nedir? vitaminler ne işe yarar? hangi vitamin neye yarar? vitaminlerin görevleri nelerdir?

25 Kasım 2012 Pazar

Alzheimer (Alzaymır)

Sponsorlu Bağlantılar:

Alzheimer (Alzaymır) hastalığı
Alman nöroloji profesörü Alois Alzheimer tarafından bulunan hastalık, onun adıyla anılır. 1940'lı yıllarda Hollywood'un aşk tanrıçası olarak nitelenen Rita Hayvvorth, uzun sıkıntılı yıllar geçirmişti. Tedavi edilemez, şekilde alkolik olduğu söyleniyordu. Aslında alkol sorunundan değil, sinsi bir beyin, ruh ve beden hastalığından çöküyordu. Buna "Alzheimer hastalığı" denmektedir. Günümüz Amerika'sında milyonlarca alzheimer hastası bulunmaktadır. Ülkemizde de alzheimer hastalarının sayısı giderek artmaktadır. Her gün yüzlerce yeni hasta katılmaktadır. Hasta sayısının her 10 yılda ise, 5 kat artacağı hesaplanmaktadır. YAZININ DEVAMINA GİT

Sponsorlu Bağlantılar:


Hastalık kişinin benliğini alır. Parça parça belleğini, hafızasını, sonunda da hayatını alıp gider. Bir kere başladığı an sürekli ilerleme gösterir ve durdurulamaz fakat bazı belirtileri bir süre geciktirilebilmekte hatta iyileştirebilmektedir. . Patolojik araştırmalar, alzheimer hastalarında beyinin üçte bir oranında büzülüp gerilediğini göstermiştir. Uzmanlar beyinin şeklini, kırışan eski bir çizmeye benzetmektedirler. Beyin dokularının bu şekilde çöküşüne dair çeşitli kuramlar vardır. Ancak görünürde herhangi bir çare bulunmamıştır. Amerika'da ilk kez 20'nci yüzyılın başında teşhis edilen bu yeni halk hastalığı, 1971 yıllarına kadar garip bir yaşlılık belirtisi olarak kabul edilirdi. Alzheimer hastalığına harcanan para AİDS araştırmalarına harcananı aşmış bulunmaktadır. Bazı önemsiz başarılar sağlanmıştır. Beynin şeker özümseme etkinliği ölçülebilmektedir. Albümin, özümseme etkinliğinin de ölçülmesiyle önümüzdeki yıllarda bellek işlevinin izini bulmanın mümkün olacağı zannedilmektedir. Hastaların yüzde 90'ı, yıllar boyunca evde tedavi edilmektedirler. Hastalığın ilk belirtisi olan unutkanlık ve dikkati odaklaştıramama dönemi ile ölüm arasında 8 ile 15 yıl arası bir mesafe bulunduğu saptanmıştır. Albümin kesin tedavisi olmayan bir hastalık olmasına rağmen yaşam kalitesini arttırıcı bir takım tedaviler uygulanmaktadır.

İlgili aramalar: alzaymır nedir? alzheimer ne demektir? alzheimer hastalığının tedavisi var mı?

Gebelikten Korunma

Sponsorlu Bağlantılar:

GEBELİKTEN KORUNMA
Hamile kalmayı önlemek için alınan önleme korunma denir. Erkekler için doğum kontrol hapı henüz bulunamamıştır. Fakat bunun için de hala çalışılmaktadır. Bazı çalışmaları küçük ve sıcak torbacıklar yöntemiyle sürdürüyorlar. Bu torbacıkların, erkek yumurtalarının üstüne takılması öngörülüyor. Böylece sağlanan ısının erkekte geçici olarak kısırlık oluşturması öngörülüyor. Erkek spermi ancak normal vücut ısısının altında bir ısıda üretkenliğini sürdürebilir. Japonlar da bu nedenle erkeğin yumurta torbasını sıcak bir torbaya koymakla amaca ulaşmayı düşünmektedirler.

Bu yöntem kesinlik kazanana kadar çiftler diyafram, tohum öldürücü fitiller, kremler, köpük müstahzarları, spiral, rahim kapakçığı, doğum kontrol hapı ve ısı metodlarını uygulamaktaydılar. Tüm bu önlemlerin hemen hepsi de bir kadın sorunu olarak ele alınmaktaydı.

Strilizasyon dışında, erkeğin tek korunma önlemi prezervatif idi. Bundan 300 yıl önce yaşayan madam Sevigne, prezervatifi, "Doğum tehlikesine karşı örümcek ağı gibi zayıf, aşka karşı zırh gibi sağlam" diye tarif ediyordu.

Elbet şimdi durum çok daha farklı. Parisliler artık özellikle AİDS korkusunun güncel olduğu zamanımızda prezervatifi tehlikeye karşı bir zırh gibi görüyorlar. Ayrıca insanın nefesi kadar ince ve hemen hiç hissedilemeyen prezervatifler de yapılmaktadır. Satışı da çok kolaylaştırılmıştır. Eczanelerde, süpermarketlerde, kozmetik ürünler mağazalarında ve bir çok yerde kolayca bulunmaktadır. Avrupa'da bazı şehirlerde sırf prezervatif satan dükkanlar bile bulunmaktadır. Bu dükkanlarda çeşitli şekil ve boylarda 200'den fazla türde prezervatif satılmaktadır.

Sponsorlu Bağlantılar:

İlgili aramalar: gebelikten korunma, hamilelikten korunma

Tüberküloz

Sponsorlu Bağlantılar:

TÜBERKÜLOZ
Geçmişte tüberküloz ya da verem hakkında, dramatik romanlar yazılmış, dramatik olaylar anlatılmıştır. Günümüzde tüberküloz ya da kısaca (Tb) olarak adlandırılan hastalık tedavi edilebilmektedir ve genellikle hastaya hap, yatak istirahati ve besleyici değeri yüksek besin verilerek, (kemoterapi uygulanarak) kesin sonuç alınabilmektedir. Tüberkülozun aşısının da bulunması hastalığın dünya çapında gerilemesine neden olmuştur. Ancak tüberküloz hala zamanımızda mevcuttur. Uygar ülkelerde ortaya çıktığı zaman sorun oluşturmaktadır. Çünkü artık bu ülkelerde Tb taraması yapılmadığı gibi çoğu doktor da hastalığın belirtilerini akıllarından silmiş bulunmaktadırlar. Böylece hastalık sürüp gitmekte ve hastanın öksürük, tükürük, aksırığıyla yaydığı basiller aracılığıyla çevreye bulaşmaktadır. Açık tüberküloz vakalarında, hastanın bulaşıcı dönemi geçene dek tecrit edilmesi gerekir.

Sponsorlu Bağlantılar:


Yumurta Kanalı

Sponsorlu Bağlantılar:

YUMURTA KANALI
Yumurta kanalı yaklaşık 13 santimetre uzunluğunda kurşun kalem kalınlığında, sağdan ve soldan rahime açılan küçük boru şeklinde organlardır. Bittiği yerde huni gibi genişler, bir ahtapot gibi kolları vardır. Böylece yumurtalığı sarar ve olgunlaşan dişi yumurtayı yakalar ve yumurta kanallarından birisine yerleştirilir. Herşey plana uygun olarak gerçekleşirse, yumurta burada kısa bir mesafede ampul diye nitelenen bir sperm tarafından döllendirilir. Bu durum gerçekleşmezse, yumurta aşağıya doğru yol alır ve ilk aylık rahatsızlık sırasında dışarı atılır.

Yumurta kanalı, erkeğin yumurtalarını anımsatır. Baskı ve darbelere karşı son derece hassastır. Bazı kadınlar, bu nedenle haklı olarak bazı ilişki pozisyonlarından korku duyarlar ve erkeğin buraya kadar girmesinden çekinirler. Bazı ruhsal durumlarda yumurta kanalında ağrılı kramplara yol açabilir. Böylece gerek dişi yumurtaya, gerekse sperme giriş olanağı kalmamış olur.

Sponsorlu Bağlantılar:


24 Kasım 2012 Cumartesi

İnadına Aşk

Sponsorlu Bağlantılar:

İNADINA AŞK
Başka bir insanı cezalandırmak için, birisiyle kurulan cinsel ilişkiye inat aşkı adı verilir. Bu tür ilişki en iyi ailelerde bile ortaya çıkabilir. Psikologlar, bazılarının anne babasını, ya da eşini cezalandırmak için bu tür ilişkiye başvurduğunu saptamışlardır. Monaco prensesi Caroline ünlü playboy Philippe Junot ile seviştiği zaman, bunu ailesinin arzusuna uymadan yapmış ve sevgilisiyle evlenmişti. Caroline boşandıktan sonra kırkardeşi Stephanie sabıkalı bir gece kulübü sahibiyle sevişti. Hatta bu adamı babasının sarayına sokmaya çalıştı. O da bu sevgilisini terketti.

İnat aşkı küçük çocukların, "Ben hasta olursam, annem babam gününü görür. Oh olsun. Neden bana istediğimi almadılar?" diye düşündüğü durumlara benzetilmektedir.

Triyol

Sponsorlu Bağlantılar:

TRİYOL
Üç kişi arasında aynı anda yapılan cinsel ilişkiye triyol adı verilir. Eskiden bu işi yapanların peşinde dördüncü bir şahıs olarak, devlet savcısı da bulunurdu. Bazı Avrupa ülkelerinde, 1975 yıllarında ceza yasasında bazı değişiklik yapılana dek bu davranış yasal açıdan (arabulucuk şeklinde) suç sayılırdı. Değişen zaman içinde uzmanların belirttiğine göre, triyol batıda toplum dışı bir davranış iken, son zamanlarda toplum içi davranışlar arasına katılmış bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar, her 3 erkekten ve her 4 kadından birisinin böyle bir ilişkiyi tasarladığını göstermiştir. Çoğu triyolcüler bunu otomatik olarak genelde bir aile dostuyla gerçekleşmektedir. Bunların içinde biseksüel (hem kendi cinsiyetine, hem karşı cinsiyete ilgi duyan kişiler) de bulunmakta, bu insanlar bu şekilde tatmine daha kolay ulaşmaktadırlar. Psikologlar ve seksüel terapistler, tamamen serbest arzuya göre, gerçekleştirilen triyolün normal sayılabileceğini kabul ediyorlar. Freud ise, bu ilişkide bastırılmış bir eşcinsellik bulunduğunu, yatağa bir erkek alan iki kadınla, yatağa bir kadın alan iki erkek arasında eşcinsellik açısından bir fark bulunmadığını vurgulamıştır.

İlgili aramalar: triyol nedir?

23 Kasım 2012 Cuma

Dürtü

Sponsorlu Bağlantılar:

DÜRTÜLER
Dürtünün psikolojik tarifi, belirli bir olguyu gerçekleştirmek için hissedilen baskıdır. Kimi yerlerde dürtü; organizmadaki bir noksanlığı gidermek arzusuyla doğan güçtür olarak tanımlanır. Acıkmak, vücudumuzun ihtiyacı olan enerjiyi alabilmek için ortaya çıkardığı dürtüye bir örnektir. Hiçbir insan dürtülerinin kölesi değildir. Bilim adamları bu konuda görüş birliği içindedirler. Doktorlar, psikoterapistler ve davranış araştırmacıları ise, dürtü sözcüğünü daha çekimser olarak kullanırlar. Onlar tatmini öngörülen etkilenebilir bir şehvet duygusundan söz ederler. Bu ifade seksüel dürtüler için geçerlidir. Sigmund Freud, bunları farklı olgulardan oluşan bir yığın gibi görürdü ve ancak buluğ çağında bir noktada "Orgazm ile tatmin" konusunda odaklaşabildiğini söylüyordu. Eğer bu gerçekleşmezse, dürtü stimüle edilir ve bunun yerini başka bir tatmin seçeneği alırdı. Eğer tatmin objesi değiştirilmez ise, sorun ortaya çıkmaktadır. Psikoterapistler dürtüleriyle cinayet işleyen katillerde, bu tür hasta ve değişmez sabit fikirler görmektedirler.

İlgili aramalar: dürtü nedir? güdü ne demektir?

Sadakat

Sponsorlu Bağlantılar:

SADAKAT
Sadakat bir başkasına olan bağlılık duygusudur. Günümüzde eşleri ölüm birbirinden ayırana dek geçen süre ortalama 55 yıl kadardır. Fakat her üç çiftten birisi bu süreden çok önce bir boşanma avukatına başvurmaktadır. Başvuruların hemen hepsi de "sadakatsizlikten" kaynaklanmaktadır. Nedenlerin hemen hepsini de aynı "sadakatsizlik ve ihanet" oluşturmaktadır. Eski kuşaklarda, resmi olarak tek bir eşe sahip olmak doğal görülürdü. Günümüz uygar toplumunda ise, bu durum neredeyse ayrıcalık olacak bir şekil almaktadır. Psikologlar ise, konuya ihtiyatla yaklaşıyorlar. Eski kuşakların doğal saydığı, bir tek cinsel eşe sahip olma fikri günümüzde artık istisna olmaya başlamaktadır. Psikologlar bu konunun üstüne atılmıyorlar. Çünkü eskiden de sadakati, çoğu boş bir kuruntu gibi sayanlar vardı. Günümüz toplumunda da iki kişi arasında cinsel bağlılık, kuramsal olarak benimsenmekte ise de gerçek yaşam farklıdır.

Avrupa'da yapılmış araştırmalara göre, 18 ile 39 yaş arasındaki tüm kadınların yüzde 49'u bir kez eşini aldatmış bulunmaktadır. Bunların yüzde 14'ü ise 4 veya daha fazla kez aldatmış bulunuyor. Erkeklerde eşini aldatanların oranı ise, nispeten daha da fazladır. Eşini aldatan erkeklerin oranı yüzde 70'dir. Bu arada kadının kocasını aldatması olayı giderek daha ağır bir davranış olarak nitelenmektedir.

İlgili aramalar: sadakat nedir? bağlılık nedir?

Rüya

Sponsorlu Bağlantılar:

RÜYA
Uyku sırasındaki fantazi yaşantılara rüya adı verilir. Ünlü besteci Wolfgang Amadeus Mozart (1756-1791) gece rahatça uykuya yatar, sabah kalkınca da düşünde çalıştığı besteleri kağıda dökerdi. Ünlü yazar Robert Louis Stevenson ise, iki yüzlü adam (Dr. Jeykıl ve Mister Hyde) adlı eserinin konusunu düşünde bulmuştu. Psikologlar düşlerimizde herhangi bir tesadüfün bir sonuç oluşturacağına inanmıyorlar. Düşte bir problemin çözülmesi, konunun o kişi tarafından uzun süre düşünülmesi sayesinde gerçekleşebiliyor. Her insan geceleri düş görür. Beyin bu sırada yüksek bir devrede çalışır, nabız atışları çoğalır, tansiyon, vücut ısısı, solunum sayısı artar ve kapalı göz kapakları altında gözlerimiz hareket eder. Rüyalar ruh ve beden sağlığı için büyük önem taşır. Amerikalı uyku ve düş uzmanları Francis Crick ve Graeme Mitchison, düşlerin bir tür ruhsal ev temizliği işlevi yapıp, anımsanması daha değerli olan şeyler için zihnimizde yer açtığını söylüyorlar.

Düş uykusu sırasında uyandırılan kişilerde psikosomatik rahatsızlıklar başladığı deneylerle saptanmıştır. Bu insanların daha sonra yoksun kaldıkları düşleri şelale gibi birbirini izleyen düşlerle telafi etme yoluna itildikleri saptanmıştır.

Rüyaların manaları hakkında zengin bir edebiyat bulunmaktadır. Bazı uzmanlar düş görenlere bir düş günlüğü tutmalarını önermektedirler. Böylece yenilenen düşler saptanmış olacaktır. Uzmanlar kadınların, erkeklere oranla daha dostane düşler gördüklerini, erkekler kadar saldırgan tahrip edici, kavgacı düşler görmediklerini saptamış bulunuyor. Düşlerimizde gördüğümüz insanların yüzde 43'ü tanımadığımız kişilerdir. Yüzde 19'u ise, akraba ve dostlardır. Düşlerimizin yüzde 6'sı kendi işlerimizle ilşkilidir. Yüzde 10'u ise, cinsellikle ilişkilidir. Bazı düşler hastalıkların habercisi olabilir. Düşünde sık sık karıncalar gören kişilerin, dolaşım yollarında sorunlar olabilir. Düşünde bir yerlerde sıkıştığını veya kapalı kaldığını hissedenlerin is, genellikle astım gibi nefes darlıkları neden olabilir. Böyle sorunu olan kişilerin, mutlaka doktora görünmesinde yarar vardır. Bilim adamlarının kanıtladığına göre, insanlar hayatlarında sakladığı sırları düşlerinde de açıklamazlar. Bazı düşler ise, köpük gibi boştur. Amerikalı rejisör Billy Wilder de düşlerinde çevireceği filmler için konu olabilecek çok enterasan fikirler bulunduğuna inanıyordu. Bunları unutmamak için yastığının altına kalem kağıt koydu ve mümkün olduğu kadar not etmeye başladı. Ancak birkaç gün sonra notlarını okuduğu zaman hayretle şunları gördü: "Oğlan, kızı seviyor."

İlgili aramalar: rüya nedir? düş nedir? neden rüya görürüz? rüyalarda gördüklerimizin bir anlamı var mı?

Transveztizm

Sponsorlu Bağlantılar:

TRANSVEZTİZM
Latince (Trans) öbür taraf, öte, (Vestitus), giysi, sözcüklerinden kaynaklanır. Karşı cinsiyetin giysilerini giymek için hissedilen zorunlu arzulara transvestizm adı verilir.

Kadınlar bunu daha kolay yapabilirler. Erkek pantolonları, ceketleri giymekte, bunu yaptıkları zaman giysi moda olmaktır. Moda olmasa bile stil olarak nitelenmektedir. Erkekler ise, kadınsı bir giysinin giyse, bunun açıklaması pek de kolay olmamaktadır. Bu nedenle bu tür erkekler arzularını, evlerinin 4 duvarı arasında gerçekleştirmektedirler. Transvestist erkeklerin hemen tümü heteroseksüel, yani karşıt cinsiyete ilgi duyan kişilerdir.

Organ Nakli

Sponsorlu Bağlantılar:

ORGAN NAKLİ
Organ nakli, diğer adıyla organ transplantasyonu donör (verici kişi) tarafından verilen çalışır durumdaki organın tamamının ya da bir kısmının alıcı kişideki hasarlı ya da hiç çalışmayan organın yerine koymak için nakledilmesi operasyonudur. Organın alındığı kişi (donör) canlı olabildiği gibi, ölmeden önce organlarını bağışlamış ölen bir kişide (kadavra) olabilir.

Acaba günün birinde tamamen yapay organlardan oluşmuş protez bir insan yaratılacak mı? Bugün insanoğlu kendini geliştirerek tıp alanında bir çok olanağa sahip olmuştur. Peki yarın nelere sahip olacağız? Çeşitli organ bankaları gerçekleşmiş bulunmakta, kemik, cilt, kalp kapakçıları, çeşitli yöntemlerle onarılmakta veya değiştirilmektedir. Kalp nakli, günümüzde sıradan olaylardan olmuş bulunuyor. Akciğer, böbrek nakilleri birbirini izliyor. Kan grubu farklı insanlar arasında da böbrek nakli yapmak mümkün olmuştur. Çok geçmeden hastalara yapay bir pankreas takmak mümkün olacaktır. Halen zorluk, kulak (iç kulak protezi) gibi duyu organlarında ortaya çıkmaktadır. Hastaların buna alışması yıllar sürecektir. Ancak bundan sonra daha rahat telefonla konuşabiliyorlar. Cilt naklinde de uyumsuzluk gibi büyük zorluklar ortaya çıksa da günümüzde ülkemizde de çok başarılı yüz nakli gibi cilt ameliyatları gerçekleştirilmiştir. Bu ameliyatlarda zorluk bünyenin bazı vakalarda yabancı cildi reddetmesidir. Hastanın kendi cildi ise, genellikle nakil için yetersiz kalmaktadır. Yapay cilt üretimi ise, henüz çok başarılı bir sonuç vermemiştir. Çin'de önceleri geliştirilen bir yöntem de hastanın kendi cilt dokuları, vericinin cildiyle karıştırılmıştır. Bu karışık cilt, hastaya nakledildiği zaman yerine yerleşip gelişmeye başlamıştır.

Kan, yine başlı başına bir sorun olmaya devam ediyor. Yapay olarak üretilmesi, belirlenebilecek yakın bir zaman içerisinde mümkün görülmüyor. Halen oksijen taşıyabilen yedek bir kan, maddenin üretilmesine çalışılıyor.

Sakinleştirici İlaçlar Neden Kullanılır?

Sponsorlu Bağlantılar:

SAKİNLEŞTİRİCİ İLAÇLAR NİÇİN KULLANILIR?
Sakinleştirici ilaçlar, hastada korku, gerilim, tahrik, uykusuzluk, depresyon durumları ve sinirlilik şikayetlerinde ya da çeşitli organların işlevlerindeki rahatsızlık durumlarında kullanılır. Sinirleri sakinleştiren bu kuvvetli maddelerin ruhsal dengeyi sağlama açısından da da yararı vardır. Bu ilaçlar önemli bir sorun da oluşturabilir. Uzun süre kullanılması halinde bağımlılık nedeni ve zararlı yan tesirleri olabilir. Bu nedenle doğal yöntemlerde tedaviyi yeğleyen uzmanlar, bu tür ilaçlara karşıdırlar.

22 Kasım 2012 Perşembe

Terapi ve Terapi Çeşitleri

Sponsorlu Bağlantılar:

TERAPİ
Terapi nedir sorusunun cevabı kısaca; Bir hastalığın tedavisi için alınan önlemlere terapi denir olarak tanımlanabilir. Yunanca hizmet, bakım sözcüğünden kaynaklanmıştır.

Aslında 4 şekli vardır. Fakat o kadar çok dalları vardır ki, insanın hepsini birden hatırında tutması olanaksız gibidir. Sürekli olarak da yeni şekiller eklenmekte ve terapi dallarının uzantısı giderek daha yayılmaktadır.

1- Spesifik terapi (Hastalığı hedef alır),
2- Spesifik olmayan terapi (Genel iyileşme kuramlarının uygulandığı önlemler),
3- Nedensel terapi (Hastalığın nedeni hedef alınır),
4- Semptomatik terapi (Ağrıların dindirilmesidir).
En önemli terapi şekilleri şunlardır:
Vücut ısısı artıran terapi: Vücudun savunma gücünü güçlendirmek için uygulanan ve vücut ısısını artıran terapi şeklidir.

Hormon terapisi: Günümüzde hormon ve hormon benzeri maddelerle uygulanan terapi büyük önem kazanmıştır. Bu maddelerin genetik tekniği ile üretilmesi terapinin değerini daha da arttırmıştır. Hormon terapisi, kadınlarda kısırlık, değişiklik yılları (menopoz) şikayetlerinde önemli bir rol oynar. (Estrojeri), şeker hastalığı tedavisinde, ensülin, keza tiroid bezleri rahatsızlığında, thyroxin şeklinde uygulanmaktadır.

Soğutma terapisi: Hastalık veya yaraları soğukla tedavi etmeye bu isim verilir. Romatizma, yanık, şişme gibi hallerde çoğu kez soğuk ilk yardım önlemidir. Ameliyatlarda sıvı azot ile eksi 196 dereceye kadar soğutulmuş sondalar ve neşterler kullanılır.

Lazer terapisi: Lazer ışınlarının odaklaştırılarak hastalık nedeninin ortadan kaldırılmasına bu isim verilir. Kadınlarda yapışık yumurta kanalı, lazer ile açılabilir. Safra taşlarının da lazer ile parçalanması mümkün olmuştur. Gözün ağ tabakası da göz ameliyatlarında lazer ile yapıştırılabilmektedir.

Manyetik alan terapisi: Her şeyden önce kemik kırıklarında manyetik alan tedavisi önemli bir rol oynamaktadır.

Sinirsel terapi: Yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi vardır. Ve doğal yöntemlerden kaynaklanmaktadır. Vücudumuz her tarafından bir sinir ağı ile sarılmış bulunmaktadır. Bunların merkezinde merkezi sinir sistemi bulunur. Merkezi sinir sistemi tüm dokuların sürekli olarak normal bir gerilim içinde tutulmasını sağlar. Yerel bir değişiklik (Örneğin yaralanma) sinir ağları içerisinde bazı gerilim değişikliklerine yol açabilir. Bunun etkisiyle daha uzak bir kısımda sürekli gerilim hissedilebilir. Rahatsız olan kısma bir ilaç enjekte edilir buradan hareket eden sinirler devreden çıkarılırsa o saniyede uzakta oluşturduğu gerilim de ortadan kalkar.

Anjin, astım ve bel kemiği rahatsızlıklarında sinirsel tedavinin şaşırtıcı başarıları izlenmiştir.

Oksijen terapisi: Oksijen önemli bir enerji kaynağıdır ve vücudumuzun metabolizmasında önemli bir rol oynar. Vücuda solunum yollarıyla girer. Oksijensiz kalan insan, birkaç dakika için boğularak ölür. Oksijen sıkıntısının hissedildiği, solunum durması, akciğer ve kalp rahatsızlıkları, dolaşım rahatsızlıkları gibi hallerin her şeklinde hastaya oksijen verilir. Oksijen bazen basınç odasında, özellikle damar hastalıkları, zehirlenme gibi hallerde de kullanılır.

Kronik akciğer hastalıkları gibi hallerde oksijenin uzun süre kullanılması gerekebilir. Böylece kanın oksijen sağlaması mümkün olur. Bu tedavi günde 12 saat oksijen verilmesini gerektirebilir. Oksijen tedavisi, yaşlı insanlarda zindeleşme kürlerinde kullanıldığı gibi, kalp hastalıkları, dolaşım rahatsızlıkları ve tümör rahatsızlıklarında da yararı görülmüştür.

Işın terapisi: Işın terapisi iyi huylu ve tümörler ile ekseri de kötü huylu kanser tümörlerinin tedavilerinde radyoaktif ışınlar kullanılarak gerçekleştirilir.

Isı terapisi: Tıpta'üşütme, enfeksiyon, sırt ve kas ağrıları ile genellikle tümör tedavisinde kullanılır.

Tetragami

Sponsorlu Bağlantılar:

TETRAGAMİ
Yunanca (Tessaras) dört, (Gamos) evlilik sözcüklerinden kaynaklanır. Bu fikri (1788-1860) yılları arasında yaşamış olan Alman filozof Arthur Schopenhauer ortaya atmıştır. Alman filozofa göre, doğa kadınları, erkeklere oranla daha az sayıda yaratmakta ve kadınlar hayatın tadını böylece daha az paylaşabilme şansına sahip olabilmektedirler. Schopenhauer, bu nedenle iki erkeğin bir kadınla evlenmesini önermiştir, iki erkek genç bir kadınla evleneceklerdir. Kadının zamanı geçince ikisi yeniden genç bir kadın alacaklardır. Böylece kadınlar her iki erkek de ihtiyarlayana kadar yeterli olacaklardır. Böylece hem kadınlar kocasız kalmayacak, hem her erkeğin bir kadını olacaktır. Bu yöntemle monogami dediğimiz tek bir eşle evlenme olayı da ortadan kalkmış olacaktır. Schopenhauer e göre, monogami dediğimiz evlilikte, erkek istediklerinin çok fazlasına, kadın ise, çok azına sahip olmaktadır. Alman filozofun böylesine ilgi duyduğu bu fikri hemen hiç kimse benimsenmemiştir.

Sponsorlu Bağlantılar:


İlgili aramalar: tetragami nedir? monogami nedir?

Ardıç ve Ardıçın Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

ARDIÇ MEYVESİ
Latince adı (JUNIPERUS COMMUNIS L.) olan bu bitkiyi herhalde bilmeyen yoktur. Çalılıklarda, aydınlık diken ormanlarında, verimsiz ve kayalık arazide görülür. Lütfen bu çok değerli ağacın sadece meyvelerini toplayınız ve kendisine zarar vermeyiniz. Dallarını kesmeye, hatta topraktan çıkarmaya teşebbüs etmeyiniz.
ardıç bitkisi ve ardıcın faydaları
Ardıç meyveleri bilhassa böbreklere çok iyi gelir. Bunların çalışmasını düzene koyar. Yalnız çok dikkat etmelisiniz. Zira bu bitki böbrek iltihabına karşı kullanılamaz. Ayrıca bu bitkiyi hamile kadınların kullanması da doğru değildir. Bu durumda olanların ardıç yağından da kaçınmaları şarttır. YAZININ DEVAMINA GİT

Sponsorlu Bağlantılar:


Ardıç idrar söktürür. Mideyi kuvvetlendirir. Kanı temizler. Eklem yerleri iltihabı, romatizma, nikris hastalığı, mesane ve böbrek rahatsızlıklarında kullanılacağı gibi, deri hastalıklarında hastaya kan temizleyici olarak ardıçtan yapılan ilaçlar verilebilir.

İlgili aramalar: ardıcın faydaları nelerdir? ardıç bitkisi

21 Kasım 2012 Çarşamba

Tetanos

Sponsorlu Bağlantılar:

TETANOS
Tetanos hastalığına bir basil yol açar. Genellikle kirli, pis, havasız, toprak altı, sokak kirleri, insan ve hayvan pisliği içinde bulunur. Buradan hafif bir yara ile vücuda girebilir. Yara geçse bile mikrop vücutta yaşar. Özellikle paslı çiviler, tahta kıymıkları, dikenler, kedi ve köpek ısırması tehlikelidir ve tetanosa yol açabilir. Tetanos, aynı zamanda yeni doğmuş bebeklerde komplikasyonlar, yanma, göbek yaraları şeklinde, bazen de insanlarda ameliyatlardan sonra ortaya çıkabilir.

tetanos tetanoz hastalığı kazıklıhumma


Tetanos ölümle sonuçlanabilir. Mikrobun yarada oluşturduğu toksin, merkezi sinir sistemine hücum eder. Bir süre kuluçkada kaldıktan sonra 2 ile 4 hafta sonra insanın özellikle çene kasları olmak üzere diğer kaslarında da kramplara yol açar. Bu arada diyafram iltihapları, solunum zorlukları, ateşe, boyun, sırt ve karın kaslarında sertleşmeye neden olur. Hastalık 6 ile 8 hafta kadar sürer ve mutlaka hastanede tedavi edilmesi şarttır. Tetanostan ölenlerin yarısının aşı olmadıkları saptanmıştır. Tetanos aşısı 6 ile 12 haftalık aralıklarla 2 kere de yapılır. Bundan sonra 3'üncü aşı 12 ay sonra yapılır. Özellikle yaralanma hallerinde rapel aşıları 5 yıllık aralarla yapılır. Her çocuk 6 aylıkken aşılanmalıdır. Aşı olmayanlarda ise, yaralanma halinde ekseri vücutta doğal bir aşı oluşur. Buna aktif aşı adı da verilir. Aktif aşı, ciddi yaralanma hallerinde gecikerek devreye girebilir. Çocuklukta normal olarak yapılan pasif aşı ise, hemen bir korunma bağışıklığı oluşturur.
Konuyla ilgili aramalar: tetanoz nedir? tetanos hastalığı neden olur?

Akdiken ve Akdikenin Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

AKDİKEN
Latince adı (CRATAEGUS OXYACANTHA) olan bu bitki güneşli bayırlarda, aydınlık ormanlarda, çalılıklarda, tarla ve çit kenarlarında yetişir.

Tedavi maksadıyla akdikenin çiçekleri, yaprakları ve yemişleri kullanılır.

Akdiken çok iyi bir kalp ilacıdır. Yüksek tansiyon hastalarına verilebileceği gibi tansiyon düşüklüğüne karşı da kullanılabilir. Çok geniş bir kullanım alanı vardır. Çok uzun zaman kullanılsa dahi hiçbir zaman alışkanlık ve yan etki meydana getirmez. Kalp rahatsızlıklarının yanı sıra stres ve ona bağlı diğer rahatsızlıklar, asabi kalp rahatsızlıkları, oksijen eksikliği, kalp sıkışması ve ağrısı bu bitki sayesinde çok rahat ve kolay tedavi edilebilir. Hatta bu hastalıklar tamamen ortadan kaldırılabilir. Akdiken, kalp hastalıklarında ve bilhassa yaşlı insanlarda ortaya çıkan kalp hastalıklarında, davranış bozukluklarında, konsantrasyon bozukluklarında çok iyi neticeler almaya yardımcı olabilir. Akdiken uzun süre ve devamlı kullanılmak şartı ile sonuç alınabilir.

ak diken akdiken bitkisinin faydaları

AKDİKEN ÇAYI:
Akdiken çayı hazırlamak için; 2 tatlı kaşığı çiçek veya yaprak 1/4 litre kaynar su içine bırakılır. 10 Dakika bekletildikten sonra içilir.

Adaçayı ve Adaçayının Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

ADAÇAYI
Latince adı (SALVIA OFFICINALIS L.) olan bu güzel ot bir çok ülkede maalesef artık kırlarda özgürce bulunamıyor. Yetiştiriliyor. Ekimi ilkbahar ayında yapılır. Ağustos ayında ise de hasadı yapılır. Bir sonraki sene toprak sürülmezse tekrar kendi kendine yetişir.

Adaçayı şifalı bir bitki olmakla birlikte iyi bir baharattır da. Vücudumuzda antibiyotik vazifesi görür. Ağrı ve krampları dindirir. Terlemeyi durdurur. Hafif şekilde kandaki şeker seviyesini de düşürür.

adaçayı ada çayı bitkisi faydaları nelerdir

Adaçayı, çayı ile mazmaza(ağızda çalkalamak) ve gargara(boğazda çalkalamak) yapılırsa diş etleri rahatsızlıkları ve boğaz ağrılarına çok iyi gelir. Dahili olarak mide rahatsızlıkları, kadınlarda menopoz aylarında meydana gelen düzensizlikler, metabolizma rahatsızlıklarında çok terleme, romatizma, nikris hastalığı ve şeker hastalığında başarıyla kullanılır.

20 Kasım 2012 Salı

Acı Yonca ve Acı Yoncanın Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

ACI YONCA
Latince adı (MANYANTHES TRIFO-LIATA L.) dir. Bataklıklarda, su birikintilerinde, çayırlı tepelerde, göl ve ırmak kenarlarında bulunur. Mide ve bağırsak rahatsızlıklarına çok iyi gelir. Ayrıca karaciğer ve safra kesesi hastalıklarına karşı da kullanılır.

Acı yonca çayı sinir ağrıları ve kronik deri rahatsızlıklarına karşı da tatbik edilebilir.

Bu bitkinin nasıl bir bitki olduğunu bilmiyorsanız aşağıda acı yonca bitkisinin fotoğrafı yer almaktadır.

acı yonca acıyonca bitkisi

Acımarul ve Acımarulun Faydaları

Sponsorlu Bağlantılar:

ACIMARUL
Latince adı (CICHORIUM INTYBUS L) dir. Ekilmemiş arazide, yol kenarlarında, tarla kenarlarında, çalılıklarda bulunur. Sıkı toprağı seven bir bitkidir.

Avrupa'da diğer birçok şifalı bitkilerle birlikte acı marulun keşfi de Sebastian Kneipp tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu bitki Kneipp tarafından mide, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına karşı kullanılmıştır.

Acımarul, yabani hindiba adlı şifalı bitkiye çok benzer ve birlikte kullanılabilir. Hatta bu iki ottan yapılacak çaya bir miktar da nane ilave edilirse enfes olur. Bu çay ilk ve sonbahar kürlerinde kullanılırsa çok iyi neticeler alınır. Bu çayı yapmak için acımarul ve yabani hindiba otlarını kökleri ile birlikte kullanınız. Eşit miktarda da nane yaprağı ilave ediniz. Elde edilen karışımdan iki tatlı kaşığı miktarı 1/4 litre soğuk suyun içine bırakıldıktan sonra kaynatılır. 2 Dakika dinlendirildikten sonra içilir. Kür için bu çaydan sabah, akşam birer su bardağı içilir.

Acımarulun kökü, yaprağı, gövdesi ilaç olarak kullanılabilir. Kanı temizler. Mideyi kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. Karaciğer, safrakesesi ve mide rahatsızlığı çekenlere ve bilhassa basurdan şikayetçi olanlara ilkbaharda bol bol acımarul çayı içmelerini tavsiye edilir. Acı marulun nasıl bir bitki olduğunu bilmeyenler için altta detaylı bir resim koyuyorum.

acımarul acı marul bitkisi

19 Kasım 2012 Pazartesi

Siyatik

Sponsorlu Bağlantılar:

SİYATİK
Yunanca (İşiyon), kalça mafsalı sözcüğünden kaynaklanmıştır. Tıp dilinde işias diye de anılır. Ağrı, kulunç tutulması gibi bir rahatsızlık verir, ancak boynumuzdaki tutulma gibi ağrılarla hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Siyatik ağrısının nedeni olan siyatik, insan vücudunun en uzun siniridir. Birçok yan uzantılarıyla da kalça, alt ve üst baldır eklemlerini, eklem kaslarını ve bacağın üst kısmını (cildi) sarar.

Bu alanda ortaya çıkan şiddetli sancının birçok nedeni olabilir. Ağır bir şey kaldırırken aniden eklemin tutulması gibi. Eklem kıkırdaklarının zedelenmesi en sık rastlanılan nedenlerden birisidir. Metabolizma rahatsızlıkları, diğer hastalıklar da bazen kalça eklemlerinde bu tür rahatsızlıklara neden olabilir.

Siyatik ağrılarının tipik bir yanı da öksürürken aksırırken ya da tuvalette iken ağrıların daha keskin biçimde hissedilmesidir. Önlem olarak sert bir yatak şiltesi kullanılması önerilir.

Siyatik şikayeti olan hanımlar yüksek topuklu ayakkabıları mümkün oldukça giymemelidir. Tedavide ağrıyan yerin sıcak tutulması, yatak istirahati ve ağrı kesici ilaçlar önerilir. Fizik tedavi uzmanları da tedavi uygulamaktadır. Bu tür hastalar için cerrahi müdahale de gerekebilir.

Akraba Evliliği

Sponsorlu Bağlantılar:

AKRABA EVLİLİĞİ
Yakın akraba evliliği hayvanlar arasında temiz soy elde etmek için denenmiş bir yöntemdir. Hayvanlarda evrim süreci içinde ortaya çıkan ortak etkinin temiz kalıtım mirası olarak sürmesi söz konusudur.

Elbet de bunun aksi de söz konusudur. Akraba evliliği, istenmeyen olasılıkları da güçlendirmektedir. Bunun en belirgin örneği, Avrupa'nın asilleri arasında görülmektedir. Sürekli akrabalarıyla evlenen soylular kusurların, hastalıkların da da kalıtım yoluyla torunlarına geçme oranını artırmıştır. Bu yüzden eskiden "soylu budalalar" denen tipler ortaya çıkmıştır.

Bilim adamları akrabalar arasında evliliği iki kategoriye ayırmaktadırlar . Bunlardan birisi uzak adalarda birbirinden başkasıyla temas olanağı bulamayan toplumların durumudur, buna doğal veya ekolojik yakınların evliliği deniyor. Diğeri ise, bilerek yakınlarıyla evlenmektir ki, soyluların yaptığı türden bu evliliğe, sosyal yakınların evliliği deniyor. Günümüzde yapılan akraba evlilikleri de bunun bir örneğidir.

Rahim İçi Kapakçığı (İntrauterinpessar)

Sponsorlu Bağlantılar:

RAHİM İÇİ KAPAKÇIĞI (İNTRAUTERİNPESSAR)
Eskiden madenden yapılan rahim içi kapakçığı, günümüzde yapay maddelerden yapılmaktadır, spiral ve halkalardan oluşur. Rahmin içine yerleştirilerek döllendirilen yumurtanın buraya yerleşmesi önlenir, ilk kez 1928 yılında ünlü G noktasının bulgulayıcısı, jinekolog Ernst Graefenberg tarafından kullanıldı. Çok ağır yan etkileri (Bu arada rahim iltihabından ölen kadınların da olması) nedeniyle kullanımından vazgeçildi, unutuldu. Yeniden 1960'11 yılların başında kullanılmaya başlandı.

Bu kez zararlı madenler yerine vücudun dostu yapay maddeler kullanıldı. Kontrol hapından sonra, en güvenilir korunma önlemi olarak nitelenmesine karşın hala (iltihap, kanama gibi) yan etki olasılıkları tartışılmaktadır. Bazen de kadınlar farketmeden yerinden çıkıp kaybolmaktadır. Bazı doğum uzmanları bunu kullanmayı reddediyorlar. Çünkü bu kapakçığın halen döllenmiş olan yumurtayı da düşürdüğü saptanmış bulunuyor. Ancak yabancı madde olmadan da döllendirilen yumurtaların yüzde 55'i kendiliğinden ölmektedir.

İlgili aramalar: rahim içi kapakçığı

Gizli Deodorant

Sponsorlu Bağlantılar:

GİZLİ DEODORANT
Sağlık uzmanları ve doktorlar,herkes için en iyi temizlik maddesinin, sadece sabun ve su olduğunu söylüyorlar. Her ne kadar bazı Amerikan deodorantları çilek, ananas, elma gibi kokmasa da, yine de kadınların yarıya yakın kısmı vücudun arzulanmayan kokularını kısa yoldan gidermek için özel bir sprey kullanıyorlar.

Dıştan kullanıldığında deodorantlar zararsızdır. Ancak vajinanın içine sıkılırsa, hassas mukoza tabakasının tahriş eder ve iltihabına yol açar. Kadınların vücudunda erkeklere oranla %75 daha çok koku bezi vardır. Özellikle koltuk altları, göğüs uçları ve cinsel organlar, erkeğin fark etmeden başını döndüren kokular yayınlarlar.

18 Kasım 2012 Pazar

İnterferon

Sponsorlu Bağlantılar:

İNTERFERON
İnterferon insanların ve hayvanların dokularında üretilen albüminli bir maddedir. Yapılan deneyler, interferonun virüs ve diğer hastalık etkenlerinin çoğalmasını önlediğini göstermiştir. Genetik teknoloji sayesinde günümüzde temiz ve etkisi yüksek interferon üretimi mümkün olmuştur. Böylece içerikleri ve etkileri daha kolay şekilde araştırılabiliyor. interferon, bazı kanser türlerinde başarıyla uygulanmaktadır. Yine de bu konuda daha birçok soru yanıtlananamıştır. İlk aşamada interferon ile harika bir çare bulunduğu yolunda büyük heyecan yaratan beklentiler günümüze dek gerçekleşememiştir, interferon bugün bazı hastalıkların tedavisi için kullanılmaktadır.

Yapay Döllendirme

Sponsorlu Bağlantılar:

YAPAY DÖLLENDİRME (İNSEMİNATİON)
Çağdaş toplumlarda istemeden çocuksuz kalan evli çiftlerin sayısı artmaktadır. Örneğin, Almanya'da bu tür ailelerin oranı yüzde 15 olarak saptanmıştır. Eğer erkek iktidarsız ise, ya da çok az sperm üretiyorsa, buna karşı yapay döllendirme durumu ile yardımcı olunmaktadır.

Eğer erkek sperm üretiyor da miktarı yeterli değilse, ya da spermler kadının cinsel organı içinde ilerleyemiyorsa homolog denen sistem,eğer erkek sperm üretemiyorsa heterolog denen sistem uygulanır.

Birinci durumda erkek, doktorun muayenehanesinde mastürbasyon yapar, spermleri bir kap içinde doktora verir. Doktor bunları buzdolabında korur, biriktirir, miktarı yeterli olduğu zaman enjektör ile karısının rahim ağzına ya da rahminin içine boşaltır.

Erkek eğer hiç sperm üretemiyorsa, yani tamamen iktidarsız ise, ailelere heterolog yöntem uygulanır. Burada kadına yabancı bir erkeğin tohumu aşılanır. Bu sırada vericinin baba adayına benzeyen birisi olması yeğlenir. Verici, erkeğin spermini verdiği aileyi tanımaması için önlem alınır.

Zamanımızda kadının kısır olması halinde erkeğin spermi, rahmini kiralayan bir başka kadına da aşılanabilmektedir. Ya da anne ve babanın yumurta ve tohumu tüpte döllendirilmektedir.

Kadının yabancı erkeğin spermiyle döllendirilmesi hukuk açısından da en sorunsuz şekil olarak kabul ediliyor. Vericiyle önceden herhangi bir babalık iddiasında bulunamayacağına dair anlaşma yapılmaktadır.

İlgili aramalar: yapay döllendirme nedir? yapay döllenme nasıl olur?

İktidarsızlık

Sponsorlu Bağlantılar:

İKTİDARSIZLIK
Erkeğin cinsel ilişkide bulunamaması halidir. Her erkek bu durumu iyi bilir. Ünlü Alman düşünürü Johann W. Goethe'nin de başından bu durum geçmiş ve bu konuda bir şiir bile yazmıştır. Goethe'nin bu şiiri: Ne de uyanmaz imişsin, Lanet olası uşak, aldatıp efendini bak, en güzel mutluluktan ettin.

İktidarsızlık genellikle garip bir şekilde, (çoğu kez) erkek bir kadınla ilk kez birlikteyken ve en yüksek performansını göstermek istediği zaman ortaya çıkmaktadır. Psikologlar buna zifaf yani gerdek gecesi iktidarsızlığı derler.

iktidarsızlık nedir

Daha karmaşık halleri kronik (ereksiyon) yani cinsel organın dikleşmemesi sorunlarıyla ortaya çıkar. Genç erkeklerde bunun nedeni hemen tümüyle ruhsaldır (Başaramama korkusu). Daha yaşlılarda ise, (örneğin şeker hastalığı gibi) organik gibi nedenleri vardır. Nikotin, alkol alırken ölçüyü kaçırmak bazı (şehvet öldürücü) ilaçların yan etkisi de diğer nedenler arasındadır. Kendini aşırı iş yükü altında hisseden erkeklerde de aynı durum izlenmektedir.

Genellikle en uygun şikayet, "Seksi istediğim zaman yapamıyorum" şeklinde ifade edilmektedir.

Bunda çağdaş kadının da kabahati bulunuyor mu? Hemen tüm iktidarsızlık hallerinde ruhsal ve fiziksel nedenler birbiriyle ilişkilidir. Ne kadar çelişkili gözükse de, erkeğin iktidarsızlığı, kadının soğukluğu, genelde tahrik edici ilaçlarla değil, tam tersi sakinleştirici ilaçlarla tedavi edilebilir.

Viyana Tabipler Birliği Psikoterapisti Dr. Heinrich VValInöter, "İktidarsızlığın en büyük nedeni gerilimdir!" diyor.

İlgili aramalar: iktidarsızlık nedir? iktidarsızlığın nedenleri nelerdir?

Bağışıklık

Sponsorlu Bağlantılar:

BAĞIŞIKLIK
Vücudumuzu hastalıklardan koruyan sisteme bağışıklık sistemi diyoruz. Hastalığın insana bulaşıp bulaşmaması, vücudunun savunma sistemine bağlıdır. Savunma sistemimiz, koşullara göre daha iyi veya daha kötü olabilir. Sonuç sistemin hastalık etkenine karşı ne denli çabuk ve etkili hareket ettiğine, bağlıdır.

Savunma sistemi, organlar, dokular, çeşitli albümin cisimcikleri gibi farklı elementlerden oluşur. Bağışıklık sisteminin dokuları mükemmel birer uzmandırlar. Kemik iliği, dalak, lenf sistemi tarafından üretilirler. Dalak lenf sisteminin en büyük organıdır.

Düzensiz beslenme, hareketsizlik, çevre kirliliği, aynı zamanda stres ve ruhsal sıkıntılar da bağışıklık sitemini zayıflatır. Bu haller, vücut savunma dokularının üretimini engelleyebilirler.

Bağışıklık sisteminin işlevi çok karmaşıktır. Sistemin hastalık etkenlerini tanıyan bir belleği vardır. Bağışıklık sağlayan aşılar bu bellekten yararlanılarak hazırlanmıştır. Vücudun tüm organlarıyla ve beyinle karşılıklı etkileşme durumundadır.

Vücut savunmasının vücudun hemen yer tarafındaki hormonlar ve nörohormonlar içinde yakalama noktaları vardır. Eğer hormonlar sisteme ulaşamazsa, bağışıklık sisteminin işlevleri rahatsız olur. Hastalık etkenlerine karşı antikorların üretilmesinde gammaglobulin maddesinin dönemi vardır. ( Bakınız: Gammaglobülin )

İlgili aramalar: bağışıklık nedir? bağışıklık sistemi nedir?

İdyosinkrezi

Sponsorlu Bağlantılar:

İDYOSİNKREZİ
Yunanca (idios) kendi, (Krasis) karışma sözcüklerinin türevi olan idyosenkrezi, bir şahıs veya topluluğa özgü, garip davranışlar tutkusuna denir. Bilinçsiz şekilde ortaya çıkan cinsel tasavvurlar da böyle anılıyor.

— "Ona aşık olduktan sonra o zamana dek neler kaçırdığımı anladım." Eşini aldatan kadın veya erkeğe özgü idyosinkrezi. Yeni bir eşe karşı bir tür iltifat gibi gözüken bu sözler ruhsal bir sorunu da yansıtabilir. Burada bir insanı tümüyle değiştirebilecek ancak tatmin olduktan sonra farkına varılan bir arzu anlatılıyor. Eşiyle o zamana dek yıllarca normal yaşayan birisi, artık onunla arkasındaki köprüleri uçurduğunu, orgazm olmanın ne olduğunu ilk kez yeni sevgilisinin kendisine gerçekten öğrettiğini ifade ediyor.

Bu arada oyunun içine fetişizm de girmektedir. Eski Fransız Kralı 18'inci Lui gibi. Bu kral, sevdiği kadının çıplak cildine enfiye koyup çekmeden orgazm olmuyordu. Kadınına bu yüzden "Kraliyetin Enfiye Kutusu" diyorlardı. Bunun idyosinkrezinin içine başka bir insanın vücudunun bir kısmından çekinme duygusu da girer.

Bunun sonucunda alerjik tepkiler, hatta cinsel iktidarsızlık ortaya çıkabilir. Berlinli seksüel araştırmacı Magnus Hirschfeld, kadının göğüslerine karşı bu tür aşırı duygular hisseden bir doktordan söz ediyor. Bu doktor kadın hastalıkları uzmanı iken mesleğinin kendisini böylesine tahrik etmesi yüzenden muayenehanesini kapatmış, branş değiştirip çocuk uzmanı olmuştu.

Hiposansibilizasyon ve Desansibilizasyon

Sponsorlu Bağlantılar:

HİPOSANSİBİLİZASYON (DESANSİBİLİZASYON) ETMEK
Homeopati uzmanlarınca geliştirilmiş bir sistemdir. (Bakınız homeopati). 100 yıl önce aynısını, aynısıyla tedavi etmek kuramı geçerliydi. Hiposansibilizasyon olayının çekirdeğini de bu olay oluşturmaktadır. Alerji tedavisinde vücudun tepki gösterdiği madde, giderek daha çok miktarda vücuda verilerek buna alışması sağlanırdı.

Böylece alerjik tepki ortadan kalkmış, en azından zayıflamış olurdu. En iyi sonuç, çiçek tozu (Polen) tedavisinde sağlanıyor. Ancak tedavi büyük sabır istiyor, bazen yıllarca bile sürdüğü oluyordu.

Hipnoz

Sponsorlu Bağlantılar:

HİPNOZ
Telkin edilerek oluşturulan bir tür uyku halidir. Hipnotize edilen kişinin bilinci öyle değişir ki, kendini tümüyle hipnotizöre göre ayarlar, onun talimatlarına göre davranır. Hatta hipnotizörün bu sırada olanları sonradan anımsamaması yolundaki emrini bile aynen uygular. Hipnozun gücü, hipnotize edilenin etkilenme durumuna bağlıdır. Psikolojide hipnoz, ruhsal rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır. Bazı doktorlar sinirsel rahatsızlıkların bazen dolaşım sorunlarının tedavisinde de hipnozdan yararlanıyorlar.

Tırnak kemirmekten, sigara alışkanlığına kadar çeşitli kötü alışkanlıklar da ipnoz ile giderilebiliyor. Ancak hipnoz maalesef her zaman iyi niyetle kullanılmıyor. Tedavi amacıyla kendini hipnotizöre emanet eden bazı kadınların hipnoz sırasında şuursuz haldeyken tecavüze uğradıkları da biliniyor. Böyle davalardan ilki 1894 yılında Münih kentinde izlendi. Bir yabancı dil öğretmeninin bir baronesi, hipnotize ederek baştan çıkardığı, yine aynı yöntemle kadını kendisiyle evlenmeye zorladığı iddia ediliyordu. Amacının baronesin servetini ele geçirmek olduğu önü sürülüyordu. Adam beraat etti.

Heidelberg Eyalet Mahkemesi ise, 13 Haziran 1936 günü bir başka hipnoz davasına baktı ve bir banka memurunu ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Adamın bir kadını hipnotize ederek bir yıl tecavüzde bulunduğu anlaşılmıştı.

Hipnoz alanında birçok şarlatanlar da bulunmaktadır. Hipnozla tedavi olmak isteyenlere dikkatli seçim yapmaları öneriliyor.

İlgili aramalar: hipnoz nedir? hipnotizma nasıl yapılır?

17 Kasım 2012 Cumartesi

Hipertoni

Sponsorlu Bağlantılar:

HİPERTANSİYON (HİPERTONİ)
Ülkemizde çok sayıda insanda yüksek tansiyon rahatsızlığı çekmektedir. Bunların içinde erkeklerin sayısı kadınlarınkinin iki katıdır. Yirmi ile 80 yaş arası her yetişkin beş kişiden birisinin yüksek tansiyon hastası olduğu biliniyor. Özellikle erkekler 40 yaşın üzerinde yüksek tansiyon riski ile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Yüksek tansiyon ırsi olabildiği gibi, aşırı kilo, stres (üzüntü) yanlış beslenmeyle ortaya çıkıyor.

Hipertansiyonluların kilolarını azaltması, yemeklere az tuz koyması, çok hareket etmesi, sağlıkları açısından önemlidir. Yüzme, bisiklet gibi vücuda hep aynı ölçüde etki yapan sporlar tavsiye edilir. Yüksek tansiyon hastalarına bazı ülkelerde hacamat dediğimiz kan alma tedavisi uygulanıyor. Yöntem Avrupa'da da kullanılmaktadır. Eskilerin sülük mevsiminde uyguladığı bu yöntem şimdi enjektör ile yapılıyor. Her seferinde 259-300 santimetre küp kan alınıyor.

İlgili aramalar: hipertoni nedir? hipertansiyon ne demektir? yüksek tansiyon hastalığı

16 Kasım 2012 Cuma

Kızlık Zarı

Sponsorlu Bağlantılar:

KIZLIK ZARI
Kızlık zarı ya da bekaret zarı, yuvarlak veya orak şeklinde bir mukoza kıvrımıdır. Kadın cinsel organının ön kısmıyla giriş kısmı arasında bulunur.

Normal olarak boşluğundan (ortasındaki delikten) bir serçe parmağı geçebilir, fakat kişiden kişiye değişiklik göstermekte, daha büyük veya daha küçük olabilmektedir. Bekaret veya kızlık zarının biyolojik işlevi konusunda bilim adamları tek bir görüşe sahip değiller. Önceleri kızlık zarının cılız yaradılıştaki kişileri başkalarının cinsel ilişki girişimine karşı koruyan doğal bir kilit olduğu varsayımı ortaya atılmıştı.

Başka bir görüşe göre de, eski erkeklerin cinsel organlarının şimdikinden daha ince ve küçük olduğu, kızlık zarının spermaların dışarı akmasını önlediği varsayılmıştır.

Günümüzde dünyanın birçok toplumunda kızlık zarının kızın dokunulmamış, temiz olduğunun kanıtı olduğu inancı etkinliğini sürdürmektedir.

Ancak kızlık zarının spor yaparken veya kendi kendini tatmin sırasında da yırtıldığı görülmüştür. Bu zar bazen de doğuştan yoktur. Bazı kızlık zarlarının ise, doğum yaptıktan sonra bile bozulmadığı saptanmıştır.

Aramalar: kızlık zarı nedir? bekaret zarı nedir? kızlık zarı neden var?

Hormonlar

Sponsorlu Bağlantılar:

HORMONLAR
Hormon, Yunanca (Hor-man), harekete geçiren anlamındaki sözcükten kaynaklanır. Gözyaşı maddesini hormonlar oluşturur. Şehvet duygusunu da. Hormonlar vücudumuza özgü maddelerdir.

Büyüme, özümlenme, duyular, hisler, hormonlar tarafından yönlendirilir. Hormonlar genellikle küçük beyin ve böbrek yan bezlerince üretilir. Bu bezleri de özel olarak bazı başka hormonlar harekete geçirirler ve çok etkilidirler.

Hormonlar albümin, şeker ya da çok karmaşık kimyasal bağlantılardan steroidlerden oluşur. Hormonlar kan dolaşımıyla her organın ilgili kısımlarına taşınır.

Sabahleyin kalkınca tansiyonumuz düşer. Beyin, yönlendirici hormonları harekete geçirip, böbrek yan bezlerinde adrenalin hormonu salgılarının kana karışmasını sağlar.

Adrenalin kalbe ulaşınca, kalbin temposunun artmasını sağlar, tansiyon yükselir. Eksik veya yetersiz üretilen hormonlar, kısmen ilaçla telafi edilebilir. Örneğin, östrojen (bir kadın hormonu), ya da testosteron (erkek cinsel hormonu) gibi.

Aramalar: hormon nedir? hormonlar ne işe yarar? hormonların vücuttaki görevleri nedir?

Homoseksüellik

Sponsorlu Bağlantılar:

HOMOSEKSÜELLİK (EŞCİNSELLİK)
İnsanların kendi hemcinslerine cinsel açıdan ilgi duymasına eşcinsellik ya da diğer ismiyle homoseksüellik denilmektedir. Bu duyguyu yaşayan kişiye homoseksüel ya da eşcinsel denir. Erkek veya kadın neden cinsel tatmini kendi cinsiyetinde arar? Hala tartışılan bir sorun. Eskiden bilim adamları, eşcinselliğin doğuştan olduğuna inanırlardı. Ya da eşcinsellerin vücutlarının normal erkek veya kadınlarınkinden farklı olduğunu öne sürerlerdi.

Günümüzde ise, eşcinsellik aslında biseksüel karakterinin yanı sıra bir dizi genetik (kalıtım) ve toplumsal faktörler ile birlikte açıklanıyor.

Orta Avrupa'da erkek ve kadınların yüzde 5'inin eşcinsel olduğu biliniyor. Eşcinsellerin toplumla bütünleşme yolunda başlattıkları girişim seslerini başarıyla duyurmuştur. Erkek eşcinseller uyuşturucu alışkanlarıyla birlikte en yüksek AİDS risk grubunu oluşturmaktadırlar. Bugüne geldiğimizde ABD'nin bazı eyaletleri, Kanada, Hollanda, Belçika, İspanya, Norveç ve Güney Afrika gibi ülkelerde eşcinsellerin evlenebilmesi için gerekli kanunlar düzenlenmiş durumdadır. Bu ülkelerin sayısının giderek artacağı hiç şüphesizdir.

İlgili aramalar: homo nedir? homoseksüel kime nedir? eş cinsellik nasıl olur? homoseksüellik nedir?

Homeopati

Sponsorlu Bağlantılar:

HOMEOPATİ
Yunanca (Homolos) benzer, eşit sözcüğünden kaynaklanır. Homeopati, 1800 yılında Samuel Hahnemann tarafından kurulmuştur. Paracelsus'un da uyguladığı "Similia, similibus curantur" ilkesini uygulamıştı. Anlamı, fazla sağlıklı insanda hastalık oluşturan ilacı hastada düşük dozda kullanmaktır.

İlaç sürülerek (masajla) veya sulandıralarak kullanılır. İlacın sulandırılması desimal sistem ile yapılır. D1—1:10, D2—1:100 ve böyle devam eder.

İlaç sulandırma derecesine göre anılır. Örneğin D12'nin altındaki ilaçlar orta güçte veya derin güçte, D12'nin üzerinde olanlar ise, yüksek güçte ilaçlar olarak anılırlar. Günümüz homeopatlarının çoğunluğu D12'nin altında derin güçte ilaçlar kullanırlar.

Zayıf tahrikler, bünyenin yaşam etkinliğini körükler, orta tahrikler teşvik eder, yüksek tahrikler ise engeller. En güçlüsü ise, etkinliği yok eder.

Batı dünyasında homeopati yasaların güvencesi altında bulunuyor. Homeopatlar, beirli eğitim kurslarından sonra mesleğe başlıyorlar.

İlgili aramalar: homepati nedir? homeopat kimlere denir?

İşitme Duyusunun Yitirilmesi

Sponsorlu Bağlantılar:

İşitme Duyusunda Çökme
Ruhsal veya bedensel gerilim altında bulunan insanlarda ortaya çıkan rahatsızlıktır. Bir tür kulak enfarktüsüne kulak duygusunun çöküntüsü adı da verilmektedir. Hastalık 30-60 yaşlan arasında hiçbir ön belirtisi olmadan ortaya çıkar. Hastalar, bir dakikadan ötekine, sanki kulağıma pamuk tıkanmış gibi oldu der.

Amerikalı uzmanlar buna bir virüsün neden olduğuna inanıyorlar. Ancak başka ülkelerde aynı görüş paylaşılmıyor, iç kulakta kan dolaşımının yeterli olmaması üzerinde duranlar da var.

İşitme duyusunda çöküntü acil tedavi gerektiren bir olaydır. Kalıcı bir hasara neden olmaması için hemen tedavisi olmalıyız. Önlem ve yan tedavi olarak otojen egzersizler uygulanmaktadır.

Aramalar: işitmenin yitirilmesi neden olur? işitmenin çökmesi, işitme duyusunun yitirilmesi

Zebun Olmak

Sponsorlu Bağlantılar:

ZEBUN OLMAK (ANORMAL BAĞIMLILIK)
Eşlerden birisinin ötekine anormal derecede bağımlı olma halidir. Bir kadın, erkeğini çok fazla sevse de ona uzun süre anormal şekilde bağımlı kalmak zorunda değildir. Her aşk ilişkisinde kişiye düşen görevler vardır.

Bu arada bağımlılık da söz konusudur. Sorun eşlerden birisinin ötekine tek taraflı, adeta tutku halinde ve kendi kendini yıpratacak şekilde bağımlı hale girmesidir. Genellikle kadınlar da erkeğe bağımlılığı bir tür tutku haline getirebilirler. Ancak edebiyatta, hemen her zaman sadece erkeklerden söz edilir.

Heinrich Mann'ın sinemaya aktarılan "Mavi Melek" isimli romanı (profesör Unrath) Nabokov'un "Lolita" isimli kitabında olduğu gibi.

Tarihte 19'uncu yüzyılın en önemli siyaset adamlarından birisi olarak geçen Prusya Başbakanı Prens Kari August von Herdenberg'iri 65 yaşında iken bir ekmekçi kızına aşık olduğu bilinir.

Bu kız için görevini ve servetini feda etmiş, ona her dokunuşunda kızı paraya boğmuştu. Prens Cenova'da bir otelde öldü. Özel doktoru onun ölürken bile metresine para ödemekte olduğunu saptamıştı.

İlgili aramalar: zebunluk nedir? zebun olmak ne demektir? sevgiliye anormal bağımlılık, aşırı kıskançlık

14 Kasım 2012 Çarşamba

Husye

Sponsorlu Bağlantılar:

HUSYE
Androloglara (erkek hastalıkları uzmanı) göre, erkeğin yumurtalarının büyüklüğü cinsel iktidarı hakkında da bilgi vermektedir. Yetişkin erkekte yumurtaların boyu, birer küçük erik kadardır.

Sperma ve erkeklik hormonu olan testosteron bunların içinde üretilir. Bunun için ortamın vücut ısısının altında olması gereklidir. Erkeğin yumurta torbasının vücudun dışında bulunmasının bir nedeni de budur. Husye sorunları çocukluk yıllarında yetişkinlik yıllarına oranla daha sorunsuz olarak tedavi edilebilir. (Salgı bezlerinin karnın içinde kalması gibi.) Anne ve babalar erkek çocuğun husyesinin gelişmesini izlemesi ve bir anormallik görüldüğünde hemen doktora başvurması gerekir.

İlgili aramalar: husye nedir? yumurtalıklar ne işe yarar? yumurtalıkların görevi nedir? husye ne yapar?

Heteroseksüellik

Sponsorlu Bağlantılar:

HETEROSEKSÜELLİK
Hetero, Yunanca değişik, farklı demektir. Karşı cinsiyete, yani erkeğin kadına, kadının erkeğe karşı cinsel ilgi duymasına heteroseksüellik denir. Kendi cinsiyetine karşı cinsel arzu duyan eşcinselliğin karşıtıdır ve toplumun çoğunluğunun hemfikir olduğu normal şekildir. Amerikalı araştırmacı Alfred C. Kinsey, cinsel yaşantılarını sadece heteroseksüel olarak sürdürenlerin oranının yüzde 50 olduğunu söylüyor. Bu coğrafyaya göre değişiklik gösterebilecek bir iddiadır.

İlgili aramalar: heteroseksüel kime denir? heteroseksüel nedir?

Enfarktüs

Sponsorlu Bağlantılar:

ENFARKTÜS
Bir zamanlar tipik erkek hastalığı olan enfarktüsün yani kalp krizinin kadınlar arasında giderek artması uzmanların dikkatini çekiyor. Doğum kontrol hapından kuşkulananlar var. Ancak günümüzde kontrol haplarında tehlike olağanüstü azalmış bulunuyor.

Kalp krizinin tipik habercisi göğüste sıkışma ve ağrılardır. Sancı göğüsten başlayıp omuz ve kola kadar uzanır. Hastada korku ve ter nöbetleri izlenir. Her beşte bir kriz öldürücüdür. Ülkemizde her yıl binlerce kişi kalp krizinden ölmektedir. Enfarktüsten ölen erkeklerin sayısı, kadınların dört katıdır. Kalp krizine karşı doğru beslenme ve egzersiz oldukça önemlidir.

Aramalar: enfarktüs nedir? kalp krizinin habercisi nedir?

İnce Bağırsaklarda Sindirim

Sponsorlu Bağlantılar:

İnce Bağırsaklarda Sindirim:
İnce bağırsaklarda disakkaridaz enzimlerinin ve özel ince bağırsak salgılarının yardımı ile devam eden sindirimde peptonlar amino asitlere çevrilir. İnce bağırsakların salgıladıları öz suda bulunan dissakkaridaz enzimleri; maltoz, sakkaroz ve laktaz'dır.

- Maltaz; maltozu glikoza çevirir.
- Sakkaroz veya sükraz; sakkarozu glikoza çevirir.
- Laktaz; laktozu glaktoza ve glikoza çevirir.
- Lipaz; yağları yağ asitlerine çevirir.
- Anterokinoz "hormon" yapısı bozulan tripsini etkin hale getirir.

Emilmesi mümkün hale gelmiş olan kimüs adını vermiş olduğumuz maddeler artık kilüs adını alır. Bağırsaktaki hareket ve dönüşüm süreci esnasında organizmanın yararlanacağı şekle dönüşen kilüs "besin maddeleri" bağırsak tümörleri tarafından emilir. Kilüsün tümörleri örten hücrelerden süzülerek geçmesiyle sonuçlanan bu olaya osmos adı verilir.

Osmos sonucu: Yağlı maddelerin bir kısmı ilk önce lenf damarlarına oradan da göğüs lenfa kanalına geçerek genel dolaşıma karışır. Proteinler, şekerler, tuzlar, vitaminler, kılcal damarlara geçerek kalın toplardamar aracılığı ile karaciğere giderler. Kalın bağırsak suyu emer, milyarlarca bakteri sindirim öz sularının tesirinden kurtularak bitkisel besinlerin selülozunu etkileyip bir bölümünün emilebilir glikoza çevrilmesini sağlar.

Sindirim sonunda suyunun büyük bir kısmıyla vücudumuza yararlı olan besin maddelerini kaybeden besinler posa haline gelir. Bunlar kalın bağırsakların özel hareketleri ile dışarı atılır.

Onikiparmak Bağırsağında Sindirim

Sponsorlu Bağlantılar:

Oniki Parmak Barsağında Sindirim:
Kimüs, bağırsağın ilk bölümü olan oniki parmak bağırsağına gelince bağırsaktaki sindirim başlar. Kimüsün buraya gelmesi ile birlikte üç çeşit salgı onikiparmak bağırsağına dökülür.

Bu salgılar:
(a) Oniki parmak bağırsağının kendi öz suyu,
(b) Pankreasın salgıladığı öz su,
(c) Safra kesesinin salgıladığı öz sudur.

1. Pankreas:
Öz suyunu oniki parmak bağırsağının ikinci parçasına iki kanalla döker. Bunlar büyük kanal veya Wirsung kanalı ile küçük kanal veya Santorini kanallarıdır. Büyük bir bez olan pankreasın salgıladığı madde sindirim sisteminin en kuvvetli ve kusursuz denilebilecek öz suyudur: Tripsin, Amilaz, Lipaz'dan oluşur.

Bu öz su; Tripsin ile peptonları (proteaz) peptinlere ve amino asitlere çevirir.

Amilaz: Tükrük salgısındaki pityalinle aynı yapıdadır. Ağızda başlayan sindirimi tamamlayıp (amilapsin) nişastaları maltoza çevirir.

Lipaz: Mideden hiç değişmeden gelen yağlı maddelere lipaz ile öd suyu aynı anda etki yaparak (steapsin) yağları yağ asitlerine ve gliserine çevirir.

2. Öd veya Safra Suyunun Görevleri:
(a) Safra, yağlan emülsiyon haline getirir, lipaza yardımcı olur.
(b) Antiseptiktir, koruyucu tesiri vardır.
(c) Bağırsakları uyarır, iyi çalışmalarına yardımcı olur, düzenler.