Kapalı bir boru sistemi içerisine bir pompa devamlı sıvı basarca o borular içinde doğal olarak bir basınç olacaktır. Her ne kadar damarların cidarı (duvarı) boru kadar sert değilse de onun da bir gerilme hududu vardır. İşte tansiyon, değişik etkiler altında dolaşım sisteminde kan basıncı demektir. Kalbin gönderdiği kan en geniş damarlardan en ince, kılcal damarlara kadar pompa gücü sayesinde gider. Eğer herhangi bir yerde bir yaralanma olursa, basınç altındaki kan şiddetle dışarı çıkar. Bu miktar doğal olarak yırtılan damarın büyüklüğü ile orantılıdır. Tansiyon Düşüklüğü:
Eğer damar sistemi içerisinde böyle bir basınç olmazsa en kılcal damarlardan hücrelere kadar kan gitmez. Dolayısıyla hücreler aç ve havasız kalır. Bu bilhassa beyin hücrelerinde önemlidir. Zira gıda ve havasızlığa en dayanıksız olan hücreler bunlardır. Tansiyon düştüğü zaman insanın bayılması, baş dönmesi beyin hücrelerinin hava ve gıda açlığından olur. Bayılan hasta yere düşünce veya baygınlık hissettiği anda sırt üstü yatırılırsa, daha iyisi başı aşağıda ve ayakları yukarıda bir şekilde tutulursa kanın beyine gitmesi kolaylaşacağı için baygınlık hali geçer.
Kalpten gelen dalga esnasında tansiyon yükselir, pompa darbesi geçince bir miktar düşer. Yeni dalgada yine yükselir. Bu şekilde insanda iki türlü tansiyon değeri ölçülür, dalga esnasında ve istirahat devresinde... Normalde bu 120/80 milimetre cıva sütununa eşittir. En fazla 12 ve en az 8 diye de tarif edilebilir.