Kolesterol Nedir? Zararları Nelerdir?

Kolesterol Nedir? Kolesterolün Zararları

Kolesterol, insan ve hayvan hücrelerinde var olan, yağda çözülebilme yeteneğine sahip alkol yapısında bir maddedir. Vücudun kendisi bu maddeyi üretir. Kolesterol, hormonların, hücre zarlarının ve vücuttaki bazı diğer maddelerin oluşumu için gerekir. Eğer kolesterol vücut tarafından aşırı miktarlarda üretilirse kolesterolün fazlası kan damarlarının duvarlarında birikir ve buralarda kan akışını tamamen engeller ya da azaltır. Netice itibariyle kanda kolesterol seviyesi yüksekliği meydana gelir. Kolesterol yağ değildir fakat yağa benzeyen mumumsu bir yapısı vardır. Kolesterolün kandaki normal miktarı 180-240 mg/dl'dir. Kolesterolün yükselmesi damar sertliğine neden olur. Kırmızı et, balık, kümes hayvanları, yumurtanın sarısı, süt ve süt mamülleri ve tereyağı gibi hayvansal besinler vücudumuza kolesterolü aldığımız kaynaklardan ilk akla gelenleridir.

Aramalar: kolesterol nedir? yüksek kolesterolün zararları nelerdir?

Boğmaca Nedir?

Boğmaca hastalığı nedir?
Boğmaca salgın bir hastalık olup solunum sistemini etkiler. Bronşlar balgamla tıkanır. Çok ciddi öksürük nöbetleri hastalığın karakteristiğidir. Bu nöbetler birkaç hafta sürer. Kuluçka dönemi bir ya da iki haftadır. Hastalık soğuk algınlığı gibi başlar. Hafif bir ateş ve nezle vardır. Öksürük kurudur. Ama normal soğuk algınlığında olduğu gibi semptomlar birkaç gün içinde geçmez aksine daha da kötüleşir. Bir dakikaya kadar süren öksürük nöbetleriyle çocuk çok sıkıntı çeker. Bu evrede çocuk bir dakika boyunca nefes alamadığı için yüzü oksijen eksikliğinden kızarır hatta morarır. Çocuk nefes almak için uğraşırken horoz gibi ses çıkarır. Bu semptomlar bebeklerde daha hafif görülür. Hastalık iki ila on hafta sürer. Bu arada öksürüğün şiddetinden kusma da görülür. Hastalığın sonlarına doğru kusma ve öksürük nöbetleri azalır ama hafif bir öksürük aylarca sürebilir.

Boğmaca hastalığı nasıl geçer?
Boğmacaya karşı aşılanmış çocuk ve bebeklerde hastalık daha hafif seyreder. Aşı az da olsa ensefalit riskini taşıdığı için geçmişte bir ya da iki kez nöbet geçirmiş çocuklara ve aile bireylerinde sara nöbeti görülmüş çocuklara yapılmamalıdır. Bunun dışında aşılanmış çocukta hastalığın riski en aza indirilmiştir.

Çocuğa öksürük kesici ilaç vermekten sakınmalıdır. Çünkü bu bronşları tıkayan balgamın çıkarılmasını engeller. Doktorun öğütleyeceği bir ilaç verilir. Eğer nöbet çok ağırsa maskeyle oksijen verilmesi için çocuk hastaneye götürülmelidir.

Aramalar: boğmaca nedir? boğmacanın belirtileri nelerdir? boğmaca nasıl geçer?

Güneş Kremi Nasıl Sürülür?

Güneş kremi nasıl kullanılır?
Güneş koruyucu kremler genellikle yeteri kadar kullanılmamaktadır. Ayrıca güneş kremi kullanırken dikkat etmemiz gereken hususlar vardır.

İlk olarak güneş kremini dışarı çıkmadan yaklaşık yarım saat önce sürmemiz gerekir. Aksi halde güneş kremi sürülür sürülmez etkisini göstermediğinden yeteri kadar fayda görülmez.

Güneş kremi sürülürken sürülecek bölgeye bol miktarda alınarak sürülmelidir. Bu da güneş kremi sürülürken yapılan en fazla hatalardan biridir. Genellikle yeteri miktarda krem sürülmediği gözlemlenmiştir. Belirtilen faktöre ulaşması için bu ürünlerin o miktarda kullanılması gerekmektedir. Bu yönden de kullanılabilecek en yüksek faktörü kullanmakta fayda vardır. Çünkü ürünler yeteri miktarda kullanılmadığı için bu faktöre genellikle çıkamazlar. Ayrıca bu tür ürünleri kullanırken tekrarlamak önemlidir. Bilhassa havuza, denize girince, kurulanınca ve terleyince ürünlerin etkileri azalmaktadır. Güneş kremi seçerken suya dayanıklı olanları tercih etmekte fayda vardır. Bu özellik siz yüzdüğünüz zamanda da sizi güneşin zararlı ışınlarından koruyacaktır fakat biz yinede sudan çıktığımızda ve 3-4 saat arayla güneş kremini yenilemeliyiz. Özellikle de yüzümüzdeki alın, burun, burun kenarları, yanaklar, omuzlar gibi hassas bölgeleri güneş kremine doyurarak bu bölgeleri güneşten korumalıyız. Aksi halde bu bölge de kızarıklık diğer bölgelere göre çok daha fazla kısa zamanda ve çok daha fazla görülür.

Aramalar: güneş kremi sürmek, güneş yağı nasıl kullanılır? güneş kremleri nerelere sürülür?

Güneşin Zararları Var Mıdır?

Güneş ışınlarının zararları:
Güneş ışınları dünyamıza ozon tabakasını geçerek ulaşır. Öğle saatlerinde güneş ışınları dik açılarla geldiği için ozon tabakasında yeteri kadar süzülemezler. Oysa sabah ve akşam saatlerinde yeryüzüne ulaşırken ozon tabakasında daha uzun bir yol katederler bunun içinde daha iyi bir süzme işlemi gerçekleşir. Daha iyi bir süzme olduğu için güneşin zararlı ışınları öğle saatlerine göre çok daha az etki etmektedir. Güneş yanığına sebep olan işte bu yeterince filtre edilemeyen güçlü güneş ışınlarıdır, bu yüzden öğlen saatlerinde güneş daha yakıcı olur. Güneş yanıkları genellikle bilinçsiz bir şekilde güneş ışınlarına maruz kalmaktan olur. Daha çok güneşin yakıcı olduğu saatlerde güneşte uyudukları için yanarlar.

Güneşin dünyaya inen 2 farklı ışını vardır. Bunlar Ultraviyole A ve Ultraviyole B ışınlarıdır. Bu ışınlarda ultraviyole B derinin üst tabakasına etki ederek bu bölgeyi yakarken ultraviyole B dediğimiz ışınlar ise derini alt tabakalarını yakar. Üst tabakaya etki eden ultraviyole B ışınları derinin kızarmasına, kabarıp sulanmasına ve daha fazla maruz kalınmışsa su toplamasına sebep olur. Ultraviyole A ışınlarının meydana getirdiği yanıklar etkilerini daha geç gösterir. Güneş ışınlarına maruz kaldıktan 3-4 gün sonra deride kızarıklık, morarma gibi bir durum söz konusu olursa bu da ultraviyole b ışınlarının sebep olduğu yanıklardır. Her iki tür güneş ışınına da maruz kalmak can yakıcı bir durumdur. Cilde acı verir ve yanma hissi görülür. Bu bölgelerde dokunma ile bile ağrı oluşur. Döküntü ve sulanmalar da görülebilir.

Aramalar: güneşin zararları nelerdir? güneş ışınlarının cilde zararları, güneş neden yakar?

Güneşin Zararları Var Mıdır?

Güneş ışınlarının zararları:
Güneşin insan vücudu için yararları olduğu kadar bir çok zararı da vardır. Deride yaşlanma etkilerini başlatır ve bu yaşlanma belirtilerinin bir göstergesi olarak deri üzerinde kahverengi lekeler meydana getirir, damarları genişletir ve cilt esnekliğini kaybeder. Daha ciddi olarak cilt kanserine ve ciltte döküntülere neden olabilir. Kırmızı renkli, pütürlü döküntüler, aknitik keratoz adı verilen cilt kanseri öncüsü döküntüler görülebilir. Cilt kanseri gibi ciddi bir hastalıkta ciltte kırmızı, kabarık, sert, kabuklu ve iyileşmeyen yaralar meydana gelir ki bu da güneş ışınlarının cilde zararlarının başında gelmektedir. Cilt kanseri yüzümüz gibi güneş ışınlarına daha fazla maruz kalan bölgelerde daha çok oluşur.

Güneş ışınları, ayrıca güneş alerjisi gibi kaşıntılı ve kabartılı rahatsızlıklara da neden olabilir.

Difteri Nasıl Bir Hastalıktır?

Difteri:
Difteri, tehlikeli bir hastalıktır. Onun için diğer hastalıklara karşı olduğu gibi çocuğunuzu difteriye karşı da aşılatmalısınız.

Hastalık yüksek ateş, hızlı nabız ve şiş boyun bezleriyle ortaya çıkar. Burundan bazen koyu, sarı bir salgı gelir. Ama asıl belirti bademciklerin üzerini kaplayan grimsi zardır. Boğazın şişmesiyle çocuk nefes almakta zorluk çeker. Difteri teşhisi konulunca hastanın temas ettiği herkes aşılanmalıdır.

Difterinin Tedavisi İçin Ne Yapmak Gerekir?
Mümkünse tedavi hastanede yapılmalıdır. Yüksek dozda antibiyotik, antitoksik ilaçlar verilir. Eğer nefes alma engellenirse ameliyatla nefes borusunu açmak gerekir (tracheotomy).

Aramalar: difterinin belirtileri nelerdir? difteri hastalığı.

Kızıl Hastalığı Nasıl Olur?

Kızıl:
Streptokokların bademcik yoluyla vücuda girmesiyle oluşur. Bakteriler vücuda girdikten sonra çoğalır ve kan dolaşımına bi toksin salar. Bir günle, bir hafta arasında değişen kuluçka devresinden sonra toksin, hastalık semptomlarının oluşmasını sağlar.

İlk gün çocukta 40°C'yi aşan bir ateş görülür. Boğazı acılı ve kırmızı, dili paslıdır. Bazı çocukların bademciklerinin üzeri beyaz bir örtüyle örtülüdür ve hasta kusar.

İkinci gün çocuğun yüzünde parlak kırmızı döküntüler görülür. Ağzının kenarında döküntü görülmez. Ertesi gün tüm vücudu, kolları ve bacakları döküntüyle kaplanır. Döküntüler kaşıntılıdır. Bu arada ateş düşer. Çocuğun dili pembe bir çilek görüntüsü alır. Altıncı gün döküntü solar ve deride soyulma başlar. Soyulan derinin altından kırmızı, taze bir deri çıkar. Soyulma 1 veya 14 gün sürebilir.

Kızıl, büyüklerde görülmez. Eskisi kadar tehlikeli değildir. Başlıca komplikasyonları iki ya da üç hafta sonra görülen romatizma ateşi ya da böbrek zarının iltihabıdır. Ama bunlar da çok nadir olarak görülür.

Ne yapmalı?
Çocuğun kızıla yakalandığından kuşkulanır kuşkulanmaz doktora başvurun. Onun yazacağı bir antibiyotik streptokok bakterisinin etkisini çabucak kaldıracaktır. Zamanında alınmış antibiyotikle tedavi tamdır.

Aramalar: kızılın nedenleri, kızıl neden olur? kızıl nasıl bir hastalıktır? kızılın belirtileri nelerdir?

Kızamık Bulaşır Mı?

Kızamık
Çok bulaşıcı bir hastalık olan kızamık, kızamık virüsü ile geçer. Virüs ve solunum sistemine yerleşir, kuluçka dönemi 10-14 gündür. 1-2 gün çocukta huzursuzluk, ateş, nezle, kırmızı sulu gözler görülür. İshal vardır. İki gün içinde ateş düşer ve ağızda minik beyaz benekler oluşur. 4-5 gün sonra ateş yeniden yükselir ve karakteristik kızamık döküntüsü alından ve kulak arkalarından başlar. Bütün vücuda yayılan döküntüler büyük ve birbirleriyle birleşir. Altıncı gün döküntüler geçer. Bazı çocuklarda bu dönemde baş bağrısı ve uykuya meyil görülür.

Kızamık Hastalığının Tedavisi İçin Neler Yapmalıdır?
Çocuk evde tutulmalı ama kardeşlerine bulaştığı varsayılarak onlardan ayrı tutulmamalıdır. Yüksek ateşi ve ağrılarını dindirmek için doktorun önereceği ilaç verilir. Viral enfeksiyon olduğu için antibiyotik verilmez. Ancak kulak ya da akciğerlerde enfeksiyon gelişirse antibiyotik kullanılır.

Aramalar: kızamık bulaşıcı mıdır? kızamık bulaşır mı?

Ağızdaki Aft Nasıl Geçer?

Aftlar nasıl geçer?
Aftlar, genellikle bağışıklık sisteminin zayıfladığı zamanlarda ortaya çıkan acı verici yaralardır. Genelde ağız içinde görülmesine rağmen vücudun başka bölgelerinde de görülebilir. Aftın ortaya çıkmasında bir çok etken olabilir. Stres, beslenme şekli, kullanılan ilaçlar, ağız içini veya dili ısırmak, vücut direncinin azalması gibi değişik nedenlerden biri veya birçoğunun aynı anda etki etmesiyle meydana geldiği düşünülmektedir.

Aft, dudaklara yakın bir bölgede çıkmışsa ve boyu büyükse bir şeyler yiyip içerken acı verir ve yemek yemek ızdıraba dönüşebilir. Afta neden olan mikroorganizmalar kişinin ağız içerisinde sürekli bulunurlar fakat vücut direncinin düşmesiyle birlikte harekete geçerler.

Aftın tedavisi için bir deri hastalıkları uzmanına gidebiliriz. Doktor özellikle süreklilik arz eden bir aft oluşumu söz konusu ise altta yatan başka bir hastalık olup olmadığına bakmak için bir takım laboratuvar tetkikleri isteyebilir. Bunun dışında ağız içerisinde mikroorganizma oluşumunu önleyici bir takım kremler ve gargaralar reçete edebilir. Bunlar ilk kullanımdan itibaren etkilerini göstermeye başlarlar ve kişiyi rahatlatırlar. Ağız içi yaralarının tedavisinde kullanılan kortikosterod türden kremler doktor kontrolünde kullanılır ve gebelerde tıbbi zorunluluk olmadıkça kullanılmaz. Ağzınızda sürekli aft çıkıyorsa bu durumu önemseyiniz ve tedavisine en kısa sürede başlayınız. Gazlı, asitli içeceklerden ve yiyeceklerden uzak durun veya miktarını azaltın. Çok baharatlı, ekşi ve tuzlu yemekten kaçının.

Bu rahatsızlıktan sizi çabucak kurtaracak ilacı merak ediyorsanız lütfen aşağıdaki "Aft Nasıl Geçer" haberine mutlaka tıklayınız.

Aft Nasıl Geçer

Aramalar: aft nasıl geçer? ağzı içinde çıkan ağrılı yaralar nasıl iyileşir?

Kabakulak Nasıl Bir Hastalıktır?

Kabakulak hastalığı:
Kabakulak da bir virüs hastalığıdır. İki ila dört haftalık kuluçka döneminden sonra tükürük bezlerinin şişmesiyle başlar. En çok da kulak önündeki tükürük bezi etkilenir.

Önce bir kulak önündeki tükürük bezi şişer. Bir gün sonra da öteki kulakta şişme görülebilir. Şişmeyle birlikte ateş görülür. Çocuk kendini iyi hissetmez. Çene altındaki tükürük bezleri şişerse çocuğun ağzını açıp kapatması çok acılı olabilir.

Kabakulak çok sık rastlanan bir çocuk hastalığı olduğu halde kızamık gibi okullarda salgına neden olmaz.

Kabakulağın çok sık rastlanan komplikasyonu erkek çocuklarda testiste, kız çocuklarda ise yumurtalıkta şişlik ve iltihaplanmalardır. Boyun bezlerinin şişmesinden üç-dört gün sonra görülür. Büyüklerde bu tür iltihaplanmaya daha çok rastlanır. Birkaç gün içinde geçer ve kısırlığa sebep olması çok az bir olasılıktır.

Aramalar: kabakulak hastalığı nedir, kabakulak nasıl geçer?

Suçiçeği Nasıl Bir Hastalıktır

Suçiçeği hastalığı
Herpes zoster virüsünün sebep olduğu hafif bir hastalıktır. Aynı virüs uzun bir süre uyuduktan sonra zona hastalığına sebep olur. Virüs, deriyi, ağız ve boğaz mukozasını etkiler. Kuluçka dönemi bir ila üç haftadır. Suçiçeğinin ilk belirtisi tüm vücutta yaygın olarak görülen bazen acılı, içi sıvı dolu kırmızı kabarcıklardır. Birkaç gün sonra ya patlar, ya söner. Çok kaşıntı yapar. Bazen döküntüyle birlikte hafif bir ateş yapar. Ama çocuk kendini iyi hisseder. Büyüklerde ise basit soğuk algınlığı semptomları göstererek başlar. Sonra döküntü görülür. Çocuklarda genellikle 10 gün içinde tamamen geçerse de büyüklerde biraz daha uzun sürebilir.

Komplikasyonları hemen hemen hiç yoktur. Çok seyrek olarak ansefalite sebep olabilir. Suçiçeği aslında kızamık kadar yaygın görülen bir hastalık değildir. Büyüklerde ise daha da seyrek görülür.

Aramalar: su çiçeği hastalığı nedir, su çiçeği nasıl geçer.

Çocuklarda Romatizmal Ateş

ÇOCUKLARDA ROMATİZMAL ATEŞ (AKUT EKLEM ROMATİZMASI)
Bu hastalık okul çağındaki çocuklarda özellikle de 6-8 yaş grubunda görülür. Genellikle bazı eklemlerin ağrısı ile başlar. Bu hastalığa bademcik iltihabı yapan B-hemolitik streptokokları sebep olur.

Vücut bakterilere karşı antikorlar oluşturur. Ama bunlar bazı çocuklarda eklemlere hücum eder. Seyrek olarak da kalp zarına yerleşir. Eklemlere yerleşen uzun sürmez ama kalbe yerleşeni kalp kapakçıklarını tahrip eder. Beyinde yerleşen şekline ise korea minör ya da sydenham koresi denir.

Romatizmal ateş boğaz ağrısını takiben 1-4 hafta arasında ortaya çıkar. Eklemlerin bir ya da ikisinde ağrılı hareket, şişme, kızarma olur. Bu durum eklemlerin birinde biterken ötekinde başlar. Çocuk iştahsızdır, ateşi yüksektir. Genel olarak kendini iyi hissetmez. Solgundur. Eklemlerdeki şişlik 24 saat sonra geçer. Eğer bu dönemde tedavi edilmezse diğer eklemlere atlar. En çok el, ayak bileklerinde, dirsekte ve dizde görülür.

Eğer kalp etkilenmişse hemen hemen hiçbir semptom görülmez. Sadece yorgunluk duygusu ve solgunluk vardır. Tedavi edilmezse kalp romatizması ortaya çıkar. Kalbin ciddi hastalıklarında çocuk yatarken zorluk çeker. Hareketle zorlanması ile belirginleşir. Deri altında, bacaklarda ve sırtta ödem olur. Genellikle göğüste, sırtta ve karında kenarı kırmızı ortası soluk döküntüler görülür. Bazen de nodüllere rastlanır.

Çocuklarda romatizmal ateşin tedavisi:
Hastaya doktor kontrolü altında yatak istirahati verilir. Kalp komplikasyonlarından korunmak için 20 yaşına kadar aylık uzun süreli antibiyotik tedavisi yapılır. Eğer kalp komplikasyonu çıkmışsa bu tedavi ömür boyu sürer.

Aramalar: romatizmal ateşin tedavisi, romatizmal ateş hastalığı, akut eklem romatizması için ne yapılabilir.

Çocuklarda Gece İşemesi (Enürezis)

ÇOCUKLARDA GECE İŞEMELERİ
Çocuklar 3 yaş dolaylarında artık yataklarını ıslatmayı bırakır. Ama azımsanmayacak bir oranda bunu sürdüren çocuklar da vardır. Bazı çocuklar ise bunu gündüz de sürdürürler, gece işemelerinden uzun süreden beri vazgeçmiş bir çocuk yeniden başlarsa buna sekonder enürezis denir. Özellikle bu grubun nedeni psikolojiktir. Örneğin, yeni gelen bir kardeş çocuğun huyunu bozmaya yeter. Çok azında fiziksel bir sebep vardır. Spina bifida, şeker hastalığı ya da idrar yolları iltihapları gibi. Büyük çocuğun da gece işemelerinin sebebi bilinmemektedir. Erkek çocuklarda kızlara oranla daha sıklıkla görülür. Ailevi özelliği vardır.

Çocuğum gece altına işiyor, ne yapmalıyım?
Çocuk geç bir vakitte kaldırılıp tuvalete götürülmelidir. Değişiklik olmazsa doktora danışmalıdır. Çocuk bu yüzden cezalandırılmamalı hatta işemediği gecelerin sabahında da ödüllendirilmelidir.
Sebebi ne olursa olsun buluğ çağına gelmeden önce geçecektir.

Raşitizm Hastalığı

Raşitizm nasıl bir hastalıktır?
Ülkemizdeki çocuklarda sık rastlanan bir hastalıktır. Çocuğun ilk iki yaşında ortaya çıkar. D vitamini eksikliğine bağlıdır. Eğer çocuğun kanında kalsiyum yeterli olduğu halde D vitamini yetersizse kalsiyum bağırsaklarda emilmez. Böylece de kemik dokusunda kalsiyumun çökmesi engellenir. Güneşli yörelerde, güneş ışınlarından yeterli olarak yararlanan bebeklerde raşitizm tehlikesi büyük ölçüde azdır. Çünkü güneşteki ultraviyole ışınları deride bulunan 7oh kolekalsifer adlı maddeyi D vitaminine çevirir. Kundak yapılan ve sık sık güneşe çıkartılmayan bebeklerde bu hastalık yaygındır. Sık doğum yapan kadınlarda beslenme yetersizliği sonucu oluşan D vitamini noksanlığı bebeğin de bu vitaminden yoksun doğmasını sağlar. Huzursuz, sürekli ağlayan, sık ishal olan bebeklerde raşitizmden kuşkulanmak gerekir. Çünkü, hastalık ne kadar çabuk teşhis edilirse tedavisi o denli çabuk sonuç verir. Eğer tedavide gecikilmişse diş çıkarma ve yürümede gecikmeler görülür. Bebeğin başının fazla terlemesinden ötürü yastığa sürtmesi sonucu saç dökülmeleri annenin gözünden kaçmaz. Raşitik bebeklerin bıngıldakları da yumuşaktır ve bir buçuk yaşına dek kapanmaz, hasta bebeklerin göğüsleri içe doğru çökük ya da öne doğru çıkık olur. Yürümeye başlayan çocuklarda da bacak eğrilikleri görülür.

Raşitizm tedavisi için ne yapılır?
Anne adayları ve emzikli annelerin bol bol güneşte gezinmeleri ve kalsiyumdan yana zengin bir beslenmeye önem vermeleri gerekir. Örneğin, balık türevleri, beyazpeynir, yoğurt, süt, ıspanak, pekmez gibi besinleri bolca almalıdır. Bebek ise, günde en az iki saat güneşte tutulmalıdır. Cam arkasından güneşe çıkılması yarar sağlamaz. Güneş ışınları direkt olarak yüz, kol saçaklarına gelmelidir.

Güneşin az olduğu yörelerde doktorun tavsiye edeceği D vitamini içeren preparatların verilmesi ve bebeğin yapay ultraviyole ışınlarına tutulması yararlı olur.

Aramalar: raşitizm nedir, raşitizm hastalığı hakkına, raşitizme ne neden olur

Acı Oje Sürmek Tırnak Yemeyi Bıraktırır Mı

Tırnaklara acı sürmek ve acı oje sürmek tırnak yeme problemi için kullanılan yöntemlerdir. Özellikle acı oje sürmek, yurdumuzda uygulandığı gibi dış ülkelerde de uygulanan bir yöntemdir. Bu, uzmanlar tarafından "davranışsal yöntem" adı verilen bir uygulamadır. Hastanın analizi yapıldıktan sonra önce tırnağını yemesine sebep olan strese ve kaygıya yönelik tedavi edilir ve daha sonra da kazanılan bu yanlış davranış biçiminden hastayı kurtarmaya çalışılır. Bunun için kişiye bazı davranışsal ödevler verilir. Elin ağıza gitmesi gibi veya acı oje sürmek gibi kötü bir pekiştireç uygulanması kişiyi yaptığı hareketten vazgeçirmeye yardımcı olacaktır. Bunu yaparken de alışkanlıklardan çok çabuk vazgeçilemeyeceği için, kesin tedavi için genelde uzun bir süreç gerekecektir.

Otizm Nasıl Bir Hastalıktır?

Otizm (içe kapanma)
Ya doğuştan gelen ya da ilk 30 ay içinde edinilen bir hastalıktır. Çocuk en yakınları hatta anne ve babası ile yakınlık kurmakta zorluk çeker. Sebebi tam olarak bilinmemektedir. Şizofreniye çok benzer. Bu çocukların bir kısmı bir kaç yıl içinde iyileşip normal bir birey gibi topluma katılabilir. Ama büyük bir kısmı ömür boyu özel bakıma ihtiyaç duyar.

Çocuklarda Uyku Sorunları

Uyku sorunları:

Bebekler birkaç haftalık olana kadar gece 2-3 kez uyanırlar. Ama büyüdükçe uyku ritm kazanmaya başlar. Bir yaşındaki çocuk 24 saatin 16 saatini uykuda geçirir. 1.5 yaşına doğru uyku gereksinimi kendine göre ayarlanır.

Uyuyan bebeğin sık sık yanına gidip gelmek bebeği anneye bağımlı kılar ve ilgiyi bulamadığı zaman da uykusuzluk başlar. Gece mamalarını bırakmış çocuk uyanıp ağlamaya başlarsa yanına gitmemeli, uyuması beklenmelidir. Ama ağlama devam ederse onu rahatsız eden şey araştırılmalıdır. Ancak anne bebeği kendi yatağına almaktan kaçınmalıdır.

Bazı çocukların gece uykuları muntazam olduğu halde uykuya dalmakta güçlük çekerler. Uyumaya çalışırken kimsenin odasına girip onu rahatsız etmesine izin verilmemelidir.

Çocuk hiçbir zaman ceza olarak yatağa gönderilmemelidir. Bu onun bir daha uykuya rahat dalmasını engeller.

Karabasanlar çocuklarda 4 yaşından sonra görülür. Çocuğun okul ya da evdeki problemlerinin yarattığı stresin belirtisidir. Bunun fiziksel bir hastalıkla ilgisi yoktur. Ancak çocuk ateşli bir hastalığa yakalanmışsa da kabus görebilir.

Uykuda yürümek ise kendi başına ciddi bir hastalık değildir ama duygusal bir rahatsızlığın varlığını gösterir.

Karabasan Gören ve Uyurgezer Çocuk İçin Ne Yapmak Gerekir?
Karabasan gören çocuğa hemen yetişmeye çalışıp sakinleştirmek yarar sağlar. Ona soru sormadan, hoşuna giden değişik bir konu açarak yeniden uykuya dalmasını sağlamak gerekir.

Uykusunda yürüyen çocuğu uyandırmadan, şefkatle yatağına doğru götürmelidir. Bir çocuk psikiyatristi ile görüşmekte yarar vardır.

Serebral Felç

Serebral felç:
Beyindeki anomaliye bağlı kol ve bacaklardaki felçlerdir. Beynin hastalanan bölümü ilgili kasları kontrol edemediği için kasların kullanılma zorluğu doğar. Bazen kol ve bacaklar tamamen felç olur. Çocuk örneğin bir bardağa doğru uzanmayı denerse hareketleri kesik kesiktir ve büyük olasılıkla bardağı kavramayı beceremez. Buna spastisite denir.

Spastik çocukların bazılarında işitme, görme bozuklukları, şaşılık ve nöbetler olur. Zekâ geriliği de ortaya çıkar.

Çoğu kez bir sebep bulunmaz. Kalıtsal olması da şart değildir. Bir spastik çocuğu olanın öbür çocukları da spastik olur diye bir kural yoktur. Serebral felç doğum öncesi, doğum sırası (zor doğum) ya da doğum sonrası çıkan beyin hasarı ile oluşur. Daha ilerdeki dönemde kafa travması, menenjit ya da sara nöbetleri de bu hastalığın oluşmasında rol oynayabilir. Bebek bir yaşına gelinceye kadar beyin felci saptanamaz. Esas belirtisi kol ve bacakların spastik (sert) olmasıdır. Bu durum bebek altı aya gelinceye kadar ortaya çıkmaz. Çocuğun gelişmesinden endişe edildiğinde doktora başvurmak şarttır. Bu çocukların düzelme olasılığı yoktur. Ancak rehabilitasyon merkezlerinde hayata adaptasyonları sağlanabilir.

Aramalar: serebral felç nedir, spastisite nedir, beyin hasarı

Bebeklerde ve Çocuklarda Menenjit

Bebeklerde ve çocuklarda menenjit:
Menenjit beyni saran ince zarların iltihabıdır. Bir enfeksiyon sonucu oluşur. Bakteri ve virüslerin sebep olduğu kabakulak gibi ya da akut orta kulak iltihabı gibi hastalıklardan sonra görülür. Seyrek olarak da kafa yaralanmalarından sonra ortaya çıkabilir.

Çocukta 39° C üzerinde ateş, konuşabilen çocuklarda baş ağrısından yakınma, ense sertliği görülür. Kafa arkaya doğru büküktür. Çocuk parlak ışıktan rahatsız olur. Kusma ve havale de olabilir. Ciddi durumlarda vücutta morumsu döküntüler görülür.

Bebek derdini anlatamadığı için hastalık geç farkedilebilir. Küçüklerde risk daha büyüktür. Geç farkedilmesi zaman içinde değişik düzeyde beyin hasarlarının ortaya çıkmasına neden olur.

Aramalar: menenjitin belirtileri, menenjit hastalığı nasıl belli olur

Çocuklarda Selim Epilepsi (Sara)

Çocukluk çağının selim epilepsisi (sara)

Halk arasında yaygın olarak çocuklarda görülen epilepsinin buluğ çağında geçeceğine inanılır. Oysa bu kanı sadece bu gruba giren saralı çocuklar için geçerlidir. Diğer epilepsiler buluğ çağında geçmez. Böyle bir kural yoktur. Çocukluk çağının selim epilepsisi bu ismi buluğ çağında kaybolma eğilimi göstermesi ile tedaviye iyi cevap vermesi nedeniyle almıştır. Nöbet daha çok uykuda gelir. Nöbet esnasında uykudan uyanan çocuğun konuşmak ister gibi ağzını oynattığı ama anlamsız sesler çıkardığı görülür. Bu arada yüzde de kasılmalar olabilir.

Aramalar: çocukta iyi huylu epilepsi, çocukluk çağında selim huylu sara hastalığı

Enfantil Spazm (West Sendromu) Nedir?

Enfantil spazm (West sendromu)

Müslüman selamı diye de adlandırılan bu nöbet tipi beşinci ay dolayında daha sık görülür. Başın ve kolların gövdeye anide kıvrılmasıyla ortaya çıkan bir nöbet tipidir. Nöbet çok kısa sürer ama ileri dönemlerde çocukta zeka geriliğinin ortaya çıkmasına neden olur.

Ateşli Havale

ATEŞLİ HAVALELER

6 ay 3 yaş arasındaki bebeklerde görülür. Beş yaşından sonra rastlanmaz. Ateşle birlikte ortaya çıkar. Erkek çocuklarda daha sık görülür. Ateşli havale ihmal edilmemesi gereken bir rahatsızlıktır. Nöbetler uzadığı takdirde, zaman içinde epilepsiye dönüşebilir. Kalıcı felçler gelişebilir. Ateşli havaleler, ateşle birlikte çırpınma, kasılma, vücudun gerginliğini kaybedip pelte (nişastanın şeker ve suyla kaynatılıp soğutulmasıyla yapılan tatlı) gibi bir hale gelmesiyle ortaya çıkabilir. Birden fazla ateşli havale geçiren çocuklarda tedavi, havaleler görülmese dahi, en az bir yıl sürdürülmelidir.

Aft Neden Sürekli Tekrar Eder?

Aft neden tekrarlar?

Aft sürekli tekrar ediyorsa mutlaka tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Aftın en sık tekrar etmesinin sebeplerinden bir tanesi kansızlıktır. B12 vitamini ve demir eksikliği de aftın yinelemesinin sebepleri olabilir. Bazen gıda alerjisi de aftın tekrar etmesine etki etmektedir. Gluten enteropatisi dediğimiz çölyak hastalığı ve behçet hastalığı da aftın sürekli çıkmasının nedenlerinden olabilirler. Yılda 3 kereden daha fazla aft çıkaran bir kişinin mutlaka behçet hastalığı açısından araştırılması gerekir. Bazı alerjiler, bazı ilaçların kullanımı ve uçuklar da aftın tekrar sebeplerindendir. Aft ortada herhangi bir neden yokken de tekrar edebilir. Genetik açıdan kişinin böyle bir yatkınlığı varsa sebep olmaksızın da aft yineleyebilir fakat bundan emin olmak için diğer hastalıkları ekarte etmek gerekmektedir.

Aramalar: aft neden tekrarlar, aftın sürekli yinelemesi, devamlı ağızda aft çıkması

Stres Afta Neden Olur Mu?

Stres aft oluşumunun nedenlerinden bir tanesi olarak kabul edilebilir. Kişinin eğer afta yatkınlığı varsa stres de bunu tetikleyebilir. Yine de aft çıktığında hastanın bunu strese bağlamaması gerekir. Bir sağlık kurumuna giderek kan tetkiki yaptırarak kan değerlerini kontrol ettirmelidir. B12 ve demir eksikliği olup olmadığına bakmak gerekir. Diğer bir dikkat edilmesi gereken nokta da aft çıkaran hastanın behçet hastalığı açısından da incelenmesi gerektiğidir. Sigarayı bir kereden bırakan kişilerde de tekrarlayan aftlara rastlanabilmektedir. Diğer tüm nedenler açısından incelenip bu nedenleri eledikten sonra aftın nedeni strestir diyebiliriz.

Aft Nedir?

Aft:
Aft ağızda tekrar tekrar çıkan ağrılı yaralardır. Verdiği sürekli acıdan dolayı kişinin yaşam kalitesine etki ettiği için oldukça önemli bir rahatsızlıktır. Toplumun yaklaşık olarak %30'unda görülmektedir. Genellikle 30 yaş civarında sık görülmektedir fakat 18 yaşında altındaki çocukların da %35'ine yakınında görülür. Aftın 3 türü vardır. Bunlar;

1. Küçük aftlar
2. Büyük aftlar
3. Herpetiform aftlardır.

Aftların en çok küçük olanlarına rastlanır. Bu tür aftlara minör aftlar da denir. 5 mm'den küçük boylardadır. Büyük aftlar genelde başka hastalıklarla birlikte görülür. Bunlar 1 ila 3 cm çapında olan aftlardır. Herpetiform aftlar ise küçük küçük yüzlerce aftın meydana getirdiği tablodur.

Aramalar: aft nedir, aft ne demektir

Çocuklar Tırnak Yemeyi Nasıl Bırakır?

Çocuğa tırnak yeme nasıl bıraktırılır?
Tırnak yemenin en önemli nedenlerinden biri de çocuklarda ki stres, huzursuzluk ve gerginlik olduğu için kesinlikle ona tırnak yememesi hususunda baskı yapmamak gerekir. Çocuğunuza tırnak yememesi için yapacağınız ikazlar onun bu konuyu daha üstelemesine neden olur ve zaten gergin olan yapısı daha da stresli bir hale gelir. Bu da tırnak yemekten vazgeçmesi bir yana dursun bu durumun daha da fazla bir şekilde devam etmesine neden olabilir.

Çocuklar genelde aileleriyle yeterli iletişim kuramamaları ve ailede huzursuzluk olması dolayısıyla tırnak yemeye eğilim gösterirler. Bu nedenle aile saadeti de her ne kadar yaşı küçük olsa çocuğun psikolojisine yansıyacaktır. Aynı şekilde mutsuz ailelerin çocuklarına da ortamın negatif havası; stres, ağlama, hırçınlık ve tırnak yeme gibi alışkanlıklarla da yansır. Çocuğu tırnak yemekten vazgeçirmek istiyorsak onunla bu konuyu gayet sakin bir şekilde oturup konuşmak gerekir. Ona bu yaptığının iyi bir hareket olmadığını, dışarıdan insanların hoş karşılamayacağını, tırnaklarından bulaşabilecek mikropların sağlığını tehlikeye sokabileceğini ve bu alışkanlığından vazgeçmesinin onun için çok önemli bir gelişme olacağını kendisine tatlı bir dille anlatmak gerekir. Çocuğa kızmak, korkutmak ve baskı kurmak hatalı bir davranış olacaktır.

Çocuğumuz yaptığı yanlış hareketin bilincine vardığında ona bu konuyla nasıl mücadelede edebilip bu alışkanlığından kurtulması için ipuçları vermek ve yardımcı olmak gereklidir. Örneğin; çocuğumuz özellikle günün belirli saatlerinde ya da tv izlemek gibi belirli durumlarda tırnak yemeye başlıyorsa ona o saatlerde veya tv izlerken oyalanabileceği oyuncaklar vererek bu süreci geçiştirebiliriz. Yani onun vaktini tırnak yemekten çok daha iyi bir şekilde geçirmesini sağlamalıyız. Gerekirse onu parka, dışarıya gezmeye götürüp bu alışkanlığını unutmasını sağlayabiliriz. Çok küçük yaşlarda çocuğun ilgisini başka yöne çekmek işe yarayacaktır. Bu biraz zaman alacaktır fakat giderek bu alışkanlığını bırakacaktır.

Tırnak yemenin bırakılması için en önemli nokta altta yatan sebebin ortadan kaldırılmasıdır. Siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın, çocukta kaygıya ve strese sebep olan nedeni ortadan kaldırmadan tırnaklarını yemesinin önüne geçmeniz çok zor olacaktır.

Aramalar: çocuğum tırnaklarını yiyor nasıl bıraktırabilirim, çocuk tırnak yemeyi nasıl bırakır, çocuklarda tırnak yemeye çare

Cilt Lekelerinin Sebepleri Nelerdir?

Ciltte lekelere sebep olan pek çok faktör vardır. Hormon düzensizlikleri, tetrasiklin grubu antibiyotiklerin kullanımı, bazı doğum kontrol hapları, sivilce tedavisi için kullanılan A vitamini ihtiva eden ilaçlar cildi ışığa karşı duyarlı ve lekelenmeye müsait bir hale getirmektedir. Bunların dışında cildin rengi ve genetik faktörler de etkilidir. Cildimize parfüm sıkarak doğrudan güneşe maruz kalmak bile cilt lekelerine sebep olabilir.

Tırnak Yemekten Nasıl Vazgeçilir?

Tırnak yeme:
İlk olarak bu kötü alışkanlığın kaynağını bulmak gerekir. Stresli ve sıkıntıdan insanlar tırnaklarını yiyebilir bu yüzden iç huzurumuza kavuşçak önemlidir. Şimdi de tırnak yemekten vazgeçmemize yardımcı olabilecek önerilerimizi sıralayalım.

- Tırnakların kolay kırılmasını önlersek yemeyi zorlaştırabiliriz. Bunun için tırnaklarımıza sertleştirici ürünler kullanabiliriz.

- Mutlaka yanımızda bir tırnak törpüsü bulunduralım ve tırnaklarımızda ki rahatsızlık veren herhangi bir şekil bozukluğunda dişlerimiz yerine tırnak törpüsünü kullanalım.

- Tırnaklarımızın bakımı için hergün biraz zaman ayıralım. Tırnaklarımızı nemlendirerek, oje sürerek ve masaj yaparak bakımlı ve güzel görünmelerini sağlayabiliriz. Tırnağımızı yemek yerine ona bakım için harcadığımız emek de yeme dürtümüzü bastıracak ve bizi bu kötü alışkanlıktan vazgeçirecektir.

- Tırnaklarımızı ojeli tutmak da işe yarar. Çünkü ojeli tırnaklarımızı bozmak istemeyiz. Kırmızı renkli ojen kısa tırnaklarda bile gayet şık durmaktadır.

- Tırnaklarımıza kullandığımız oje pahalı ve kaliteli bir marka olursa, onu bozmaktansa tırnak yeme alışkanlığından vazgeçeriz.

- Tırnak yemekten vazgeçmek için tırnağımızı bakımlı bir şekilde uzatabiliriz. Böylelikle uzun zamanda zahmetle uzattığımız tırnaklarımızı yiyerek, onlara zarar vermekten çekiniriz.

- Bir müddet takma tırnak kullanmak da pahalı olsa bile etkili bir yöntemdir.

- Tırnak yeme dürtüsünü, elimizde kullanacağımız stres topu ve benzeri bir yöntemle aklımızdan atabiliriz Böylece tırnak yeme isteği daha az aklımıza gelecektir.

- Yukarıda ki tavsiyeleri uygulamanıza rağmen tırnak yemeyi bırakamıyorsanız, hemen hemen tüm eczanelerde rahatlıkla bulabileceğiniz küçük bir şişe "acı oje" alın ve kullanın.

Aramalar: tırnak yememek için ne yapılır, tırnak yeme nasıl engellenir, tırnak yemek nasıl önlenir, tırnakların yenmesinin önüne geçme

Yenidoğan Bebekte Nöbetler (Havaleler)

Yeni doğan bebeğin nöbetleri
Doğumdan sonraki ilk dört haftalık dönemde ortaya çıkan nöbetler, bebeğin geleceği açısından çok önemlidir. Bu nöbetler bebeğin ölümüne, ömür boyu sakat kalmasına neden olur. Ya da geçici olup bebeğin gelişmesinde bir aksama yaratmaz. En sık olarak yeni doğan bebekte vücudun bazen bir bazen diğer yarısını tutan, yüzde ve kolda sınırlı kalabilen, kısa süreli çırpınmalarla ortaya çıkan tiptir. Bazen çırpınmaları bir kolda daha sonra bacakta devam edebilen, devamlı bir beden bölgesinde görülmeyen gezici tipte izlemek mümkündür.

Gene yeni doğan bebekte kısa süreli soluk alamama, gözlerin kayması, kollarda, bacaklarda titreme ile şekillenen nöbetler görülebilir. Bir başka şekilde çok kısa süreli, gövdeyi bütünüyle tutan ani bir çırpınma şeklinde ortaya çıkabilir. Yeni doğan bebekte bu nöbetlere neden olan durumlar şöyle özetlenebilir:

Havalenin Nedenleri:
— Erken doğum;
— Doğum travmaları sonucu sinir sisteminin hasar görmesi;
— Enfeksiyona bağlı nedenler;
— Kan şekerinde azalma (hipoglisemi);
— Kan kalsiyumunda azalma (hipokalsemi).

Bebeklerde İshalin Belirtileri ve Tedavisi

Anne sütü içerdiği antikorlar nedeniyle bebeği enfeksiyonlardan koruduğu gibi, ishalden de korur. Bu nedenle anne sütüyle beslenmeyen bebeklerde ishal daha sıklıkla görülür.

İshal nedir?
Günde en az beş kere yumuşak, yeşil, sulu, dışkılamaya ishal denir. Hafif vakalarda çocukta büyük değişiklik yoktur. Yemeğini rahatça yer, keyfi yerindedir. Ağır vakalarda ise bebek huzursuz, iştahsızdır ve ateş yükselir. Bazen de kusma görülür. İshalde en büyük problem, dehidratasyon (susuz kalma)'dır. Böyle durumda bebekte uyku hali görülür. Ağzı kurudur, bıngıldağı içeri doğru çöker, genel olarak huzursuzdur. Daha ağır durumlarda bebeğin derisi pörsümüştür, ağızdan beslenemez, ateşi ya çok yüksek ya da çok düşüktür. Dehidratasyon çok ilerlerse bebeğin beyni hasara uğrar, hatta ölümlere rastlanır. Ne yapmalı?

Eğer bebek biberonla besleniyorsa biberonların ve emziklerin iyice kaynatılması gerekmektedir. Özellikle emziklerin temizliğine büyük bir özen göstermelidir. İshalin birinci gününde bebeğe süt verilmez. Yarım litre suyun içine bir çay kaşığı şeker ve yarım çay kaşığı tuz koyup suyu kaynatmalı, soğuduktan sonra bebeğe vermelidir.

Ertesi gün bu suyla birlikte sakarinli çay, mevsimine göre elma ya da şeftali suyu içirilir. Beş gün süreyle bu beslenme sürmeli, buna ek olarak da kaynatılıp soğutulmuş su bol bol verilmelidir. Bebeklere hiç bir zaman biberonda artan mama tekrar verilmez. Çünkü ılık ortamda bakteriler hızla artar ve barsak enfeksiyonlarına neden olur.

Bebeklerde Sarılık Neden Olur?

SARILIK
Yeni doğan bebeklerde hafif bir sarılık görülebilir. Bunda merak edilecek birşey yoktur. Doğumdan birkaç gün sonra geçer.

Bazı bebeklerde doğar doğmaz ortaya çıkan sarılık hemolitik sarılıktır. Doğumdan iki gün sonra ortaya çıkan sarılık ise fizyolojik (normal) sarılıktır. Bir haftalık bebekte görülen sarılığa tıkanma (obstruktif) tipi sarılık denir. Tıkanma, akciğer kanallarında doğumsal yapı bozukluklarına bağlı olarak ortaya çıkar.

Fizyolojik sarılık tüm bebeklerin yarısında, buna karşın hemolitik sarılık daha seyrek, tıkanma ise çok ender görülür.

Sarılığı Karşı Ne yapmalı?

Hemen hemen tüm vakalarda fizyolojik sarılık bebeğe yeteri kadar su vermekle geçer. Buna rağmen bilürübin düzeyi yüksekse bebeği ultra viyole ışınına tutmak gerekebilir. Buna doktorunuz karar verir. Hafif seyreden hemolitik sarılık kendi kendine geçer. Ancak çok ciddi durumlarda kan nakline gerek duyulur. Tıkanma sarılığı ise ameliyat edilmeden düzelmez.

Aramalar: fizyolojik sarılık nedir, hemolitik sarılık nedir, tıkanma sarılığı ne demektir

Pnömoni (Zatürree) Neden Olur?

Pnömoni (Zatürree)
Bir enfeksiyonun neden olduğu akciğer hastalığıdır. Solunum sisteminin üst bölümündeki bir viral enfeksiyon sonucu ortaya çıkar. Bazen ciğerlerin alt bölümlerinde oluşan bronkopnömoniye yol açar. Bronkopnömoni aynı zamanda kızamık ya da boğmacadan sonra da ortaya çıkabilir.

Çocukta soğuk algınlığı vardır. Üçüncü ya da dördüncü günü ateşi birden 38.5° C'ye yükselir. Normalden daha hızlı nefes almaya başlar. Kuru kuru öksürür. Bazen de aksırır. Nefes almakta çok zorlanırsa çocuğun rengi morlaşabilir.

Pnömoninin Tedavisi İçin Ne Yapmak Gerekir?
Eğer çocuğunuz ateşliyse ve nefes almakta zorluk çekiyorsa hemen doktora başvurun. Hele bebeğiniz 6 aydan daha küçükse zaman kaybetmeye gelmez. Çoğu bebek evdeki bakımla iyileşir. Çocuğu sakin bir şekilde yatmaya zorlayın. Bazen yarım aspirin vererek yüksek ateşini düşürün ve yanan vücudunu ılık suya batırılmış bir süngerle silin. Bol bol su ya da meyve suyu verin.

Aramalar: pnömoninin nedenleri nelerdir, zatüre neden olur, zatürenin nedenleri, zatüre nasıl geçer

Sivilce Tedaviden Sonra Tekrarlar Mı?

Sivilce tedaviden sonra tekrar eder mi?

Sivilce, tedaviden sonra yeniden baş göstermeye meyilli olan bir hastalıktır. Öncelikle bunun tedaviye başlayacak kişi tarafından bilinmesi ve kabul edilmesi gerekir. Tedavi edildikten sonra hasta iyileşir fakat sonrasında sivilcenin bir daha çıkmayacağının garantisini hiç kimse veremez. Bu yüzden de bu hastalık hastanın doktorla devamlı irtibatta olmasını gerektiren bir hastalıktır. Hemen hiçbir sivilce hayatın sonuna kadar devam etmez fakat kimde ne kadar çıkmaya devam edeceği de belli olmamaktadır. Sivilce farklı yaşlarda başlayabilen ve farklı sürelerde devam edebilen bir hastalıktır. Kimi insanda 12 yaşında başlayıp 14 yaşına kadar sürerken, kimisinde ise 15'inde başlayıp 35 yaşına kadar bile sürebilir. Yine bazı kişiler ergenlik dönemini sivilcesiz geçirdikten sonra hiç beklemediği ileri yaşlarda sivilce sorunu yaşayabilir. Bu sebeple sivilcede hasta takibinin önemi büyüktür. İlaç tedavisi sürekli uygulanabilir. Hem sivilcenin çıkmaması hem de izlerinin silinmesi için tedavi mutlaka gerekmektedir. Sivilcenin tekrar etmesi tamamen önlenemese de bugün tedavisinden kullanılan etkili ilaçlar yardımıyla %80'lere varan bir azalma sağlanabilir.

Sivilcenin Tedavisi Var Mı?

Sivilce (Akne) Tedavi Edilir mi?

Sivilce, tedavisi olan bir hastalıktır. Dermatologların tedavisinde en iyi sonuç aldıkları hastalıklardan bir tanesi sivilce şikayetleridir. Sivilce bazıları için basit görünse de genellikle ergenlik döneminde görüldüğü ve bu yaşlarda dış görünümü bozduğu için psikolojik olarak da kişiyi etkileyen önemli bir hastalıktır. Dış görünümüne önem veren herkes için ciddi bir sorundur aslında sivilceler. Sivilce tedavisi, sivilce izi tedavisinden daha basittir. Sivilce izleri kalıcı hale geldiğinde cilt doktorları bu sorunu ortadan kaldırmak için epeyce emek sarf etmektedirler. Bundan dolayı kalıcı iz bırakacak hale gelmeden önce sivilceler mutlaka tedavi edilmelidir. Tedaviyi alacak kişilerin aklında bulunması gereken en önemli tedavi özelliklerinden birisi sivilce tedavisinin uzun sürmesidir. Bir an önce sivilcelerden kurtulmak gibi bir beklentiye girmemek gerekir. Güzel ve sağlıklı bir cilde ancak sabırlı bir şekilde tedaviye devam ederek kavuşabiliriz. Sivilce tedavisinin sonuçlarını almak için 1,5 - 2 ay gibi bir süre beklemek gerekecektir. Tedavide 2 ay gibi bir sürede %50'lere varan bir iyileşme görülebilmektedir. Sivilcenin ve izlerinin tamamen yok olması 6 ay ila 1 yıl kadar sürebilmektedir. Sivilce tekrar edebilen bir hastalık olduğu için tam iyileşmeden sonra bile doktor takibi gerektirir. Esasen zor bir hastalık olmasına karşılık dermatologlar tarafından başarılı bir şekilde tedavisi yapılabilmektedir.

Bir önemli nokta da tedaviye başlanıldığı ilk aylarda sivilcelerde azalma yerine bir artış görülebilir. Bunun için doktorla irtibatı koparmamak, bu tür bir sorun olduğunda doktoruna danışması gereklidir. Belki sivilcenin durumuna göre doktorun tedaviyi değiştirmesi gerekebilir.

Eğer tüm bu hususlara dikkat edilirse, sabırlı olunursa ve doktor da hastasını iyi takip ederse sivilcelerden kurtulmak gayet mümkündür.

Bronşit Nedir?

Bronşit:
Ciğerlerin büyük bölümü bronşiyol denilen milyonlarca küçük tüp içerir. Bunların her biri alveol keseciğine açılır. Burada oksijenle karbondioksit alışverişi yapılır.

Bronşların iç yüzü bir virüsle enfekte olursa bronşit denilen hastalık oluşur. Virüs genellikle bir soğuk algınlığının arkasından enfeksiyona sebep olur. Sonra hastalık ciğerlere doğru yayılır. Enfekte olan yüzey şişerek hemen hemen havanın alveollere giriş çıkışını bloke eder. Bebek ya da çocuk yeterli oksijeni alamaz. Bu hastalık bebeklerde daha sık görülür.

Bebek normal bir soğuk algınlığına yakalanmış gibi gözükürken, belirtiler birden ağırlaşır. Sık sık ve zorlukla nefes almaya başlar. Nefesi içine aldığı zaman göğüs kafesi şişmez. Bebek gevşektir, iştahı yoktur ve rengi mora dönebilir.

Bronşit Olduğunda Ne yapmalı?
Çocuk bu belirtilerden bazılarını gösterdiği zaman hemen doktoruna başvurun. Özellikle de bebek soğuk algınlığı geçiriyorsa iyi gözlemlemek gerekir. Rengi morarırsa zaman kaybetmeden hastaneye götürmek gerekir. Orada çocuğu oksijen çadırına alacaklardır.

Aramalar: bronşit nedir, bronşit tedavisi, bıronşit nasıl anlaşılır

Burun Eti (Adenoid)

Adenoid (burun eti) :
Buluğ çağından önceki çocuklarda görülen, bademciklerin üstünde, burnun arkasında iki küçük bez şeklinde yapıdır. Ne işe yaradıkları kesinlikle bilinmez. Ama vücudun solunum sistemiyle birlikte enfeksiyonlara karşı direnmesinde yardımcı olduğu sanılmaktadır. Çok büyümediği sürece tehlikeli değildir. Çoğunlukla çocuk üç yaşındayken büyümeye başlar. Beş yaşına doğru ufalır. Buluğ çağında yok olur.

Burun yollarını tıkarsa, çocukta ağızdan nefes alma ve uykuda horlama görülür. Çocuk burundan konuşur. Burunun gerisindeki salgı orada bloke edileceği için adenoidler enfekte olur. Enfekte olan salgı, çocuğun burnundan gün boyu damlar. Gece uyurken boğazına kaçacağından tahriş nedeniyle öksürük görülür. Orta kulağa giderse, orta kulak iltihabına neden olur.

Burun eti için ne yapmalı?
Enfekte olmuş adenoidler antibiyotiklerle tedavi edilmelidir. Bugün artık bu bezlerin alınması yoluna gidilmemektedir. Çünkü çocuk buluğ çağına geldikten sonra yok olmaktadır.

Bademcik İltihabı

Bademcik iltihapları (Tonsilitis)

Bademcik; solunum ve sindirim sisteminin başlangıcında, boğazın arka tarafında iki yuvarlak lenf bezidir. Doğuşta çok küçüktür ve yavaş yavaş büyür. 6-7 yaşında maksimum boyuta erişir. Ne kadar küçülse de kaybolmaz. Solunum yolunun başlangıcında mikroplarla ilk karşılaşan ve onları tutarak solunum yollarının daha alt bölümlerine atlamasını durduran bir kapı gibi görev yapar.

Tonsilitis akut, viral ve bakteriyel enfeksiyondur. Bazen anormal şekilde şişer ve kızarır. Asıl okul çocukları çağında görülmekle birlikte buluğ çağı ve daha sonraki dönemlerde de görülür.

Bademcik iltihabı nasıl başlar?
Hastalık aniden başlar. Boğazda ağrı ve yutmada güçlük görülür. Birkaç saat içinde çocuğun ateşi yükselir. Boğazın aşırı tahrişi çocukta öksürük ve kusmalara neden olur. Nadir olarak bazı çocuklarda ateşli havale görülebilir. Çene altlarındaki lenf bezlerinde şişme ve duyarlılık olur. Hastalık geçtikten sonra birkaç hafta daha bu belirtiler sürebilir. Bademciklerde yerleşen streptekoklar romatizmal ateşe ve glomerulonefrite yol açabilir.

Bademcik iltihabı durumunda ne yapmalı?
Çocuk evde tutulmalı, ama yatmaya zorlanmamalıdır. Bulunduğu odanın ılık olmasına dikkat edilmelidir. Bol sıvı verilmeli ama çocuk yemek-içmek için zorlanmamalıdır. Boğazını serinletmek için soğuk tatlılar isterse vermekte bir sakınca yoktur.

Birkaç kez çocuğun bademcik iltihabına tutulması, bademciklerinin alınmasını gerektirmez. Çünkü yukarıda değindiğimiz gibi bademcikler solunum yollarının kapısı görevini görür.

Bebekler Neden Ağlarlar?

BEBEĞİN AĞLAMASININ NEDENLERİ

Diş çıkarma:
Bebek ilk dişlerini 6 aylık ila 2 yaş arasında çıkartır. İlk başta diş eti biraz kızarır ve bebeğin acı duymasına sebep olur. Ama dişler birbiri ardına geldikçe artık fazla rahatsızlık vermez. Bazen başka bir hastalığın belirtisi diş çıkarma sırasında kendini gösterir. Onun için anne, bebeğin ishalini ya da sara nöbetini diş çıkarmaya yormayıp, doktora danışsa iyi olur.

Karın ağrısı:
Sadece süt içen bir bebeğin kamının ağırması için bir neden yoktur. Ama bebek susturulamayacak derecede ağlıyor ve bu birkaç saat sürüyorsa buna 3 aylık bebeklerde rastlanan ve keskin bir ağrıya neden olan kolik ağrısı denir. Ama bazı doktorlar buna katılmaz ve ağlama nedenini annenin yorgunluk ve endişesinin çocukta ortaya çıkması olarak yorumlarlar. Hangisi olursa olsun bebek 4 ila 6 ay arasında bu ağlamayı bırakır. Bunda annenin artık bebek bakma deneyimi edinmesinden ötürü kendine güvenini kazanmasının ve böylece de bebeğini rahat ettirmesinin payı yadsınamaz.

Çiş yapma:
Bazı bebekler çiş yaparken ağlarlar. Deneyimsiz anne de çiş yapmanın acılı bir şey olduğunu sanır. Oysa bebeğin ağlaması çiş etmeyi bir bakıma kolaylaştırır. Çünkü böylece karında bir kasılma olur bu da mesanenin (idrar kesesi) üzerine baskı yaparak daha kolay boşalmasını sağlar.

Çok ender olarak sürekli ağlayan bebeklerde gerçekten bir rahatsızlık olabilir. İshal, kusma, akan bir burun, öksürük böyle bir rahatsızlığın ilk belirtileri olarak ortaya çıkar. Ama bunlar yok ve bebek gene de ağlıyorsa ya yalnız kalmaktan sıkılmıştır ya da karnı açtır ve iyi doymamıştır demektir. Bebeği kucağınıza aldığınız zaman susuyorsa yalnızlıktan sıkıldığına karar verebilirsiniz. Kısaca bebeğin karnının iyice doymuş olduğuna ve yalnızlıktan sıkılmadığınaemin olduğunuz zaman hala ağlamayı sürdürüyorsa bu da ona duygularınızın etkileşimi sebep oluyor demektir. Gece bebekle birlikte uyanıp da uykusuz kalıyorsanız gündüz saatlerinde bebeğiniz uyurken siz de uyumayı deneyin. Gece bebeğe bakacak birisi varsa bu da sizin dinlenmenizi sağlar. Böylece tedirginliğiniz azalır ve bunu bebeğe aktarmaktan kurtulmuş olursunuz.

Bebeğin Aşırı Ağlaması

BEBEKLERDE AŞIRI AĞLAMANIN NEDENLERİ:

Yaşamının ilk haftalarında bebekler uykularından uyandıklarında avaz avaz ağlarlar. Bu normaldir. Eğer bebek zayıf bir sesle, inler gibi ağlıyorsa, ciddi bir rahatsızlığı var demektir. Bebek ancak 6 haftalık olup da çevresiyle ilgilenmeye başladıktan sonra bu tür ağlamalarına bir son verir. Uyanık saatlerini ağlamadan, kendi kendine sesler çıkarıp, çevresine bakınarak geçirir.

Bazı bebekler uyumaları gereken saatlerde de ağlıyor ve bunu sürdürüyorlarsa buna aşırı ağlama denir. Aslında sakin annelerin çocukları da sakin olur. Heyecanlı, tedirgin anne ise bunu bebeğine aktarır. Bu da çocuğun uykusuzluğuna ve ağlamalarına neden olur. Bebek ağladıkça anne daha fazla tedirgin olur ve bunu bebeğe aktarır. Böylece bir kısırdöngü oluşur.

Aşırı ağlama ilk bebeklerde daha sık görülür. Buna biraz da annenin deneyimsizliği neden olur. Kendi duygularının bebeği etkileyebileceğinden habersizdir. Bebeğin diş çıkartmasının ya da karın ağrısının ağlamaya neden olduğunu sanır.

Aramalar: bebeğim hep ağlıyor , bebeğin sürekli ağlamasının nedenleri , bebeğin çok fazla ağlaması

Pişikler

PİŞİKLER:
Bazı bebeklerin ciltleri hassas olur. Onun için de kalçalarında, genital (üreme) organlarında pişik dediğimiz kızartılar görülür. Bunun nedeni, bebeğin kakasındaki kimyasal bir maddenin hassas cildi tahriş etmesidir. Buna ek olarak; bebeğimizi yıkadığımızda bu bölgelerde kalan sabun ve deterjan artıkları da tahrişe sebep olurlar. Bu sebeplerden dolayı, bebeğin altının sık değiştirilmesi, yıkandığında vücudunun iyi durulanması ve kuru tutulması gerekir. Altı için ped değil de bez kullanılacaksa bezler steril olmaları için iyice kaynatılmalıdır.

Bebeğin altı değiştirilirken, genital organları sabunsuz olarak yıkanıp, yumuşak bir bezle kurulanmalıdır. Ayrıca biraz buğday nişastası ilave edilmiş beyaz bulanık suyla yıkamak da iyi sonuç verir. Bunun dışında pudra ve pişik önleyici kremler kullanılabilir. Çok nadir olmakla birlikte bazen ağır pişik vakalarında kortizonla tedavi bile gerekmektedir. Onun için pişikleri başlangıçta geçirmeye özen göstermelidir.

Bebeğin Yetersiz Beslenmesi

BEBEKLERDE YETERSİZ BESLENME SORUNU:
Birkaç haftalıkken bazı bebekler emzirme sırasında uyuyakalır. Eğer böyle bir bebeğiniz varsa onu uyandırın ve beslenmesini sağlayın. Eğer buna karşın uyumasına engel olamıyorsanız, doktoruyla görüşün.

Yemekten sonra bazı bebekler gaz çıkarırken ağızlarından biraz süt dökülür. Buna normal gözüyle bakılmalıdır. Ama bazı çok hareketli bebeklerde bu süt çıkarma kusma haline dönüşür. Bebek katı mamalarla beslenmeye başlayınca bu kusmaları geçer. Ama bebeğiniz dokuz aydan sonra hala kusuyorsa, doktoruyla görüşmekte yarar vardır.

Bebeklerin Beslenme Sorunları

BEBEKLERİN BESLENME SORUNLARI

Bebekleri beslenme sırasında ve beslenmeden sonra bekleyen sorunlar vardır. Eğer bebek yeterli sütü alamıyor ve kilosu artmıyorsa burada ciddi bir durum söz konusu demektir. Mutlaka doktoruna danışmalıdır. Bebeğin mamadan sonra ağlamasını gaza bağlayıp bunu çıkartmaya uğraşmak yanlıştır. Hele bebek biberonla besleniyorsa yemek sonraları ağlamaları doğal karşılanmalıdır. Çünkü ya mama çok suludur ve bu bebeği tok tutmaya yetmiyordur. Ya da mama çok yoğundur ve bebek bu mamayla birlikte bol tuz aldığından susamıştır. Onun için mamanın yapılmasına çok özen göstermek gerekir. Mama tam kıvamında olmalıdır. Eğer bebek doymaz da daha fazla mama isterse, vermekten kaçınmamalıdır. Nasıl olsa bebek doyunca artık yemeyecektir. Bebek ağlamasının bir başka nedeni de sıcak havada suya ihtiyaç duymasıdır. Su vermeyi ihmal etmemelidir. Bir de doğal olarak bebek ilgi istediği için de ağlayabilir.

Bebeğin Normal Gelişimi

BEBEĞİN GELİŞİMİ

Bütün çocuklar bilinçsel ve fiziksel yeteneklerini aşağı yukarı aynı zamanda kazanırlar. Ortalama bir bebeğin becerileri şöyle sıralanabilir:

— 6 haftalıkken güler.
— 3'üncü ayda yüzükoyun yatarken kollarına dayanarak başını kaldırır.

— 6 aylıkken kendi kendine sırtüstü ya da yüzükoyun döner.
— 7 aylıkken bir yere dayatılırsa oturur.
— Yine 7 aylıkken kendi kendine anlamsız birtakım sesler çıkarır.
— 8 aylıkken kaşıkla kendini beslemeye çalışır.
— 12 aylıkken ana-baba gibi sözcükler söylemeye çalışır.
— Yine 12 aylıkken 1-2 saniye ayakta durabilir.
— 15 aylıkken yardımsız ayakta durabilir.
— 18 aylıkken basit buyrukları anlar.
— 20 aylıkken çişini, kakasını söyler.
— 2 yaşında çiş ve kaka sorunu biter. Basit birkaç cümle söyler.
— 3.5 yaşındayken gece işemelerini bırakır.
— 4 yaşında yardımsız giyinip, soyunur.
— 5 yaşındayken kendi kendine oynar, zıplar, kolları bacakları olan çöp adamlar çizebilir.

Aramalar: bebek ne zaman konuşur, çocuklar ne zaman konuşmaya başlar, kaç aylıkken konuşurlar , bebek ne zaman yürümeye başlar, çocuk ne zaman kendi başına yemeye başlar, çocuk kaç yaşında tek başına yemek yiyebilir, bebeğin ay ay gelişimi

Kollajen Nedir?

Kollajen Nedir?
Bağ dokusu liflerinin yapısını meydana getiren, hücrelerin arasında bulunan boşlukları dolduran, esnek yapılı ana proteine "kollajen" adı verilmektedir. İleri yaşlarla birlikte bu esneklik azalmaktadır. Yara iyileşmesinde önemli rol oynarlar.

Kollajen Lifler Nedir?
Vücudumuzun neredeyse tüm bölümlerinde bulunmaktadır. Bağ dokusu liflerinin büyük bir çoğunluğunu oluşturmaktaktadır. Vücudun yapı bloklarıdır. Bilhassa traksiyon dediğimiz çekme kuvvetine ihtiyaç duyulan bütün bölgelerde bu lifler kullanılmaktadır. Çekim kuvvetine karşı direnci milimetre2 (mm2) başına 6 kPa (kilo paskal)'dır. Buradan da anlaşılacağı gibi gerilmeye karşı oldukça dayanıklıdır.

Sivilce İzleri Tedaviyle Geçer Mi?

Sivilcenin izinin kalması sivilcenin tipiyle, şiddetiyle ve kişinin sivilceleriyle oynayıp oynamamasıyla alakalıdır. Çok derin ve büyük sivilce çıkaran kişilerde ve sivilcelerini sıkarak patlatan kişilerde iz kalma ihtimali artar. Bunun dışında sürekli aynı bölgede sivilce çıkması da o bölgede doku tahribatı olacağı için iz kalma nedenleri arasındadır.

Sivilce tedavisinde doktor tarafından ağız yoluyla veya cilde sürülmek yoluyla verilen ilaçlar sivilce izlerini biraz geçirir. Bu ilaçlar hem sivilceyi iyileştirir hem de izlere karşı tedavi sağlar. Sivilce tedavisinden sonra kalan izler için yapılacak tedavi türleri farklı olmaktadır. Bu tedaviler uygulanırken sivilce izinin türüne göre uygun tedavi seçilir. İzler çok yüzeyel ise; kimyasal, bitkisel peeling'ler, cilde haricen (dışarıdan) sürülen ilaçlar kullanılabilir ve izlerden basit bir şekilde kurtulunabilir fakat izler derin ise ve çukur biçimindeyse o zaman lazer tedavisi veya derin soyma yöntemleri uygulanmaktadır.

Lazer tedavisi çukur şeklinde olan izler için 2 farklı şekilde uygulanmaktadır. Birincisi soyarak tedavi eden lazerlerdir. Bu yöntemi kullanacak kişinin 3 hafta kadar günlük hayatından uzak kalması gerekecektir. Yani 3 hafta boyunca işe de gidememesi gerekebilir. Bu sebeple, bu tedavi yöntemini isteyen kişilerin bunu hesaba almaları gerekmektedir. Soyarak yapılan sivilce tedavisinde önemli bir kural da tedavinin mutlaka kış aylarında yapılmasının gerekmesidir.

Diğer lazer tedavisi de soymayarak, ışık atışı yapılarak yapılarak kollajenin (ciltteki temel protein) zenginleşmesini sağlayan ve çukurlarda düzleşme sağlayan tedavi türdür. Bu tedavi türü yeni bir yöntemdir.

Dikkat edilmesi gereken; sivilce tedavisi yöntemlerinin hiçbirinde %100 başarı sağlanamaz fakat lazerle yapılan tedavi yöntemlerinde başarı oranları çok daha yüksektir. Ayrıca sivilce izlerini tedavi etmekten daha masrafsız ve daha kolay olan tedavi sivilce izlerinin oluşmasına engel olmaktır. Bu sebeple sivilceleri sıkmaktan ve patlatmaktan kaçınmalıyız. Sivilce oluştuğu andan itibaren bir cilt doktoru tarafından düzenli kontrol altında olmakta fayda vardır.

Yeni Doğan Bebeğin Sorunları

Bebeğin sorunları genellikle basittir ve çoğunlukla evde halledilir. Ama büyüklerde genellikle hafif seyreden bazı enfeksiyonlar bebeklerde tehlikeli olabilir. Örneğin ishal, bebeklerde sık görülen ve tehlikeli boyutlara ulaşmadan önlenmesi gereken bir hastalıktır.

Yeni doğan bir bebeğin (hele ilk bebekse) hastalığı anneye çok zor gelecektir. Bazen bebeğin hastalığı bir döküntü, ani bir ateş ya da ishalle kolayca anlaşılır. Ama zaman zaman bebeğin huzursuzluğundan bir şey anlamak zor olabilir. Ancak eğer bebek ısrarla ve avaz avaz ağlıyor, kucağa alındığında gene susmuyorsa ya da yiyeceklerini yemeyi reddediyorsa, doktoruna başvurmakta yarar vardır.

Bu bölümde bebeklerde ve ileri yaşlardaki çocuklarda sık görülen hastalıklara değineceğiz. Ayrıca bebeğin normal gelişim tablosunu ve yaptırılması gerekli olan aşıların bir listesini ve hasta çocuğun bakımıyla ilgili genel bilgileri de vereceğiz.

Doğumdan Sonra İlişkiye Girilir Mi?

Doğum sonrası cinsel ilişki:
Normal bir doğumdan sonra kadın kendini iyi hissettiği zaman cinsel ilişkide bulunmaması için bir neden yoktur. Ama kadın hemen gebe kalmak istemiyorsa, önlemlerini almalıdır. Bebeği emzirmek sanılanın aksine gebe kalmayı kesinlikle engellemez. Doğumdan sonra normal bir adet görülmemiş bile olsa, kadının gebe kalma olasılığı yüksektir.

Çoğu kadın doğumdan altı hafta sonra normal aylık siklusuna döner. Bazı kadınlarda eski siklusa dönme aylar alır. Hatta tamamen değişik bir siklusa kavuşan kadınlara da rastlanır. Doğum kontrolünde kullanılan bazı metodlar, doğumdan hemen sonra elverişli olmayabilir. En iyisi durumu doktorla konuşup aydınlığa kavuşturmaktır.

Aramalar: doğumdan hemen sonra ilişkiye girilir mi, doğumdan sonraki gün seks yapılır mı

Erkeklerde Meme Büyümesi Neden Olur?

Erkeklerde meme büyümesi, yani tıp dilinde "jinekomasti", vücuttaki östrojen ve testosteron hormonlarının dengesinin bozulmasından ya da vücudun testosteronu algılamasındaki bir bozukluktan kaynaklanabilmektedir. Bu durumun çeşitli sebepleri vardır fakat olguların yaklaşık %25'inin nedeni bilinememektedir. Doğumsal türdeki jinekomasti vakaları anneden geçen östrojenden dolayı görülür ve bebeğin doğumundan sonraki 1-2 hafta içerisinde herhangi bir tedaviye gerek duyulmaksızın kendiliğinden düzelir.

Genç erkeklerde görülen jinekomasti, genellikle ergenlik dönemi bitiminde vücuttaki hormonların düzeyleri normal seviyelerine döndükten sonra düzelmektedir.

Yaşlı erkeklerde karşılaşılan jinekomasti vakalarının nedeni yağ dokusunda bulunan testosteronun östrojene dönüşümüdür. Bu da maalesef yaşlılıkla birlikte erkeklerde görülebilmektedir. 7

Jinekomastinin bir diğer nedeni de çeşitli türde ki kalıtsal hastalıklardır.

Jinekomasti gelişen hastalarda meme kanserine yakalanma riski, yok denecek kadar azdır ancak "klinefelter sendromu" adı verilen sendromda meme kanserine yakalanma riski sağlıklı erkeklere göre yaklaşık 60 kat artar.

2. tip jinekomasti de sonradan kazanılmış jinekomastidir. Buna da sebep olan değişik nedenler vardır. İlaçlar, hormonal bozukluklar, depresyon, alkol tüketimi, tümör oluşumu gibi bir çok sebepten kaynaklı olabilir.

Aramalar: jinekomastinin nedenleri, erkekte büyük meme neden olur, erkeğin büyük göğüslü olması, meme büyümesi niye olmaktadır

Sivilce Neden Olur?

Sivilce aslında her insanda olan bir mikrobun faaliyeti sonucu oluşur. Ciltteki yağ kanallarındaki yağ salınımı bazı kişilerde fazla gerçekleşir. Yağ salınımı arttığı için bir süre sonra yağ kanallarında tıkanmalar görülmeye başlayacaktır. Yağ kanalındaki tıkanmalar başladıktan sonra zaten daha önce o bölgede bulunan "propionum acnes" adı verilen mikroplar, tıkanan bölgedeki yağ tabakasının çevresinde üremeye başlar. Konunun başında da söylediğimiz gibi bu mikrop vücuda dışarıdan girmiyor, vücutta zaten hep varolan bir mikroptur. Bu mikrop, yağ tabakası etrafında üremeye devam ettikten bir süre sonra yağ tabakasını parçalamaya başlar. Bu parçalanmanın bir sonucu olarak iltihaplı sivilceler meydana gelir. Sivilcenin yağ salınımıyla doğrudan ilgisi olduğu için gereksiz yağ tüketiminden ve fazla yağlı yiyecekleri bu dönemlerde tüketmekten kaçınmalıyız. Yağlı kuruyemişler de sivilce oluşumunu arttırırlar. Sivilcenin oluşumu kısaca bu şekilde gerçekleşir. Bazı hastalar sivilce tedavisi için dermatologlara başvurduklarında ciltlerine neden herhangi bir tahlil yapılmadığından şikayet ederler. Tahlil yapılmamasının nedeni cildimizde normalde varolan bir mikrobun buna sebep olmasıdır.

Aramalar: sivilce neden olur, sivilceler nasıl meydana gelir, sivilce nasıl oluşur, akne oluşumu

Sivilce Sıkılır Mı?

Sivilceyi sıkmamak gerekir çünkü sivilceyi sıkarak patlatırsanız sivilce içerisinde bulunan cerahat çevredeki dokulara yayılacaktır. Bu şekilde de kalıcı izler meydana gelebilir. Bu yüzden sivilcelerle herhangi bir şekilde oynanmamalı ve sivilcelerin sıkılmaması gerekir. Bir dermatoloğa sivilcelerimiz için gidebiliriz. Bizi rahatsız edebilecek büyülükte olanları doktorumuz steril bir şekilde boşaltabilir. Sivilceyi sıkarak güzelliğimizi kısa bir süre için kazandığımızı düşünebiliriz fakat uzun dönemde kalıcı izlerle ve güzelliğimizi bozacağımız için psikolojik sorunlar da olmak üzere daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağımızı kesinlikle unutmamalıyız. Sivilceler sıkılmamalı ve boşaltma işlemi bir doktor gözetiminde yapılmalıdır.
Aramalar: sivilce sıkılır mı, sivilceyi sıkmak doğru mudur, sivilceleri sıkmak yanlış mıdır, sivilce patlatılır mı

Doğumdan Sonra Depresyona Girmek

Doğumdan sonra depresyonun nedenleri:
Bir çok kadın doğumdan sonra kendini mutsuz ve huzursuz hisseder. Buna doğum sonrası hüznü denir. Bunun birkaç nedeni vardır:

Doğum nedeniyie vücuttaki hormonların hızlı değişimi kadını ruhsal açıdan olumsuz etkilemiştir.

Birkaç aydır heyecanla beklenen olay gerçekleşmiş, doğum olmuştur. Bu da kadında ani bir gevşemeye sebep olmuştur. Kadın kendini çok yorgun hissediyordur.

Kadının kendine güveni kalmamıştır. Böyle durumlarda yakınları ve arkadaşlarının desteği ve anlayışıyla kadının birkaç gün içinde iyileşmesi beklenir. İlk birkaç hafta içinde annenin hafif bir huzursuzluk duyması doğaldır. Yeni bir bebeğe bakarken duyulan yorgunluk, hayat biçimindeki değişim, kadını olumsuz etkiler. Hele bir de çalışan kadınsa duyacağı huzursuzluk biraz daha fazla olacaktır.

Bazı kadınlarda bu durum iyice ağır boyutlara ulaşır. Doğumdan bir ay sonra başlayan yorgunluk, bir beceri eksikliği duygusu, zaman zaman bebeğe karşı saldırgan duygulara kapılma, hatta çocuğa küsme gibi semptomlarla kendini gösterir. Bu da kadında bir suçluluk kompleksinin oluşmasına neden olur. Bunun sonucu kadında ya tümüyle iştah kaybı görülür ya da aşırı oburluk olarak tersi bir durum ortaya çıkar.

Doğumdan Sonra Girilen Depresyondan Nasıl Kurtulunur?
Annenin aşırı yorulmasını önlemek için çareler bulmak gerekir. Gece uyanmalarıyla bebeğin anneyi rahatsız etmesini önlemek için çocuk ayrı bir odada yatırılırsa iyi olur. Çocuğun açlık ağlamasını duymama korkusu olmamalıdır. Çocuk kendini her zaman duyurur. Mümkünse evdekilerden biri ya da kadının eşi, gece uyandığında bebeğe yardımcı olmaya çalışarak annenin bir süre sakin şekilde uyumasını sağlamalıdır.

Aramalar: doğumdan sonra depresyon neden olur, doğum sonrası depresyonu nasıl geçer

Loğusa Ateşi Neden Olur?

Loğusa ateşi: Bu ateşin sebebi, bebeğin doğumundan iki hafta sonra annenin genital sistemindeki enfeksiyondur. Antibiyotiklerin varlığı ve antiseptiklerin kullanımıyla bu hastalığın riski en aza indirilmiştir. Eğer hemen anlaşılmayıp tedavide gecikilirse az bir olasılıkla kan dolaşımına karışıp kan zehirlenmelerine neden olur. Ya da rahim ve fallop tüplerine yerleşerek kısırlığa yol açar.

Meme Problemleri

Meme problemleri:
İlk doğumda kadının göğüs başları içeri doğru çekik olabilir. Masaj uygulanarak başların dışa çıkması sağlanmalıdır.

Çoğu kadında doğumdan birkaç gün sonra memede süt ifrazatının (salgılanmasının) çoğaldığı görülür. Memeler sert ve ağrılı bir hal alır. Böyle durum bebeğin memeden kesilmesi sırasında da olacaktır. Ağrılı memeden bebeği emzirmek çok zor olacağı için ya elle ya da meme pompasıyla süt göğüsten sağılmalı ve bebeğe biberonla verilmelidir.

Emzirme sırasında bıçak saplanır gibi bir acı duyulursa meme başlarında çatlaklar var demektir. Doktor kadına bir yumuşatıcı krem tavsiye edecektir. Meme başları bu kremle birkaç gün içinde iyileşir ama acıyan memeyle bebeği beslememek, memenin iyileşmesini beklemek daha doğrudur.

Pre-Eklempsi ve Eklempsi Nedir?

Pre-eklempsi ve eklempsi:
Gebenin tansiyonunun aniden yükselmesi ve vücudunda su toplanması halidir. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Gebenin idrarında protein çıkması, eklempsinin ciddi boyutlarda olduğunu gösterir. Bu durumda tansiyon da çok yükselmiştir.

Eklempsi gebeliğin son birkaç haftasında ortaya çıkarsa şiddetli baş ağrısı, ışığa bakamama, bulanık görme olur. Eklemlerde şişlik, bulantı ve kusma, sara nöbetleri de tabloya eklenir.

Pre-eklempsi ilk gebelikte daha sık görülür. Cenine bir zararı yoktur. Eklempsi annenin hayatını tehdit eder. Hastane şartlarında takibi gerekir.

Pre-eklempsi Olduğunda Ne yapmalıdır?
Doktor, tansiyonu kontrol altında tutacak ilaç verir. Tuzsuz bir diyet ve bol istirahat uygulanır.

Hidroamnios Nedir?

Gebelikte Hidroamnios Nedir?

Bu duruma gebeliğin ortalarına doğru rastlanır. Cenini çevreleyen amnios sıvısı artar ve rahimde yumuşama başlar. Çoğu durumda rahim normalden daha büyüktür. Ama bunun dışında semptom vermediği de olur. Kadında nefes alma zorluğu, hazımsızlık ya da karında gerginlik yapabilir. Çok seyrek olarak da kesenin şişliği çok belirgin bir hal alır. Bunun yanında gebede mide bulantısı vardır. Bu durum erken doğum riskini getirir.

Hidroamnios Durumunda Ne Yapmak Gerekir?
Basit hidroamniosda gebenin normalden daha çok istirahat etmesi gerekir. Hidroamnios semptomları aniden artarsa kesin istirahat ve kadın rahmini rahatlatıcı ilaçlar verilerek erken doğum riski azaltılabilir.

Tamamlanmamış Serviks Nedir?

Tamamlanmamış serviks (açık kalmış serviks)
Bu durum genellikle 14'üncü haftadan sonra ortaya çıkar ve düşüklere sebep olur. Tamamlanmamış serviksin tam nedeni bilinmemekle birlikte buna daha önceki bir doğum ya da jinekolojik bir operasyon sebep olmuş olabilir. Böyle bir durumdan kuşkulanıldığı zaman düşüğü önlemek için bir operasyon gerekir. Genel anestezi altında rahim ağzı dikilerek gebelik korunur. Bu dikiş ya 38'inci haftanın sonuna doğru ya da doğumun başladığı sırada alınır.

Dış Gebelik Nasıl Oluşur?

Dış gebelik:
Döllenmiş yumurta rahimde değil de fallop tüpünde yerleşirse dış gebelik oluşur. Karında şiddetli ağrılarla kendini belli eder. Bir süre sonra kanama başlar. Bu kanama karın içinde de olabilir (iç kanama).

Dış gebelik düşünüldüğünde ne yapmak gerekir?
Dış gebelik kendini belli eder etmez vakit geçirmeden hastaneye ulaşmak gerekir. Geç kalındığında iç kanama nedeniyle ciddi komplikasyonlar gelişir. Belirtiler apandisit ve yumurtalık iltihaplarıyla karışabilir. Buna tanıyı doktor koymalıdır.

Düşük Neden Olur?

Düşüğün nedenleri:
Düşük, gebeliğin 28'inci haftası dolmadan olur. Bu tarihten sonra doğan bebek prematüredir.
Düşük, embriyodaki bir anomaliden, rahmin yapısal bir bozukluğundan, ya da annedeki hormonal dengesizlikten kaynaklanır. Annenin düşmesi ya da hafif bir kazaya uğraması düşüklere neden olmaz. Çünkü embriyo rahmin içinde iyi korunur.

Gebelikte Rh Uyuşmazlığı

Gebelikte RH uyuşmazlığı:
Eğer anne adayı Rh (—), çocuk babadan kalıtsal olarak aldığı Rh ( + ) ise bebek doğduğu zaman kanının bir bölümü annenin kan dolaşımına karışır. Bu karışma düşüklerde ve kürtajda da gerçekleşir. Genellikle Rh negatif kadında ilk doğumunda herhangi bir problem çıkmaz. Ama kadın doğumdan sonra kendi dolaşımına giren kandaki Rh pozitif faktörüne karşı duyarlı olmuştur. İkinci gebeliğinde kanında oluşan antikorlar karnındaki bebeğin kanına geçerek kırmızı hücrelerini tahrip etmeye başlayacaktır. Bu Rh uyuşmazlığı annede herhangi bir semptom oluşturmaz ama, bebeğin hemolitik anemi ve neonatal sarılığa yakalanmasına sebep olur. Hatta ölü doğumlara da yol açar. Bu risk, ilerki doğumlarda giderek artar.

RH uyuşmazlığı olduğunda ne yapılır?
Bunu önlemek için gebelikten önce kan gruplarının saptanmasında yarar vardır. Eğer anne kendi Rh faktörünün negatif kocasının ise pozitif olduğunu bilirse, gebelik süresince sürekli ve düzenli kan testlerine tabi tutulmasına dikkat etmelidir.

Gebelikte Yüksek Tansiyon

Gebelikte yüksek tansiyon:
Gebeliğin başlangıcında bazı kadınlarda yüksek tansiyon görülebilir. Kadının ya gebelikten önce de yüksek tansiyonu vardır bu onun devamıdır ya da anne olma heyecanı yüzünden yükselmiştir. Eğer heyecandan çıkmışsa yavaş yavaş normale dönecek ve orada duracaktır. Gebenin daha önceden yüksek tansiyonu varsa gebeliğin başlangıcında görülen yükseklik tehlikeli değildir. Ama gebeliğin sonlarına doğru tansiyon yükselirse buna iyice dikkat etmek gerekir. Kontrol altına alınmazsa kanamalara, ceninin ölümüne ya da özürlü bebek doğumuna yol açar.

Gebelikte üksek tansiyona karşı ne yapılmalı?
Gebeliğin başından itibaren doktor kontrolünde, gereken kan ve idrar tahlillerini yaptırarak böbreğin fonksiyonlarının yerinde olup olmadığı saptanmalıdır. Çoğu kadın yüksek tansiyona karşın kolay doğum yaparlar. Herhangi bir tehlike söz konusuysa doktor gereken önlemi alacaktır.

Gebelikte Varisler

Gebelikte varis:

Gebeliğin özellikle son zamanlarına doğru çoğu kadında varis görülür. Rahim genişledikçe bacaktaki kanın karına doğru çıkması yavaşlar. Bu da bazen baldırlar ve kalçadaki damarlarda şişkinlik ve ağrı oluşturur. Ayrıca vajina girişindeki damarlar da bundan etkilenir.

Gebelikte varise karşı ne yapılabilir?
Mümkün olduğu kadar bacakları yükseğe kaldırarak oturmalıdır. Eğer kadın çalışıyorsa durumu patronuna anlatıp, ayakta fazla kalmasını gerektirecek işlerden uzak tutulmasını sağlamalıdır. Varis çorapları ve külotlu çoraplar bu şişmiş damarlara iyi gelecektir. Kadının sabah yataktan kalkar kalkmaz ilk işi bu çorapları bacağına geçirmek olmalıdır. Gece de yatma zamanı gelmeden önce çıkartmamalıdır. Damarlar doğumdan sonra genellikle eski hallerine dönerler.

Aramalar: gebelikte varis problemi, gebelikte oluşan varislerin tedavisi nedir

Gebelikte Kabızlık

Gebelikte kabızlık:
Kabızlık gebelikte sık rastlanan bir rahatsızlıktır. Sindirim sistemi kaslarının gevşemesinden kaynaklanır. Gebeliğin ilerlemiş zamanlarında ise büyümüş rahmin bağırsaklara baskısıyla daha da rahatsızlık verici boyutlara ulaşır.

Gebelikte görülen kabızlık nasıl geçer?
Kabızlığı önlemek için bol bol taze meyve ve sebze ayrıca da lifli besinler alınmalıdır. Bol bol su içilmeli ve tuvalete gerektirdiğinde gecikmeden gidilmelidir. Doktora danışmadan müsil ve benzeri ilaçlar almak tehlikelidir.

Tıraştan Sonra Kolonya Sürülür Mü?

Tıraş olduktan sonra yüze kolonya sürmek, ülkemizde de sık görülen bir gelenektir. Fakat iyi bilinmelidir ki, kolonya yüksek oranda alkol ve limon özleri ihtiva eder. Alkolün mikrop öldürücü etkisi vardır fakat cildi kurutmaktadır. Tıraştan sonra limon ise sürülüp güneşli bir havaya çıkılırsa bu durum alerjik reaksiyonlara ve ciltte lekelere sebep olabilir. Eğer tıraş olurken tıraş bıçağıyla cilde herhangi bir zarar verip kanamalara sebep olmadıysak (tıraş bıçağıyla cildi kesmek, sivilce kesmek, ben kesmek gibi) kolonya sürmek uzmanlar tarafından tevsiye edilmez. Mikropların vücudumuza bulaşabileceği açık yaralar oluştuğunda dezenfektan olarak kolonya kullanılabilir fakat yine de daha doğru olan, tıraştan sonra kullanmak için özel olarak üretilmiş, dezenfektan özelliğe de sahip olan cilt bakım ürünleri kullanılmaktır.

Aramalar: traştan sonra kolonya sürmenin zararı varmıdır, yüze kolonya sürmek zararlı mıdır, traş sonrası kolanya sürülür mü, kolonya sürmek cilde zarar verir mi

Aft Neden Olur?

Aftın kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik olarak bir yatkınlık nedenleri arasında sayılabilir. Bununla birlikte bazı kan hastalıkları, bağışıklık sistemi hastalıkları, behçet hastalığı gibi hastalıklar afta neden olabilir. Behçet hastalığının belirtileri arasında aft olduğu için bir doktora giderek bunu araştırmak önemsenmelidir. Kansızlık ve dengesiz beslenme ile birlikte oluşabilecek vitamin eksikliği de afta neden olabilir. Yine uçuğa neden olan "herpes simplex" virüsü de afta neden olabilmektedir. Kullanılan diş fırçasının sert kıllara sahip olması, bazı yiyecekler veya dil ısırmak gibi travmatik durumlar da afta neden olabilir. Stres gibi psikolojik sıkıntıların da tetikleyici etkisi olduğu düşünülmektedir fakat önceden de söylenildiği gibi en önemli etken behçet hastalığıdır.

Aramalar: aft neden çıkar, aft çıkmasının nedenleri, aft neden olur

Afta Karbonat Sürülür Mü?

Aftın tedavisinde değişik bir çok tür gargara kullanılmaktadır. Her eczanede bulunabilen ağrı kesici özelliğe sahip gargaralar bulunur fakat aft sürekli çıkıyorsa doktor tarafından tavsiye edilecek bir gargara kullanılmalıdır. Halk arasında karbonat, kalsiyum karbonat veya bikarbonat olarak bilinen gargara çeşitleri ağızdaki asit oranını azaltacağı için faydalı olabilir fakat çok fazla tedavi edebilecek bir çözüm değildir. Aft üzerine karbonat sürmenin bir zararı yoktur fakat uzmanlar tarafından aft tedavisinde gliserin, boraks içeren; tetrasiklin karıştırılarak uygulanan, anestezik maddeler içeren ilaçlar veya ağız hijyenini sağlayan gargaralar verilmektedir. Doktor tarafından verilen bu ilaçlar bir yandan aftı tedavi ederken diğer yandan aftın bazen yemek yemeyi bile engelleyebilecek biçimde vermiş olduğu şiddetli acıyı hafifletmektedir.

Aramalar: aft üzerine karbonat sürülür mü, afta karbonat sürmek faydalı olur mu