Biyoritm belirli aşamalar halinde geriye dönen yaşam dönemlerini açıklamakta kullanılır. Avrupa'da sayıları hızla artan diplomasız doktorlar (doğal tedavi uygulayıcıları) güncel yaşamımızın durmadan yinelenen böyle dönemlerden olduğunu, bugünkü yaşantımızın da çok eski bir gelenekten oluşan biyoritme ters düştüğünü öne sürüyorlar. Böylece geceleri, gündüz ettiğimiz tüm vejetatif sinir sistemimizi, başka bir ritm içine soktuğumuzu söylüyorlar, insana yabancı olan bu ritm hastalık oluşturur. Örneğin, taksi şoförlerinde ya da gece vardiyası işçilerinde ülser hastalığının daha sık olması yemek ve uyku alışkanlıklarının saatinin değişmesinden kaynaklandığı öne sürülüyor.
Bilim adamları 2 tür biyoritm bulunduğunu bildiriyor ve bunların arasındaki farkları şöyle özetliyorlar:
Dış etkili biyoritm: Bunda çeşitli dış etkenler bazı hayvanlarda kış uykusuna, yahut kuşların göçü gibi durumlara yol açar.
İç etkilerden kaynaklanan biyoritm: Daha çok vücudumuzun salgıladığı hormonlarla ilintilidir. Uyku, dikkati odaklaştırma, kadında yumurta bırakma durumu gibi etkinliklere yol açar.
Biyo ritm her insanda ayrı ayrı şekillerde ortaya çıkar. Bazı insanlar gece kuşları gibidir yaşamın en önemli kısmını geceleri sürdürür, bazıları ise, tarla kuşu gibi sabah erkenden kalkarak yaşantılarını sürdürürler.