Stres Kilo Aldırır Mı?
Hareketsiz bir yaşam sürmek, düzensiz ve fast-food dediğimiz ayak üstü beslenme nedeniyle obezite sorunu gün geçtikçe artmaktadır. Obezite problemini yaşayanların sayısı da günden güne artar. Peki, çağın rahatsızlıklarından birisi olarak kabul edilen obezitenin arkasında yatan sebepler yalnızca yemek alışkanlıkları ile mi ilgili?
Aşırı kilo alımı sağlıksız beslenme, gerekli egzersizlerin yapılmaması, düzensiz yemek yeme alışkanlıkları ile doğru bağlantılı olsa bile bunun arkasında yatan bir neden daha var ki o da psikolojik. İdeal ve sağlıklı bir kiloya inmede kişinin kendisini doğru algılaması, aşırı yiyecek tüketiminde nelerin kendisini tetiklediğini anlaması büyük ehemmiyet taşıyor. İşte bu noktada psikolojik destek kilolarla savaşınızda size büyük artılar kazandırıyor. Kilo yönetiminde kişiye yardımcı olan psikolojik yardımı Liv HOSPITAL’dan Klinik Psikolog Beril Yardımcı anlattı.
Son süreçte kilo alma oranının artmış olduğu söylenebilir mi?
Fazla kilo ve obezite sorununa dair son 50 sene içerisinde bütün dünyada ciddi bir artma olduğu gözleniyor. Türkiye’de bilhassa son 20 sene içerisinde bu sayı daha da arttı ve Türkiye obezitenin yaygın olduğu ülkeler listesinde ilk 20 ülke arasında yer alıyor. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı büyük ölçekli yaygınlık çalışmalarına göre, yetişkin kadınların obezite oranı yüzde 30 ile 44, erkeklerin ise yüzde 13 ila 25 arasında seyretmekte olduğu izlemleniyor. Oranlar; cinsiyet, yaş, yaşanılmakta olan alana göre de farklılık gösterebiliyor. Bu kronik hastalığın çocukluk döneminde da yaygınlaşıyor. Tüm Türkiye genelini kapsayan net bir yüzde verilmemekle beraber oranlar bölgelere ve yaş gruplarına göre yüzde 2 ile 18 arasında değişebiliyor.
Kilo sorununa çözüm olarak diyet, ilaçla tedavi, cerrahi müdahale gibi çözümler düşünülüyor. Psikolojik destek bu çözümler arasında nasıl yer alıyor?
Hekim, kişinin beden parça indeksine, sağlık haline ve gereksinimlerine göre uygun tedaviyi seçer. Durumu bütüncül bakış açısına göre hem fiziksel hem de psikolojik boyutta ele alıp tedavinin etkinliğini fazlalaştırır. Lakin biliyoruz ki, hangi tedavi oluyor ise olsun kişi yemek alışkanlıklarını uzun vadede değiştirmediğinde tedavi yetersiz kalır. Dolayısıyla konu elzem olarak beyinsel ve duygusal süreçlere dayanıyor. Psikolojik destek yalnız başına ya da diyet, ilaç ve cerrahi müdahaleye paralel bir şekilde uygulanabiliyor.
Kilo probleminin nedenleri için ne söylenebilir?
Kilo sorunu ve obezite karışık bir tablo olarak önümüze çıkabilir. Kişinin kilo sorununu incelendiğinde, genetik, endokrinolojik, nörolojik, çevresel ve duygusal çok farklı nedenler meydana gelebilir. Bunlar yalnız başına ya da birbiriyle etkileşim içinde kişinin bünyesini etkilemektedir. Sorunun etiyolojisini doğru tanımlamak, tedavi amaçlı de yol gösterici olmaktadır.
Bu alanda psikolojik destek ne kadar işe yarar?
Beslenmek bir davranıştır ve davranış değişikliği psikolojinin konusudur. Diyet ve egzersize paralel bir şekilde uygulanmakta olan bilişsel* davranışçı psikoterapilerin, kilo verme ve verilen kiloyu tutmada en tesirli metod olduğu bilinir. Yeme alışkanlıklarının arkasında düşünceler, duygular ve ilişkilerle ilgili etkenler bulunmaktadır. Kişi, bu faktörlerin farkına varması ve ihtiyacına hizmet edecek şekilde yeniden yapılandırması yönünde desteklenir. Örnek verecek olursak bir kişi günde yaklaşık 50* 60 defa yiyecek seçer ve bunu otomatik olarak geçmişten getirdiği alışkanlıklar doğrultusunda yapmaktadır. Farkındalık geliştirmek ve yeni alışkanlıklar edinmek gelişmekte olan kaslar gibidir; odaklanmak, emek vermek, üstünde çalışmak gerekir. Profesyonel destek almak, kişinin kendini, bedenini ve yemek alışkanlıklarını daha öncekinden farklı ele almasına imkan vermektedir.
Diyet yapmak kişinin kilo sorunu ile savaşında ne kadar etkilidir?
Araştırmalar, dönemsel diyetlerle zayıflayan 10 kişiden 9’unun en az eskisi kadar kilo aldığı izlemlenmiştir. Geçici olarak diyet uygulamak, kalıcı sonuç getirmez. Bu noktada biz daha derin bir teşebbüs sistemi uyguluyoruz. Kilo problemini bir belirti olarak ele alırsak, belirtilerin zemininde yatan dinamikleri fark etmek, yemenin hangi ihtiyaçlara hizmet ettiğine yönelik iç görü geliştirmek büyük ehemmiyet taşımaktadır. Aksi takdirde kişinin eski alışkanlıklarına geri dönme meyilinde olması doğaldır. Alanında uzman bir psikoterapistin konu ile alakalı olarak eşlik etmesi, kişinin motivasyonunu fazlalaştırır.
Psikolojik destek verirken hangi konuları öne çıkarıyorsunuz?
Psikolojik destekte süreç her zaman danışanın ihtiyacına göre yapılandırılır. Kimisi için yemek alışkanlığının düzensizleştiği haller yolculukve sosyal ortamlar olurken, başka birisi içinse yalnızlıktır. Konular değişik olabilmektedir, fakat her zaman benzeyen bir tema vardır: Sınır. Kilo sorunu olan birçoğu kişi, sınırlarını kilo aldıracak yiyeceklere fazla açıyordur. Belki bazı zamanlar sınırını çok katı tutup yemeyi reddediyordur; fakat bir uç genelde diğerini beraberinde getirir. "Tıkabasa yemek yeme" (binge eating) olarak tanımlanan kısa zamanda çok kalorisi yüksek yiyeceklerin tüketildiği haller olabilir. ‘Gece yemek sendromu’ dediğimiz, kişinin akşam saat 7’den sonra yüksek kalori aldığı haller olabilir. Kişinin kilo ve yemek hikayesi değerlendirilerek, riskli haller tayin edilmektedir. Kişinin ne çeşit hallerde kendisini yiyeceklere fazla açtığını, ihtiyacından fazla yediğini saptamak ve sınır koyma becerileri üstünde çalışmak gerekir. Geçmişten getirdiği, kendisini sabote edici yemek alışkanlıklarına, yemek miktarlarına, sosyal ortamlarda yaşadığı yemek baskısına bakmak gerekir. Bununla birlikte bedenin sinyallerini duymayı öğrenmek, açlık* tokluk farkındalığı ve çevresel faktörleri düzenleme konuları üstünde de çalışılır. Bunlar direkt kilo yönetimine yönelik konular, elbette bir de obeziteye bağlı ya da obeziteye sebep olan psikolojik şikayetler ve psikiyatrik rahatsızlıklar bulunmakta. Onlar da ayrıca ele alınmaktadır.
Obezite sorunu yaşayan insanların kendi bedenleriyle ilişkisi nasıl olur?
Kişinin bedeni hakkındaki düşünceleri ve duyguları, bedenini nasıl algıladığını gözler önüne serer. Kilo sorunu yaşamak, menfi beden algısı için bir risk faktörüdür. Daha detaylandıracak olursak, kilo probleminin çocukluk süreci boyunca başladığı hallerde kişi dalga geçilmiş ve eleştirilmişse, damgalayıcı ve ayırımcı bir ortamda bulunuyorsa, kilo alma* verme döngüsü içerisinde tıkanırcasına yemek davranışı sergiliyorsa, beden algısının menfi olma olasılığı oldukça yüksektir. Olumsuz beden algısıyla ilişkisi olan olarak, bedeni kişinin kendisini eleştirdiği, kendisini sevmediği bir alan haline gelebilir. Öte yandan beden hepimiz için en temel olandır. Açlık, tokluk, gerilim, gevşeme, zevk, ağrı gibi duyumsamalarla bize varoluşumuza dair devamlı bilgi vermektedir. Kilo verme süreci boyunca beden ilişkisi üstünde çalışırız. Kişinin bedenine yeniden temas etmesini, açlık–tokluk durumlarını fark etmesini, bedeninde olumlu deneyimler yaşamasını destekleriz.
İlgili aramalar: stres kilo aldırır mı, stres kilo yapar mı, stres şişmanlatır mı