BEŞ DUYU ORGANIMIZ: GÖZ
Göz, en önemli duyu organlarımızdan bir tanesidir. Burnumuzun iki tarafında göz çukuru denilen bölgede bulunurlar. Düzensiz iki küre şeklinde olan gözlerimizin her bir tanesi, yaklaşık 25 mm çapında ve 8 gram ağırlığındadır. Gözümüzle dünyayı görür, hayatın güzelliklerinin farkına varırız. Gözümüz olmadan da yaşayabilirdik fakat yaşam kalitemiz oldukça düşerdi. Başka insanların yardımına gerek duyardık. Çevremizdeki tehlikeleri fark edemeyebilirdik. Göz ne işe yarar diye sorulsa hemen hepimiz bu soruya göz görmeye yarar diye cevap veririz. Fakat karanlık bir ortamdayken, gözümüzde hiçbir sorun olmadığı halde, neden ya çok zayıf görür ya da hiç göremeyiz? Sağlıklı bir şekilde görebilmemiz için ihtiyacımız olan tek şey gözümüz değildir. Sağlam gözlere, beyinde gözlerden gelen veriyi işleyecek sağlıklı bir görme merkezine ve ışığa ihtiyaç vardır. Göz, ışık üzerindeki değişimleri beynimizin ilgili yerlerine gönderen bir duyu organıdır. Gözümüz, görevini yapabilmek için ışığa ihtiyaç duyar. Göz, onu korumaya ve görmeye yarayan farklı görevlerdeki bölümlerden oluşur. Korumaya yarayan yapıları sıralayacak olursak bunlar; kaşlar, kiprikler, göz kapakları, göz yaşı bezleri ve göz kaslarıdır.
Gözümüzün orta kısmında gözbebeği adını verdiğimiz yuvarlak siyah bir nokta vardır. Gözbebeğimiz aslında gözümüzün ortasında bulunan bir boşluktur. Gözümüzün iç kısmında ışık olmadığı ve bu boşluk siyah renkli retinaya açıldığı için siyah gözükür. Gözümüze içeriden bir fener tutma imkanı olsaydı bu deliklerden dışarı ışığın çıktığını görebilirdik. Göz doktorlarının muayene sırasında göz bebeğine ışık tutmasının nedenlerinden biri de budur. Bu delikten gözün iç tarafına ışık tutarak iç tarafta olabilecek bir kusuru incelerler. Bu da doktorların teşhis koymasını kolaylaştırır.
Göz, yapısal ve görevsel farklarından dolayı üç bölümde incelenir.
GÖZÜN BÖLÜMLERİ
1- Sert Tabaka: Sert tabaka gözümüzün dış yüzeyini tamamen kaplar ve gözümüzü dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korur. Sert tabaka sadece ön yüzeyi değil gözün arkasını da kapsar. Ön kısım farklı olarak ince ve saydam bir haldedir. Bunun nedeni saydam nesnelerin ışığı geçirme özelliği olmasıdır. Bu kısım saydam olmasaydı göremezdik. Saydam bu tabakaya kornea adı verilmektedir. Saydam tabaka ışığı kırar ve ışığı gözbebeği üzerinde yoğunlaştırır.
2- Damar Tabaka: Sert tabakanın altında bulunur. Göze hayat veren ince kan damarlarının yoğun olduğu bölgedir. Damar tabakanın iç kısmında siyah madde taşıyan hücreler vardır. Gözün içi bu hücreler sayesinde karanlık hale gelir.
İris ve göz bebeği: Saydam tabakadan ışık geçtikten sonra gözümüzün renkli bölgesine gelir. Gözümüzün renkli bu bölgesi ışığa duyarlı hücrelerden oluşur. Fazla ışık geldiğinde genişleyerek göz bebeğimizin küçülmesine neden olur. Göz bebeğimiz küçüldüğünde gözümüze giren ışığın miktarı azalır. Karanlıkta ortamda ise, gözün renkli kısmı daralır ve ışığı daha fazla alabilmesi için göz bebeğinin yani ışığın geçtiği deliğin büyümesine izin verir. Bu renkli bölgeye iris denir.
Göz merceği: Canlı, ışığa duyarlı, esnek ve saydam bir yapıdadır. Göze gelen ışığı kırarak ağ tabakaya düşürür. Göz merceği kaslar yardımı ile damar tabakaya bağlıdır.
3- Ağ Tabaka (Retina) Gözün en iç kısımda bulunan ışığa duyarlı tabakasına ağ tabaka yani retina denir. Retinanın yapısında görme alıcıları bulunmaktadır. Bu görme alıcı hücreleri ve ışığa duyarlı hücrelerin bazıları koni, bazıları ise çomak şeklindedir. Basil hücreleri de denilen çomak biçiminde olan hücreler zayıf ışıkta (gece görüşü), koni biçiminde olanlar ise şiddetli ışıkta (gündüz görüşü) görmemizi sağlar. Koni hücreleri ise renkleri algılayabilir fakat basiller renkleri algılayamaz.
Ağ tabaka, çevremizden görüntüleri alarak sinirler yardımıyla beynimizin görme merkezine iletir. Görüntüler burada algılanarak işlenir. Retinanın üzerine bulunan ve gözmerceğinin ışığı odakladığı bölgede bulunan sarı benek, görmenin en iyi gerçekleştiği yerdir. Görme sinirlerinin gözden çıktığı ve ışığa duyarsız bölgede bulunan kör nokta da görme gerçekleşmez.
Nasıl Görürüz?
Gözümüze ulaşan ışık sırayla şu bölümlerden geçerek beyine ulaşır.
Işık önce korneaya gelir. Buradan --> göz bebeği --> göz merceği --> retina --> göz sinirleri --> beyin
Işınlar gözbebeğinden geçerek göz merceğine ulaşır. Işık, mercek tarafından kırılarak retina üzerinde bulunan sarı beneğe ters olarak iletilir. Ters olarak alınan görüntü, sarı benekte bulunan alıcı hücreler yardımıyla görme sinirlerine aktarılır. Daha sonra sinirler de görüntüyü beyinde bulunan görme merkezine ulaştırır. Görme merkezi, bilincimiz açıkken devamlı çalışarak sinirlerden gelen görme verileri işler ve en doğru şekilde görmemizi sağlar.
Göz Uyumu: Baktığımız nesne ile aramızdaki mesafeye göre göz merceği kaslarının kasılır ya da gevşer. Göz merceği nesne uzaklaştıkça daralmaya başlar ve yakınlaştıkça da genişler. Görüntünün daha net alınması için, gözümüz tarafından otomatik olarak gerçekleştirilen bu duruma, göz uyumu denir.
GÖZ KUSURLARI
Miyopluk: Gözünde miyopluk olanlar yakını görmede sorun yaşamaz fakat uzağı düzgün bir biçimde göremezler. Miyoplarda görüntü sarı benekte gerçekleşmez, retinayla göz merceği arasında gerçekleşir.
Miyopluğun Sebepleri: Göz yuvarlağının biçim olarak bozukluğundan ve göz merceğinin ışığı kırma indisinin fazla olmasından kaynaklanır.
Miyopluğun Düzeltilmesi: Kalın kenarlı (konkav) mercek kullanılarak giderilir. Lens takılarak ve lazer ameliyatı yardımıyla da miyopluk düzeltilebilmektedir.
Hipermetropluk: Miyopluğun tam tersi durumdur. Hipermetrop insanlarda görüntü ağ tabakanın arkasında meydana gelir. Bu nedenle hipermetroplar uzağı net görebilir fakat yakını net göremezler.
Hipermetropluğun Sebepleri: Göz merceğinin ışığı daha az kırmasından ve göz yuvarlağının şeklinin optik eksen boyunca arkadan öne doğru basık olmasından kaynaklanır.
Hipermetropluğun Düzeltilmesi: İnce kenarlı (dış bükey) mercek ya da lens kullanılarak düzeltilebilir.
Astigmatlık: Göz merceğinin ya da korneanın yüzeyinde pürüz oluştuğunda görülür. Silindirik mercek yardımıyla tedavi edilebilir.
Presbitlik: Daha çok yaşlanmayla birlikte görülen presbitlik, göz merceğinin esnek yapısını kaybetmesi sonucundan meydana gelir. İnce kenarlı mercek kullanılarak tedavi edilir. Yaşın daha da ilerlemesiyle birlikte tedavide kullanılan merceğin optik kırım gücü değiştirilir.
Katarakt: Göz merceğinin saydamlığını kaybetmesi ile meydana gelir. Ameliyat yardımıyla tedavi edilir.
Şaşılık: Gözü hareket ettiren kasların birbirinden uzun ya da kısa olması sonucu ortaya çıkan görme kusurudur. Kesin tedavisi ameliyat olmakla birlikte, bir gözü kapatıp diğer gözü hareket ettirerek de düzeltilebildiği görülmektedir. İkinci yöntem de her hastada başarı sağlanmaz.
Renk Körlüğü: Renkleri ayırt edememe sorunudur. Renk körleri kırmızı ve yeşil renkleri birbirinden ayırt edemezler ve bunun farkında bile olmazlar. Genetik bir hastalıktır. Tedavi edilememektedir. Renk körleri yakın zamana kadar sürücü belgesi alamıyorlardı. Günümüzde ehliyet almaları mümkündür fakat ticari araç kullanmaları yasaktır.