Aromaterapi ve Esansiyel Yağlar
Aromaterapi; bitkilerden elde edilen esansiyel yağların ve birtakım hayvan özlerinin psikolojik ve fiziksel iyilik için kullanılmasıdır. Zihni, bedeni, zevki ve iyileşmeyi birleştiren holistik bir uygulamadır ve en ufak fiziksel sorunlardan hemen hemen öldürücü hastalıklara kadar değişen sorunların tedavisi için dünyada yüzyıllar boyunca kullanılmıştır.Aromaterapi ve Esansiyel Yağlar
Aromaterapistlerin bitkilerin farklı parçalarını kullanmalarına rağmen (yapraklar, çiçek petalleıi, kabuk, kökler), tedavilerde kullanılanlar bu parçalardan elde edilen yüksek konsantrasyonlar olan esansiyel yağlardır. Bu yağlar kuvvetli vitaminler ve enzimler içerirler ve aşırı konsantre olmalarından dolayı ufak dozlarda kullanılırlar, en iyi neticesi sulandırıldıklarında verirler. Bir nemlendiricide veya banyo suyunda sulandırılabilirler, bir şişeden soluk yolu ile içe
Bazı Tentürler ve Bitkileri
Beyin uyarıcı tentürler: Ginkgo biloba, gotu kola, mübarek dikeni (blessed thistle), sibirya ginsengi.
Teskin eden tentürler: Kedi nanesi, karakafes otu, papatya, mürver ağacı, akşam çiçeği, çördük otu, yasemin çiçeği, melisa, ardıç meyvesi, sığır kuyruğu, çarkıfelek çiçeği, gül çiçeği, karaağaç, mineçiçeği, menekşe.
Arındırıcı tentürler: Dulavrat otu kökü, akdiken, hindiba kökü, chaparral yaprağı, ısırgan otu, meryemana dikeni, zencefil kökü.
Genel tonik tentürleri: Böğürtlen yaprakları, karakafes otu, ginseng, hindiba, yasemin çiçeği, ısırgan otu, pattchouli, ahududu yaprağı.
Uyarıcı tentürler: Fesleğen, defne, aynısefa, limonotu, rezene, nane, biberiye, lavanta, yalancı melissa, adaçayı, zaferotu, kekik.
Kaslar ve eklemler için tentürler: Defne, ardıç meyvesi, güveyiotu, miskotu, adaçayı.
İlgili aramalar: aromaterapi, aromaterapi nedir, esansiyel yağlar nelerdir
31 Temmuz 2015 Cuma
Karbonhidratlar Neden Gerekli?
Sponsorlu Bağlantılar:
Karbonhidratlar Neden Gereklidir?
Yanlış bilgi ile donatılmış diyetçilerin baş belası olan karbonhidratlar, vücudun enerjisi için ana tedarikçilerdir. Karbonhidratların temel çeşitleri olan nişasta ve şekerin sindiriminde kan şekeri olarak da bilinen glukoz olmaktadır. Bu kan şekeri beynimiz ve santral sinir sistemimiz için gerekli enerjiyi sağlar.
Günlük beslenmenizde karbonhidratlara gereksinim duyarsınız. Böylelikle yaşamsal ehemmiyet taşımakta olan doku yapıcı protein, onanma gerekli olduğunda enerji için ziyan edilmez.
Glukoz ve glikojene (karaciğer ve kaslarda depolanan) dönüştürülebileceğinden daha fazla karbonhidrat yerseniz sonuç hepimizin de bileceği gibi yağdır. Vücut daha fazla yakıta gereksinim duyduğunda yağ tekrardan glukoza dönüştü rülür ve kilo kaybedersiniz.
Karbonhidratları düşük seviyede tutmayınız. Sağlıklı bir hayat sürmek için başka besin öğeleri kadar önemlidirler ve protein gibi gramında 4 kalori bulunur. Hiçbir resmi miktar önerisi mevcut olmamasına rağmen, kendi yağınızın enerji için kullanımı halinde meydana gelen kanın asit rahatsızlığı olan ketosisi engellemek amacı ile minimum 50 gram. önerilmektedir.
İlgili aramalar: karbonhidrat vücutta ne işe yarar, karbonhidratların görevleri nelerdir, karbonhidrat gerekli midir, karbonhidrat neden gereklidir
Yanlış bilgi ile donatılmış diyetçilerin baş belası olan karbonhidratlar, vücudun enerjisi için ana tedarikçilerdir. Karbonhidratların temel çeşitleri olan nişasta ve şekerin sindiriminde kan şekeri olarak da bilinen glukoz olmaktadır. Bu kan şekeri beynimiz ve santral sinir sistemimiz için gerekli enerjiyi sağlar.
Günlük beslenmenizde karbonhidratlara gereksinim duyarsınız. Böylelikle yaşamsal ehemmiyet taşımakta olan doku yapıcı protein, onanma gerekli olduğunda enerji için ziyan edilmez.
Glukoz ve glikojene (karaciğer ve kaslarda depolanan) dönüştürülebileceğinden daha fazla karbonhidrat yerseniz sonuç hepimizin de bileceği gibi yağdır. Vücut daha fazla yakıta gereksinim duyduğunda yağ tekrardan glukoza dönüştü rülür ve kilo kaybedersiniz.
Karbonhidratları düşük seviyede tutmayınız. Sağlıklı bir hayat sürmek için başka besin öğeleri kadar önemlidirler ve protein gibi gramında 4 kalori bulunur. Hiçbir resmi miktar önerisi mevcut olmamasına rağmen, kendi yağınızın enerji için kullanımı halinde meydana gelen kanın asit rahatsızlığı olan ketosisi engellemek amacı ile minimum 50 gram. önerilmektedir.
İlgili aramalar: karbonhidrat vücutta ne işe yarar, karbonhidratların görevleri nelerdir, karbonhidrat gerekli midir, karbonhidrat neden gereklidir
Mutfağımızda Hangi Yağı Kullanmalıyız
Sponsorlu Bağlantılar:
Mutfağımızda Hangi Yağı Kullanmalıyız
Hangi yağların sizin için iyi olduğunu öğrenmek istiyorsanız işte size sağlıklı kısa bir liste:
Hodan yağı (Borage oil) GLA içerir (gamma-linolenik asit); mafsal iltihabının ağrısını ve iltihabını azaltmada yardımcıdır; böbreküstü bezlerini kuvvetlendirir; kadınların regl periyotlarını düzenlemeye ve öncesi semptonları azaltmaya yardımcı olabilir.Mutfağımızda Hangi Yağları Kullanmalıyız?
Kanola yağı İyi kolesterol seviyesini yükselten ve kalp hastalığı riskini azaltan harika bir tekli doymamış yağ kaynağıdır.
Çuhaçiçeği yağı (Evening primrose oil) GLA içeren bir başka esansiyel yağ asidi; regl dönemi öncesi semptomlarının tedavisine yardımcı hormon benzeri bileşenlere dönüşür, sağlıklı cilt sağlar, kolesterolü düşürür ve yüksek tansiyonu kontrol eder.
Ketentohumu yağı En iyi omega-3 yağ asidi kaynaklarından biridir; kanserli tümörlerin büyümesini engelleyebilir; iltihaplanmayı azaltır; hormon seviyelerinin normalleştirilmesine yardımcı olur.
Zeytinyağı İyi kolesterol seviyelerini yükselten tekli doymamış yağ oranı bakımından yüksektir; kalp hastalığı riskini düşürür. (Eğer yemekte kullanıyorsanız ekstra virgin soğuk presli olana bakınız.)
Kabak çekirdeği yağı Omega-3 ve omega-6 esansiyel yağ asitleri yönünden yüksektir; sindirime ve dolaşıma yardımcı olur, hamile ve emziren kadınlar için iyidir.
İlgili aramalar: mutfakta hangi yağı kullanmalıyız
Hangi yağların sizin için iyi olduğunu öğrenmek istiyorsanız işte size sağlıklı kısa bir liste:
Hodan yağı (Borage oil) GLA içerir (gamma-linolenik asit); mafsal iltihabının ağrısını ve iltihabını azaltmada yardımcıdır; böbreküstü bezlerini kuvvetlendirir; kadınların regl periyotlarını düzenlemeye ve öncesi semptonları azaltmaya yardımcı olabilir.Mutfağımızda Hangi Yağları Kullanmalıyız?
Kanola yağı İyi kolesterol seviyesini yükselten ve kalp hastalığı riskini azaltan harika bir tekli doymamış yağ kaynağıdır.
Çuhaçiçeği yağı (Evening primrose oil) GLA içeren bir başka esansiyel yağ asidi; regl dönemi öncesi semptomlarının tedavisine yardımcı hormon benzeri bileşenlere dönüşür, sağlıklı cilt sağlar, kolesterolü düşürür ve yüksek tansiyonu kontrol eder.
Ketentohumu yağı En iyi omega-3 yağ asidi kaynaklarından biridir; kanserli tümörlerin büyümesini engelleyebilir; iltihaplanmayı azaltır; hormon seviyelerinin normalleştirilmesine yardımcı olur.
Zeytinyağı İyi kolesterol seviyelerini yükselten tekli doymamış yağ oranı bakımından yüksektir; kalp hastalığı riskini düşürür. (Eğer yemekte kullanıyorsanız ekstra virgin soğuk presli olana bakınız.)
Kabak çekirdeği yağı Omega-3 ve omega-6 esansiyel yağ asitleri yönünden yüksektir; sindirime ve dolaşıma yardımcı olur, hamile ve emziren kadınlar için iyidir.
İlgili aramalar: mutfakta hangi yağı kullanmalıyız
Köpekbalığı Kıkırdağı
Sponsorlu Bağlantılar:
Köpekbalığı Kıkırdağı
Köpekbalığı kıkırdağı birçok farklı türdeki kanser için güçlü bir tedavi eden olarak en nihayetinde tanınmıştır. Saflaştırılmış köpekbalığı kıkırdağı; köpekbalığının iskeletinden elde edilen elastiki bir maddedir ve tümörlerin büyümek amacı ile gereksinim duyduğu yeni kan damarlarının gelişimini engelleyen bir bileşen ihtiva eder.
Besin yardımı olarak Kıkırdak, Benefin(r) Kaposi’s sarcoma ve türlü biçimlerdeki kanserlerin tedavisinde kullanılan angistatin ve endostatin ilaçlarının mekanizmasına benzerlik gösterir. Bununla birlikte bağışıklık sistemini desteklediği, artrit ağrısını ve eklem iltihaplanmasını azalttığı ve bunların yanı sıra sedef hastalığı, scleroderma, egzama ve başka cilt hastalıklarının tedavisinde yardımcı olduğu keşfedilmiştir.
Kapsül ve toz biçimde mevcuttur fakat etiketleri dikkatli bir şekilde okuyun; bütün ürünler % 100 saf köpekbalığı kıkırdağı içermezler.
UYARI: Köpekbalığı kıkırdağı vücudun yeni kan damarları üretme yeteneğini engeller ve çocuklar, vücutçular, gebe kadınlar, gebe kalmayı düşünen kadınlar, kısa bir müddet önce kalp krizi geçiren veya büyük bir ameliyat geçiren herhangi bir kişi tarafı ile alınmamalıdır.
Köpekbalığı kıkırdağı birçok farklı türdeki kanser için güçlü bir tedavi eden olarak en nihayetinde tanınmıştır. Saflaştırılmış köpekbalığı kıkırdağı; köpekbalığının iskeletinden elde edilen elastiki bir maddedir ve tümörlerin büyümek amacı ile gereksinim duyduğu yeni kan damarlarının gelişimini engelleyen bir bileşen ihtiva eder.
Besin yardımı olarak Kıkırdak, Benefin(r) Kaposi’s sarcoma ve türlü biçimlerdeki kanserlerin tedavisinde kullanılan angistatin ve endostatin ilaçlarının mekanizmasına benzerlik gösterir. Bununla birlikte bağışıklık sistemini desteklediği, artrit ağrısını ve eklem iltihaplanmasını azalttığı ve bunların yanı sıra sedef hastalığı, scleroderma, egzama ve başka cilt hastalıklarının tedavisinde yardımcı olduğu keşfedilmiştir.
Kapsül ve toz biçimde mevcuttur fakat etiketleri dikkatli bir şekilde okuyun; bütün ürünler % 100 saf köpekbalığı kıkırdağı içermezler.
UYARI: Köpekbalığı kıkırdağı vücudun yeni kan damarları üretme yeteneğini engeller ve çocuklar, vücutçular, gebe kadınlar, gebe kalmayı düşünen kadınlar, kısa bir müddet önce kalp krizi geçiren veya büyük bir ameliyat geçiren herhangi bir kişi tarafı ile alınmamalıdır.
Lipoik Asit Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Lipoik Asit
Serbest radikallere karşı benzeri olmayan bir savunucu olan ve antioksidan olarak isimlendirilen lipoik asit, vücudun doğal yollardan ürettiği vitamin benzeri bir maddedir.
Lipoik asit ne sadece yağda çözünebilir ne de suda çözünür, vücutta bulunan başka antioksidanların faaliyetini geliştirir. Örneğin, eğer C ve E vitamini antioksidan stokunuz düşükse lipoik asit bunları geçici olarak doldurur. Lipoik asit ayrıca kan şekeri seviyelerini normale çevirmeye ve şeker hastalığının başka komplikasyonlarını önlemeye destek olmaktadır.
Gıda ve Besin Desteği Tavsiyesi:
Yaşlandıkça vücudumuz yeteri miktarda lipoik asit üretmeyi durdurur. Eğer belli bir yaşın üzerindeyseniz, bu yiyecek yardımını pas geçmek isteyebilirsiniz. Lipoik asit tabletler halinde mevcuttur ve ioksidan formüllerine dahil edilmiştir. Günlük olarak bir veya iki 50 miligramlik tablet almanız önerilmektedir.
Serbest radikallere karşı benzeri olmayan bir savunucu olan ve antioksidan olarak isimlendirilen lipoik asit, vücudun doğal yollardan ürettiği vitamin benzeri bir maddedir.
Lipoik asit ne sadece yağda çözünebilir ne de suda çözünür, vücutta bulunan başka antioksidanların faaliyetini geliştirir. Örneğin, eğer C ve E vitamini antioksidan stokunuz düşükse lipoik asit bunları geçici olarak doldurur. Lipoik asit ayrıca kan şekeri seviyelerini normale çevirmeye ve şeker hastalığının başka komplikasyonlarını önlemeye destek olmaktadır.
Gıda ve Besin Desteği Tavsiyesi:
Yaşlandıkça vücudumuz yeteri miktarda lipoik asit üretmeyi durdurur. Eğer belli bir yaşın üzerindeyseniz, bu yiyecek yardımını pas geçmek isteyebilirsiniz. Lipoik asit tabletler halinde mevcuttur ve ioksidan formüllerine dahil edilmiştir. Günlük olarak bir veya iki 50 miligramlik tablet almanız önerilmektedir.
28 Temmuz 2015 Salı
Glisin Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Glisin Nedir?
Kimi zaman aminoasitlerin en basiti olarak söz edilmesine rağmen, glisin (glycine) dikkate değer faydalar göstermiştir. Düşük hipofiz işlevinin tedavisine yardımcı olduğu bulunmuştur ve ayrıca bedene tamamlayıcı kreatin tedarik ettiğinden (kas fonksiyonu için temel) ilerleyen adale erimesinin tedavisinde tesirli olduğu keşfedilmiştir. Şaşırtıcı bir şekilde bu aminoasitten fazlaca miktarda almak bitkinliğe yol açar, uygun miktarlarda alım ise daha fazla enerji üretir.
Glisin santral sinir sisteminin fonksiyonu için gereklidir, manik depresyon ve hiperaktivitenin tedavisinde kullanılır ve sara nöbetlerini önlemeye yardımcı olabilir.
Besinler üstünde uzman olan birçok doktor hipogliseminin tedavisinde şu anda glisin kullanmaktadır. (Glisin; glikojeni* daha sonra kana glükoz olarak salman* harekete geçiren glukagonun saliminim stimüle eder.)
Ek olarak midevi hiperasitliğin (birçok ınidevi asit önleyici ilaca dahil edilmiştir) tedavisinde etkindir. Bazı, öncelikli olarak de itici vücut ve ağız kokusu neticesini veren lösin (Ieuci* ne) dengesizliğinin neden olduğu asidemi tiplerinin (kanda düşük PH) (eskiden sadece diyetsel lösin kısıtlaması ile tedavi edilen bir hastalıktı) tedavisinde kullanılıyor.
Kimi zaman aminoasitlerin en basiti olarak söz edilmesine rağmen, glisin (glycine) dikkate değer faydalar göstermiştir. Düşük hipofiz işlevinin tedavisine yardımcı olduğu bulunmuştur ve ayrıca bedene tamamlayıcı kreatin tedarik ettiğinden (kas fonksiyonu için temel) ilerleyen adale erimesinin tedavisinde tesirli olduğu keşfedilmiştir. Şaşırtıcı bir şekilde bu aminoasitten fazlaca miktarda almak bitkinliğe yol açar, uygun miktarlarda alım ise daha fazla enerji üretir.
Glisin santral sinir sisteminin fonksiyonu için gereklidir, manik depresyon ve hiperaktivitenin tedavisinde kullanılır ve sara nöbetlerini önlemeye yardımcı olabilir.
Besinler üstünde uzman olan birçok doktor hipogliseminin tedavisinde şu anda glisin kullanmaktadır. (Glisin; glikojeni* daha sonra kana glükoz olarak salman* harekete geçiren glukagonun saliminim stimüle eder.)
Ek olarak midevi hiperasitliğin (birçok ınidevi asit önleyici ilaca dahil edilmiştir) tedavisinde etkindir. Bazı, öncelikli olarak de itici vücut ve ağız kokusu neticesini veren lösin (Ieuci* ne) dengesizliğinin neden olduğu asidemi tiplerinin (kanda düşük PH) (eskiden sadece diyetsel lösin kısıtlaması ile tedavi edilen bir hastalıktı) tedavisinde kullanılıyor.
Zerdeçal Nelere İyi Gelir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Zerdeçal Nelere İyi Gelir?
Sıklıkla Hint yemekleri yiyorsanız sağlığınız için tahmininizden çok daha fazlasını yapıyorsunuz manasına gelmektedir. Köriye sarı rengini veren bir baharat olan zerdeçaldan elde edilen curcumin güçlü bir antioksidandır ve serbest radikal hasarını azaltmakta faydalı olduğu gösterilmiştir.Zerdeçalın Faydaları
Sigaradaki kanser yapıcı kimyasal maddelerin sigara içen kişide oluşturduğu hasarı gidermekte faydalıdır. Bununla birlikte romatoid artritteki iltihaplanmayı azaltabilir. Artritten mustarip birtakım kişilerde fenilbutazona (reçeteli bir nonsteroidal antienflamatuar) benzeyen iyileşme yaratmış ve herhangi bir yan tesirye yol açmamıştır. Bununla birlikte meme tümörünün büyümesini tetikleyebilen birtakım proteinlerin aktivitesini inhibe ediyor ve yüksek kan kolesterol seviyelerini düşürür.
Zerdeçal uzun süredir Hintli şifacılar tarafı ile karaciğer fonksiyonunu güçlendirmek amacı ile Ayurvedada kullanılıyor. Günümüzde pek çok alternatif hekim hepatit C libi karaciğer rahatsızlıkları olan kişilere curcumin öneriyor. Zerdeçal kalp krizine yol açabilecek kan pıhtılarının duşumunu da önleyebilmektedir. Besin yardımı olarak tavsiye edilen doz, yemeklerle beraber alınan günde bir üç tane 500 ıg.lik curcumin tabletidir. Pek çok ticari preparat curcumin e bir başka iltihap gideren olan bromelaini bir arada sunar, cisi birlikle daha iyi çalışmaktadır ve bromelain curcumin emilmesini artırabilir.
Sıklıkla Hint yemekleri yiyorsanız sağlığınız için tahmininizden çok daha fazlasını yapıyorsunuz manasına gelmektedir. Köriye sarı rengini veren bir baharat olan zerdeçaldan elde edilen curcumin güçlü bir antioksidandır ve serbest radikal hasarını azaltmakta faydalı olduğu gösterilmiştir.Zerdeçalın Faydaları
Sigaradaki kanser yapıcı kimyasal maddelerin sigara içen kişide oluşturduğu hasarı gidermekte faydalıdır. Bununla birlikte romatoid artritteki iltihaplanmayı azaltabilir. Artritten mustarip birtakım kişilerde fenilbutazona (reçeteli bir nonsteroidal antienflamatuar) benzeyen iyileşme yaratmış ve herhangi bir yan tesirye yol açmamıştır. Bununla birlikte meme tümörünün büyümesini tetikleyebilen birtakım proteinlerin aktivitesini inhibe ediyor ve yüksek kan kolesterol seviyelerini düşürür.
Zerdeçal uzun süredir Hintli şifacılar tarafı ile karaciğer fonksiyonunu güçlendirmek amacı ile Ayurvedada kullanılıyor. Günümüzde pek çok alternatif hekim hepatit C libi karaciğer rahatsızlıkları olan kişilere curcumin öneriyor. Zerdeçal kalp krizine yol açabilecek kan pıhtılarının duşumunu da önleyebilmektedir. Besin yardımı olarak tavsiye edilen doz, yemeklerle beraber alınan günde bir üç tane 500 ıg.lik curcumin tabletidir. Pek çok ticari preparat curcumin e bir başka iltihap gideren olan bromelaini bir arada sunar, cisi birlikle daha iyi çalışmaktadır ve bromelain curcumin emilmesini artırabilir.
Aloe Vera Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Aloe Vera
Sarı sabır ismiyle da bilinen Aloe Vera bitkisi, antibiyotik, büzücü ve pıhtılaştırıcı faktörlerin karışımı olan ve aloe vera jeli olarak isimlendirilen yara yileştirici bir madde ihtiva eder.
Dahili yollardan kullanıldığı zaman hafif bir laksatif olarak çalıışır. Düzenli aralıklarla alınan bir çorba kaşığı (tercihen aç karına) * günlük olarak toplam yarım litre* mide ülserinin tedavisinde yardımcı olabilir.
Aloe Veranın Faydaları
Aloe vera jelinin harici kullanım alanı da oldukça fazladır.
* Hızlı ve etkin bir yara iyileştirici olarak iş görür, yanıkların, böcek sokmalarının ve zehirli sarmaşığın tedavisine destek olmaktadır. Bir yaprağı ayırın ve direkt yaralı alana uygulayın veya bir kumaş parçasını aloe vera ile ıslatın ve bağlayın.
* Aloe vera jelleri, kremleri ve losyonları güneş yanığı sebebiyle meydana gelen kabarcıkları ve soyulmaları önleyebilir.
* Ayaklardaki nasırların ve sertleşmiş derinin yumuşa¬masına yardımcı olabilir.
* Yüz ve boyuna uygulandığı zaman cildi yumuşatabilir ve yaşlılık çizgilerini kontrollü tutabilir.
* Hemoroitlerin ağrısını, kaşıntısını ve kanamasını hafifletebilir.
* Etkili bir saç kremi olarak kullanılabilir.
UYARI: Hassas bireylerde bir merhem olarak ürtiker, kurdeşen, kaşıntı ve başka alerjik reaksiyonlara neden olabilir ve eğer gebe kadınlar tarafı ile dahili yollardan kullanılırsa aşırı tehlikeli olabilir.
Sarı sabır ismiyle da bilinen Aloe Vera bitkisi, antibiyotik, büzücü ve pıhtılaştırıcı faktörlerin karışımı olan ve aloe vera jeli olarak isimlendirilen yara yileştirici bir madde ihtiva eder.
Dahili yollardan kullanıldığı zaman hafif bir laksatif olarak çalıışır. Düzenli aralıklarla alınan bir çorba kaşığı (tercihen aç karına) * günlük olarak toplam yarım litre* mide ülserinin tedavisinde yardımcı olabilir.
Aloe Veranın Faydaları
Aloe vera jelinin harici kullanım alanı da oldukça fazladır.
* Hızlı ve etkin bir yara iyileştirici olarak iş görür, yanıkların, böcek sokmalarının ve zehirli sarmaşığın tedavisine destek olmaktadır. Bir yaprağı ayırın ve direkt yaralı alana uygulayın veya bir kumaş parçasını aloe vera ile ıslatın ve bağlayın.
* Aloe vera jelleri, kremleri ve losyonları güneş yanığı sebebiyle meydana gelen kabarcıkları ve soyulmaları önleyebilir.
* Ayaklardaki nasırların ve sertleşmiş derinin yumuşa¬masına yardımcı olabilir.
* Yüz ve boyuna uygulandığı zaman cildi yumuşatabilir ve yaşlılık çizgilerini kontrollü tutabilir.
* Hemoroitlerin ağrısını, kaşıntısını ve kanamasını hafifletebilir.
* Etkili bir saç kremi olarak kullanılabilir.
UYARI: Hassas bireylerde bir merhem olarak ürtiker, kurdeşen, kaşıntı ve başka alerjik reaksiyonlara neden olabilir ve eğer gebe kadınlar tarafı ile dahili yollardan kullanılırsa aşırı tehlikeli olabilir.
27 Temmuz 2015 Pazartesi
Migrenden Kurtulmak İçin Ne Yapılabilir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Migren Nedir?
Migren, hayatı tehdit etmekte olan tehlikeli bir hastalık olarak görülmemelidir. Migren, 4 saat ile 72 saat arasında değişen ataklarla ortaya çıkmış olan, kafanın tek tarafına yerleşen, zonklayıcı bir baş ağrısı şeklidir. Bu ataklar esnasında baş ağrısının yanında bulantı, kusma, normal ışık ve sesten huzursuz olma gibi şikayetler de görülebilmektedir.
Migren Kimlerde Görülür?
Kadınlarda migren görülme oranı erkeklerin yaklaşık 3 katıdır. Bu farklılık kadınlardaki hormonal değişikliklerden kaynaklıdır. Hastaların çoğunda atak 40 yaşın dan evvel meydana çıkmaktadır. Genel olarak ergenlik dönemine denk gelen bir dönemdir. 50 yaşın üstü bir tanesinde migren başlama olasılığı azdır. Kadınlarda migren birçoğu kez orta yaşlarda ortaya çıkar.
Niçin Migren Hastası Oluruz?
Sebebi kesin bir şekilde bilinmemekle beraber beyin kandamarları ve beynin sinir iletimindeki kimyasal madde değişimleri neticesi ortaya çıktığı düşünülür. Kadınlardaki hormon değişikliği migren ağrısına neden olabilir. Genetik (aileden gelen, kalıtsal) etkenler hususunda çalışmalar sürmektedir.
Migren Tipleri
Daha çok karşılaşılan iki değişik migren türü vardır:
Basit Migren: Migrenli hastaların %75 inde görülmektedir. Aurasız migren atakları bulunur. Adi migren de denilir. Genellikle bayanlarda görülmektedir. Tek veya çift yönlü baş ağrısı görülmektedir. Kusma nadir olur.
Klasik Migren: Auralı migren atakları görülmektedir. Migrenli hastaların %10'unu klasik migren hastaları teşkil eder. Klasik migren birçoğu kez çocukluk veya ergenlik çağı boyunca vuku bulur. İlk atak 40 yaşından sonra gelir ve 2* 6 saat kadar sürmektedir. Klasik migrende kişinin görme alanında boşluk bulunur. Ve hastalığı olanlar boşluk olan yeri göremez. birçoğu kez başın tek tarafında ağrı hissi duyulur. Bulantıyla beraber kusma buna eşlik eder. Aura, baş ağrısı başlama dan evvel beliren, çok sık görme alanında şikayetler olan, birtakım sinirsel belirtilerdir. Migren şafağı da denilir.
Migreni Tetikleyen Faktörler Nelerdir?
Migren atağı tek bir nedene bağlı oluşmaz. Tek bir tetikleyici ile migren atağı oluşmaz. Üst üste gelen tetikleyiciler migren ataklarının oluşmasına yol açar. Birçok incelemede migren hastalarından alınan cevaplara göre en fazla görülmekte olan haller stres, hormonlarda değişiklik, halsizlik, bitkinlik ve öğün atlamadır. Çocuklarda aç kalma, az yemek yeme, kadınlarda adet süreciyle alakalı hormonal farklılıklar migrene sebep olabilir. Yeterince yememek, Bazı gıdalar ve içecekler; eski peynir, çerez, çikolata, şarap, alkol, kafeinli içecekler, kahve, çay, katkı maddeleri, Çevresel faktörler; göz alıcı ışık, ağır koku, seyahat, çok yorulma, hava değişiklikleri, Adet süreci, gebelik, doğum kontrol hapları gibi hormonal farklılıklar Uykusuzluk veya aşırı uyuma Duygusal değişiklikler; endişe, üzüntü, tartışma, heyecan, depresyon, stres, Baş ve boyunda ağrı; göz, boyun, diş, çene ağrısı, Kişide bu tetikleyicilerin hepsi olmak zorunluluğu bulunmaz. Atağın başlaması için bir kaç neden yeter. Migrenden kurtulmak amacıyla ilaçlı metod ve terapi metodu gibi türlü yöntemler uygulanmaktadır. Uzmanlar yetişkinlerden değişik oldukları ve gelişimlerini tam tamamlamadıkları için çocuklara migren tedavisinde ilaçlı tedaviden kaçınmak gerekli olduğunu vurgulamaktadır ve terapi metodunu tavsiye etmekteshy;dir.
Migrenden korunmak için neler yapabilir?
Sizde migreni tetikleyici unsurları izlemleyin ve bunlardan olabildiği kadar uzak durunuz.
Uyku saatlerinizi düzenli tutmaya, uyuma* uyanma ritminizi fazla değiştirmemeye çelişın.
Öğünleri olabildiği kadar hep aynı saatlerde yemeye dikkat edin.
Spor yapmaya dikkat edin, spor yapmak sinir yapınızı da güçlendirecektir.
Günlük hayatınızda belirli, düzenli bir rutin tutturun, stresi elinizden geldiği kadar azaltın.
Hayır demeyi öğrenin. Yapmak istemediğiniz şeyleri yapmayın.
Programlı bir şekilde yoga, masaj gibi terapilerle geriliminizi atmaya ve azaltmaya çabalayın.
Çalışırken, kendinize düzenli molalar verin.
İlgili aramalar: migrenden nasıl kurtuluruz, migrenden kurtulmak için ne yapılabilir, migren nasıl atlatılır, migrene karşı ne yapmak gerekir, migrenin tedavisi nedir, migren nasıl geçer
Migren, hayatı tehdit etmekte olan tehlikeli bir hastalık olarak görülmemelidir. Migren, 4 saat ile 72 saat arasında değişen ataklarla ortaya çıkmış olan, kafanın tek tarafına yerleşen, zonklayıcı bir baş ağrısı şeklidir. Bu ataklar esnasında baş ağrısının yanında bulantı, kusma, normal ışık ve sesten huzursuz olma gibi şikayetler de görülebilmektedir.
Migren Kimlerde Görülür?
Kadınlarda migren görülme oranı erkeklerin yaklaşık 3 katıdır. Bu farklılık kadınlardaki hormonal değişikliklerden kaynaklıdır. Hastaların çoğunda atak 40 yaşın dan evvel meydana çıkmaktadır. Genel olarak ergenlik dönemine denk gelen bir dönemdir. 50 yaşın üstü bir tanesinde migren başlama olasılığı azdır. Kadınlarda migren birçoğu kez orta yaşlarda ortaya çıkar.
Niçin Migren Hastası Oluruz?
Sebebi kesin bir şekilde bilinmemekle beraber beyin kandamarları ve beynin sinir iletimindeki kimyasal madde değişimleri neticesi ortaya çıktığı düşünülür. Kadınlardaki hormon değişikliği migren ağrısına neden olabilir. Genetik (aileden gelen, kalıtsal) etkenler hususunda çalışmalar sürmektedir.
Migren Tipleri
Daha çok karşılaşılan iki değişik migren türü vardır:
Basit Migren: Migrenli hastaların %75 inde görülmektedir. Aurasız migren atakları bulunur. Adi migren de denilir. Genellikle bayanlarda görülmektedir. Tek veya çift yönlü baş ağrısı görülmektedir. Kusma nadir olur.
Klasik Migren: Auralı migren atakları görülmektedir. Migrenli hastaların %10'unu klasik migren hastaları teşkil eder. Klasik migren birçoğu kez çocukluk veya ergenlik çağı boyunca vuku bulur. İlk atak 40 yaşından sonra gelir ve 2* 6 saat kadar sürmektedir. Klasik migrende kişinin görme alanında boşluk bulunur. Ve hastalığı olanlar boşluk olan yeri göremez. birçoğu kez başın tek tarafında ağrı hissi duyulur. Bulantıyla beraber kusma buna eşlik eder. Aura, baş ağrısı başlama dan evvel beliren, çok sık görme alanında şikayetler olan, birtakım sinirsel belirtilerdir. Migren şafağı da denilir.
Migreni Tetikleyen Faktörler Nelerdir?
Migren atağı tek bir nedene bağlı oluşmaz. Tek bir tetikleyici ile migren atağı oluşmaz. Üst üste gelen tetikleyiciler migren ataklarının oluşmasına yol açar. Birçok incelemede migren hastalarından alınan cevaplara göre en fazla görülmekte olan haller stres, hormonlarda değişiklik, halsizlik, bitkinlik ve öğün atlamadır. Çocuklarda aç kalma, az yemek yeme, kadınlarda adet süreciyle alakalı hormonal farklılıklar migrene sebep olabilir. Yeterince yememek, Bazı gıdalar ve içecekler; eski peynir, çerez, çikolata, şarap, alkol, kafeinli içecekler, kahve, çay, katkı maddeleri, Çevresel faktörler; göz alıcı ışık, ağır koku, seyahat, çok yorulma, hava değişiklikleri, Adet süreci, gebelik, doğum kontrol hapları gibi hormonal farklılıklar Uykusuzluk veya aşırı uyuma Duygusal değişiklikler; endişe, üzüntü, tartışma, heyecan, depresyon, stres, Baş ve boyunda ağrı; göz, boyun, diş, çene ağrısı, Kişide bu tetikleyicilerin hepsi olmak zorunluluğu bulunmaz. Atağın başlaması için bir kaç neden yeter. Migrenden kurtulmak amacıyla ilaçlı metod ve terapi metodu gibi türlü yöntemler uygulanmaktadır. Uzmanlar yetişkinlerden değişik oldukları ve gelişimlerini tam tamamlamadıkları için çocuklara migren tedavisinde ilaçlı tedaviden kaçınmak gerekli olduğunu vurgulamaktadır ve terapi metodunu tavsiye etmekteshy;dir.
Migrenden korunmak için neler yapabilir?
Sizde migreni tetikleyici unsurları izlemleyin ve bunlardan olabildiği kadar uzak durunuz.
Uyku saatlerinizi düzenli tutmaya, uyuma* uyanma ritminizi fazla değiştirmemeye çelişın.
Öğünleri olabildiği kadar hep aynı saatlerde yemeye dikkat edin.
Spor yapmaya dikkat edin, spor yapmak sinir yapınızı da güçlendirecektir.
Günlük hayatınızda belirli, düzenli bir rutin tutturun, stresi elinizden geldiği kadar azaltın.
Hayır demeyi öğrenin. Yapmak istemediğiniz şeyleri yapmayın.
Programlı bir şekilde yoga, masaj gibi terapilerle geriliminizi atmaya ve azaltmaya çabalayın.
Çalışırken, kendinize düzenli molalar verin.
İlgili aramalar: migrenden nasıl kurtuluruz, migrenden kurtulmak için ne yapılabilir, migren nasıl atlatılır, migrene karşı ne yapmak gerekir, migrenin tedavisi nedir, migren nasıl geçer
Kasık Mantarı Nedir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Kasık Mantarı Nedir?
Kasık mantarı, en fazla karşılaşılan mantar enfeksiyonlarındandır ve Tinea Cruris olarak da bilinir. genel olarak erkeklerde ve adölesan çocuklarda görülmektedir. Kasık mantarı birkaç haftalık doğru bir tedavi ile hızlı bir şekilde iyileşir.
Kasık Mantarı Nedir ve Nasıl Geçer?
Kasık Mantarının Belirtileri
Genelde cilt yüzeyinde kırmızı veya kahverengi tonlarında hafif kabarık lezyonlarla belirti vermektedir. Etrafında yama biçiminde küçük su kabarcıkları oluşabilir, genel olarak kenarları daha koyu renkte ortaya doğru açılan bir renkte gözlenebilirler. Zaman zaman ağrı yapabilir. Kaşıntı genel olarak görülmektedir. Pullanma oluştuysa bu, kızarıklık enfeksiyonun başladığı anlamını taşır ve başka kişilere bulaştırma rizikosu taşımaktadır. Kaşıntı ve kaşıma ile şişlik olur akıntı ortaya çıkabilir, bu da başka yüzeyel enfeksiyonların oluşmasına sebebiyet verebilir.
Kasık Mantarının Tedavisi Nedir?
Başlangıç düzeyinde farkedildiği takdirde, doktor tarafı ile verilecek merhem ya da pomatla kısa süre içinde tedavi gerçekleşmektedir. İleriki seviyeye geçen, şiddetli ya da dirençli mantar enfeksiyonlarında doktorunuzun reçete edeceği ağızdan ilaçları başka tedaviye ilaveten kullanmak gerekebilmektedir.
Banyodan sonra kasıkları temiz bir havlu ile kurulayın uzun süre rutubetli kalmasını engelleyin.
Havlunuzu sizden başkası kullanmasın. Dar olmayan, temiz ve pamuklu iç çamaşırları kullanınız. İç çamaşırlarınızı günlük olarak değiştirin.
İki hafta içerisinde eğer tedaviye rağmen iyileşme görülmemektedirse, mutlak suretle doktorunuza görünün.
Kasık mantarı, en fazla karşılaşılan mantar enfeksiyonlarındandır ve Tinea Cruris olarak da bilinir. genel olarak erkeklerde ve adölesan çocuklarda görülmektedir. Kasık mantarı birkaç haftalık doğru bir tedavi ile hızlı bir şekilde iyileşir.
Kasık Mantarı Nedir ve Nasıl Geçer?
Kasık Mantarının Belirtileri
Genelde cilt yüzeyinde kırmızı veya kahverengi tonlarında hafif kabarık lezyonlarla belirti vermektedir. Etrafında yama biçiminde küçük su kabarcıkları oluşabilir, genel olarak kenarları daha koyu renkte ortaya doğru açılan bir renkte gözlenebilirler. Zaman zaman ağrı yapabilir. Kaşıntı genel olarak görülmektedir. Pullanma oluştuysa bu, kızarıklık enfeksiyonun başladığı anlamını taşır ve başka kişilere bulaştırma rizikosu taşımaktadır. Kaşıntı ve kaşıma ile şişlik olur akıntı ortaya çıkabilir, bu da başka yüzeyel enfeksiyonların oluşmasına sebebiyet verebilir.
Kasık Mantarının Tedavisi Nedir?
Başlangıç düzeyinde farkedildiği takdirde, doktor tarafı ile verilecek merhem ya da pomatla kısa süre içinde tedavi gerçekleşmektedir. İleriki seviyeye geçen, şiddetli ya da dirençli mantar enfeksiyonlarında doktorunuzun reçete edeceği ağızdan ilaçları başka tedaviye ilaveten kullanmak gerekebilmektedir.
Banyodan sonra kasıkları temiz bir havlu ile kurulayın uzun süre rutubetli kalmasını engelleyin.
Havlunuzu sizden başkası kullanmasın. Dar olmayan, temiz ve pamuklu iç çamaşırları kullanınız. İç çamaşırlarınızı günlük olarak değiştirin.
İki hafta içerisinde eğer tedaviye rağmen iyileşme görülmemektedirse, mutlak suretle doktorunuza görünün.
Ürtiker Nasıl Bir Hastalıktır?
Sponsorlu Bağlantılar:
Ürtiker Nasıl Bir Hastalıktır?
Deride aşırı kaşıntı yapan küçük kızarıklık ve kabarıklıklara ürtiker ya da diğer adıyla kurdeşen adı verilir. Ürtiker bariz bir alanda görülebileceği gibi bütün bedene da yayılabilir. Ürtikerin mukozalarda görülüşü bilhassa tehlikelidir, zira glottis ödemi boğulmaya neden olabilir.
Ürtiker Nedir?
Ürtikerde en önemli belirti halk dilinde kurdeşen olarak bilinmekte olan kabartılı kızarıklıklardır. Kabarık olan ürtiker plağının sınırları bariz ve görüntüsü yuvarlakçadır. Bu kabarıkların çapları birkaç milimetreden birçok santimetreye kadar değişebilmektedir. Açık kırmızı olan ortada beyazlaşır. Yoğun bir kaşıntıyla beraber belirir. Kabarcıklar bütün bedene da yayılabilir, vücudun herhangi bir bölümüyle de sınırlı olabilir.
Bazı bölgelerin anatomik yapısı nedeniyle, ürtiker bu bölgelerde yaygın bir şişkinlik yaratabilir. Ödemlerin boyutu ara ara büyük bir hal alabilir.
Ürtiker Neden Oluşur?
Ürtikerler genelde alerjiden kaynaklanır. Hastalığın oluşumu ana hatlarıyla şöyledir. Antijen denilen bir madde (örneğin bir protein) bedene girer. Vücudun defans sistemi antijene karşı antikor denilen maddeler üretilir. Antikorların görevi antijenin istenmeyen olabilecek tesirlerinin önüne geçmektir. O nedenden yalnız antijene karşı tesirli olma nitelikleri bulunur.
Antijenin bir kez daha bedene girmesi ve bunu peşinden gelen antijen* antikor karşılaşması ürtiker belirtilerini başlatmaktadır. Alerjik ürtiker haricinde rastlantıyla meydana gelen ürtiker vakaları da görülebilmektedir. Bilhassa örseleyici maddelerle temastan sonra meydana çıkmaktadır. Isırganotu gibi bitkiler, böcek sokması gibi uyaranlar ve soğuk veya sıcak etkiyi ürtikere neden olabilir.
Organ ve sistemlerin özellik gösteren hastalıklarında da ürtikerin ortaya çıkması kolay hale gelir. İş salgı sisteminde meydana gelen bozukluklar da ürtikere sebep olabilir.
Ürtiker Hastalığının Tedavisi Var MI?
Ürtiker tedavisini antihistaminik ilaçlar teşkil eder. Bunlar döküntüye sebep olan biyokimyasal süreçleri engeller. Aynı zamanda ilaçlar, kaşıntıyı ve derideki yanma duyusunu hafifletir, deri döküntülerini hızla geriletir ve bir sonrasındaki nöbetin gelişimine engeller. Tepkimeyi önleyen kortizon veya ACTH (adrenokortikotrop hormon) gibi daha güçlü ilaçla, kan basıncının mühim ölçüde düştüğü daha ağır vakalarda kullanmak yerinde olmaktadır.
İlgili aramalar: ürtiker nasıl bir hastalıktır, kurdeşen nedir, ürtiker nedir, kurdeşen hastalığı hakkında
Deride aşırı kaşıntı yapan küçük kızarıklık ve kabarıklıklara ürtiker ya da diğer adıyla kurdeşen adı verilir. Ürtiker bariz bir alanda görülebileceği gibi bütün bedene da yayılabilir. Ürtikerin mukozalarda görülüşü bilhassa tehlikelidir, zira glottis ödemi boğulmaya neden olabilir.
Ürtiker Nedir?
Ürtikerde en önemli belirti halk dilinde kurdeşen olarak bilinmekte olan kabartılı kızarıklıklardır. Kabarık olan ürtiker plağının sınırları bariz ve görüntüsü yuvarlakçadır. Bu kabarıkların çapları birkaç milimetreden birçok santimetreye kadar değişebilmektedir. Açık kırmızı olan ortada beyazlaşır. Yoğun bir kaşıntıyla beraber belirir. Kabarcıklar bütün bedene da yayılabilir, vücudun herhangi bir bölümüyle de sınırlı olabilir.
Bazı bölgelerin anatomik yapısı nedeniyle, ürtiker bu bölgelerde yaygın bir şişkinlik yaratabilir. Ödemlerin boyutu ara ara büyük bir hal alabilir.
Ürtiker Neden Oluşur?
Ürtikerler genelde alerjiden kaynaklanır. Hastalığın oluşumu ana hatlarıyla şöyledir. Antijen denilen bir madde (örneğin bir protein) bedene girer. Vücudun defans sistemi antijene karşı antikor denilen maddeler üretilir. Antikorların görevi antijenin istenmeyen olabilecek tesirlerinin önüne geçmektir. O nedenden yalnız antijene karşı tesirli olma nitelikleri bulunur.
Antijenin bir kez daha bedene girmesi ve bunu peşinden gelen antijen* antikor karşılaşması ürtiker belirtilerini başlatmaktadır. Alerjik ürtiker haricinde rastlantıyla meydana gelen ürtiker vakaları da görülebilmektedir. Bilhassa örseleyici maddelerle temastan sonra meydana çıkmaktadır. Isırganotu gibi bitkiler, böcek sokması gibi uyaranlar ve soğuk veya sıcak etkiyi ürtikere neden olabilir.
Organ ve sistemlerin özellik gösteren hastalıklarında da ürtikerin ortaya çıkması kolay hale gelir. İş salgı sisteminde meydana gelen bozukluklar da ürtikere sebep olabilir.
Ürtiker Hastalığının Tedavisi Var MI?
Ürtiker tedavisini antihistaminik ilaçlar teşkil eder. Bunlar döküntüye sebep olan biyokimyasal süreçleri engeller. Aynı zamanda ilaçlar, kaşıntıyı ve derideki yanma duyusunu hafifletir, deri döküntülerini hızla geriletir ve bir sonrasındaki nöbetin gelişimine engeller. Tepkimeyi önleyen kortizon veya ACTH (adrenokortikotrop hormon) gibi daha güçlü ilaçla, kan basıncının mühim ölçüde düştüğü daha ağır vakalarda kullanmak yerinde olmaktadır.
İlgili aramalar: ürtiker nasıl bir hastalıktır, kurdeşen nedir, ürtiker nedir, kurdeşen hastalığı hakkında
25 Temmuz 2015 Cumartesi
Genç Yaşta Kalp Krizi Öldürür Mü?
Sponsorlu Bağlantılar:
Genç Yaşta Kalp Krizi Öldürür Mü?
Ani kalp krizine karşı genç genç yaşta bulunanlar daha savunmasız. Sebebi ise kolleteral olarak isimlendirilen yaşamsal öneme sahip damarların yaş ilerlediği müddetçe gelişmesi…
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Kardiyoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hayri Parlar, ""Kalbin fonksiyonlarının görebilişi için kafi tutarda oksijene ihtiyacı bulunur. Oksijeni kalbin kendi damarları yani koroner damarları getirir. Eğer koroner damarlarda bir tıkanshy;ma ya da daralma var ise kalp yeterince oksijen alamaz, beslenemez. Netice itibari ile ölüme neden olabilecek bir tablo olan kalp krizi ortaya çıkar"" dedi.
Genç Yaşta Gelen Kalp Krizi Öldürüyor
İnsanda yaş arttıkça kalbin tahrip olan kısımlarında kolleteral ismi verilen kılcal damarlar meydana geldiği için kalp krizinden ölüm olasılığı gençlere göre daha az görülmekte. Bu damarlar, kalbe kan taşımakta olan damarların tahrip olan kısımlarında takviye görevi üstlenir. Kalp krizi geçirildiğinde hangi damarlar tıkanırsa, kolleteral damarları o alana kan taşımaktadır. Bu damarlar yardımıyla yaşlı insanlarda ölüm olasılığı gençlere göre azalmaktadır.
Bilhassa ailede 1. derece akrabalarda (anne, baba, kardeş, amca, dayı vb.) kalp hastalığı var ise kalıtsal etken ehemmiyet arz eder. Erkeklerde 50 kadınlarda 60 yaş öncesi kalp krizleri ani ölüm mevcut ise gelecek neslin yakın takip edilişi gerekiyor. Yeni nesilde %30'a varan genç yaşta kalp krizi rizikosu mevcuttur.
İlgili aramalar: genç yaşta kalp krizi öldürür mü, genç yaşta kalp krizi geçirmek tehlikeli midir, erken yaşta kalp krizinden ölmenin nedenler nelerdir
Ani kalp krizine karşı genç genç yaşta bulunanlar daha savunmasız. Sebebi ise kolleteral olarak isimlendirilen yaşamsal öneme sahip damarların yaş ilerlediği müddetçe gelişmesi…
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Kardiyoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hayri Parlar, ""Kalbin fonksiyonlarının görebilişi için kafi tutarda oksijene ihtiyacı bulunur. Oksijeni kalbin kendi damarları yani koroner damarları getirir. Eğer koroner damarlarda bir tıkanshy;ma ya da daralma var ise kalp yeterince oksijen alamaz, beslenemez. Netice itibari ile ölüme neden olabilecek bir tablo olan kalp krizi ortaya çıkar"" dedi.
Genç Yaşta Gelen Kalp Krizi Öldürüyor
İnsanda yaş arttıkça kalbin tahrip olan kısımlarında kolleteral ismi verilen kılcal damarlar meydana geldiği için kalp krizinden ölüm olasılığı gençlere göre daha az görülmekte. Bu damarlar, kalbe kan taşımakta olan damarların tahrip olan kısımlarında takviye görevi üstlenir. Kalp krizi geçirildiğinde hangi damarlar tıkanırsa, kolleteral damarları o alana kan taşımaktadır. Bu damarlar yardımıyla yaşlı insanlarda ölüm olasılığı gençlere göre azalmaktadır.
Bilhassa ailede 1. derece akrabalarda (anne, baba, kardeş, amca, dayı vb.) kalp hastalığı var ise kalıtsal etken ehemmiyet arz eder. Erkeklerde 50 kadınlarda 60 yaş öncesi kalp krizleri ani ölüm mevcut ise gelecek neslin yakın takip edilişi gerekiyor. Yeni nesilde %30'a varan genç yaşta kalp krizi rizikosu mevcuttur.
İlgili aramalar: genç yaşta kalp krizi öldürür mü, genç yaşta kalp krizi geçirmek tehlikeli midir, erken yaşta kalp krizinden ölmenin nedenler nelerdir
Kilolu Çocuklar Nasıl Beslenmelidir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Kilolu Çocuklar Nasıl Beslenmelidir?
Şişmanlamaya meyilli olan çocukların ilk önce çocuk doktoruna gösterilmesi gerekiyor. Gerekli görüldüğü halde medikal tedavi uygulanması gerekir.
Kilolu Çocuklar için Beslenme Önerileri
Çocuk beslenmesi hususunda uzmanlaşmış bir diyetisyene danışılmalı ve onun dedikleri doğrultusunda hareket etmek gerekir. Kilo alımı psikolojik bir neden yüzünden gerçekleşiyorsa pedagoğa gözükülmelidir.
İlk yapılması lazım olan ailenin beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilişi olacaktır. Hazırlanacak olan program aile ve çocuğa uygun şekilde olmalıdır.
Zevkle uygulayabilecekleri, değişim yapabilecekleri, esnek bir program hazırlanmalıdır. Besinler iyi anlatılmalı yemek seçiyorsa ilk başta bunun önüne geçilmelidir.
Çocukları Fiziksel Etkinliklere Sokun
Çocukları fiziksel etkinlikler içine çekip kilo vermelerini sağlayabiliriz. Herkesin bildiği gibi çocukların ilgisini çeken en büyük aktivite oyundur; onları futbol, basketbol, yüzme gibi hareketli sporlara çekip ilgilerini arttırabilirsiniz. Zayıflamak amacıyla ilk akla gelen yürüyüş opsiyonu çocuklar üstünde tesirli olmaz.
Çocukların Yeterli ve Dengeli Beslenmelerini Sağlayın
Tükettiğimiz gıdaları doğru zamanda, doğru oranda ve sağlıklı bulunanlarını seçmemiz dengeli beslenmenin ilk kuralıdır.
Çocukların açlığa dayanma eşiği azdır, yetişkinler kadar açlığa dayanamazlar. Eğer belirlenmiş yemek saatleri yok ise gün içinde daha fazla acıkırlar ve abur cubur yemek ihtiyacı duyarlar. O nedenden ötürü düzenli şekilde öğün atlamadan yemek yemeleri gerekir.
Çocukların güne iyi başlamaları için mutlak suretle kahvaltı yapmaları gerekir. Gün içerisinde 6 öğün olmak üzere az ve sık aralıklarla beslenmeleri temeline uyulmalıdır.
Şişmanlamaya meyilli olan çocukların ilk önce çocuk doktoruna gösterilmesi gerekiyor. Gerekli görüldüğü halde medikal tedavi uygulanması gerekir.
Kilolu Çocuklar için Beslenme Önerileri
Çocuk beslenmesi hususunda uzmanlaşmış bir diyetisyene danışılmalı ve onun dedikleri doğrultusunda hareket etmek gerekir. Kilo alımı psikolojik bir neden yüzünden gerçekleşiyorsa pedagoğa gözükülmelidir.
İlk yapılması lazım olan ailenin beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilişi olacaktır. Hazırlanacak olan program aile ve çocuğa uygun şekilde olmalıdır.
Zevkle uygulayabilecekleri, değişim yapabilecekleri, esnek bir program hazırlanmalıdır. Besinler iyi anlatılmalı yemek seçiyorsa ilk başta bunun önüne geçilmelidir.
Çocukları Fiziksel Etkinliklere Sokun
Çocukları fiziksel etkinlikler içine çekip kilo vermelerini sağlayabiliriz. Herkesin bildiği gibi çocukların ilgisini çeken en büyük aktivite oyundur; onları futbol, basketbol, yüzme gibi hareketli sporlara çekip ilgilerini arttırabilirsiniz. Zayıflamak amacıyla ilk akla gelen yürüyüş opsiyonu çocuklar üstünde tesirli olmaz.
Çocukların Yeterli ve Dengeli Beslenmelerini Sağlayın
Tükettiğimiz gıdaları doğru zamanda, doğru oranda ve sağlıklı bulunanlarını seçmemiz dengeli beslenmenin ilk kuralıdır.
Çocukların açlığa dayanma eşiği azdır, yetişkinler kadar açlığa dayanamazlar. Eğer belirlenmiş yemek saatleri yok ise gün içinde daha fazla acıkırlar ve abur cubur yemek ihtiyacı duyarlar. O nedenden ötürü düzenli şekilde öğün atlamadan yemek yemeleri gerekir.
Çocukların güne iyi başlamaları için mutlak suretle kahvaltı yapmaları gerekir. Gün içerisinde 6 öğün olmak üzere az ve sık aralıklarla beslenmeleri temeline uyulmalıdır.
Lazer Epilasyon Nasıl Oluyor?
Sponsorlu Bağlantılar:
Lazer Epilasyon Nasıl Oluyor?
İstenmeyen tüyler kadınlaröncelikli olmak üzere hepimizin sorunu. Bu soruna kökten bir çözüm getiren lazer epilasyonlarla ilgili öğrenilmek istenen her şeyi bu yazıda bulabilirsiniz.
Lazer Epilasyon İstenmeyen Tüyleri Nasıl Yok Eder?
Lazer ile kıl köklerindeki hücreler yakılarak hasara uğratılır. Kıl kökü tarafı ile emilen enerji ısıya dönüşerek kılın kök hücresini tekrar büyüyemeyecek şekilde tahrip eder. Kısa süreli uygulanmakta olan bu ışınlar, cilt hücrelerine zarar vermeyecek şekilde aşıp kıl kökündeki renk pigmentleri tarafı ile emilir. Lazer epilasyonu, kıl köklerindeki hücrelerde kıl gelişimini geciktirerek, kılların daha ince ve inerek çıkışına imkan vermektedir.
Lazer epilasyon hangi bölgeler için uygundur?
Göz ve göz kapaklarını korumak koşuluyla vücudun bütün bölgelerinde uygulanabilir.
Lazer Epilasyonda En İyi Sonuç İçin Kaç Seans Uygulanmalıdır?
Vücutta bulunmakta olan kılların kalınlığı ve yoğunluğu her vücutta farklı olacağı için kesin bir seans sayısı vermek doğru olmaz. Lazer epilasyon uygulamasında cilt tipine göre doz ayarlanır . Böylelikle kıl köklerine etki edecek ama cilde zarar vermeyecek güçte çalışılarak en kısa zamanda tedavinin bitirilişi amaçlanır. Kıl meydana gelmesinde gerekli olgunlaşma safhasının tamamlaması beklenmelidir. Vücut bölgeleri için ortalama olarak 5* 8 seans, yüz bölgesindeki daha ince kıllar için ortalama olarak 6* 12 seans gerekli olacaktır.
Seanslar Arası Süre Ne Kadar?
Seans aralıkları yüz bölgesi için 4 haftada 1, vücut bölgesi için 6* 8 haftada bir tekrarlanmaktadır. Kıl kökleri her seanstan sonra zayıflayacağı için seans arası bu süreç uzamaktadır.
Lazer Epilasyonun Zararı ya da Yan Etkisi Var mıdır?
Lazer iyonize olmayan enerjidir. Doğru kişiler tarafı ile uygulandığı zaman herhangi bir kalıcı yan tesirden söz edilemez.
Uygulanmaması Gereken Durumlar
Kılları gri veya beyazlaşmış, bronz tenli, daha önce yakın bir zamanda lazer epilasyon uygulamış, tetrasiklin ya da izotretinoin gibi ışığa karşı hassaslaştıran ilaç kullananlara deri tipi V ve VI bulunanlara lazer epilasyonu uygulanmamalıdır.
İlgili aramalar: lazer epilasyon nasıl oluyor, lazer nasıl olur, lazer epilasyon nasıl yapılıyor
İstenmeyen tüyler kadınlaröncelikli olmak üzere hepimizin sorunu. Bu soruna kökten bir çözüm getiren lazer epilasyonlarla ilgili öğrenilmek istenen her şeyi bu yazıda bulabilirsiniz.
Lazer Epilasyon İstenmeyen Tüyleri Nasıl Yok Eder?
Lazer ile kıl köklerindeki hücreler yakılarak hasara uğratılır. Kıl kökü tarafı ile emilen enerji ısıya dönüşerek kılın kök hücresini tekrar büyüyemeyecek şekilde tahrip eder. Kısa süreli uygulanmakta olan bu ışınlar, cilt hücrelerine zarar vermeyecek şekilde aşıp kıl kökündeki renk pigmentleri tarafı ile emilir. Lazer epilasyonu, kıl köklerindeki hücrelerde kıl gelişimini geciktirerek, kılların daha ince ve inerek çıkışına imkan vermektedir.
Lazer epilasyon hangi bölgeler için uygundur?
Göz ve göz kapaklarını korumak koşuluyla vücudun bütün bölgelerinde uygulanabilir.
Lazer Epilasyonda En İyi Sonuç İçin Kaç Seans Uygulanmalıdır?
Vücutta bulunmakta olan kılların kalınlığı ve yoğunluğu her vücutta farklı olacağı için kesin bir seans sayısı vermek doğru olmaz. Lazer epilasyon uygulamasında cilt tipine göre doz ayarlanır . Böylelikle kıl köklerine etki edecek ama cilde zarar vermeyecek güçte çalışılarak en kısa zamanda tedavinin bitirilişi amaçlanır. Kıl meydana gelmesinde gerekli olgunlaşma safhasının tamamlaması beklenmelidir. Vücut bölgeleri için ortalama olarak 5* 8 seans, yüz bölgesindeki daha ince kıllar için ortalama olarak 6* 12 seans gerekli olacaktır.
Seanslar Arası Süre Ne Kadar?
Seans aralıkları yüz bölgesi için 4 haftada 1, vücut bölgesi için 6* 8 haftada bir tekrarlanmaktadır. Kıl kökleri her seanstan sonra zayıflayacağı için seans arası bu süreç uzamaktadır.
Lazer Epilasyonun Zararı ya da Yan Etkisi Var mıdır?
Lazer iyonize olmayan enerjidir. Doğru kişiler tarafı ile uygulandığı zaman herhangi bir kalıcı yan tesirden söz edilemez.
Uygulanmaması Gereken Durumlar
Kılları gri veya beyazlaşmış, bronz tenli, daha önce yakın bir zamanda lazer epilasyon uygulamış, tetrasiklin ya da izotretinoin gibi ışığa karşı hassaslaştıran ilaç kullananlara deri tipi V ve VI bulunanlara lazer epilasyonu uygulanmamalıdır.
İlgili aramalar: lazer epilasyon nasıl oluyor, lazer nasıl olur, lazer epilasyon nasıl yapılıyor
24 Temmuz 2015 Cuma
Burun Estetiği Hakkında Bilgi
Sponsorlu Bağlantılar:
Burun Estetiği Hakkında Bilgi
Güzellik kavramı bayanlar için hep bir tabu olmuştur. Bilhassa yüz güzelliğini bozan kusurlarda kadınlar hep bir şikayet içerisinde bu soruna, türlü yöntemler aranıp durmuştur. Arada sırada saç rengini veya modelini değiştirerek ve bazı zamanlar de makyaj hilelerine başvurup bu kusurları örten kadınlar, son çare olarak da estetik ameliyatlara yönelmeyi tercih etmektedirler.
Kadınların estetik ameliyatlar içerisinde en çok tercih ettiği ameliyat burun estetiği veya tıptaki ismiyle rinoplasti gelmektedir. İster hastalığa sebebiyetten, isterse de estetik kaygılardan ötürü olsun, bayanlar yüz güzelliğinde burunları için bıçak altına yatmayı her şekilde kabul etmektedir. Kısacası burun yüz güzelliğinin elzem bir öğesi olduğu halde aynı anda insan sağlığı yönünden da oldukça mühim görevleri olan bir organdır.
Peki burun estetiği olmaya karar veren kadınların bu ameliyat ile ilgili bilişi lazım olan bilgiler neler? Burun estetiği tıp dilindeki adıyla rinoplastinin hedefi, yüzünüze en doğru burnu ortaya çıkarmaktır. Hastanın burun derisinin kalınlığı, kemik ve kıkırdak yapının özellikleri, burun operasyonunda sonuca direkt tesir edici faktörlerdendir. Burun derisisin kalınlığı ve yapısı da ameliyattan sonra burnun görünümünü etkiyi altına alan faktörlerdendir. Burun estetiği olma dan evvel doktor tarafı ile yapılanacak fiziki kontroller de o nedenden önemlidir.
Burun ameliyatları uygulama evresinde zor olmayan fakat net neticeleri görmek yönünden zorluk yaratabilen cerrahi işlemlerdir. Bundan dolayı ameliyatı yapan doktorların burundaki estetik ve fonksiyonelliği dengelemesi çok önemlidir.
Burun ameliyatını kimler yaptırabilir?
Burun gelişiminin tamamlandığı 18 yaşını doldurmuş, akıl sağlığı yerinde, cerrahi müdahale veya anesteziye engel sağlık sorunu olmayan herkes burun estetiği yaptırabilir.
Hangi Metodlar Burun Estetiğinde Uygulanabilir?
Rinoplasti operasyonu lokal veya genel anestezi altında uygulanabilmesine rağmen en çok talep edilen şekli genel anestezi olanıdır. Açık ya da kapalı teknikle uygulanabilir. Farkları açık teknikte burun deliklerinin arasında bulunan columella denilen alanda ters V biçiminde kesi oluşudur. Operasyondan sonra hastaları en fazla merak ettiği konu; ameliyattan sonra tampon alınırken duyulan ağrıdır. Lakin şu anda kullanılan silikon tamponlar bu sorunu ortadan kaldırmıştır. Burun estetiği operasyonunda bir başka öğrenilmek istenen konu ise burun ucunun zaman içerisinde düşmesi ya da burun sırtında çökmelerin oluşmasıdır. Şu anda muteber olan teknikler yönünden da bu sıkıntı ortadan kalkmıştır.
Ameliyat sonrası neler yapılabilir?
Burun operasyonunun bitiminde, göz çevresine soğuk uygulama yapılabilir ve 3 ila 4 saat içinde birşeyler yemek , içmek ve yürümek olanaklı olabilmektedir. Ameliyattan 5* 7 gün geçtikten sonra burun üstündeki plastik kalıp alınır ve ten rengi bantlarla birkaç gün daha burun örtülür. Ameliyattan sonra ilk 2 gün hafif morluk ve şişlik oluşabilir. 3. günün nihayetinde bu morluklarda azalmalar başlamaktadır. Plastik kalıplar alındığında, morluk ve şişlikler hafif bir makyajla kamufle edilebilecek kadar azalmaktadır. Burnun ameliyat sonrası en yeni şeklini alması yaklaşık altı ay ile 1 yıllık bir süreci kapsar.
Erken iyileşmek için; bariz bir müddet istirahat, alkol ve sigara kullanımını kesmek, yoran ve zorlama gerektirmiş olan işlerden uzak durmak, burnu travmadan korumak, direk güneş ışığına maruz kalmamak ve kontrolleri ihmal etmemek de önemlidir.
Ameliyatsız Burun Estetiği Kimlere Uygulanabilir?
Hemen hemen her estetik ameliyatında olduğu şekilde burun estetiğinde de ameliyatsız uygulamar için çalışmalar yapılır. Günümüzde bu amaçla kişiye özel dolgu, botox ve birtakım lazer yöntemleri uygulanır.
Ameliyatsız burun estetikleri genelde burun ucunu aşağı çeken kasların botoxla düzeltilişi ve burun sırtındaki kemerin dolgular ile doldurulması metoduyla hastalara uygulanmakta olan bir yöntemdir.
Lazerler ise burun ucunun inceltilmesi, burun deri kalınlığının azaltılışı derisinin kalitesinin arttırılışı ve burun cildindeki damarsal bozukluklar ile renk değişimlerin düzeltilmesinde uygun hasta seçimi ve doğru planlamayla çok başarılı sonuçlar sağlayabilmektedir. Ameliyatsız olarak bilinmekte olan bir başka uygulama ise, esasında lokal aneztezi uygulaması ile uygulanmakta olan , kıkırdakların cerrahi teknikle diseke edildiği ve burun ucunun sırta doğru iple askılandığı kolay bir uygulamadır. Bu metod burun ucunu kaldırmak amacıyla seçilmiş klinik vakalarda uygun olabilmektedir.
İlgili aramalar: burun estetiği hakkında bilgi, rinoplasti nedir, estetik burun ameliyatları, burun estetiği fotoğrafı, burun estetiği resmi
Güzellik kavramı bayanlar için hep bir tabu olmuştur. Bilhassa yüz güzelliğini bozan kusurlarda kadınlar hep bir şikayet içerisinde bu soruna, türlü yöntemler aranıp durmuştur. Arada sırada saç rengini veya modelini değiştirerek ve bazı zamanlar de makyaj hilelerine başvurup bu kusurları örten kadınlar, son çare olarak da estetik ameliyatlara yönelmeyi tercih etmektedirler.
Kadınların estetik ameliyatlar içerisinde en çok tercih ettiği ameliyat burun estetiği veya tıptaki ismiyle rinoplasti gelmektedir. İster hastalığa sebebiyetten, isterse de estetik kaygılardan ötürü olsun, bayanlar yüz güzelliğinde burunları için bıçak altına yatmayı her şekilde kabul etmektedir. Kısacası burun yüz güzelliğinin elzem bir öğesi olduğu halde aynı anda insan sağlığı yönünden da oldukça mühim görevleri olan bir organdır.
Peki burun estetiği olmaya karar veren kadınların bu ameliyat ile ilgili bilişi lazım olan bilgiler neler? Burun estetiği tıp dilindeki adıyla rinoplastinin hedefi, yüzünüze en doğru burnu ortaya çıkarmaktır. Hastanın burun derisinin kalınlığı, kemik ve kıkırdak yapının özellikleri, burun operasyonunda sonuca direkt tesir edici faktörlerdendir. Burun derisisin kalınlığı ve yapısı da ameliyattan sonra burnun görünümünü etkiyi altına alan faktörlerdendir. Burun estetiği olma dan evvel doktor tarafı ile yapılanacak fiziki kontroller de o nedenden önemlidir.
Burun ameliyatları uygulama evresinde zor olmayan fakat net neticeleri görmek yönünden zorluk yaratabilen cerrahi işlemlerdir. Bundan dolayı ameliyatı yapan doktorların burundaki estetik ve fonksiyonelliği dengelemesi çok önemlidir.
Burun ameliyatını kimler yaptırabilir?
Burun gelişiminin tamamlandığı 18 yaşını doldurmuş, akıl sağlığı yerinde, cerrahi müdahale veya anesteziye engel sağlık sorunu olmayan herkes burun estetiği yaptırabilir.
Hangi Metodlar Burun Estetiğinde Uygulanabilir?
Rinoplasti operasyonu lokal veya genel anestezi altında uygulanabilmesine rağmen en çok talep edilen şekli genel anestezi olanıdır. Açık ya da kapalı teknikle uygulanabilir. Farkları açık teknikte burun deliklerinin arasında bulunan columella denilen alanda ters V biçiminde kesi oluşudur. Operasyondan sonra hastaları en fazla merak ettiği konu; ameliyattan sonra tampon alınırken duyulan ağrıdır. Lakin şu anda kullanılan silikon tamponlar bu sorunu ortadan kaldırmıştır. Burun estetiği operasyonunda bir başka öğrenilmek istenen konu ise burun ucunun zaman içerisinde düşmesi ya da burun sırtında çökmelerin oluşmasıdır. Şu anda muteber olan teknikler yönünden da bu sıkıntı ortadan kalkmıştır.
Ameliyat sonrası neler yapılabilir?
Burun operasyonunun bitiminde, göz çevresine soğuk uygulama yapılabilir ve 3 ila 4 saat içinde birşeyler yemek , içmek ve yürümek olanaklı olabilmektedir. Ameliyattan 5* 7 gün geçtikten sonra burun üstündeki plastik kalıp alınır ve ten rengi bantlarla birkaç gün daha burun örtülür. Ameliyattan sonra ilk 2 gün hafif morluk ve şişlik oluşabilir. 3. günün nihayetinde bu morluklarda azalmalar başlamaktadır. Plastik kalıplar alındığında, morluk ve şişlikler hafif bir makyajla kamufle edilebilecek kadar azalmaktadır. Burnun ameliyat sonrası en yeni şeklini alması yaklaşık altı ay ile 1 yıllık bir süreci kapsar.
Erken iyileşmek için; bariz bir müddet istirahat, alkol ve sigara kullanımını kesmek, yoran ve zorlama gerektirmiş olan işlerden uzak durmak, burnu travmadan korumak, direk güneş ışığına maruz kalmamak ve kontrolleri ihmal etmemek de önemlidir.
Ameliyatsız Burun Estetiği Kimlere Uygulanabilir?
Hemen hemen her estetik ameliyatında olduğu şekilde burun estetiğinde de ameliyatsız uygulamar için çalışmalar yapılır. Günümüzde bu amaçla kişiye özel dolgu, botox ve birtakım lazer yöntemleri uygulanır.
Ameliyatsız burun estetikleri genelde burun ucunu aşağı çeken kasların botoxla düzeltilişi ve burun sırtındaki kemerin dolgular ile doldurulması metoduyla hastalara uygulanmakta olan bir yöntemdir.
Lazerler ise burun ucunun inceltilmesi, burun deri kalınlığının azaltılışı derisinin kalitesinin arttırılışı ve burun cildindeki damarsal bozukluklar ile renk değişimlerin düzeltilmesinde uygun hasta seçimi ve doğru planlamayla çok başarılı sonuçlar sağlayabilmektedir. Ameliyatsız olarak bilinmekte olan bir başka uygulama ise, esasında lokal aneztezi uygulaması ile uygulanmakta olan , kıkırdakların cerrahi teknikle diseke edildiği ve burun ucunun sırta doğru iple askılandığı kolay bir uygulamadır. Bu metod burun ucunu kaldırmak amacıyla seçilmiş klinik vakalarda uygun olabilmektedir.
İlgili aramalar: burun estetiği hakkında bilgi, rinoplasti nedir, estetik burun ameliyatları, burun estetiği fotoğrafı, burun estetiği resmi
Etiketler:
burun ameliyatı,
burun estetiği,
estetik burun ameliyatı,
rhinoplasty,
rinoplasti
23 Temmuz 2015 Perşembe
Çocuklarda Televizyon ve Bilgisayar Bağımlılığı
Sponsorlu Bağlantılar:
Çocuklarda Televizyon ve Bilgisayar Bağımlılığı
Çocukların bilgisayar ve tv karşısında geçirdikleri zamanı dengelemek anne babaların önemli görevlerinden bir tanesidir. Bilgisayar ve televizyona gün süresinde 1 ila 2 saatten fazla zaman ayrılmamalıdır.
Çocuğunuzda Bilgisayar ve Televizyon Bağımlılığı
Bilhassa çocuklar tatil zamanlarında bilgisayar ve televizyonların başından kalkmıyorlar. Oysa bu durum çocukların gelişimini menfi etkileyebiliyor. Aşırı televizyon izlemek çocukların hareket yeteneğinin azalışına ve obezite başlangıcına kadar gidebiliyor. 2 yaş altı çocukların televizyon izlemeleri onlar için oldukça zararlıdır.
Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Bebeklik süreci 0* 2 yaş arasıdır. Bu dönem bebeğin en çok iletişime, insan ilişkisine ihtiyacı olduğu dönemdir. Bu süreci boyunca televizyon karşısında bırakılan bebeklerde gelişim gerilikleri görülür. Bununla birlikte televizyondaki her program da çocuk için uygun bulunmadığı için çocuğun kontrol dışı bir şekilde televizyon izlemesi onun yanlış şeyler öğrenip, korkular geliştirmesine veya şiddete yönelmesine bile sebep olabilir.
Anne babalar evde oluşturdukları kuralları disiplinden ödün vermeden uygulamalıdır. Bu sınırların başında çocuğa bariz bir müddet televizyon izlemesi için izin verilişi ve o süre dolduğunda çocuğun bütün protestolarına rağmen televizyonun kapatılışı gelmektedir. Evde televizyon izleme zamanlarının da belirlenmesi gerekiyor. Ailenin bir arada olduğu yemek saatlerinde televizyonun açılmamasında yarar bulunur.
Televizyon ve bilgisayara en fazla 1 ila 2 saat ayrılması gerekir. Çocuğunuz yalnız kaldığında televizyona yönelir. Televizyonu katiyyen bir ödüle dönüştürmeyin. Bu durum oluşturduğunuz televizyon izleme programını engeller. Çocuklar anne babalarını örnek aldıkları için bu durumda çok dikkatli davranmanız gerekir. Çocuğun uygulamasını istediğiniz davranışları öncelikli olarak siz uygulamanız gerekir.
Televizyon ve bilgisayar başında vakit geçirmektense çocuğun arkadaşları ile birlikte olması onlarla oyunlar kurması kendilerinin üstünde anlaştığı kurallar çerçevesinde zaman geçirmeleri onların hem deşarj olmalarını hem de iyi zaman geçirmelerini sağlar. Sokak oyunları da çocuğun sosyal ve duygusal gelişimine katkı sağlar.
İlgili aramalar: çocuklardan televizyon bağımlılığı, çocuklarda bilgisayar bağımlılığı
Çocukların bilgisayar ve tv karşısında geçirdikleri zamanı dengelemek anne babaların önemli görevlerinden bir tanesidir. Bilgisayar ve televizyona gün süresinde 1 ila 2 saatten fazla zaman ayrılmamalıdır.
Çocuğunuzda Bilgisayar ve Televizyon Bağımlılığı
Bilhassa çocuklar tatil zamanlarında bilgisayar ve televizyonların başından kalkmıyorlar. Oysa bu durum çocukların gelişimini menfi etkileyebiliyor. Aşırı televizyon izlemek çocukların hareket yeteneğinin azalışına ve obezite başlangıcına kadar gidebiliyor. 2 yaş altı çocukların televizyon izlemeleri onlar için oldukça zararlıdır.
Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Bebeklik süreci 0* 2 yaş arasıdır. Bu dönem bebeğin en çok iletişime, insan ilişkisine ihtiyacı olduğu dönemdir. Bu süreci boyunca televizyon karşısında bırakılan bebeklerde gelişim gerilikleri görülür. Bununla birlikte televizyondaki her program da çocuk için uygun bulunmadığı için çocuğun kontrol dışı bir şekilde televizyon izlemesi onun yanlış şeyler öğrenip, korkular geliştirmesine veya şiddete yönelmesine bile sebep olabilir.
Anne babalar evde oluşturdukları kuralları disiplinden ödün vermeden uygulamalıdır. Bu sınırların başında çocuğa bariz bir müddet televizyon izlemesi için izin verilişi ve o süre dolduğunda çocuğun bütün protestolarına rağmen televizyonun kapatılışı gelmektedir. Evde televizyon izleme zamanlarının da belirlenmesi gerekiyor. Ailenin bir arada olduğu yemek saatlerinde televizyonun açılmamasında yarar bulunur.
Televizyon ve bilgisayara en fazla 1 ila 2 saat ayrılması gerekir. Çocuğunuz yalnız kaldığında televizyona yönelir. Televizyonu katiyyen bir ödüle dönüştürmeyin. Bu durum oluşturduğunuz televizyon izleme programını engeller. Çocuklar anne babalarını örnek aldıkları için bu durumda çok dikkatli davranmanız gerekir. Çocuğun uygulamasını istediğiniz davranışları öncelikli olarak siz uygulamanız gerekir.
Televizyon ve bilgisayar başında vakit geçirmektense çocuğun arkadaşları ile birlikte olması onlarla oyunlar kurması kendilerinin üstünde anlaştığı kurallar çerçevesinde zaman geçirmeleri onların hem deşarj olmalarını hem de iyi zaman geçirmelerini sağlar. Sokak oyunları da çocuğun sosyal ve duygusal gelişimine katkı sağlar.
İlgili aramalar: çocuklardan televizyon bağımlılığı, çocuklarda bilgisayar bağımlılığı
Zayıflamaya Yardımcı Olan Bitkiler
Sponsorlu Bağlantılar:
Zayıflamaya Yardımcı Olan Bitkiler
Fazla kilolarınızdan kurtulmak amacıyla rejim yapıyor ama arzu ettiğiniz hızda kilo veremiyorsanız bitkilerin şifalı dünyasını keşfetmenizde yarar bulunmakta. Yağ yakmaya yardımcı bitkilerden hazırlamış olduğunuz çaylardan günlük olarak birer fincan içmeyi alışkanlık haline getirdiğinizde kilo verme işini daha çabuk hallettiğinizi göreceksiniz.
Bu Bitkiler Zayıflamaya Yardım Ediyor
Tere Tohumu: Mebobalizmayı çabuklaştırır ve troid bezinin daha sağlıklı çalışmasına imkan vermektedir.
Funda Yaprağı: Vücudun yağları yakmasına yardımcı olarak zayıflamayı kolay hale getirir. Açlığın bastırılmasına da yardım etmektedir.
Zencefil: Alınan gıdaların daha basit sindirilmesine yardımcı oluyor ve bünyeyi kuvvetlendiriyor. Kilo vermeye çalışmakta olan kişilerde enfeksiyon riskini azaltmaktadır.
Yeşil Çay: Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye ve bağırsaktaki yararlı bakterileri artırarak sindirmeye yardımcı olmaktadır.
İlgili aramalar: zayıflamaya yardımcı olan bitkileri zayıflatan bitkiler, kilo verdiren bitkiler nelerdir
Fazla kilolarınızdan kurtulmak amacıyla rejim yapıyor ama arzu ettiğiniz hızda kilo veremiyorsanız bitkilerin şifalı dünyasını keşfetmenizde yarar bulunmakta. Yağ yakmaya yardımcı bitkilerden hazırlamış olduğunuz çaylardan günlük olarak birer fincan içmeyi alışkanlık haline getirdiğinizde kilo verme işini daha çabuk hallettiğinizi göreceksiniz.
Bu Bitkiler Zayıflamaya Yardım Ediyor
Tere Tohumu: Mebobalizmayı çabuklaştırır ve troid bezinin daha sağlıklı çalışmasına imkan vermektedir.
Funda Yaprağı: Vücudun yağları yakmasına yardımcı olarak zayıflamayı kolay hale getirir. Açlığın bastırılmasına da yardım etmektedir.
Zencefil: Alınan gıdaların daha basit sindirilmesine yardımcı oluyor ve bünyeyi kuvvetlendiriyor. Kilo vermeye çalışmakta olan kişilerde enfeksiyon riskini azaltmaktadır.
Yeşil Çay: Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye ve bağırsaktaki yararlı bakterileri artırarak sindirmeye yardımcı olmaktadır.
İlgili aramalar: zayıflamaya yardımcı olan bitkileri zayıflatan bitkiler, kilo verdiren bitkiler nelerdir
22 Temmuz 2015 Çarşamba
Nargile Mi Daha Zararlı, Sigara Mı?
Sponsorlu Bağlantılar:
Nargile Mi Daha Zararlı, Sigara Mı?
Amasya Halk Sağlığı Müdürü olarak görev yapan Dr. Öner Nergiz, nargilenin en az 50 sigaraya bedel bir madde olduğunu söyledi.
Nargile Birçok Hastalığa Zemin Hazırlayarak Sağlığı Tehdit Ediyor
Son yıllarda nargile kullanımının artmasının en mühim nedenlerinden birinin nargilenin sigara kadar sağlığa zararı bulunmadığı düşüncesi olduğunu dile getiren Dr. Öner Nergiz, yapmış olduğu yazılı açıklamada, Sigara gibi ham maddesi tütün olan nargile, sigaranın bütün zararlarını bünyesinde taşıdığı gibi sağlık açısından sigaran bile daha fazla risk taşımaktadır. Bilhassa ağız kanseri, gırtlak kanseri, akciğer kanseri başta gelmek üzere solunum yolu hastalıkları, damar tıkanıklıkları gibi hastalıklara yol açtığı gibi hijyen kurallarına dikkat edilmediği zaman tüberküloz, hepatit gibi bulaşıcı tehlikeli hastalıklara davetiye çıkarmaktadır dedi. Elma, kakao, çilek gibi aromalarıyla zararsızmış gibi bize aksedilen nargile esasında sigaradan daha fazla zararlıdır.
İlgili aramalar: nargile mi daha zararlı sigara mı, nargilenin zararı var mı, nargile zararlı mıdır, nargile içmek zararlı mı
Amasya Halk Sağlığı Müdürü olarak görev yapan Dr. Öner Nergiz, nargilenin en az 50 sigaraya bedel bir madde olduğunu söyledi.
Nargile Birçok Hastalığa Zemin Hazırlayarak Sağlığı Tehdit Ediyor
Son yıllarda nargile kullanımının artmasının en mühim nedenlerinden birinin nargilenin sigara kadar sağlığa zararı bulunmadığı düşüncesi olduğunu dile getiren Dr. Öner Nergiz, yapmış olduğu yazılı açıklamada, Sigara gibi ham maddesi tütün olan nargile, sigaranın bütün zararlarını bünyesinde taşıdığı gibi sağlık açısından sigaran bile daha fazla risk taşımaktadır. Bilhassa ağız kanseri, gırtlak kanseri, akciğer kanseri başta gelmek üzere solunum yolu hastalıkları, damar tıkanıklıkları gibi hastalıklara yol açtığı gibi hijyen kurallarına dikkat edilmediği zaman tüberküloz, hepatit gibi bulaşıcı tehlikeli hastalıklara davetiye çıkarmaktadır dedi. Elma, kakao, çilek gibi aromalarıyla zararsızmış gibi bize aksedilen nargile esasında sigaradan daha fazla zararlıdır.
İlgili aramalar: nargile mi daha zararlı sigara mı, nargilenin zararı var mı, nargile zararlı mıdır, nargile içmek zararlı mı
Hazır Noodle'ın Zararları
Sponsorlu Bağlantılar:
Hazır Noodle'ın Zararları
Uzakdoğu mutfağının vazgeçilmezi olan erişte benzeri ‘noodle’ üstünde araştırma yapan bilim adamları, hazır noodle severleri uyardı. Son senelerin en popüler lezzetlerinden noodle’ı hazır tüketen kadınlar; kalp hastalıkları, felç ve diyabet gibi problemlerle karşılaşabilir.
Hazır Noodle Kadınlarda Kalp ve Şeker Hastalıklarına Yakalanma Riskini Arttırıyor
ABD’deki Baylor ve Harvard Üniversitesi’nden bilim insanları, noodle’ın en çok tüketildiği ülkelerden bir tanesi olan Güney Kore’de 11 bin kişiyi inceledi. Araştırmaya göre, haftada 2 kez hazır noodle yediğini söyleyen kadınların metabolik sendroma yakalanma riski, başka deneklerin tam iki katı daha çok.
Metabolik sendroma yakalananların vücutları enerji kontrolünü sağlayamıyor, dolayısıyla kişide yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği gibi haller baş gösterir. Bu sorunlar da şeker hastalığı ve kalp hastalıklarını tetikliyor. Uzmanlar, spor yapan veya dengeli beslenen kadınların bile haftada 2 kereden fazla hazır noodle tüketmemesi gerektiği hususunda uyarıyor. Çünkü hazır besinlerin raf ömrünü uzatmak amacıyla bir çok firma şeker, tuz ve kimyasal bileşenler kullanıyor.
Uzakdoğu mutfağının vazgeçilmezi olan erişte benzeri ‘noodle’ üstünde araştırma yapan bilim adamları, hazır noodle severleri uyardı. Son senelerin en popüler lezzetlerinden noodle’ı hazır tüketen kadınlar; kalp hastalıkları, felç ve diyabet gibi problemlerle karşılaşabilir.
Hazır Noodle Kadınlarda Kalp ve Şeker Hastalıklarına Yakalanma Riskini Arttırıyor
ABD’deki Baylor ve Harvard Üniversitesi’nden bilim insanları, noodle’ın en çok tüketildiği ülkelerden bir tanesi olan Güney Kore’de 11 bin kişiyi inceledi. Araştırmaya göre, haftada 2 kez hazır noodle yediğini söyleyen kadınların metabolik sendroma yakalanma riski, başka deneklerin tam iki katı daha çok.
Metabolik sendroma yakalananların vücutları enerji kontrolünü sağlayamıyor, dolayısıyla kişide yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği gibi haller baş gösterir. Bu sorunlar da şeker hastalığı ve kalp hastalıklarını tetikliyor. Uzmanlar, spor yapan veya dengeli beslenen kadınların bile haftada 2 kereden fazla hazır noodle tüketmemesi gerektiği hususunda uyarıyor. Çünkü hazır besinlerin raf ömrünü uzatmak amacıyla bir çok firma şeker, tuz ve kimyasal bileşenler kullanıyor.
Çatlayan Dudaklara Ballı Bakım
Sponsorlu Bağlantılar:
Çatlayan Dudaklara Ballı Bakım
Sürekli kuruyan ve çatlayan dudaklarınızdan şikayetçiyseniz, size bu konu ile ilgili kolay ama tesirli bir önerimiz olacak. Bal ile dudaklarınıza yapacak olduğunuz bakım yardımıyla daha yumuşak ve pürüzsüz dudaklara sahip olabilirsiniz. Yapmanız lazım olan çok basit.
Dudaklara Ballı Bakım
İlk olarak dudaklarımızın üstündeki kuru ve ölü deriden kurtulacağız. Ölü deriden kurtulmak amacıyla bir bez kullanabilirsiniz. Fakat bizim önerimiz dudaklarınızın üzerini fırçalamak Yumuşak kıllı bir fırça ile dudaklarınızı suyun altında fırçalayın. Dudaklarınızı sert bir şekilde fırçalamak tahrişe neden olacağından, fırçalamayı olabildiği kadar nazik şekilde yapmaya çabalayın. Bu işlem dudaklarınızı pürüzsüz bir hale getirirken aynı anda dolgun bir görünüm sağlayacaktır.
Fırçalama işleminden sonra dudaklarınıza bal ile bakım uygulayabilirsiniz. Bunun için uygulamanız lazım olan tek şey, süzme balı dudaklarınıza sürmek ve on beş dakika kadar beklemek. Balı dudaklarınızdan durulamış olduğunuz andan başlayıp farkı hissedeceksiniz.
İlgili aramalar: çatlayan dudaklara ballı bakım, dudak çatlağına ne iyi gelir, balın faydaları, dudak çatlağı, dudak bakımı
Sürekli kuruyan ve çatlayan dudaklarınızdan şikayetçiyseniz, size bu konu ile ilgili kolay ama tesirli bir önerimiz olacak. Bal ile dudaklarınıza yapacak olduğunuz bakım yardımıyla daha yumuşak ve pürüzsüz dudaklara sahip olabilirsiniz. Yapmanız lazım olan çok basit.
Dudaklara Ballı Bakım
İlk olarak dudaklarımızın üstündeki kuru ve ölü deriden kurtulacağız. Ölü deriden kurtulmak amacıyla bir bez kullanabilirsiniz. Fakat bizim önerimiz dudaklarınızın üzerini fırçalamak Yumuşak kıllı bir fırça ile dudaklarınızı suyun altında fırçalayın. Dudaklarınızı sert bir şekilde fırçalamak tahrişe neden olacağından, fırçalamayı olabildiği kadar nazik şekilde yapmaya çabalayın. Bu işlem dudaklarınızı pürüzsüz bir hale getirirken aynı anda dolgun bir görünüm sağlayacaktır.
Fırçalama işleminden sonra dudaklarınıza bal ile bakım uygulayabilirsiniz. Bunun için uygulamanız lazım olan tek şey, süzme balı dudaklarınıza sürmek ve on beş dakika kadar beklemek. Balı dudaklarınızdan durulamış olduğunuz andan başlayıp farkı hissedeceksiniz.
İlgili aramalar: çatlayan dudaklara ballı bakım, dudak çatlağına ne iyi gelir, balın faydaları, dudak çatlağı, dudak bakımı
Şeftalinin Sindirim Sistemine Faydaları
Sponsorlu Bağlantılar:
Şeftalinin Sindirim Sistemine Faydaları
Sindirim sisteminin sağlıklı çalışması için az ve sık aralıklarla yemek yenilmesini tavsiye edici uzmanlar, şeftalinin de sindirimi kolaylaştıran meyveler arasında olduğunu söylüyor.
Şeftali Sindirimi Kolaylaştırıyor
İçeriğinde bolca vitamin, folik asit, betakaroten, potasyum bulunmakta olan meyveler, vücudun defans işleyişini güçlendirmenin yanında hazmı kolaylaştırıp sindirime yardımcı olmaktadır. Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, sindirim sisteminde meydana gelen problemleri gidermek amaçlı A, B3 ve C vitaminlerini barındıran şeftaliyi tavsiye etmektedir. İnanç, şeftalinin antioksidan yönünden zengin olduğunu, kanı temizlediğini, böbrek ve safra kesesinin düzenli bir şekilde çalışmasına imkan sağladığını sözlerine ekledi.
Sindirim sisteminin sağlıklı çalışması için az ve sık aralıklarla yemek yenilmesini tavsiye edici uzmanlar, şeftalinin de sindirimi kolaylaştıran meyveler arasında olduğunu söylüyor.
Şeftali Sindirimi Kolaylaştırıyor
İçeriğinde bolca vitamin, folik asit, betakaroten, potasyum bulunmakta olan meyveler, vücudun defans işleyişini güçlendirmenin yanında hazmı kolaylaştırıp sindirime yardımcı olmaktadır. Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, sindirim sisteminde meydana gelen problemleri gidermek amaçlı A, B3 ve C vitaminlerini barındıran şeftaliyi tavsiye etmektedir. İnanç, şeftalinin antioksidan yönünden zengin olduğunu, kanı temizlediğini, böbrek ve safra kesesinin düzenli bir şekilde çalışmasına imkan sağladığını sözlerine ekledi.
21 Temmuz 2015 Salı
Toksinleri Vücuttan Atan Besinler
Sponsorlu Bağlantılar:
Toksinleri Vücuttan Atan Besinler
Mevsimlerin giderek sertleşmesiyle eller de içerisindeki nemini yitirir ve kuruyup, sertleşmeye başlamaktadır. Vücuttaki zararlı toksinlerin atılmasıyla, bedene dinçlik ve sağlık geldiği gibi kilo vermek de daha basit bir hal alır. İşte sizi hastalıklardan kurtarıp zinde kalmanızı salayacak toksin attırıcı gıdalar ve onların faydaları…
Toksin Atmaya Yardımcı Besinler
Enginar: Eğer enginarı yeteri miktarda ve düzenli olrak tüketirseniz, hastalıklara karşı bedeninize kalkan görevi yapacaktır. Bağırsaklar için çok yararlı bir sebze olduğu için karaciğerin görevini hafifletiyor. Muhteviyatında mevcut olan "quersetin" ve "rutin" ismine sahip antioksidanlar da kansere karşı vücudu koruyor.
Brüksel lahanası: Brüksel lahanası, beyaz lahana, brokoli, karnıbahar aynı soydan gelen ve içerisinde yüksek lif barındıran sebzelerdendir. Bu sebeple hazmı kolaylaştırarak, bağırsak ve karaciğer sağlığını koruyorlar. Bununla birlikte bu sebzeleri tüketmek, kansere yakalanma oranınızı da yüksek miktarda düşürür.
Portakal: Vitamin C ve antioksidan kaynağı portakal, sizi hem kışın kaçınılmaz olan hastalığı gripten koruyacak hem de karaciğerinizi güçlendirmeye yardımcı olacaktır. Portakal bunun yanında bağışıklık sistemini güçlendirmenin haricinde kolestrolün düşmesine de yardımcı besinlerdendir.
Yumurta: Mucizevi gıdalardan olan yumurtanın faydaları say say bitmese de yumurtanın en ilginç yararlarından biri; alkol alımından sonra vücudun toparlanmasını hızlandırmasıdır. Nedeni ise alkolün metabolizmadan atılmasına imkan veren "sistain" ismine sahip aminoasit yönünden yumurtanın zengin olması.
Mercimek: Mercimek ve fasulye gibi bakliyatlar da çinko bakımından oldukça zengindir ve bağışıklık güç vermektedir. Vücuttaki bütün organlar için olumlu katkıda mevcut olan çinko yardımıyla metabolizma da daha tesirli ve düzenli çalışmakta. Kan yapıcı etkisiyle vücudun dolaşım sistemi için de oldukça faydalı.
Yulaf: Sağlığınıza uzun vadede yarar meydana getirmek amacı ile günlğk kahvaltınıza yulaf eklemeyi boşlamayın. Yulaf, hem kolestrolü düşürüyor hem de kolon ve meme kanserini önleyici rol oynuyor. Üstelik düzenli şekilde tüketildiği zaman bağırsakların düzenli çalışmasına imkan vermektedir.
Mevsimlerin giderek sertleşmesiyle eller de içerisindeki nemini yitirir ve kuruyup, sertleşmeye başlamaktadır. Vücuttaki zararlı toksinlerin atılmasıyla, bedene dinçlik ve sağlık geldiği gibi kilo vermek de daha basit bir hal alır. İşte sizi hastalıklardan kurtarıp zinde kalmanızı salayacak toksin attırıcı gıdalar ve onların faydaları…
Toksin Atmaya Yardımcı Besinler
Enginar: Eğer enginarı yeteri miktarda ve düzenli olrak tüketirseniz, hastalıklara karşı bedeninize kalkan görevi yapacaktır. Bağırsaklar için çok yararlı bir sebze olduğu için karaciğerin görevini hafifletiyor. Muhteviyatında mevcut olan "quersetin" ve "rutin" ismine sahip antioksidanlar da kansere karşı vücudu koruyor.
Brüksel lahanası: Brüksel lahanası, beyaz lahana, brokoli, karnıbahar aynı soydan gelen ve içerisinde yüksek lif barındıran sebzelerdendir. Bu sebeple hazmı kolaylaştırarak, bağırsak ve karaciğer sağlığını koruyorlar. Bununla birlikte bu sebzeleri tüketmek, kansere yakalanma oranınızı da yüksek miktarda düşürür.
Portakal: Vitamin C ve antioksidan kaynağı portakal, sizi hem kışın kaçınılmaz olan hastalığı gripten koruyacak hem de karaciğerinizi güçlendirmeye yardımcı olacaktır. Portakal bunun yanında bağışıklık sistemini güçlendirmenin haricinde kolestrolün düşmesine de yardımcı besinlerdendir.
Yumurta: Mucizevi gıdalardan olan yumurtanın faydaları say say bitmese de yumurtanın en ilginç yararlarından biri; alkol alımından sonra vücudun toparlanmasını hızlandırmasıdır. Nedeni ise alkolün metabolizmadan atılmasına imkan veren "sistain" ismine sahip aminoasit yönünden yumurtanın zengin olması.
Mercimek: Mercimek ve fasulye gibi bakliyatlar da çinko bakımından oldukça zengindir ve bağışıklık güç vermektedir. Vücuttaki bütün organlar için olumlu katkıda mevcut olan çinko yardımıyla metabolizma da daha tesirli ve düzenli çalışmakta. Kan yapıcı etkisiyle vücudun dolaşım sistemi için de oldukça faydalı.
Yulaf: Sağlığınıza uzun vadede yarar meydana getirmek amacı ile günlğk kahvaltınıza yulaf eklemeyi boşlamayın. Yulaf, hem kolestrolü düşürüyor hem de kolon ve meme kanserini önleyici rol oynuyor. Üstelik düzenli şekilde tüketildiği zaman bağırsakların düzenli çalışmasına imkan vermektedir.
Neden Kilo Veremiyorum?
Sponsorlu Bağlantılar:
NEDEN KİLO VEREMİYORUM?
Düzenli beslenerek egzersiz yapmanıza rağmen halen kilo verememekten mi şikayetçisiniz? İşte kilo verememenizin sebepleri.
Kilo Verememenin Nedenleri
Suyu ihmal etmek: Vücudunuzu nemlendirmenin yanında düzenli şekilde su içmek, gıdaların parçalanıp sindirilmesine ve kilo kaybına da yardımcı olmaktadır. Bilhassa yemekler den evvel içecek olduğunuz bir bardak su, midede doyum hissi sağlayarak daha az yemek ile doymanızı kolaylaştıracaktır.
Bütün gıda gruplarından yememek: Bütün gıda gruplarından yeteri kadar tüketmemek, yemeyi kestiğiniz gıdalara daha fazla istek duymanıza ve beslenme yetersizliğine sebep olmaktadır. Karbonhidratları tüketmeyi kesmektense kepekli tahıllara odaklanmanız daha doğru olmaktadır.
Yeterince yürümemek: Günlük 15 dakika tempolu yürüyüş sağlık amaçlı kafi görünse de size planlamış olduğunuz kadar ağırlık kaybı sağlamayabilir. Kilo verebilmek amacı ile günlük en az 30 dakika tempolu şekilde yürümeniz gerekir.
Aç karnına egzersiz yapmak: Aç karnına egzersiz yapmak, kalori yakımını yağ yerine kastan sağlar. Bu durumla karşılaşmamak amacıyla hafif gıdalar tüketebilir ve bu sayede kas kaybınızın önüne geçmiş olursunuz.
Spordan sonra fazla atıştırmak: Spordan sonra tüketecek olduğunuz atıştırmalıklar da, kilo vermenizde oldukça mühim bir yere sahip. Normal öğün saatiniz değilse, spordan sonra yiyecek olduğunuz atıştırmalığın 150 kalori dolayında olmasına dikkat edin.
Yalnızca kardiyo yapmak: Kilo vermek amacı ile yalnızca kardiyo yapmak kafi olmaz. Ağırlık çalışmak da kilo vermenizi sağlayacaktır. Ağırlık çalışarak kaslarınızı güçlendirebilir ve metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz.
Yeteri kadar yememek: "Sonrasında yemek yerim" diyerek kendinizi aç bırakmayın. Bu durum kalori almamanızı sağlar fakat metabolizmanızın dengesini bozarak başka öğünlerde daha fazla yemek yemenize neden olmaktadır.
Ayakta yemek yemek: Buzdolabının veya mutfak tezgahının önünde durup bir şeyler yemek zamandan kazanç gibi görülebilir, lakin farkına varmadan fazla yemenize sebep olmaktadır.
İlgili aramalar: neden kilo veremiyorum, kilo verememenin nedenleri nelerdir, neden zayıflayamıyorum
Düzenli beslenerek egzersiz yapmanıza rağmen halen kilo verememekten mi şikayetçisiniz? İşte kilo verememenizin sebepleri.
Kilo Verememenin Nedenleri
Suyu ihmal etmek: Vücudunuzu nemlendirmenin yanında düzenli şekilde su içmek, gıdaların parçalanıp sindirilmesine ve kilo kaybına da yardımcı olmaktadır. Bilhassa yemekler den evvel içecek olduğunuz bir bardak su, midede doyum hissi sağlayarak daha az yemek ile doymanızı kolaylaştıracaktır.
Bütün gıda gruplarından yememek: Bütün gıda gruplarından yeteri kadar tüketmemek, yemeyi kestiğiniz gıdalara daha fazla istek duymanıza ve beslenme yetersizliğine sebep olmaktadır. Karbonhidratları tüketmeyi kesmektense kepekli tahıllara odaklanmanız daha doğru olmaktadır.
Yeterince yürümemek: Günlük 15 dakika tempolu yürüyüş sağlık amaçlı kafi görünse de size planlamış olduğunuz kadar ağırlık kaybı sağlamayabilir. Kilo verebilmek amacı ile günlük en az 30 dakika tempolu şekilde yürümeniz gerekir.
Aç karnına egzersiz yapmak: Aç karnına egzersiz yapmak, kalori yakımını yağ yerine kastan sağlar. Bu durumla karşılaşmamak amacıyla hafif gıdalar tüketebilir ve bu sayede kas kaybınızın önüne geçmiş olursunuz.
Spordan sonra fazla atıştırmak: Spordan sonra tüketecek olduğunuz atıştırmalıklar da, kilo vermenizde oldukça mühim bir yere sahip. Normal öğün saatiniz değilse, spordan sonra yiyecek olduğunuz atıştırmalığın 150 kalori dolayında olmasına dikkat edin.
Yalnızca kardiyo yapmak: Kilo vermek amacı ile yalnızca kardiyo yapmak kafi olmaz. Ağırlık çalışmak da kilo vermenizi sağlayacaktır. Ağırlık çalışarak kaslarınızı güçlendirebilir ve metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz.
Yeteri kadar yememek: "Sonrasında yemek yerim" diyerek kendinizi aç bırakmayın. Bu durum kalori almamanızı sağlar fakat metabolizmanızın dengesini bozarak başka öğünlerde daha fazla yemek yemenize neden olmaktadır.
Ayakta yemek yemek: Buzdolabının veya mutfak tezgahının önünde durup bir şeyler yemek zamandan kazanç gibi görülebilir, lakin farkına varmadan fazla yemenize sebep olmaktadır.
İlgili aramalar: neden kilo veremiyorum, kilo verememenin nedenleri nelerdir, neden zayıflayamıyorum
Göbek Yapan Şeyler
Sponsorlu Bağlantılar:
Göbek Yapan Şeyler
Göbeğinizdeki yağlanmadan şikayetçi misiniz? İşte göbekte yağlanmaya neden olan alışkanlıklar.
Göbek Yapan Alışkanlıklarımız
Gün içinde belli aralıklarla gazlı içecek tüketmek, haftada bir kere tüketenlere oranla bel bölgesinde iki kat çok genişletiyor. Tatlandırıcılı bulunanları da tercih etmek bir çözüm değil, çünkü tatlandırılılı içecekler de daha çabuk acıkmanıza ve daha sık yemek yemenize neden olmaktadır.
Yapılan hatalı alışkanlıklardan biri de, yemek yerken geniş tabaklar kullanmaktır. Tabağınız ne kadar büyük olursa, koyacak olduğunuz yemekler küçük görüneceğinden size daha fazla yemek koyma isteği verir ve yediğiniz yemek miktarını arttırmaktadır. Yeme isteğinizi arttıran bu zinciri kırmak amacıyla daha ufak tabakları tercih edin.
Vücut, uyku esnasında kalori harcayarak yediklerimizi sindirir. Lakin gece geç saatte yemek yeip daha sonra uyuduğunuzda vücudunuz bu işlevini yapmakta zorlanıyor ve bu da göbek bölgenizde yağlanmaya neden olmaktadır. Bununla birlikte yemek yedikten hemen sonra uyumak hazımsızlık ve asit reflüsünün de sebeplerinden biri.
Yağlı yiyeceklerin geneli kilo artmasına neden olmaz. Bilhassa tekli doymuş yağlar vücut için gerekli ve yararlıdır. Avokado, zeytin yağı ve çekirdekler, karın bölgesinde biriken yağı eritmekte oldukça işe yarıyor. Gün içerisinde ne kadar şeker tüketirseniz, vücudunuzdaki yağlanma da o kadar fazla olmaktadır.
Düzensiz uyku da göbek yağlanmasının sebeplerinden bir tanesidir. Gece uykularınızı düzenleyerek stres hormonunuzu da kontrol altına alabilirsiniz. Uykunuz düzene girdiğinde ve kortizol seviyeniz normale ulaştığında, iştahınızı kontrol altına alan leptin hormonunu salgılamaya başlayacaksınız.
Göbeğinizdeki yağlanmadan şikayetçi misiniz? İşte göbekte yağlanmaya neden olan alışkanlıklar.
Göbek Yapan Alışkanlıklarımız
Gün içinde belli aralıklarla gazlı içecek tüketmek, haftada bir kere tüketenlere oranla bel bölgesinde iki kat çok genişletiyor. Tatlandırıcılı bulunanları da tercih etmek bir çözüm değil, çünkü tatlandırılılı içecekler de daha çabuk acıkmanıza ve daha sık yemek yemenize neden olmaktadır.
Yapılan hatalı alışkanlıklardan biri de, yemek yerken geniş tabaklar kullanmaktır. Tabağınız ne kadar büyük olursa, koyacak olduğunuz yemekler küçük görüneceğinden size daha fazla yemek koyma isteği verir ve yediğiniz yemek miktarını arttırmaktadır. Yeme isteğinizi arttıran bu zinciri kırmak amacıyla daha ufak tabakları tercih edin.
Vücut, uyku esnasında kalori harcayarak yediklerimizi sindirir. Lakin gece geç saatte yemek yeip daha sonra uyuduğunuzda vücudunuz bu işlevini yapmakta zorlanıyor ve bu da göbek bölgenizde yağlanmaya neden olmaktadır. Bununla birlikte yemek yedikten hemen sonra uyumak hazımsızlık ve asit reflüsünün de sebeplerinden biri.
Yağlı yiyeceklerin geneli kilo artmasına neden olmaz. Bilhassa tekli doymuş yağlar vücut için gerekli ve yararlıdır. Avokado, zeytin yağı ve çekirdekler, karın bölgesinde biriken yağı eritmekte oldukça işe yarıyor. Gün içerisinde ne kadar şeker tüketirseniz, vücudunuzdaki yağlanma da o kadar fazla olmaktadır.
Düzensiz uyku da göbek yağlanmasının sebeplerinden bir tanesidir. Gece uykularınızı düzenleyerek stres hormonunuzu da kontrol altına alabilirsiniz. Uykunuz düzene girdiğinde ve kortizol seviyeniz normale ulaştığında, iştahınızı kontrol altına alan leptin hormonunu salgılamaya başlayacaksınız.
Meyan Kökünün 12 Faydası
Sponsorlu Bağlantılar:
Meyan Kökünün 12 Faydası
Dr. İbrahim Saraçoğlu meyan kökünün insan vücudu yönünden epey mühim bir bitki olduğunu ve birçok hastalığa yararı bulunduğunu belirtmektedir. Meyan kökünden "aşlama" da denilen şerbetini yaparak sıcak yaz günlerinde buz gibi serinleyebilirsiniz. Sağlıksız kola, gazoz gibi içecekler yerine günde 1-2 bardak meyan kökü şerbeti size iyi gelecektir. Meyan kökü şerbeti lezzetli bir içecek olmasının yanısıra çok da faydalıdır. Meyan kökünün faydaları arasında en iyi bilinen 12 faydası şunlardır.
Şimdi meyan kökünün 12 faydasına beraber bakalım ve daha sık yemek ya da şerbetini içmek için gayret edelim.
– Karaciğer iltihaplanması tedavisinde kullanılır.
– Boğaz ağrısını geçirir.
– İdrar söktürücü etkiyi bulunur.
– Hazmı kolay hale getirir.
– İştahı açar.
– Kabızlığı giderir.
– İshale faydalı olmaktadır.
– Kronik hepatit ve siroz tedavisinde oldukça faydalı olan meyan kökü antiviral tesirleri ile bilhassa Hepatit A ve Hepatit C gibi hastalıklarına neden olan virüslere karşı tesirlidir.
– Kanseri önlemeye destek olmaktadır.
– Nezle, grip ve solunum darlığı gibi hastalıklara karşı faydalıdır.
– Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser ve balgamı söktürür.
– Mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri , gastrit ve ince bağırsak iltihaplanmalarında faydalıdır.
İlgili aramalar: meyan kökünün faydaları, meyan kökünün 12 faydası, aşlamanın faydaları
Dr. İbrahim Saraçoğlu meyan kökünün insan vücudu yönünden epey mühim bir bitki olduğunu ve birçok hastalığa yararı bulunduğunu belirtmektedir. Meyan kökünden "aşlama" da denilen şerbetini yaparak sıcak yaz günlerinde buz gibi serinleyebilirsiniz. Sağlıksız kola, gazoz gibi içecekler yerine günde 1-2 bardak meyan kökü şerbeti size iyi gelecektir. Meyan kökü şerbeti lezzetli bir içecek olmasının yanısıra çok da faydalıdır. Meyan kökünün faydaları arasında en iyi bilinen 12 faydası şunlardır.
Şimdi meyan kökünün 12 faydasına beraber bakalım ve daha sık yemek ya da şerbetini içmek için gayret edelim.
– Karaciğer iltihaplanması tedavisinde kullanılır.
– Boğaz ağrısını geçirir.
– İdrar söktürücü etkiyi bulunur.
– Hazmı kolay hale getirir.
– İştahı açar.
– Kabızlığı giderir.
– İshale faydalı olmaktadır.
– Kronik hepatit ve siroz tedavisinde oldukça faydalı olan meyan kökü antiviral tesirleri ile bilhassa Hepatit A ve Hepatit C gibi hastalıklarına neden olan virüslere karşı tesirlidir.
– Kanseri önlemeye destek olmaktadır.
– Nezle, grip ve solunum darlığı gibi hastalıklara karşı faydalıdır.
– Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser ve balgamı söktürür.
– Mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri , gastrit ve ince bağırsak iltihaplanmalarında faydalıdır.
İlgili aramalar: meyan kökünün faydaları, meyan kökünün 12 faydası, aşlamanın faydaları
14 Temmuz 2015 Salı
En Etkili Selülit Tedavileri
Sponsorlu Bağlantılar:
En Etkili Selülit Tedavileri
Yaz aylarında fazla kilolar ve selülitler yüzünden paniğe kapılırız. Bahar aylarında selülitlerden ve fazla kilolardan kurtulmanın yollarını ararız. Plajda, kısa etekler ve kısa şortlarla gönül rahatlığınca gezmek ve eğlenmek istiyorsanız, öncelikle kendinize sonsuz güvenmeniz gerekir. Selülit problemi öz güveni kıran durumlardan bir tanesidir.
Selülitlerden estetik tedavilerle kurtulabilirsiniz. Bahar aylarında yaptıracağınız selülit tedavileri ve operasyonlarla yaza dilediğiniz gibi merhaba diyebilirsiniz.
Sağlıksız beslenme ve yeterince su içmeme, sporsuz yaşam gibi etkenlerin tetiklediği selülitlerden bakın hangi estetik operasyonlarla kurtulabilirsiniz.
Dolaşımı Düzenleyen Operasyon: Mezoterapi
Mezoterapi, dolaşımı düzenleyen bir operasyondur. Selülitleri oluşturan yağ parçalarını ilaçlar ve vitaminlerle iyileştirici ve selülitin engellenmesini sağlar. Selülit tedavisindeki en başarılı yöntemlerden biri olarak kabul edilir.
Mezoterapi tedavisinde seans sıklığı ve ilaçlar selülitin yoğunluk derecesine göre belirlenir. Mezoterapi operasyonunun bir seansı yaklaşık 30 dakika sürer. 15 seans sonrasında istediğiniz görünüme kavuşabilirsiniz.
15 Seansta Selülit Tedavisi: LPG
LPG cihazı adını Fransa’da ki üreticisinin adının baş harflerinden (Louis Paul Guitay) almıştır. 15 seansta selülitlerinizden kurtulmanızı sağlatan bir tedavi yöntemi. Haftada 3 seans yapılan bu tedavi daha sonralarda haftada ikiye indiriliyor. 15 seansı tamamladıktan sonra selülitlerinizden kurtulabiliyorsunuz.
Bu yöntem ilk önce alttaki selülit dokusunun ön plana çıkmasını sağlıyor daha sonra da bu problemi kökten çözüyor.
Yağ Dokularına Dalga Terapisi: Akustik Dalga Terapisi
Yağ dokularına verilen akustik dalgalar sayesinde selülitlerinizden kurtulmanızı sağlayan bu uygulamanın adı: Akustik dalga terapisi. Selülitli bölgeye şok dalgalar verilerek yağ dokusunda çözülme sağlayan tedavi, toplamda 4 hafta kadar sürüyor.
Yaz aylarında fazla kilolar ve selülitler yüzünden paniğe kapılırız. Bahar aylarında selülitlerden ve fazla kilolardan kurtulmanın yollarını ararız. Plajda, kısa etekler ve kısa şortlarla gönül rahatlığınca gezmek ve eğlenmek istiyorsanız, öncelikle kendinize sonsuz güvenmeniz gerekir. Selülit problemi öz güveni kıran durumlardan bir tanesidir.
Selülitlerden estetik tedavilerle kurtulabilirsiniz. Bahar aylarında yaptıracağınız selülit tedavileri ve operasyonlarla yaza dilediğiniz gibi merhaba diyebilirsiniz.
Sağlıksız beslenme ve yeterince su içmeme, sporsuz yaşam gibi etkenlerin tetiklediği selülitlerden bakın hangi estetik operasyonlarla kurtulabilirsiniz.
Dolaşımı Düzenleyen Operasyon: Mezoterapi
Mezoterapi, dolaşımı düzenleyen bir operasyondur. Selülitleri oluşturan yağ parçalarını ilaçlar ve vitaminlerle iyileştirici ve selülitin engellenmesini sağlar. Selülit tedavisindeki en başarılı yöntemlerden biri olarak kabul edilir.
Mezoterapi tedavisinde seans sıklığı ve ilaçlar selülitin yoğunluk derecesine göre belirlenir. Mezoterapi operasyonunun bir seansı yaklaşık 30 dakika sürer. 15 seans sonrasında istediğiniz görünüme kavuşabilirsiniz.
15 Seansta Selülit Tedavisi: LPG
LPG cihazı adını Fransa’da ki üreticisinin adının baş harflerinden (Louis Paul Guitay) almıştır. 15 seansta selülitlerinizden kurtulmanızı sağlatan bir tedavi yöntemi. Haftada 3 seans yapılan bu tedavi daha sonralarda haftada ikiye indiriliyor. 15 seansı tamamladıktan sonra selülitlerinizden kurtulabiliyorsunuz.
Bu yöntem ilk önce alttaki selülit dokusunun ön plana çıkmasını sağlıyor daha sonra da bu problemi kökten çözüyor.
Yağ Dokularına Dalga Terapisi: Akustik Dalga Terapisi
Yağ dokularına verilen akustik dalgalar sayesinde selülitlerinizden kurtulmanızı sağlayan bu uygulamanın adı: Akustik dalga terapisi. Selülitli bölgeye şok dalgalar verilerek yağ dokusunda çözülme sağlayan tedavi, toplamda 4 hafta kadar sürüyor.
Karanfil Zayıflatır Mı?
Sponsorlu Bağlantılar:
Karanfil Zayıflatır Mı?
Karanfil 15 ila 20 metre arasında değişen ebatlara sahip, hoş kokan bir baharat türü olarak geçmektedir. Karanfil, kışın yaprak dökmeyen karanfil ağacının çiçeğinden ve tomurcuklarından elde edilmektedir. Bununla birlikte bu ağacın çiçeklerinden karanfil yağı da çıkartılır. Sizlere hemen karanfilin faydalarını aktarmak istiyorum.
Karanfil antiseptiktir. Mikropları öldürücü özelliğine sahiptir. Bilhassa diş ağrılarını kesmeye destek olmaktadır. Diş hekimliği mesleğinde karanfilin yeri ayrıdır çünkü diş hekimleri bu bitkinin ağrı gideren ve antiseptik özelliğinden yararlanırlar. Aynı zamanda ağız kokusunu giderici olarak da bilinir. Bundan dolayı günlük kullanımda ağız kokularını bastırmakta en etkili yöntemlerden biridir karanfil kullanmak. Gaz sorunu yaşayanlar için gaz söktürücüdür. Bedenin refleksini güç verir, uyarıcıdır. Zihni açar, yorgunluğu giderir. Kalp sistemi için oldukça yararlı olan karanfil, kalbi güçlendirdiği gibi aynı anda beyine de faydası vardır ve belleği güçlendirir. Lenf sistemini güç vermektedir. Baharatsı özelliğinden ötürü iştah açar. Sindirim sistemini düzene sokarak hazmı kolay hale getirir. Göğüs bölgesinde ve midede dayanıklılık sağlar. Karanfil bitkisinin başka bir özelliği de güçlü bir balgam söktürücü oluşudur. Bununla beraber öksürüğü keser. Cinsel isteği arttırır, mide bulantısını önlerken aynı anda öksürüğü geçirir. Ateş düşürücüdür. İshali keser. Karanfil faydalarını sizlere sunduktan sonra şimdi bu bitkiyi nasıl kullanabilecek olduğunuz ile ilgili birazcık bilgi vermek istiyoruz.
SERENAY SARIKAYA'NIN ZAYIFLAMA SIRRI "KARANFİL"
Karanfil tohumu toplanıp kurutma işleminden geçtikten sonra kaynatarak karanfil çayı olarak kullanabilirsiniz. Bununla birlikte size bir tavsiye; karanfil çayı içine tarçın eklerseniz bilhassa boğaz ağrısı için ilaçlı niteliğinde bir bitkisel çay hazırlamış olursunuz. Karanfilden çıkan karanfil yağı ile romatizma şikâyetlerini azaltıcı yönde bir uygulama yapabilirsiniz. Karanfil yağını romatizmalı alana sürdüğünüz takdirde yararı gözle görülür şekilde fark edeceksiniz. Aynı zamanda karanfil bitkisini bal ile de yiyebilirsiniz. Bu karışım iktidarsızlığa faydalı olmaktadır. Karanfil bitkisini su ile kaynatıp elde ettiğiniz karışım ile ateşli hastaları terletmek ve ateş dindirici olarak kullanım amacı görülmektedir. Bununla birlikte bahsini ettiğimiz gibi güçlü bir balgam sökücü ve öksürük önleyicidir. İshal program çekiyorsanız karanfil kökünü kaynatıp oldukça tesirli gelecektir. Aynı zamanda karanfil sindirim sistemi düzenleyici söylemiştik bununla beraber boşaltım sistemini düzene sokan karanfil mide ve bağırsak bozulmalarını giderir. Sizlere şimdi karanfilin sık kullanım şekli olan karanfil çayının nasıl hazırlandığının tarifini vereceğiz.
İlk olarak 6-7 diş olan karanfili toz şekline gelene kadar havanda iyice dövün. Sonrasında içecek olduğunuz bardak boyutu kadar olan suyu kaynatma işlemine elbette tuttuktan sonra, karanfil tozunu kaynamış suyun içerisine atın. Demlik kapalı halde beklerken 10 dakika bir kaynama ve demlenme süresini bekleyin. Çayın daha tesirli olması için 20 dakikada bekleyebilirsiniz. Sonrasında bu işlemler bittikten hemen ardından karanfil çayınızı içebilirsiniz. Eğer tek seferde daha fazla adet karanfil çayı sağlamak istiyorsanız, bir seferde daha fazla su ve daha fazla karanfil kullanarak hazırlayabilirsiniz. Bu hazırlamış olduğunuz karanfil çayları buzdolabında saklayabilirsiniz. Lakin iki üç gün içinde saklamış olduğunuz karanfil çayının tüketmeniz gerekiyor.
İlgili aramalar: karanfil zayıflatır mı, serenay sarıkayanın zayıflama formülü nedir, karanfilin faydaları nelerdir, karanfilin yararları
Karanfil 15 ila 20 metre arasında değişen ebatlara sahip, hoş kokan bir baharat türü olarak geçmektedir. Karanfil, kışın yaprak dökmeyen karanfil ağacının çiçeğinden ve tomurcuklarından elde edilmektedir. Bununla birlikte bu ağacın çiçeklerinden karanfil yağı da çıkartılır. Sizlere hemen karanfilin faydalarını aktarmak istiyorum.
Karanfil antiseptiktir. Mikropları öldürücü özelliğine sahiptir. Bilhassa diş ağrılarını kesmeye destek olmaktadır. Diş hekimliği mesleğinde karanfilin yeri ayrıdır çünkü diş hekimleri bu bitkinin ağrı gideren ve antiseptik özelliğinden yararlanırlar. Aynı zamanda ağız kokusunu giderici olarak da bilinir. Bundan dolayı günlük kullanımda ağız kokularını bastırmakta en etkili yöntemlerden biridir karanfil kullanmak. Gaz sorunu yaşayanlar için gaz söktürücüdür. Bedenin refleksini güç verir, uyarıcıdır. Zihni açar, yorgunluğu giderir. Kalp sistemi için oldukça yararlı olan karanfil, kalbi güçlendirdiği gibi aynı anda beyine de faydası vardır ve belleği güçlendirir. Lenf sistemini güç vermektedir. Baharatsı özelliğinden ötürü iştah açar. Sindirim sistemini düzene sokarak hazmı kolay hale getirir. Göğüs bölgesinde ve midede dayanıklılık sağlar. Karanfil bitkisinin başka bir özelliği de güçlü bir balgam söktürücü oluşudur. Bununla beraber öksürüğü keser. Cinsel isteği arttırır, mide bulantısını önlerken aynı anda öksürüğü geçirir. Ateş düşürücüdür. İshali keser. Karanfil faydalarını sizlere sunduktan sonra şimdi bu bitkiyi nasıl kullanabilecek olduğunuz ile ilgili birazcık bilgi vermek istiyoruz.
SERENAY SARIKAYA'NIN ZAYIFLAMA SIRRI "KARANFİL"
Karanfil tohumu toplanıp kurutma işleminden geçtikten sonra kaynatarak karanfil çayı olarak kullanabilirsiniz. Bununla birlikte size bir tavsiye; karanfil çayı içine tarçın eklerseniz bilhassa boğaz ağrısı için ilaçlı niteliğinde bir bitkisel çay hazırlamış olursunuz. Karanfilden çıkan karanfil yağı ile romatizma şikâyetlerini azaltıcı yönde bir uygulama yapabilirsiniz. Karanfil yağını romatizmalı alana sürdüğünüz takdirde yararı gözle görülür şekilde fark edeceksiniz. Aynı zamanda karanfil bitkisini bal ile de yiyebilirsiniz. Bu karışım iktidarsızlığa faydalı olmaktadır. Karanfil bitkisini su ile kaynatıp elde ettiğiniz karışım ile ateşli hastaları terletmek ve ateş dindirici olarak kullanım amacı görülmektedir. Bununla birlikte bahsini ettiğimiz gibi güçlü bir balgam sökücü ve öksürük önleyicidir. İshal program çekiyorsanız karanfil kökünü kaynatıp oldukça tesirli gelecektir. Aynı zamanda karanfil sindirim sistemi düzenleyici söylemiştik bununla beraber boşaltım sistemini düzene sokan karanfil mide ve bağırsak bozulmalarını giderir. Sizlere şimdi karanfilin sık kullanım şekli olan karanfil çayının nasıl hazırlandığının tarifini vereceğiz.
İlk olarak 6-7 diş olan karanfili toz şekline gelene kadar havanda iyice dövün. Sonrasında içecek olduğunuz bardak boyutu kadar olan suyu kaynatma işlemine elbette tuttuktan sonra, karanfil tozunu kaynamış suyun içerisine atın. Demlik kapalı halde beklerken 10 dakika bir kaynama ve demlenme süresini bekleyin. Çayın daha tesirli olması için 20 dakikada bekleyebilirsiniz. Sonrasında bu işlemler bittikten hemen ardından karanfil çayınızı içebilirsiniz. Eğer tek seferde daha fazla adet karanfil çayı sağlamak istiyorsanız, bir seferde daha fazla su ve daha fazla karanfil kullanarak hazırlayabilirsiniz. Bu hazırlamış olduğunuz karanfil çayları buzdolabında saklayabilirsiniz. Lakin iki üç gün içinde saklamış olduğunuz karanfil çayının tüketmeniz gerekiyor.
İlgili aramalar: karanfil zayıflatır mı, serenay sarıkayanın zayıflama formülü nedir, karanfilin faydaları nelerdir, karanfilin yararları
Etiketler:
karanfil,
serenay sarıkaya,
zayıflatan bitkiler,
zayıflatan yiyecekler
13 Temmuz 2015 Pazartesi
Zayıf Görünmek İçin Neler Yapabiliriz?
Sponsorlu Bağlantılar:
Zayıf Görünmek İçin Neler Yapabiliriz?
Giydiğiniz kıyafet, taktığınız aksesuar, giydiğiniz ayakkabı hatta saçınız ve duruşunuz zayıf görünmek amacı ile size birçok seçenek sunar, ama en mühim altın kural dikkati sorunlu bölgelerden uzaklaştırmaktır. Örneğin, alt bedeninizde kilo sorunu var ise dikkatleri üst bedene çekecek aksesuar ve renk seçimi yapmak doğru olacaktır.
Zayıf görünmenin sırları nelerdir?
Anvelop elbiseler bir kadın için olmazsa olmazlardandır. Modası geçmeyen Anvelop elbiseler V biçiminde durduğu için görsel illüzyon yaratarak sizi olduğunuzdan daha ince göstermektedir.
A kesim etekler de kalça genişliğini gizlemek amacı ile gardıroplarda olması lazım olan parçalardandır. Bele oturan A kesim etekler, beli ince gösterip kalçayı da başarıyla gizler.
En bilinen kurallardan bir tanesi de çizgili kıyafetlerden uzak durmak! Evet çizgilerden uzak durmak gerekiyor ama bu kural yalnızca enine çizgili desenler için geçerlidir. Boyuna çizgiler vücudu her zaman daha uzun ve ince göstermektedir.
Peplum elbise ve üstler de zayıf gösteren giyeceklerdendir. Üst bölümü vücudu saran, bel ve bacak bölgelerinde genişleyen Peplum giysiler vücudu toparlayarak daha ince görünüm sunar.
Pantolon paçalarını uzun tutarak da zayıf görünüm elde edebilirsiniz. Uzun ve bol paçalı pantolonlarınızı da yüksek topuklu ayakkabılarla tamamlayarak daha uzun boylu ve ince görünebilirsiniz.
Doğru bedende giyinmekte bir başka mühim noktadır. Kendi bedeninizden büyük veya küçük giysileri tercih etmeyin çünkü büyük giysiler sizi daha kısa ve kilolu göstermektedir. Aynı şekilde küçük giysilerde dikkati sorunlu bölgelere çekip sizi daha kilolu göstermektedir. Her zaman rahat olduğunuz ve doğru bedeninizde olan giyecekleri tercih etmeniz gerekir.
Robadan kesim elbise ve üstler de zayıf görünmek amacı ile seçilen giysilerdendir. Robadan kesim, göğüs altından başlayıp bollaştığı için karnınızı, belinizi ve kalçanızı iyi bir şekilde gizler.
Tek renk giyinmek de zayıf gösteren bir alternatiftir. Koyu kahve, lacivert ve siyah tonları sorunlu bölgelere dikkat çekmeyerek daha ince görünmeyi sağlar. Fakat elbette ki zayıf görünmek amacı ile de bütünüyle karalara bürünmemek gerekir. Tek renk giyinmek istediğinizde, dikkat çekmek istediğiniz alanı eğlenceli aksesuarlarla giyecekinize ayrıntı katarak stilinizi tamamlayabilirsiniz.
Ayakkabılar da ince görünmek amacı ile mühim detaylardandır. Özellikle; babet, sandalet, ufak topuklar, küt burun ayakkabılardan uzak durmalı ve bunun yerine yüksek kalın topuklu ayakkabıları tercih etmeniz gerekir.
Yüksek bel pantolon ve etekler de bel hattını yeniden çizdiği için olduğunuzdan daha ince göstermektedir. Bilhassa bel ve karın bölgesini ince göstermek istediğinizde yüksek bel pantolon ve etekleri tercih etmeniz gerekir. Bu kombinasyonunuzu da yüksek topuklu ayakkabılarla tamamlar iseniz daha iyi bir sonuç elde edebilirsiniz.
Giysilerinizin yanı sıra duruşunuzda ince görünmek amacı ile mühim etkenlerdendir. Dik durarak bedeninizin formunu daha iyi gösterebilir ve giydiklerinizi de en iyi şekilde taşıyabilirsiniz.
İç çamaşırı seçiminizi de özenle yaparak vücut hatlarınızı toparlayabilirsiniz. Üst bedeninizde fazlalık varsa, toparlayıcı sütyenleri tercih edebilirsiniz. Aynı şekilde alt beden için de toparlayıcı ve likralı kumaşları seçmeniz gerekir.
Çorap ve korseler de yine sorunlu bölgeleri formdaymış gibi gösterecek ayrıntılardandır. Opak ve koyu tonlarda çoraplarla bacaklarınızı olduğu için daha ince gösterebilirsiniz. Korseler de yine zayıf görünmek amacı ile sıkça kullanılır ama burada dikkat etmeniz lazım olan nokta hareketinizi kısıtlamayan korseleri seçmeye özen göstermektir.
Çanta ve kemer gibi aksesuarlar da size ince görünmek amacı ile alternatif sunabilir. Ufak çantalar yerine orta boylarda çantaları tercih etmeniz gerekir. Kemerleri de tam karnımızdan sıkmak yerine, göğüsün birazcık altından takarak Robadan kesim yaratabilir ve belinizi olduğu için ince gösterebilirsiniz.
Saçlarınızın da zayıf görünmek amacı ile mühim olduğunu unutmayın. Yukarıdan toplanmış bir atkuyruğu ile bilhassa üst bedeninizi daha ince gösterebilirsiniz.
Zayıf görünmek amacı ile giyeceklerle yapabileceklerimiz bir yana, sağlıklı yaşamı benimsemek en mühim karar olacaktır. Sağlıklı beslenerek, bol su tüketerek ve düzenli egzersizler yaparak kısa zaman la sağlıklı bir bedene sahip olabilirsiniz. Bununla birlikte, kendine güvenmek bir kadının en güzel giyecekidir. Dik durun ve güzel bir kadın olduğunuzu kendinize hatırlatmayı unutmayın.
Yazar: Merve Özkaynak
İlgili aramalar: zayıf görünmek için neler yapabiliriz, zayıf görünmenin sırları nelerdir, nasıl zayıf görünürüz
Giydiğiniz kıyafet, taktığınız aksesuar, giydiğiniz ayakkabı hatta saçınız ve duruşunuz zayıf görünmek amacı ile size birçok seçenek sunar, ama en mühim altın kural dikkati sorunlu bölgelerden uzaklaştırmaktır. Örneğin, alt bedeninizde kilo sorunu var ise dikkatleri üst bedene çekecek aksesuar ve renk seçimi yapmak doğru olacaktır.
Zayıf görünmenin sırları nelerdir?
Anvelop elbiseler bir kadın için olmazsa olmazlardandır. Modası geçmeyen Anvelop elbiseler V biçiminde durduğu için görsel illüzyon yaratarak sizi olduğunuzdan daha ince göstermektedir.
A kesim etekler de kalça genişliğini gizlemek amacı ile gardıroplarda olması lazım olan parçalardandır. Bele oturan A kesim etekler, beli ince gösterip kalçayı da başarıyla gizler.
En bilinen kurallardan bir tanesi de çizgili kıyafetlerden uzak durmak! Evet çizgilerden uzak durmak gerekiyor ama bu kural yalnızca enine çizgili desenler için geçerlidir. Boyuna çizgiler vücudu her zaman daha uzun ve ince göstermektedir.
Peplum elbise ve üstler de zayıf gösteren giyeceklerdendir. Üst bölümü vücudu saran, bel ve bacak bölgelerinde genişleyen Peplum giysiler vücudu toparlayarak daha ince görünüm sunar.
Pantolon paçalarını uzun tutarak da zayıf görünüm elde edebilirsiniz. Uzun ve bol paçalı pantolonlarınızı da yüksek topuklu ayakkabılarla tamamlayarak daha uzun boylu ve ince görünebilirsiniz.
Doğru bedende giyinmekte bir başka mühim noktadır. Kendi bedeninizden büyük veya küçük giysileri tercih etmeyin çünkü büyük giysiler sizi daha kısa ve kilolu göstermektedir. Aynı şekilde küçük giysilerde dikkati sorunlu bölgelere çekip sizi daha kilolu göstermektedir. Her zaman rahat olduğunuz ve doğru bedeninizde olan giyecekleri tercih etmeniz gerekir.
Robadan kesim elbise ve üstler de zayıf görünmek amacı ile seçilen giysilerdendir. Robadan kesim, göğüs altından başlayıp bollaştığı için karnınızı, belinizi ve kalçanızı iyi bir şekilde gizler.
Tek renk giyinmek de zayıf gösteren bir alternatiftir. Koyu kahve, lacivert ve siyah tonları sorunlu bölgelere dikkat çekmeyerek daha ince görünmeyi sağlar. Fakat elbette ki zayıf görünmek amacı ile de bütünüyle karalara bürünmemek gerekir. Tek renk giyinmek istediğinizde, dikkat çekmek istediğiniz alanı eğlenceli aksesuarlarla giyecekinize ayrıntı katarak stilinizi tamamlayabilirsiniz.
Ayakkabılar da ince görünmek amacı ile mühim detaylardandır. Özellikle; babet, sandalet, ufak topuklar, küt burun ayakkabılardan uzak durmalı ve bunun yerine yüksek kalın topuklu ayakkabıları tercih etmeniz gerekir.
Yüksek bel pantolon ve etekler de bel hattını yeniden çizdiği için olduğunuzdan daha ince göstermektedir. Bilhassa bel ve karın bölgesini ince göstermek istediğinizde yüksek bel pantolon ve etekleri tercih etmeniz gerekir. Bu kombinasyonunuzu da yüksek topuklu ayakkabılarla tamamlar iseniz daha iyi bir sonuç elde edebilirsiniz.
Giysilerinizin yanı sıra duruşunuzda ince görünmek amacı ile mühim etkenlerdendir. Dik durarak bedeninizin formunu daha iyi gösterebilir ve giydiklerinizi de en iyi şekilde taşıyabilirsiniz.
İç çamaşırı seçiminizi de özenle yaparak vücut hatlarınızı toparlayabilirsiniz. Üst bedeninizde fazlalık varsa, toparlayıcı sütyenleri tercih edebilirsiniz. Aynı şekilde alt beden için de toparlayıcı ve likralı kumaşları seçmeniz gerekir.
Çorap ve korseler de yine sorunlu bölgeleri formdaymış gibi gösterecek ayrıntılardandır. Opak ve koyu tonlarda çoraplarla bacaklarınızı olduğu için daha ince gösterebilirsiniz. Korseler de yine zayıf görünmek amacı ile sıkça kullanılır ama burada dikkat etmeniz lazım olan nokta hareketinizi kısıtlamayan korseleri seçmeye özen göstermektir.
Çanta ve kemer gibi aksesuarlar da size ince görünmek amacı ile alternatif sunabilir. Ufak çantalar yerine orta boylarda çantaları tercih etmeniz gerekir. Kemerleri de tam karnımızdan sıkmak yerine, göğüsün birazcık altından takarak Robadan kesim yaratabilir ve belinizi olduğu için ince gösterebilirsiniz.
Saçlarınızın da zayıf görünmek amacı ile mühim olduğunu unutmayın. Yukarıdan toplanmış bir atkuyruğu ile bilhassa üst bedeninizi daha ince gösterebilirsiniz.
Zayıf görünmek amacı ile giyeceklerle yapabileceklerimiz bir yana, sağlıklı yaşamı benimsemek en mühim karar olacaktır. Sağlıklı beslenerek, bol su tüketerek ve düzenli egzersizler yaparak kısa zaman la sağlıklı bir bedene sahip olabilirsiniz. Bununla birlikte, kendine güvenmek bir kadının en güzel giyecekidir. Dik durun ve güzel bir kadın olduğunuzu kendinize hatırlatmayı unutmayın.
Yazar: Merve Özkaynak
İlgili aramalar: zayıf görünmek için neler yapabiliriz, zayıf görünmenin sırları nelerdir, nasıl zayıf görünürüz
Hemoroide Karşı Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Hemoroide Karşı Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Hemoroidden kurtulmanın ilk yolu dengeli beslenip kabızlıktan kurtulmaktan geçmektedir. Mutlaka tedavi edilmesi lazım olan bir hastalık olan hemoroidle baş etmenin 9 altın kuralını açıklıyoruz.
Anadolu Sağlık Merkezi'nde Genel Cerrahi Uzmanı olarak görev yapan Dr. Ayhan Erdemir, "Sürekli kanayan ve bu sebepten ötürü yaşam kalitesi etkilenen hastaların tedavisinde de cerrahi metod öncelikli olarak düşünülmelidir" diyor.
Hemoroid Yaşam Kalitenizi Bozmasın!
Hemoroid, bağırsak alışkanlıklarındaki ani değişiklikler, başta gebelik olmak üzere karın içi basıncının artmış olduğu durumlar, hareketsiz yaşam, çalışma koşulları ve genetik yatkınlık gibi sebeplerle oluşuyor. Şikayete neden olan birinci ve ikinci evredeki hemoroidlerde tıbbi tedavi uygulanması gerektiğini söyleyen Dr. Ayhan Erdemir, şu şekilde devam ediyor:
"Üçüncü ve dördüncü evre ise öncelikli olarak yine tıbbi tedavi gerektiriyor ama tıbbi tedaviye yanıt alınamazsa cerrahi tedavi yani ameliyat yapılması gerekir. Bununla birlikte devamlı kanaması olan ve bu sebepten ötürü yaşam kalitesi etkilenen hastaların tedavisinde de cerrahi metod öncelikli olarak düşünülmelidir.""
Dr. Erdemir, hemoroid oluşumunun en fazla nedeninin yanlış beslenmeyle meydana gelen kabızlık olduğunu söylüyor. Posadan fakir beslenme biçimi ve az sıvı tüketilmesi ise kabızlığın öncelikli sebepleri içerisinde gösteriliyor. Bitkilerin muhteviyatında mevcut olan ve sindirim enzimleri ile parçalanmayan posalar, bağırsak çapının genişleterek hareketlerini artırıyor ve dışkının yumuşamasını sağlıyor. Hemoroid tedavisinde dışkıyı yumuşak tutmak amacıyla bol sıvı tüketmenin ve dengeli beslenmenin önemine değinerek, ayaküstü beslenme alışkanlığın hemoroid, hatta kalın bağırsak kanser riskini artırdığına dikkat çekiyor.
Hemoroide Karşı Uyacağınız 9 Altın Kural
Meyve kabuklarının posa yönünden çok kıymetli olduğunu açıklayan Dr. Ayhan Erdemir, hemoroidle baş etmenin yollarını şu şekilde sıralıyor:
1* Meyve suyu içmek yerine meyvenin kendisini tüketin. Günde 3 ila 5 porsiyon meyveyi posa yönünden zengin olan kabuğuyla beraber yiyin. Kabuğuyla yiyebileceğiniz meyve ve sebzeleri iyice yıkayıp mutlaka kabuğunla yiyiniz.
2* Günde 0,5 - 2,5 litre arasında sıvı tüketin. Sıvı ihtiyacı gün içinde farklılık gösterebilir. Aldığınız kalori kadar sıvı tüketin. Sıvının fakat posalı besinlerle beraber tesirli olacağını unutmayın.
3* Beyaz un yerine siyah unu tercih edin. Kepek ekmeği, buğday kepeği, yulaf ekmeği ya da çavdar ekmeği tüketin. Buğday unu, beyaz una göre daha fazla posa ihtiva eder. 100 gr buğday kepeği 44 gr posa içerirken aynı miktarda beyaz un 3,2 gr posa ihtiva eder. Pilav, makarna, çorba yaparken de, kepekli unu tercih edin ve bol sebze ilave edin.
4* Sebze yemeyi boşlamayın. Brokoli, enginar, kereviz, pırasa, ıspanak ve bezelye gibi sebzeler posa bırakıp hemoroid sıkıntılarının azalışına destek olmaktadır. Lakin bu besinlerin aşırı tüketimi gaz yakınmalarını artıracağı unutulmamalıdır.
5* Haftada iki kez kurubaklagil tüketin. İyi bir protein kaynağı ve posa bakımından zengin olan kuru fasulye, nohut, bulgur veya mercimek haftada iki kez tüketilince bağırsakları yumuşatır ve hemoroid yakınmalarını azaltmaktadır.
6* Acıya dikkat edin. Acının direkt hemoroid yapıcı etkiyi yok fakat acı, makat ağzındaki yanma hissi ve tam boşalamama sebebiyle ıkınma ihtiyacı fazlalaştırır. Aşırı ıkınma ise hemoroidlerin büyümesine, şişmesine ve kanamasına yol açar. Acının direkt etkiyi olmasa bile hemoroidleri menfi etkilemektedir.
7* Keskin lezzetlerden uzak durunuz. Bol acılı, ekşili, baharatlı gıdalar, mayalı besinler, hardal, kırmızı et, kızartma, çay ve kafeinli içeceklerden uzak durunuz.
8* Kilo verin. Fazla kilo, makat ağzına baskı yapar ve hormonal etkilerle hemoroidal yakınmalarını fazlalaştırır. Makat ağzındaki hemoroidal damarları saran bağ dokusundaki gevşemeler; damarların genişlemesine, şişmesine, ıkınma ile makattan dışarı sarkmasına, yapısının frajil olmasına ve hafif bir travma ile kanamasına yol açar.
9* Egzersiz yapın. Beslenme biçimine dikkat etmek önemli. Lakin tuvalet alışkanlığını düzene soktuğunuzda ve egzersiz yaptığınızda, hemoroidal yakınmalarınız daha güçlü bir şekilde düzene girer.
İlgili aramalar: hemoroide karşı nelere dikkat etmek gerekir, basurdan nasıl korunulur, hemoroidin ilerlemesini nasıl durdurabiliriz, basuru olanlar nasıl beslenmelidir
Hemoroidden kurtulmanın ilk yolu dengeli beslenip kabızlıktan kurtulmaktan geçmektedir. Mutlaka tedavi edilmesi lazım olan bir hastalık olan hemoroidle baş etmenin 9 altın kuralını açıklıyoruz.
Anadolu Sağlık Merkezi'nde Genel Cerrahi Uzmanı olarak görev yapan Dr. Ayhan Erdemir, "Sürekli kanayan ve bu sebepten ötürü yaşam kalitesi etkilenen hastaların tedavisinde de cerrahi metod öncelikli olarak düşünülmelidir" diyor.
Hemoroid Yaşam Kalitenizi Bozmasın!
Hemoroid, bağırsak alışkanlıklarındaki ani değişiklikler, başta gebelik olmak üzere karın içi basıncının artmış olduğu durumlar, hareketsiz yaşam, çalışma koşulları ve genetik yatkınlık gibi sebeplerle oluşuyor. Şikayete neden olan birinci ve ikinci evredeki hemoroidlerde tıbbi tedavi uygulanması gerektiğini söyleyen Dr. Ayhan Erdemir, şu şekilde devam ediyor:
"Üçüncü ve dördüncü evre ise öncelikli olarak yine tıbbi tedavi gerektiriyor ama tıbbi tedaviye yanıt alınamazsa cerrahi tedavi yani ameliyat yapılması gerekir. Bununla birlikte devamlı kanaması olan ve bu sebepten ötürü yaşam kalitesi etkilenen hastaların tedavisinde de cerrahi metod öncelikli olarak düşünülmelidir.""
Dr. Erdemir, hemoroid oluşumunun en fazla nedeninin yanlış beslenmeyle meydana gelen kabızlık olduğunu söylüyor. Posadan fakir beslenme biçimi ve az sıvı tüketilmesi ise kabızlığın öncelikli sebepleri içerisinde gösteriliyor. Bitkilerin muhteviyatında mevcut olan ve sindirim enzimleri ile parçalanmayan posalar, bağırsak çapının genişleterek hareketlerini artırıyor ve dışkının yumuşamasını sağlıyor. Hemoroid tedavisinde dışkıyı yumuşak tutmak amacıyla bol sıvı tüketmenin ve dengeli beslenmenin önemine değinerek, ayaküstü beslenme alışkanlığın hemoroid, hatta kalın bağırsak kanser riskini artırdığına dikkat çekiyor.
Hemoroide Karşı Uyacağınız 9 Altın Kural
Meyve kabuklarının posa yönünden çok kıymetli olduğunu açıklayan Dr. Ayhan Erdemir, hemoroidle baş etmenin yollarını şu şekilde sıralıyor:
1* Meyve suyu içmek yerine meyvenin kendisini tüketin. Günde 3 ila 5 porsiyon meyveyi posa yönünden zengin olan kabuğuyla beraber yiyin. Kabuğuyla yiyebileceğiniz meyve ve sebzeleri iyice yıkayıp mutlaka kabuğunla yiyiniz.
2* Günde 0,5 - 2,5 litre arasında sıvı tüketin. Sıvı ihtiyacı gün içinde farklılık gösterebilir. Aldığınız kalori kadar sıvı tüketin. Sıvının fakat posalı besinlerle beraber tesirli olacağını unutmayın.
3* Beyaz un yerine siyah unu tercih edin. Kepek ekmeği, buğday kepeği, yulaf ekmeği ya da çavdar ekmeği tüketin. Buğday unu, beyaz una göre daha fazla posa ihtiva eder. 100 gr buğday kepeği 44 gr posa içerirken aynı miktarda beyaz un 3,2 gr posa ihtiva eder. Pilav, makarna, çorba yaparken de, kepekli unu tercih edin ve bol sebze ilave edin.
4* Sebze yemeyi boşlamayın. Brokoli, enginar, kereviz, pırasa, ıspanak ve bezelye gibi sebzeler posa bırakıp hemoroid sıkıntılarının azalışına destek olmaktadır. Lakin bu besinlerin aşırı tüketimi gaz yakınmalarını artıracağı unutulmamalıdır.
5* Haftada iki kez kurubaklagil tüketin. İyi bir protein kaynağı ve posa bakımından zengin olan kuru fasulye, nohut, bulgur veya mercimek haftada iki kez tüketilince bağırsakları yumuşatır ve hemoroid yakınmalarını azaltmaktadır.
6* Acıya dikkat edin. Acının direkt hemoroid yapıcı etkiyi yok fakat acı, makat ağzındaki yanma hissi ve tam boşalamama sebebiyle ıkınma ihtiyacı fazlalaştırır. Aşırı ıkınma ise hemoroidlerin büyümesine, şişmesine ve kanamasına yol açar. Acının direkt etkiyi olmasa bile hemoroidleri menfi etkilemektedir.
7* Keskin lezzetlerden uzak durunuz. Bol acılı, ekşili, baharatlı gıdalar, mayalı besinler, hardal, kırmızı et, kızartma, çay ve kafeinli içeceklerden uzak durunuz.
8* Kilo verin. Fazla kilo, makat ağzına baskı yapar ve hormonal etkilerle hemoroidal yakınmalarını fazlalaştırır. Makat ağzındaki hemoroidal damarları saran bağ dokusundaki gevşemeler; damarların genişlemesine, şişmesine, ıkınma ile makattan dışarı sarkmasına, yapısının frajil olmasına ve hafif bir travma ile kanamasına yol açar.
9* Egzersiz yapın. Beslenme biçimine dikkat etmek önemli. Lakin tuvalet alışkanlığını düzene soktuğunuzda ve egzersiz yaptığınızda, hemoroidal yakınmalarınız daha güçlü bir şekilde düzene girer.
İlgili aramalar: hemoroide karşı nelere dikkat etmek gerekir, basurdan nasıl korunulur, hemoroidin ilerlemesini nasıl durdurabiliriz, basuru olanlar nasıl beslenmelidir
Yağ Yakma Teknikleri
Sponsorlu Bağlantılar:
Yağ Yakma Teknikleri
Amerika Birleşik Devletleri'nin Indiana eyaletindeki Purdue Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırma, gün içerisinde yağ yakmayı hızlandırmak amacıyla uyulması lazım olan 9 belli başlı yolu ortaya koydu.
Su içmek
Bol su içmenin vücutta bulunan nemi koruduğu ve kuruluğu önlediği gibi metabolizmayı da düzene soktuğu bilinir. Zira bol su içmek, gereksiz kalori almaya gereksinimini azalttığından yağların daha çabuk yakılmasına yardım etmektedir.
Egzersiz
Vatan’daki habere göre, stres yüzünden yavaşlayan vücut, yağ yakmak amacıyla kafi gücü bulamadığından kasları gereğince çalıştıramıyor.
Ara öğünler
Ara öğünlerde küçük atıştırmalar, ana öğünde aşırı yemenin önüne geçerek metabolizmaya aşırı yüklenmekten koruyor.
D Vitamini
D vitamininin hastalıklara karşı etkiyi olduğu halde kilo vermedeki etkiyi de güçlü. Güneş ışığından faydalanarak alınan D vitamini, ekstra kaloriye karşı besleyici özellik taşıyor.
C Vitamini
Yağ yakmada direkt tesirli olduğu kanıtlanan C vitamininin günlük olarak en az 75 miligram alınması tavsiye ediliyor. Bir greyfurt, 44 miligram Vitamin C ihtiva etmektedir. Lif bakımından zengin Vitamin C birçoğu meyvede bulunmaktadır.
Ağırlık kaldırmak
Kollara ve bacaklara ağırlık kaldırtma egzersizi, vücutta bulunan fazla yağı yakmaya yardım ettiği gibi vücut ısısını da koruyor.
Merdiven kullanmak
Asansör kullanmak yerine merdiven kullanmak, başka yağ yakma egzersizlerine göre 2 kat daha etkili.
Gülmek
Gülmek ve kahkaha atmanın sinir sistemini rahatlatan niteliği yanında en az 10 kalori yakmayı sağladığı da belirtiliyor.
Yeşil çay
Yeşil çayın, yağ çözülmesine imkan veren karakteristiği yapılmakta olan bütün çalışmalarla onaylanıyor. İnsülin ve glukoz oranlarını dengeleyici etkiyi yardımıyla hem yağ emilimine katkı veriyor hem de vücut sağlığını koruyor.
İlgili aramalar: yağ yakma teknikler, yağ yakıcı hareketler, yap yakma metodları
Amerika Birleşik Devletleri'nin Indiana eyaletindeki Purdue Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırma, gün içerisinde yağ yakmayı hızlandırmak amacıyla uyulması lazım olan 9 belli başlı yolu ortaya koydu.
Su içmek
Bol su içmenin vücutta bulunan nemi koruduğu ve kuruluğu önlediği gibi metabolizmayı da düzene soktuğu bilinir. Zira bol su içmek, gereksiz kalori almaya gereksinimini azalttığından yağların daha çabuk yakılmasına yardım etmektedir.
Egzersiz
Vatan’daki habere göre, stres yüzünden yavaşlayan vücut, yağ yakmak amacıyla kafi gücü bulamadığından kasları gereğince çalıştıramıyor.
Ara öğünler
Ara öğünlerde küçük atıştırmalar, ana öğünde aşırı yemenin önüne geçerek metabolizmaya aşırı yüklenmekten koruyor.
D Vitamini
D vitamininin hastalıklara karşı etkiyi olduğu halde kilo vermedeki etkiyi de güçlü. Güneş ışığından faydalanarak alınan D vitamini, ekstra kaloriye karşı besleyici özellik taşıyor.
C Vitamini
Yağ yakmada direkt tesirli olduğu kanıtlanan C vitamininin günlük olarak en az 75 miligram alınması tavsiye ediliyor. Bir greyfurt, 44 miligram Vitamin C ihtiva etmektedir. Lif bakımından zengin Vitamin C birçoğu meyvede bulunmaktadır.
Ağırlık kaldırmak
Kollara ve bacaklara ağırlık kaldırtma egzersizi, vücutta bulunan fazla yağı yakmaya yardım ettiği gibi vücut ısısını da koruyor.
Merdiven kullanmak
Asansör kullanmak yerine merdiven kullanmak, başka yağ yakma egzersizlerine göre 2 kat daha etkili.
Gülmek
Gülmek ve kahkaha atmanın sinir sistemini rahatlatan niteliği yanında en az 10 kalori yakmayı sağladığı da belirtiliyor.
Yeşil çay
Yeşil çayın, yağ çözülmesine imkan veren karakteristiği yapılmakta olan bütün çalışmalarla onaylanıyor. İnsülin ve glukoz oranlarını dengeleyici etkiyi yardımıyla hem yağ emilimine katkı veriyor hem de vücut sağlığını koruyor.
İlgili aramalar: yağ yakma teknikler, yağ yakıcı hareketler, yap yakma metodları
Adet Sancısına Ne İyi Gelir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Adet Sancısına Ne İyi Gelir?
Kadınların en çok şikayet ettiği periyodik rahatsızlıkların ilk esnasında adet sancıları geliyor.
Bu dönemde; ağrı kesiciler, sıcak su torbaları bazı zamanlar kurtarıcı görevini yapsa da artık başrolde şifalı ot civanperçemi yer almakta.
Pek çok kadın, beden, cilt ve saç problemlerine çözüm için tabiattan yararlanıyor. Bu sorunlar arasında, adet düzensizlikleri ve ağrılar mühim bir yer taşıyor. Şifalı bitkilerin içinde ünlü bir ot var: Civanperçemi. Kadınlar regl süreci boyunca bu bitkinin çayını içtiklerinde rahatlıyorlar. Bununla birlikte yumurtalık iltihaplanmasında da kadınların tercih ettiği şifalı bir bitkidir…
Bitkisel şifa formülleri her zaman için dikkat çekiyor. Nedeni atalarımızdan bugüne dek gelen ve eskimeyen bir şifa metodu olması. Şifalı otlara olan talep büyükannelerimizden bugüne hiç azalmadı ki!Hatta eskiden bu otlardan "sofraya aş, hastaya ilaç" olarak söz edilirdi. Doğadaki bu denge her zaman vardı. Bir hastalık baş gösterdiğinde, onun şifasının yine tabiatta olduğuna dair sözler hemen her dilde çok eski eserlerde yer aldı. Doğanın insana hediye ettiği şifa gerçeğinden hareketle, size bundan sonra doğal şifa hakkındaki bilgilerimi paylaşacağım. 15 senedir bitkilerle uğraşan bir herbalist olarak (www.herbalisttarkan.com) değineceğim konular yalnızca bitkiler ve otlar olmayacak tabii. Bunların haricinde insan sağlığı ve kişisel bakım için çok güzel neticeler yaratan besinler ve uygulamalardan da söz edeceğim.
Civanperçemi ile oturma banyosu
Şifalı otlardan öyle kolayca söz etmek doğru olmaz. Zira bu otları toplamanın, saklamanın, kurutmanın incelikleri bulunmakta. Örnek verecek olursak kadınlar için ehemmiyet taşımakta olan "civanperçemi" çayırlarda, dar tarla yollarında yetişiyor. Adet kanamaları düzensiz kadınlar, bu bitkinin çayını içtiklerinde rahatlıyorlar. Bununla birlikte yumurtalık iltihaplanmasında kadınların tercih ettiği bir ot. Tabii birçok etkiyi var, onlardan da söz etmek istiyorum.
Hemoroid yani basur hastalığında da oturma banyosu çok faydalı. Bununla birlikte yüzde kırmızılık görünümü veren kılcal damar çatlamalarına karşı da çok tesirli bir bitki. Bunun için uygulaması: Her gün civanperçemi çayına bir tutam pamuk batırılarak yüzün silinmesi yolu ile gerçekleşiyor.
Pek çok kişi bu otun nasıl kullanılacağını bilmez.
Oturma banyosu da tesirli yararlanma yollarından bir tanesidir. Bir kaba demlenmiş olarak bu ot konulup, oturma banyosu yapılır ise (banyoda hazırlanıyor) ağrılar azalmaktadır. Oturma banyosu da şöyle yapılıyor: 1 litre kaynar suya, 30 gr civanperçemi atarak 3 dakika kısık ateşte kaynatın. Sonra 15 dakika demlensin. Banyoda su ile çoğaltılarak ılık hale getirin ve bu suda 15 dakika oturun, etkisini göreceksiniz.
Rahim akıntılarına çözüm olarak da bu oturma banyolarını deneyin. Menopoz süreci boyunca ise çayını içmek iyi geliyor. Bitki, kemik iliği hastalıklarında da yardımcı bir rol üstleniyor. Bununla birlikte, kadınları bezdiren vajinal kaşıntılara bitkinin kaynama suyu deva. Haftada iki kez yaptığınız oturma banyolarında, eğer düzenli uygulamayı aksatmazsanız, bunlarla gelen rahatsızlıkları yok etmektedir. Yalnız hamilelik boyunca kullanılmaması benim gibi bütün herbalistlerin tavsiyesidir.
Sirke şifa deposu gibi
Çok kolay ifadeyle ekşimiş üzüm ve elma suyu diyebiliriz sirkeye. İçinde C vitamini, birtakım madeni tuzlar bulunmaktadır. Cilt güzelliğine düşkün müsünüz? Sirke size muhteşem bir yardımcı bu konuda. En başta yazın güneşten ötürü yüzünüzde meydana gelen lekeler için güzel bir "doğal kozmetik". Bir su bardağı suya bir çorba kaşığı sirke koyun, birazcık ocakta ılıtın. Bu elde ettiğiniz sıvıyı bir şişeye koyun. Akşamları yatarken bu suyla cildinizi temizleyin.
Sirke ve zeytinyağı gibi bitkisel ürünlerin cilde ne gibi etkiyi olduğu yolunda sorular da Aroma Şifalı Bitkiler'e sık gelyior. Elma sirkesi cildin ph seviyesini normal düzeye çeker. Cildin pul pul olmasına engel olmaktadır. Bununla birlikte sirke antiseptik olduğundan enfeksiyona neden olan bakterilerin çoğalmamasına imkan vermektedir.
Doğal ve sağlıklı saçlara kavuşmak isteyenler için iyi bir seçim sirke... Başınızı yıkadıktan sonra durulama suyuna bir ya da iki çorba kaşığı sirke atın ve son kez yıkayın. Bu uygulamayla hem kepek kalmaz, hem de saç telleri canlanır ve parlaklaşır.
Sirkede binbir çeşit deva bulunmakta. Bununla birlikte şifa amacı ile yiyebilirsiniz. Bu aralar herkes gripten korkuyor. Bu tür hastalıklara karşı sirkeli su mikrop önlemeye güzel doğal bir önlemdir. Sirke asidinin antiseptik özelliği bulunmaktadır. Bir su bardağı suya, bir çorba kaşığı elma sirkesi koyarak suyu karıştırın. Sıvıyı bir kaşık balla tatlandırın. Sabah kalkınca bu sudan için. Elma sirkesindeki kalsiyum miktarı epey fazladır. Kemikleri mineral bakımından zenginleştiren sirke osteoporozu önlemede tesirli olmaktadır.
Kadınların en çok şikayet ettiği periyodik rahatsızlıkların ilk esnasında adet sancıları geliyor.
Bu dönemde; ağrı kesiciler, sıcak su torbaları bazı zamanlar kurtarıcı görevini yapsa da artık başrolde şifalı ot civanperçemi yer almakta.
Pek çok kadın, beden, cilt ve saç problemlerine çözüm için tabiattan yararlanıyor. Bu sorunlar arasında, adet düzensizlikleri ve ağrılar mühim bir yer taşıyor. Şifalı bitkilerin içinde ünlü bir ot var: Civanperçemi. Kadınlar regl süreci boyunca bu bitkinin çayını içtiklerinde rahatlıyorlar. Bununla birlikte yumurtalık iltihaplanmasında da kadınların tercih ettiği şifalı bir bitkidir…
Bitkisel şifa formülleri her zaman için dikkat çekiyor. Nedeni atalarımızdan bugüne dek gelen ve eskimeyen bir şifa metodu olması. Şifalı otlara olan talep büyükannelerimizden bugüne hiç azalmadı ki!Hatta eskiden bu otlardan "sofraya aş, hastaya ilaç" olarak söz edilirdi. Doğadaki bu denge her zaman vardı. Bir hastalık baş gösterdiğinde, onun şifasının yine tabiatta olduğuna dair sözler hemen her dilde çok eski eserlerde yer aldı. Doğanın insana hediye ettiği şifa gerçeğinden hareketle, size bundan sonra doğal şifa hakkındaki bilgilerimi paylaşacağım. 15 senedir bitkilerle uğraşan bir herbalist olarak (www.herbalisttarkan.com) değineceğim konular yalnızca bitkiler ve otlar olmayacak tabii. Bunların haricinde insan sağlığı ve kişisel bakım için çok güzel neticeler yaratan besinler ve uygulamalardan da söz edeceğim.
Civanperçemi ile oturma banyosu
Şifalı otlardan öyle kolayca söz etmek doğru olmaz. Zira bu otları toplamanın, saklamanın, kurutmanın incelikleri bulunmakta. Örnek verecek olursak kadınlar için ehemmiyet taşımakta olan "civanperçemi" çayırlarda, dar tarla yollarında yetişiyor. Adet kanamaları düzensiz kadınlar, bu bitkinin çayını içtiklerinde rahatlıyorlar. Bununla birlikte yumurtalık iltihaplanmasında kadınların tercih ettiği bir ot. Tabii birçok etkiyi var, onlardan da söz etmek istiyorum.
Hemoroid yani basur hastalığında da oturma banyosu çok faydalı. Bununla birlikte yüzde kırmızılık görünümü veren kılcal damar çatlamalarına karşı da çok tesirli bir bitki. Bunun için uygulaması: Her gün civanperçemi çayına bir tutam pamuk batırılarak yüzün silinmesi yolu ile gerçekleşiyor.
Pek çok kişi bu otun nasıl kullanılacağını bilmez.
Oturma banyosu da tesirli yararlanma yollarından bir tanesidir. Bir kaba demlenmiş olarak bu ot konulup, oturma banyosu yapılır ise (banyoda hazırlanıyor) ağrılar azalmaktadır. Oturma banyosu da şöyle yapılıyor: 1 litre kaynar suya, 30 gr civanperçemi atarak 3 dakika kısık ateşte kaynatın. Sonra 15 dakika demlensin. Banyoda su ile çoğaltılarak ılık hale getirin ve bu suda 15 dakika oturun, etkisini göreceksiniz.
Rahim akıntılarına çözüm olarak da bu oturma banyolarını deneyin. Menopoz süreci boyunca ise çayını içmek iyi geliyor. Bitki, kemik iliği hastalıklarında da yardımcı bir rol üstleniyor. Bununla birlikte, kadınları bezdiren vajinal kaşıntılara bitkinin kaynama suyu deva. Haftada iki kez yaptığınız oturma banyolarında, eğer düzenli uygulamayı aksatmazsanız, bunlarla gelen rahatsızlıkları yok etmektedir. Yalnız hamilelik boyunca kullanılmaması benim gibi bütün herbalistlerin tavsiyesidir.
Sirke şifa deposu gibi
Çok kolay ifadeyle ekşimiş üzüm ve elma suyu diyebiliriz sirkeye. İçinde C vitamini, birtakım madeni tuzlar bulunmaktadır. Cilt güzelliğine düşkün müsünüz? Sirke size muhteşem bir yardımcı bu konuda. En başta yazın güneşten ötürü yüzünüzde meydana gelen lekeler için güzel bir "doğal kozmetik". Bir su bardağı suya bir çorba kaşığı sirke koyun, birazcık ocakta ılıtın. Bu elde ettiğiniz sıvıyı bir şişeye koyun. Akşamları yatarken bu suyla cildinizi temizleyin.
Sirke ve zeytinyağı gibi bitkisel ürünlerin cilde ne gibi etkiyi olduğu yolunda sorular da Aroma Şifalı Bitkiler'e sık gelyior. Elma sirkesi cildin ph seviyesini normal düzeye çeker. Cildin pul pul olmasına engel olmaktadır. Bununla birlikte sirke antiseptik olduğundan enfeksiyona neden olan bakterilerin çoğalmamasına imkan vermektedir.
Doğal ve sağlıklı saçlara kavuşmak isteyenler için iyi bir seçim sirke... Başınızı yıkadıktan sonra durulama suyuna bir ya da iki çorba kaşığı sirke atın ve son kez yıkayın. Bu uygulamayla hem kepek kalmaz, hem de saç telleri canlanır ve parlaklaşır.
Sirkede binbir çeşit deva bulunmakta. Bununla birlikte şifa amacı ile yiyebilirsiniz. Bu aralar herkes gripten korkuyor. Bu tür hastalıklara karşı sirkeli su mikrop önlemeye güzel doğal bir önlemdir. Sirke asidinin antiseptik özelliği bulunmaktadır. Bir su bardağı suya, bir çorba kaşığı elma sirkesi koyarak suyu karıştırın. Sıvıyı bir kaşık balla tatlandırın. Sabah kalkınca bu sudan için. Elma sirkesindeki kalsiyum miktarı epey fazladır. Kemikleri mineral bakımından zenginleştiren sirke osteoporozu önlemede tesirli olmaktadır.
10 Temmuz 2015 Cuma
Göbek Nasıl Eritilir?
Sponsorlu Bağlantılar:
Göbek Nasıl Eritilir?
Peki, bu iş için nasıl bir yol uygulamalıyız ki kışın yaptığımız göbeği yazın geçişine fırsat vermeden eritelim? İşte uzmanlardan fazla kiloları atarak göbek eritmek amacı ile mühim öneriler…
Yaz tatili sürecine girdiğimiz şu günlerde birçoğumuzu fazla kilolardan kurtulmak ve kışın depoladığımız yağları eritmek amacı ile diyet yapma telaşı sarmıştır.
Beslenme, Diyet ve Akupunktur Uzmanı olan Dr. Murat Topoğlu yaza girerken zayıflama önerilerini verdi. Dr. Topoğlu şöyle konuştu:
"Yaz aylarına girerken önereceğim bir şey var o da bolca su içmek. Günde 3 litrenin altında su içmemeniz gerekir. Tansiyon düşüklüğü yaşayanların da günde 2 şişe maden suyu içmeli. Haftanın 3 ila 4 günü de ekstradan birer saat yürüyüş yapılmalıdır. Bunun haricinde vücut kilo veriyor. Zaman zaman kilo vermemiz durabilir. Kadınlarda adet süreci boyunca durması normaldir. Adet bittikten 2 gün sonra tartılmalıdır. Kilomuz bazı zamanlar iki hafta da durgunluk gösterebilir. Devam etmek lazım diyete. "Bütün hafta diyet yaptım, kilo aldım" demeden diyete devam etmek gerek.
Bu işin mühim taraflarından bir tanesi de verdiğimiz kiloyu korumak. Onun için de mutlak suretle koruyucu beslenme şeklini devam ettirmemiz gerekir. Öğlen bir tabak yemek, akşam bir tabak yemek yiyorsunuz. Günde üç dilim ekmek tüketiyorsunuz. Haftada iki kez sütlü tatlı yiyorsunuz. Bu biçimde verdiğiniz kiloyu geri almazsınız.
Haftada iki top dondurma da tüketebilirsiniz. Haftada iki kadeh alkol tüketiyorsanız sorun yok ama daha fazlaysa, o alkol kadar zeytinyağı tüketiyor gibi olursunuz.
Zeytinyağının 100 gramında 900 kalori bulunmakta. 4 kadeh alkolde 1800 kalori bulunmakta. 1800 kalori bütün gün gereksiniminiz olan kaloridir. Bir şey yemeseniz de kilo almaya devam edersiniz.
Haftada bir iki kadehle kalıyorsanız sorun değil ama artıyorsa sorun. Kolalı içecekler iştah artırıyor, kilo aldırıyor. Şekerli gazlı bir su. Doğal sıkma meyve sularını tavsiye ediyoruz."
Göbek nasıl erir?
Dr. Topoğlu şöyle devam etti: "Göbek eritmeyle ilgili, mekik hareketlerini tavsiye etmiyoruz. Bol yürüyüş yaparlarsa göbek kendi kendine erir. Çalışanlar da otobüsten veya servisten bir durak önce inmeliler. Alışveriş merkezine yürümeniz bile yeterli. Bir spor salonuna gitmenize gerek yoktur.
"İnsanlara devamlı bir şeyler öneriyoruz insanlara. Kadınlar geliyorlar "Enginar yaptım, suyuna ekmek banmıyorum, üzerinden yiyorum doktorcuğum" diyorlar. Fakat bilmiyorlar ki enginar konulan bir bardak zeytinyağını emiyor. Emdiği zeytinyağını yediğiniz zaman siz zaten yağı yiyorsunuz.
Zeytinyağlı yemekler zararlı değil ama koyduğunuz yağ miktarı çok önemli. Bir ara da fındık, fıstık modası vardı. Herkes avuç avuç cinsel nesne olarak gördüğü fındıkları yiyorlardı. Bilmiyorlar ki onlar göbeklerimize, yağ olarak geldi. 26 senedir 40 bin insanın zayıflama çilelerini birlikte yaşadığı biriyim. 10 yaşında 56 kilo olan bir çocuğun 15 kilo verip daha sonra yaşadığı sevinci anlatamam.
Okulunda arkadan gelen arkadaşı, "Hey şişko baksana" dediğinde o çocuğun üzülmesini düşünebiliyor musunuz? O çocuk günlük olarak yaralanıyor. Dolayısıyla şişmanlığı mutlaka bir hastalık olarak kabul etmeniz gerekir. Biz insanlara diyet veriyoruz ama uygulamıyorlar. Dengeli beslenemiyoruz. Pişirme teknikleri kilo alımında mühim rol oynuyor. Tavuk mesela, derisini çıkardığınızda kilo yapmaz. Fakat halkımız derisi lezzetli diye yemeye devam etmektedir."
Dr. Topoğlu diyet yemeği hazırlanışının bilinmediğine dikkat çekip Dr. Ümit Aktaş ile beraber yeni bir sistem kurduklarını da açıkladı. Diyet yemeği isimli internet sitesinden dileyenlerin diyet yemeklerini sipariş edebileceklerini ve bu sayede kilolarını koruyabileceklerini ifade edici Dr. Topoğlu, "Besinler, havası alınmış özel vakumlu kapların içinde düşük ısıda ve minimum yağ kullanarak uzun sürede pişiriliyor. Pişirme sırasında besinlerde minimum su yitimi meydana geliyor ve böylelikle yiyecek değerini kaybetmeyen epey sağlıklı yemekler hazırlanıyor. Hazırlanan yemekler hava almayan, akıntı yapmayan vakumlu kaplarda paketleniyor, pastörize ediliyor, böylelikle her türlü zararlı mikroorganizma yemeklerden uzaklaştırılıyor ve yemekler uzun süre sağlam duruma geliyor. Bu sayede, müşterilere taze taze ulaştırılıyor" dedi.
Obezite günümüzün en büyük tehlikelerinden biridir.
Beslenme, Diyet ve Akupunktur Uzmanı Dr. Ümit Aktaş ise şunları söyledi:
"Obezite günümüzün en büyük tehlikelerinden biri. Sağlık sorunları yanında kalpten diyabete kadar uzanan çok geniş sıkıntıların sebebi. Obez kişiler toplumdan uzaklaşmakta ve sosyal izolasyona maruz kalıyor.
Dünya Sağlık Örgütüne göre obeziteye bağlı olarak gerçekleşen ölümlerin sayısı 3 milyonu geçiyor. ABD nüfusunun yüzde 60'ı fazla kilolu, yüzde 35'i ise obez. Siz hastanıza ne diyet verirseniz verin hastanızın temel ihtiyacı diyet yemeği.
Çalışanlar diyet yemeği bulamıyor, evde diyet yemeği yapamıyoruz. Kişiler aç kalarak zayıflamaya çalışıyor veya zayıflama girişimleri başarısız olmaktadır."
İlgili aramalar: göbek nasıl eritilir, göbek yağları nasıl yakılır, hızlı göbek eritme
Peki, bu iş için nasıl bir yol uygulamalıyız ki kışın yaptığımız göbeği yazın geçişine fırsat vermeden eritelim? İşte uzmanlardan fazla kiloları atarak göbek eritmek amacı ile mühim öneriler…
Yaz tatili sürecine girdiğimiz şu günlerde birçoğumuzu fazla kilolardan kurtulmak ve kışın depoladığımız yağları eritmek amacı ile diyet yapma telaşı sarmıştır.
Beslenme, Diyet ve Akupunktur Uzmanı olan Dr. Murat Topoğlu yaza girerken zayıflama önerilerini verdi. Dr. Topoğlu şöyle konuştu:
"Yaz aylarına girerken önereceğim bir şey var o da bolca su içmek. Günde 3 litrenin altında su içmemeniz gerekir. Tansiyon düşüklüğü yaşayanların da günde 2 şişe maden suyu içmeli. Haftanın 3 ila 4 günü de ekstradan birer saat yürüyüş yapılmalıdır. Bunun haricinde vücut kilo veriyor. Zaman zaman kilo vermemiz durabilir. Kadınlarda adet süreci boyunca durması normaldir. Adet bittikten 2 gün sonra tartılmalıdır. Kilomuz bazı zamanlar iki hafta da durgunluk gösterebilir. Devam etmek lazım diyete. "Bütün hafta diyet yaptım, kilo aldım" demeden diyete devam etmek gerek.
Bu işin mühim taraflarından bir tanesi de verdiğimiz kiloyu korumak. Onun için de mutlak suretle koruyucu beslenme şeklini devam ettirmemiz gerekir. Öğlen bir tabak yemek, akşam bir tabak yemek yiyorsunuz. Günde üç dilim ekmek tüketiyorsunuz. Haftada iki kez sütlü tatlı yiyorsunuz. Bu biçimde verdiğiniz kiloyu geri almazsınız.
Haftada iki top dondurma da tüketebilirsiniz. Haftada iki kadeh alkol tüketiyorsanız sorun yok ama daha fazlaysa, o alkol kadar zeytinyağı tüketiyor gibi olursunuz.
Zeytinyağının 100 gramında 900 kalori bulunmakta. 4 kadeh alkolde 1800 kalori bulunmakta. 1800 kalori bütün gün gereksiniminiz olan kaloridir. Bir şey yemeseniz de kilo almaya devam edersiniz.
Haftada bir iki kadehle kalıyorsanız sorun değil ama artıyorsa sorun. Kolalı içecekler iştah artırıyor, kilo aldırıyor. Şekerli gazlı bir su. Doğal sıkma meyve sularını tavsiye ediyoruz."
Göbek nasıl erir?
Dr. Topoğlu şöyle devam etti: "Göbek eritmeyle ilgili, mekik hareketlerini tavsiye etmiyoruz. Bol yürüyüş yaparlarsa göbek kendi kendine erir. Çalışanlar da otobüsten veya servisten bir durak önce inmeliler. Alışveriş merkezine yürümeniz bile yeterli. Bir spor salonuna gitmenize gerek yoktur.
"İnsanlara devamlı bir şeyler öneriyoruz insanlara. Kadınlar geliyorlar "Enginar yaptım, suyuna ekmek banmıyorum, üzerinden yiyorum doktorcuğum" diyorlar. Fakat bilmiyorlar ki enginar konulan bir bardak zeytinyağını emiyor. Emdiği zeytinyağını yediğiniz zaman siz zaten yağı yiyorsunuz.
Zeytinyağlı yemekler zararlı değil ama koyduğunuz yağ miktarı çok önemli. Bir ara da fındık, fıstık modası vardı. Herkes avuç avuç cinsel nesne olarak gördüğü fındıkları yiyorlardı. Bilmiyorlar ki onlar göbeklerimize, yağ olarak geldi. 26 senedir 40 bin insanın zayıflama çilelerini birlikte yaşadığı biriyim. 10 yaşında 56 kilo olan bir çocuğun 15 kilo verip daha sonra yaşadığı sevinci anlatamam.
Okulunda arkadan gelen arkadaşı, "Hey şişko baksana" dediğinde o çocuğun üzülmesini düşünebiliyor musunuz? O çocuk günlük olarak yaralanıyor. Dolayısıyla şişmanlığı mutlaka bir hastalık olarak kabul etmeniz gerekir. Biz insanlara diyet veriyoruz ama uygulamıyorlar. Dengeli beslenemiyoruz. Pişirme teknikleri kilo alımında mühim rol oynuyor. Tavuk mesela, derisini çıkardığınızda kilo yapmaz. Fakat halkımız derisi lezzetli diye yemeye devam etmektedir."
Dr. Topoğlu diyet yemeği hazırlanışının bilinmediğine dikkat çekip Dr. Ümit Aktaş ile beraber yeni bir sistem kurduklarını da açıkladı. Diyet yemeği isimli internet sitesinden dileyenlerin diyet yemeklerini sipariş edebileceklerini ve bu sayede kilolarını koruyabileceklerini ifade edici Dr. Topoğlu, "Besinler, havası alınmış özel vakumlu kapların içinde düşük ısıda ve minimum yağ kullanarak uzun sürede pişiriliyor. Pişirme sırasında besinlerde minimum su yitimi meydana geliyor ve böylelikle yiyecek değerini kaybetmeyen epey sağlıklı yemekler hazırlanıyor. Hazırlanan yemekler hava almayan, akıntı yapmayan vakumlu kaplarda paketleniyor, pastörize ediliyor, böylelikle her türlü zararlı mikroorganizma yemeklerden uzaklaştırılıyor ve yemekler uzun süre sağlam duruma geliyor. Bu sayede, müşterilere taze taze ulaştırılıyor" dedi.
Obezite günümüzün en büyük tehlikelerinden biridir.
Beslenme, Diyet ve Akupunktur Uzmanı Dr. Ümit Aktaş ise şunları söyledi:
"Obezite günümüzün en büyük tehlikelerinden biri. Sağlık sorunları yanında kalpten diyabete kadar uzanan çok geniş sıkıntıların sebebi. Obez kişiler toplumdan uzaklaşmakta ve sosyal izolasyona maruz kalıyor.
Dünya Sağlık Örgütüne göre obeziteye bağlı olarak gerçekleşen ölümlerin sayısı 3 milyonu geçiyor. ABD nüfusunun yüzde 60'ı fazla kilolu, yüzde 35'i ise obez. Siz hastanıza ne diyet verirseniz verin hastanızın temel ihtiyacı diyet yemeği.
Çalışanlar diyet yemeği bulamıyor, evde diyet yemeği yapamıyoruz. Kişiler aç kalarak zayıflamaya çalışıyor veya zayıflama girişimleri başarısız olmaktadır."
İlgili aramalar: göbek nasıl eritilir, göbek yağları nasıl yakılır, hızlı göbek eritme
Yağ Yakan Besinler
Sponsorlu Bağlantılar:
Yağ Yakan Besinler
Yediğiniz gıdalara dikkat ettiğiniz halde kilo veremiyorsanız birtakım gıdaları beslenme programınıza ekleyip daha basit kilo verebilirsiniz.
Bu besinlerin neler olduğunu Hisar Intercontinental Hospital'de Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak görev yapan Elif Karacanoğlu’ndan öğrendik.
Yeşil Çay
Bazı çalışmalar yeşil çayın karın yağı yakarak vücudu uyardığı ve kilo kaybını teşvik ettiğini göstermiştir. Yeşil çay, metabolizmayı etkisi altına alan fitokimyasal bir yapı ihtiva eder. Kilo kaybı hususunda yeşil çaydan destek almak istiyor iseniz günde birkaç fincan içmeniz gerekebilmektedir.
Tarçın
Yapılan çalışmalar tarçının kan şekeri seviyesini düzenlemede yardımcı olduğunu göstermiştir. Bilhassa Tip 2 diyabeti bulunanlardatarçın iştahı azaltmak amaçlı kullanılabilir. Tatlıdan vazgeçemem diyenlerdenseniz kalori eklemeden tat almak amacıyla kahve, çay, veya yoğurdun içerisine karıştırın.
Greyfurt
Sindirimi uzun süreli ve bolca lif içeren greyfurt; yağ yakıcı özelliğe sahip olmasa bile daha az kalori alıp kendinizi tok hissetmenize destek olmaktadır. Yemekten önce yarım greyfurt yer veya yarım bardak greyfurt suyu içerseniz yemek esnasında daha az yiyecek olduğunuz için daha az kalori almış olursunuz.
Karpuz
Su muhteviyatı fazla olan besinler bağırsaklarda daha fazla yer kaplar; bu da yemek amacı ile daha az yer bırakmaktadır. Birçok çiğ sebze ve meyve de su muhteviyatı yüksek olduğundan midede çok yer kaplarken düşük kalori almanızı sağlar. Karpuz likopen yönünden zengin bir kaynaktır ve gün için birtakım A ve C vitaminleri almanıza da destek olmaktadır.
Armut ve Elma
Armut ve elma da lifli meyveler olduğundan su içerikleri yüksektir. Bunların suyu yerine kendisini yemek hem daha fazla lif almak hem de çaba harcamak yönünden daha sağlıklıdır.
Üzüm
Kalori değeri başka meyvelere göre yüksek olan üzümü ölçülü tükettiğiniz zaman daha uzun süre tokluk hissedersiniz. Yaş üzüm yerine kuru üzüm tüketmek ise hem kalori değerini düşürür hem de daha uzun süre tok kalmanızı sağlar.
Çiğ Sebzeler
Çiğ sebze mucizevi bir aperatiftir. Açlık hissettiğinizde cips gibi abur cuburlar yerine doğranmış kereviz, havuç gibi sağlıklı aperatifleri tercih ederseniz daha az kalori almış olursunuz.
Salata
Yemekten önce daha az kaloriyle doymanın başka bir yolu da salata yemektir. Bilhassa marul midede yer kaplar su muhteviyatı bol bir gıdadır. Marul yerseniz midenizde yağlı gıdalara daha az yer bırakabilirsiniz. Meyve ve sebze ya da rendelenmiş peynir çeşitleri ekleyip salatanızı daha lezzetli bir hale getirebilirsiniz. Lakin soslara dikkat edin. Bununla birlikte salatınıza vücutta yağ yakıcı etkiyi olduğu kanıtlanmış olan sirke de eklerseniz yağlarınızı eritme hususunda iyi bir yardımcı da kazanmış olursunuz.
Fındık
Kuruyemiş, öğünler arasında açlık frenlemek amacı ile mükemmel bir yoldur. Protein, lif ve kalp için sağlıklı yağları yüksek miktarda ihtiva eder. Çalışmalar fındığın ölçülü yendiği zaman kolesterol düzeylerini düzenlediğini ve kilo kaybını teşvik ettiğini göstermiştir.
Yumurta
Çalışmalar sabah protein yemenin daha uzun süre tok tuttuğunu göstermiştir. Simit veya poğaça gibi besinler yerine yumurta yiyerek daha uzun süre tok kalabilirsiniz. Bir yumurtada 75 kalori vardır; fakat yüksek kalitedeki protein muhteviyatı ve başka yaşamsal yiyecek maddeleri ile beraber çok daha sağlıklı beslenmenizi sağlar.
Kahve
Kahve metabolizmanızı hızlandırarak kilo vermenize de yardımcı olur; fakat ekstra kalori içermediği sürece…
Yulaf ezmesi
Lif bakımından zengin olan yulaf ezmesini bol su veya sütle sıcak yerseniz daha uzun süre tok hissedersiniz. Tadını sevmiyorum diyenlerdenseniz tarçın ya da Hindistan cevizi karıştırarak daha lezzetli bir hale getirebilirsiniz.
Çorba
Kremalı ve çok yağlı bulunmadığı müddet daha az kalori almanıza destek olmaktadır. Yemekten önce yendiğinde, kalorisi yüksek besinlerin yerini alabilir. Bununla birlikte tavuk, balık, sebze ya da fasulye ekleyip çorba haricinde yalnız başına tatmin edici, kalorisi düşük yemek yapabilirsiniz.
Patlamış Mısır
Yağ ve tuz eklemediğiniz müddetçe patlamış mısır yemenizde bir sakınca bulunmaz. Zira patlamış mısır kalori muhteviyatı çok düşük bir gıdadır.
Balık
En iyi protein kaynaklarından bir tanesidir. Omega-3 yağ asitleri vücudun kendi üretmediği yağ grubunda yer aldığı için mutlak suretle balık tüketmek gerekir.
Yağsız süt
Yağsız süt, yağlı sütte bulunmakta olan protein ve kalsiyumu sağlayarak tok hissetmenize ve bilhassa bel ve karın bölgesinde kilo kaybınıza destek olmaktadır.
Yağsız Et
Protein uzun süre tok tutarak sindirim esnasında daha fazla kalori yakmanıza destek olmaktadır. Fakat önemli olan yiyecek olduğunuz proteini doğru seçmektir. Derisiz tavuk göğsü, biftek gibi et türleri daha az yağ içerdiğinden daha sağlıklıdır.
Yediğiniz gıdalara dikkat ettiğiniz halde kilo veremiyorsanız birtakım gıdaları beslenme programınıza ekleyip daha basit kilo verebilirsiniz.
Bu besinlerin neler olduğunu Hisar Intercontinental Hospital'de Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak görev yapan Elif Karacanoğlu’ndan öğrendik.
Yeşil Çay
Bazı çalışmalar yeşil çayın karın yağı yakarak vücudu uyardığı ve kilo kaybını teşvik ettiğini göstermiştir. Yeşil çay, metabolizmayı etkisi altına alan fitokimyasal bir yapı ihtiva eder. Kilo kaybı hususunda yeşil çaydan destek almak istiyor iseniz günde birkaç fincan içmeniz gerekebilmektedir.
Tarçın
Yapılan çalışmalar tarçının kan şekeri seviyesini düzenlemede yardımcı olduğunu göstermiştir. Bilhassa Tip 2 diyabeti bulunanlardatarçın iştahı azaltmak amaçlı kullanılabilir. Tatlıdan vazgeçemem diyenlerdenseniz kalori eklemeden tat almak amacıyla kahve, çay, veya yoğurdun içerisine karıştırın.
Greyfurt
Sindirimi uzun süreli ve bolca lif içeren greyfurt; yağ yakıcı özelliğe sahip olmasa bile daha az kalori alıp kendinizi tok hissetmenize destek olmaktadır. Yemekten önce yarım greyfurt yer veya yarım bardak greyfurt suyu içerseniz yemek esnasında daha az yiyecek olduğunuz için daha az kalori almış olursunuz.
Karpuz
Su muhteviyatı fazla olan besinler bağırsaklarda daha fazla yer kaplar; bu da yemek amacı ile daha az yer bırakmaktadır. Birçok çiğ sebze ve meyve de su muhteviyatı yüksek olduğundan midede çok yer kaplarken düşük kalori almanızı sağlar. Karpuz likopen yönünden zengin bir kaynaktır ve gün için birtakım A ve C vitaminleri almanıza da destek olmaktadır.
Armut ve Elma
Armut ve elma da lifli meyveler olduğundan su içerikleri yüksektir. Bunların suyu yerine kendisini yemek hem daha fazla lif almak hem de çaba harcamak yönünden daha sağlıklıdır.
Üzüm
Kalori değeri başka meyvelere göre yüksek olan üzümü ölçülü tükettiğiniz zaman daha uzun süre tokluk hissedersiniz. Yaş üzüm yerine kuru üzüm tüketmek ise hem kalori değerini düşürür hem de daha uzun süre tok kalmanızı sağlar.
Çiğ Sebzeler
Çiğ sebze mucizevi bir aperatiftir. Açlık hissettiğinizde cips gibi abur cuburlar yerine doğranmış kereviz, havuç gibi sağlıklı aperatifleri tercih ederseniz daha az kalori almış olursunuz.
Salata
Yemekten önce daha az kaloriyle doymanın başka bir yolu da salata yemektir. Bilhassa marul midede yer kaplar su muhteviyatı bol bir gıdadır. Marul yerseniz midenizde yağlı gıdalara daha az yer bırakabilirsiniz. Meyve ve sebze ya da rendelenmiş peynir çeşitleri ekleyip salatanızı daha lezzetli bir hale getirebilirsiniz. Lakin soslara dikkat edin. Bununla birlikte salatınıza vücutta yağ yakıcı etkiyi olduğu kanıtlanmış olan sirke de eklerseniz yağlarınızı eritme hususunda iyi bir yardımcı da kazanmış olursunuz.
Fındık
Kuruyemiş, öğünler arasında açlık frenlemek amacı ile mükemmel bir yoldur. Protein, lif ve kalp için sağlıklı yağları yüksek miktarda ihtiva eder. Çalışmalar fındığın ölçülü yendiği zaman kolesterol düzeylerini düzenlediğini ve kilo kaybını teşvik ettiğini göstermiştir.
Yumurta
Çalışmalar sabah protein yemenin daha uzun süre tok tuttuğunu göstermiştir. Simit veya poğaça gibi besinler yerine yumurta yiyerek daha uzun süre tok kalabilirsiniz. Bir yumurtada 75 kalori vardır; fakat yüksek kalitedeki protein muhteviyatı ve başka yaşamsal yiyecek maddeleri ile beraber çok daha sağlıklı beslenmenizi sağlar.
Kahve
Kahve metabolizmanızı hızlandırarak kilo vermenize de yardımcı olur; fakat ekstra kalori içermediği sürece…
Yulaf ezmesi
Lif bakımından zengin olan yulaf ezmesini bol su veya sütle sıcak yerseniz daha uzun süre tok hissedersiniz. Tadını sevmiyorum diyenlerdenseniz tarçın ya da Hindistan cevizi karıştırarak daha lezzetli bir hale getirebilirsiniz.
Çorba
Kremalı ve çok yağlı bulunmadığı müddet daha az kalori almanıza destek olmaktadır. Yemekten önce yendiğinde, kalorisi yüksek besinlerin yerini alabilir. Bununla birlikte tavuk, balık, sebze ya da fasulye ekleyip çorba haricinde yalnız başına tatmin edici, kalorisi düşük yemek yapabilirsiniz.
Patlamış Mısır
Yağ ve tuz eklemediğiniz müddetçe patlamış mısır yemenizde bir sakınca bulunmaz. Zira patlamış mısır kalori muhteviyatı çok düşük bir gıdadır.
Balık
En iyi protein kaynaklarından bir tanesidir. Omega-3 yağ asitleri vücudun kendi üretmediği yağ grubunda yer aldığı için mutlak suretle balık tüketmek gerekir.
Yağsız süt
Yağsız süt, yağlı sütte bulunmakta olan protein ve kalsiyumu sağlayarak tok hissetmenize ve bilhassa bel ve karın bölgesinde kilo kaybınıza destek olmaktadır.
Yağsız Et
Protein uzun süre tok tutarak sindirim esnasında daha fazla kalori yakmanıza destek olmaktadır. Fakat önemli olan yiyecek olduğunuz proteini doğru seçmektir. Derisiz tavuk göğsü, biftek gibi et türleri daha az yağ içerdiğinden daha sağlıklıdır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)