SADİZM
İşkence ederek şehvet duyanların bu eğilimi Fransız yazar Donatien Alphone Marquis de Sade'ın adıyla anılır ve sadizm denir.
Sadist kişiler bazen normal yaşamlarında olağanüstü kibar, cana yakın, yumuşak, uyumlu, duygulu hatta özverili kişilerdir. Bu kişileri incelemiş olan tanınmış psikiyatrisi Hans Giesse ,(1920-1970) tariflerini şöyle yapıyor:
"Bu kişiler geniş bir zamana ve büyük bir sabıra ihtiyaç duyarlar. Çünkü bu tür şehvet duygularını tatmin edebilmek için gönüllü birisini bulmak zorundadırlar. Bu da hiç de kolay bir şey olmasa gerek. Bir kez böyle birisini de bulunca aniden tanınmayacak kadar değişirler. Kurbanlarını döver, bağlar, alçartır, işkence ederler.
Aslında onu sevmektedirler. Ancak bu sertliklere başvurmazlarsa iktidarsız kalırlar. Sadist erkek, bir kadını önceden kamçılamadan onunla cinsel ilişkide bulanamaz. Sadist ilişkinin sonunda bu sertlik eğilimini yitirmeden bazen orgazma ulaşamaz, bazen de ulaşır.
Ulaşamayanlar için, psikoterapistler buna, bir tür telafi duygusu diyorlar. Sadistler eziyet ve işkence edilmekten hoşlanan mazoşistler ile mutlu olurlar. Çünkü onlar da dövülerek, işkence edilerek cinsel doruğa ulaşmaktadırlar. Sadist insanların tutumu, sadece bu ilişkiyle sınırlı kalmaz, başkalarının hatasını bulmaktan, onlara manevi eziyet etmekten, ceza vermekten de hoşlanırlar.
Psikologlar açısından sadizm bu nedenle çok yanlı bir araştırma konusudur. Sürekli sadist olan kişilerin seksüel açıdan hasta oldukları kabul edilir. Hastalık daha çok erkekler arasında izlenmektedir. Kadınlar arasında acı vermek ve cinsel eşini aşağılamaktan şehvet duyanlar daha azdır.