Günümüzde hala tartışılan bir sorundur. Doğum kontrol hapı, önce Katolik Kilisesi'ni karşısına aldı. Oysa hapı dinine çok bağlı bir Katolik keşfetti. Bulan kişi aslında dini inancı gereği tüm doğum kontrol önlemlerine karşıt birisi idi. John Rock, Amerikan Harvard Üniversitesi'nin jinekoloji dalında en büyük profesörlerinden birisiydi. Kontrol hapı bulmak, aklının kenarından bile geçmiyordu. Yaptığı araştırmalar sırasında çocuk yapamayan kadınlara, çocuk yapma olanağı sağlamayı düşünüyordu. Bu arada progesteron denen hormonun yüksek dozda kullanılmasının büyük bir olasılıkla hamile kalmak için yararlı olduğunu saptadı. Hormonu muntazam bir süre aldıktan sonra aniden kesince, kadının hamile kalma şansı artıyordu. Ancak kadın hormonu sürekli alırsa bünyede bir tür yapay hamilelik oluşuyordu. Yani kadın hamile olmadığı halde aylık rahatsızlık (adet kanaması) hali önleniyor, bünyesi aylık adet gününde yumurta olgunlaştırma eylemine ara veriyordu. Rock, böylece istemeden de olsa yanlışlıkla doğum kontrol hapını bulmuş oldu.
Düzenli bir şekilde alındığı zaman doğum kontrol hapı, bu alandaki önlemlerin en güçlüsüdür.
Kadınların cinsel bilincinde bir devrim oluşturmuştur. Bugünkü durumunda yan etki riski yok denecek düzeydedir. Ancak bugünkü haline içerdiği hormon miktarından önemli miktarda indirim yapılarak ulaşılabilmiştir. Doğum kontrol hapı bundan çok uzun zaman önce piyasaya sürüldüğünde, alındığı bir dönem içerisinde içerdiği normon miktarı 85 miligram idi. Günümüzde bu hormon miktarı 2,2 miligrama indirilmiştir. Yeni hap "Gestagene" denen bir madde içermektedir. Bu madde metobalizma, dolaşım ve kan basıncı üzerinde hemen hemen hiçbir yüklenim oluşturmamaktadır.
Doğum kontrol hapının kalp krizlerine ya da göğüs kanserine yol açtığı şeklindeki tezler doğrulanmamıştır. Ancak hapın damar tıkanıklığı, yüksek tansiyon, ileri şeker hastalığı, karaciğer, safra rahatsızlığı geçirenler tarafından alınmaması gerekmektedir.
Doğum kontrol hapının bir de ilişkiden sonra alınan türü bulunmuştur. Bu ilaç yumurtanın rahime yerleşmesini engellemektedir.
Sonradan alınan doğum kontrol hapı, normal kontrol hapının aksine daha fazla hormon içermektedir. Ancak bu hapta da geçtiğimiz yıllar içinde gerek östrojen, gerekse gestagene hormonlarının miktarını önemli düzeyde azaltmak mümkün olmuştur. Doğum kontrol hapı hormonal bozukluklar için doktor tarafından reçeteye de yazılabilir fakat eczaneden reçetesiz de alınabilir. İlacı yazdıran kadınlar kanama, fenalaşma, baş ağrısı gibi yan etkileri göze almak zorundadırlar. Sonradan alınan doğum kontrol hapı bazılarının iddia ettiği gibi, bir kürtaj hapı değildir. Hapın işlevi döllendirilen dişi yumurtanın rahim içinde mukoza tabakası üzerine yerleşmesini önlemekten ibarettir. Böylece hamileliği engellemektedir. Hapın başarı oranı yüzde 99'dur. Ancak ilişkiden en geç 48 saat sonra alınması şarttır. İki aşamada alınan birinci haptan 12 saat sonra, ikinci bir hap daha alınması gerekmektedir.
Bu arada bir de gerçek kürtaj hapı geliştirilmiştir. "RU 486" kod ismiyle anılan hap sadece Fransa'da ve sıkı doktor denetimi altında kullanılabilmektedir, ileride kürtaj kısmına da görüleceği şekilde "RU 486" tam anlamıyla bir hormon bombasıdır.