Yunanca "sperma" tohum kelimesinden kaynaklanır. Erkek tohum sıvısına bu isim verilmiştir.
Normal bir erkeğin sperması 250 milyon tohum içerir. Bunlar büyüteç altında birer minik kurbağa yavrusunu anımsatır ve yaklaşık olarak 7 dakikada 1 santimetre mesafe kate-der. Çeşitli salgılardan oluşan süte benzer bir sıvı içerisinde hareket ederler. Bu sıvının içinde enerji sağlayan şekersi bir madde vardır. Kuruduğu zaman kristal şeklindedir. Fırçayla temizlenebilir.
Bilim adamlarının şimdiye dek bu konuda edinebildikleri bilgi sadece teselli düzeyinde kalmıştır. Çünkü insan denen varlığı ortaya çıkaran maddenin esası hakkında henüz gereken şey öğrenilememiştir. Viyana Üniversitesi doktorlarının yaptığı bir araştırma ise, 1951 yılından bu yana insanlarda spermanın kalitesinin giderek düşmekte olduğunu ve çocuk yapma olanağına sahip erkeklerin sayısının da azalmakta olduğunu göstermiştir. Bunun nedenleri tam olarak bilinememektedir. Kendine güvenen bilinçli erkeklerin sperma kalitesinin, bilinçsiz erkeklerinkinden daha iyi olduğu saptanmıştır. Bilinen bir başka gerçek ise, stres ve hemen tüm hastalıkların anormal şekilli sperma üretimini artırdığıdır.
Sperma, günümüz hukukçularını da uğraştıran bir sorun olmuştur. Amerika'da bir davada boşanmış bir çiftin sperma bankasında korunan ve eski kocaya ait olan spermalarla dünyaya getirilmiş olan çocuğun anneye mi, yoksa babaya mı ait olacağı tartışılmaktadır. Bir diğer davada ise, kocasının ölümünden sonra yine sperma bankasında korunan sperma ile hamile kalan kadının durumu incelenmekte, böylece doğan bebeğin doğumdan önce ölen babanın mirasçısı olup olamayacağı tartışılmaktadır. Bazı akrabalar, çocuğun babanın ölümünden sonra doğduğunu babasının mirasçısı olamayacağını öne sürmektedirler. Fransa'da 1984 yılında böyle bir dava annenin lehine sonuçlanmıştır. O zamandan beri annenin bu yöntemle döllendirilmesi halinde uzmanların olay yerinde hazır bulunup durumu resmi belgeleriyle onaylamaları talep edilmiştir.