24 Eylül 2012 Pazartesi

Böbrek

Sponsorlu Bağlantılar:

BÖBREK
Böbrekler vücudumuzun su miktarını ve idrar üretimini kontrol eder. Günümüzde büyük şehirlerde binlerce insan yaşamını böbrek makinesinin (diyaliz) yardımıyla sürdürebilmektedir. Böbrek nakli ameliyatları da yakın geçmişe göre çok daha önemli bir yere sahiptir. Bundan 35-40 yıl önce bir insandan, diğer bir insana böbrek nakletmek adeta hayal gibi bir olay olarak nitelenirdi. Günümüzde böbrek nakli sıradan bir olay olmuştur. Daha 20-25 yıl önce bile tüm dünyada 7-8 bin böbrek nakli ameliyatı gerçekleşmiş bulunuyordu. 1988 yılında bu tür ameliyatların sayısı 100 bini aşmaktaydı. Sadece Batı Almanya'da 1988 yılında 1978 tane böbrek nakli ameliyatı gerçekleşmiştir.

Ameliyat sayısı giderek artmaktadır. Günümüzde en büyük sorun, verici sıkıntısı çekilmesidir. Böbreğini bağışlamak isteyen çok sayıda insana ihtiyaç duyulmaktadır.

Böbrek ameliyatlarında başarı oranı çok yüksektir. Nakil ameliyatından bir yıl sonra takılan böbreklerin yüzde 85'inin, 5 yıl sonra yüzde 50'sinin işlevini kusursuz sürdürmekte olduğu saptanmıştır. Başarı oranları eskilere göre çok fazladır.

Hastanın bünyesi takılan böbreği reddederse, hasta yeniden böbrek makinesine bağlanır. Yaşamını sürdürürken yeni bir verici bulma şansına sahiptir. 2 ve daha fazla sayıda böbrek nakli, tek böbrek nakline oranla daha yüksek başarı şansına sahiptir. Kendisi de bir böbrek hastası olan 66 yaşındaki Dr. Wolfgang Rothenburg şunları söylüyor:

"30 Nisan 1984 gecesi arabamla Stuttgart'dan Münih'e gitmekteydim. Radyoda Augsburg'da büyük bir trafik kazası olduğunu öğrendim. 4 kişinin kazada öldüğü bildiriliyordu. Kendi kendime: Belki de bu kazada sana uyan bir böbrek bulunur.' diye düşündüm. Münih'e uğradım. Arkadaşlarımla kısa bir süre görüştükten sonra Berlin'e uçtum. Orada gecenin ortasında telefon çaldı. Beni Münih'in Grosshadern kliniğinden çağırıyorlardı. Çabuk olun böbrek bulundu' diyorlardı.

Gerçekten Augsburg'daki trafik kazasında ölenlerden birisinin böbreği alınmıştı. Bir mayıs günü ilk uçakla Münih'e uçtum. Her iki böbreğimde de hastalık vardı. 1983 Kasım ayından bu yana böbrek makinesi ile yaşıyor, önce haftada 2, sonra 3 kez, dörder saat süreyle makineye bağlanmak zorunda kalıyordum. Haftada 3 günüm böylece mahvoluyordu.

En kötüsü ise, makineye bağımlı olmaktı.

İşimin gereği, günlerim yollarda geçerdi. Ancak bütün seyahatlerimi böbrek makinelerinin yerine ve zamanına göre ayarlamak zorunda kalıyordum. Her zaman nerede bulunduğumu Böbrek Nakil Merkezi'ne de bildirmem gerekiyordu. Bir de telsiz telefon edindim. Böylece uygun böbrek bulunursa, nerede olursam olayım hemen haber verilecekti. Büyük bir şans eseri olarak nakil için sadece 6 ay beklemek zorunda kaldım. Ameliyat olduktan bu yana altı yıl geçti. Şimdi yepyeni bir hayata kavuştum.

İstediğim yere gidebiliyor, istediğimi yeyip, istediğimi içebiliyordum. Belleğim ve düşünce yeteneğim de çok daha iyi durumu girdi. Vücudumun yeni böbreği reddetmesinden duyduğum korku da giderek azalıyor. Bugün çok düşük dozajlı bir ilaç kullanıyorum. Vücudumda güçlü bir kıllanma olayı dışında hiçbir yan tesir bulunmuyor. Muntazam olarak kontrola gidiyorum. Ve büyük bir ruhsal huzur hissediyorum. Bu da çok önemli. Kanser hastalarında olduğu gibi böbrek nakli olayında da kişinin ruhsal dengesini koruması büyük önem taşır."

Bu gerçek hikaye, sağlığımızın ve organlarımızın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Sağlıklı bir insan üzerinde servet taşıdığını unutmamalıdır. Tüm vücudumuza hakettiği değeri verelim.