Stres yönetimi - Stresi Kontrol Altına Almak "Relaxoloji"
"Relaxer" sözcüğü eski Latince kullanımında tutuklu&ların salıverilmesi anlamını taşıyormuş. Bizim tekniğimizde de bedenimizde hapsettiğimiz kaslarımızın ve enerjinin salıverilmesi anlamına geliyor.
İngilizce'de "stress management" olarak bilinen bu tekniğin amacı, bedensel rahatlığa ve zihinsel dinginliğe ulaşarak stresi kontrol altına alabilmeyi, hastalıklara karşı dayanıklılık kazanmayı, zor durumlar karşısında güçlü olabilmeyi sağlamak. Önce kendimizi, bedenimiz, tepkilerimizi tanımayı öğreniyoruz, korkularımızın, kızgılıklarımızın, pişmanlılarımızın nedenlerini keşfediyoruz, sonra da sağlıklı bir bilinçle, sağlıklı yaşam kalitesine ulaşmayı amaçlıyoruz.
Relaksoloji bir dizi teknikten oluşuyor:
1. Solunum çalışmaları
2. Kasların gevşetilmesi + zihnin boşaltılması
3. İmgeleme
4. Dinamik gevşeme ve masaj
Relaksoloji zengin bir bilgi birikiminden yararlanılarak ortaya çıkmış bir yöntem. Relaksolojinin temelinde, Tao'cu teknikler, yoga teknikleri, Uzak Doğu'nun enerji kuramları ve Batıda Wilhelm Reich'in enerji çalışmaları, Kolombiya kökenli psikanalist Caycedo'nun 1960'da uygulamaya başladığı Sofroloji yöntemi ile İsviçreli Dr. Roger Vittoz'un beynin yeniden eğitimi konusunda ilk 1907'de yayımlanan ve halen güncelliğini koruyan teorileri var. J.H. Schultz'un "Das autogene training" ve Edmond Jacobson'un "Progressive relaxation" teknikleri de gevşemenin tedavi amaçlı kullanımının Batı'daki ilk örnekleri olarak relaksolojinin temel taşlarını oluştururlar.
Relaksoloji nasıl yararlı olur?
Bu teknikle önümüzde çok zengin, geniş kullanım alanları açılıyor. Relaksolojiyi yaşamının bir parçası yapanlar, korkular, kin, pişmanlıklar, kızgınlıklar gibi yaşamlarını zehirleyen duygulardan arınıyor, kendilerini sağlıklı, huzurlu hissedebiliyor, yaşama sevinci duyuyor, sorunlara karşı koyacak güce sahip oluyorlar.
Relaksoloji teknikleri, sınava, doğuma hazırlanmada, doğum sonrası yaşanan psikolojik sorunların aşılmasında, spor yarışmaları ve başka yarışmalara hazırlanmada, dil öğrenmede, sanatçıların sahne korkusunu yenmelerinde, yükseklik, asansör korkusu gibi fobilerin aşılmasında, yaratıcılığın geliştirilmesinde kullanılıyor. Ayrıca psikoterapide, bilinçaltına ulaşmak ve bilinçaltını yüzeye çıkarmak amacıyla da bu tekniklere başvuruluyor.
Stres
Stres çok çeşitli nedenlerle gelip yakamıza yapışıyor. Bu nedenler, eşini, bir yakınını kaybetmek, işini kaybetmek, hastalanmak, ameliyat olmak gibi üzücü olaylar yanında sevindirici de olabiliyor, evlenmek, hayalindeki eve taşınmak, okul bitirmek, işinde terfi etmek, emekli olmak.
Gözlemler, aynı olay karşısında farklı kişilerin farklı tepkiler gösterdiğini, bazı kimseler bir olayı daha sakin, daha rahat karşılarken, bazı kimselerin de aynı olaydan dolayı yoğun stres yaşadıklarını gösteriyor. Çünkü hepimizin strese dayanma gücümüz farklı. Bu farkın ana-babalarımızdan kaynaklandığını, yani kalıtımsal olduğunu söyleyen uzmanlar da var.
Stres, canlının çevreden gelen her türlü isteğe, tahrike uyum sağlamak için gösterdiği normal tepkidir. Bir aslan, ceylan kokusu aldığında, karnı da açsa, hemen saldırı durumuna geçer. Bu doğal bir stres durumudur ve bu sayede aslan karnını doyurur. Öte yandan ceylan, aslanın kokusunu duyduğunda, o da strese girer, ve kaçma tepkisi gösterir. Ceylanın stresi belki de zamanında kaçıp canını kurtarmasını sağlayabilir.
Stres yaşamda var olabilmek için gerekli. İş yaşamımızda stres olmasa üretici, yaratıcı yanımız da körlenir. Özel yaşamımızda stres olmasa, hiçbir proje yapamayan, hiç kimseyle görüşmeyen, yaşam sevincini yitirmiş kişiler oluruz. Ancak, stres, altından kalkamayacağımız, uyum sağlayamayacağımız boyutlara ulaştığında zararlı strese dönüşür ve bedenimize zarar vermeğe başlar: Yorgunluk, ağrılar, uyku bozuklukları, mide ve bağırsak rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, çarpıntı, kalp krizi, felç, bağışıklık sisteminde zayıflama, deri allerjileri, isteksizlik, yaşamdan zevk alamamak v.b türlü hastalık ve sıkıntılar baş gösterir.
Stres, fiziksel ya da ruhsal olarak aşırı etkisinde kaldığımız, uyum sağlayamadığımız olaylar veya durumlarla karşılaştığımızda ortaya çıkıyor. Stres yaratan bir olay ya da durum karşısında bedenimizde fiziksel ve kimyasal birçok değişiklik oluyor, bir yandan stres hormonlarında aşırı bir artma olurken (adrenalin artışı gibi) bir yandan da kaslarımız geriliyor. Bedenimizdeki bu hormonal ve kassal değişikliklerin etkisiyle, soluğumuz hızlanıyor, kalbimiz hızlı çarpıyor, sindirim sistemimiz çalışmasını yavaşlatıyor; beynin salgıladığı kimyasallar olan seratonin, noradrenalin ve dopamin azalıyor. Uykumuzu veren seratonin, enerjimizi sağlayan noradrenalin, yaşam sevincini veren dopamin ve dopaminle birlikte, "doğal morfin" diye adlandırılan endorfin salgısında da azalma olunca, bedenimiz hastalıklara, acılara davetiye çıkarırken, yaşam sevincimizi ve enerjimizi de kaybediyoruz.
Bu kimyasallar içinde bizi yakından ilgilendiren endorfin. Endorfinin bedene salgılanmasına neden olan sistemin hormonal olduğu düşünülüyor. Bazı verilere göre de endorfinin beyinle omuriliğe değin sinir sistemi tarafından kontrol edildiği ve hormonal sistemi etkilediğini üzerine duruluyor. Endorfinin özelliği mutluluk duygusu vermesi ve ağrılara duyarlılığı azaltması. Gevşemek, olumlu olay ve durumlar imgelemek, gülmek, hoş duygular yaşamak, endorfin salgılanmasına neden oluyor. Öte yandan, spor yaparken, bedenimizin bir yerinde ağrı olduğunda, hamilelikte, aşırı ısıya maruz kalındığında, kaygı yaşandığında da yine endorfin, bu durumlara bedenin katlanmasını sağlamak için, denge unsuru olarak salgılanmaktadır.
Kötü stresle başa çıkabilmek, ağrıları daha az duymak için, relaksoloji tekniklerini kullanarak, bilinçli olarak endorfin salgılayabiliyoruz. Bedenimizde bilinçli endorfin salgılanmasını,
1) gevşeme çalışması ile
2) olumlu olayları, durumları gözümüzün önünde canlandırdığımız imgeleme çalışması ile elde ediyoruz.
Etiketler: Kadını boşaltma teknikleri - kadının boşaldığı nasıl anlaşılır izle - kadın boşalırken sıvı gelirmi