Avrupa'da hristiyanlık öncesi zamanlardan beri şifalı otlar insanlar tarafından tedavi amaçlı kullanılmıştır. Eber Papirüsü'nden Eski Mısır'da 700 den fazla şifalı otun bilindiğini ve kullanıldığını öğreniyoruz. Zira bu Papirüs Milattan önce 3000 sene evvel kaleme alınmıştır. Med'lerde Pers'lerde ve Eski Hint'den kalma şifalı ot kitapları da bugün elimizdedir. Hint kitaplarında 600'den fazla şifalı bitkiden bahsedilmektedir.
Şifalı bitkilerin tarihi konunun devamı...
Eski Yunan'da çok az şifalı bitki kullanılmıştır. Bunlar da yerel bitkilerdir. Şekerpancarı, arpa, haşhaş tohumu, adasoğanı, aksırıkotu, kavak sütleğeni ve bunlara benzer birkaç ot daha vardır. Hipokrat ve öğrencilerinin önemle üzerinde durdukları konu beslenmeydi.
Tarihin kaydettiği meşhur şifalı bitki hekimlerinden biri de Dioskurides'tir. (M.Ö. 77) Kendisi Grek olmasına rağmen Neron ve Vespasian zamanlarında Roma ordusunda askeri doktor olarak çalışmıştır. Bu devirde tıp demek şifalı otlar demekdi. Bütün hastalar şifalı bitkiler ile tedavi edilirdi. Dioskurides'in kaleme aldığı eserler takriben 1000 sene süre geçmesine rağmen değerinden bir şey kaybetmemiştir. Yalnız bitkileri tanıtmakla kalmamış, ilaçların hazırlanışını ve kullanma usullerini de kaydetmiştir.
Galen (M.Ö. 129-201) zamanının bütün tıbbi bilgilerini bir araya getirmiştir. Bitkilerin tarifi ile birlikte tedavi gücünü ve hazırlanış usullerini de eserlerinde dile getirmiştir.
Roma'lılar Orta Avrupa eyaletlerinde oturan vatandaşlarını üzüm ve sebze ziraati yapmaları hususunda teşvik etmişlerdir. Bu bölgede yaşayan Franklar'ı özellikle de bu iş için görevlendirmişlerdir. Roma'lılar sayesinde Avrupa'da şifalı bitkilerin yetiştirilmesi de mümkün olmuştur. Sonraları Avrupa'da şifalı bitki ve baharat ziraatı kanunlarla tanzim edilmiştir. Büyük Şarl ve Kral Ludwig zamanında çıkarılan kanunlar meşhurdur.
Kilise ve Manastırlarda şifalı bitkiler bilinçli bir şekilde yetiştirilmiştir. St-Galler'in (Bahçe Düzenlemesi), Hildegrad von Birgen'in yazıları bize konu ile ilgili geniş bilgi vermektedir. Bu ikinci 1150 senesinde Avrupa'da yetiştirilen şifalı bitkilerin resimlerini de çizmiştir. Matbaanın faaliyete geçmesiyle şifalı bitkilerle ilgili kitaplar hızlı bir şekilde çoğalmaya başlamıştır. Bu kitaplar tahta klişelerle elde edilen resimlerle süslenmiştir. (Şifalı Bitkiler) kitaplarının en meşhurlarını Otto Brunfels (1488-1534), Hieronymus Bock (1498-1554), Leonard Fuchs (1501-1566) ve Conrad Gessner (1516-1565) kaleme almışlardır. Paracelsus (1494-1541) sayesinde ise bitki ile tedavi metodu büyük bir hız kazanmıştır.
19. Asırda kimya sanayi gelişti. Eczacı Sertürner 1811'de saf alkaloid morfin elde etmeyi başardı. Birçok ilacın etken maddesi suni olarak imal edilmeye başladı. Bu sentetik ilaç imalinin başlangıcı oldu. Bugün piyasayı dolduran binlerce sentetik ilacın kaynağı şifalı bitkilerdir. Yüksükotu, haşhaş, çavdar mahmuzu vb. gibi bitkiler bunlar arasındadır. Yine bugün çeşitli müshil ilaçları, saponin drajeleri ve hatta penisilin ve strertomisin gibi antibiyotikler, hepsi bitkilerden elde edilmektedir. YAZININ DEVAMINA GİT
Sponsorlu Bağlantılar:
Sentetik ilaçlar, bitki kaynaklı olsalar bile yan etkileri vardır. Doktorun tedavi sırasında bu durumu bilinçli bir şekilde göz önüne alması şarttır. Her doktorun bu sentetik ilaçlara başvurmadan önce sadece başka yollarla ve bitkilerle tedavinin mümkün olup olmayacağını en azından düşünmesi ve araştırması görevinin gereğidir. Günümüzde doktorlar ilaçlar dışında başka bir şey pek reçete etmezler. Alternatif tıp ile ilgilenen insanların sayısı günümüzde de oldukça fazladır fakat yine de alternatif tıbbı, kocakarı ilaçları olarak küçümseyen insanlar da oldukça fazladır. Bilinçli bir şekilde kullanıldığında bitkiler birçok hastalığa şifa olmaktadır. Kullandığımız ilaçların da etken maddelerin de doğadan ayrıştırılarak hazırlandığını unutmamak gerekir.
İlgili aramalar: şifalı bitkilerin tarihi nedir? şifalı bitkiler ne zamandan beri kullanılmaktadır? şifalı nebatların geçmişi nedir?