10 Ekim 2012 Çarşamba

Sancı

Sponsorlu Bağlantılar:

SANCI
Gece gündüz ağrılar sancılar ile mücadele eden günümüz insanının en doğal arzularınd-ran birisi, bu tür sıkıntılardan uzak yaşayabilmektir. Son yıllarda bilim adamları, ağrı dindirici ilaca ek olarak kronik sorunlara bile çözüm sağlayan bir dizi tedavi yöntemi geliştirmiş bulunuyorlar. Sinirsel tedavi, akupunktur, özel eğitim, biofeedback, ısı, soğuk, elektrik tedavisi, laser, manyetik plaster ve psikoterapi gibileri bunlardan ilk aşamada anımsananlar.

Ağrı tedavisi konusunda son 10 yılda özellikle büyük ilerlemeler kaydedilmiş bulunmaktadır. Bunda doktorlardan başka giderek daha çok psikolog ve davranış uzmanının da bu daldaki çalışmalarının önemli katkısı olmuştur. Bu ortak çalışmaya dayanarak ağrı tedavisinin çok daha iyi tedavi edilmesi mümkün olmuştur. Amaç, kişiye ağrılarıyla birlikte yaşamasını, ağrıyı kabullenerek daha kolay safdışı etmesini, sonuç olarak dindirmesini öğretmektir.

Tümüyle eski bir Asya metodu olan zen-meditasyon (dalınç) yöntemi de çağdaş uzmanlar tarafından ele alınıyor. Uç aşamadan oluşan bu yöntem, önce doktor tedavisiyle başlar. İlaç tedavisi sürerken, hastanın yeniden doktora dönmemesi öngörülür. Bu sırada hastaya titizlikle yalnız ağrı kesen, fakat sakinleştirici veya tahrik edici etkisi bulunmayan ilaçlar verilir. Tıbbi denetim de önemlidir. Hasta tedavi sırasında, şikayetlerinin organik bir nedeni bulunduğuna ikna edilmiş olmaktadır. Psikolojik alanda otojenik eğitimin de önemi vardır. Biofeedback, akupunktur, ipnoz, ağrı bağışıklığı da bunlar arasındadır. Bu arada hastada ağrı karşısında ümitsizlik duygularının yerini olumlu düşüncenin alması sağlanır. Hasta artık ağrıya teslim olacak yerde, "Bunun kökünü kurutacağım" dişe düşünmeye başlar. Üçüncü aşama ise, davranış alanıdır. Bu sırada sportif oyunlar oynanır, jimnastik yapılır. Aynı zamanda da hastanın yüz mimiklerinin ve vücut hareketlerinin değiştirilmesine çalışılır. Bu arada bip-bip sesleri çıkaran aygıtlar gibi yardımcı maddeler de kullanılır. Hasta yanlış davranışta bulunduğu zaman ya da karamsal şekilde bir koltuğa çöküp eğildiği zaman, bu aygıtlar sinyal verirler. Nihayet ağrının kendi anlamı da vardır. Çünkü sonuç olarak ağrı bir uyarı sinyalidir. Vücutta oluşan bir zararı ifade etmektedir. Aynı zamanda da hastanın sosyal çevresindeki ilişkilerinde problemler olduğunu da haber verir. Hasta bir hap yutarsa, "Bu ağrıyı belirli bir süre gidersem bile, bunu yapmakta eskisinden daha akılcı davranış olmaz" diye düşünür.

Ağrı tedavisinin esas sorunu, hasta ile ilgilenen doktorun muayenesinde ona ruhsal ve toplumsal nedenleri açıklamaya yeterli zaman bulamamasıdır. Bu nedenle Avrupa'da ve Amerika'da çalışmasına izin verilen diplomasız doktorların muayenehanelerindeki hasta sayısı önemli ölçüde artmaktadır. Bu tedaviciler genellikle bir psikolog, bir de davranış uzmanı ile birlikte çalışmaktadırlar.